20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 EYLÜL1993 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 11 DÜNYADAN KISA KISA Mitsubishi'nin Chrysler'i • Ekonomi Servisi - Japonya'nın önde gelen otomobil üreticilerinden Mitsubishi, ABDnin Chrysler firması tarafından üretilecek bir otomobili kendi ülkesinde pazarlama olanaklannı araşünyor. Chrysler'in yeni piyasaya sürdüğü Neon marka otomobüin Japonya'da da pazarlanmasının ardında yatan amaç, Mitsubishi yetkililerince "zor durumdaki Amerikan otomobil piyasasındaki tıkanıklığm aşıhnası." Rusya'nın ortakları • Ekonomi Servisi - İsveç-İsviçreortak kuruluşu Asea Brown Boveri şirketi, Rusya'nın Saturn şirketi ile ortak girişimlere hazırlaruyor. Saturn, Ruslann Sukhov 27jet uçaklannın motorlannı üretiyor. Ortak girişim gerçekleştiğinde, taraflar motorlann belirli parçalanrun üretimine geçecekler. Toshiba evlendiriyor • Ekonomi Servisi - Japonlann ünlü elektrikli araçlar üreticisi Toshiba bir yandan yenin sürekli değer kazanması, bir yandan da piyasa koşullannın zorlamasıyla, grup bünyesindeki iki şirketini 'evlendirme' karan aldı. Tokyo Electric ve TEC Electrinics, grubun zarar eden iki şirketiydi. Otomobiller rahatladı • Ekonomi Servisi - Batı Avrupa otomobil üreticileri, yılın son üç ayında rahatlayacakgibi. Yılbaşından bu yana üretim ve satışlardaıj yana. _ sıkınü çeken ve sürekÛ işçi çıkartan Batı Avrupalı otomobilciler ağustos ayında sadeceyüzde 1.5'lik bir düşüş gösterdiler. Telefoncunun azizliği • Ekonomi Servisi - ABD'nin önde gelen telefon şirketlerinden US West. elindeki telefon ağını çürüğeçıkartacağını ve yepyeni bir telefon-data-video ağı kuracağını açıkladı. Toplamı 3 milyar 800 milyon dolara mal olacak yeni sistemin faturasını ise iştençıkartılacak 9 bin işçi ödeyecek. Mercedes tekledi • Ekonomi Servisi - Ikincı Dünya Savaşı'nın sonundan bu yana sürekli kareden Daimler-Benz, bu yıl ilk kez zarara uğradı. Mercedes'le tanınan Daimler-Benz yılın ilk yansında 592 milyon dolar zarara uğradığını açıkladı. Nike sarsılıyor • Ekonomi Servisi - Spor ayakkabıda dünyanın en önde gelen markası olarak kabul edilen Nike, Oregon'daki atletizm ayakkabısı ve gereçleri üreten biriminin, kârlarda düşüş olacağını açıklamasıyla birlikte sarsıldı. New York Borsasfnda Nike hisselerinin düştüğü gözlenirken, borsa ;evreleri "ucuza üretip, oahakya satan Nike'm kısa üamanda toparlanacağY" »örüşünde birleşivorlar. En çok otomobil üreten firmalar sıralamasında üç basamak atlayarak dünya 26'nası oldu TOFAŞ devler arasındayükseliyor • Fortune Dergisi'nin "Dünyanın en çok oto üreten 30 fırması" araştırmasında 26.'hğa yükselenTOFAŞ üretimini bu yıl yüzde 32.5 arttırarak 142 bin adede çıkardı. ÖZGEN ACAR NEVVYORK- "Dünyanın en çok oto üreten 30 fırması" listesinde geçen yıl 29. olan TOFAŞ'ın bu yıl 26. sı- raya yükseldiği açıklandı. Önümüzdeki hafta yayımla- nacak olan ve iş dünyasının önemlidergilerinden" Fortune'- 'un yaptığı araştırmada Gene- ral Motors birinciliği aldı. General Motors'un gelirinin 133 milyar dolar (yaklaşık 1.6 katrilyon lira) ve kannın ise 25 milyar dolar (yaklaşık 300 tril- yon lira) olduğu açıklandı. Geçen yılki sıralamanın ko- runduğu ilk beşte. General Mo- tors'un ardından ikinciliği Amerikan Ford Motor, üçün- DÜNYANIN OTOMOTİV DEVLERİ: Sıra 1 2 3 4 5 Adı Amerikan General Motors-Chevrolet, Buick, Opel Amerikan Ford Motor-Ford, Lincoln, Ja- guar Japon Toyota Motor-Toyota, Lexus Alman VolkswagervVolkswagen, Audi, SEAT Japon Nissan Motor-Nissan, Infinity Adet 7.146.000 5.764.000 4.249.000 3.500.000 2.963.000 Dünya sıralamasının ilk beşini Amerikan, Japon ve Alman oto- moriv de>leri paylaştı. Dün\anın en çok otomobil üreten fîrma- ları sıralamasında üç basamak yükselerek 26.'lığa çıkan TO- FAŞ'ın 20 eylülde ürettiği bir milyonuncu otomobil Koç Holding Şeref Başkanı Vehbi Koç'a armağan edildi. cülüğü Japon Toyota Motor, dördüncülüğü AJman Volks- wagen, beşinciliği Japon Nis- san Motor aldı. Geçen yıl 9. du- rumdaki Amerikan Chrysler fırması bu yıl 6,'lığa yükselir- ken. Fransız Peugeot 7.'liğe düştü ve geçen yılın 1 Tincisi Fransız Renault ise 8. sıraya oturdu. Listede geçen yıl 29. olan TOFAŞ'ın bu yıl yüzde 32.5 oranmda "patlama niteli- ğinde bir artış" ve 142 bin oto üretimiyle 26. sıraya yükseldiği gözleniyor. Listede. TOFAŞ'ın gelirini geçen yıla kıyasla yüzde 12.7 oranında arttırarak 1.103 milyon dolara (yaklasık 13.2 trilyon lira) ve kannı da yüzde 277.1 oranında bir artış ile 134 milyon dolara (yaklaşık 1.6 tril- yon lira) çıkarttığı açıklandı. Listede TOFAŞ'ı Ukrayna'- nın ZAZ, Hindistan'ın Maruti Udyog. Malezya'nın Proton ve Rusya'nın AZLK fırması izli- yor. "Fortune" Fransız Rena- ult ve İsveç Volvo şirketlerinin birleşmesine dikkat çekerken, dünya piyasasında Japonya'- nın frene, Amerikan firmalan- nın ise gaza bastığını yazdı. Türk basını tüketici şikayetlerini, Batı basını serçelerin tek eşli yaşamını yazıyor Tüketici dünyabasınının gündeminde • 'Türk tüketicisinin de Danimarkadakilerle benzer sorunlan var. Ancak şu anki yasalar Türk tüketicisinin sorunlannı çözmekte sınırlı kalıyor' Ekonomi Servisi - Türk basınına Cumhuriyet'ın öncülüğünde giren tü- ketici sorunlan Batı gazetelerinde de popüler. Haftarun en az bir günü tüke- ticinin gündeminde olan konulan işle- meye aynlıyor. Ancak Batı basınının tü- ketici konusunu ele alış biçimi farklı. Türkiye'de bozuk malı değiştirtmek için uğraşan basın, Batı da tüketiciyi bilgi- lendirmeye yönelik yayın yapıyor. Danimarka'nın 3 büyük gazetesin- den biri olan BERLINGSKE TIDEN- DE'nin tüketici yazan Henrik Larsen Kopenhang serçelerinin tek eşli yaşamı, kanalizasyon fareleri veya horlama ko- nusunda yazılar hazırbyor. "Bunlar ha- 'yâtın içinden, sıcak konular. İnsanlarm her gün gördüğü ve merak ertiği şeyler" diyen Larsen, Avrupalı tüketicinin so- runlannı çözecek kurumlann zaten uzun ytllardır etkin bir şekilde çalıştığıru hatırlatıyor. 10 yılı aşkın süredir tüketici sorunlan- nda uzmanlaşan Henrik Larsen'in Türkiye ve Da- nimarka'daki tüketicilere ilişkin yorumlan şöyle: TtfltKİYE - Danimar- ka'daki tüketicilerin kötü niyetli satıalar karşısında yasalarla desteklenen mü- cadele gücü var. Aynı tü- ketici sorunlan Türkiye'de de olabilir. Örneğin aldığı buzdolabı istediği gibi çı- kmayabilir. Bu durumda ne yapacak? Şu anda Tür- kiye'de var olan yasal dü- zenlemeler sınırlı kalıyor. Kanımca Parlamentoda görüşülmeyi bekleyen Tü- Henrik Larsen. keticiyi Koruma Yasa Ta- sansı yürürlüğe girerse çok daha etkili ğa sonuçlar alınacak. DANİMAMMA - Yasal düzenleme- şan iki kurum var. Birincisi 1947'den beri var olan Tü- ketici Konse- yi. Yan kamu niteliğınde olan konse- yin yıllık 3 ılyon arklık bir vıtçesi var. I üketici so- runlannı AT ve Danimar- ka'nın yasa- lanna bağlı kalarak çöz- meye çalişır. Örneğin bir ürünün sağlı- saptarsa bunu ler konusunda İskandinav ülkelerinin de dahil olduğu Kuzey Avrupa Ülke- lerinin uzun birgeçmişi var. Danimarka buna çok iyi bir örnek. Tüketiciyi koru- mak konusunda son derece etkin çalı- zararlı olduğunu basın yoluyla kamuoyuna açıklar. Ikinci kurum, Endüstri Bakanüğı bünyesinde faaliyet gösteren Tüketici Birliği. Kamu kuruluşu olduğu için gö- rüş bildirmez. Yalnızca gerekli testleri yapar. Birliğin içinde çalışan Tüketici Şikayetleri Dairesi ise 130 bin lira karşılığında yaptığınız başvurulan ince- leyerek öneri niteliğınde karar alır. Fir- malar yasal yaptınmı olmadığı halde dairenin aldığı kararlan genellikle uy- gularlar. Aksi halde piyasada imaj kaybına uğrarlar. AVMVPAMJ TÛKETİCt - Özellik- le yaşlı ve huysuz ınsanlar çok şikayetçi. Tüketici Şikayetleri Dairesi'ne yılda 50 bin adet başvuru oluyor. Ancak bun- lann yalnızca 11 bini incelenebiliyor. Bunun nedeni ise başvuru dosyalan- ndaki eksiklikler. İncelenen şikayetlerin bir bölürnünde de tüketici haksız bulu- nuyor. Örneğin daireye yapılan başvu- rulardan biri konuşmayan bir papağan- la ilgiliydi. Tek çocuklu bir ailede anne hastalamp hastaneye yatıyor. Oğluyla yalnız kalan baba çocuğun ısrarlanna dayanamayıp eve papağan alıyor. An- cak baba-oğulun günlerce süren uğ- raşmalanna karşılık papağan bir türlü konuşmuyor. Bunun üzerine Tüketici Şikayetleri Dairesi'ne başvuruyorlar. Daire yaptığı incelemede babayı haksız bulduğu gibi "Konuşma dinlemek isti- yorsanız eşinizin iyileşip eve dönmesini bekleyin" yorumunu yapıyor. DUNYA EKONOMSINE BAKIŞ ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA CAPRAZKURLAR 1 1.6465 1.5284 116200 6.6756 5.8222 5.7365 1.8490 132.00 8.0699 1.4360 1590.25 105.82 1.3193 7.1775 3.7503 ISttPte 1ECK SMt: mt: ANMUUII MMMMapfeı AnstralyaDaiMi KnMryafM DaılMrtsKPtn RiMarftkası FraasDFfMp HMaMarMriu baaıytl Ptutau bnçRpua bvi^tFnHiı ttHyaaUpad Ja»MVHi tmâ»Mm MraçKPMa 1.4978 ABDMarı 1 i585AB0Man i.4087«B0IMan 17142.70TL GATT Anlaşması ve Avrupa Birliği • ^ ransa nın, geçen sene ğ J ABDveAT arasında yapı- ğ T lan Blair House ön anlaş- * masını yeniden görüşme- ye açmak istemesi, bu olmadığı tak- dirde veto hakkını kullanmakla teh- dit etmesi, GATT Uruguay Raundu görüşmelerinin son toplant tarihi olarak 15 aralıkta imzalanma şansını büyük ölçüde azalttı. Geçen kasım ayında ABD ve AT arasında yapılan Blair House ön an- laşması, 1994'ten başlayarak beş yıl içinde, devletdestekli tarım mal- ları ihracatının değer olarak %21, hacim olarak da %35 azaltılmasını ve AT'de yağlı tohumlar üretimine ayrılan toprakların azaltılmasını ön- görüyordu. O zaman bu sütunlarda konuyu tartışırken bir Fransız veto- sunun son dakikada GATT anlaş- masını karaya oturtabileceğini ha- tırlatmış ve GATT'ın geleceğinin pek iç açıcı olmadığına işaret etmiş- tim. Şimdi Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe "Fransa'nın bu haliyle Blair House anlaşmasını kabul et- meye hazır olmadığını ve eğer GATT anlaşması 15 aralıkta imza- lanmazsa bunu da bir felaket olarak görmeyeceklerini" söylüyor. 20 eylülde AT dışişleri, tarım ve ti- caret bakanları konuyu tekrar gö- rüşmek vebirçıkışyolu bulmakiçin birarayageldiler. 12 saat süren top- lantıda Belçika'nm "ABD ile bazı noktalann açıklığa kavuşturulması ve gerekli eklerin yapılması için ye- niden görüşmelere başlanması önerisi çok sert bulundu. Bunun ye- rine Fransa ve Almanya'nın "Bazı konulan tekrar görüşmek üzere" AT'nin bu konudaki baş pazarlıkçısı Leon Brittan ı ABD'ye göndermeyi öneren teklifi kabul edildi. Fransız- Alman ortak önerisi, öncelikte AT tarım malları stoklarının geleceği, tahıl dış alımları ve ABD'li çiftçilerin gelecekte AT tarım rejimini sorgu- lamalarını engelleyecek bir barış maddesinin eklenmesi konularını görüşmeyi kapsıyor. Pratikte ise bu, Blair House anlaşmasının yeni- den ele alınması anlamına geliyor. Evvelki hafta Bill Clinton bu olasılığı Avustralya Başbakanı Paul Kea- Ung ve ingiltere Başbakanı John Major'la görüşmüş ve her ikisinin de desteğini almıştı. Bu görüşmeler üzerine açıklamada bulunan Beyaz Saray Sözcüsü Dee Dee Meyers de Blair House anlaşmasının yeniden ele alınmasına ilişkin bir soruya "olasılık dışı" diye cevap vermişti. Şu sırada Bill Clinton'ın NAFTA (Ku- zey Amerika Serbest Ticaret Anlaş- ması) ile boğuşurken Blair House konusunda taviz vererek korumacı- lık lobisinin elini güçlendirmek iste- meyeceği de düşünülürse Alman- Fransız önerisinin kabul edilme şansının da zayıf olduğu görülür. "Fransız köylüsü kızgın" Şimdi Fransa dünyanın kötü ada- mı olmuş durumda. IMF Başkanı Camdessus'un "GATT imzalan- mazsa guçlü bir ekonomik büyüme beklemeyin" demesine bakılırsa dünya ekonomisinde durgunluğun diği gibi GATT'tan faydalanacaksa, 1950-1990 arasında köylü nüfusu 4 milyon kişi azalmış, demek ki bir- kaç yüz bin kişi daha azalsa çok bü- yük bir etkisi olmayacak. Fransa'da tarım ürünleri GSMH'nin %4'ünü oluşturuyor ve köylüler ürünlerinin sadece %30'unu ihraç ediyorlar. Blair House anlaşmasına konu olan miktar ise bu %30'un %20'si. ikinci gariplik ise bizzat GATT'ın dünya ti- careti ve üretimi üzerindeki olası et- kileri. Daha önce de aktarmıştım. Aslında bu etkilerin ne olduğunu kimse bilmiyor? Ortalıkta çiğnene çiğnene artık sakız olmuş bir 200 milyar dolar lafı var. Bu, 1992de OECD tarafından yayımlanmış kısa ve "mütevazı" bir makalade ortaya atılmış kaba bir hesap: "Eğer güm- rük vergileri Uruguay Roundu'nda uzamasından Fransa'nın sorumlu olduğu sonucuna dahi varılabilir. Ancak bu manzaraya daha yakın- dan bakınca ilk anda görülenden başka boyutların da olabileceği an- laşılıyor. Böyle bir kuşkuyayol açan ilk gariplik Fransa'yı ve hatta Av- rupa'yı teslim almış gibi görünen Fransız köylülerinin bu etkileri ile uyuşmayan ekonomik ve demogra- fik durumları. Bu köylüler Fransa'- da toplam çalışan nüfusun %5'ini oluşturuyorlar. Fransız halkının %80'i şehirlerde yaşıyor. Öyleyse Fransız köylüsü oy potansiyeli açı- sından hükümetleri teslim alacak kadar büyük bir güç değil. Hem de eğer nüfusun çoğunluğu iddia edil- amaçlandığı gibi %30 azaltılırsa bu, dünya ticaretine 2002 yılından itibaren yılda 200 milyar dolarlık bir katkıda bulunacak." Bu da eğer merkez ekonomileri bu süre boyun- ca makaledeöngörüldüğü gibi istik- rarlı büyümeyi ve tam istihdamı sağlarlarsa. Bu 200 milyara gelin- ce, bu zaten tüm dünya ticaretinin toplam hacminin %0.8'inden daha büyük bir rakam değil. Bu arada, bu tür genel gümrük indirimleri sonun- da az gelişmiş ülkelerin pazar- larının gelişmiş ülkelerin tarım mal- larına açılmasının Afrika'da olduğu gibi yerel ekonomileri çökerterek yol açtığı açlık felaketlerini arttırma tehlikesi de cabası. Bunları bir ara- ya koyunca "Acaba bir kaşık suda fırtına mı çıkıyor?" diye sormamak elde değil. Avrupa Birliği boyutu Bu denklemi çözmek için iki de- ğişkene daha gerek var. Bunlardan biri Avrupa Para Sistemi'nin çök- mesi ile Avrupa Birliği'nin tehlikeye girmesi. Ikincisi de bunun arka pla- nını oluşturan ekonomik durgunluk. Ekonomik durgunluğun işsizliği Av- rupa'da alabildiğince arttırdığını bi- liyoruz. Fransa ve Almanya'nın yö- neticileri bu konuda hem ekonomik hem de politik büyük sıkıntı için- deler. Bu soruna hem sağda hem solda güçlü bir popülist tepki, var olan ekonomik sosyal sistemi sor- gulamak yerine dış düşmanlara yö- nelmek güdüsü ile dış ticarette ko- rumacılık isteği oldu: "Yabancılar işlerimizi alıyorlar, yabancı malları fabrikalarımızı iflas ettiriyor!" Özel- likle Fransa'da köylülerin popüler kültürdeki yeri bu ruh halini meşru- laştrdı ve GATT'a direnci güçlen- dirdi. Benzer bir durumu Belçika'da ve ispanya'da da görmek mümkün. Uluslararası rekabet kapasitesi daha güçlü olan Almanya'da ise ko- rumacılık isteği daha zayıf. APS'nin çökmesinde ise uluslararası spekü- latörlerin, örneğin ABDden Soros 1 - un büyük rolü oldu. Geçen hafta Jacfc Delors'un AT dışı spekülatör- lerin para sisteminde tekrar istik- rarsızlık yaratmasını engellemek için sermaye hareketlerine yeniden kontrol getirilmesi önerisi, APS'nin çökmesi konusunda da suçlanacak bir dış düşman bulunduğunu göste- riyordu. Böylece ticari korumacılık isteğinin yanına mali korumacılık isteğieklenerekoluşmaktaolan "Av- rupa kalesi" resmi iyice şekillendi. Görülen o ki Avrupa Birliği süre- cini yeniden hareketlendirmek için şimdi de bir dış düşmanlara karşı birleşip bir "Avrupa kalesi" oluştur- ma seçeneği güçlendirilmek isteni- yor. Işte bu yüzden GATT'a bu şiddet- te karşı çıkanlar, bir avuç köylünün çıkarlarını çok aşan, dünyanın gele- cekte alması olası şekillenmelere ilişkin, daha geniş politik hedefleri göz önüne alıyorlar gibi geliyor bana. ANKARAPAZARI YAKUPKEPENEK Deniz Bitmeden Son aylarda ekonominin genel gidişi kamuoyunun gün- demine gelmiyor. Ucundan kıyısından da olsa devlet malının nasıl yağmalandığı üzerinde sonuçlandırılamayan tartışmalar oluyor. TV dizileri yapılıyor. Oysa ekonominin temel direkleri yeniden sallanıyor. Türkiye ekonomisinin yıllardır süregelen ve bir türlü iyı- leştırilemeyen iki ağır hastalığı vardır. Bunlar dış ödeme güçlüğü veenflasyondur. Son ayların gelişmeleri işte bu iki alanda çok daha olumsuz gelişmelere gebe olunduğunu gösteriyor. Gerek dış ticaret gerekse kamu kesimi denge- leri yeniden bir ağır ekonomik bunalımın izlerini taşıyor. içinde bulunduğumuz yılın ilk yedi ayında dış ticaret açığı 7.8 milyar dolardır. Bu büyüklük 1980 öncesi ekonomik bu- nalımının yıllık dış ticaret açığının iki katından daha faz- ladır. Ancak Türkiye yüksek faiz uygulamasıyla ulusla- rarası para sermayesinin çekim alanı özelliği taşıyor ve şimdilik döviz sıkıntısı çekmiyor. Bununla birlikte yılın ilk yedi ayında dışsatımın, geçen yılın aynı dönemıne oranla yüzde 3.3 artmasına karşılık dışalımın yüzde 29.7 artmış ol- ması çok olumsuz bir gelişmedir. Sonuçta ülke ulusla- rarası para piyasalanndaki güvenilir konumunu yıtırebılir. Dış borçlanmanın koşulları ağırlaşır, uluslararası sermaye girişi yavaşlar. Bu nedenle dışsatımı artırıcı önlemler, üre- tım artışını temel alarak, gündeme getirilmelidir. ••• Kamu kesiminin gelır-gıder dengesizliği ise çok daha önemli bir öncelik taşıyor. Hükümet 1993 yılında konsolıde bütçenin gelirlerıni 344.4, giderlerini de 397.7 trilyon TL ola- rak saptamıştı. Aradaki 53.3 trilyonluk açık iç ve dış borç- lanma ile kapatılacaktı. Hükümet yılın ilk yedi ayında bu borçlanma sınırına geldı, borçlanma olanağını tükettı. Kısaca denız bitti. Yıl sonuna dek bütçe giderlerinın karşılanması için 110-130 trilyon TL ek gelire gereksinim vardır. Bu durum hükümetin ek bütçe hazırlamasını günde- me getiriyor. Biçimi nasıl olursa olsun yıl sonuna dek 100 trılyonun üzerinde ek kaynak bulunması gerekiyor. Hükümet bütçe açığını, ek bütçe yapsa da kısa sürede iki kaynaktan karşılayabilır; yüksek faizle borçlanarak ya da Merkez Bankası kaynaklarına başvurarak. Bunlardan bi- rincisi çok ağır bir borç ve faiz yükü sonucunu verıyor, ikın- cisi de para miktarının hızla artışı ve bundan kaynaklanan fiyat artışları, daha doğrusu yüksek enflasyon anlamına geliyor. Yıllardır bu iki araç sonuna dek kullanılıyor, yine de ekonomi enflasyon batağından kurtulamıyor, tam tersine daha da kötüye gidiyor. Uygulanan dışa açılmacı ekonomi politikasının en önem- li uygulama aracı para polıtikasıdır. Ancak hükümete bağımlı olan Merkez Bankası, yıllık para programları bile yapamaz, yapsa da uygulayamaz durumdadır. Geçmışte olduğu gibi DYP-SHP ortak hükümetı de bütçe açıklarını kapatmak için borçlanma ve para basma polıtika- larını izledi. Eknomiyi geçmişte bunalıma sürükleyen yön- temleri uygulamayı sürdürdü. Daha büyük sayılarla sürdü- rülen askeri rejim, ANAP dönemi politikalarının sonu ise tam bir başarısızlık oldu. Bütçe açıklarını PTT'nınT'siniyadaTEK'i satarak kapat- mak da olanaklı değıldir. Çıkar yol olamaz. Yapılması gereken ekonomiyı sürekli hasta tutan uygu- lamaların yerine sağlıklı çözüm getirmektır. Sağlıklı çözüm yolu da vergılemeye ilişkin yeni duzen- lemeler yapmaktır. Ek bütçe yapılsın ya da yapılmasın, vergilerle ilgili yeni düzenleme hükümetin ekonomi gündeminin ilk sırasında olmalıdır. Bu köşede sürekli olarak vurgulanan bir noktayı, Başbakan'ın danışmanı da onayliyor. Geçen hafta basında yer aldığı gibi "Türkiye'de vergı gelirleri yetersiz. Vergi toplanamıyor... Devlet vergi borcu olanı neden gızliyor, açı- klamıyor?", diyor Sn. Veysi Seviğ. Bunlar doğrudur; ancak eksiktir. Türkiye'de vergiyi emeğıyle geçinenler, ücretli ve ma- aşlılar verıyor. Sermaye gelirlerinden ilke olarak vergi alınmıyor. Günümüzde SHP'nin ortağı olduğu hükümet as- m(Arkastl5.Sayfada) MERKEZ BANKASI KURLARI ZSEYLILISSS UBDDoları 1 Alman Markı 1 Avustralya Dolan 1 AvusturyaŞıIinı 1 Belçika Frangı 1 Danimarka Kronu 1 Fin Markkası 1 Fransız Frangı 1 Hollanda Florini 1 İsveç Kronu Ilsvıçre Frangı 100 rtatyan Lireti 1 Japon Yeni 1 Kanada Dolan 1 Norveç Kronu ISterlin 1 S.Arabistan Riyali DMZ 12144.66 737605 7946.26 104515 34561 1819.26 2085.92 2117.09 6568.24 1504.93 8457.28 763.70 114 77 9205.38 1692.05 18190.28 3238.32 MT1Ş 1216900 7390 83 7962.18 1047.25 346.30 1822.91 2090.10 2121.33 6581.40 1507.95 8474.23 765.23 115.00 9223.83 1695.44 18226.73 3244.81 tttiulr 1213252 7368.67 7827.07 1044.10 342.15 1801.07 2065.06 2114.97 6561.67 1489.88 8448.82 75606 113.05 9067.30 1675.13 18172.09 , 3 1 8 9 7 5 »nş 12205.51 7413.00 7996.07 105039 347 34 1828 38 209637 2127.69 6601.14 1512.47 8499.65 767.52 115.34 9251.50 1700.53 18281.41 3254.54 "WITH A LITTLE BIT OF IMAGINATION YOU CAN MOVE THE MOUNTAINS" COME AHD JOIH US FOR SHAftlHG THE FUH We are a fastly growing and upward moving international troding company. We are looking for ambifious ond curious workoholics who like to live in the former Soviet Union (Russion is an asset) WE HIEB • Somebody to establish and operate wholesale market chains (experience needed) • Regional office monagers (we will experience you) • Others who feel like making a contribution PLS write to us personolly obout yourselfand send your (V (of coune, mll be kept confidentol) 4. ( ı ı t l t c i 1 1 1 S i t es i A 8/4, L e v t n I I sI a n b u i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle