20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURJYET 4 EYLÜL1993 CUMARTESİ HABERLER ANAP'ta liberanep rahatstz • ANKARA (ANKA)- ANAP grup yönetiminde muhafazakarlann, genel merkez yönetiminde ise milliyetçilerin ağırlıkta olması liberalleri rahatsız etti. ANAP'ta liberal kanadın rahatsızhğı kongre öncesindeTBMM kadrolanna seçim vapılması sırasında başladı. Cçgrup başkanvekili Oltan Sungurlu, Eyüp Aşık ve Hasan Korkmazcan'ın muhafazakareğilimli olması kongreden önce toplanan son grup yönetim kurulu toplanusında sıkınü yarattı. Bazı liberal milletvekjlteri ûç ismin 'Refah Partisi görûntüsü' verdiği görüşünü savundular. miHetvekndeğl • ANKARA (ANKA)- ANAPTBMMGrup Başkanvekili Oltan Sungurlu, Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli karannın yayımlanmasıyla birlikte Fehrni Işıklar'ın milletvekilliğinin düştüğünü belirterek Hüsamettin Cindoruk'un anayasada olmayan bir prosedürü başlattığını söyledi. Hüsamettin Cindoruk'un, TBMM BaşkanhğYnın son gününde Fehmi Işıklar'a 'Diyarbakır Milletvekili ve TBMM Başkanvekili' sıfatıyla bir yazı göndererek milletvekilliğinin düşmesi konusunun Anayasa Adalet Karma Komisyonu ve TBMM Genel Kurulu'nda kararlaştınlması gereküğini bildirmesi. Meclis'te 'Işıklar'ın milletvekili olup olmadığı' tartışmasıru başlattı. Meclis Başkanı'nın 'Aksi yönde bir talimaü olmazsa' Meclis bürokrasisinin ekim ayında Işıklar'a ödenek ve yolluk ödenmemesi yolunda haarlık yapüğj öğrenildi. Alınak'ınsopu önergesi • ANKARA (ANKA) - Demokrasi Partisi (DEP) Şırnak Milletvekili Mahmut Alınak, generaller, bakanlar ve vergi rekortmenlerinin çocuklannın Güneydoğu'da askerlikyapıp yapmadiklannm açıklanmasını ıstedi. Mahmut Ahnak, Başbakan Tansu Çiller'in yanıtîaması istemiyleTBMM Başkanlığı'na verdiği soru önergesinde, vergi rekortmenleri, bakanlar ve generallerin çocuklannın Güneydoğu'ya gönderilmedikleri yolunda iddialar bulunduğunu anımsatü. Alınak. PKK'nın silahlı eyleme başladığı 1984 yılından bu yana, general, bakanlar ve en yüksek düzeyde vergi ödeyen ilk 500 kişinin çocuklanndan Güneydoğu'da askerlik yapan ve varsa bunlardan çatışmalarda ölen olup olmadığının açıklanmasını istedi. Bütün'den eteştiriI ANKARA (AA)-BBP Genel Başkan Yardıması Esat Bütün, Azeri-Ermeni sorununun Karabağolayı olmaktançıkıp, Azerbaycan'm işgaline dönüştüğünü belirterek bu durumun Türkiye'nin güvenliğini ve ekonomik çıkarlanm tehdit eder hale geidiğmi söyledi. Bütün. bugün düzenlediği basm toplantısında, Türkiye'nin Azerbaycan konusunda sorumluluklannı yerine getirmediğini ileri sürerek Türkiye'nin Azerbaycan konusunda tarihi kararlar vermek zorunda olduğunu bildirdi. ./ Birand'dan çapraz ateş' • Magazin/TV Servisi- Mehmet Ali Birand ve Can Dündar, '32. Gün' ekibinin hanrladığı, yeni yayın döneminde gösterime girecek olanprogramve belgesellerini dün gerçekleştirdikleri bir toplantıyla basına tanıttılar. Birand ve Dündar bundan sonra, her pazartesi "Kimseye söz vermeyin de birlikte olalım" sloganıyla iki değışik program haarladıklannı anlatarak "Yeni yayın döneminde, on beşgündebir olmak üzere '32. Gün'le dönüşümlü olmak üzere 'Çapraz Ateş' adlı bir program hazırlıyoruz. Ashnda, bu programın ne olduğunu biz de adlandıramıyoruz. CNN'deki "Cross Fire' programı ile Lary King'in haarladığı talk-show arası birprogram olacak" dediler. Danıştay, Adalet Bakanlığı'nın karanna laikliğe aykın gerekçesiyle karşı çıktı Türbana adliyede de geçit yok • Stajını,Türkiye Baralor Birliği'nin karanna karşın başörtüsü takarak sürdüren Melahat Akgün'ün, Adalet Bakanlığı'na kadar yansıyan itirazını Danıştay haksız buldu. NECATİAYGIN ~ İZMİR- Adalet Bakanlığı'- nın "avukat stajında başörtüsü taküabilir" karannı Danıştay bozdu. Danıştay. karannda, avukatlık stajında başörtü ta- kılmasının "laikliğe aykm" ol- duğu görüşüne yer verdi. Izmir Barosu 1989 yılında stajyer avukat Melahat Akgün'- ün savcılığın uyansına karşın Yasaıun getirctiği zorunhduk 1136 say üı y asanın 5/C maddesi:"Av ukatlık mesleğine yaraşmay acak tutum ve dav ranışlan çerçevesince bilinmiş olmak" TTB Karan: Meslek kurallannın 20 maddesi uyannca "Avukatlar ve avukat stajyerleri mesleğe yaraşır bir kılık ve kıyafetle, başları açık olarak mahkemelerde görev yaparlar. Diıruşmalara TBB'ce şekü saptanmış cüppe ile temiz bir kıyafetle çıkarlar. Erkek avukatlar iklim ve mevsim koşullarının eherdiği ölçüde kravat takarlar. Bu ilke TBB'nin Giresun'da 27-28 Mav rs 1989 tarihleri arasında y apılan olağan genel kurul toplantısında yeni şekliyle kabul edilmiştir."' Avukatlık Yasası'nda yapılacak değişikliklerde bu maddeyeni yasada yeralacaktır... başörtüsünü çıkarmaması üze- rine staj listesinden isminin si- linmesine karar vermişti. Bu- nun üzerine Akgün, Izmir Ba- rosu'nun karanna, Türk Ba- rolar Birliği'ne baş vurarak iti- raz etti. Ancak TBB, İzmir Ba- rosu'nun verdiği karan onay- ladı. Akgün, TBB'nin verdiği karann iptali için Adalet Ba- kanlığı'na başvurdu. Dönemin Adalet Bakanhğı. başörtü takı- lmasının sakıncası olmadığı de- ğerlendirmesini yaptı. TBB'ye itiraz TBB bunun üzerine, Adalet Bakanlığı'nın karanna Ankara 7. İdare Mahkemesi'ne başvu- rarak iıiraz etıi. İdare mahke- mesi TBB'nin itirazını inceleye- rek davaya ret karan verdi. TBB'de bu karara Danıştay'a giderek itiraz etti. İdare mahkemesinin ret ka- rannın gerekçesinde "Davacı- nm staja başörtülü olarak devam etmesi mesiek kurallarına aykı- rılık oluşturuyorsa da sözü edi- len yasal kuralın amaçladığı avukatlık mesleğinin kutsallığı ve saygınlığı ile çelişen bir tutum Koşullan uymadığı halde ataması yapılan ÜnsaFı kurtarma formülü Kişiye özel by-pass kararname • Çiller'in hazırlattığı kararname Hazine ve Dış Ticaret Müsteşan ile DPT Müsteşan'nın atama koşullannı yeniden düzenliyor. Kararname, atamalar için 4.5 yıl kamuda, 4,5 yıl da özel sektörde çalışmış olmayı yeterli görüyor. ANKARA - Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarhğı görevini kamuda gecirdiğj süreler yeterli olmadığı için "tedviren" yürüten Osman Ünsal'ı, bu durumdan kurtarmayı öngören karamame son bi- çimini akk. Başbakan Tansu Çiller'in hazırlattığı bir kanun hükmünde kararname ile Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarhğı ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşan'- nın bu göreve atanabilmeleri için. 4.5 yıh kamuda, 4.5 yılı ise özel sektörde olmak üzere toplam 9 yıl hizmet etmiş olmalan yeterli sayıldı. Bugünlerde Cumhurbaşkanı Sülevman Denürel'in onayına sunulacak KHK'nın daha önce Köşk tarafından gen çevrilen kararnameye göre kapsammm daraltılmış olması nedeniyle yürürlüğe girebileceğine kesin gözü ile bakılıyor. Bu düzenleme gerçekleşirse Osman Unsal. Hazine Müs- teşarlığı'nın başına asaleten atanacak. tkiye bölen karar Asilinin özelliklerini taşımadığı için şu anda müsteşarlığa "vekaİet" edemeyen, ancak "tedviren" görevlendirilebilen Ün- sal, bu durumun yaratacağı hukukı sakın- calan gjdermek için evraklara daha önce "müsteşar vekili" diye imza atarken son günlerde bunu "müsteşar yerine" diye de- ğiştirdi. Ünsal'ın imzaladığı evraklarda V harfı, üzerinden düzeltilerck Y yapılıyor. Hazine'de çalışanlara "olağanüstü gayret Osman Ünsal ve başanlan" nedeniyle iki ayhk tutannda ikramiye ödenmesi tarzındaki karar ise Hazine kadrolannı ikive böldü. 25 milyon ürayı bulduğu kaydedilen ödemelerden sadece 815 sözleşmeli HDTM çalışanı yararlanırken kadrolu olarak çalışan 832 kişi bu parayı alamadı. Kimiıeri 3 yıllık yüksek okul mezunu dummunda bulunan HDTM calışanlan. Cumhuriyet'e şunlan söylediler: "Aynı odada çalışan insanlan birbirine dûşüren bir karar. Personelin bir bölümü sözleşmeli yapıldı. Bir bölümü ise bu kapsa- mın dışında bırakıldı. Açık öğretim yüksek okullarımn beden eğitimi, resim, müzik bö- lümlerini bitirenler sözleşmeli yapılırken 3 yılhk uyguiamalı yüksek okullardan mezun edilenler bu kapsanıa alınmıyorlar. Bu şöy- le bir tablo ortaya koyuyor. 24 yıllık bir kadrolu eleman bugün 75 milyon İira ûcret alırken bugün ise başlayan bir sözleşmeli de aynı parayı alryor. \anişubemüdürü,şu anda emrindeki genç, tecriibesiz sözleş- meli memurlardan daha az para almak dunımunda. Hal böyle iken bir de bu ar- kadaşlara iki maaş tutannda ikramiye verilnıesi bizleri kahretti. Hazine perso- neli olarak tam ortadan ikive bölünmüş durumday ız. Başbakan evraka boğuldu HDTM yetkilileri. iki maaş ikramiye ile ilgilı düzenlemenin Başbakan Tansu Çiller'e durum "eksik" anlatılarak çıkanldığını kaydettiler ve şöyle devam ettiler: "Sayın Başbakan zaten ekonomiden sorumİu bakan atamadığı için evraka bo- ğulmuş durumda. önüne ne getirilirse im- zalıyor. O kadar ki imzaladığı evraklar. devlette bugüne kadar görülmemîş sözcük hataları ile dolu. Başbakan'a böy le bir uy- gulamamn Hazine Müsteşarlığını ikive böleceğini dikkate almadan evrak imza- lattırüıyor. Madem böyle bir ikramiye veri- lecekti, neden kadrolu personel mağdur edildi? Onlara da benzeri bir ödeme yapıla- biürdi." "TC Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı" başlıkh, 93,991 sayılı yazı- da, Hazine çabşanlanna iki maaş tutann- da ikramiye ödenmesi şeklindeki düzenle- me, Başbakan'ın oluruna sunulurken ge- rekçeler ve kanuni dayanaklar anlatıl- dıktan sonra ^ö\le deniliyor: "Müsteşar tarafından takdir edilecek 1993 yılı 2'nci yan sözleşme ücretleri esas alınarak iki ayiık teşvik ikramiyesinin 1993 ağustos ayı içinde ödenmesi TEKDİR ve tensiplerine arz olunur." Takdir yerine "tekdir" yazılmış olması- na karşın. yazının Başbakan Tansu Çiller tarafından ımzalanmış olması da dikkati çekivor. olarak kabul edilemeyeceğj, olayda meslek kurallarına aykı- rılığın bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekirken da- vacı birlikçe sonuç olarak ahlaki değer yargılarına yönelik olan yasal kuralın uygulanmasında isabet bulunmadığı" görüşüne yer verildi. Danıştay'a başvuru TBB, 7. İdare Mahkemesi'- nin verdiği karara Danıştay'a başvurarak itiraz etti. TBB'nin mahkeme karannı bozma iste- mi şöyle açıklandı: "Stajyer avukatın tutum ve davranışının arkasında din esas- larına göre kurulacak ve yöneti- lecek bir devlet ve yönetim anla- ytşı bulunduğu. davranrşının la- iklik ilkesine, avukatlık mesle- ğinin gereklerine ve meslek ku- rallarına. Anayasaya. Avukatlık Yasasfna ve özellikle yasanın 5/C maddesine aykın olduğu öne süriilerek 2577 sayılı yasa- nın 49. maddesi uyannca tem- yizden incelenerek bozulması is- temidir." TBB'nin temyiz başvurusu- nu inceleyen Danıştay 8. Daire- si. İdare Mahkemesi karannı bozdu. Danıştay karannda tür- banlı olarak staja devam eden stajyerin bu davranışının laik hukuk devleti ilkesine aykın. avukatlık mesleği ile bağdaş- maz nitelikte olduğu vurgulan- dı. Danıştay 1993/26Îİ sayılı karanndaki gerekçe şöyle dile getirildi: "•Avukat adaylan. stajlarını 1136 sayılı Avukatlık 'S asası ku- rallanna göre yaptıklanndan, meslek kurallarına aykın davra- nışlarının da aynı yasa kuralları- na göre belirleneceği ve hakla- rmda gereken işlemlerin yapıla- cağı kuşkusuzdur. İlgililerin uyarmalanna karşın türbanlı olarak staja devam eden stajye- rin bu davranışının laik hukuk devleti ilkesine aykın, avukatlık mesleğiyle bağdaşma/ nitelikte ve 11346 sayılı > asanın 5/c mad- desinde tanımlanan avukatlığa engel durumu oluşturduğu açık- tır. Bu durumda stajyer avukat hakkında davranışına uyan staj listesinden adının siUnniesi işle- mini, feenel nitelikte olan yasa maddesini yalnızca ahlaki bir kavram olarak dar biçimde nite- leyerek davayı reddeden idare mahkemesi karannda hukuka uyunluk bulunmamaktadır. AÇH kîanan nedenlerle idare mah- kemesi kararının bozulmasına dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine oy çokluğuyla karar verildi." İzmir Barosu Başkanı Vol- kan Alposkay, Danıştay 8. Dai- resi'nin karannın Türİc hukuk ve laiklik tarihıne örnek bir ka- rar olarak gececeğini söyledi. Merkez Bankası patronluğuna getirtilmek istenen Gültekin ABD'de Çiller'le aynı hayaü yaşamış ABD'deki 6 çile 9 dolu benzer yaşam ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Başbakan Tansu Çiller tarafından Merkez Bankası başkanlığına getirilmek istenen Bülent Gültekin'in yaşam öykü- sü, Çiller'inki ile büyük paralel- likler gösteriyor. Çiller'in, "ABD'ye gittiğimizde kola içe- cek para bulamazdık" diye an- latüğı yoksulluk günlerini Gül- tekin de yaşamış,"Otele gide- cek paramız yoktu, yaşlıların kaldığı bir binanın 14. katında küçücük bir oda gösterdiler, ora- da gecirdiğuniz ilk akşam geriye dönme karan verdim. o kadar sı- caktı ki" diye özetliyor. Ancak, ABD'deki çileli yılla- nn sonu, her ikisi de Boğaziçi Üniversitesi mezunu olan bu" çalışkan talebeler" için "cok pariak" gelmiş. Çillerin ABD'- de 22 odalı, yüzme havuzlu bir malikaneye sahip olmasına karşılık, Gültekin de pasapor- tunu taşıdığı ülkede 22 dönüm- lûk, içinde gölü ve korusu bile Tansu Çiller bulunan bir ev sahibi olmayı başarabilmiş. Çiller'in babası belediyede memuriyet yaparken, Gülte- kin'in babası Elbistan'da "kah- vecilik"le uğraşıyormuş. Sonra- şını Gültekin'le 1988 Ekim'inde İşletme ve Finans Dergisi'nde yapılan bir söyleşiden aktara- hm: • ABD'deki çileli yıllann sonu, her ikisi de Boğaziçi Üniversitesi mezunu olan bu "çahşkan talebeler" için •'çok parlak" gelmiş. Çiller'in ABD'de 22 odalı. yüzme havuzlu bir malikaneye sahip olmasına karşılık, Gültekin de pasaportunu taşıdığı ülkede 22 dönümlük, içinde gölü ve korusu bile bulunan bir ev sahibi olmayı başarabilmiş. -Yaşamöykünüz nedır? "1947 Bursa, Orhangazi, Ye- niköy doğumluy um. 5,6 y aşımda Gölcük'e gittim, 1 sene amcam- lann yanında kaldım. babam bu arada Elbistan'a yerkşmişti oraya gittik.İlkokula başladım, 2 sene burada kaldık. Babam kahvecilik yapardı, sonra TMO'da iş buldu. Lrfa'mn Ak- Bülent Gültekin çakale kasabasına tayin olduk. Akçakalede ilkokulu bitirdim, ilkokulu bitirdiğim sene ortao- kul yeni açılmıştı. iki ğretmeni- miz iki sınıfımız vardı, çok güzel günlerdi aslında... -Kaç kardeşsiniz? GÜLTEKİN: İki kardeşjz, daha sonra babam Yerköy'e ta- yin oldu, 2 yıl orada okudum. Emniyetteyken ölen Erdoğan'ın cesedi üzerindeki işkence izleri gösterildi Gözaltında ölüme videolubelgeİZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- Ay- dın Emniyet Müdürlüğü'nde gözaltınday- ken tüberküloz ve solunum yetmezliği so- nucu öldügü öne sürülen Baki Erdoğan'ın cesedi üzerindeki çeşitli izler basına resim ve video ile gösterildi. Baki Erdoğan'ın avukatlan Erdoğan'ın işkence sonucu öl- düğünün, resim ve video bantlanyla kanıt- landığmı öne sürdüler ve suçlulann ceza- landınlmalannı istediler. tşkence yapıbnış Aydın'da gecen ay sonunda emniyet mü- dürlüğündeyken yaşamını yitiren Baki Er- doğan'la ilgili iddialar sürüyor. Erdoğan'ın avukatlan Mehmet Yatar ve Hülya Üçpı- nar düzenledikleri basm toplantısında mü- vekillerine işkence yapıldığını öne sür- düler. Aynı operasyon sırasında gözaltına alınan 12 kişinin işkenceye tanık olduklan- nı içeren tutanaklan basına dağıtan avu- katlar. Erdoğan'ın gömülmeden önceçeki- len fötoğraflannı ve video kayıtlannı da iz- lettirdiler. Erdoğan'ın işkence sonucu ölü- müne tanık olan 12 kişinin şu anda Buca Cezaevfnde olduğunu belirten Mehmet Yatar. bu kişilerin yaşamlanndan endişe duyduğunu söyledi. Yatar video gösterimi sırasında Erdo- ğan'ın vücudunda yer alan çeşitli izleri gös- tererek, "Bu izler işkence yapüdığımn kanı- tıdır. Bunu kimse saklayamaz. Müvekkiü- miz de işkence sonucu ölmüştür. Buna tanık olan 12 kişi de vardır. Biz Baki Erdoğan'ın ölümüne neden olanlarm saptanarak ceza- landırümasmı istiyoruz. AyYıca ölüme tüber- küloz ve solunum yetmezliği raporu veren doktorlann da cezalandırüması gerekir" de- di. İnsan Haklan Vakfı adına toplantıya katılan Türcan Baykal. "Ben de bir heki- mim. İşkence ile ölen bir kişiylc tüberküloz- dan ölen bir kişiyi ayıracak kadar da bilgili- yim. Biz heyet olarak Aydın'a gittik. Savcıyla görüştüğümüzde bize klasik otopsi yapıldığını söylediler. Otopsi raporunu iste- dik, vermediler. Bunlar da Erdoğan'ın kuş- kulu bir şekilde öldüğünün kanıtıdır" diye konuştu. 'Bir çalışma yapıimadı' İHD Izmir Şube Başkanı Yeşim İşlegen, Baki Erdoğan'ın işkence sonucu öldüğü- nün birçok kanıtla ortaya konmasına kar- şın yetkililerin hiçbir çalışma yapmamaşını kınadı. İşlegen, olayı Uluslararası Af Ör- gütü'ne bildirdiklerini ve bir heyetin gele- rek ıncelemelerde bulunacağını da sözleri- ne ekledi. İzmir Tabıp Odaşından toplantıya katı- lan Haluk Aydın "İzlediğimiz video bandı- ndaki görüntüler ve ATO'nun otopsiy e katı- lan doktor arkadaşlardan birisiyle yaptığı görüşmede yalnız bileklerinde kelepce izi olduğunu söylemesi bizce çelişkjli ve kuşku- yu arttıran bulgular olarak değerlendiril- mektedir" dedi. Sonra Çumra'ya tayin oldu, lise- y i orada bitirdim. Ö sene üniver- siteye giderim derken. Robert College'in sınavlanna girdim, kazandım, bana bursda verdiler. Zaten burs obnasa okuyamaz- dım. -Sonra ne oldu? GÜLTEKtN:Daha sonra Bo- ğaziçi iş idaresinde yüksek lisans yaptım, sonra askere gittim, as- kerliğin bitimine yakın evlendik, eşim o zaman öğrenci idi ATAŞ'ta staj yaparken ta- mşmıştık, İngiliz edebiyatmda Robert College'de öğrenciydi, 71'de bitirdi. -ABD'ye gitme fikri nasıl doğdu? GÜLTEKİNrDışanda tahsil yapalım derken bazı okullara yazıldık. Yine burs bularak ta- bii. Uçak bileti var ama eşimle gideceğiz, eşim 2 bin 50 TL alı- yor ve bunun 1050 sini eve veri- yor geri kalanı ile biz geçiniyor- duk. Birikimimiz falan olmamtştı. Zaten olanı anneme babama bıraktım ve bu şekilde biz Pa- ris'e, Lüksemburg'a. İzlanda'ya derken 48 saatlik bir yokuluk- tan sonra New York'a indik. Üniversiteye gittim okulda kala- cak yer olmadığmı söylediler. Otelde kalacak paramız yoktu, yaşlılann kaldığı özel bir yere gittik 14. katta çok yaşlılann arasında bir oda verdiler. küçü- cük bir oda, korkunç bir sıcak, bavullardan oturacak yer kal- madı. Sabaha kadar hiç uyuya- madık. İlkreaksiyonıımburaya dayanamam, dönmek istiyonım şeklindeydi, ABD'de o ydlar zor yülardı. Ertesi gün üniversiteye girdik, harçlığmuzı aldık. Havalar çok s»cak olduğundan, harçlığımızm yarısmı verip air condition'lu bir oda tuttuk yalnız nasıl ka- patılacağını bilmiyoruz pencere de açıhnıyor, yorgan yok carşaf yok sabaha kadar donduk.İşte bu şekilde geldik ABD'ye ve öy- lece devam ettik. AVRUPA ? DAN EDIP EMIL OYMEN Avpupa'nın Sınıpı... Avrupa'nın güneydoğu sınırı, bizim Mısak-ı Milli sinırı- mız değil. Suriye, Irak ve iran'la çizili sınırımız değil yani. Batı, Güneydoğu sınırımızı üç yıl önce saptadı. Iran hizasında Muradiye'den başlayıp, Erciş, Karayazı, Ke- maliye, Feke diye gidip, Adana'nın oralarda Doğankent, Gözne ve deniz kıyısında Erdemli'de sona eren bir çizgi, Avrupa'nın güneydoğu sınırı. Batı, bunu çizip, bize de kabul ettirip, "Ben bu sıntrı beni koruyasın diye buradan geçirıyorum, beni koru da ne yaparsan yap" demiştir. Doğru, bunu dedikten sonra köprülerin altından çok sular aktı, ve neler oldu neler. Ama Batılının kafasında kavramlar ve tanımlar, bizimki gibi her gün yanardönertürdendeğişen, bol atraksiyon- lu, yaldızlı, balonlu, bozbulanık ve gazoz değil. Neredey- se genetik ve matematik bir kesinlikle neyi nasıl tanım- layacağını, ve neden öyle tanımladığını biliyor. Kavram- lar. öyle şu devlet adamından bu devlet adamına da de- ğişmıyor. Devlet stratejisı olarak sürekli. Körtez bunalımı başladığında Batı'nın önümüze koy- duğu dev aynasma bakıp, meğer biz neymişiz, neden bunu şimdiye kadar düşünemedik, silkinelim, Viyana sendromunu unutalım, bölgesel güç olalım diye hayal- lere kapıldık. Boru hattını kapatmamız, Batı ittifakında yer almanın kaçınılmaz sonucuydu. Bu bile ataklık ola- rak sunuldu. İncirlık'i açtık. Burası zaten daha önce de kullanılmıştı. iğne ucunda dönen, bıçak sırtında kayan hassas ve iki yüzlü politikalarm içine dangıl dungul gir- dik. Onlar da aldırmadılar. Hizadan çıkacak olursak (1974 Kıbrıs gibi) hizaya sokarlardı. Ve zaten biliyorlardı arkasını getiremeyeceğimizi. Sonuç işte bugün ortada. Muhafazakarından ilericisi- ne, ılımlısından magazinine kadar tüm yazılı ve sözlü basm ve herkes, Bosna'da, Azerbaycan'da Orta Asya'- da neyi nasıl neden yapamadığımızın hesabı içinde. Haydi Bosna'yı anladık, elimiz erişmez, sesimiz çıksa bile yetmezdi. Ama ya Azerbaycan? Orası komşiimuzdu üstelik. Kardeştik hatta. Bugün ise orada olup bitene na- sıl seyirci kaldık diye herkes dövünüyor. Çünkü önü- müzden dev aynasını çekiverdiler. Kendi kendimizle, olanca gerçekliğimizle kalıverdik. Çünkü Körfez bunalı- mı ile başlayan böbürlenme ve kendine güven duygusu- nun, temeli yoktu, kadroya, plana, programa, hesaba, bilgiye, istihbarata, uzun vadeli stratejiye, lojistiğe da- yanmayan bir ham hayaldi. Psikolojik olarak da hazır değildik. Azerilerden başlayarak bütün akrabalarımızı neredeyse hafife alan bir küçümseme içine bile girmiş- tik. Tıpkı şarkıdaki, "Sen neymişssin be abi"lik bir du- rumdaydık. Biz kendi kendimizden çok memnunken, ve Batı'nın bize biçtiği rolü de beğenmez olmuşken, yeni roller ara- nırken, Batı, bize 1950'lerde verdiği rolü ise değiştirmiş değildi. Çekiç Güç'ün Güneydoğu'ya gelmesı ve kalma- sı, bir ölçüde konjonktürün dayatması sonucuydu, ama sadece ondan ibaret de değildi. Avrupa'nın savunma hattı, artık Fulda Havzası ndan değil, Muradiye'den baş- layıp Erdemli'den geçiyordu. Körfez bunalımı ile özal'ın ölümü arasındaki 2,5 yılda biz kendimizi dev aynasında görürken Batı için aslında değişen bir şey yoktu. Türki- ye, nasıl 1950'de Sovyet bekçisiyse. 1990'da da hala bekçiydi aslında. Ortadoğu bekçisiydi. Hem o kadar Or- tadoğu bekçisı ki. Kuzey Irak Kürt Yönetimi'nin de Batı adına bekçisi ve daha aşağılarda Basra petrolleri için de bekçisi. israil'le aynı kefede. Bari bundan sonra artık daha iyi siyasi tarih, daha iyi siyasi coğrafya, daha kıvrak diplomasi öğrensek ve uy- gulasak. Dersimizi daha iyi calışsak. Olmayacak duaya amindemesek Ama bundan da çok daha önemlisi, Batı- lının kafasımn nasıl çalıştiğını anlasak artık. Arabesk or- yantal Ortadoğulu Osmanlı-Türk kafasıyla değil, Batı- nın kavramları ve tanımlarıyla yaklaşabilsek Batılıya. Kendimizi dev aynasında görmeden, gülünç olmadan, ama aşağılık duygusuna da düşmeden, yerini, konumu- nu ve haddini bilerek, pazarlık gücünü ve kozunu iyi sap- tayarak, sevimli görünmeye çalışmadan, ve yeri gel- diğinde höt de demesini bilerek onurlu bir dış politika yürütebilsek. Bunun ne ölçüde olabileceği, önümüzdeki kısa sürede Ermenistan politikamızla örneklenecek. Torbalı Cüz Etkinlikleri Katılımeılârdanpanel iptaline kınama ASUMAN ABAOOĞLU TORBALI- Torbah 5. Güz Etkınlikleri'nin 2. gününde kaü- hmcılar. Aziz Nesin'in panelinin iptalini kınadılar. Organizatör- ler. iptal edikn panel saatinde pa- nel masasının hazırlanacağını ve üzerine siyah çetenk konulacağı- nı bildirdiler. Bu arada Aziz Ne- sin, etkinliklere izleyici olarak katılmayı sürdürüyor. Etkinliklerin dünkü bölümün- de 'Demokrasi ve Karikatür' ko- nulu söykşi Turgut Çeviker ve SemDı Poroy'un katılırnıyla ger- çekleşti. Diğer konuşmacılar çe- şitli nedenler öne sürerek Tor- balıya gelmediler. Demokrasininobnad^ı yerde Turgut Çe\ıker söyleşjde yap- üğı konuşmada demokrasinin olmadığı >'erde mizaha ve yergiye büyük bir olanak çıktığmı söyle- di. Antidemokratik uygulamala- nn olduğu yerlerde gerçeklerin en carpıcı biçimde mizahçılar ta- rafından dile getiriküğini belirten Çevıker. ^Gendngin aşm uçlarda oJduğu yerlerde de bu böyfedir. Sı- vas'n ardmdan karikatür nere- deyse şahlandı. Bu tür olayiar mi- zahçıyı müthiş tahrik ediyor. Müthiş bir malzeme oluştunıy or" dedi. Söyleşide söz olan Semih Po- roy "Kendimi karikatürcü olarak htssediyorum. ama demokrat ola- rak hassetmiyonım'" dıyerek söz- lerini şöyle sürdürdü: Ç daha başta Torbalı Güz Şenüklerrnin demokratik eğflimiyle alay edfldiğira sarayo- rum. Bu duruında ise demokrasi ve karikatür konusu yerine ancak demokrasi karikatürü diye bir ko- nu ohışuyor kendfliğinden. Bu ül- kenin uluslararası düdenide çok az sayıdaki yüz aklanndan Aziz Nesin'in ne konuşacağı bile bflm- meden katMacağı progranun ya- saklanmasmı kmadçmı söyie- mek isterim."* Etkinliklerin aynı gününde yer /alan 'Yaşama Hakkı ve Demok- rasf paneline kaülan Prof.Dr. Yakup Kepenek, yaşama hakkı- nın ıçenğinin öncelikle korkudan kurtulmayı gerektirdığıni belirte- rek "Yaşama hakkı öncriikle ötünı korkusundan olabfldiğince, sonra işsMk korkusundan, sonra da sömürüden kur tubnayı gerek- tirir" dive konuştu. Paneîde söz alan HaJfl Nebfler, "Ya devlet ya da din adna yaşa- ma hakknn ortadan kakbntdığı- a" vurgulayarak "İşkencede ökkn, yargKC infaz ya da insanla- rn katkdflmesi hep bu iki şey adı- na oJur. Deviet halkın huzunı adı- na halktan birilerini öUürüyor. İdamn olduğu düzen sadece bar- bar düzendir*' görüşlerini savun- du. Dünkü etkinlikler araanda kahve söyleşisi. sema gösterisi ve tiyatro gösterimi yer aldı. Dün yapüacağı bikürilen Şanar Yur- datapan'ın kaulacağı 'Türk Pop Müzigi'nin 35 Yıh' konulu söyte- şi bugüne ertelendi. Festivalin bugünkü bölümün- de Metropolis'e gezi ve şairlerle söyleşj bulunuyor. İptal edilen panete kaülacak olan yazarlann havuzbaşı sohbeünde bir araya gelmeleri bekleniyor. Belediye başkanlanndan kınama Bu arada Bakırçay Belediye- ler Birliği'ne üye SHP'li beledi- ye başkanlan, 'Demokrasi ve Gülmece' panelinin Aziz Ne- sin'in varliğı neden gösterile- rek iptal edilmesini kınadılar. Başkanlann yaptığı ortak açıklamada. "Bu karar sadece Aziz Nesin'e değil, demokratik- leşmeye ve laikliğe karşı alınnuş bir karardır" denildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle