Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 EYLÜL1993 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI 11
DÜNYADAN
KISA KISA
Mitsubishi'nin
Chrysler'i
• Ekonomi Servisi -
Japonya'nın önde gelen
otomobil üreticilerinden
Mitsubishi, ABDnin
Chrysler firması
tarafından üretilecek bir
otomobili kendi ülkesinde
pazarlama olanaklannı
araşünyor. Chrysler'in
yeni piyasaya sürdüğü
Neon marka otomobüin
Japonya'da da
pazarlanmasının ardında
yatan amaç, Mitsubishi
yetkililerince "zor
durumdaki Amerikan
otomobil piyasasındaki
tıkanıklığm aşıhnası."
Rusya'nın
ortakları
• Ekonomi Servisi -
İsveç-İsviçreortak
kuruluşu Asea Brown
Boveri şirketi, Rusya'nın
Saturn şirketi ile ortak
girişimlere hazırlaruyor.
Saturn, Ruslann Sukhov
27jet uçaklannın
motorlannı üretiyor.
Ortak girişim
gerçekleştiğinde, taraflar
motorlann belirli
parçalanrun üretimine
geçecekler.
Toshiba
evlendiriyor
• Ekonomi Servisi -
Japonlann ünlü elektrikli
araçlar üreticisi Toshiba bir
yandan yenin sürekli değer
kazanması, bir yandan da
piyasa koşullannın
zorlamasıyla, grup
bünyesindeki iki şirketini
'evlendirme' karan aldı.
Tokyo Electric ve TEC
Electrinics, grubun zarar
eden iki şirketiydi.
Otomobiller
rahatladı
• Ekonomi Servisi - Batı
Avrupa otomobil
üreticileri, yılın son üç
ayında rahatlayacakgibi.
Yılbaşından bu yana
üretim ve satışlardaıj yana. _
sıkınü çeken ve sürekÛ işçi
çıkartan Batı Avrupalı
otomobilciler ağustos
ayında sadeceyüzde 1.5'lik
bir düşüş gösterdiler.
Telefoncunun
azizliği
• Ekonomi Servisi -
ABD'nin önde gelen
telefon şirketlerinden US
West. elindeki telefon ağını
çürüğeçıkartacağını ve
yepyeni bir
telefon-data-video ağı
kuracağını açıkladı.
Toplamı 3 milyar 800
milyon dolara mal olacak
yeni sistemin faturasını ise
iştençıkartılacak 9 bin işçi
ödeyecek.
Mercedes
tekledi
• Ekonomi Servisi - Ikincı
Dünya Savaşı'nın
sonundan bu yana sürekli
kareden Daimler-Benz, bu
yıl ilk kez zarara uğradı.
Mercedes'le tanınan
Daimler-Benz yılın ilk
yansında 592 milyon dolar
zarara uğradığını açıkladı.
Nike sarsılıyor
• Ekonomi Servisi - Spor
ayakkabıda dünyanın en
önde gelen markası olarak
kabul edilen Nike,
Oregon'daki atletizm
ayakkabısı ve gereçleri
üreten biriminin, kârlarda
düşüş olacağını
açıklamasıyla birlikte
sarsıldı. New York
Borsasfnda Nike hisselerinin
düştüğü gözlenirken, borsa
;evreleri "ucuza üretip,
oahakya satan Nike'm kısa
üamanda toparlanacağY"
»örüşünde birleşivorlar.
En çok otomobil üreten firmalar sıralamasında üç basamak atlayarak dünya 26'nası oldu
TOFAŞ devler arasındayükseliyor
• Fortune Dergisi'nin
"Dünyanın en çok oto
üreten 30 fırması"
araştırmasında 26.'hğa
yükselenTOFAŞ
üretimini bu yıl yüzde
32.5 arttırarak 142 bin
adede çıkardı.
ÖZGEN ACAR
NEVVYORK-
"Dünyanın en çok oto üreten
30 fırması" listesinde geçen yıl
29. olan TOFAŞ'ın bu yıl 26. sı-
raya yükseldiği açıklandı.
Önümüzdeki hafta yayımla-
nacak olan ve iş dünyasının
önemlidergilerinden" Fortune'-
'un yaptığı araştırmada Gene-
ral Motors birinciliği aldı.
General Motors'un gelirinin
133 milyar dolar (yaklaşık 1.6
katrilyon lira) ve kannın ise 25
milyar dolar (yaklaşık 300 tril-
yon lira) olduğu açıklandı.
Geçen yılki sıralamanın ko-
runduğu ilk beşte. General Mo-
tors'un ardından ikinciliği
Amerikan Ford Motor, üçün-
DÜNYANIN OTOMOTİV DEVLERİ:
Sıra
1
2
3
4
5
Adı
Amerikan General Motors-Chevrolet,
Buick, Opel
Amerikan Ford Motor-Ford, Lincoln, Ja-
guar
Japon Toyota Motor-Toyota, Lexus
Alman VolkswagervVolkswagen, Audi,
SEAT
Japon Nissan Motor-Nissan, Infinity
Adet
7.146.000
5.764.000
4.249.000
3.500.000
2.963.000
Dünya sıralamasının ilk beşini Amerikan, Japon ve Alman oto-
moriv de>leri paylaştı. Dün\anın en çok otomobil üreten fîrma-
ları sıralamasında üç basamak yükselerek 26.'lığa çıkan TO-
FAŞ'ın 20 eylülde ürettiği bir milyonuncu otomobil Koç Holding
Şeref Başkanı Vehbi Koç'a armağan edildi.
cülüğü Japon Toyota Motor,
dördüncülüğü AJman Volks-
wagen, beşinciliği Japon Nis-
san Motor aldı. Geçen yıl 9. du-
rumdaki Amerikan Chrysler
fırması bu yıl 6,'lığa yükselir-
ken. Fransız Peugeot 7.'liğe
düştü ve geçen yılın 1 Tincisi
Fransız Renault ise 8. sıraya
oturdu. Listede geçen yıl 29.
olan TOFAŞ'ın bu yıl yüzde
32.5 oranmda "patlama niteli-
ğinde bir artış" ve 142 bin oto
üretimiyle 26. sıraya yükseldiği
gözleniyor. Listede. TOFAŞ'ın
gelirini geçen yıla kıyasla yüzde
12.7 oranında arttırarak 1.103
milyon dolara (yaklasık 13.2
trilyon lira) ve kannı da yüzde
277.1 oranında bir artış ile 134
milyon dolara (yaklaşık 1.6 tril-
yon lira) çıkarttığı açıklandı.
Listede TOFAŞ'ı Ukrayna'-
nın ZAZ, Hindistan'ın Maruti
Udyog. Malezya'nın Proton ve
Rusya'nın AZLK fırması izli-
yor. "Fortune" Fransız Rena-
ult ve İsveç Volvo şirketlerinin
birleşmesine dikkat çekerken,
dünya piyasasında Japonya'-
nın frene, Amerikan firmalan-
nın ise gaza bastığını yazdı.
Türk basını tüketici şikayetlerini, Batı basını serçelerin tek eşli yaşamını yazıyor
Tüketici dünyabasınının gündeminde
• 'Türk tüketicisinin de
Danimarkadakilerle benzer
sorunlan var. Ancak şu anki
yasalar Türk tüketicisinin
sorunlannı çözmekte sınırlı
kalıyor'
Ekonomi Servisi - Türk basınına
Cumhuriyet'ın öncülüğünde giren tü-
ketici sorunlan Batı gazetelerinde de
popüler. Haftarun en az bir günü tüke-
ticinin gündeminde olan konulan işle-
meye aynlıyor. Ancak Batı basınının tü-
ketici konusunu ele alış biçimi farklı.
Türkiye'de bozuk malı değiştirtmek için
uğraşan basın, Batı da tüketiciyi bilgi-
lendirmeye yönelik yayın yapıyor.
Danimarka'nın 3 büyük gazetesin-
den biri olan BERLINGSKE TIDEN-
DE'nin tüketici yazan Henrik Larsen
Kopenhang serçelerinin tek eşli yaşamı,
kanalizasyon fareleri veya horlama ko-
nusunda yazılar hazırbyor. "Bunlar ha-
'yâtın içinden, sıcak konular. İnsanlarm
her gün gördüğü ve merak ertiği şeyler"
diyen Larsen, Avrupalı tüketicinin so-
runlannı çözecek kurumlann zaten
uzun ytllardır etkin bir şekilde çalıştığıru
hatırlatıyor. 10 yılı aşkın
süredir tüketici sorunlan-
nda uzmanlaşan Henrik
Larsen'in Türkiye ve Da-
nimarka'daki tüketicilere
ilişkin yorumlan şöyle:
TtfltKİYE - Danimar-
ka'daki tüketicilerin kötü
niyetli satıalar karşısında
yasalarla desteklenen mü-
cadele gücü var. Aynı tü-
ketici sorunlan Türkiye'de
de olabilir. Örneğin aldığı
buzdolabı istediği gibi çı-
kmayabilir. Bu durumda
ne yapacak? Şu anda Tür-
kiye'de var olan yasal dü-
zenlemeler sınırlı kalıyor.
Kanımca Parlamentoda
görüşülmeyi bekleyen Tü- Henrik Larsen.
keticiyi Koruma Yasa Ta-
sansı yürürlüğe girerse çok daha etkili ğa
sonuçlar alınacak.
DANİMAMMA - Yasal düzenleme-
şan iki kurum
var. Birincisi
1947'den beri
var olan Tü-
ketici Konse-
yi. Yan kamu
niteliğınde
olan konse-
yin yıllık 3
ılyon
arklık bir
vıtçesi var.
I üketici so-
runlannı AT
ve Danimar-
ka'nın yasa-
lanna bağlı
kalarak çöz-
meye çalişır.
Örneğin bir
ürünün sağlı-
saptarsa bunu
ler konusunda İskandinav ülkelerinin
de dahil olduğu Kuzey Avrupa Ülke-
lerinin uzun birgeçmişi var. Danimarka
buna çok iyi bir örnek. Tüketiciyi koru-
mak konusunda son derece etkin çalı-
zararlı olduğunu
basın yoluyla kamuoyuna açıklar.
Ikinci kurum, Endüstri Bakanüğı
bünyesinde faaliyet gösteren Tüketici
Birliği. Kamu kuruluşu olduğu için gö-
rüş bildirmez. Yalnızca gerekli testleri
yapar. Birliğin içinde çalışan Tüketici
Şikayetleri Dairesi ise 130 bin lira
karşılığında yaptığınız başvurulan ince-
leyerek öneri niteliğınde karar alır. Fir-
malar yasal yaptınmı olmadığı halde
dairenin aldığı kararlan genellikle uy-
gularlar. Aksi halde piyasada imaj
kaybına uğrarlar.
AVMVPAMJ TÛKETİCt - Özellik-
le yaşlı ve huysuz ınsanlar çok şikayetçi.
Tüketici Şikayetleri Dairesi'ne yılda 50
bin adet başvuru oluyor. Ancak bun-
lann yalnızca 11 bini incelenebiliyor.
Bunun nedeni ise başvuru dosyalan-
ndaki eksiklikler. İncelenen şikayetlerin
bir bölürnünde de tüketici haksız bulu-
nuyor. Örneğin daireye yapılan başvu-
rulardan biri konuşmayan bir papağan-
la ilgiliydi. Tek çocuklu bir ailede anne
hastalamp hastaneye yatıyor. Oğluyla
yalnız kalan baba çocuğun ısrarlanna
dayanamayıp eve papağan alıyor. An-
cak baba-oğulun günlerce süren uğ-
raşmalanna karşılık papağan bir türlü
konuşmuyor. Bunun üzerine Tüketici
Şikayetleri Dairesi'ne başvuruyorlar.
Daire yaptığı incelemede babayı haksız
bulduğu gibi "Konuşma dinlemek isti-
yorsanız eşinizin iyileşip eve dönmesini
bekleyin" yorumunu yapıyor.
DUNYA EKONOMSINE BAKIŞ
ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA
CAPRAZKURLAR
1
1.6465
1.5284
116200
6.6756
5.8222
5.7365
1.8490
132.00
8.0699
1.4360
1590.25
105.82
1.3193
7.1775
3.7503
ISttPte
1ECK
SMt:
mt:
ANMUUII
MMMMapfeı
AnstralyaDaiMi
KnMryafM
DaılMrtsKPtn
RiMarftkası
FraasDFfMp
HMaMarMriu
baaıytl Ptutau
bnçRpua
bvi^tFnHiı
ttHyaaUpad
Ja»MVHi
tmâ»Mm
MraçKPMa
1.4978 ABDMarı
1 i585AB0Man
i.4087«B0IMan
17142.70TL
GATT Anlaşması ve Avrupa Birliği
• ^ ransa nın, geçen sene
ğ J ABDveAT arasında yapı-
ğ
T
lan Blair House ön anlaş-
* masını yeniden görüşme-
ye açmak istemesi, bu olmadığı tak-
dirde veto hakkını kullanmakla teh-
dit etmesi, GATT Uruguay Raundu
görüşmelerinin son toplant tarihi
olarak 15 aralıkta imzalanma
şansını büyük ölçüde azalttı.
Geçen kasım ayında ABD ve AT
arasında yapılan Blair House ön an-
laşması, 1994'ten başlayarak beş
yıl içinde, devletdestekli tarım mal-
ları ihracatının değer olarak %21,
hacim olarak da %35 azaltılmasını
ve AT'de yağlı tohumlar üretimine
ayrılan toprakların azaltılmasını ön-
görüyordu. O zaman bu sütunlarda
konuyu tartışırken bir Fransız veto-
sunun son dakikada GATT anlaş-
masını karaya oturtabileceğini ha-
tırlatmış ve GATT'ın geleceğinin
pek iç açıcı olmadığına işaret etmiş-
tim. Şimdi Fransa Dışişleri Bakanı
Alain Juppe "Fransa'nın bu haliyle
Blair House anlaşmasını kabul et-
meye hazır olmadığını ve eğer
GATT anlaşması 15 aralıkta imza-
lanmazsa bunu da bir felaket olarak
görmeyeceklerini" söylüyor.
20 eylülde AT dışişleri, tarım ve ti-
caret bakanları konuyu tekrar gö-
rüşmek vebirçıkışyolu bulmakiçin
birarayageldiler. 12 saat süren top-
lantıda Belçika'nm "ABD ile bazı
noktalann açıklığa kavuşturulması
ve gerekli eklerin yapılması için ye-
niden görüşmelere başlanması
önerisi çok sert bulundu. Bunun ye-
rine Fransa ve Almanya'nın "Bazı
konulan tekrar görüşmek üzere"
AT'nin bu konudaki baş pazarlıkçısı
Leon Brittan ı ABD'ye göndermeyi
öneren teklifi kabul edildi. Fransız-
Alman ortak önerisi, öncelikte AT
tarım malları stoklarının geleceği,
tahıl dış alımları ve ABD'li çiftçilerin
gelecekte AT tarım rejimini sorgu-
lamalarını engelleyecek bir barış
maddesinin eklenmesi konularını
görüşmeyi kapsıyor. Pratikte ise
bu, Blair House anlaşmasının yeni-
den ele alınması anlamına geliyor.
Evvelki hafta Bill Clinton bu olasılığı
Avustralya Başbakanı Paul Kea-
Ung ve ingiltere Başbakanı John
Major'la görüşmüş ve her ikisinin
de desteğini almıştı. Bu görüşmeler
üzerine açıklamada bulunan Beyaz
Saray Sözcüsü Dee Dee Meyers de
Blair House anlaşmasının yeniden
ele alınmasına ilişkin bir soruya
"olasılık dışı" diye cevap vermişti.
Şu sırada Bill Clinton'ın NAFTA (Ku-
zey Amerika Serbest Ticaret Anlaş-
ması) ile boğuşurken Blair House
konusunda taviz vererek korumacı-
lık lobisinin elini güçlendirmek iste-
meyeceği de düşünülürse Alman-
Fransız önerisinin kabul edilme
şansının da zayıf olduğu görülür.
"Fransız köylüsü kızgın"
Şimdi Fransa dünyanın kötü ada-
mı olmuş durumda. IMF Başkanı
Camdessus'un "GATT imzalan-
mazsa guçlü bir ekonomik büyüme
beklemeyin" demesine bakılırsa
dünya ekonomisinde durgunluğun
diği gibi GATT'tan faydalanacaksa,
1950-1990 arasında köylü nüfusu 4
milyon kişi azalmış, demek ki bir-
kaç yüz bin kişi daha azalsa çok bü-
yük bir etkisi olmayacak. Fransa'da
tarım ürünleri GSMH'nin %4'ünü
oluşturuyor ve köylüler ürünlerinin
sadece %30'unu ihraç ediyorlar.
Blair House anlaşmasına konu olan
miktar ise bu %30'un %20'si. ikinci
gariplik ise bizzat GATT'ın dünya ti-
careti ve üretimi üzerindeki olası et-
kileri. Daha önce de aktarmıştım.
Aslında bu etkilerin ne olduğunu
kimse bilmiyor? Ortalıkta çiğnene
çiğnene artık sakız olmuş bir 200
milyar dolar lafı var. Bu, 1992de
OECD tarafından yayımlanmış kısa
ve "mütevazı" bir makalade ortaya
atılmış kaba bir hesap: "Eğer güm-
rük vergileri Uruguay Roundu'nda
uzamasından Fransa'nın sorumlu
olduğu sonucuna dahi varılabilir.
Ancak bu manzaraya daha yakın-
dan bakınca ilk anda görülenden
başka boyutların da olabileceği an-
laşılıyor. Böyle bir kuşkuyayol açan
ilk gariplik Fransa'yı ve hatta Av-
rupa'yı teslim almış gibi görünen
Fransız köylülerinin bu etkileri ile
uyuşmayan ekonomik ve demogra-
fik durumları. Bu köylüler Fransa'-
da toplam çalışan nüfusun %5'ini
oluşturuyorlar. Fransız halkının
%80'i şehirlerde yaşıyor. Öyleyse
Fransız köylüsü oy potansiyeli açı-
sından hükümetleri teslim alacak
kadar büyük bir güç değil. Hem de
eğer nüfusun çoğunluğu iddia edil-
amaçlandığı gibi %30 azaltılırsa
bu, dünya ticaretine 2002 yılından
itibaren yılda 200 milyar dolarlık bir
katkıda bulunacak." Bu da eğer
merkez ekonomileri bu süre boyun-
ca makaledeöngörüldüğü gibi istik-
rarlı büyümeyi ve tam istihdamı
sağlarlarsa. Bu 200 milyara gelin-
ce, bu zaten tüm dünya ticaretinin
toplam hacminin %0.8'inden daha
büyük bir rakam değil. Bu arada, bu
tür genel gümrük indirimleri sonun-
da az gelişmiş ülkelerin pazar-
larının gelişmiş ülkelerin tarım mal-
larına açılmasının Afrika'da olduğu
gibi yerel ekonomileri çökerterek
yol açtığı açlık felaketlerini arttırma
tehlikesi de cabası. Bunları bir ara-
ya koyunca "Acaba bir kaşık suda
fırtına mı çıkıyor?" diye sormamak
elde değil.
Avrupa Birliği boyutu
Bu denklemi çözmek için iki de-
ğişkene daha gerek var. Bunlardan
biri Avrupa Para Sistemi'nin çök-
mesi ile Avrupa Birliği'nin tehlikeye
girmesi. Ikincisi de bunun arka pla-
nını oluşturan ekonomik durgunluk.
Ekonomik durgunluğun işsizliği Av-
rupa'da alabildiğince arttırdığını bi-
liyoruz. Fransa ve Almanya'nın yö-
neticileri bu konuda hem ekonomik
hem de politik büyük sıkıntı için-
deler. Bu soruna hem sağda hem
solda güçlü bir popülist tepki, var
olan ekonomik sosyal sistemi sor-
gulamak yerine dış düşmanlara yö-
nelmek güdüsü ile dış ticarette ko-
rumacılık isteği oldu: "Yabancılar
işlerimizi alıyorlar, yabancı malları
fabrikalarımızı iflas ettiriyor!" Özel-
likle Fransa'da köylülerin popüler
kültürdeki yeri bu ruh halini meşru-
laştrdı ve GATT'a direnci güçlen-
dirdi. Benzer bir durumu Belçika'da
ve ispanya'da da görmek mümkün.
Uluslararası rekabet kapasitesi
daha güçlü olan Almanya'da ise ko-
rumacılık isteği daha zayıf. APS'nin
çökmesinde ise uluslararası spekü-
latörlerin, örneğin ABDden Soros
1
-
un büyük rolü oldu. Geçen hafta
Jacfc Delors'un AT dışı spekülatör-
lerin para sisteminde tekrar istik-
rarsızlık yaratmasını engellemek
için sermaye hareketlerine yeniden
kontrol getirilmesi önerisi, APS'nin
çökmesi konusunda da suçlanacak
bir dış düşman bulunduğunu göste-
riyordu. Böylece ticari korumacılık
isteğinin yanına mali korumacılık
isteğieklenerekoluşmaktaolan "Av-
rupa kalesi" resmi iyice şekillendi.
Görülen o ki Avrupa Birliği süre-
cini yeniden hareketlendirmek için
şimdi de bir dış düşmanlara karşı
birleşip bir "Avrupa kalesi" oluştur-
ma seçeneği güçlendirilmek isteni-
yor.
Işte bu yüzden GATT'a bu şiddet-
te karşı çıkanlar, bir avuç köylünün
çıkarlarını çok aşan, dünyanın gele-
cekte alması olası şekillenmelere
ilişkin, daha geniş politik hedefleri
göz önüne alıyorlar gibi geliyor
bana.
ANKARAPAZARI
YAKUPKEPENEK
Deniz Bitmeden
Son aylarda ekonominin genel gidişi kamuoyunun gün-
demine gelmiyor. Ucundan kıyısından da olsa devlet
malının nasıl yağmalandığı üzerinde sonuçlandırılamayan
tartışmalar oluyor. TV dizileri yapılıyor. Oysa ekonominin
temel direkleri yeniden sallanıyor.
Türkiye ekonomisinin yıllardır süregelen ve bir türlü iyı-
leştırilemeyen iki ağır hastalığı vardır. Bunlar dış ödeme
güçlüğü veenflasyondur. Son ayların gelişmeleri işte bu iki
alanda çok daha olumsuz gelişmelere gebe olunduğunu
gösteriyor. Gerek dış ticaret gerekse kamu kesimi denge-
leri yeniden bir ağır ekonomik bunalımın izlerini taşıyor.
içinde bulunduğumuz yılın ilk yedi ayında dış ticaret açığı
7.8 milyar dolardır. Bu büyüklük 1980 öncesi ekonomik bu-
nalımının yıllık dış ticaret açığının iki katından daha faz-
ladır. Ancak Türkiye yüksek faiz uygulamasıyla ulusla-
rarası para sermayesinin çekim alanı özelliği taşıyor ve
şimdilik döviz sıkıntısı çekmiyor. Bununla birlikte yılın ilk
yedi ayında dışsatımın, geçen yılın aynı dönemıne oranla
yüzde 3.3 artmasına karşılık dışalımın yüzde 29.7 artmış ol-
ması çok olumsuz bir gelişmedir. Sonuçta ülke ulusla-
rarası para piyasalanndaki güvenilir konumunu yıtırebılir.
Dış borçlanmanın koşulları ağırlaşır, uluslararası sermaye
girişi yavaşlar. Bu nedenle dışsatımı artırıcı önlemler, üre-
tım artışını temel alarak, gündeme getirilmelidir.
•••
Kamu kesiminin gelır-gıder dengesizliği ise çok daha
önemli bir öncelik taşıyor. Hükümet 1993 yılında konsolıde
bütçenin gelirlerıni 344.4, giderlerini de 397.7 trilyon TL ola-
rak saptamıştı. Aradaki 53.3 trilyonluk açık iç ve dış borç-
lanma ile kapatılacaktı. Hükümet yılın ilk yedi ayında bu
borçlanma sınırına geldı, borçlanma olanağını tükettı.
Kısaca denız bitti. Yıl sonuna dek bütçe giderlerinın
karşılanması için 110-130 trilyon TL ek gelire gereksinim
vardır. Bu durum hükümetin ek bütçe hazırlamasını günde-
me getiriyor. Biçimi nasıl olursa olsun yıl sonuna dek 100
trılyonun üzerinde ek kaynak bulunması gerekiyor.
Hükümet bütçe açığını, ek bütçe yapsa da kısa sürede iki
kaynaktan karşılayabilır; yüksek faizle borçlanarak ya da
Merkez Bankası kaynaklarına başvurarak. Bunlardan bi-
rincisi çok ağır bir borç ve faiz yükü sonucunu verıyor, ikın-
cisi de para miktarının hızla artışı ve bundan kaynaklanan
fiyat artışları, daha doğrusu yüksek enflasyon anlamına
geliyor. Yıllardır bu iki araç sonuna dek kullanılıyor, yine de
ekonomi enflasyon batağından kurtulamıyor, tam tersine
daha da kötüye gidiyor.
Uygulanan dışa açılmacı ekonomi politikasının en önem-
li uygulama aracı para polıtikasıdır. Ancak hükümete
bağımlı olan Merkez Bankası, yıllık para programları bile
yapamaz, yapsa da uygulayamaz durumdadır.
Geçmışte olduğu gibi DYP-SHP ortak hükümetı de bütçe
açıklarını kapatmak için borçlanma ve para basma polıtika-
larını izledi. Eknomiyi geçmişte bunalıma sürükleyen yön-
temleri uygulamayı sürdürdü. Daha büyük sayılarla sürdü-
rülen askeri rejim, ANAP dönemi politikalarının sonu ise
tam bir başarısızlık oldu.
Bütçe açıklarını PTT'nınT'siniyadaTEK'i satarak kapat-
mak da olanaklı değıldir. Çıkar yol olamaz.
Yapılması gereken ekonomiyı sürekli hasta tutan uygu-
lamaların yerine sağlıklı çözüm getirmektır.
Sağlıklı çözüm yolu da vergılemeye ilişkin yeni duzen-
lemeler yapmaktır.
Ek bütçe yapılsın ya da yapılmasın, vergilerle ilgili yeni
düzenleme hükümetin ekonomi gündeminin ilk sırasında
olmalıdır. Bu köşede sürekli olarak vurgulanan bir noktayı,
Başbakan'ın danışmanı da onayliyor. Geçen hafta basında
yer aldığı gibi "Türkiye'de vergı gelirleri yetersiz. Vergi
toplanamıyor... Devlet vergi borcu olanı neden gızliyor, açı-
klamıyor?", diyor Sn. Veysi Seviğ. Bunlar doğrudur; ancak
eksiktir.
Türkiye'de vergiyi emeğıyle geçinenler, ücretli ve ma-
aşlılar verıyor. Sermaye gelirlerinden ilke olarak vergi
alınmıyor. Günümüzde SHP'nin ortağı olduğu hükümet as-
m(Arkastl5.Sayfada)
MERKEZ BANKASI KURLARI ZSEYLILISSS
UBDDoları
1 Alman Markı
1 Avustralya Dolan
1 AvusturyaŞıIinı
1 Belçika Frangı
1 Danimarka Kronu
1 Fin Markkası
1 Fransız Frangı
1 Hollanda Florini
1 İsveç Kronu
Ilsvıçre Frangı
100 rtatyan Lireti
1 Japon Yeni
1 Kanada Dolan
1 Norveç Kronu
ISterlin
1 S.Arabistan Riyali
DMZ
12144.66
737605
7946.26
104515
34561
1819.26
2085.92
2117.09
6568.24
1504.93
8457.28
763.70
114 77
9205.38
1692.05
18190.28
3238.32
MT1Ş
1216900
7390 83
7962.18
1047.25
346.30
1822.91
2090.10
2121.33
6581.40
1507.95
8474.23
765.23
115.00
9223.83
1695.44
18226.73
3244.81
tttiulr
1213252
7368.67
7827.07
1044.10
342.15
1801.07
2065.06
2114.97
6561.67
1489.88
8448.82
75606
113.05
9067.30
1675.13
18172.09
, 3 1 8 9 7 5
»nş
12205.51
7413.00
7996.07
105039
347 34
1828 38
209637
2127.69
6601.14
1512.47
8499.65
767.52
115.34
9251.50
1700.53
18281.41
3254.54
"WITH A LITTLE BIT OF IMAGINATION
YOU CAN MOVE THE MOUNTAINS"
COME AHD JOIH US FOR SHAftlHG THE FUH
We are a fastly growing and upward moving
international troding company.
We are looking for ambifious ond
curious workoholics who like to live in the
former Soviet Union
(Russion is an asset)
WE HIEB
•
Somebody to establish and
operate wholesale market chains
(experience needed)
•
Regional office monagers
(we will experience you)
•
Others who feel like making
a contribution
PLS write to us personolly obout yourselfand
send your (V (of coune, mll be kept confidentol)
4. ( ı ı t l t c i 1 1 1 S i t es i A 8/4, L e v t n I I sI a n b u i