Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 EYLÜL1993 CUMARTESİ
12 DIZIYAZI
Montreux Sözleşmesınin bugünü
Burcu AKAN - BakiTEZCAN
POLTTIKA VE OTESI
Boğaz Köpriilerinin yapımı tam gcyiş özgürlüğüne getirilen kısıtlamalann örneğidir. Köprüler en yüksek transatlantiğin geçeceği kadar yüksek tutulmuş, bu nedenle protestoya hedef olmanuştır.
Boğazlar, Romanya'nın ciğeri, Rusya'nın şah damarı, Türkiye'nin ise kalbidir
Statü pervasızca değiştirilemez,Türkiye Cumhuriyeti'nin Boğazlar
rejimıni düzenleme konusundaki hu-
kuki dayanaklannın ilk ikisi, yukanda
kısaca açıklamaya çalıştığımız gibi. söz-
leşmenin gıriş bölümünde ve bırinci
maddesinde yer alan hükümlerdir.
Üçüncüsü ise 1982 yılında toplanan
Birleşmış Milletler Deniz Hukuku
Konferansı -M'de kesın şeklini almış
olan Deniz Hukuku Sözleşmesrdir.
Adı geçen metnin. gemi ve uçaklann
transit geçış sırasında uymalan gereken
kurallan düzenleyen 39. madde 2. pa-
ragrafı ile boğazlara sahildardevletlenn
transit geçişle ılgili kanun ve yönetme-
liklenni ele alan 42. madde 1. paragrafı
önemli referans kaynaklandır.( 12) Bu
noktada. Türkiye'nın yukandakı söz-
leşmeye taraf olmadığı ve Türkiye Bo-
ğazlan gibi rejimleri özel antlaşmalarla
kurulmuş boğazlann sözkşmesinın etkı
alanı dışında kaldığı ileri sürülebilir.
Ancak bu karşıt sa\ hükümlerin bağ-
layıcılığı açısından pek bir şe> değiştir-
memektedir, çünkü bu maddeler ulus-
lararası örfi hüinıkun (yâpılageüş, tea-
mül) parcası olmuştur, dolayisıyla söz-
leşmeye taraf olmayan Türİciye'yi ilgi-
lendirdiği gibi ba^ka devletlen de Bo-
ğazlar'dan geçiş konusunda bağlar.
Aynca. yapılageliş kurallan. yazılı
bir antlaşmadan sonra oluşmuşlarsa.
antlaşma hükümlerini etkileyebilirler.
Örneğın çevrenın korunmasıyla ilgili te-
amül Montreux'den sonra oluşmuştur.
böyielikle Montreux"de yer verilmeme-
miş bazı konularda Türkiye Cumhuri-
yeti"ni yetkıli kılar.
Cstelik Türkiye. Deniz Hukuku Söz-
leşmesi"nin boğazlarda kullanılan deniz
yolu ve trafik aynmı şemaian hakkı-
ndaki 41. maddesinde öngörülmüş bir
dûzenlemeyi. 1982 yılında İstanbul ve
Çanakkale Liman Yönetmelikleri'ni çı-
kartarak yapmıştır Bu yönetmelikJer
Sn. Aydoğan Özman'ın da belirttiği üze-
re bazı ülkelerden tepkiler geldiyse de.
protestolar. "se>riisefer güvenliği"
prensibi öne sürülerek yanıtlanmıştır.
Liman Yönetmelıkleri. Türkiye"nin Bo
gazlar'da düzenleme yapma yetkısine
örnektir ve ileride alınabilecek önlemler
için sağlam bir hukukı zemın oluştunır.
(Bu tür bir uygulamanın yeni birörneği.
Boğazlar ve Marmara Denizı Trafik
Düzeni hakkındaki tüzük taslağı. 16
Ağustos 1993de basına yansıdı. dıleği-
miz yetkıncc haarlanıp biran önce yü-
rürlüğe gırmesı.)
Uygulamadaki kazanımlar
Halen. Türkıve. Montreu.\'ye
do-
kunmadan. Boğazlar rejıminde. özel-
likle teknik konularda. bazı değişiklik-
ler yapmış bulunmaktadır. Sözleşmeye
taraf olan devletlerden ise ya hiç tepki
almamışya da bu tepkıleri yanıtlayabil-
mıştir. Dolayısıyla sözünü ettiğimizhu-
kuki dayanaklar uygulamada ıfadeleri-
ni bulmuş. böyielikle gelecekteki olası
düzenlemelere kapıyı aralamışlardır.
Boğaziçi ve Fatıh Sultan Mehmet
köprülerinin yapımı tam geçiş özgür-
kiğüııe getirilen kısıtlamalann bırer ör-
neğidir. Sn Suat Bilge'nin haıırlattığı
gibi Boğaz Köprüsü'nün yapımı sırası-
nda, zamanın en yüksek transatlantiği-
nin geçebilmesı esas alınmış. böyielikle
Türkiye herhangi bir protestoya hedef
olmamıştır. Burada dıkkat edilmesi ge-
reken nokta geçışe getinlen kısıtla-
marun makul olmasıdır.
fkinci bir örnek de daha önce sözünü
ilııııal de edilemez
ürkiye, bölgesindeki tek istikrarh ülke olarak, bir süreklilik sembolü
olmasmın sorumluluğunu taşımaktadır. Montreux Sözleşmesi
de, Cumhııriyet'in kuruluş belgelerinden biri olarak bu sürekliliğin en temel gös-
tergelerindendir. Türk dış politikasının kendini "değiştirme" fıkrinden uzak
tutması oldukça tutarlıdır.
stikrar uğruna felaketler anlayışla karşılanamaz Uluslararası atmosferdeki
değişiklikler yakından takip edilerek, tüm olasılıklann kapsamlı bir
analizi yapılmak zorundadır. Bu olasıJıklann olabilirlikleri, çıkarlar ve bedeller
göz önünde bulundurularak eksiksizce değerlendirilmelidir.
Temmuz ayında düzenlenen Tarih ve Deniz Şenliği'nde Boğaz uzunca bir süre deniz trafîğine kapatümıştı.
ettiğımiz Liman Yönetmelıkleri ile ge-
milere belırli güzergahlan takip etme
zorunluluğu getinlmiş olmasıdır. Ayn-
ca büyük bir petrol tanken geçerken dı-
ğer gemilerin bekletılmesi ya da aralan-
ndakı mesafenin arttınlması gıbı uygu-
lamalar protestolarla karşıtaşmadan
gerçekleştırilmektedır. Başka bir kısı-
tlama örneği de spor karşıîaşmalandır.
Temmuz ayında düzenlenen Tanh ve
Deniz ŞenliğTnde buna tüm İstanbullu-
lartanıkoldu Tekneler geçidi ve yüzme
yanşı için Boğaz uzunca bir süre deniz
trafiğine kapatıldı
Ancak Türkıye"nin başka bir uygu-
laması daha vardır ki dığerlerinden ni-
teliksel olarak çok daha farklıdır.
MontreuA Sözleşmesi'nin II. eki 4. pa-
ragrafında gemilerden hizmet karşılığı
tahsil edılen ücretlerin, ancak ve ancak
sözleşme hükümlerinin değişitirilmesi
ıçın öngörülen yöntemle. değiştirilebile-
ceği hükmü yer alıyor. Oysa Türkiye 1982
yılında bu konuda ılgılı yönteme baş-
vurmadan bir değişıklığe gitmiştir.
Öncelen ücretlerin hesaplanmasında
IMFnin belirlediği " l ons altuı42.22
ABD Doları'na eşittir" ılkesı esas alını-
yordu. Ancak 1971 yılında dünya para
sısteminın çöküşünden sonra bu değe-
nn bir anlamı kalmamıştı. Türk rakam-
lan Kasım 1982"den itibaren altının
ABD dolan karşısındaki serbest piyasa
fiyatmı dikkate alarak işlem yapmağa
başladılar. (Montreux altın esasına da-
yalı ödeme sistemini öngörüyordu.) Or-
taya çıkan miktann yüksekliği başta
SSCB olmak üzere bazı devletlerin pro-
testolanna sebep oldu. Sonuçta Nisan
1983'te ton başına ücret 0.48 dolara sa-
bitlendı.( 13) Devlctler bu son düzenle-
meye tepki gösterdiklerinden, Montre-
ux Sözleşmesi'nin öngördüğü altın
esası. şart koşulan yönteme başvurul-
madan değiştirilmiş oldu. Görüldüğü
üzere makul ölçülerde davranıldığı sü-
rece. Türkiye. Boğazlar rejiminde, söz-
leşmeye resmen dokunmadan. bazı oy-
namalar yapabilmektedir.
Ba/ı öneriler
Olası "işlevsel yonmlar" dışında. kü-
resel bir boyut kazanmış olan çevre me-
seleleri de, diğer ülkeleri birtakım ön-
lemlerin gerekliliği konusunda ikna et-
mek amacıyla kullanılabilir. Tüm dün-
yada, deniz kirliliği giderek artan bir
önem kazandı. 1973 tanhli "Uloslara-
rası Gemilerden Kaynaklanan Kirliliği
önleme Södeşmesi""buna bir örnektir.
Türk tarafının kazalann tehlikesine işa-
ret eden açıklanıalan. sözünü ettiğimiz
çevresel kaygılan da yansıtarak. Mont-
rea\"ye taraf olan devletlerin gelecekte-
ki olası düzenlemelere uymalannı sağ-
layabilir.
Burada en önemli nokta gerekli ön-
lemlerin ölçüsü konusunda "makul" ol-
maktır. Genış ve maceracı talepler dün-
ya çapında protestolara sebcp olacağı
gibi sözleşmenın taraflardan binnce 28.
maddeye başvurularak sona erdırilme-
sıne bile sebep olabilir.
Yapılabilecek teknik değişikliklerden
biri. Sn. Y'üksel İnan'n^önerdıği gibi,
gemilerden bir nsk sigortası talep et-
mektir. Ancak miktann ticari firma-
lann tepkileri göz önünde tutularak
ayarlanması gerekir. Bir diğer düzenle-
me, gemilere. dümen sıkıştığında
yardımcı olmak üzere, römorkör alma
zorunluluğu getirmekle yapılabilir.
Üçüncü olarak, denize yakıt boşaltan
gemilere daha yıldmcı maddi yaptın-
mlar uygulanması önerilebilir.
Türkiye'nın de üzennedüşen bazı gö-
revler var. Öncelikle, gemileri yolculuk
güzergahlan boyunca izlemek ve gerek-
tiğinde onlan yönlendirmek amacıyla
elektronik bir radar sisteminin kurul-
ması gerekiyor. Böyle bir sistem açıkta
atık boşaltan gemilerin teşhısini de ko-
lay laştıracaktır. Sn. Aydoğan Özman'-
ın belırttiğine göre Ulaştırma Bakanlığı
bu konuda açtığı ihaleyi iptal etmış.
Bızce bu tip düzenlemelerde masraflar
azla düşünülmemeli, zira kazalan te-
mizlemek daha pahalıya mal oluyor.
Yasadışı silah ve uyuşturucu ticareti
konusunda ise. "resmi makamlara biidi-
rilmemiş her kargo kaçaktır" ilkesıne
dayanan Türk hukukunun uygulan-
ması. denetleme hakkırun genişlemesini
sağlayabilir..Ancak denetlemenin ser-
best geçiş özgürlüğüne zarar vermemesı
açısından, gemilerin kargosu hakkında.
önceden net ve kesin bilgi edınilmesı ge-
rekir. Kaçakçılık. tüm denizlerde oldu-
ğu gibi Boğazlar'da da kontrolü güç bir
meseledir.
Montreux'ye taraf olan devletler.
sözleşmenin ruhuna sadık kalınarak
yapılacak teknik tartışmaiara olumlu
bakıyor gibi görünüyorlar. en azmdan
bizim kişisel görüşlerini aldığımız
Fransız, Yunan, Bulgar ve Rus diplo-
matlan böyle düşünüyorlardı. Sezdı-
ğimiz kadanyla hiçbir ülkenin Mont-
reux'yü değiştirmek gibi bir niyeti yok.
ancak hepsi de \ar olan ciddı sorunlann
farkında. Kısacası. görüşmelerle.
karşılıklı çıkarlann gözetildiğı birn iş-
birliği atmosfen yaratılabılırse. yakın
geiecekte problemlenn çözümü müm-
kün görünüyor Bu konuda dışişlerine
düşen görev. "nabız yoklama" çalışma-
lanna biran önce başlamaktır.
Sonuç
Uluslararası ilişkilerde. Sn. OraJSan-
der'ın ışaret ettiğı gıbı, "olasılık"larla
"oJabilirlik"ler arasında ince bır aynm
vardır. Örneklemek gerekırse, soğuk
savaş sürecınde yaşanrnış gerginlikler-
de, ABD'nin Moskova'ya veya SSCB'-
nin Washington"a bir nükJeer füze gön-
dermesı olasıydı takat bu olasıhğın pek
oiabilirüği yoktu. Aynı şekılde. Boğaz-
lara ılışkin yaşadığımız sorunlan.
Montreux Sözleşmesi'ni değiştirerek
çözmeye calışmak. olası bir seçenektir.
Tam da bu anımsatma yapmak ge-
rekiyor. yine Sn. Sander'in her zaman
söylediğı gibi, Türk dış politikasının
Ulusal Kurtuluş Savaşı'ndan beri de-
ğişmeyen amacı. Batı uluslan toplu-
luğunun saygm bir üyesi olmak yolun-
da ılerlerken Rusva iie iyi kom$uluk iiiş-
kilerinı korumaya da özen göstermek-
tır. Sn. Suat Bilge'nin dediği üzere, Rus-
> a Türkiye için en önemli ülkedir, çün-
kü müttefikler değişir. dostluklar bozu-
lur. ancak coğrafya aynı kaJmaya
mahkumdur.
Dolayisıyla. yukandaki seceneği. ta-
rihi perspektif ıçinde değerlendirdi-
ğimızde ve Türk dış politikasının temel
amacınj hesaba kattığımızda. önerilen
çözümün olabilırliği ve etkinliğinin
zayıf olduğunu görürüz. Türkiye. için-
de yaşadığımız dönüşüm çağında. böl-
gesindeki tek istikrarlı ülke olarak, bir
süreklilik sembolu olmasmın sorumlu-
luğunu taşımaktadır. Montreux Sözleş-
mesi de. Cumhuriyet'in kuruluş belgele-
nnden bin olarak, bu sürekliliğin en te-
mel göstergelenndendir. Meseleye bu
açıdan yaklaştığımızda. Türk dış politi-
kasının kendini "değiştirme"' fıknnden
uzak tutması oldukça tutarlıdır.
Ancak. denn bır durgunluk. hızla de-
ğişen konjonktür ve her geçen gün ar-
tan sorunlar karşısında alınabileoek uy-
gun bir tavır değildir. Istikrar uğruna
felaketler anlayışla karşılanamaz. Do-
layısıyla uluslararası atmosferdeki de-
ğişiklikler yakından takip edilerek, tüm
olasılıklann kapsamlı bir analizi yapı-
lmak zorundadır. Bu olasılıklann ola-
bilirlikleri, çıkarlar ve bedeller göz
önünde bulundurularak eksiksizce de-
ğerlendinlmelidir.
Montreux Konferansı kayıtlannda^
da görebileceğimiz gibi, tO'nun açtığı
su yolu, Romanya'nın ciğeri. Rusya'nın
şah daman. Türkiye'nin ise kalbidir ve
pervasızca amelıyat masasına yatınla-
mayacağı gibi ıhma) de edilemez.
BİTTİ
12. Bu madıklerin ıçeriklerini, okuyu-
cuyıı hukukı ayrmnlura hoğmamak için.
metninüzi almudık, arzu edenler. Basic
Docıtments in InternationalLaw a ı Ne\\
York: 0x1 ord l'niversily Press. 1991. s.
156-159) göz atabilir. Sözleşmenin
Türkçesi sanınz Deniz Ticareı Odası
Yaymları arasında çıktı.
13. Yiiksel İnan. Türk Boğazlan'mn
Siyasal re Hukuksal Rejimi, Ankara:
Gazi Vniversitesi \avım. 1986, s. 60- 61.
75. dıpnoi.
SERMAYEPÎYASASIKURULU UZMANHUKUKÇU YARDIMC1LIĞIGİRİŞSINAVI
2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu gereğınce kurulmuş bulunan
SERMAYE PtYASAS! KURULUnda açık bulunan 9. derece uz-
man hukukçu yardımcısı kadrolannda görevlendirilmek üzere yeter
sayıda aday personel seçımi için yanşma sınavı açılacaktır.
SAĞLANAıN İMKÂNLAR
Yanşrna sınavını kazananiar. üç yıllık bir meslek içi eğiüme tabi
tutulacaklar, aynca akademık cahşmalara kaulmak. yabana dil bil-
gılerını ilerletmek. ınceleme ve araştırmalarda bulunmak üzere ya-
bana ülkelere gönderilebileceklerdir.
KATILMA KOŞLLLARI
Giriş sınavına kaulabılmek için:
1) Devlet Memurlan Kanunu'nun 48 maddesinde yaalı nitelıklere
sahip olmak,
2) Hukuk konusunda en az 4 yıl eğıiım veren yükvköğreninı ku-
rumlanndan (bunlann eşiti yabancı fakülıe ve yüksekokullardan)
brnnı bitinniş olmak,
3) ÖSYM'nin Yapı ve Kredi Bankası Ankara Güvencvler Şubesı'-
ndeki 660-1 numaralı hesabına sınav ücreti olarak 250 (XX) - TL yaiır-
mak,
4) Yaş, sağlık ve diğer nitelikler bakımindan "Sınav Bro^ürü'nde
göstenlen şarüan ta$ımak zonınludur.
Sl.NAVLAK
17 Ekim 1993 Pazar günü Ankara'da ÖSYM sorumluluğunda uy-
gulanacak yabana dil, genel yetenek ve alan bilgısi testleri ile smavın
ilk aşaması gercekleşunlecek, bu sınavda başanlı olanlar aynca kurul
tarafından yazılı ve sozJü sınava tabi tutulacaklardır.
SINAV BROŞÜRÜ
Sermaye Piyasası Kurulu ve uzman hukukçulann görev ve yetkile-
nni, sınava katılma koşullannı. sınav konulanru ve smavlann yapılış
şekü ile ilgili aynntıb bilgileri ıceren "Sınav Broşürü" ve "Başvuru
Formu" kurulun aşağıda adrcsieri göstenlen Ankara ve İstanbul bü-
rolanndan alınabilir veya posta ile istenebilir.
BAŞVURU ŞEKLİ
Giriş sınavına katılabilmek için "Başvuru Formu" ve bu fonmda
istenen belgelerle bırlikte en geç 17 Eylül 1993 tarihine kadar ulaşacak
şekilde kurulun Ankara'dakı merkezine başvunılacaktır. Postadaki
gecikmeler kabul edıJmez.
BAŞVURU ADRESLERİ
SERMAV E PİYASASI KURULU Doç. Dr. Bahriye Oçok Cad.
No: 13, Beşevleo Ankara, Tel: 212 62 80(10 hat)
SERMAYE PtYASASI KURULU İSTANBUL TEMSİLCİLİ-
Ğt Rumelı Cad. No: 85, K: 4 Osmanbey/İstanbul, Tel: 241 72 50 (3
hat)
PtDACJOJIK Û*NÎ l i Z
KIRMIZI BAUK
COCUKFVI
FORUMADAVET
Tüm Kırmızı Balık ailesi
ve çocuk eğitimine ilgi duyanlar
Danışman Dr. Erdal ATABEK'in yönettiği
" Annder, Babaiar ve Çocuklar"
konulu foruma davetlidirler.
Yen FM Meliha Avni Söz^rı Fuar Merkezi -
Mecidiyeköy/İST
Tarih ve Saat:4 Eylül 1993 Cumartesi günü -15.00
Kımuzı Balık-Bostancı: 417 16 36
Kırnuzı Balık-Mecidiyeköy: 272 96 07
MEHMED KEMAL
Bunca Yıl Bu Sokakta-Eski Babıâli'yi bilenler anlatır: Nâzım Hikmet, tanıdık ta-
nımadık, çaycı, kahveci, sırt hamalı, sırık hamalı; önüne
kim çıkarsa "Üstat" dermiş. Ustatyukarı, üstat aşağı...
Nâzım'a özenenler de üstat demeye başlamışlar. Bu üs-
tat lafına fena halde içerleyen Ahmet Haşim Ikdam'daki
"Bize Göre" köşesinde bir yazı döşenmiş:
"Eskiden üstat, herkesce bilinen yetkin kişilere veri-
len büyük bir unvanın adıydı. Üstat, dâhiden bir derece
aşağıydı. Üstad-ı Ekrem, yazıdaki sırada Dâhi-yi Âzam '-
ın ardından gelirdi. Bizde şimdi bu, yan yarıya küçükse-
me ve alayı içine alan bir garip şakadır. Üstat, okuyup
yazmakla vaktini boşuna geçiren bir aptal ve bunağın
tanımı oluyor."
Haşim ne denli kınarsa kınasın, bu sesleniş Babıâli'de
uzun süre sürdü, bugünlere kadar geldi. Unutulur gibi
olduğunu sandığım bir sırada geçende gene kulağıma
çalındı. Tükenmez kalem gibi öte beri alacaktım, Ba-
bıâli'ye çıktım. Bir de ne göreyim, her şey değişmiş,
Cağaloğlu yerinde yok! Basımevleri, gazeteler, kitabev-
leri yerinde yok. "Yavru gitmiş, ıssız kalmış otağı."
Her sokakta bir gazete tabeiası asılıydı:
Akşam, Son Posta, Tan, Tasvir, Yeni Sabah, Yeni İs-
tanbul, Tanin, Milliyet, Hürriyet, Cumhuriyet, Günaydın.
Daha niceleri. Gazetelerin çoğu Ikitelliye gitmiş, bir bi-
zim Cumhuriyet kalmış... Onun da neredeyse eli kula-
ğında, yakında gideceğe benzer.
Cağaloğlu meydanında biraz dolaştım, Vatan'ın soka-
ğına baktım, Hürriyet'in önüne değin geldim Tabelasını
sökmüşler, amblemini kaldırmışlar. Içime bir hüzün
çöktü. Oysa bundan yirmi yıl önce Hürriyet'e gelmiştim.
Sonra Günaydın. Cumhuriyet.. Az değil...
Nusret Baban'dan sonra, 1946 yıllarında, Ankara'da
çıkan Kuvvetgazetesinin yazı müdürlerindendim.46de-
mokrasisine geçişimizin ilk yıllarıydı. Gazetenin iki baş-
yazarı vardı. Biri Fuat Köprülü, öteki Hikmet Bayur...
Ikisinin adlarının başında da birer Prof. vardı. Köprülü
solda, yukanda yazar. Hikmet Bayur, sağda dip köşeye
sıkışırdı. Bilirdik ki iki üstat içten içe çekişirlerdi. Köp-
rülü'yü Adnan Bey (Menderes), Bayur'u Celal Bey (Ba-
yar)tutardı.
Ikisine de kimse elleşemezdi, dilediklerini yazarlardı.
Yazısını kim erken getirmişse bir giz öğreniyormuşçası-
na sorardı:
"Ne yazmış üstat?"
Konuyu söylerdik.
"Kuş kondurmuş!" derdi. Dudak büker, birinci patro-
nun odasına siyasal dedikodu yapmaya giderdi.
Ardından öteki gelirdi. ilk sorusu:
"Ne döktürmüş üstat?"
Söylerdik.
Büyükelçilikten emekli Hamdi Arpağ'ın odasına gi-
derdi.
Birde görünmeden yazan başyazar vardı: Tevfik Rüş-
tü Aras... ikinci sayfada köşede yazar, imza atmaz, ımza
yerine tek yıldız kullanırdı. Tevfik Rüştü Aras, Hikmet
Bayur, Şükrü Kaya; Atatürk döneminden kalma siyaset-
çilerdi. Halk Partisinin yıkılmasını, yerine DP'nin geç-
mesini beklerlerdi. Bunlar Ismet Paşa'ya düşman Ata-
türkçülerdi. Bayar geldi, Türkçe ezanla birlikte Atatürk-
çülük gitti.
Falih Rıfkı Atay, anılarında yazar; Tepebaşı bahçesin-
de oturuyorlarmış, Galatasaray müdürü Behçet yerin-
den fırlamış.
"Mahvolduk!.." demiş: Almanlarla birlikte savaşa gir-
miştik.. Şimdi Balkanlar'da, Kafkasya'da, Güney Anado-
lu dağlarında silahlar pathyor. Battığımızı, çöktüğümüzü
görenler, Adriyatik kıyılarından Çin Seddi'ne diye övü-
nenler, vergi bile alamayan devleti küçültmek isteyenler
var. 1946 demokrasisinden buraya geldik... Devletle bir-
likte neler küçülmüyor ki? Devleti küçültelim derken
büsbütün yitirmeyelim; Osmanlı da böyle tartışmalar
içindegitmedi mi?
BULMACA
SOLDANSAĞA:
1/ Hareket sistemi ve
omurga hastalıklanru in-
celeyip tedavi eden tip ve
cerrahi bölümü. 2/ Bir
nota... İri gövdeli \e bü-
yük yaprakb bir bitki. 3/
Kınm hanlanna ve
prenslerine verilen san...
İtalyan Radyo-Tele\iz- 6
yon Kurumu'nun simge-
si. 4/ Güçlü ve beyaz bır
ışık vererek yanan hidro
karbonlu bir gaz. 5/ Sığjr
çobanı. 6/ Behçet Necati-
giTin bir şiir kitabı... Avrupa Top-
luiuğu'nun ortak para birimi. 7/
Güzel kadın... Eski Mısır'da guneş
tannsı... Eli ışeyatkın. becerikli. 8/
"İrlanda Cumhuriyet Ordusu"...
1916"da ortaya çıkan bır sanat ve
edebiyat akımırun, sırf anlamsız
bir sözcük olduğu için benimsediği
ad. 9/ Tümör... Birkaç kez şeker
ağdasına daldınlarak üzeri kapla-
nan kavrulmuş badem ya da fın-
dık.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ İpek \a da keten iplikle dokunmuş. tülbent inceliğinde bir
çeşit kolalı kumaş. 2/ Küçük tekne kaptanı... Ücret. 3/ Birinin
doğruyu bulmasına yardımcı olan kimse ya da şey. 4/ Cicero'-
nun ideal hatibi betimlediği retorik kitabı... Bir haber ajansınm-
simgesi. 5/ Kalımlı. 6/ Konut... Bir nota... Çevresi yollarla belir-.'
lenmiş olan arsa. 7/ Aşağı derece... Aldatma işi. hile. 8/ İnan-,'
mak eylemi... Doğu Anadolu'da bir dağ. 9/ Boru sesi.... "Ta-;
hammül mülkünü yıkün Hülâgû Han mısın kâfır Aman;
dünyayı yaktın âteş-i — mısın kâfır" (Nedim)
tLAN
T.C.
ÇERKEŞ ASLİYE HİJKUK MAHKEMESÎ
Sayı:1990 31
Çerkeş Kuzdere köyünden davaa Hasan Kayabaşı (Gökkaya)
vekili tarafından davalılar Hazine adına Çerkeş Mal Müdürlüğü-
Çördük Köyü Muhtarlığı ve Karayollan Genel Mudürlüğü aleyhine
açılan tescil davasının mahkememizde yapılan açık yargılarnası sıra-
sında:
Çerkeş ılçesi Çördük köyü Songecit mevkünde; doğusu: Akif Do-
ğuçam ve vereseleri. batısı: Satılmış Kayabaşı taşmmazı- güneyi: Is-
tanbul-Samsun karayolu. kuzeyi: patika yol ve Zekı Doğuçam taşın-
mazı ileçevnli yaklaşık 1400.00 m
2
yüzölçümündeki taşınmaz üzerin-
de herhangi bir hak iddia eden varsa hak sahıplerinin ış bu ilan
tarihinden itibaren üç ay içerisınde belgeleriyle birlikte mahkememi-
zin 1990 31 esas sayılı dosyasına iürazdavası açmalan hususu ilan
olunur. 19.8.1993
Basın: 50780
tZMİR GÜMÜLDÜR ÖZDERE KÖYÛ'NDE
denize nazır 4 katlı lüksyazlıkvilla
otoparklı, mobilyalı, beyaz eşya
T«L:Qûndûr 51348 48
Ak««m:5874401