27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5EYLÜL1993PA2AR CUMHURİYET SAYFA- HABERLER Almanya'da Federal İdare Mahkemesi, iki Türk ailenin başvurusu üzerine karar verdi Türkkızlarmabeden eğitimi dersi yok DtLEKZAPTÇIOĞLL BERLİN - Almanya'daki Türkler, kız çocuklanru "Kuran'a aykın" oldu- ğu gerekçesiyle okullardaki beden eği- timi dersine sokmamakta artık ser- best. Almanya'nın yurttaşlık huku- kundaki en yüksek mercü olan Fede- ral İdare Mahkemesi, iki Türk ailenin başvurusu üzenne bu sansasyonel yargıya vardı. Mahkeme. Müslüman kiz çocuklannın karma beden eğitimi dersine girmeme hakkını Alman ana- yasasmdaki din ve inanç özgürlüğüne dayandırdı. 26.8.1993 tarihlı ve 6 C 9.9i ile 6 C 30.92 sayılı karar. Alman- ya'da başka davalara örnek teşkil ede- cek. Radikal dinci örgütlerin uzun mücadelesinin mükafatını oluşturan karardan sonra Türk aileler şimdi ül- kenin her yerinde mahkemelere baş- vurmaya hazırlanıyor. Bremen'de şimdiden tek bir ortaokulda 68 Türk aile. kızçocuklannın cimnastik dersin- den muaf tutulması için dilekçe verdi. Karar Alman kamuoyunda ve basını- nda tepkıyle karşılandı ve "Türklerin zaten Alman toplumuyla kaynaşa- mayacağı" tezine destek oldu. Âlman hükümetinin de muhalefet ettiği karann öncesinde konu birçok merciden geçmiş. çelişkili yargılara vanlmıştı. Herşey Bochum ve Bremen kentlerinde 15'er yaşındaki iki Türk kızının ailelerin ok'ul müdüriyetlenne başvurarak kızlann diğer Türk yaşı- tlanyla birlikte beden eğitimi dersin- den muaf tutulmasını istemesiyle baş- ladı. Ailelere göre kızlann oğlan ço- cuklanyla berabersporyapmasıdinen caız değildi. Kızlann gerek kendileri- nin soyunması gerekse oğlanlan so- yunuk görmeye mecbur bırakılması "Kuran'a aykın" idi. Okul müdüriyetlerinin bağlı olduğu eyalet kültür bakanlıklan. ailelerin bîışv urusunu "spor dersinin devlet eği- tüninin >azgeçibnez bir parçası olduğu" gerekçesiyle reddettiler. Örneğin Bre- men'de bakanlık. "Müslüman kızlar dersten muaf tutulursa, bu, çocuklar arasında ayrancılığı körükler ve Al- manlarla Türkler arasındaki kaynaş- mayı bozarak yabancı düşmanlığına çanak tutar"görüşündeydi. Bakanlığa göre Türk kızlannın kamu hayatı- ndan aynlması kadın-erkek eşitliğine de aykınydı. "Biz kızlarımızı zaten Batılı kıstas- lanna göre yetiştirme niyetinde değiliz" diyen aileler bunun üzenne bulunduk- lan eyaletlerin idare mahkemeferine başvurdular. Konunun götürûldüğü en yüksek mercii olarak 26 ağustosta Berlin'de toplanan Federal Mahke- me'dcki oturum ilgınç geçti. 15 yaşı- ndaki Hatice. kusursuz Almancasıyla "Ben spor yapmaya karşı değilim. ama hayatunı Kuranıkerim'e göre yaşamak istiyonım" dedi Hatice "başörtüsü ka- yacak diye korkuyor, hem gözlerini oğ- lanların üstünden avıramıvordu." Mahkemede dinlenen Alman hükü- met temsildsi, Hatice"nın bunalımına hiç anlayışla bakmadı. Ona göre "Batı aleminde serbest givimli insan görmek normaldi." Karar. Alman kamuoyun- da tepkiyle karşılandı. Eleştırilcr, "Bu işin nereye varacağı" sorusunda yo- ğunlaşıyor. Örneğin 'Tageszeltung' gazctcsi, "Müslüman Türk aileler yarın Darvin'- in teorileri öğretiliyor ve 'Bu Kuran'a aykırıdır' diyerek çocuklannın biyoloji dersinden muaf tutulmasını isterierse ne olacak" diye soruyor. Haftalık 'Die Zelt' vorumunda ''Yabancılar bu top- lumda yaşayacaklarsa birlikte yaşa- manın temel kurallarına saygı göster- melidirler"diyor. Radyo-TV yasası 41tenmtifvasa taslağılıazırlanıyor • TBMM'nin tatile girmesi nedeniyle çıkanlamayan radyo televizyon yasasına ilişkin çalışmalar hızlandı. E>evlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Yıldınm Aktuna özel radyo tv temsilcileriyle bir toplantı yaptı. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Anayasanın radyo tele- vizyon tekeline ilişkin 133. maddesinin değjştirilmesinden sonra. TBMM'nin tatile girme- si nedeniyle çıkanlamayan rad- yo televizyon yasasına ilişkin çalışmalar hızlandı. TBMM'de grubu bulunan siyasi partilerin temsilcilerden oluşan Radyo- Televizyon Alt Komisyonu'- nun hazırladığı yasa taslağına karşın radyo ve televizyoncu- lar, altematif yasa taslağı hazır- lıyorlar. Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Yıldınm Aktuna, böyle bir yasa taslağı hazırlanırken radyo televizyonculann görüş- lerinin ahnmasınm şart olduğu- nu belirterek kendilenyle gö- rüştüğünü ve alternatif bir yasa taslağı hazırlanmasınm karar- laştınldığıru söyledi. Aktuna dün de özel radyo tv temsilcile- riyle bir toplantı yaptı. AJatBria^r Cumhuriyet'm so- rulannı yanıtlarken bir yasa hazırlanırken o yasayla ilgiÜ ke- simin görûşlerinin alınması ge- rektiğini söyledi. TBMM'deki Radyo-Tv Alt Komisyonu'nun haarladığı taslağın halen geçer- li olduğuna dikkat çeken Aktu- na, "Ancak, bu konuda radvo-tv sektörünün görüşü alınmadı. Si- yasi partüerin hazırladığı taslak yine dursun. Ama özel radyo-t\ sektörü de bir alternatif yasa taslağı hazırlasın. Bunun ortak noktası bulunarak yasa çıkanlsın" dedi. Radyo-tv tem- silcileri ile sürekli görüşme ha- linde olduğunu belirten Aktu- na. altematif taslağın 10 gün içinde tamamlanacağjru bilclir- di. Aktuna. şu görüşlere yer verdi: "Özel televizyon yayı- nlannı halk izlemiyor mu? Beğe- nip beğenmediğini kendisi gös- tersin o zaman. İ/lemek istemi- yorsa, bumı ortaya koysun. O kanalı vatandaş izlemeyince reklam da alamaz. Reklam ala- mayınca da bu işten »azgeçerler. Ama biz buna fırsat >ermiyoruz. Ankara, Türkiye'yi yöiKtsin, vatandaş için ne iyidir ne kötü- dür, devlet söylesin diyoruz. Bu yanlış. Halkı bilinçlendirip. ken- disi için ne iyi, ne kötü seçmesine fırsat tanıvahm." Madonna Pepsi-ATV işbirliği ile dört gün ülkemizde kalaeak. Madonna 7ekimde istanbuVdaMagazin/TV Servisi- Müzikdünyasındakiçıkışlan ve özel yaşamındaki sansasyonlan ile ünlü şarkıcı Madonna. 7 ekimde İnönü Stadyumu'nda birkonser verecek. Madonna Pepsi-ATV işbirliği ve Ahmet San organizasyonu ile dört gün ülkemizde kalaeak. Dün Madonna'nın kalacağı Mövenpick otelde. Pepsı. ATV yetkilileri ve Ahmet San basın toplantısı düzenledi. Aynca Michael Jackson ve sanatçının Türkiye programı hakkında bilgi verildi. Dört ülkede 6 konser verecek olan sanatcı. yaklaşık 60 TI R'hk bir ekiplc kendısi için özel hazırlaşrmş sahnede, yak!aşık25s3ât, kalaeak. Ânrerika turnesi öncesi fngiltereveFransa'da dört konser verecek olan sanatçı. özel davet üzerine. kendine özgü şovu ile ülkemizdeki hayranlannın karşısma çıkmayı ve bu konserinde televizyon çekimini kabul etti. Avrupa turnesinin ilk durağı olan 25 eylüldeki Wembley konseri. biletlerin tükenmesı üzerine iki güne çıkanldı. İki konser deParis'tc verecek olan Madonna. Türkiye'dekı özel konserinden sonra programına. Tel-Av iv "i dedahiletti. Konser biletlerinin 250-350 bın olacağını belirten yetkililer. sanatçının tüm konser maliyetinin 2 mılyon dolar(Yaklaşık24milyarlira) olacağını, yaklaşık yarısının da sanatçıya kalacağını anlatnlar. AyrK»23 eylülde ayhi statta konser verecek olan Miehael Jacksön'ın konser maliyetinin 1.5 milyondolar(Yaklaşık 18 milyar lira) olacağı ve dört gün Devletin sırtında kan varSıradan vatandaşın devlete olan güven duygusu yokoldu. Vatandaşlarının can güvenliğini sağlayamayan devlet onun başına gelenlerden de sorumlu olduğunun farkında değil. Ya da farkında ama gözardı ediyor. Riişvet Osmanlı'dan yadigar! Rüşvet alanlar. rüşvet verenler. Kıbrıs'ta yüzyılın nîşanı Damat adayı PKK, gelin irtica. Düğiine herkes davetli. • ŞHP kurultayında 3 başkan değişecelc • Ben Güneri Cıvaoğlu, "Haberlerin Kralı" • Işsizliğin sigorfası yok • Bozkırda milyarlık tatil köyü • İstanbul'da deniz var mı? • Abhazlar barışı ve zaferi kutladılar • Foklar yokoluyor sonra sıra bizde • Reha Isvan: Tüm kadınlar Çiller'e arka çıkın • Sir Gordon Milne Paşa • Ermeniler işgal ediyor, asıl hedef Türkiye • IMF'den İsveç ekonomisine gizli rapor • İlk suç, doğmuş olmak mı? • Küçük burjuva bunalıyor • Yaz yağmuruyla yaşayanlar • Oben Güney'i devletin umursamazlığı öldürdü • CRR'nin 93 - 94 programı Adaleye ve libidoya masaj inanç « evrımcısıMlea Bahailer Haf+alık kent rehberi: Sinema, tiyatro, televizyon, video, radyo, müzik, sergi, gezi ve etkinlikler, ikinci derginizde; ne nerede Madonna özel yaşamındaki sansasyonlarla da ünlü ülkemizde kalacağı belirtıldi. Toplantıda konuşan Fruko-Tamek yetkilisi Adnan Şen. ülkemizdeki büyük müzik orgiinizasyonlarını halkıma sunmaktanmutluluk duyduklannı belirterek. "Bu tür olav laria şirketimizin setnboİleşmesini istiyoruz" dedi. PepsiCoİa'nın Türkiye Pazarlama Miidürii Celal Bayraktaroğlu. l990yılmdan bu yana şırketlerinin Madonna Türkiye ıle reklam anlaşması olduğunu anımsatarak. "'Aynıanda Miehael Jackson ile de anlaşmamız \ar. Hedcfimiz iki devi ay nı zamanlarda ülkemizde konuk etmektir" dedi ATV Genel Yayın Koordinatörü Cem Şaşmaz. Türkiye'nin en yeni v e genç kanalı olduklânfiı anımsatarak. "Madonna gibi bir de>i, ülkemizin her köşesine uiaştırmak istiyonız"diye konuştu. Herbeş dakikada bir çocuk ölüyor • Sağlık Bakanlığrnm 1993 yılını 'Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Yılf ilan etmesi nedeniyle İstanbuPda Kalyon Oteli'ndeyapılan çalışmalarla ilgili bir 'Basını bilgilendirme toplantısı'yapıldı. İstanbul Haber Senisi - UNI- CEF Türkiye Temsilcisi Dr. Claudio Sepuheda, Türkiye'de her 5 dakikada bir çocuk öldü- ğünü belirterek yapılan anne ve çocuk sağlığı çalışmalannın tek hedefınin bu sayının gelişmiş ülkelerde olduğu gibi günde tek çocuğa indirilmesi olduğunu söyledi. Sağlık Bakanlığı'nın 1993 yı- lmı 'Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Ydı' ılan etmesi ne- deniyle İstanbul'da Kalyon Otelfnde yapılan çalışmalarla ilgili bir 'Basını bilgilendirme toplantısı* yapıldı. Sağlık Baka- nı adma toplantının açış konuş- masını yapan Sağlık Bakanlığı Müşteşar Yardıması Dr. Ah- met Miski, ülkelerin kalkınmış- lık düzeyı ne olursa olsun, top- lumun baa bireylerinin sağlık açısından özel riskler taşıdığını belirterek şunlan söyledi: "Hayata yeni başlayan ve kendi kendine yeterli hale gel- mek için uzun bir zaman konı- oup bakılması gereken bebekler- ie, çocuklar ve onları dünyaya getirmek için her seferinde kendi vücudundan bir şeyler kaybeden anneleri, her toplumda diğer bi- reylerden daha fazla özene ve desteğt muhtaçtır. İşte bu ne- denle, ana >e çocuk sağlığı, yal- nızca kalkınmakta olan ülkele- rin değil. tüm dünyanuı sorunu- dur. Ancak, yeterli koruyucu hekimlik uyguJamalaruıın i>i yürütüMüğü ülkelerde, anneler ve çocuklar hastalık ve ölüm ris- kine daha az maruz kalmakta- dır. Gelişmekte olan ülkelerde LSC bunun aksi söz konusudur. Bunun çarpıcı bir sonucu olarak, gelişmekte olan ülkelerdeki ana ölümü oranmın, geüşmiş ülkeler- dekinin 20 misli daha fazla oldu- ğunu görüyoruz. Bugün geliş- mekte olan ülkelerde her 10 çocuktan biri. 5 vaşına tarma- dan ölmektedir. Bu ölümlerin nedenlerine baktığımızda \ü/de 50'sini ishalli hastaiıklar \L-*>IU- num yolu hastalıklarının oluş- turduğunu, yani koruyucu ön- lemlerle kolayca önlenebilecek nedenlere bağlı olduğunu görü- yoruz. Eğer gelişmekte olan ül- kelerdeki çocuk hızı gelişmiş ülkeler düzeyine indirilebilirse, dünyada her vıl 11 milvon çocu- ğun ölümü önienebilecektir." Toplantıda daha sonra söz alan UNICEF Türkiye Temsil- cisi Dr. Claudio Sepulveda da ana ve çocuk sağlığı konusunda yapılan çalışmalann duyurul- masında basına büyük görev düştüğünü vurgulayarak "Bu- gün dünyaya gelen her 100 ço- cuktan 12*si gelişmiş ülkelerde, 88M isc gelişmekte olan ülkeler- de mevdana gelmektedir. Dün- yanın 2000 yıhnda ulaşması gereken hedefleri göz önüne alı- nırsa bunun maliyeti 20 milyar dolardır. Ve bunun 1.8-3.4 mil- yar doları sadece sağlık hizmet- İerine avnJmalıdır"dedi. CUMHURIYETTEN OKURLARA ÖZGENACAR Bozkırda Günbaüsı... Devlet Konukevı'nde, -bilinen adıyla Ankara Palas'ta- perşembe gecesi "Cumhuriyet'"m konuklarına "hoşget- diniz"derken gözlerim eski deyimiyle bir "seftre"yiara- dı. 1960lı yılların başında Ankaradaki Fransız Büyükel- çısi, NewYorkaBirieşmişMilletler'edaimitemsilciola- rak atanmıştı. "Sefire" boyle bir atamadan pek sevin- memiş gibiydi. Paris'teki yetkılılere veryansın ediyordu: ' 'Bu Paris tekilerde hiç akıl yok. Sonbaharda Ankara - dan New York dahi olsa nasıl atama yapılır? Bu adamlar Ankara 'nın en güzel mevsiminin eylul-ekim aylan oldu- ğunu bilmiyorlar mP Dünyanm en güzel günbatışı, bu aylarda Ankara 'nın bozkırındadır. Birkaç ay daha bekle- yemezler miydi? Adamlarda hiç zevk yok ki..." Bahçeye bakan balkonda konukları beklerken gece- nin onur konuğu Cüneyt Arcayürek Ankara Palas hak- kında 1947'lere kadar inen ve yakası açılmamış çok güzel anıları anlattı. Bir yandan onu dınliyor, bir yandan da Fransız Sefiresi'nin belleğimde kalan sözlerini düşü- nüyordum. Başkentli dostlar, Arcayürek ve Ankara Temsilcimiz Mustafa Balbay'a yeni görevlerinde başarılar dilerken ben de bir eyiül gecesinin Ankarası'nda Fransız Sefi- resi'ni imrendiren son ışıkları gözlüyordum. Horoz kuyruğu anlamına gelen "cock-tail", Batı dün- yasında zamanı sınırlı olan önemli insanları bir araya getirmek amacıyla icat edilmiş en etkin düzenlemedir. En güzel haberler kokteyllerde iki kadeh arasındaki söy- leşilerde ortaya çıkar. • • • Hiç kuşkusuz gecenin en önemli konusu Kafkasya'- daki çatışmalar. özelükle Karabağ olayı idi. Cumhur- başkanı Süleyman Demirel ve Başbakan Tansu Çiller o akşam Çankaya Köşkü'nde yapılan "kriz komitesi"n\n olağanüstü toplantısına ara verip Cumhuriyet'in gecesi- ne katılma nezaketini göstermişlerdi. Bu arada konuştuğum bir Batılı büyük ülkenin büyü- kelçisi, Kafkasya'daki durumu özetle şöyle değerlendir- di: ' "Şu anda Kafkasya'daki çatışmalar, I. Dünya Savaşı öncesindeki Balkanlar'daki kargaşayı andırıyor. SSCB dağıldıktan sonra yeni kurulan devletlerin başı- na yine eski yönetimin komünist liderleri geçti. Bunun tek istisnasj Azerbaycan'dı. Elçibey demokratik bir se- çimle işbaşma gelip demokrasiyi yerleştirmeye ve öteki ülkelere örnek olmaya çalıştı. Kendisi ile Özal'ın cenaze töreninde uzun uzun ko- nuşma olanağı elde ettim. Çok iyi bir insan. Batılı anlam- da demokrat... Ancak bu yeterli değil. Liderlik için başka yetenekler de gerekli. Elçibey, Rus faktörünü dışladı ve Azerbaycan, Bağım- sız Devletler Topluluğu (BDT) dışında kaldı. Bu bir ha- taydı. Ordusu güçsüz ve üstelik savaşçı değil. Ermeni lider Petrosyan da iyi bir insan. Türkiye ile iliş- kilere çok önem veriyor. Ama liderlik konusunda Elçi- bey'den daha yetenekli. Karabağ Ermenileri ise Petros- yan'ı dinlemiyor. Türkiye'nin hatası ise bölgedekigele- neksel Rus varlığını çok geç ciddiye almasıdır." Rus Buyükelçisi Alberf Çernişev ile bir başka nedehle aynı gün kokteyl öncesinde konuşmuştuk. İlk görüşme- mizde Iran'ın müdahalesinden kaygılıydı. Kokteyle geç geldi. Bu kez neşeliydi: "iran bize güvence verdi. Azerbaycan sınınndan içeri herhangı bir İranlı silahlı insan kesinlikle girmemiş. Yaptıkları; göç eden Azehleri kendi topraklarında alıko- yacak bir çadırlı kent oluşturmak. Göçü kendi sınırlann- dan ö'nce durdurup göçenlere insaniyardım yapmak...'' Bir Avrupalı büyükelçi: "Bazı Türk gazetelerini okuduğumda Türk basınının Kafkasya'da olup bitenleri, hele İran'ın son girişimini tam algılayamadığını görüyorum. Karabağ Ermenileri, Azeri kentlerini işgal ettikçe or- taya önemli birgöç olayı çıktı. Tıpkı Körfez Savaşı sonra- sında Kuzey Irak'ta olduğu gibi... Nasıl yüz binlerce Kürt Türkiye ye göç edip Ankara 'nın başına maddi ve mane- vi sorun olduysa Azeriler de Iranlıların başına sorun olacaktı. İranlılar göçmenleri içeri almaktansa onları Azerbay- can topraklarında tutmak ve insani yardımı orada yap- mak istedi. iran böyle yapacağını çok önceden resmen açıkladı. Türk basını bu açıktamayı fark etmedi bile. Göç başlayınca. İran dediğini yaptı. Tahran, herhangı bir silahlı müdahalede bulunmaya- cağı yolunda Ankara 'ya da, Moskova 'ya da, Washing- ton'a da güvence verdi. Oysa Türk basını saldırgan Ermenileri bırakıp İranlılara meydan okumaya başladı. Türk basını nedense işin özünden uzak duruyor, Ermeni saldırılarınm üzerine gitmiyor." Bir başka Avrupalı büyükelçi: "Bakü'den dönen Müşteşar Büyükelçi Özdem San- beric, biz Batılı büyükelçilere salı günü bir brifing verdi. Kendisine çeşitli sorular sorduk. Yanıt aldık. Büyükelçi Sanberk'in açıklamalarından Türk hükümetininpolitika- sını 'akılcı' bulduk." Kokteylde Türk Dışişleri'nde genç bir diplomat arka- daşım kulağıma şöyle fısladı: "Türkbasınında bir haberkargaşası var. Her nedense basın savaş tamtamlan çalıyor. Hatta Turgut Özal ha- yatta olsaydı şöyle yapardı böyle yapardı' diyerek bu- günkü hükümet kışkırtılıyor. Bekle gör, bir-ikigün içinde hükümet resmen açıklamasa bile, tumüyle iç piyasaya yönelik Özalvari demeçler gazetelerin başköşelerine oturacak..." MArkası 17. Sayfada Sevgili HÜLYA Seni yitireli bir yıl oldu... Ama hep aramızdasın, hep bizimlesin. Yine de seni çok özlüyoruz. Çâlışma Arkadaşların
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle