23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 EYLÜL1993 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 11 Sabancı Holding sermayesini 2 tpilyon liraya çıkarttı • Ekonomi Senisi - H acı Ömer Sabana Holding sermayesJni nakit 500 milyar lira arttırarak 1.5trilyondan 2 trilyon liraya >oikseltti. 1%7 yılında 50 milyon sermaye ile kurulan H Ö Sabana Holding'in tekstilden lastiğe, otomotivden gıda ürûnlerine, çimentodan kâğıda. bankacılıktan sigortaya. tanm işletmelerinden turizme kadarçeşitli alanlarda faaliyet gösleren 56 şirketi bulunuyor. Sabancı Holding son dönemde yabancı ortakhklaryoluyla büyümesini sürdürdü. Holding, Japon Toyota ve Mitsui ile ToyotaSA, Amerikan Cigna ile CignaSA, Belçikalı Bekaert ile BekSA. Amerikan Dupont ile DuSA. Amerikan Philip Morris ile PhilSA ve Marsa-Kraft, Fransız Banque Nationale de Paris ve Alman Dresdner Bank ile BNP-AK Dresdener Bank ortakhkJannı gerçekleştirdi. PETKİMformül arayışmda •ANKARA (ANKA)- Devleı Bakanı Bekir Sami Dace.PETKİM'inbuyıl içinde faaliyetleri durdurulan etilen ve kaprolaktam fabrikalannın başka alanlarda değerlendirileceğini ve fizibilite çalışmalannın sürdürüldüğünü söyledi. Bekir Sami Daçe, RPGrup Başkanvekili Şevket Kazan'ın konuyla ilgili soru önergeşine verdiği yanıtta, PETKİM'in bu yıl içinde birisi kısmen. ikisi tümüyle üç fabrikasının faaüyetlerinin durdurulduğunu belirterek bunun nedenini "teknolojilerinin geriliğiyle ve ekonomik olmamalanyla" açıkladı. UmutRo-Roile kurtapmada • ANKARA (AA)- Gürcistan üzerinden Orta Asya'ya transit taşımaalık yapan ve mahsur kalan 200'e yakın Türk kamyonu için Trabzon ile Rusya Federasyonu"nun Tuapse limanı arasında Ro-Ro seferlerine başlanıyor. Ehşjşleri Bakanlığı, Denizcilikten Sorumlu Devlet Bakanhğına bir yaa yazarak Trabzon ile Tuapse limanı arasında bir an evvel Ro-Ro seferlerine başlanılması gerektiğini befirtti. tazntinatian •ANKARA (ANKA)- Sağlık çalışanlannın ücretlerinin iyileştirilmesi amacıyla hazırlanan ve yargı çabşanlannda olduğu gibi özel bir tazminat getirilmesini sağlayacak olan Kanun Hükmünde Kararname, Anavasa Mahkemesi'nin hükümete Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi veren yasayı iptal etmesi nedeniyle Bakanlar Kurulu'nda görûşülmesine karşın çıkanlamadı. Kanun Hükmünde Kararname yerine düzenlemenin "yasa" biçiminde çıkanlması için çalışmalara başlandı. Doİctorlar, hemşireler ve yardımcı sağlık personelinin yanı sıra, Sağlık Bakanhğı'na bağlı kurumlarda genel idare hizmetlerinde calışanlara da kademeli olarak sağbk tazminatı verilmesini öngören Kanun Hükmünde Kararname'nin Bakanlar Kurulu'nda kabul edilmesi halinde, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde çalışan doktorlara yüzde 300'e varan oranlarda zam yapılması öngörülüyordu. Antbiriikalıma bastadı • ANTALVA (Cumhuriyet) -Antalya Pamuk ve Narenciye Tanm Satış Kooperatifleri Birliği Antbirlik, pamuk alımına başladı. Genel Müdür Doç. Metin Şahin dün yapüğı basın toplanüsında bu yıl Bakanlar Kurulu'nun 12.8.1993 tarihindealdığı karar uyannca destekleme primi uygulaması ile ahmlan gerçekleştireceklerini söyledi. Şahin 15eylüldebaşlayan alım kampanyası ile bu ay için 6 bin liraya kütlü pamuk alacaklannı ve gelecek aylar için de her aya 250 bin lira fark verileceğini bildirdi. Bürokrat-danışman çekişmesinde Çiller ağırlığını danışmanlarından yana koydu Ekonomi,danışmana'emanet' NURSUN EREL ANKARA - Gelirler Genel Müdürü Zekeriya Temizei'in. Başbakanlık Başdanışmanı Veysi Seviğ ile düştüğü anlaş- mazlık sonrasında görevden alınması, Başbakan Tansu ÇU- ler'in hükümet icraatını "danış- manlar" ile yürüteceği savlannı doğruladı. Başbakan Çiller, geçen per- şembe günü, Başbakanhk'taki Ekonomik Teknik Kurul top- lantısı sırasında tartıştığı Temi- zei'in savunmasını almadı. Bü- tün bürokratlann önünde Ge- lirler Genel Müdürü'nü "yok sayarak", yeni vergi düzenle- meleri için danışmanı Seviğ'i ''sorumlu kıldığım" açıkladı. Perde arkası Cumhuriyet muhabirinin. Başbakan Tansu Çiller başkan- lığındaki ekonomik kurula ka- tılan bürokratlardan edindiği bilgjye göre, Temizerin görev- den ahnması ile noktalanan tar- tışma şöyle gelişti: Başbakan, 1993 yılına ilişkin ekonomik gelişmeleri değerlen- dirirken sıra Bütçe dengesine geldiğinde, vergi tahsilat ra- kamlan üzerinde sinirli bir ifa- de ile şöyle dedi: "Vergi tahsi- latında çok gerideyiz. Ben 'bir vergi reformu vapalım" derken, bu belirlemelerden >ola çıktım. Bana verilen rakamlar gerçekle- ri yansıtmıyor. 'Vergide OECO Çatışma, Başbakan Tansu Çiller'in Ekonomik Teknik Kurul toplantısında, Gelirler Genel Müdürü Zekeriya TemizeFden "vadesi gelmemiş vergi tahsüaü'nın hesabını sorması ve kendisini azarlamasıyla başladı. Temizei'in kendini savunmak istemesi, ancak Çiller'in onu dinlemeyerek danışmanı Veysi Seviğ'e "Vergi Reformu için sizi yetkili kılıyorurrf demesiyle tırmandı ve Temizei'in görevinden ahnmasıyla sonuçlandı. Zekeriya Temizel. Başbakan Tansu Çiller. Veysi Seviğ. ortalamalarının üzerindeyiz' de- niliyor. Ben, bunlann tahsilat değil. tahakkukla ilgili olduğunu öğrenhorum. Halbuki yıl sonu- na göre tahsilatta olmamız gere- ken rakamlann neredeyse 100 trilyon lira gcrisindeyiz." Toplantıda Maliye ve Güm- rük BakanlığYnı temsilen bulu- nan Gelirler Genel Müdürü Ze- keriya Temizel, Başbakan Çil- ler'in bu değerlendirmesi üzeri- ne "Müsaade eder misiniz" di- yerek söz istedi. Ancak Çiller. Temizei'in bu istemlerini duy- mazlıktan gelerek genel müdü- re söz vermedi. Yanında bulunan Başdanış- manı Veysi Seviğ'i muhatap alarak değerlendirmeler yaptı. Başbakanlık Müsteşan Yü- cel Edil ile Hazine Müsteşar Ve- kili Osman Ünsal, Gümrük Müsteşan Yener Dinçmen, Merkez Bankası Başkanı Bü- leut Gühekin, Maliye Bakanlığı Müsteşar Kemal Kabataş, SPK Başkan Yardımcısı Caner Er- hına, Hazine Kamu Finans- manı Genel Müdürü Ayfer Yıl- maz, Tanm Bakanlığı Müste- şan Cengiz Aysun, DPT Müste- şar Yardımcısı Necati Özfırat'- ın da hazır bulunduklan top- lantıda bir ara fırsat bulan Ze- keriya Temizel şuhlan söyledi. "Sayın Başbakan, size vanlış bilgi aktarüdığını görüyorum. Tahsilatta geri kaldığımız iddia- lan gerçeği yansıtmıyor. Şu an- da tahsil edilmemiş durumdaki vergilerin 18 trihon lira gibi bir bölümü KİTIerden olan alacak- lardır. Belediyelerin de 2 trilyon liralık vergi borcu bulunmakta- dır. Kalan kısım ise gelir ve ku- nımlar vergilerinde ckim avına isabet eden taksitlerden kaynak- lanmaktadır. Yani vergi tahsil etmekte geri olmamız söz konu- su değil.'* Başbakan Çiller, Temizei'in bu açıklamalannı soğuk bir ifa- deyle dinledikten sonra, yanın- da oturan danışmanı Veysi Se- viğ'e şu talimaü verdi: "Ben, vergi reformunun yapılmasmı is- riyorum ve Veysi Seviğ'i yetkili kîlı\orunı. Düzenlemeler Seviğ'- in patronajında 1 Ocak 1994'e yetişecek biçimde yapdacaktır." Çiller'in tutumunun toplan- tıda bulunan Maliye Bakanlığı Müsteşan Kemal Kabataş'ı da rencide ettiği ve müsteşann olaydan sonra izne aynldığı be- lirtildi. Bûrokratlar kırgın Temizei'in bu gerginlik son- rasında görevden ahnması bü- rokratlar arasında kırgınlık ya- ratırken şu değerlendirmelere yol açtı: "Başbakan'm böyle önemli bir konuda Maliye Müsteşarı ve Gelirler Genel Müdürü'nü renci- de edip adeta yok sayarak, da- ntşımnı Seviğ'e bakanlıkla ilgili talimat vermesi büyük şanssızlık olmuştur. Burada kırılan onur bürokratlann değil devletin onu- nıdur. Başbakan böylelikle hü- kümet icraatını sadece danış- manlan ile götürmek niyetinde olduğunu da açıkça vurgulamış- tır. Keşke Veysi Seviğ'i danış- manlığı yerine Maliye Bakan- lığı'nda bir göreve getirseydi." Konut edindirme yardımlannı, Emlakbank da, TOKI de fonlaştırmayı planlıyor Kredinin ötesinde luııııt yok BÜLENT KIZANLIK Konut edindirme yardımı (KEY) hesaplannda biriken, işçi, memur ve emeklilere aıt 20 trilyon lıranın üzerindeki kaynağı gerçeİc sahiplerine geri ödemeyi kimse düşünmüyor. Toplu Konut İdaresi de, Emlakbank da parayı geri vermektense bunu konut yatınmlan ve kredller için bir fon olarak kullanmak taraftanlar. Her iki kuruluş da hesaplarda biriken ve bugün ortalama 7,5 milyon lira olarak hesaplanan paralan. ancak üstünü kendi olanaklan ya da kredi kullanarak tamam- layıp ev alacaklara ödemeyi planhyorlar. TOKt'nin bu ko- nuda bir de yasa teküfı bulunu- yor. Bu şekilde 3.5 milyon kişinin hakkı olan parayla başlangıçta 30-40 bin kişi "borçlanarak" ev sahibi olabüecek. Geride kalan milyon- larca kişj ev sahibi olmak için kredilerin geri dönüşünü ve fonda yeni paralann birikmesini birkaç yıl daha bekkmek zorunda kalacak. Emlakbank Genel Müdürü Şükrii Karahasanoğlu'nun açıklamalanna göre KEY hesaplannda _ biriken paramn 13 trilyon lirası TOKİ'ye daha önce ödendi. Kalan 13 trilyon lira da bankasırun kasasında. Karahasanoğlu yönetiminin Daruştay'a ulaşan görüşünden anlaşıldığı üzere, banka- daki paranın önemli bölümü eski yöne- timcc lüks konut projelerine aktanldı. Banka şimdi ise bu konutlan 300-400 milyon liradan 3-4 milyar hraya kadar fıyatlarla saüyor. Emlakbanİc'ın tavn son derece açık. Karahasanoğlu. önemli ölçüde halkın getiriliyor. Bu anlamda adına konut edindirme yardımı yatınlan işçi, memur ya da emekliler. bankanın halcn 150 milyona kadar verdiği teşvikli konut kredisinden yararlanıp büyük kcnllerde 6-7 milyon aylık taksitleri ödeyebilirse, toplam borcundan KEY düşüleceği tekrarlaruyor. Emlakbank'm bir anonim şirket olduğu ve bankaalık yaptığına dikkat • İşçi, memur ve emeklinin hesaplannda biriken konut edindirmeyardımlarını, Emlakbank da, Toplu" Konut İdaresi de geri ödemek yerine kendi fonlanna katıp, bunun kredi ve konut projelerinde kulîanımını meşrulaştırmaya çahşıyorlar. Her iki kuruluş da sadece kendi olanağı ya da krediyle ev alabilene hesaptaki parasuıı ödemeyerazı. parasıyla yapıüp saülmakta olduklanm çekenTOK.İ yetkilileri, "banka karhhk- tan vazgecip halka ucuz kaynak yarat- maz" görüşünü savunuyorlar. Ancak TOKİ'nin rafta kalan yasa tasansı, on- lann da KEY hesaplan üzerinde ban- kanınkine benzer projeler geliştirdiğini ortaya koyuyor. TOKİ'nin yasa teklifıne göre KEY ödemeleri toplu konut ödemelerine dönüştürülüyor. Fonda biriken tril- belirtmese de lüks konutlardan elde edilecek gelirin, dar gelirlileri konut sahibi yapmakta kullanılacağı sözünü veriyor. Karahasanoğlu, bunu hem ucuz sosyal konut yapıp satarak hem de konut kredisi dağıtarak yapmayı vaat ediyor. Buna göre eldeki kaynak bankaya mal edilmiş oluyor. Bir tek istisna yohlarca lıranın ise 4 yıllık bir zaman aşımı sonunda Toplu Konut Fonu'na katılması öngörülüyor. Tasanya göre işçi, memur ve emekliler yasa tarihinden itibaren 4 yıl içinde konut almaz, İdare'- den kredi kullanmaz, TOKİ ve Emlak- bank'ın yaptığı konutlardan veya toplu konut arazilerinden arsa almaz ise he- saplanndaki para için hak iddia edemiyorlar. KEY'deki paralann nemalandırılması için alınan her türlü menkul kıymet de va- desi dolmadığı takdirde 4 yıllık süre sonunda Toplu Konut Fo- nu'na aktanlıyor. Yasa tasansı, toplu konut ödemesine dönüş- türülen yardımın miktannı da brüt maaşa oranlayarak enf- lasyonun yaratacağı aşınmayı önlemiş oluyor. İşverenlerden ahnmaya devam edecek bu yardımlann Emlakbank'ta top- lanıp 1 ay içinde Toplu Konut Fonu'na aktanmını öngören yasa tekli- fı, konut yardımlannı bir fon İcesintisine dönüştürüp İdare'ye mal etmiş oluyor. TOKI yetkilileri, 3320 sayılı eski ya- sanın yürürlükten kaldınlmasıyla uygu- lamaya sokulacak bu yeni modelin, işçi, memur ve emeklilerin hesaplannda hiç- bir işe yaramayacak birikimleri tutmak yerine, onlara ucuz konut ve ucuz kredi olanağı sağlayacağmı savundular. KONUK YAZAR ÖMER BEKAR MMMBD Dernegi Gn. Bşk. Muhasebecinin adı yok rürk vergi sistemine bir göz attığımızda göreceğimız ilk şey ststem içinde mu- hasebecinin olmayışıdır Vergi sistemi deyince ne anlıyoruz? Kısaca söylemek gerekirse: "Bir ülkenin vergi sistemi, o ülkede hazır halde yürürlukte olan kamu gelirleri kanunlarının bütünüdür." Siste- min yapısı ise yine o ülkenin siyasi, iktisadi, hu- kuki ve sosyal şartları ile yakından ilişkilidir. Di- ğer taraftan vergi sistemi tüm diğer şartlann da belirieyicisi gibidir. Vergi sisjeminin esas önemi de zaten bu bağlamdadır. Çünkü ferdin ilk ve en temel ihtiyacı açlığının giderilmesidir Bu da mo- dern toplumda gelirle olur. Devletin ayakta kal- masının ilk ve en temel koşulu da yine gelir elde etmektir. Devletin en sağlam geliri ise bilindiği gibi vergilerdir. 23 Nisan 1920'de TBMM'nin kuruluşunda ilk olarak Osmanh'dan devralınan (Aşar, Âgnal, Te- mettü, Musakkatat veçeşitli istihlak vergileri) iyi- leştirilerek işe Daşlanmıştır. Ve vergilere olan ihtiyaç büyvmüştür. Beyan esası- na dayanan Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi, KDV ve diğer vergiler milyonları bulan vergi mü- kellefleri arasında yoğun ve karmaşık vergi iliş- kilerinin doğmasına neden olmuştur. Biryandan vergi ilişkileri, diğer yandan ticaret ve endüstride meydana gelen gelişmelerın ya- rattığı mali ve ekonomik sorunlar, oyle büyük ve karmaşık bir hale gelmiştir ki değil sade bir yurt- taş, mali ve ekonomik konularda yükseköğrenim görmüş kimseler bile bu işlerin rahatlıkla üste- sinden gelmek durumunda değillerdir. işte bu gelişmeler, modern vergi sistemlerinin yanı sıra muhasebe, işletmecilik ve vergi konularında yüksek bilgi ve ihtisas sahibi olacak yeni bir mesleğin doğmasına neden olmuştur. Bu gerçe- ği çok önceden gören başta ABD olmak üzere, Avrupa ülkelerinin büyük bir kısmında bu mes- lek mensupları vergi sistemlerinin başarısında vazgeçilmez unsurlar olarak kabul edilmişler- dir." TBMM'nin ilk çıkardığı kanun, KJS2.C3. SÖVİemek Ülkemizdede benzer şekilde yani bir numaralı kanun, 24 Nisan i • t t p - " i i • "Maliye ve Gümrük Bakanlığı- 1920 tarihli, agnamı (Hayvan g c r e K i r s e . B l T U l K e n i n nınvergidenetimikonusundaki Vergisi), dört misline çıkaran ka- v e r g i SİStemİ, O Ü l k e d e ağır yükünü hafifletmek, TVS 1 - nundur. Türk vergi sistemi böyle u Q 7 1 t . U Q l H o ırTin'iriı'iL-to n i n yozlaşmasına mani olmak, başlamışör. ndZlT n d i a e y U T U r i U K i e v e r a J C i | i k v e jsietmecilik sa-başlamıştır Türk vergi sisteminin bugünkü durumu için şunu söyleyebiliriz: Aslında çok iyi olan bir sistem ka- nun hükmünde kararnamelerle, sağlanan vergi aflan, götürülük ve işletme hadleri arttırılarak tamamen yoz- laştınlmıştır. Sistem, aynca hayat standardı gibi ilkel bir vergileme yoluyla gerçek vergtcilik ve muhasebecilikten uzaklaştınlmıştır Bugünlerde de Vergi Usul Kanunu'na eklenmesi düşünülen mükerrer 175'inci madde ile işletme yönetim merkezleri adı albndadevlete bağlı kooperatifler kurup muhasebeciliği devleştirerek ve bunun adını da vergi reformu koyarak bir kere daha vergi sistemine darbe indirilmekte ve sistem yozlaştınImaktadır. Bu konuda önce "Muhasebeciliğin TVS için- deki yeri nedir" sorusu üzerine özenle durmak gerekiyor. Bu konu muhasebecilik mesleğinin problemine çare aramak bakımından önemlidir. Bu durum biz meslek mensupları için sadece bir keyfilik olmayıp 3568 sayılı kanunun bize verdiği hakkın kullanılmasını istemekten başka bir şey değildir Çünkü 3568 sayılı kanunun muhasebe- ciliğin TVS içindeki yeri fazlasıyla tartışılmış ve cümlelere dökülmüştür. Şöyle ki: "Ekonomik gelişmeye paralel olarak devletin ekonomik yaşam içindeki görev ve fonksiyonlan büyük ölçüde artmış ve buna paralel olarak da olan kamu gelirleri kanunlannın bütünüdür." vergicilik ve işletmecilik sa- hasında güven ve ahlak un- surunun gelişmesini temin edebilmek, vergi kanunlannın uygulanmasından doğacak uyuşmazlıklan en az düzeye in- direbilmek için meslek grubumuza TVS içinde çok önemli bir yer atfedilmiştir. Yukarıda imalı bir söz söylemiş ve demiştik ki TVS'de sadece gelirler ile ilgili kanunlar söz ko- nusu olmaktadır Oysa bize göre bu sistem bir bütünü kucaklamaktadır. Çünkü vergi olgusunun makro açıdan üç boyutu vardır. Bunlar devlet, mükellef, ve adını devlet büyüklerimizin önce- den koyduğu, köprü olan bizler, yani muhasebe- ci ve mali müşavirier. Demek oluyur ki burada yapılması gereken şey, sadece gelirle ilgili kanunlarlasınırlı kalmak yerine yukanda işaret ettiğimiz üç realitenin kuv- vetler ayrılığı prensibi çerçevesinde yetki ve so- rumluluklan da açık ve net biçimde yazılarak TVS'nin içine yerleştirilmesıdir. Ancak o takdirde sistem tam bir bütünlük ka- zanır ve TVS çağdaş vergicilik ve çağdaş vergi sistemleri arasında yerini alır. Çağdaş vergi sistemlerinin en belirgin özelliği ise devlet, mükellef ve muhasebeci unsurlarının barış içinde, organize bir şekilde ve bir bütünlük arz ederek bulunmasıdır Dileğimiz, TVS'nin de bu şekilde islemesidir. IŞÇENIN EVRENTJNDEN ŞÜKRAN KETENCİ Ben Yaptım OMu Başbakan Tansu Çiller'in Almanlarla ortak Zongul- dak Nükleer Santralı projesinin Bakanlar Kurulu ve DYP parti grubundan habersiz kotarıldığı ortaya çıktı. Çok vahim bir oldubitti ile daha karşı karşıyayız. Konu sadece çevre sağlığı, insanlar için çok zararlı ol- duğu kanıtlanmış nükleer santral yapımında ısrar edil- mesi de değil. Zonguldak deprem bölgesinde, fay hat- tında. Bilim adamları böyle bir yerde asla nükleer sant- ral yapılamayacağını söylüyor. Zonguldak'a nükleer santral kararı verilirken araştırma yapılmadığı, ancak yığınla araştırma sonucunda alınabilecek bir kararın, bakkaldan karpuz alınır gibi alındığı ortaya çıkıyor. Bu nasıl olabiliyor? Zonguldak halkının çıkarlarını korumak üzere Mec- lis'e gelmiş, Zonguldak Milletvekili ve Devlet Bakam Güneş Müftûoğlu, Çiller'in Bakanlar Kurulu'na nükleer santral hakkında herhangi bir bilgi vermediğini itiraf et- tikten sonra ''Biz bundan mutluluk duyuyoruz " diyebiI i- yorsa, neden olmasın ki? Zonguldak halkının vekili kendi varlık nedeninin, sorumluluğunun çok sayıl- masını bu kadar kolay edebiliyorsa, Başbakan Çiller'in Türkiye'nin Almanya'dan öğrendiği, yetkilerini kötüye kullanması, antidemokratik, haksız bir kararı, iş bitiricilik adına başarı hanesine bile yazılabilir. ilk bilgilere, bilimsel verilere göre asla olmaması ge- reken bir iş, "Ben yaptım oldu"Ğenerek bal gibi de ger- çekleşmiş olur. Zonguldak halkına da "Sizi kömür ma- denlerinde çok ilkel koşullarda, ölümüne çalışmaktan kurtardık" diye de yutturulur. Bu arada "Madende zararı önleme adına küçülmeye gidiliyor" denerek zaten üretim ve verime çok olumsuz etki yapan yeraltı işçi açığı daha da büyütülüyor ve aslında madenlerin tamamen batırılması projesi uygu- lamaya sokulmuş. Kimin umurunda? Türkiye ile kıyaslanmayacak zenginlikte ve döviz elde etme gücünde Japonya, çok daha derinde ve elve- rişsiz koşullarda. daha düşük verimli, daha yüksek ma- liyetli madenlerini işletmekte ısrar ediyormuş. Dışarı- dan dövizle enerji bağımlılığı yerine bu madenleri işlet- meyi ekonomik, akılcı ve verimli buluyormuş. Uzman- lar kesinlikle maden üretiminden vazgeçilmemesi ge- rektiğini, kâr-zarar hesabının stratejik enerji ve ithali için gerekli dövizin elde edilmesi maliyeti ile hesaplan- ması gerektiğini söylüyorlarmış. Ne yazar? Bizim, Özal'ın izinde, Bavyera bayrağının renginde döpyesi, sarı saçları, siyah topuklu ayakkabıları ile yü- rürken yarattığı imajı ile Almanları hayran bırakan, iş bitirici kadın başbakanımız var. Resmi Gazete'de bir kararname yayımlatıverir, kamuda tasarruf için, 15 ekime kadar süre tanıyarak geçici sözleşme ile çalıştırılan ışçilerin işine son veril- mesini isteyiverir. Emrin gereği tümü ile yerine getiri- lirse, bu koşullarda yıllardır çalışan en az 100 bin işçi kendini sokakta bulacaktır. Giderek küçülmekte, eri- mekte olan Türk-lş bir yüz bin üyesini daha kaybeder- ken, önemli bir işçi hakkı daha, hukuka aykırı olarak gaspedilecektir. Kararname ile, bir oldu bitti ile 100 bin işçinin sokağa atılması kararını veren Sayın Tansu Çiller bilmeyebilir. Ancak karara sessiz kaian Türk-iş yöneticilerı, sendika başkanlarımn bilmemeleri suçu bağışlanamaz. "Geçi- ci sözleşme ile sürekli işçi çalıştırma" diye yasal bir hak söz konusu değildir. Kamu işyerlerinde kadro açıl- madığı için, çok yaygın böyle bir yol izlenmektedir. Bu, hukuka, yasalara göre bal gibi yasaya karşı hiledir. Hu- kukçular, doktrin, ilgili herkes yasalar karşısında kad- rolu sürekli sözleşmeli çalıştırılan ile, kadrosuz geçici statüde sürekli alıştırılanlar arasında haklar anlamın- da, hiçbir fark bulunmadığını bilmektedir. Nitekim bu- güne kadar yargıya yansımış bütün davalarda çıkan kararlar, tartışmasız doktrinin birleştiği görüş, hangi sözleşme ile çalıştırılırsa çalıştırılsın, sürekli çalışmış işçilerin eşit haklara sahip olduğu yolundadır. Açıkçası Çiller'in kararnamesi ile bu işçilerin yasal hakları çiğnenmektedir. Türk-iş, sendikaları, işçi taban sesini çıkarmazsa, yüz bin işçi haksız olarak, neden bir kalemde sokağa atılmasın? Evet, neden olmasın ki? Ucuz Rus ve Bulgarcamına 35 dolar 'damping vergisi' Yerli cam itlıal caım 6 kırdı 9 ANKARA (ANKA) - Rusya ve Bulgaristan'dan dampingli fiyatlarla ithal edildiği belirle- nen çekme veya üfleme camlar için ton başına 35 dolar dam- ping vergisi ahnacak. İthalatta haksız rekabeti ön- leme kurulu. söz konusu ülke- lerden yurda sokulan camlann, dampingli fiyat nedeniyle yerli üreticilerin zarar etmesine yol actığı yolundaki şikayetler üze- rine açtığı damping soruştur- masını sonuçlandırdı. Kurulun konuya ilişkin karan, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın tebliği ile Resmi Gazete'de ya- yımlandı. Soruşturma sırasın- da, bu ülkelerde pazar ekono- misi uygulanmaması nedeniyle, aynı mal için piyasa ekonomisi- nin uygulandığı üçüncü bir ülke olarak Hindistan'daki fıyatlar esasalındı. Hindistan'da uygulanan fi- yatlar Rusya ve Bulgaristan için normal değer kabul edile- rek yapüan değerlendirmede, Bulgaristan'dan ithal edilen camlarda yüzde 92, Rusya'dan ithal edilenlerde yüzde 79 ora- nında damping marjı saptandı. Bunun üzerine, söz konusu ül- kelerden getirilen bu ürünler- den mevcut vergi ve fonlardan ayn olarak ton başına 35 dolar olmak üzere 'dampinge karşı vergi' alınması kararlaşünldı. Kurulun karannda, bu iki ül- keden yapılan cekme veya üfle- me cam ithalatında, dampingli fıyatlar nedeniyle rekor düzey- de artış meydana geldiği belirti- lerek bunun sonucunda. yerli üreticilerin 1990 yılında yüzde 86 olan piyasa payının, 1992'de yüzde 72.5'e kadar indiği. yerli üreticiler üzerinde oluşan fiyat baskısı nedeniyle de toplam ka- pasite ve istihdamın olumsuz yönde etkilendiği belirtildi. Fransızusutiigök tekfonu Ekonomi Senisi - Air France. yolculanna büyük kolakhk sağlayacak bir servisi uygulamaya koydu. 14 Temmuz 1992'en bu yana Paris-Tokyo hattındaki uçaklarda denediği telefon sisteminin olumlu sonuçlar vermesi üzerine bu uygulamanın bütün seferlere yaygınlaştınlmasına karar verildi. Air France uçaklanndaki telefon sistemi, kısa ve orta mesafeli uçuşlarda TFTS (Terrestial Flight Telephone Service) uzun mebsafeli uçuşlar ise SATCOM sistemi ile bağlantılı olarak gerçekleşecek. ASİL NADİR Muhafazakâr Parti 'pes ediyor' LONDRA (AA) - Muhafa- zakâr Parti, Kıbnslı işadamı Asil Nadir'den aldığı bağışla- nn bir bölümünü açıkladı. Nadir'in kişisel iflasıyla ilgi- lenen yediemin Robson Rho- des Şirketi'nin, işadamından alınan bağışlann açıklanması halinde, yüksek mahkemeye başvuracağını belirtmesınin ardından, parti yetkilileri Na- dir'in. Polly-Peck ve yan ku- ruluşu Unipac şirketleri aracı- hğıyla 440.000 sterlinlik (7.9 milyar lira) bir bağış yaptığını resmen bildirdiler. Parti genel merkezinden ya- pılan acıklamada. Nadir'in 1985 ile 1986 yıllan arasında Polly-Peck aracılığıyla, her bi- ri 25.000 sterlin (450 milyon lira) olmak üzere üç, 1987 ile 1990 yıllan arasında da 50 ila 80.000 sterlin (1.4 milyar lira) arasında değişen miklarlarda toplam 6 bağış yaptığı kayde- dildi. Hak iddiaları Robson Rhodes yetkilileri, yapılan bağışlann Nadir tara- fından kişisel olarak yapılıp yapılmadığını ortaya çıkar- maya çalışüklannı belirterek durumun böyle olması halin- de, iflas yasası uyannca top- lam paranın 365 bin sterlinlik bölümü üzerinde hak iddia edebileceklerini ifade ettiler. Nadir'in, söz konusu bağış- lan Polly-Peck hesaplanndan usulsüzce yaptığının kanıtlan- ması halinde ise şirketin mal varlığını tasfıye eden Touche Ross Şirketi de para üzerinde hak iddia edebilecek. Parti yetkilileri. Nadir'den aldıklan bağışlann şirketten "çalımnış'" olduğunun kamt- lanması halinde, kabul ettik- leri paranın lümünü iade ede- ceklerini acıklamışlardı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle