Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 EYLÜL 1993 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
DUNYADAN
Köşebaşında bedavaya gidensilahlar
4TÇOURRIER
B
erlin Duvan'nın çöküşünün
üzerinden dört yıl geçti. Du-
vann çöküşü, banşı değil,
dünyada kanşıklıklann başla-
masının siragesi oldu. Bugün dün-
yada, en ölümcül ve en yıkıa silah-
lan edinmek için yanş son bulmak-
tan çok öte bir noktada.
Soğuk Savaş sonrası ülkeleri,
dünyanın toplan ekmekle değiştir-
diği bir dönem açmak yerine, silah-
lannı yenıleştirmek, Soğuk Savaş
sonrası kullanım gereği kalmayan
fonlan süahlanmaya ayırmak, ulu-
sal savunmaya aynlan büyük harca-
malan kamufle etmek için dahice
yollar icat ediyor.
Bir dizi yeni raporla açıklanan ge-
rileme (tüm dünyada savunma har-
camalan yüzde 15 geriledi ve geçen
yıl Üçüncü Dünya'ya satılan silah-
larda yüzde 20 oramnda azalma
oldu) o kadar yanlış hesaplar üzeri-
ne kurulu ki birçok ülkenin askeri
haarhklannı ve bunun temsil ettiği
potansiyel tehlikeyi gizleme eğilimi
taşıyor. Örneğin bir avuç ülke dün-
yadaki toplam silah satışının yüzde
75'inden fazlasını temsil ediyor.
Stockholm'deki Uluslararası Banş
Üzerine Araştırma Enstitüsü'nden
(SIPRI) askeri harcamalar konu-
sunda uzman Eva Marie Loofe "İn-
san hep daha büyük ve daha etkin si-
lahlann peşinde oldu. Silahlanmanın
azalması yönûndeki bu yeni eğilim
uzun sürmeyecek gözüküyor" diyor.
Nükleer silahlann yaran üzerine
temel askeri doktrin ve tutum,
özünde çok az değişim gösterdi. Bu-
güne kadar gerçekleştirilen gelişme-
ler, ülkelerin elkin biçimde ve baş-
kalannı düşünerek silahsızlanacağı
"yeni bir dünya düzeni"ne doğru gi-
dişin işaretini vermiyor.
ISilah indirimi
isteyerek yapılmıyor
Savunma bütçelerindeki azalma-
nın en büyük nedeni ekonomik. Dış
borçlar ve ekonomik durgunluk ne-
deniyle, Üçüncü Dünya'nın birçok
ülkesi, ağır silah, tank ve savaş uçağı
satın alabilmek için yeterince döviz
rezervine sahip değil. Bazı sanayileş-
miş ülkelerin bile mali açıdan elleri
kollan bağlı. Bu arada, Sovyetler
Birliği'nin eski müttefıkleri silah alı-
mlannıfinanseetme olanaklannı yi-
tirdi. Eskiden Moskova bu ülkelerin
ucuz ve güçlü silahlara kolayca sa-
hip olmalannı sağlayacak krediler
açıyordu.
Loofe "Hiç kimse isteyerek sUah-
lannda indirim yapmıyor. Ekonomi-
lerin durumu ivüeşirse silah sabşlan
yemden tırmanacaktır" dıyor.
Soğuk Savaş'ın sonu, yeni silahla-
nn üretimini ve satışını yavaşlatmış
olsa bile, son zamanlardaki silah yı-
Yalmzca nakit kabul edilir. Soru sonılmaz.
ğınını engellemedi. Ashnda. belki de
silah transferini kolaylaştırdı.
Monterey'deki Uluslararası Ça-
lışmalar Enstitüsü'nden silahlanma
uzmanı ve Birleşmiş Milletler danış-
manı Edward Laurance "Büyük
miktarda çok ölümcül silah, son dört
yıl içinde neredeyse bedavaya satıldı.
Siz bir devletseniz ya da devlet ada-
yıysanız, sokak başında, kataloglar-
da ve pazarda tonlarca malzeme bu-
labilirsiniz. Birçok kişi. yeni devletle-
rin ihracatı kontrol için henüz yasa
koymamasından vararlanryor" di-
yor. Laurance'ın sözünü ettiği ül-
keler, eski Sovyetler Birliği cumhu-
riyetleri ve büyük politik kanşıklık-
lann yaşandığı öteki ülkeler.
Avrupah ve Amerikalı uzmanlara
göre, Soğuk Savaş sonrasında silah-
sızlanmanın tersine bir eğilim izlen-
mesinin temel beş nedeni var:
Çağlayan etkisi: Büyük ülkeler,
yeni antlaşmalar ya da devletlerin
parçalanması sonucunda, çok
küçük bir bedel karşıbğında ya da
bedava küçük ülkelere silah veriyor.
Örneğin 1990'da AGİK'in (Avrupa
• Soğuk Savaş sonrası
dönemde dünya
silahlanma yanşından
vazgeçmedi. Soğuk
Savaş öncesinde aşın
silahlanan ülkeler
silahlannı yok
pahasına küçük
ülkelere devrediyor.
80'li yıllarda yüz
binlerce ya da
milyonlarca dolar
değerindeki silahlar,
9O'lı yıllarda hurda
demir değerine
satılıyor.
Güvenlik ve İşbirliği Konseyi) 53
üyesinin imzaladığı antlaşmaya gö-
re, tank, savaş uçağı ve öteki savaş
gereçlerinin sayısı sınırlanıyor. An-
cak, büyük ülkeler silahlannı yok
etmektense (bu işin de maliyeü yük-
sek) bunlann bir kısmını daha
küçük ya dadaha yoksul müttefık-
lerine sattı. Ömeğin Almanya yar-
dım kapsamında Türkiye'ye 11 tank
ve 105 taşıma gereci verdi. Hollan-
da, Yunanistan"a 100 tank ve 53 ta-
şıma gereci devretti.
Bu uygulamanın olumsuz yanı si-
lahlann genellikle "sıcak" noktala-
ra aktanlması ve çatışma tehlikesinı
arttırması. Örneğin Türkiye ve Yu-
nanistan hala birbirlerine dost gözle
bakrruyor Buna karşın, geçen yıl
Almanya, Hollanda ve ABD'den,
Yunanistan 592 tank ve 206 taşıma
gereci alırken, Türkiye'nin payına
588 tank ve 335 taşıma gereci düştü.
Fazlalıklar: Pazarda bir sürü silah
dolaşıyor: bu silahlar, Soğuk Sa-
vaş'ın sona ermesinden sonra fazla-
lık olarak kaldı. 80'li yıllarda yüz
binlerce ya da milyonlarca dolar de-
ğerindeki bu silahlar, 90"lı yıllarda
hurda demir değerine satılıyor. Ör-
neğin Armed Forces Joumal dergisı-
nin mayıs sayısındakı bir habere
göre 1 mıtyon dolara satılan İngiliz
tankı Chieftain'in bugünkü değeri 4
bin dolara ınmiş bulunuyor. Bu fı-
yat, tankın değerine göre değil, ton
başına hurda demirfiyatınagöre be-
lirleniyor. Dergiye göre. İngilızler
tam donanımlı ve çalışan 800 Chief-
tain tankını bu fiyattan satışa çıkar-
dı.
Modemizasyon: Birçok ülke yeni
silahlar satın almak yerine elinde
bulunanlan yenileştirmeyi yeğliyor
Bu işin maliyeti, yenisini almanın
yüzde 20 ile 70'i arasında bir bedele
mal oluyor. Uzmanlar. 9O'lı yıllann
temel eğilimlerinden birinin hava
kuvvetlerinin modernizasyonu ola-
cağını behrtiyor.
Uzmanlara göre. 9O'lı yıllann en
behrgin eğılımlennden biri uçak fı-
lolannın modernizasyonu, çünkü
ülkelerin büyük bir bÖlümü büyük
paralar ödeyerek yeni uçak fılolan
satış alacak durumda değil.
Değiş-tokuş: Üçüncü Dünya ül-
keleri. ekonomik sorunlan silah
karşılığı mal değiş tokuş ederek çöz-
me yoluna gidiyor. Bu pazarlıklarda
silah sunan ülkeler genellikle eski
Doğu Bloku ülkeleri. Örneğin Rus-
ya, Batı'nın baskılanna karşın,
Iran'a petrol karşılığı silah sattı.
Yerel üretim: Giderek artan sayı-
da ülke çeşitlı silahlann üretimini
gerçekleştiriyor. 1990'da Pakistan
ağır silah üretmeye başladı, Güney
Afnka askeri helikopter üretiyor,
gelecek yıldan itibaren kendi tankını
yapacak.
Soğuk Savaş'ın sona ermesinin
ardından, Hındıstan daha önce ithal
ettiği donanımlan üretmeye karar
verdi Bunlann arasında tanklar,
helikopterler ve füzeler yer alıyor.
Kent devlet Singapur bile eskiden
taşınabilir silahlar üretirken şimdi
ağır silahlann üretimine geçti.
Dikkat çekici bir nokta da, savun-
ma harcamalanndaki indirimin her
ülke için aynı olmaması. Dünyadaki
yüzde 15-oranında indirimin yüzde
50'sı. eski Sovyetler Birliği cumhuri-
yetlennde harcamalann azalmasın-
dan kaynaklanıyor.
Los Angeles Times
Robin U right
İngiltere
Liberal
demokratlann
ayak sesleri
£t Mendt
G
üneş, mavi bulutlar ve
sakın bırdeniz. Burası
Liberal Demokrat
Partı'nın kongresini yaptığı
Torquay kentı. Son birkaç ay
içinde alınan başanlı sonuçlar
Liberal Demokrat Parti'nin ülke
genehnde güçlendiğinin göstergesi
olarak ortaya çıkıyor. Kamuoyu
araşürmalan partinin gittikçe
güçlendiğinı. parti başkanının
ülkenin en popüler poliükacısı
olduğunu ve Başbakan Jotan
Major'ın popülerliğini
kaybettiğjni gösteriyor. Tüm
olumlu gelişmelere ve başanlara
karşın partinin lideri Paddy
Ashdovvn temkinli davranıyor.
"Hata y apmaya hakkunız yok.
Büyük zorluklarla
kazandıklarımızı çok kolay
kaybedebiliriz" dıyen Ashdovvn bu
başanyııktidara dönüştürmek
istiyor. Önlem almakta ve halktan
gelen desteği politik başanya
dönüştürmekte acele etmeİc
zorunda olan Ashdovvn, daha
önce yapılan hatalann
tekrarlanmamasına çalışıyor.
Liberal demokratlar daha önce de
belediye ve yerel seçimlerde
başardı olmuştu ama aynı başanyı
genel seçimlerde gösterememişü.
Bunun en önemh nedenlerinden
biri İngiltere'deki seçim yasalan.
Bu seçim sistemiyle ancak iki parti
meclise girebiliyor.
I Liberal demokratlar
I Major'ın kabusu
Başbakan Major son haftalarda
İngiltere'nin güneyinde başlattığı
kampanyada liberal demokratlan
bir numarah muhalif, Ashdovvn'u
ise devrilmesi gereken adam
olarak tanımlıyor. Kampanya
1994 Haziranı nda yapııacak
Avrupa Parlamentosu seçimleri
göz önüne ahnarak yapılıyor.
Liberal demokratlar İngiltere'nin
en Avrupa yanlısı partisi olarak
tanınıyordu ve bunun bir avantaj
olduğunu düşünüyordu. Ama
Maastricht Antlaşması'nın
hükümet tarafından onaylanması
ve Avrupa Para Sistemi'nin
getirdiğı düş kınklıklanndan
sonra bu imajın hiç de iyi
olmadığını anladılar. İngiltere'nin
üçüncü partisi olmalanna ve 4 bin
250 yerel yöneticiye sahip
olmalanna karşın parlamentoda
yalmzca 22 sandalyeleri var. Daha
çok sandalye için imajlannı
değiştirmek zorundalar.
Görüşlerinin birçoğu İşçi
Partısi'ninkilere yakın.
Ashdovvn'ın başhca
yardımcılanndan biri olan Simon
Hughes bunu göz ardı etmenin
aptalhk olacağını söylüyor.
Partinin tabanı da İşçi Partisi ile
bir seçim ortakhğma girilmesınden
yana tavır koyuyor. Ancak İşçi
Partisi Başkanı John Smitfa ve
Paddy Ashdown, en azından şu an
için buna karşı çıkıyor. Smith,
önümüzdeki seçimleri bir yardım
olmaksızın kazanabileceğini
düşünüyor, Ashdovvn ise hangisi
olursa olsun en çok oy alan
parüyle pazarlığa oturmak istiyor.
Liberal demokratlar ülke çapında
hala bir adamın partisi olarak
gözüküyor. Paddy Ashdovvn
siirekli bir İngiliz Ross Perot'u
görüntüsüciziyor: Halkın
desteğini alıyor, ama seçimlerde
Dyunu alabilecek mi?
Lanrent Zecdıini
Küba halkı sosyalistolmanınbedelini ödüyor
K
üba aa çekiyor. Dükkan-
lann ve otobüs duraklannın
önünde uzayan kuyruklar-
da, tarihi nitelemesini hakkeden
otomobillerde, 2. Dünya Savaşı'nda
kullanılanlara benzer sepetlı moto-
sikletlerde, yavaş yavaş çöken bina-
lann hüznünde ve neredeyse bom-
boş olan otellerde bunu görebilirsı-
niz.
Yakıt sıkınüsı çeken Havana'da tra-
fik sorunu yok, koskocaman bina-
lardan hiç ses gelmiyor, park levha-
lan boş yere önlerinde bir arabanın
konaklamasım bekliyor.
Soğuk Savaş'ın ardından yaşanan
ekonomik çöküş. Küba'da her yere
el atmış. 1989'da Sovyetler Birliğj-
nden. 13.3 milyon ton petrol ıthal
edilirken, 1992'de bu sayı 5-6 milyo-
na düştü.
Eskiden, Küba'daki bir ailenin yiye-
ceğinin neredeyse yansı sosyalist
bloktan gelirdi. Şimdi yiyecek. çok
katı kurallarla karneye bağlanmış
durumda, ya da korkunç fıyatlarla
karaborsa saülıyor.
Bir litre sütün fıyaü 20 peso (resmi
kurda 1 peso. 1 dolara, yani 11 bin
lıraya karşılık geliyor). Bir tavuk
100 peso ve bir şişe çiçek yağı 60 pe-
so tutannda.
IRusya-Küba ilişkileri
bir dönüşüm geçiriyor
Herkes, Rusya ile Küba arasında-
ki ilişkinin bir dönüşüm geçirdiği
konusunda hem fıkir. Şimdikı aske-
n işbirlik, askerlerin Sovyet yapımı
silahlann kullanımı ve bakımı üzeri-
ne eğitilmesi, buna ek olarak _yedek
parça sağlammıyla sınırh. Üstelik
bu kadarlık bir yardım bile "tama-
men tkari bir zeminde" yapılıyor.
Küba Savunma Bakanlığı yetkili-
leri, Küba'nın bazı yedek parcalan
ülkede üretebileceğıni söylüyor. An-
cak, sözgelimi özel yağlama madde-
lerinin Rusya'dan getirilmesı, bir
zorunluluk. Aynca, MIG-29 gibi
ağır donammlann, bakım için Rus-
ya'ya gitmesi gerekiyor.
Ruslann Lourdes'teki elektronık
gözlem üssünde (Amerikablann ol-
Küba'da yakıt sıkıntısı çekilmesine karşın trafîk sorunu yok. Havana'da yaşayan bu dört kişilik aile utaşım sorununu Küba yapımı iki kişilik bir bisikletle çözmuş.
dukça duyarb olduğu bir konu). 2
bin 100 Rus eleman çalışıyor. Geçen
kasım ayında Moskova'da, Rusya
ve Küba arasında ımzalanan anlaş-
mayla ilişkilerin süreklıliği sağlandı.
Rus yetkililer üssün START dahil,
uluslararası silah kontrolü anlaşma-
lanmn işlemesınde önemli bir rol
oynadığını ileri sürüyor.
Bunun dışında Rusya. 1962'de
yaşanan füze krizı döneminde yer-
leştirdıği tugayı gen çekti. "Teknik
uzman" sıfatlı bazı Ruslar hala ülke-
de. ama Kübahlar. sayılannın bir
düzineyi bile bulmadığım söylüyor.
Kübalı yetkililer, kendi askeri do-
narumlannın ekonomik koşullara
uydurulması gerçeğini kabul ediyor.
1980'lerin sonunda Küba'mn sa-
vunma bütçesi. yılda bir milyar pe-
soyu buluyordu. Savunma bütçe-
sindeki bu dolgunluk, Angola ve Et-
yopya'ya asker gönderildiği ve Kü-
ba'nın "uluslararası" olduğu gün-
lerde kaldı. Ordunun şimdiki rolü,
yalmzca ülke savunmasıyla sı-
nırlandınlmış durumda.
Kübalı yetkililer. orduda yüzde
30-40 oramnda bir indırime gıdildi-
ğini söylüyor. Yetkililer. 150 bin ki-
şiden oluşan ordunun, şimdüik ye-
terli olduğunu düşünüyor. Buna ek
olarak 350 bin yedek kuvvet, kadın
ve erkeklerden oluşan 1.5 milyonluk
milis güç ve 1400 yöresel savunma
bölgesinde yaşayan 4 milyon Küba-
lı bulunuyor.
Devrimci Silahlı Birlıkler'in Baş-
kan Yardıması General Llises Ro-
sales del Toro, "Küba kimse için bir
tehdit oluşturmuyor ama kendisini
savunmaya kararlı" dıyor.
Öyle görünüyor ki Küba yönetı-
mi, başta Fidel Castro oldukça,
ABD politikalannda önemli deği-
şiklikler olmasını beklemeyecek.
Küba yetkilileri, ABD'nin bölgede
haber vermeden gerçekleştirdiği as-
keri etkinlıkleri kesinlikle hoş karşı-
lamıyor.
Küba hükümeti. özellikle de eko-
nomik anlamda zorluklann yaşan-
dığı şu günlerde. ABD'nin düşman-
ca tutumunun (ekonomik ambargo,
hükümet destekli radyo ve TV ka-
nallanndakı açıklamalar, askeri et-
kinlikler) halkın Castro rejimini des-
teklemesine neden olduğunu dü-
şünüyor.
Adanın sorunlan ortaya konduk-
tan sonra. ABD'nin ada hakkında
yürüttüğü politıkayla Küba'ya de-
mokratik bir rejim sunmadığı orta-
ya çıkıyor.
Jack Mendelsohn
Meksika'da demokrasi umutlan bir başka bahara kaldı
Carios Salinas'ın amacı demokrasi değil, koltuğunu konımak
C
umhurbaşkanı Carios Salinas
de Gortari'nin gerçekleştirdiği
değişim son yıllarda demok-
rasi umutlannı arttırmasına karşın.
geçen yıl politik reform için vaat et-
tıkleri çok sıradan kaldı. Bu vaatle-
rin önemli bir kısmı geçen hafta ka-
bul edilen yasalarla yerine getirildi.
Salinas. politik partilerin fınans-
manı için düzenlemeler yapılmasını,
seçim kampanyalanndakı harca-
malara sınırlama getirilmesi, seçim
yetkililennın daha bağımsız olması
ve muhalefet partilennin medyada
daha fazla yer alması yönünde dü-
zenlemeler yapılmasını gündeme ge-
tirmışti.
Geçen hafta, yasa koyuculann ra-
porunu alan Salinas. Meksika'da
demokrasinın ilerlediğini beiırtme-
dı. Bunun yerine. Kurumsal Dev-
rimci Parti'nin üyelenne ve karşıtla-
nna yasalann gelecek yılki cumhur-
başkanlığı seçimleri öncesinde "'po-
litik nezaket"in sağlaması gerektiğı-
ni söyledı.
Salinas yönetiminde politik ser-
bestleşme, partısinin 64 yıllık ikti-
dannı riske atmaktansa sağlam-
laştırmayı amaçladığı için, en son
değişiklikler ne Meksika'da. ne de
ulke dışında tepkılere yol açacak.
İktidar, muhafazakar muhalefet-
ten bu değişimler için destek alırken.
solcu lıdcr Cuauhtemoc Cardenas ile
ciddı bir pazarlığa girmekten kaçın-
dı. Cardenas'ın partisi ülkedeki se-
çim sisteminı ağır biçimde eleştiri-
yor. Meksikalı yetkililer, değişik-
liklerin ABD'nin seçim sistemi üze-
rine yaptığı eleştirileri azaltacağını
umuyordu. ancak Amerikan Kong-
resi'nin NAFTA (Kuzey Amerika
sika'daki politik değişimin yavaşlı-
ğının bunu daha da arttırdığmı söy-
ledi.
1988'de bir kuşku bujutu altında
seçilen Salinas (Seçim bilgisayarlan
Cardenas öndeyken bozuldu. bir-
kaç gün sonra bılgisayarlar yeniden
çalıştığında Salinas kazanmıştı),
Meksika'da politik rekabetı eşitle-
mek için kendisinden öncekilerden
Cumhurbaşkanı Carios Salinas. partisinin 64 yıllık
iktidannı tehlikeye atmamak için demokrasi yönünde
ciddi adımlar atılmasmı engelliyor. Salinas. gelecek yıl
yapılacak cumhurbaşkanhğı seçimleri öncesinde
makyaj tazelemekten öteye geçmeyen yasa
değişikliklerini kabul etti.
Serbest Ticaret Antlaşması) üzenn-
deki tartışmalan nedeniyle Meksi-
ka'daki bu gelışmeler arka planda
kaldı.
Nevv Jersey'den Demokrat Parti
milletvekilı Robert ToriceUi "Politik
reform konusunda bizi ciddiye aldık-
larını sanmıyorurn" dedi. Temsilciler
Meclisi'nın Dış İlışkıler Kurulu'nun
Batı Yanmküresi Altkurulu başka-
nı olan ToriceUi. NAFTA üzennde-
ki kaygılannın arttığını ve Mek-
daha çok çaba gösterdi.
İktidar. sandık yetkililerinin seçi-
minde güçlü etkisini sürdüriırken,
lotarya sürecin bir parçası haline
geldi. Oy kullananlann pannak izle-
rini taşıyan yeni kayıt kartlan, bır-
den fazla oy kullamlması olasılığını
büyük ölçüde ortadan kaldırdı. Se-
çimlerde ilk kez gözlemcilerin yer al-
ması kabul edildı.
Salinas'ın politik değişıklıklerde-
ki öteki çabalarından tarklı olarak.
son reform paketi, demokratik ide-
allerin göz ardı edildiği kapalı kapı-
lar ardındaki toplantılarda yapıldı.
Salinas. geçen yıl 1 kasımda yaptığı
konuşmasında partisinin geleneksel
olarak yararlandığı büyük avantaj-
lan ortadan kaldıracağım söylemiş-
ti. Yolsuzluklar azalınca. adil reka-
bet sorunu. bazı eyaletlerde tartış-
malı seçimlerden sonra muhalefet
partilerinin şiddetli protesto eylem-
leri düzenlemelerine neden olmuştu.
Hükümet yetkilileri. iktidardaki
partinin uzun zamandır devlet kay-
naklanndan büyük ölçüde yarar-
lanmasını kısmaya yönelık tartış-
malara girmektense, tartışmayı ve
muhalefeti bölmeyı tercih etti.
Yeni yasalarçıktığı zaman, solun
tepkisi tahmin edilebılirdi: Demok-
raıik Devrimci Parti'nin liderlerin-
den biri olan Ricardo Yalero "Seçim
polisi olmak zorunda olmamız üzü-
cü" dedı. Ne Valero. ne de öteki par-
ti lıderlen bu reform paketiyle se-
çimler üzerine düşen gölgenin kal-
kacağını umuyor. Valero, gelecek
yıl yapılacak seçimlerde pobslik
yapmaları gerekeceğıni ve ciddi
tartışmalar yaşanmasının kaçını-
Imaz olmasından kaygılandıklannı
belirtti.
The Nevv York Times