Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURJYET 4 EYLÜL1993 CUMARTESİ
HABERLER
ANAP'ta liberanep
rahatstz
• ANKARA (ANKA)-
ANAP grup yönetiminde
muhafazakarlann, genel
merkez yönetiminde ise
milliyetçilerin ağırlıkta
olması liberalleri rahatsız
etti. ANAP'ta liberal
kanadın rahatsızhğı kongre
öncesindeTBMM
kadrolanna seçim vapılması
sırasında başladı. Cçgrup
başkanvekili Oltan
Sungurlu, Eyüp Aşık ve
Hasan Korkmazcan'ın
muhafazakareğilimli olması
kongreden önce toplanan
son grup yönetim kurulu
toplanusında sıkınü yarattı.
Bazı liberal milletvekjlteri ûç
ismin 'Refah Partisi
görûntüsü' verdiği görüşünü
savundular.
miHetvekndeğl
• ANKARA (ANKA)-
ANAPTBMMGrup
Başkanvekili Oltan
Sungurlu, Anayasa
Mahkemesi'nin gerekçeli
karannın yayımlanmasıyla
birlikte Fehrni Işıklar'ın
milletvekilliğinin düştüğünü
belirterek Hüsamettin
Cindoruk'un anayasada
olmayan bir prosedürü
başlattığını söyledi.
Hüsamettin Cindoruk'un,
TBMM BaşkanhğYnın son
gününde Fehmi Işıklar'a
'Diyarbakır Milletvekili ve
TBMM Başkanvekili'
sıfatıyla bir yazı göndererek
milletvekilliğinin düşmesi
konusunun Anayasa Adalet
Karma Komisyonu ve
TBMM Genel Kurulu'nda
kararlaştınlması gereküğini
bildirmesi. Meclis'te
'Işıklar'ın milletvekili olup
olmadığı' tartışmasıru
başlattı. Meclis Başkanı'nın
'Aksi yönde bir talimaü
olmazsa' Meclis
bürokrasisinin ekim ayında
Işıklar'a ödenek ve yolluk
ödenmemesi yolunda
haarlık yapüğj öğrenildi.
Alınak'ınsopu
önergesi
• ANKARA (ANKA) -
Demokrasi Partisi (DEP)
Şırnak Milletvekili Mahmut
Alınak, generaller, bakanlar
ve vergi rekortmenlerinin
çocuklannın Güneydoğu'da
askerlikyapıp
yapmadiklannm
açıklanmasını ıstedi.
Mahmut Ahnak, Başbakan
Tansu Çiller'in yanıtîaması
istemiyleTBMM
Başkanlığı'na verdiği soru
önergesinde, vergi
rekortmenleri, bakanlar ve
generallerin çocuklannın
Güneydoğu'ya
gönderilmedikleri yolunda
iddialar bulunduğunu
anımsatü. Alınak. PKK'nın
silahlı eyleme başladığı 1984
yılından bu yana, general,
bakanlar ve en yüksek
düzeyde vergi ödeyen ilk 500
kişinin çocuklanndan
Güneydoğu'da askerlik
yapan ve varsa bunlardan
çatışmalarda ölen olup
olmadığının açıklanmasını
istedi.
Bütün'den
eteştiriI ANKARA (AA)-BBP
Genel Başkan Yardıması
Esat Bütün, Azeri-Ermeni
sorununun Karabağolayı
olmaktançıkıp,
Azerbaycan'm işgaline
dönüştüğünü belirterek bu
durumun Türkiye'nin
güvenliğini ve ekonomik
çıkarlanm tehdit eder hale
geidiğmi söyledi. Bütün.
bugün düzenlediği basm
toplantısında, Türkiye'nin
Azerbaycan konusunda
sorumluluklannı yerine
getirmediğini ileri sürerek
Türkiye'nin Azerbaycan
konusunda tarihi kararlar
vermek zorunda olduğunu
bildirdi. ./
Birand'dan
çapraz ateş'
• Magazin/TV Servisi-
Mehmet Ali Birand ve Can
Dündar, '32. Gün' ekibinin
hanrladığı, yeni yayın
döneminde gösterime girecek
olanprogramve
belgesellerini dün
gerçekleştirdikleri bir
toplantıyla basına tanıttılar.
Birand ve Dündar bundan
sonra, her pazartesi
"Kimseye söz vermeyin de
birlikte olalım" sloganıyla iki
değışik program
haarladıklannı anlatarak
"Yeni yayın döneminde, on
beşgündebir olmak üzere
'32. Gün'le dönüşümlü
olmak üzere 'Çapraz Ateş'
adlı bir program
hazırlıyoruz. Ashnda, bu
programın ne olduğunu biz
de adlandıramıyoruz.
CNN'deki "Cross Fire'
programı ile Lary King'in
haarladığı talk-show arası
birprogram olacak" dediler.
Danıştay, Adalet Bakanlığı'nın karanna laikliğe aykın gerekçesiyle karşı çıktı
Türbana adliyede de geçit yok
• Stajını,Türkiye
Baralor Birliği'nin
karanna karşın
başörtüsü takarak
sürdüren Melahat
Akgün'ün, Adalet
Bakanlığı'na kadar
yansıyan itirazını
Danıştay haksız buldu.
NECATİAYGIN ~
İZMİR- Adalet Bakanlığı'-
nın "avukat stajında başörtüsü
taküabilir" karannı Danıştay
bozdu. Danıştay. karannda,
avukatlık stajında başörtü ta-
kılmasının "laikliğe aykm" ol-
duğu görüşüne yer verdi.
Izmir Barosu 1989 yılında
stajyer avukat Melahat Akgün'-
ün savcılığın uyansına karşın
Yasaıun
getirctiği
zorunhduk
1136 say üı y asanın 5/C maddesi:"Av ukatlık mesleğine
yaraşmay acak tutum ve dav ranışlan çerçevesince bilinmiş olmak"
TTB Karan: Meslek kurallannın 20 maddesi uyannca
"Avukatlar ve avukat stajyerleri mesleğe yaraşır bir kılık ve
kıyafetle, başları açık olarak mahkemelerde görev yaparlar.
Diıruşmalara TBB'ce şekü saptanmış cüppe ile temiz bir kıyafetle
çıkarlar. Erkek avukatlar iklim ve mevsim koşullarının eherdiği
ölçüde kravat takarlar. Bu ilke TBB'nin Giresun'da 27-28 Mav rs
1989 tarihleri arasında y apılan olağan genel kurul toplantısında
yeni şekliyle kabul edilmiştir."' Avukatlık Yasası'nda yapılacak
değişikliklerde bu maddeyeni yasada yeralacaktır...
başörtüsünü çıkarmaması üze-
rine staj listesinden isminin si-
linmesine karar vermişti. Bu-
nun üzerine Akgün, Izmir Ba-
rosu'nun karanna, Türk Ba-
rolar Birliği'ne baş vurarak iti-
raz etti. Ancak TBB, İzmir Ba-
rosu'nun verdiği karan onay-
ladı. Akgün, TBB'nin verdiği
karann iptali için Adalet Ba-
kanlığı'na başvurdu. Dönemin
Adalet Bakanhğı. başörtü takı-
lmasının sakıncası olmadığı de-
ğerlendirmesini yaptı.
TBB'ye itiraz
TBB bunun üzerine, Adalet
Bakanlığı'nın karanna Ankara
7. İdare Mahkemesi'ne başvu-
rarak iıiraz etıi. İdare mahke-
mesi TBB'nin itirazını inceleye-
rek davaya ret karan verdi.
TBB'de bu karara Danıştay'a
giderek itiraz etti.
İdare mahkemesinin ret ka-
rannın gerekçesinde "Davacı-
nm staja başörtülü olarak devam
etmesi mesiek kurallarına aykı-
rılık oluşturuyorsa da sözü edi-
len yasal kuralın amaçladığı
avukatlık mesleğinin kutsallığı
ve saygınlığı ile çelişen bir tutum
Koşullan uymadığı halde ataması yapılan ÜnsaFı kurtarma formülü
Kişiye özel by-pass kararname
• Çiller'in hazırlattığı kararname
Hazine ve Dış Ticaret Müsteşan
ile DPT Müsteşan'nın atama
koşullannı yeniden düzenliyor.
Kararname, atamalar için 4.5 yıl
kamuda, 4,5 yıl da özel sektörde
çalışmış olmayı yeterli görüyor.
ANKARA - Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarhğı görevini kamuda gecirdiğj
süreler yeterli olmadığı için "tedviren"
yürüten Osman Ünsal'ı, bu durumdan
kurtarmayı öngören karamame son bi-
çimini akk.
Başbakan Tansu Çiller'in hazırlattığı
bir kanun hükmünde kararname ile
Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarhğı ve
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşan'-
nın bu göreve atanabilmeleri için. 4.5 yıh
kamuda, 4.5 yılı ise özel sektörde olmak
üzere toplam 9 yıl hizmet etmiş olmalan
yeterli sayıldı.
Bugünlerde Cumhurbaşkanı Sülevman
Denürel'in onayına sunulacak KHK'nın
daha önce Köşk tarafından gen çevrilen
kararnameye göre kapsammm daraltılmış
olması nedeniyle yürürlüğe girebileceğine
kesin gözü ile bakılıyor. Bu düzenleme
gerçekleşirse Osman Unsal. Hazine Müs-
teşarlığı'nın başına asaleten atanacak.
tkiye bölen karar
Asilinin özelliklerini taşımadığı için şu
anda müsteşarlığa "vekaİet" edemeyen,
ancak "tedviren" görevlendirilebilen Ün-
sal, bu durumun yaratacağı hukukı sakın-
calan gjdermek için evraklara daha önce
"müsteşar vekili" diye imza atarken son
günlerde bunu "müsteşar yerine" diye de-
ğiştirdi. Ünsal'ın imzaladığı evraklarda V
harfı, üzerinden düzeltilerck Y yapılıyor.
Hazine'de çalışanlara "olağanüstü gayret
Osman Ünsal
ve başanlan" nedeniyle iki ayhk tutannda
ikramiye ödenmesi tarzındaki karar ise
Hazine kadrolannı ikive böldü. 25 milyon
ürayı bulduğu kaydedilen ödemelerden
sadece 815 sözleşmeli HDTM çalışanı
yararlanırken kadrolu olarak çalışan 832
kişi bu parayı alamadı.
Kimiıeri 3 yıllık yüksek okul mezunu
dummunda bulunan HDTM calışanlan.
Cumhuriyet'e şunlan söylediler:
"Aynı odada çalışan insanlan birbirine
dûşüren bir karar. Personelin bir bölümü
sözleşmeli yapıldı. Bir bölümü ise bu kapsa-
mın dışında bırakıldı. Açık öğretim yüksek
okullarımn beden eğitimi, resim, müzik bö-
lümlerini bitirenler sözleşmeli yapılırken 3
yılhk uyguiamalı yüksek okullardan mezun
edilenler bu kapsanıa alınmıyorlar. Bu şöy-
le bir tablo ortaya koyuyor. 24 yıllık bir
kadrolu eleman bugün 75 milyon İira ûcret
alırken bugün ise başlayan bir sözleşmeli de
aynı parayı alryor. \anişubemüdürü,şu
anda emrindeki genç, tecriibesiz sözleş-
meli memurlardan daha az para almak
dunımunda. Hal böyle iken bir de bu ar-
kadaşlara iki maaş tutannda ikramiye
verilnıesi bizleri kahretti. Hazine perso-
neli olarak tam ortadan ikive bölünmüş
durumday ız.
Başbakan evraka boğuldu
HDTM yetkilileri. iki maaş ikramiye
ile ilgilı düzenlemenin Başbakan Tansu
Çiller'e durum "eksik" anlatılarak
çıkanldığını kaydettiler ve şöyle devam
ettiler:
"Sayın Başbakan zaten ekonomiden
sorumİu bakan atamadığı için evraka bo-
ğulmuş durumda. önüne ne getirilirse im-
zalıyor. O kadar ki imzaladığı evraklar.
devlette bugüne kadar görülmemîş sözcük
hataları ile dolu. Başbakan'a böy le bir uy-
gulamamn Hazine Müsteşarlığını ikive
böleceğini dikkate almadan evrak imza-
lattırüıyor. Madem böyle bir ikramiye veri-
lecekti, neden kadrolu personel mağdur
edildi? Onlara da benzeri bir ödeme yapıla-
biürdi."
"TC Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarlığı" başlıkh, 93,991 sayılı yazı-
da, Hazine çabşanlanna iki maaş tutann-
da ikramiye ödenmesi şeklindeki düzenle-
me, Başbakan'ın oluruna sunulurken ge-
rekçeler ve kanuni dayanaklar anlatıl-
dıktan sonra ^ö\le deniliyor:
"Müsteşar tarafından takdir edilecek
1993 yılı 2'nci yan sözleşme ücretleri esas
alınarak iki ayiık teşvik ikramiyesinin 1993
ağustos ayı içinde ödenmesi TEKDİR ve
tensiplerine arz olunur."
Takdir yerine "tekdir" yazılmış olması-
na karşın. yazının Başbakan Tansu Çiller
tarafından ımzalanmış olması da dikkati
çekivor.
olarak kabul edilemeyeceğj,
olayda meslek kurallarına aykı-
rılığın bulunup bulunmadığının
değerlendirilmesi gerekirken da-
vacı birlikçe sonuç olarak ahlaki
değer yargılarına yönelik olan
yasal kuralın uygulanmasında
isabet bulunmadığı" görüşüne
yer verildi.
Danıştay'a başvuru
TBB, 7. İdare Mahkemesi'-
nin verdiği karara Danıştay'a
başvurarak itiraz etti. TBB'nin
mahkeme karannı bozma iste-
mi şöyle açıklandı:
"Stajyer avukatın tutum ve
davranışının arkasında din esas-
larına göre kurulacak ve yöneti-
lecek bir devlet ve yönetim anla-
ytşı bulunduğu. davranrşının la-
iklik ilkesine, avukatlık mesle-
ğinin gereklerine ve meslek ku-
rallarına. Anayasaya. Avukatlık
Yasasfna ve özellikle yasanın
5/C maddesine aykın olduğu
öne süriilerek 2577 sayılı yasa-
nın 49. maddesi uyannca tem-
yizden incelenerek bozulması is-
temidir."
TBB'nin temyiz başvurusu-
nu inceleyen Danıştay 8. Daire-
si. İdare Mahkemesi karannı
bozdu. Danıştay karannda tür-
banlı olarak staja devam eden
stajyerin bu davranışının laik
hukuk devleti ilkesine aykın.
avukatlık mesleği ile bağdaş-
maz nitelikte olduğu vurgulan-
dı. Danıştay 1993/26Îİ sayılı
karanndaki gerekçe şöyle dile
getirildi:
"•Avukat adaylan. stajlarını
1136 sayılı Avukatlık 'S asası ku-
rallanna göre yaptıklanndan,
meslek kurallarına aykın davra-
nışlarının da aynı yasa kuralları-
na göre belirleneceği ve hakla-
rmda gereken işlemlerin yapıla-
cağı kuşkusuzdur. İlgililerin
uyarmalanna karşın türbanlı
olarak staja devam eden stajye-
rin bu davranışının laik hukuk
devleti ilkesine aykın, avukatlık
mesleğiyle bağdaşma/ nitelikte
ve 11346 sayılı > asanın 5/c mad-
desinde tanımlanan avukatlığa
engel durumu oluşturduğu açık-
tır.
Bu durumda stajyer avukat
hakkında davranışına uyan staj
listesinden adının siUnniesi işle-
mini, feenel nitelikte olan yasa
maddesini yalnızca ahlaki bir
kavram olarak dar biçimde nite-
leyerek davayı reddeden idare
mahkemesi karannda hukuka
uyunluk bulunmamaktadır. AÇH
kîanan nedenlerle idare mah-
kemesi kararının bozulmasına
dosyanın anılan mahkemeye
gönderilmesine oy çokluğuyla
karar verildi."
İzmir Barosu Başkanı Vol-
kan Alposkay, Danıştay 8. Dai-
resi'nin karannın Türİc hukuk
ve laiklik tarihıne örnek bir ka-
rar olarak gececeğini söyledi.
Merkez Bankası patronluğuna getirtilmek istenen Gültekin ABD'de Çiller'le aynı hayaü yaşamış
ABD'deki
6
çile
9
dolu benzer yaşam
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Başbakan Tansu Çiller
tarafından Merkez Bankası
başkanlığına getirilmek istenen
Bülent Gültekin'in yaşam öykü-
sü, Çiller'inki ile büyük paralel-
likler gösteriyor. Çiller'in,
"ABD'ye gittiğimizde kola içe-
cek para bulamazdık" diye an-
latüğı yoksulluk günlerini Gül-
tekin de yaşamış,"Otele gide-
cek paramız yoktu, yaşlıların
kaldığı bir binanın 14. katında
küçücük bir oda gösterdiler, ora-
da gecirdiğuniz ilk akşam geriye
dönme karan verdim. o kadar sı-
caktı ki" diye özetliyor.
Ancak, ABD'deki çileli yılla-
nn sonu, her ikisi de Boğaziçi
Üniversitesi mezunu olan bu"
çalışkan talebeler" için "cok
pariak" gelmiş. Çillerin ABD'-
de 22 odalı, yüzme havuzlu bir
malikaneye sahip olmasına
karşılık, Gültekin de pasapor-
tunu taşıdığı ülkede 22 dönüm-
lûk, içinde gölü ve korusu bile
Tansu Çiller
bulunan bir ev sahibi olmayı
başarabilmiş.
Çiller'in babası belediyede
memuriyet yaparken, Gülte-
kin'in babası Elbistan'da "kah-
vecilik"le uğraşıyormuş. Sonra-
şını Gültekin'le 1988 Ekim'inde
İşletme ve Finans Dergisi'nde
yapılan bir söyleşiden aktara-
hm:
• ABD'deki çileli yıllann
sonu, her ikisi de Boğaziçi
Üniversitesi mezunu olan
bu "çahşkan talebeler" için
•'çok parlak" gelmiş.
Çiller'in ABD'de 22 odalı.
yüzme havuzlu bir
malikaneye sahip olmasına
karşılık, Gültekin de
pasaportunu taşıdığı
ülkede 22 dönümlük,
içinde gölü ve korusu bile
bulunan bir ev sahibi
olmayı başarabilmiş.
-Yaşamöykünüz nedır?
"1947 Bursa, Orhangazi, Ye-
niköy doğumluy um. 5,6 y aşımda
Gölcük'e gittim, 1 sene amcam-
lann yanında kaldım. babam bu
arada Elbistan'a yerkşmişti
oraya gittik.İlkokula başladım,
2 sene burada kaldık. Babam
kahvecilik yapardı, sonra
TMO'da iş buldu. Lrfa'mn Ak-
Bülent Gültekin
çakale kasabasına tayin olduk.
Akçakalede ilkokulu bitirdim,
ilkokulu bitirdiğim sene ortao-
kul yeni açılmıştı. iki ğretmeni-
miz iki sınıfımız vardı, çok güzel
günlerdi aslında...
-Kaç kardeşsiniz?
GÜLTEKİN: İki kardeşjz,
daha sonra babam Yerköy'e ta-
yin oldu, 2 yıl orada okudum.
Emniyetteyken ölen Erdoğan'ın cesedi üzerindeki işkence izleri gösterildi
Gözaltında ölüme videolubelgeİZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- Ay-
dın Emniyet Müdürlüğü'nde gözaltınday-
ken tüberküloz ve solunum yetmezliği so-
nucu öldügü öne sürülen Baki Erdoğan'ın
cesedi üzerindeki çeşitli izler basına resim
ve video ile gösterildi. Baki Erdoğan'ın
avukatlan Erdoğan'ın işkence sonucu öl-
düğünün, resim ve video bantlanyla kanıt-
landığmı öne sürdüler ve suçlulann ceza-
landınlmalannı istediler.
tşkence yapıbnış
Aydın'da gecen ay sonunda emniyet mü-
dürlüğündeyken yaşamını yitiren Baki Er-
doğan'la ilgili iddialar sürüyor. Erdoğan'ın
avukatlan Mehmet Yatar ve Hülya Üçpı-
nar düzenledikleri basm toplantısında mü-
vekillerine işkence yapıldığını öne sür-
düler. Aynı operasyon sırasında gözaltına
alınan 12 kişinin işkenceye tanık olduklan-
nı içeren tutanaklan basına dağıtan avu-
katlar. Erdoğan'ın gömülmeden önceçeki-
len fötoğraflannı ve video kayıtlannı da iz-
lettirdiler. Erdoğan'ın işkence sonucu ölü-
müne tanık olan 12 kişinin şu anda Buca
Cezaevfnde olduğunu belirten Mehmet
Yatar. bu kişilerin yaşamlanndan endişe
duyduğunu söyledi.
Yatar video gösterimi sırasında Erdo-
ğan'ın vücudunda yer alan çeşitli izleri gös-
tererek, "Bu izler işkence yapüdığımn kanı-
tıdır. Bunu kimse saklayamaz. Müvekkiü-
miz de işkence sonucu ölmüştür. Buna tanık
olan 12 kişi de vardır. Biz Baki Erdoğan'ın
ölümüne neden olanlarm saptanarak ceza-
landırümasmı istiyoruz. AyYıca ölüme tüber-
küloz ve solunum yetmezliği raporu veren
doktorlann da cezalandırüması gerekir" de-
di. İnsan Haklan Vakfı adına toplantıya
katılan Türcan Baykal. "Ben de bir heki-
mim. İşkence ile ölen bir kişiylc tüberküloz-
dan ölen bir kişiyi ayıracak kadar da bilgili-
yim. Biz heyet olarak Aydın'a gittik.
Savcıyla görüştüğümüzde bize klasik otopsi
yapıldığını söylediler. Otopsi raporunu iste-
dik, vermediler. Bunlar da Erdoğan'ın kuş-
kulu bir şekilde öldüğünün kanıtıdır" diye
konuştu.
'Bir çalışma yapıimadı'
İHD Izmir Şube Başkanı Yeşim İşlegen,
Baki Erdoğan'ın işkence sonucu öldüğü-
nün birçok kanıtla ortaya konmasına kar-
şın yetkililerin hiçbir çalışma yapmamaşını
kınadı. İşlegen, olayı Uluslararası Af Ör-
gütü'ne bildirdiklerini ve bir heyetin gele-
rek ıncelemelerde bulunacağını da sözleri-
ne ekledi.
İzmir Tabıp Odaşından toplantıya katı-
lan Haluk Aydın "İzlediğimiz video bandı-
ndaki görüntüler ve ATO'nun otopsiy e katı-
lan doktor arkadaşlardan birisiyle yaptığı
görüşmede yalnız bileklerinde kelepce izi
olduğunu söylemesi bizce çelişkjli ve kuşku-
yu arttıran bulgular olarak değerlendiril-
mektedir" dedi.
Sonra Çumra'ya tayin oldu, lise-
y i orada bitirdim. Ö sene üniver-
siteye giderim derken. Robert
College'in sınavlanna girdim,
kazandım, bana bursda verdiler.
Zaten burs obnasa okuyamaz-
dım.
-Sonra ne oldu?
GÜLTEKtN:Daha sonra Bo-
ğaziçi iş idaresinde yüksek lisans
yaptım, sonra askere gittim, as-
kerliğin bitimine yakın evlendik,
eşim o zaman öğrenci idi
ATAŞ'ta staj yaparken ta-
mşmıştık, İngiliz edebiyatmda
Robert College'de öğrenciydi,
71'de bitirdi.
-ABD'ye gitme fikri nasıl
doğdu?
GÜLTEKİNrDışanda tahsil
yapalım derken bazı okullara
yazıldık. Yine burs bularak ta-
bii. Uçak bileti var ama eşimle
gideceğiz, eşim 2 bin 50 TL alı-
yor ve bunun 1050 sini eve veri-
yor geri kalanı ile biz geçiniyor-
duk.
Birikimimiz falan olmamtştı.
Zaten olanı anneme babama
bıraktım ve bu şekilde biz Pa-
ris'e, Lüksemburg'a. İzlanda'ya
derken 48 saatlik bir yokuluk-
tan sonra New York'a indik.
Üniversiteye gittim okulda kala-
cak yer olmadığmı söylediler.
Otelde kalacak paramız yoktu,
yaşlılann kaldığı özel bir yere
gittik 14. katta çok yaşlılann
arasında bir oda verdiler. küçü-
cük bir oda, korkunç bir sıcak,
bavullardan oturacak yer kal-
madı.
Sabaha kadar hiç uyuya-
madık. İlkreaksiyonıımburaya
dayanamam, dönmek istiyonım
şeklindeydi, ABD'de o ydlar zor
yülardı.
Ertesi gün üniversiteye girdik,
harçlığmuzı aldık. Havalar çok
s»cak olduğundan, harçlığımızm
yarısmı verip air condition'lu
bir oda tuttuk yalnız nasıl ka-
patılacağını bilmiyoruz pencere
de açıhnıyor, yorgan yok carşaf
yok sabaha kadar donduk.İşte
bu şekilde geldik ABD'ye ve öy-
lece devam ettik.
AVRUPA
?
DAN
EDIP EMIL OYMEN
Avpupa'nın Sınıpı...
Avrupa'nın güneydoğu sınırı, bizim Mısak-ı Milli sinırı-
mız değil. Suriye, Irak ve iran'la çizili sınırımız değil
yani. Batı, Güneydoğu sınırımızı üç yıl önce saptadı. Iran
hizasında Muradiye'den başlayıp, Erciş, Karayazı, Ke-
maliye, Feke diye gidip, Adana'nın oralarda Doğankent,
Gözne ve deniz kıyısında Erdemli'de sona eren bir çizgi,
Avrupa'nın güneydoğu sınırı.
Batı, bunu çizip, bize de kabul ettirip, "Ben bu sıntrı
beni koruyasın diye buradan geçirıyorum, beni koru da
ne yaparsan yap" demiştir. Doğru, bunu dedikten sonra
köprülerin altından çok sular aktı, ve neler oldu neler.
Ama Batılının kafasında kavramlar ve tanımlar, bizimki
gibi her gün yanardönertürdendeğişen, bol atraksiyon-
lu, yaldızlı, balonlu, bozbulanık ve gazoz değil. Neredey-
se genetik ve matematik bir kesinlikle neyi nasıl tanım-
layacağını, ve neden öyle tanımladığını biliyor. Kavram-
lar. öyle şu devlet adamından bu devlet adamına da de-
ğişmıyor. Devlet stratejisı olarak sürekli.
Körtez bunalımı başladığında Batı'nın önümüze koy-
duğu dev aynasma bakıp, meğer biz neymişiz, neden
bunu şimdiye kadar düşünemedik, silkinelim, Viyana
sendromunu unutalım, bölgesel güç olalım diye hayal-
lere kapıldık. Boru hattını kapatmamız, Batı ittifakında
yer almanın kaçınılmaz sonucuydu. Bu bile ataklık ola-
rak sunuldu. İncirlık'i açtık. Burası zaten daha önce de
kullanılmıştı. iğne ucunda dönen, bıçak sırtında kayan
hassas ve iki yüzlü politikalarm içine dangıl dungul gir-
dik. Onlar da aldırmadılar. Hizadan çıkacak olursak
(1974 Kıbrıs gibi) hizaya sokarlardı. Ve zaten biliyorlardı
arkasını getiremeyeceğimizi.
Sonuç işte bugün ortada. Muhafazakarından ilericisi-
ne, ılımlısından magazinine kadar tüm yazılı ve sözlü
basm ve herkes, Bosna'da, Azerbaycan'da Orta Asya'-
da neyi nasıl neden yapamadığımızın hesabı içinde.
Haydi Bosna'yı anladık, elimiz erişmez, sesimiz çıksa
bile yetmezdi. Ama ya Azerbaycan? Orası komşiimuzdu
üstelik. Kardeştik hatta. Bugün ise orada olup bitene na-
sıl seyirci kaldık diye herkes dövünüyor. Çünkü önü-
müzden dev aynasını çekiverdiler. Kendi kendimizle,
olanca gerçekliğimizle kalıverdik. Çünkü Körfez bunalı-
mı ile başlayan böbürlenme ve kendine güven duygusu-
nun, temeli yoktu, kadroya, plana, programa, hesaba,
bilgiye, istihbarata, uzun vadeli stratejiye, lojistiğe da-
yanmayan bir ham hayaldi. Psikolojik olarak da hazır
değildik. Azerilerden başlayarak bütün akrabalarımızı
neredeyse hafife alan bir küçümseme içine bile girmiş-
tik. Tıpkı şarkıdaki, "Sen neymişssin be abi"lik bir du-
rumdaydık.
Biz kendi kendimizden çok memnunken, ve Batı'nın
bize biçtiği rolü de beğenmez olmuşken, yeni roller ara-
nırken, Batı, bize 1950'lerde verdiği rolü ise değiştirmiş
değildi. Çekiç Güç'ün Güneydoğu'ya gelmesı ve kalma-
sı, bir ölçüde konjonktürün dayatması sonucuydu, ama
sadece ondan ibaret de değildi. Avrupa'nın savunma
hattı, artık Fulda Havzası ndan değil, Muradiye'den baş-
layıp Erdemli'den geçiyordu. Körfez bunalımı ile özal'ın
ölümü arasındaki 2,5 yılda biz kendimizi dev aynasında
görürken Batı için aslında değişen bir şey yoktu. Türki-
ye, nasıl 1950'de Sovyet bekçisiyse. 1990'da da hala
bekçiydi aslında. Ortadoğu bekçisiydi. Hem o kadar Or-
tadoğu bekçisı ki. Kuzey Irak Kürt Yönetimi'nin de Batı
adına bekçisi ve daha aşağılarda Basra petrolleri için de
bekçisi. israil'le aynı kefede.
Bari bundan sonra artık daha iyi siyasi tarih, daha iyi
siyasi coğrafya, daha kıvrak diplomasi öğrensek ve uy-
gulasak. Dersimizi daha iyi calışsak. Olmayacak duaya
amindemesek Ama bundan da çok daha önemlisi, Batı-
lının kafasımn nasıl çalıştiğını anlasak artık. Arabesk or-
yantal Ortadoğulu Osmanlı-Türk kafasıyla değil, Batı-
nın kavramları ve tanımlarıyla yaklaşabilsek Batılıya.
Kendimizi dev aynasında görmeden, gülünç olmadan,
ama aşağılık duygusuna da düşmeden, yerini, konumu-
nu ve haddini bilerek, pazarlık gücünü ve kozunu iyi sap-
tayarak, sevimli görünmeye çalışmadan, ve yeri gel-
diğinde höt de demesini bilerek onurlu bir dış politika
yürütebilsek. Bunun ne ölçüde olabileceği, önümüzdeki
kısa sürede Ermenistan politikamızla örneklenecek.
Torbalı Cüz Etkinlikleri
Katılımeılârdanpanel
iptaline kınama
ASUMAN ABAOOĞLU
TORBALI- Torbah 5. Güz
Etkınlikleri'nin 2. gününde kaü-
hmcılar. Aziz Nesin'in panelinin
iptalini kınadılar. Organizatör-
ler. iptal edikn panel saatinde pa-
nel masasının hazırlanacağını ve
üzerine siyah çetenk konulacağı-
nı bildirdiler. Bu arada Aziz Ne-
sin, etkinliklere izleyici olarak
katılmayı sürdürüyor.
Etkinliklerin dünkü bölümün-
de 'Demokrasi ve Karikatür' ko-
nulu söykşi Turgut Çeviker ve
SemDı Poroy'un katılırnıyla ger-
çekleşti. Diğer konuşmacılar çe-
şitli nedenler öne sürerek Tor-
balıya gelmediler.
Demokrasininobnad^ı
yerde
Turgut Çe\ıker söyleşjde yap-
üğı konuşmada demokrasinin
olmadığı >'erde mizaha ve yergiye
büyük bir olanak çıktığmı söyle-
di. Antidemokratik uygulamala-
nn olduğu yerlerde gerçeklerin
en carpıcı biçimde mizahçılar ta-
rafından dile getiriküğini belirten
Çevıker. ^Gendngin aşm uçlarda
oJduğu yerlerde de bu böyfedir. Sı-
vas'n ardmdan karikatür nere-
deyse şahlandı. Bu tür olayiar mi-
zahçıyı müthiş tahrik ediyor.
Müthiş bir malzeme oluştunıy or"
dedi.
Söyleşide söz olan Semih Po-
roy "Kendimi karikatürcü olarak
htssediyorum. ama demokrat ola-
rak hassetmiyonım'" dıyerek söz-
lerini şöyle sürdürdü:
Ç daha başta Torbalı
Güz Şenüklerrnin demokratik
eğflimiyle alay edfldiğira sarayo-
rum. Bu duruında ise demokrasi
ve karikatür konusu yerine ancak
demokrasi karikatürü diye bir ko-
nu ohışuyor kendfliğinden. Bu ül-
kenin uluslararası düdenide çok
az sayıdaki yüz aklanndan Aziz
Nesin'in ne konuşacağı bile bflm-
meden katMacağı progranun ya-
saklanmasmı kmadçmı söyie-
mek isterim."*
Etkinliklerin aynı gününde yer
/alan 'Yaşama Hakkı ve Demok-
rasf paneline kaülan Prof.Dr.
Yakup Kepenek, yaşama hakkı-
nın ıçenğinin öncelikle korkudan
kurtulmayı gerektirdığıni belirte-
rek "Yaşama hakkı öncriikle
ötünı korkusundan olabfldiğince,
sonra işsMk korkusundan, sonra
da sömürüden kur tubnayı gerek-
tirir" dive konuştu.
Paneîde söz alan HaJfl Nebfler,
"Ya devlet ya da din adna yaşa-
ma hakknn ortadan kakbntdığı-
a" vurgulayarak "İşkencede
ökkn, yargKC infaz ya da insanla-
rn katkdflmesi hep bu iki şey adı-
na oJur. Deviet halkın huzunı adı-
na halktan birilerini öUürüyor.
İdamn olduğu düzen sadece bar-
bar düzendir*' görüşlerini savun-
du. Dünkü etkinlikler araanda
kahve söyleşisi. sema gösterisi ve
tiyatro gösterimi yer aldı. Dün
yapüacağı bikürilen Şanar Yur-
datapan'ın kaulacağı 'Türk Pop
Müzigi'nin 35 Yıh' konulu söyte-
şi bugüne ertelendi.
Festivalin bugünkü bölümün-
de Metropolis'e gezi ve şairlerle
söyleşj bulunuyor. İptal edilen
panete kaülacak olan yazarlann
havuzbaşı sohbeünde bir araya
gelmeleri bekleniyor.
Belediye başkanlanndan
kınama
Bu arada Bakırçay Belediye-
ler Birliği'ne üye SHP'li beledi-
ye başkanlan, 'Demokrasi ve
Gülmece' panelinin Aziz Ne-
sin'in varliğı neden gösterile-
rek iptal edilmesini kınadılar.
Başkanlann yaptığı ortak
açıklamada. "Bu karar sadece
Aziz Nesin'e değil, demokratik-
leşmeye ve laikliğe karşı alınnuş
bir karardır" denildi.