20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 EYLÜL1993 CUMARTESİ 12 DIZIYAZI Montreux Sözleşmesınin bugünü Burcu AKAN - BakiTEZCAN POLTTIKA VE OTESI Boğaz Köpriilerinin yapımı tam gcyiş özgürlüğüne getirilen kısıtlamalann örneğidir. Köprüler en yüksek transatlantiğin geçeceği kadar yüksek tutulmuş, bu nedenle protestoya hedef olmanuştır. Boğazlar, Romanya'nın ciğeri, Rusya'nın şah damarı, Türkiye'nin ise kalbidir Statü pervasızca değiştirilemez,Türkiye Cumhuriyeti'nin Boğazlar rejimıni düzenleme konusundaki hu- kuki dayanaklannın ilk ikisi, yukanda kısaca açıklamaya çalıştığımız gibi. söz- leşmenin gıriş bölümünde ve bırinci maddesinde yer alan hükümlerdir. Üçüncüsü ise 1982 yılında toplanan Birleşmış Milletler Deniz Hukuku Konferansı -M'de kesın şeklini almış olan Deniz Hukuku Sözleşmesrdir. Adı geçen metnin. gemi ve uçaklann transit geçış sırasında uymalan gereken kurallan düzenleyen 39. madde 2. pa- ragrafı ile boğazlara sahildardevletlenn transit geçişle ılgili kanun ve yönetme- liklenni ele alan 42. madde 1. paragrafı önemli referans kaynaklandır.( 12) Bu noktada. Türkiye'nın yukandakı söz- leşmeye taraf olmadığı ve Türkiye Bo- ğazlan gibi rejimleri özel antlaşmalarla kurulmuş boğazlann sözkşmesinın etkı alanı dışında kaldığı ileri sürülebilir. Ancak bu karşıt sa\ hükümlerin bağ- layıcılığı açısından pek bir şe> değiştir- memektedir, çünkü bu maddeler ulus- lararası örfi hüinıkun (yâpılageüş, tea- mül) parcası olmuştur, dolayisıyla söz- leşmeye taraf olmayan Türİciye'yi ilgi- lendirdiği gibi ba^ka devletlen de Bo- ğazlar'dan geçiş konusunda bağlar. Aynca. yapılageliş kurallan. yazılı bir antlaşmadan sonra oluşmuşlarsa. antlaşma hükümlerini etkileyebilirler. Örneğın çevrenın korunmasıyla ilgili te- amül Montreux'den sonra oluşmuştur. böyielikle Montreux"de yer verilmeme- miş bazı konularda Türkiye Cumhuri- yeti"ni yetkıli kılar. Cstelik Türkiye. Deniz Hukuku Söz- leşmesi"nin boğazlarda kullanılan deniz yolu ve trafik aynmı şemaian hakkı- ndaki 41. maddesinde öngörülmüş bir dûzenlemeyi. 1982 yılında İstanbul ve Çanakkale Liman Yönetmelikleri'ni çı- kartarak yapmıştır Bu yönetmelikJer Sn. Aydoğan Özman'ın da belirttiği üze- re bazı ülkelerden tepkiler geldiyse de. protestolar. "se>riisefer güvenliği" prensibi öne sürülerek yanıtlanmıştır. Liman Yönetmelıkleri. Türkiye"nin Bo gazlar'da düzenleme yapma yetkısine örnektir ve ileride alınabilecek önlemler için sağlam bir hukukı zemın oluştunır. (Bu tür bir uygulamanın yeni birörneği. Boğazlar ve Marmara Denizı Trafik Düzeni hakkındaki tüzük taslağı. 16 Ağustos 1993de basına yansıdı. dıleği- miz yetkıncc haarlanıp biran önce yü- rürlüğe gırmesı.) Uygulamadaki kazanımlar Halen. Türkıve. Montreu.\'ye do- kunmadan. Boğazlar rejıminde. özel- likle teknik konularda. bazı değişiklik- ler yapmış bulunmaktadır. Sözleşmeye taraf olan devletlerden ise ya hiç tepki almamışya da bu tepkıleri yanıtlayabil- mıştir. Dolayısıyla sözünü ettiğimizhu- kuki dayanaklar uygulamada ıfadeleri- ni bulmuş. böyielikle gelecekteki olası düzenlemelere kapıyı aralamışlardır. Boğaziçi ve Fatıh Sultan Mehmet köprülerinin yapımı tam geçiş özgür- kiğüııe getirilen kısıtlamalann bırer ör- neğidir. Sn Suat Bilge'nin haıırlattığı gibi Boğaz Köprüsü'nün yapımı sırası- nda, zamanın en yüksek transatlantiği- nin geçebilmesı esas alınmış. böyielikle Türkiye herhangi bir protestoya hedef olmamıştır. Burada dıkkat edilmesi ge- reken nokta geçışe getinlen kısıtla- marun makul olmasıdır. fkinci bir örnek de daha önce sözünü ilııııal de edilemez ürkiye, bölgesindeki tek istikrarh ülke olarak, bir süreklilik sembolü olmasmın sorumluluğunu taşımaktadır. Montreux Sözleşmesi de, Cumhııriyet'in kuruluş belgelerinden biri olarak bu sürekliliğin en temel gös- tergelerindendir. Türk dış politikasının kendini "değiştirme" fıkrinden uzak tutması oldukça tutarlıdır. stikrar uğruna felaketler anlayışla karşılanamaz Uluslararası atmosferdeki değişiklikler yakından takip edilerek, tüm olasılıklann kapsamlı bir analizi yapılmak zorundadır. Bu olasıJıklann olabilirlikleri, çıkarlar ve bedeller göz önünde bulundurularak eksiksizce değerlendirilmelidir. Temmuz ayında düzenlenen Tarih ve Deniz Şenliği'nde Boğaz uzunca bir süre deniz trafîğine kapatümıştı. ettiğımiz Liman Yönetmelıkleri ile ge- milere belırli güzergahlan takip etme zorunluluğu getinlmiş olmasıdır. Ayn- ca büyük bir petrol tanken geçerken dı- ğer gemilerin bekletılmesi ya da aralan- ndakı mesafenin arttınlması gıbı uygu- lamalar protestolarla karşıtaşmadan gerçekleştırilmektedır. Başka bir kısı- tlama örneği de spor karşıîaşmalandır. Temmuz ayında düzenlenen Tanh ve Deniz ŞenliğTnde buna tüm İstanbullu- lartanıkoldu Tekneler geçidi ve yüzme yanşı için Boğaz uzunca bir süre deniz trafiğine kapatıldı Ancak Türkıye"nin başka bir uygu- laması daha vardır ki dığerlerinden ni- teliksel olarak çok daha farklıdır. MontreuA Sözleşmesi'nin II. eki 4. pa- ragrafında gemilerden hizmet karşılığı tahsil edılen ücretlerin, ancak ve ancak sözleşme hükümlerinin değişitirilmesi ıçın öngörülen yöntemle. değiştirilebile- ceği hükmü yer alıyor. Oysa Türkiye 1982 yılında bu konuda ılgılı yönteme baş- vurmadan bir değişıklığe gitmiştir. Öncelen ücretlerin hesaplanmasında IMFnin belirlediği " l ons altuı42.22 ABD Doları'na eşittir" ılkesı esas alını- yordu. Ancak 1971 yılında dünya para sısteminın çöküşünden sonra bu değe- nn bir anlamı kalmamıştı. Türk rakam- lan Kasım 1982"den itibaren altının ABD dolan karşısındaki serbest piyasa fiyatmı dikkate alarak işlem yapmağa başladılar. (Montreux altın esasına da- yalı ödeme sistemini öngörüyordu.) Or- taya çıkan miktann yüksekliği başta SSCB olmak üzere bazı devletlerin pro- testolanna sebep oldu. Sonuçta Nisan 1983'te ton başına ücret 0.48 dolara sa- bitlendı.( 13) Devlctler bu son düzenle- meye tepki gösterdiklerinden, Montre- ux Sözleşmesi'nin öngördüğü altın esası. şart koşulan yönteme başvurul- madan değiştirilmiş oldu. Görüldüğü üzere makul ölçülerde davranıldığı sü- rece. Türkiye. Boğazlar rejiminde, söz- leşmeye resmen dokunmadan. bazı oy- namalar yapabilmektedir. Ba/ı öneriler Olası "işlevsel yonmlar" dışında. kü- resel bir boyut kazanmış olan çevre me- seleleri de, diğer ülkeleri birtakım ön- lemlerin gerekliliği konusunda ikna et- mek amacıyla kullanılabilir. Tüm dün- yada, deniz kirliliği giderek artan bir önem kazandı. 1973 tanhli "Uloslara- rası Gemilerden Kaynaklanan Kirliliği önleme Södeşmesi""buna bir örnektir. Türk tarafının kazalann tehlikesine işa- ret eden açıklanıalan. sözünü ettiğimiz çevresel kaygılan da yansıtarak. Mont- rea\"ye taraf olan devletlerin gelecekte- ki olası düzenlemelere uymalannı sağ- layabilir. Burada en önemli nokta gerekli ön- lemlerin ölçüsü konusunda "makul" ol- maktır. Genış ve maceracı talepler dün- ya çapında protestolara sebcp olacağı gibi sözleşmenın taraflardan binnce 28. maddeye başvurularak sona erdırilme- sıne bile sebep olabilir. Yapılabilecek teknik değişikliklerden biri. Sn. Y'üksel İnan'n^önerdıği gibi, gemilerden bir nsk sigortası talep et- mektir. Ancak miktann ticari firma- lann tepkileri göz önünde tutularak ayarlanması gerekir. Bir diğer düzenle- me, gemilere. dümen sıkıştığında yardımcı olmak üzere, römorkör alma zorunluluğu getirmekle yapılabilir. Üçüncü olarak, denize yakıt boşaltan gemilere daha yıldmcı maddi yaptın- mlar uygulanması önerilebilir. Türkiye'nın de üzennedüşen bazı gö- revler var. Öncelikle, gemileri yolculuk güzergahlan boyunca izlemek ve gerek- tiğinde onlan yönlendirmek amacıyla elektronik bir radar sisteminin kurul- ması gerekiyor. Böyle bir sistem açıkta atık boşaltan gemilerin teşhısini de ko- lay laştıracaktır. Sn. Aydoğan Özman'- ın belırttiğine göre Ulaştırma Bakanlığı bu konuda açtığı ihaleyi iptal etmış. Bızce bu tip düzenlemelerde masraflar azla düşünülmemeli, zira kazalan te- mizlemek daha pahalıya mal oluyor. Yasadışı silah ve uyuşturucu ticareti konusunda ise. "resmi makamlara biidi- rilmemiş her kargo kaçaktır" ilkesıne dayanan Türk hukukunun uygulan- ması. denetleme hakkırun genişlemesini sağlayabilir..Ancak denetlemenin ser- best geçiş özgürlüğüne zarar vermemesı açısından, gemilerin kargosu hakkında. önceden net ve kesin bilgi edınilmesı ge- rekir. Kaçakçılık. tüm denizlerde oldu- ğu gibi Boğazlar'da da kontrolü güç bir meseledir. Montreux'ye taraf olan devletler. sözleşmenin ruhuna sadık kalınarak yapılacak teknik tartışmaiara olumlu bakıyor gibi görünüyorlar. en azmdan bizim kişisel görüşlerini aldığımız Fransız, Yunan, Bulgar ve Rus diplo- matlan böyle düşünüyorlardı. Sezdı- ğimiz kadanyla hiçbir ülkenin Mont- reux'yü değiştirmek gibi bir niyeti yok. ancak hepsi de \ar olan ciddı sorunlann farkında. Kısacası. görüşmelerle. karşılıklı çıkarlann gözetildiğı birn iş- birliği atmosfen yaratılabılırse. yakın geiecekte problemlenn çözümü müm- kün görünüyor Bu konuda dışişlerine düşen görev. "nabız yoklama" çalışma- lanna biran önce başlamaktır. Sonuç Uluslararası ilişkilerde. Sn. OraJSan- der'ın ışaret ettiğı gıbı, "olasılık"larla "oJabilirlik"ler arasında ince bır aynm vardır. Örneklemek gerekırse, soğuk savaş sürecınde yaşanrnış gerginlikler- de, ABD'nin Moskova'ya veya SSCB'- nin Washington"a bir nükJeer füze gön- dermesı olasıydı takat bu olasıhğın pek oiabilirüği yoktu. Aynı şekılde. Boğaz- lara ılışkin yaşadığımız sorunlan. Montreux Sözleşmesi'ni değiştirerek çözmeye calışmak. olası bir seçenektir. Tam da bu anımsatma yapmak ge- rekiyor. yine Sn. Sander'in her zaman söylediğı gibi, Türk dış politikasının Ulusal Kurtuluş Savaşı'ndan beri de- ğişmeyen amacı. Batı uluslan toplu- luğunun saygm bir üyesi olmak yolun- da ılerlerken Rusva iie iyi kom$uluk iiiş- kilerinı korumaya da özen göstermek- tır. Sn. Suat Bilge'nin dediği üzere, Rus- > a Türkiye için en önemli ülkedir, çün- kü müttefikler değişir. dostluklar bozu- lur. ancak coğrafya aynı kaJmaya mahkumdur. Dolayisıyla. yukandaki seceneği. ta- rihi perspektif ıçinde değerlendirdi- ğimızde ve Türk dış politikasının temel amacınj hesaba kattığımızda. önerilen çözümün olabilırliği ve etkinliğinin zayıf olduğunu görürüz. Türkiye. için- de yaşadığımız dönüşüm çağında. böl- gesindeki tek istikrarlı ülke olarak, bir süreklilik sembolu olmasmın sorumlu- luğunu taşımaktadır. Montreux Sözleş- mesi de. Cumhuriyet'in kuruluş belgele- nnden bin olarak, bu sürekliliğin en te- mel göstergelenndendir. Meseleye bu açıdan yaklaştığımızda. Türk dış politi- kasının kendini "değiştirme"' fıknnden uzak tutması oldukça tutarlıdır. Ancak. denn bır durgunluk. hızla de- ğişen konjonktür ve her geçen gün ar- tan sorunlar karşısında alınabileoek uy- gun bir tavır değildir. Istikrar uğruna felaketler anlayışla karşılanamaz. Do- layısıyla uluslararası atmosferdeki de- ğişiklikler yakından takip edilerek, tüm olasılıklann kapsamlı bir analizi yapı- lmak zorundadır. Bu olasılıklann ola- bilirlikleri, çıkarlar ve bedeller göz önünde bulundurularak eksiksizce de- ğerlendinlmelidir. Montreux Konferansı kayıtlannda^ da görebileceğimiz gibi, tO'nun açtığı su yolu, Romanya'nın ciğeri. Rusya'nın şah daman. Türkiye'nin ise kalbidir ve pervasızca amelıyat masasına yatınla- mayacağı gibi ıhma) de edilemez. BİTTİ 12. Bu madıklerin ıçeriklerini, okuyu- cuyıı hukukı ayrmnlura hoğmamak için. metninüzi almudık, arzu edenler. Basic Docıtments in InternationalLaw a ı Ne\\ York: 0x1 ord l'niversily Press. 1991. s. 156-159) göz atabilir. Sözleşmenin Türkçesi sanınz Deniz Ticareı Odası Yaymları arasında çıktı. 13. Yiiksel İnan. Türk Boğazlan'mn Siyasal re Hukuksal Rejimi, Ankara: Gazi Vniversitesi \avım. 1986, s. 60- 61. 75. dıpnoi. SERMAYEPÎYASASIKURULU UZMANHUKUKÇU YARDIMC1LIĞIGİRİŞSINAVI 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu gereğınce kurulmuş bulunan SERMAYE PtYASAS! KURULUnda açık bulunan 9. derece uz- man hukukçu yardımcısı kadrolannda görevlendirilmek üzere yeter sayıda aday personel seçımi için yanşma sınavı açılacaktır. SAĞLANAıN İMKÂNLAR Yanşrna sınavını kazananiar. üç yıllık bir meslek içi eğiüme tabi tutulacaklar, aynca akademık cahşmalara kaulmak. yabana dil bil- gılerını ilerletmek. ınceleme ve araştırmalarda bulunmak üzere ya- bana ülkelere gönderilebileceklerdir. KATILMA KOŞLLLARI Giriş sınavına kaulabılmek için: 1) Devlet Memurlan Kanunu'nun 48 maddesinde yaalı nitelıklere sahip olmak, 2) Hukuk konusunda en az 4 yıl eğıiım veren yükvköğreninı ku- rumlanndan (bunlann eşiti yabancı fakülıe ve yüksekokullardan) brnnı bitinniş olmak, 3) ÖSYM'nin Yapı ve Kredi Bankası Ankara Güvencvler Şubesı'- ndeki 660-1 numaralı hesabına sınav ücreti olarak 250 (XX) - TL yaiır- mak, 4) Yaş, sağlık ve diğer nitelikler bakımindan "Sınav Bro^ürü'nde göstenlen şarüan ta$ımak zonınludur. Sl.NAVLAK 17 Ekim 1993 Pazar günü Ankara'da ÖSYM sorumluluğunda uy- gulanacak yabana dil, genel yetenek ve alan bilgısi testleri ile smavın ilk aşaması gercekleşunlecek, bu sınavda başanlı olanlar aynca kurul tarafından yazılı ve sozJü sınava tabi tutulacaklardır. SINAV BROŞÜRÜ Sermaye Piyasası Kurulu ve uzman hukukçulann görev ve yetkile- nni, sınava katılma koşullannı. sınav konulanru ve smavlann yapılış şekü ile ilgili aynntıb bilgileri ıceren "Sınav Broşürü" ve "Başvuru Formu" kurulun aşağıda adrcsieri göstenlen Ankara ve İstanbul bü- rolanndan alınabilir veya posta ile istenebilir. BAŞVURU ŞEKLİ Giriş sınavına katılabilmek için "Başvuru Formu" ve bu fonmda istenen belgelerle bırlikte en geç 17 Eylül 1993 tarihine kadar ulaşacak şekilde kurulun Ankara'dakı merkezine başvunılacaktır. Postadaki gecikmeler kabul edıJmez. BAŞVURU ADRESLERİ SERMAV E PİYASASI KURULU Doç. Dr. Bahriye Oçok Cad. No: 13, Beşevleo Ankara, Tel: 212 62 80(10 hat) SERMAYE PtYASASI KURULU İSTANBUL TEMSİLCİLİ- Ğt Rumelı Cad. No: 85, K: 4 Osmanbey/İstanbul, Tel: 241 72 50 (3 hat) PtDACJOJIK Û*NÎ l i Z KIRMIZI BAUK COCUKFVI FORUMADAVET Tüm Kırmızı Balık ailesi ve çocuk eğitimine ilgi duyanlar Danışman Dr. Erdal ATABEK'in yönettiği " Annder, Babaiar ve Çocuklar" konulu foruma davetlidirler. Yen FM Meliha Avni Söz^rı Fuar Merkezi - Mecidiyeköy/İST Tarih ve Saat:4 Eylül 1993 Cumartesi günü -15.00 Kımuzı Balık-Bostancı: 417 16 36 Kırnuzı Balık-Mecidiyeköy: 272 96 07 MEHMED KEMAL Bunca Yıl Bu Sokakta-Eski Babıâli'yi bilenler anlatır: Nâzım Hikmet, tanıdık ta- nımadık, çaycı, kahveci, sırt hamalı, sırık hamalı; önüne kim çıkarsa "Üstat" dermiş. Ustatyukarı, üstat aşağı... Nâzım'a özenenler de üstat demeye başlamışlar. Bu üs- tat lafına fena halde içerleyen Ahmet Haşim Ikdam'daki "Bize Göre" köşesinde bir yazı döşenmiş: "Eskiden üstat, herkesce bilinen yetkin kişilere veri- len büyük bir unvanın adıydı. Üstat, dâhiden bir derece aşağıydı. Üstad-ı Ekrem, yazıdaki sırada Dâhi-yi Âzam '- ın ardından gelirdi. Bizde şimdi bu, yan yarıya küçükse- me ve alayı içine alan bir garip şakadır. Üstat, okuyup yazmakla vaktini boşuna geçiren bir aptal ve bunağın tanımı oluyor." Haşim ne denli kınarsa kınasın, bu sesleniş Babıâli'de uzun süre sürdü, bugünlere kadar geldi. Unutulur gibi olduğunu sandığım bir sırada geçende gene kulağıma çalındı. Tükenmez kalem gibi öte beri alacaktım, Ba- bıâli'ye çıktım. Bir de ne göreyim, her şey değişmiş, Cağaloğlu yerinde yok! Basımevleri, gazeteler, kitabev- leri yerinde yok. "Yavru gitmiş, ıssız kalmış otağı." Her sokakta bir gazete tabeiası asılıydı: Akşam, Son Posta, Tan, Tasvir, Yeni Sabah, Yeni İs- tanbul, Tanin, Milliyet, Hürriyet, Cumhuriyet, Günaydın. Daha niceleri. Gazetelerin çoğu Ikitelliye gitmiş, bir bi- zim Cumhuriyet kalmış... Onun da neredeyse eli kula- ğında, yakında gideceğe benzer. Cağaloğlu meydanında biraz dolaştım, Vatan'ın soka- ğına baktım, Hürriyet'in önüne değin geldim Tabelasını sökmüşler, amblemini kaldırmışlar. Içime bir hüzün çöktü. Oysa bundan yirmi yıl önce Hürriyet'e gelmiştim. Sonra Günaydın. Cumhuriyet.. Az değil... Nusret Baban'dan sonra, 1946 yıllarında, Ankara'da çıkan Kuvvetgazetesinin yazı müdürlerindendim.46de- mokrasisine geçişimizin ilk yıllarıydı. Gazetenin iki baş- yazarı vardı. Biri Fuat Köprülü, öteki Hikmet Bayur... Ikisinin adlarının başında da birer Prof. vardı. Köprülü solda, yukanda yazar. Hikmet Bayur, sağda dip köşeye sıkışırdı. Bilirdik ki iki üstat içten içe çekişirlerdi. Köp- rülü'yü Adnan Bey (Menderes), Bayur'u Celal Bey (Ba- yar)tutardı. Ikisine de kimse elleşemezdi, dilediklerini yazarlardı. Yazısını kim erken getirmişse bir giz öğreniyormuşçası- na sorardı: "Ne yazmış üstat?" Konuyu söylerdik. "Kuş kondurmuş!" derdi. Dudak büker, birinci patro- nun odasına siyasal dedikodu yapmaya giderdi. Ardından öteki gelirdi. ilk sorusu: "Ne döktürmüş üstat?" Söylerdik. Büyükelçilikten emekli Hamdi Arpağ'ın odasına gi- derdi. Birde görünmeden yazan başyazar vardı: Tevfik Rüş- tü Aras... ikinci sayfada köşede yazar, imza atmaz, ımza yerine tek yıldız kullanırdı. Tevfik Rüştü Aras, Hikmet Bayur, Şükrü Kaya; Atatürk döneminden kalma siyaset- çilerdi. Halk Partisinin yıkılmasını, yerine DP'nin geç- mesini beklerlerdi. Bunlar Ismet Paşa'ya düşman Ata- türkçülerdi. Bayar geldi, Türkçe ezanla birlikte Atatürk- çülük gitti. Falih Rıfkı Atay, anılarında yazar; Tepebaşı bahçesin- de oturuyorlarmış, Galatasaray müdürü Behçet yerin- den fırlamış. "Mahvolduk!.." demiş: Almanlarla birlikte savaşa gir- miştik.. Şimdi Balkanlar'da, Kafkasya'da, Güney Anado- lu dağlarında silahlar pathyor. Battığımızı, çöktüğümüzü görenler, Adriyatik kıyılarından Çin Seddi'ne diye övü- nenler, vergi bile alamayan devleti küçültmek isteyenler var. 1946 demokrasisinden buraya geldik... Devletle bir- likte neler küçülmüyor ki? Devleti küçültelim derken büsbütün yitirmeyelim; Osmanlı da böyle tartışmalar içindegitmedi mi? BULMACA SOLDANSAĞA: 1/ Hareket sistemi ve omurga hastalıklanru in- celeyip tedavi eden tip ve cerrahi bölümü. 2/ Bir nota... İri gövdeli \e bü- yük yaprakb bir bitki. 3/ Kınm hanlanna ve prenslerine verilen san... İtalyan Radyo-Tele\iz- 6 yon Kurumu'nun simge- si. 4/ Güçlü ve beyaz bır ışık vererek yanan hidro karbonlu bir gaz. 5/ Sığjr çobanı. 6/ Behçet Necati- giTin bir şiir kitabı... Avrupa Top- luiuğu'nun ortak para birimi. 7/ Güzel kadın... Eski Mısır'da guneş tannsı... Eli ışeyatkın. becerikli. 8/ "İrlanda Cumhuriyet Ordusu"... 1916"da ortaya çıkan bır sanat ve edebiyat akımırun, sırf anlamsız bir sözcük olduğu için benimsediği ad. 9/ Tümör... Birkaç kez şeker ağdasına daldınlarak üzeri kapla- nan kavrulmuş badem ya da fın- dık. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İpek \a da keten iplikle dokunmuş. tülbent inceliğinde bir çeşit kolalı kumaş. 2/ Küçük tekne kaptanı... Ücret. 3/ Birinin doğruyu bulmasına yardımcı olan kimse ya da şey. 4/ Cicero'- nun ideal hatibi betimlediği retorik kitabı... Bir haber ajansınm- simgesi. 5/ Kalımlı. 6/ Konut... Bir nota... Çevresi yollarla belir-.' lenmiş olan arsa. 7/ Aşağı derece... Aldatma işi. hile. 8/ İnan-,' mak eylemi... Doğu Anadolu'da bir dağ. 9/ Boru sesi.... "Ta-; hammül mülkünü yıkün Hülâgû Han mısın kâfır Aman; dünyayı yaktın âteş-i — mısın kâfır" (Nedim) tLAN T.C. ÇERKEŞ ASLİYE HİJKUK MAHKEMESÎ Sayı:1990 31 Çerkeş Kuzdere köyünden davaa Hasan Kayabaşı (Gökkaya) vekili tarafından davalılar Hazine adına Çerkeş Mal Müdürlüğü- Çördük Köyü Muhtarlığı ve Karayollan Genel Mudürlüğü aleyhine açılan tescil davasının mahkememizde yapılan açık yargılarnası sıra- sında: Çerkeş ılçesi Çördük köyü Songecit mevkünde; doğusu: Akif Do- ğuçam ve vereseleri. batısı: Satılmış Kayabaşı taşmmazı- güneyi: Is- tanbul-Samsun karayolu. kuzeyi: patika yol ve Zekı Doğuçam taşın- mazı ileçevnli yaklaşık 1400.00 m 2 yüzölçümündeki taşınmaz üzerin- de herhangi bir hak iddia eden varsa hak sahıplerinin ış bu ilan tarihinden itibaren üç ay içerisınde belgeleriyle birlikte mahkememi- zin 1990 31 esas sayılı dosyasına iürazdavası açmalan hususu ilan olunur. 19.8.1993 Basın: 50780 tZMİR GÜMÜLDÜR ÖZDERE KÖYÛ'NDE denize nazır 4 katlı lüksyazlıkvilla otoparklı, mobilyalı, beyaz eşya T«L:Qûndûr 51348 48 Ak««m:5874401
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle