27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27EYLÜL1993PAZARTESİ • • • * CUMHURİYET SAYFA HABERLEREV DEVAMI 15 İstaıılml olimpiyatları neden kaybetti? 'Demiral katile zaıııaııtanıdı' M Baştarafi lSayJada claolar öncelikle Uluslararası Ohmpiyat Komitesi'ne yapılan saldın ve suçlamalan. bu komite- ye sürülen rüşvet lekesini silmeye çalışan gerçekten namuslu bir gruptur.Ve onlar şöyle düşün- mûşlerdir. "Pekin'e verilirse bi- zim halimiz nice olur? Suçlama- lar gıttikçe büyüyecek ve biz şir- ketlerin uydusu ve peşkeşçisi ola- rak alnımıza sürülen bu lekeyi ömür boyu taşıyacağız." Yaş or- talaması 75 olan Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC)'nin narauslu ve huzur arayan tonton- ları bu nedenle Sydney'i seçtiler; seçmek zorunda kaldılar. Ve el- betie hala bavraklannın bir köşe- sinde tngiliz bayrağı taşıyan Avustralyalıların monarşi ile sa- vaşma destek vermek istediler. Ancak bu grup yine de azınlı- ktaydı ve uluslararası şirketlerin peşkeşçileri, komisyonculan IOCnin koltuklannda daha faz- la yer işgal ediyorlardı. Nitekim 3. turda Pekin 40 oyu alırken, Sydnev 37'de kalmıştı. Son turda ise^nsan haklanndan yana olan 2 fazla üyenin oylan ile Sydney Pekin'i solladı. Avustralya'nın 17 milyon. Sy- dney'in 3.5 milyon nüfusu var. Yatînmcılar içın hiç de rant geti- ren bir ülke değil. Belki de şimdi öyle diyoruz. Ama ülkenin top- rak alu zenginliklerini düşünen yok. Belki toprağın alundaki gizlı kaynaklar bazı gizlı pazarlıklann da hareket noktası olur. Bunu da zaman gösterecektir. İstanbul amatör kaldı. İstanbul"un finalin son daki- kasına dek umutlu gözüktüğü oylamanın sonucu aslında daha önceden de tahmin edilebilirdi. Çünkû profesyonellerin cirit attığı "Olimpiyat platformu"nda iyi tanıtırn yapabildiğimizi söyle- mek de yanlış. Tam 14 aydan bu yana amatörce yürüttüğümüz tanıtım görünüşte yeterli gibi gö- züktü. Mulıivizyon gösteriler. 92IOC üyesini tstanbul'a getirip gezdır- mek, onlara üJkemizi ve Olimpik programımızı tanıtmak güzel ve olumlu şeylerdi. Ama biz ülke dışındaki tanıtımlarda, özellikle de lobileşmede her zaman olduğu gibi yine yaya kaldık. Olimpiyat aynı zamanda bir kültür hareketidir; ama Kültür Bakanlığımız bu konuda tek adım bile atmadı. Olimpiyat bir ekonomik yatınmdır; ama Ti- caret ve Sanayi Bakanlığımız tek olumlu girişımde bulunmadı. Oysa İstanbul'a trilyonluk yatın- mlar söz konusuydu. Örneğin bir tüp geçit,.bir üçüncü Boğaz,Köp- rüsü. metronun ikinci ve diğer bölüm ıhaleleri ve daha niceleri... Bualar bile 2000 Olimpiyatları ıçirt birlobi şansıydı. Türkiye'nin dünya lobısinde yeri olmadığını biliyoruz; daha doğrusu lobinin ne olduğunu bile hala kavramış değiliz. Medyanın ne anlam taşıdığını bile henüz yenı yeni anlamaya çalışıyoruz. Bu trilyonluk yatın- mlann imzalannı bile çoğu ülke gibi 23 eylülden sonrasma bıra- kabilir, ıhalelere giren çok uluslu şirketlerden lobileşmede yardım ve destek isteyebilirdik. Artık dünya ülkeleri bu anlayış ve karşıhkü çıkar prensıpleri içinde çalışıyor. Biz bunun da farkında değiliz. Olimpiyatlar bir buzdağı gibi. göründüğünün çok fazlası gö- rünmeyen etki ve etkinliklerle do- ludur. Biz görünen her şeyi yaptık. ama görünmeyenleri he- saba katmadık. Çevrecilerin dünya markası Greenpeace'ı bile İsıanbul'dan az daha kovuyorduk. "Greenpea- ce","Yeşikiler ve çevreciler", "bi- zim adaymuz Sjdney" diye ilan ederlerken bile biz hala tzmit Körfezi'ndekı asbestli gemiyi seyrediyoruz...Saf saf ve de do- nuk donuk bakarak... Pekın'e karşı dünya'nın "'Insan Haklan"çığhklanna bile "bizi il- gilendinnez, Çin düşünsün" dı- yerek nemelazımcılığın tipik ör- neğini verirken. İngiiizlenn eko- nomik krizini ve İRA'nın sabo- tajlannı. Berlin'deki Neo - Nazi- lerin ve Olimpiyat karşıtlannın protestolannı görüp bunlardan cesaret alarak. "bize verecekler" gibi bir safıyetliğin ıçınde kendi- mizi birden dev aynasında görür gibi olduk. Ve sonunda da şirin Başbakanımıan Monaco cıîcar- masına da umutla baktık. Ol- madı. Evet olmadı, olabilir miydi? olamaz mıydı? Bir araştırmaya gerek yok. Gerçek açık açık or- tadadır. Dünya bizi görmek is- temiyor. Gösterebildiğimiz kadan ile de vetinmiyor. Finalı naklen veren CNN TV'si bile Sydney, Manc- hester, Berlin ve Pekin'den nak- len \ayın yaparken, tstanbufun karanlık gecelerinde bir tek Al- lah'ın kulu yoktu sokaklarda. Demek ki, kimse inanmamıştı ve kimse yerinden bile kıpır- damamışu. Kazanan Sydney ka- ran sabahın 4.30'unda öğrenmiş- ti; ama hepsi sokaktaydı. Manc- hester. Pekın ve Berlin de öyle. Ama ya biz? Ya biz kazansaydık. Acaba dünya TV'leri İstanbul'- dan ne göstereceklerdi? Michael Jackson'un konserinimi votcsa?" • Baştarafi LSayfada sürüldü. Ceyhan Mumcu. "Eğer tanık. ciddi değil ve tahri- fatlar gözaltı tarihini gösteriyor- sa, neden yüzleştirme yapddı" dedi. Ceyhan Mumcu, bütün bu aynntılan ve tahrifatlan değil, tanığı gayri ciddi bulan Ankara DGM Başsavcılığfnın soruş- turmasından kuşku duyduğu- nu söyledi. Ceyhan Mumcu, Uğur Mumcu cinayeti soruş- turmasına DGM Savcısı'nın bakmasıru da hukuki bir yanhş olarak niteJedi. Ceyhan Mum- cu, bu konuda şunlan söyledi: "Uğur'un somşturmasının do- ğal savcısı Nusret Demiral değil- dir. Belki Uğur'u bireysel bir se- beple bir kişi öldürdü. Belki öl- dürenin hiçbir siyasal amacı yoktu. Elde herhangi bir bilgi >e delil var da biz mi bilmivoruz 'Bağımsız Filistin süreci • Baştarafi LSayfada Ankara'da sürdürdüğü te- maslar sırasmda iki kez Cum- hurbaşkanı Süieyman Demirel ve bir kez de Başbakan Tansu Çiller ile bir araya gelen Arafat, SHP Genel Başkanı Murat Ka- rayalcın. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile de gö- rüştü. Resmi görüşmeler de Çankaya Köşkü'nde yapıldı. Arafat'ın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirerden siyasi destek istediğini bildiriliyor. İsrail'in verdiği sözleri tutması konusunda, Türkiye'nin de ak- tif desteğinin gerekebileceğini vurguladığı belirtiliyor. Cumhurbaşkarüığı tarafı- ndan yapılan yaalı açıklamada, Cumhurbaşkanı Demırel'in. Arafat'a, Türkiye'nin Filistin'- in yeniden imarına katkıda bu- lunabileceğini söylediği belirtil- di. Açıklamada, Türkiye]nin, altyapı inşası. mültecilerin yer- leştirilmesi, ulaşım, turizm. tanm endüstrisi, su kullanımı ve idaresi. elektrik ve telekomü- nikasyon gibi alanlarda teknik yardım sağlayabileceğinin Ara- fat'a aktanldığı yer aldı. Arafat. dün Ankara'dan aynldı. Kudüs Başkent Arafat, Anadolu Ajansı ile /aptığı özel görüşmede, Dağımsız Filistin devletinin baş- <entinin Kudüs olduğu belirte- ek "Kutsal Kudüs'te Türkiye C umhurbaşkam'nı konuk edece- jimiz günler yakındır'dcdi. 13 :ylül tarihinde Filistin devleti- ıin kuruluşuna giden bir ara iönemin başladığına işaret •den Arafat, "Bu ara dönem icünçü yüın başını geçmeyecek- ir. Ümit ederim, çok geç olma- an bir tarihte birlikte Kudüs'te lua edeceğiz"diye konuştu. Arafat, Israil ile Filistin Kur- uşu Örgûtü arasmda irnzala- lan ilkeler deklerasyonun sa- lece Filistin konusunda değil, tütün alanlarda önemli oldu- unu. bu sürecin Ürdün ile. Su- iye ile, Lübnan ile ve diğer tüm lkelerle tamamlanması gerek- ğini belirtti. Arafat sözlerini 5yle sürdürdü: "İsraü ile imzalanan ilkeler ildirgesjnde sadece ara dönem elirlenmemiştir. Aynı zamanda >n asırda ilk kez Filistin halkı endi topraklarında ulusal bay- iklannı dalgalandımıa imkanı- na kavuşmuştur. Unutulma- maltdır ki bizim imzaladığunız deklerasyonda Gazze >e Eriha'- dan tamamen çekilmeleri üzerinde durulmuştur. Bunun anlamı da başlangıçta Eriha ve Gazze bölgeleri için nihai statü- niin şimdiden başlamasıdır. Bu asırda ilk kez Filistin bayrağını kendi topraklarumzda dikmiş olacağız. Bunun halkım için ne anlama geldiğini söylemeye ge- rek yok." Arafat. Ortadoğu'da kahcı banşın sağlanması için bütün ülkelerin gayret sarf et- meleri gerektiğini dıle getirdiği görüşmede. kendilerinin dekle- rasyonu imzalamalannın ardı- ndan. 24 saat sonra Ürdün ve İsrail arasında imzalandığını ve benzer bir durumun Suriye ile de söz konusu olduğunu ifade ettı. Arafat. "Gelecek on yılda Ortadoğu'mın siyasal hari- tasının ıtasıl görüyorsunuz" sorusuna da "O haritada yeni bir devlet var. Filistin devleti. Bu devletin başkenti Kudüs. Bunun Ortadoğu'da ne anlama geldiği- ni herkes anlayabilir. Başkenti Kudüs olan Filistin devleti, bu ara dönemin üçüncü yılı başla- madan gerçekleşecektir" yanıtmı verdi. yoksa. Bu cinayetin DGM kap- sanuna alınmasını anlamak mümkün değil. Eğer DGM. bu- güne kadarki faili meçhul cina- yetleri çözebilseydi bunu yadı- rgamazdım. Arna Nusret Demi- ral'ın boynundaMuanuner Ak- soy, Bahriye Üçok ve bunun dışuida 4 bin kilometre çapında- ki bölgede pek çok faili meçhul cinayet var. Bu nedenle Uğur Mumctı cinayetinin güvenilir ve kamuoyunu tatmin eder biçimde yürütülmesi için, öncelikle ve ivedilikk soruşturmanın Güven- lik Mahkemesi Savcılığından alınıp. bölgesinde taammüden cinayet işlenmiş Ankara Cum- huriyet Savcılığı'na verilmelidir. Ankara Cumhuriyet Savcılığı arastırmasında. delillerle katil- leri bulursa ve bulunan katillerin amaçlannm Türkiye Cumhuri- yeti'ni yıkmak ve bu amaçla L'ğur Mumcu'yu öldurmek ol- duğu konusunda kanıtlar oluş- mussa. o zaman karil ve dosya DGM'ye sevkedilir." Ceyhan Mumcu. Ankara DGM Başsavcısfnın. bütün bunlar bir yana, bir de Uğur Mumcu'nun dostu olduğu izle- nimi vermeye çalıştığını, buna neden gerek duyduğunun an- laşılamadığını söyledi. Uğur Mumcu'nun Demiral'- la ilişkilerinin hiç de iyi ol- madığını anlatan Ceyhan Mumcu. "Uğur, Nusret Demi- ral'ı şahsen eleştirmiş. Eleştirile- ri, Cumhuriyet gazetesinde ve çeşitli yazılannda, çeşitli panel- lerde konuşmalarıyla ortadadır" dedi. Ceyhan Mumcu, Demi- ral'ın soruşturmanın daha baş- langıanda kamuoyunun güve- nini kaybettiğini belirtirken de şunlan söyledi: "Bu savcı. daha Nülüeer karşıtı gösteride bir araya gelen çcvreci örgütler, şimdiye kadar 250 bin imza topladı. 6 Ölmeden önce son helvanızı yiyin' lZMtR-"Nûkleer santraUara hayır deyin, ya da ölmeden önce son hdvamzı yiyin..." İzmir'ın Konak Alam'nda be- yaz tulumlu, maskeli insanlar do- laşıyor. imza topluyor. helva ve tatlı dağıtıyorlardı. Meraklılar çoğaldıkça çoğalıyor. herkes bir- bırine neler olduğunu soru\ordu. Nükleer Karşıtı Platform dün tzmir'deydi. Tarihi Saat Kulesi"- nin önünde nükleer santrallann. ınsanlann başına nasıl bir "bela" yaratacağı anlatılıyor, herkes nükleer santral yapımına karşı çı- kmaya çağnlıyordu. Çepecevre gazetesi nükleer karşıtı kampanyaya dokuz ay oace başUmi)»^ BÛria, Ankara<~ İsianbul'dan sonra İzmire gelin- mişti. Gazete yetkilisi Osman Ak- kuş. önceleri kampanyalannın pek ciddiye alınmadığını, ancak Başbakan Tansu ÇiDer'in "Zon- guldak'a nükleer santral'' yapıla- cağını agklamasının ardından tümcevreci kuruluşlann hareket- lendiğinı söylüyor. Nükleer Karşıtı Platform" da bir araya gelen çeşitli çevreci ör- gütler. dergi, gazete ve meslek odalan gerçekleştırdiklerı imza kampanyasıyla bugüne dek 250 bin imza toplamışlardı. Ancak bu sayıvla vetinmiyor. 12-15 Ekim tarihleri arasında Ankara"- da yapılacak ",Anti Nükleer Kongre" öncesi çalışmalannı gı- derek hızlandınyorlar. Toplanan imzalar Ankara'dakı kongrenın ve eylemlerin ardından TBMM Başkanhğı'na sunulacak. - ..Koaak Alam'nda nükleer santrallara "hayır" diyenlenn sa>ısı arttıkça arııyor. Beyaz tu- lumlan. ürkütücü maskeleriyle yurttaşlan karşılayan evlemciler. "Siz de santral sonrast böyle gi- yinmek zorunda kalacaksınız" dıye bağınyorlar. "Lzun lafin kısası olmaz. uzun laf uzun laftır. Kısaca nükleer santrala hayır" dıye başlayan bildirilennde de şu görüşlere yer veriyorlar: "Hidroelektriği. güneş ve rüz- gar enerjisini degerlendirmeye avantajlı konumdavken neden ille de nükleer enerji? Gelişmiş ülkele- rin nükleer atıklarının Türkiye've girişini v asallaştıracak oyunun ilk perdesi mi? Bizim turizm gelirleri- mizi ktskanan ülkeler. guzeüm kıy ılarımı/a santrallar inşa ederek mi bizimle basa çıkmak isriyor?" Nükleer sanırallara "hayır" di- yenler imzalannı atıyor, ar- dıiKİan taıU ve helvalannı afiyeıle yiyorlar. Nükleer Karşıtı Plat- form'un lemsilcileri bağınvorlar: "Hep birlikte karşı çıkarsak başa- ramazlar. \oksa bu hehalar. öl- meden önceki son ağız tadı olur." Işıklar Demiral ile görüşecek • Baştarafi LSayfada nındaki görevli memurlan güç durumda bırakmamak için ala- na gıtmedim ve gezimi ertele- dim" dedi. Işıklar'ın durumuyla ilgili olarak önceki gün SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardım- cısı Murat Karayalçın'ın da devreye girmesi de, sonuç ver- medi. SHP yöneticileri ise Işıklar'ın Almanya ziyaretini gerçekleşti- rebilmesi için yoğun bir temas içerisinegirdi. Bekliyorum Işıklar'ın yurtdışına çıkabil- mesi için bir yandan Kara- yalçın. temaslannı sürdürür- ken, diğer yandan da Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin'den yardım istendi. Ancak. DGM'nin vasağı bu girişimlere karşın kaldınla- madı. Işıklar ise Cumhuriyet'in konuya ilişkin sorulan üzerine. "bekliyorum" k'arşılığını ver- OLAYLAREN SOYLEV Hıfeı V. Veüdedeoğlu 21.bası50.O0O(KDVİçınde) Çağda} Yaunları TürkocağıCad 39-41 Cağaloğlu-İslanbul ARDEVDAKI GERÇEK • Baştarafi LSayfada optimal noktalarını hesapla- yabilenlerin, dosyasına ha- kim olanların, karşı tarafın zayıf noktalarını bilenlerin diplomaside kendi ülkelerine kazançlar sağladıkları görül- müştür; ama, bu da dış te- masların doğası gereğidir. Ne var ki bir süreden beri, dış ilişkiler dünyamızı, ma- halle kahvesinin ya da sosye- te salonunun boyutlarma ın- dirgeme hevesi medyada ağır basıyor. Bu tevatür, eski Cumhurbaşkanı Ozal döne- minde yaygınlamıştı. Rah- metlinin Ortadoğu'yu eski ABD Cumhurbaşkanı Bush ile telefonlaşarak, çekip çe- virdiğini, Körfez Savaşı'nı yönlendırdiğini. yedi düveli kendisine hayran bıraktığını anlata anlata bitiremeyenler çoktu. Körfez Savaşı'ndan olumsuz nasibimizi aldıktan sonra da gözlerimiz açıl- madı; bu kez Tansu Çiller'in dış gezilerini ölçüsüz, enda- zesiz degerlendirmeye baş- ladık. Bir kadın başbakanın sim- gesi, Türkiye için çok olumlu- dur; 1923 devriminin sağladı- ğı kadın haklarının meyvele- rini vermesi anlamını taşır; dış dünyada Tansu Çiller'in görüntüsünün Türkiye'nin imajı bakımından güzel yan- kılar yaptığı da bir gerçektir. Ancak-yabancı birdevletya da hükümet adamı, bu olayı hikmetle ya da zarafetle dile getirmekle birlikte, sıra dev- leti adına görüşmeye geldi- ğinde, kadın başbakanımıza hayranlığı nedeniyle Tür- kiyeye bol keseden menfaat sunacak değildir. Nitekim Moskova'dan Bonna ve Monaco'ya kadar bütün temaslarımızda bu katı kural işliyor; bizim ilginç medyamızın kendi kendine gelin güvey olması ve ka- muoyunu yanıltması da yanı- mızakârkalıyor. Belki de yanımıza kâr kal- mıyor, zarar hanemize yazılı- yor. Çünkü ayağımız yerden ke- sildikçe, düş kırıklıklarımızın faturası hepimize ağır geli- yor. Medyamızın coşkusunu bu bakımdan biraz frenleme- ye çalışması Sayın Tansu Çil- ler adına da yararlı olacaktır. ••• mekleyetindi. Işıklar'ın Almanya'ya gidişi için girişimde bulunan SHP yö- neticileri, "yasağm kaldınlama- ması" üzerine, Fehmi Işıklar'ın DGM'de ifade verdikten sonra. Almanya'>a gitmesini kararlaş- tırdı. Işıklar'ın bugün DGM'de ifade vermesi bekleniyor. Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demıral. Işıklar konu- sunda görüş belirtmek isteme- diğıni söyledi. Demiral. "Yurt dışına çıkıp çıkmaması konusunda size ula- şan bir bilgi var mı?" sorusuna. "Biz polise müzekkere yazdık. Bize getirmelerini istedik. Bize getirin dedik. Bu müzekkerevi yazalı da çok oluyor"dcdi. De- miral. "Işıklar yurtdışuia bugün (dün) çıkabilir mi?"sorusuna da."Vorum yok"demelçle yetin- di. Yurtdışına çıkışı yasaklana- rak Almanya'ya gidişi engelle- nen TBMM eski Başkanvekili Fehmi Işıklar gezisini erteledi. Işıklar. yasa yapan bir kuru- mun üyesi olduğunu belirterek, "Havaalanındaki görevli me- murlan güç durumda bırakma- mak için alana gıtmedim ve ge- zimi erteledim" dedi. Bugün sabah 09.00'da DGM başsavcısı Nusret Demiral'ı makamında ayaret edecek. Işı- klar ziyaretiyle ilgili bilgi verir- ken, "yargı ile TBMM'nin karşı karşıya gelmemesi, böyle bir hava doğmaması için Demiral'ı ziyaret edeceğim" diye konuştu başlangıçta, Bu. siyasal örgüt- lerin işidir, yabana istihbarat örgütünün işidir, bulunması da mümkün değildir' diyerek ,ve hiçbir delili toplamadığı halde. hiçbir bilgisi, bulgusu olmadığı halde, bu işin çözülemeyeceğini açıkladı. Duyulan tepkiler üzeri- ne bir süre sonra ne anlama gel- diği anlaşılmaz, birsenelik mehil istedi. Katile bir y ıllık mehil verir gibi, bir yıl sonra konunun açıklığa kavuşacağını iddia etti. Ama bu güne kadar gelişen olay- lar, deiil toplamadan şu safhaya kadar büyük bir ciddivetsizlik olduğunu gösteriyor. Örneğin, l'ğur'a otopside beyaz saçlı de- mişlerdi. Otopsiden delil topla- maya kadar, ifade almadan, bul- gulara kadar, bu özensizlik ser- gilendi." Bugün gelınen noktada. artık Adalet Bakanı Seyfi Oktay'a büyük görev düştüğünü söyle- yen Ceyhan Mumcu. ancak Adalet Bakanf nın her nedense kendisini sorumlu hissetmedi- ğini anlattı. Ceyhan Mumcu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hükümetin verdiği bir na- mus borcu, onur borcu var. Er- dal İnönü bunu verirken, SHP'li bakanların da kararlılığını ifade ediyordu. Ama Adalet Bakanı Seyfi Oktay, Nusret Demiral'ın gerek bu olayla ilgilenmesi vege- rekse ondan sonraki özensizlik- leri konusunda üstüne düşen hiç- bir işlevi yerine getirmemtştir. Yasa mı yetersiz, yasa çıkarma gereksiniminde bulunmamıştır. Bilgi istememcjtir. denetleme- miştir. Şikayetleri haklı buî- mamıştır. Bir dergiye, Doğru Yol Partisi, ANAP ve Refah Partisi adına açıklamada bulu- nan üç değerii milletvekili, Nus- ret Demiral'ın bu işi çözmeyece- ği konusunda hemflkir olmuş- lardır. Bütün bu olaylarda Ada- lat Bakanlığı'na görev düşmü- yor da kime düşüyor? TB.V1.M Araştırma Komisyonu'nda so- ruşturmaya katıbnaları için izin istenen hakimlere izin verilmesi- ne bile yardımcı olmayışı bakımından. Adalet Bakanlığı tam bir görev ihmali içindedir. Kendisi bizim arkadaşımudır, Uğur'un da arkadaşıdır. Şahsen bu duyarsızlığını, bu ilgişi/liğini ve vefasızlığını üzülerek anımsı- yor ve kendisini tarihe, Türk toplumunun değerlendirmesine havale ediyorum." Avukat Mumcu. soruştur- manın sağlıkk yürümcmesıade, polisçe kasıtlı olarak basına sızdınlan bilgilerin önemli rol oynadığını da ileri sürdü. "Po- lis. Türkiye gazetesine haber sızdırmakla, bu örgütün köste- beklerini haberdar etmiş oldu" diven Mumcu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu cinayetin çözüm- lenmemesindeki en önemli et- kenlerden biri de odur. Ve İstan- bul Emnivet Müdürlüğü'nün. bu köstebeği hala ortaya çıkarma- ması da diğer bir özensizlik ya da koruma calışmasMJır." GOZLEM UCUR MUMCU • Baştarafi LSayfada Bu tür cinayetJerde katiller, bir süre kurbanlarını izler- ler. Bir gün, birkaç gün, bir hafta. Geliş-gidiş saatleri be- lirlenir, sonra da eylem günü ve saati seçilir. Aksoy da hiç kuşkusuz, cinayetten önce böyle izlert- miştir. Olay günü Aksoy, aynı cadde üzerindeki bürosundan çıkıp yürüyerek evine gelmiş. Evinin karşısındaki bak- kaldan da bir ekmek almış. Izlenmişse bakkalın ya da apartmanın girişindeki çi- çekçinin görmüş olması gerekiyor. Çiçekçiye, o saatte Aksoy'u görüp görmediğini sor- dum, yanıtı şu: O sırada karşıdaki bakkaldan sigara alıyordum; gör- medim... Belki görmedi, belki de korktu; korktuğu için doğruyu söylemiyor. 12 Eylül öncesinde de böyle olmadı rm? Olayları gö- renler, korktukları, çekindikleri için mahkemelere gelip gördüklerini anlatmadılar. Ankara Savcı Yardımcısı Doğan Öz'ün Katilleri, bu ne- denle bulunamadı; olayı görenler, korktukları için gere- ken tanıklığı yapmadılar. Aksoy cinayetinde katiiler, bir ipucu bırakmadan kaç- mışlar. Cinayeti üstlenen örgüt de bilinen bir örgüt değil. Bu yüzden, olayı aydınlatmak çok güç. 12Eylül öncesindeterör böylebaşladı. Hükümetler "te- rörün kökünün kazıldığmı" bildiren açıklamalar yapar- larken de devlet elden kaçıverdi. Bugün de böyle bir tehlike var. Aksoy cinayeti, rejim için bir sınav konusudur. Bu kadar yaşamsal duyarlıktaki konunun soruşturul- ması görevi, Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral'a verildi. Yasal olarak izlenecek yol da buydu. Bu bakım- dan söylenecek söz yok. Hukuk açısından söylenecek söz yok, ama söylene- cek hiç mi söz yok? Var; hem de çok! Demiral, eski Başbakan özal'a yönelen suikastın so- ruşturmasını da yapmış; saldırgan ele geçtiği halde ola- yın gerçek nedenini kanıtlayamamışür. Aksoy cinayetini soruşturmak, Kartal Demirağ olayını soruşturmaktan çok daha güçtür. Sanığı ele geçen bir olayı çözemeyen Demiral, her- hangi bir ipucu bırakmadan kaçan katilleri ya da bu katil- leri cinayete yönelten örgütlü suç çetelerini nasıl ortaya çıkaracaktır? Kaldı ki DGM Başsavcısı, bugüne kadar izlediği hukuk dışı yollarla haklı tepkileri üzerine çekmiş bir görevlidir. istanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan'ın önceki gün- kü basın toplantısında belirttiği gibi Demiral'ın bir an önce görevden alınması, artık bir yasal zorunluluk hali- ne gelmiştir. Peki... Demiral görevinden alınmazsa. O zaman ne yapmalı? Hükümet kararlarını dinlemeyen bir başsavcı ile karşı karşıyaysak o zaman çözümü, olağan hukuk kuralları ve kalıpları içinde arayamayız. Böyleyse "de facto"durum, yerleşik hukuk kurallarını aşar. O zaman yapılacak iş bellidir: Özel bir yasa çıkarıp, Ankara Cumhuriyet Başsavcı- lığı'na bağlı savcı ve polis ve MlTgörevlilerinden oluşan bir kurul ile olaya el koymak. • Aksoy cinayeti, bir an önce aydınlatılmalıdır. '-'*' 12 Eylül öncesinde Ipekçı cinayeti, Prof. Cavit Orhan Tütengil, Prof Ümit Doğanay, Prof. Bedri Karafakioğlu cinayetleri karanlıkta kaldığı için, devlet, 12 Eylül saba- hında felç olmuştu. Aksoy cinayeti, ileride yaşanacak olayların da haber- cisidir. Devlet devletse, Aksoy cinayeti, bir an önce aydınlatıl- malıdır. Ey devletin etkili ve yetkilileri, bu konuyu bir değil, bin kez düşünün. İş işten geçtikten sonra pişmanlığın hiç kimseye yararı olmaz. Başta sizlere! Sonıştıınııaya Aksu'ıımı adı kaııştı MEHMETGÜÇ Mafyaya rüşvet karşılığında silah ruhsatı soruşturmasına eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun da adı kanştı. Edini- Ien bilgilere göre. müfettişlerce incclenen sabıkalı mafya üyele- rinin ruhsat dosyalannda Ak- su'nun da imzası bulunuyor. Emnivet Genei Müdürü Meh- met Ağar ise " Genelde usülsiiz verilen ruhsatlarda hatay ı Cum- huriyet Savcılıklannca şahıslara verilen sabıka kay ıtiarındaki yanlış bilgilerin oluşturduğunu" belirterek '* Kişilere, silah ruh- satı abnasına kanunen engel teş- kil eden bir suç işlemesine rağ- men C umhurivet Sav cılıklarınca sanki hiçbir suç işlenmemiş gibi belge verildiği görülmüş ve ge- rekli işlem yapıîmak üzere Ada- let Bakanlığı'na suç duyurusun- da bulunulmuştur" dedi. Usulsüz ruhsatlarla ilgili dos- yuruda bulundukları belırlendı. İlgili yasa maddesine.göre bu tür başvurularda silah taşıma iznini verecek olan makam. İçişleri Bakanlığı. Müfettişlerin incelemelerin- de bazı dosyalarda başvuru sa- hibinin güvenlik soruşturma- sının yeterli olarak yapılmadı- ğının görüldüğü. bazı dosyalar- da ise Emniyet Müdürlüğü'nce usulsüz olarak "uygûndur" onayı verildığinin belirlendiği öğrenildi. Bazı başvuru sahıplerinin du- rumlannın ruhsat vermeye uy- gun olmadığının Emniyet Mü- dürlüğü'nce belirtilmesıne karşın dönemin İçişleri Bakanı Abdülkadır Aksu'nun bu kişı- lerin ruhsat almasına izin \erdı- ği bildirildi. Emniyet Genel Müdürü* Mehmet Ağar'ın İstanbul Em- niyet Müdürlüğü döneminde verildiği ileri sürülen usulsüz yalarda sabıkal.lann çoğunun r u h s a t l a n n , sayıs.nıJ'yiizlerce"J . \P. olarak nıtelendıren bir emnnet "Hayati tehlike" nedeniyle baş- ANKARA PAZARI YAKUPKEPENEK • Baştarafi U. Sayfada gari ücretin dörtte birinı vergi olarak kaynağmda kesiyor. Buna karşıhk kar, faiz ve rant gibi sermaye gelirlerı ya tü- müyle vergi dışı tutuluyoryada "faizstopajı"örneğindeol- duğu gibi yalnızcayüzde 10 oranındavergilendırılıyor. Ser- maye ortaklıklarından alınan Kurumlar Vergisı de kağıt uzerınde yüksek görünmesıne karşın uygulamada getiri- len bağışıklıklar sonucu yine yuzde 10'lar düzeyınde kalı- yor. Vergılemede, öncelikle bu toplumsal eğrilik ya da terslik düzeltılmelidır. Türkiye'nin 500 en büyük sanayi kuruluşu- nun net karlarının geçen yıl yüzde 38.9'u üretım dışı ışlem- lerden kaynaklanmıştı. Bu olgu sermayenin üretimden kaçışının somut bir gös- tergesidır. Yeni vergi düzenlemesi özellikle özel sermaye- nin üretime yönelmesinı sağlayacak önlemlerı ıçermelidir. Bilgi işlemin bu ölçüde geliştiği bir ortamda vergi toplan- ması ve kayıt dışı ekonomik işlemlerin Izlenmesinin sağ- lanması da sorun olamaz. Vergilerde etkinlik kamu yönetı- mınde etkınlığın de temel göstergesidir. Kuşkusuz yeni vergi düzenlemelerı günümüzün bütçe açığını kapamada. kısa dönemde yelersiz kalacaktır. An- cak ekonominin ağır hastalıklarından kurtulmasının bu en önemli adımmın da bir an önce atılması gerekiyor SHP'nın hükümet ortaklığında öncelık vermesi gereken ekonomik konuların başında vergilerde yeniden duzenle- me gelmelıdir. yetkilisine göre, usulsüzlüğü asıl ortaya koyacak bılgiler ka- yıp 189 ruhsat dosyasında bu- lunuyor. Aynı yetkiliye göre, bir yıldır kayıp olduğu öğrenilen 189 ruhsat dosyası için şimdiki Em- niyet Müdürü Necdet Menzir'- in hiçbir ışlem yapmarruş olma- sı da anlaşılır gibi değil. Altı aydan bu yana sürdürü- len soruşturmada bundan son- ra usulsüzlüğe imza ve izninin kanştığı belirlenen Abdülkadir Aksu'nun da soruşturma kap- samında bilaisıne başvurulabi- lecek. Şu anda Emniyet Genel Mü- dürü olan Mehmet Ağar gaze- temizde dün yer alan haberle il- gili olarak yazılı bir açıklama gönderdi. Ağar'ın açıklaması şöyle: "İstanbul Emniyet Müdürlü- ğü Ruhsat İşlemler Şube Mü- dürlüğünce usulsüz ve kanuna aykın olarak silah ruhsatı veril- diği yolunda duyumlar alınma- sı üzerine 03. 08. 1992 tanhin- den ıtibaren Emniyet Genel Müdürlüğü'nce Polis Teftiş Kurulu Başkanhğı'na verilen tahkik emri üzerine gerekli in- celeme yapılarak soruşturma açilmış ve halcn devam etmek- tedir. Polis Teftiş Kurulu Başkan- lığı'nca ^örevlendirilen müfet- tişlerce istanbul Ruhsat İşlem- ler Şube Müdürlüğü tarafından Silahtaşımaruhsatı kimlere verilir ? Rüşvet karşılığında sabıkalı mafya üyelerinedağıtıldığı ile- ri sürülen silah taşıma ruhsatının gerçekte kimlere verilebile- ceği. Ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkındaki 6136 sayılı yasanın 7. maddesinde anlatılıyor. Bu yasa maddesine göre silah taşıma ruhsatı: Bazı kamu görevlileri, para ile ilgili işyapanlar, bazı emekli kamu görev- lileri. emekli subay ve astsubaylarla yasada belirtilen bazı ser- best meslek grubu görevlilerine verilebiliyor. Ancak bunlann bir ıstisnası var ki o da yasada '* hayatlan harici ve ciddi tehlikeye manız bulunanlar" olarak gostcriliyor. Bu durumda olanlann silah taşıma ruhsatlan ise İçişleri Ba- kanlığı'nca venliyor. Müfettiş soruşturmasına konu olan sabıkalı mafya üyelerinin başvurulan da bu istisnayı temel olarak alıyor. Bu noktada da yasa maddesindeki "kimlerin silah taşıma ruhsatı alamayacağını" anlatan bölüm öncm kazanıyor. Bu bölümde de 'ruhsatlı ya da ruhsatsız silahıyla daha önce suç işleyenlerin, \ aygın şiddet eylemlerine katılanların. uyuşturucu maddelerieilgili birhükümlülüğüolanların. sabıkalıların"silah taşıma ruhsatı alamayacağı anlalılıyor. verilen bütün silah ruhsat dos- yalannın tahkikatı bitirilmiş. 24.09. 1993 tarihinde Polis Tef- tiş Kurulu Başkanhğı'na veri- len yeni bir yazılı talimatla da tahkikat kapsamı genişletilerek incelemeye dahil edilmiştir. Müfettişlerce eksiklik ve usülsüzlük tesbit edilen dosya- larda ihmali ve kusuru görülen görevliler hakkında adli ve idari yönden gerekli işlemler yapıl- maktadır. Ancak şu ana kadar hakkımda yapılan herhangi bir işlem söz konusu değildir. Genelde usulsüz verilen ruh- satlarda hatay ı Cumhuriyet Savcılıklannca şahıslara verilen sabıka kayıtlanndaki yanlış bil- giler teşkil etmektedir. Kişilere silah ruhsatı almasına kanunen engel teşkil eden bir suç işleme- sine rağmen Cumhuriyet Savcı- hklannca sanki hiçbir suç ışle- memiş gibi belge verildiği gö- rülmüş ve gerekli işiem yapıl- mak üzere Adalet Bakanliğf na suç duyurusunda bulunulmuş- tur. İşin gerçeği de üst düzey yö- neticilerinin iş hacmi ve imzala- dıklan evrak sayısı sorumlu ol- duklan makamın gerektirdiği hizmeti verebilmeleri için ken- dilerine bağlı hiyerarşik alt ka- dame yöneticilerinde güven duygusu olması gerekmektedir. Aksi takdirde yazınızda kast edilen mantikla hareket edile- cek olursa bu güne kadar dos- yalarda parafı ve imzası bulu- nan Vaü ve İl Emniyet Müdür- lerini ve hatta takdir makamı olan Bakanhk üst düzey yöneti- cilerinı de suçlamak gibi bir du- rum ortaya çıkacaktır. Bugün- kü asayiş ve terör ağırhklı or- tamda masa başına bağlanıp saatlerce dosya tetkik etmek tîi- len imkansız görünmektedır. Her devlet dairesinde olduğu gibi Emniyet Teşkilatında da kademeli olarak yetki devri ve sorumluluk esasına dayah bir hizmet anlayışı içerisinde calış- ma düzeni mevcuttur." 1 SAYILI GÜNLER Muzafler Buynıkçu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle