19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET2 22 EYLÜL1993 ÇARŞAMBA Meyve ve sebzenin yanından karaçam ve sedir başta olmak üzere ağaçlar da seralarda yetiştiriliyor Fidan üretimindeteknolojik devrim Einlandiya ile ortak yürütülen proje sonucunda ormanlanmızdaki ağaçlann tüm fîdanlan kaplar içerisinde üretilecek. ANKARA (AA) - Türkiyede meyve-sebzenin yanında arlık ağaç- lar da. seralar da yetiştirilmeye baş- landı. Türkıye ve Finlandıya'nın ortak yürüttüğü "Serada tiiplü (kap içeri- sinde) fidan üretimi projjesi" çerçeve- sınde. karaçam. sedir. sançam. doğuladin. huş gibi ağaç çeşitleri se- rada yetiştiriliyor. Ağaçlandırma ve Erozyon Kont- rolü Genel Müdürii İsmail Özkah- raman'ın yaptığı açıklamada. AGM'nin serada tüplü fidan üretı- mı için Finlandiya'nın ENSO şirketi ile 1992 yılında "Serada orman ağacı tiirlerine ait tiiplü (kap içerisinde) fi- dan üretimi projesi" çalışmalanna başladığını. 4 yıl süre ile uygulana- cak proje ile bugüne kadar 3 milyon adedin üzerinde fidan üretimi ger- çekleştirdiklerini bildirdi. Özkahraman. "fidan üretiminde teknolojik devrim" olarak nıtelen- dirdiği \ e Türkiye'de ilk kez yapılan bu çalışmanın 21 serada ve 5 ayn noktada gerçekleştirildiğir.i de belir- terck. şunlan söyledi: "Bu 5 ayrı noktayı Trabzon, Erzu- rum, Eskişehir, Denizli > e Muğla ola- rak belirledik. Bu bölgeler. iklim ve yetiştirilecek ağacın özelliklerine gö- re seçildi. örneğin, proje çerçevesin- de Trabzon'da yetişmeye en eUerişli ağaç olan doğuladin. Erzurum'da huş. Eskişehir, Deni/li >e Muğla da sedir, karaçam. kızılçam gibi ağaçla- nn fidanları üretilecek." Bugüne kadar. 4 adet seranın inşa edilip üretime geçtiğini de kaydeden Özkahraman, "Bu seralarda kullanı- lan her türlü malzeme, Finlandija'- dan getirildi" dedi. Maliyeti 210 milyar İsmail Özkahraman, seralarda orman ağaçlan tüplü fidan üretimi- nin maliyelınin 105 bın Fın Mark- kası (yaklaşık 210 milyar lira) oldu- ğunu bildirerek. "Türk tarafı, bu maliyetin 130 mihar lirasım karşılı- yor. geriye kalan 30 milyar liralık kısım ise Finlandiva tarafından veri- len uzun vadeli kredi ile sağlanıyor" dedi. Türkiye'de yenı üretilmeye başla- nan tüplü (kap içerisinde) fidanın. çıplak köklü fidan ürctımine göre. çok daha kaliteli. sen vc uçuz mali- yet getırdiğini bildıren Özkahra- man. şöyle devam ettî: "Eskişehir'deki serada ilk hesapla- malanmı/a göre, tüplü ağaç fidanı üretimi 500 lirayı gecmivor. Oysa çıplak köklü fidanın üretim maliyeti bunun en az iki misli oluvor. Ayrıca, ağaçlar daha kaliteli ve seri üretili- vor. Seralarda bilgisayarlı makine- İerle ağaçlann yetişmesi için en uy- gun ortamı. biz kendi elimizle hazırlı- voruz. Böylece ağaç fidanı soğuk, don, verimsiz toprak gibi sorunlarla karşılaşmıvor." İstek bekliyoruz AGM Genel Müdürü Özkahra- man. kuruluş olarak artık 6zel sek- töre dönük. ihraç edılebılecek ağaç fıdanlan üretmeyı hedeflediklerini ve Finlandiya ile ortak y üriitülen se- ra projesi ile bu isteklerini gerçekleş- tirmeyi beklediklerini söyledi Özkahraman. "Özel sektöriin bize gelip, 'bize 6 ay içerisinde 1 milyon karaçam ağaç fidanı üretin. bunu ih- raç edeceğiz* demesini bekliyoruz. Tüm isteğimiz bu. Toplu fidan ihracı- nı düşünenler bize gelsin, söylesin" dedi. Özkahraman. serada ağaç fidanı üretimi projesi çerçevesinde yann Eskişehir'de. "Serada orman ağacı tüplü fidan üretimi semineri" yapıla- cağını da bözlerine ekledi. Astımın kaynağı akdğer ANKARA (ANKA) - Astım. genelhkle genetik veçevreselet- kılerdenkaynaklananbırhastalık olarak bilinırken. akciğer nakilleri sonucunda ortayaçıkan gerçekler. astımın "akciğerden kaynaklanan lokal bir hastalık" olduğu sonucunu doğurdu. Akciğer nakli yapan uzmanlar. hastahklı akciğenn nakledıldiği kişıde astımın geliştiğıni, hastalıksız akciğer nakledılen astım hastasında da astım gelişmediğini gördüler. îngiltere'de ağır derecede astımı olan ıkı hastaya. sağlam akciğer nakleden doktorlar, söz konusu hastalarda üç yıldır astım gelişmediğini saptadılar. Hafifastımh The Lancet dergisinde yayımlanan akcığer nakilleriyle ilgili sonuçlar. astımın "lokal bir hastalık olduğu" yönündeki görüşleri desteklerken. doktorlar. astımdan farklı bir nedenle acil olarak akciğer nakline ihtiyaç duyan iki hastaya. astım dışı nedenlerle y aşamını yıtiren. ancak hafıf astımİı olan iki kışınin akciğerini naklettıkten sonraki gelişmeleri de yakından ızlediler. Hafıf de olsa. bir hastay a astımlı akciğer nakletme karannı alırken zorlandıklannı vurgulayan doktorlar, hastalann nakil yapılmaması halinde yaşamlannı yitireceklerini göz önüne alarak nakîle karar verdiklenni bildirdiler. Araştırma raporlan Astımlı akciğer nakledılen has- talann •"yaşam kalitesi ve egzersız performansının nakil öncesine göre daha iyi olduğunu" vurgulayan doktorlar. buna karşın. hastalarda astım geliştığini saptadılar. Akrabalan arasında astım görülmeyen ve saman nezlesi veya egzama gibi hastalıklan bile bulunmayan bu kişilerde astım gehştiğini raporeden uzmanlar. bu hastalara astımlı akciğer nakletmek zorunda kalmalanm. "organ yokluğuna ve astımın hafıf olmasına" bağladılar. Doktorlar. araştırma raporlannda. çevresel nedenlerin veya genetik yapının. saruldığj kadar ;ıstım nedenlen arasında ilk sırada yer almadığı sonucuna vardılar KozabırliK Crtnel Müdürii Mesut Göl, tarihi binanın ipekböcekçiliği müzesi yapıiacağını açıklanı^ ve bir di/i girişimlerde bulunmuştu. (Fotoğraf: LEVENT GENCELLÎ) Tohum Mektebi de tarih olduLEVENT GENCELLİ Bursa'da 1892 yılında inşa edilen ve cumhuriyetin ilk yıllanndan baş- layarak ipekböcekçiîiği üretiminde kullanılan tarihi bina yok olma teh- likesiyle karşı karşıya. Eski adıyla Tohum Mektebi olarak da bilinen bina. 1976 yılına dek İpekböcekçili- ği Araştırma Enstitüsü adı altında hizmet vermişti. EIli yılı aşkın bir süre boyunca. ipek üretıminin her aşamasının göz- lemlenebildiği bina, 1976'da bo- şaltılmasından bu yana kaderine terk edilmiş bir dunımda. Her geçen gün tahrip olan ve bir kaç kez ' lli yılı aşkın bir süre boyunca, ipek üretiminin her aşamasmm gözlemlenebildiği bina, 1976'da boşaltılmasından bu yana kaderine terk edilmiş bir durumda. yangm tehlikesi atlatan tarihi bina. inşa edildiği dönemin mimari özel- liklerini taşıyor. Bir süre önce ICozabirlik'in öneri- siyle ipekböcekçiliği müzesi olacak şekilde onanlması ve hizmete açıl- ması planlanan binanın bahçesine bu arada bir imam hatip lisesi inşa edilmiş. Binanın müze olabilmesi için ge- rekli ödenek sağlanamadığından bu proje de şimdilik hayata geçirileme- miş durumda. Kültür Bakanlığı- nın. söz konusu projeyle ilgili olarak bugüne dek yaptığı tek girişim. üç kışıden oluşan uzman kurula bir ra- por hazırlatmak olmuş. Devamı gel- meyen bu gırişımın ne şekilde so- nuçlanacağma ılişkin. Kültür Ba- kanlığı'nın henüz bir açıklaması bu- lunmuyor. Müze Müdür Yardımcısı Engin Horasanlı. müze araştırmacısı Bengi Çorum ve arke- olog Mehmet Armağan tarafından hazırlanan söz konusu raporda. bi- nanın çok harap durumda olduğu ve acilen onanlması gerektiği belirti- liyor:"... Binanın müze olarak kullanılabil- mesi için gerekli olan bölümleri ye- terlidır Kanaatimize göre bodrum katın depo. I. katın idare odalan ve arkadakı 1. kat salonuna konferans salonu. 2. katın tamamen teşhir sa- lonlan. çatı katın ise koza araşürma ve gelıştirme atölyesi olarak kullanı- labıleceei eörüşündeyız Söz konu- su bina.^Ocak 1984 gün ve 18829 sayılı Resmi Gazete'de yayimlana- rak yürürlüğe giren. özel müzelerle ilgili yönetmeliğin 6. maddesine uy- eundur. " Bebeklere kundak yerine rahat giysi GAZİANTEP(AA)-Gazı- antep L nıversitesı Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıklan Anabilım Dalı Başkanı Doç. Dr. Yavuz Coşkun. bebek veçocukyatak odası ısılannınçok ıyi ayarlanması gerektiğini söyledi. Doç. Dr. Coşkun. yaptığı açıklamada, çocuk odalannın temiz ve sağlıklı bir ortama dönüştürülmesi için, zaman zaman pencerelerin açılarak havalandınlması gerektiğini kaydetti. Bebeklerin kalın giydirilme- mesine de özen gösterilmesi ge- rektiğini belinen Coşkun. "Odada. bebeğin rahat solunum yapmasını önleyici hıçbirengel bulunmamalı" dedi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde. yeni doğan bebeklerde yoğun olarak uy gulanan kundağın. ani öİümlere yol açabileceğini anlatan Doç. Dr. Coşkun. "Her ne şart altında olursa olsun. kalça çıkığına da zemin haarlayan kundağa 'hayır" diyoruz. Bebeğe doğduğu günden iti- baren normal ve rahat giysiler giydiplrneli" diye konuştu. Evcil hayyanlara 50trilyon lira LONDRA (AA) - Dünyanın en hayvansever milleti olarak tanınan İngilızlerin, ev hayvanlannınbakımıiçin geçen yıl 4 milyar dolar (yaklaşık 50 trilyon lira) harcadıklan bildirildi. Euromonitoradlı kuruluşun yayımladığı araştırmay a göre 1991 yılına göre yüzde 7.5 artış gösteren bu miktar. bir Asya ülkesi olan NepaFin gayrisafi millı gelirinden daha fazla. İngilizlerin. başta köpek ve kedileri olmak üzere ev hayvanlan için harcadıklan para. diğer Batı ülkelerininkinden çok daha yüksek düzeyde bulunuyor. Bozdağ, antik çağdaki adını efsanevi Lydia Kralı Tmolos'dan almış Adını efsanelerden alanyücebir dağ Bozdağlar gerek doğal varlıkları. gerekse iklim ö/elliklcn ilc gıınıımü/ün yaz - kış turizmine en eherişli verlerinden biridir. Dr. ÜLKÜ ALTINOLUK İç Batı Anadolu içlerine doğru uzanan Bozdağlar. tarih içinde fark- lı niteliklerdeki dağ yerleşimlerine sahne olmuş. Dağ, eski çağlardan beri antik yollarla bir baştan bir ba- şa aşılmış: Sardes antik kentı ile Bozdağ'ın (Tmolos) güney eteğin- deki Hypaipa antik kenti (Datbey. şimdiki ismi Günlüce köyü) bu dağ üzerinden birbirine bağlanmış. Bozdağ, antik çağdaki adını efsa- nevi Lydia Kralı Tmolos"tan alır. Miıolojiye göre Kral Tmolosdağlar tannsıdır. Çiftçılığin ve bağcılığın koruyucusu olduğuna inanılan Di- onysos dininin kaynağı Tmolos (Bozdağ)'Uır. Tmolos dağ silsilesi Eskiçağ'da al- tın madenlerinin yanında mcrmer yataklan. üzerındeki ormanlardan clde edilen kerestcleri ve üzümleri ile tanınıyordu. Tmolos üzümlerinden yapılan tatlı şarap. kaliteli acı şarap ile kanştınlırdı. İ.Ö.I. yüzyıl ozanı Vergillius. Tmolos'tan elde edilen safran parfümünün Lydia dışına ih- raç edildiğini kaydetmektedir. Yukan Küçük Menderes vadisi- ne buskıda bulunan Türkmenlenn. Bo/dağ'dakı yol vc gcçitlcri kullan- ıııi} olması ihlımaldir. Tahminen bı- M/ da vadiyı korumak amacıyla. Bıvdağ'duki Kemcr yaylasının üs- tünde Yılanlıköy'deki kale, Bizans- lılann yaptığı bir istihkâmdır. Yı- lanlıköy köylüleri kale ile ilgili birde öykü anlatırlar. Efsaneye göre. kale fethedilmeye gelindiğin'de komutan kaledekilere teslim olmalannı bil- dirmiş. Ancak kaledekiler leslim ol- mamışlar. Savaş başlamış. Kale alı- namamış. Saldın yenılenmiş, kale yine düşmemiş. Bunun üzerine Al- İah tarafından kaleye yağmur gibi yılan yağdınlmış. Kaledekiler bu durumdan ürküp korkmuşlar. Ka- leyi bırakmaya karar vererek Boz- dağ yönüne çekilmişler. Kale ele ge- çirilmiş. Güya bundan dolayı ka- lenin adı Yılanlıkale kalmış. 28 Nisan 1699'da Edmund Chis- hull. Sardes"ten başlayan. Bozdağ'- daki yaz otlaklanndan geçerek Bir- gi'ye ulaşan yolu gecer. Bozdağ'ı aşan bu yolu anlatan Chishull. yo- lun sarp ve geçilmesinin zor olduğu- nu yazmaktadır. 1802'de Cousinery. Bozdağ yay- lasını aşar. Cousiner\r . Sardes'ten yola çıkarak. çamur hamamlannı geçip ulaştığı Gölcük hakkında ılgi çekici bilgiler verir. 1824'te bu yöre- yi ziyaret eden Ch. Texier, Bozdağ için "Tmolos Dağf nın kendine öz- gü aynntılan vardı. Bahçeleri meş- hur idi. Bağlanndan makbul şarap- lar üretiliyordu. Dağın yukan mın- tıkasında Pelın'in Mcsotmolıtae JLmcmolos dağ silsilesi eskiçağda altın madenleri, mermer yataklan ve üzümleriyle tanınıvordu. adını verdiğı bir halk sakindi" biçı- mınde dağın antik durumuna ilışkın bilgiler venr. Texier, 4-5 Ekim 1824"te Birgi ağasından yardım gö- rerek Bozdağlar'ı aşar: "Sağa döne- rek bu ilk dağı Tmolos'dan ayıran küçük bir vadiye gırdık.Her yandan suyu bol çeşmeler sürekli akmakta- dır. Bir buçuk saat yürüşüşten ^on- ra çevresi on iki mctrc olan müthiş bir çınar ağacının altında konakla- dık. Mevsimin ılerlemış olmasına rağmen sıcak şıddetliydı. Gözümü- zün önündeki manzara çok güzeldi. Bütün Kayster (Küçük Menderes) önümüzde uzanıyordu. Ovanm bir- çok köyleri zeytin ormanlan allına gizlenmişler. Diğer yandan menekşc rengi almaya başlayan Messogis (Aydındağlan) silsilesi ufku sınır- landınyordu. Tmolos"un güzel ağaçlan. zengin renklerle kaynaş- mışlardı. Koni biçiminde boz bir tepe (Bozdağ"ın zirvesi) bize ege- mendı" dcmektedır. XIX. yüzyılda ödemiş \öresinde efe ve zcybek harekctleri sırasmda başta Çakırcalı Mehmet Efe olmak üzere Bozdağ. efe ve zeybeklere ba- nnaklık etmiştır. XX. yüzyılın ilk çeyrcğinde Bozdağ üe ilgili en ilginç olaylar Türk Kurtuluş Savaşı sıra- sında olmuştur. Bozdağ cephesinin ünlü efesi Postlu Mestan'dır. Behiç Galip Ya\uz"a göre XIV. yüzyıl ve daha sonraki dcvırlerde ovaya yerlcşen Türkmenler yazın sürülen ile Bozdağ'daki yaylaklara çıkarlar. Elli-altmış yıl kadar önce \üze yakın çadır halkının Bozdağ yaylalanna çıktıklan bilinmektedir Günümuzdc tam bir yerleşik yaşa- mın yöreye cgemen olmasına rağ- men Kaymakçı-lşıklarjöresındekı- sjayan. vazın sürüleri ile Bozdağa çıkan sekiz-on çadır halkına Behiç Galip Yavuz. 1983'teki araştırmala- n sırasında rastlar. Bozdağlar'da ortalama yükseltı 1000-1100 mctrc. en yüksek nokta 2159 mctrcdir. Derin vanlmış vadi- ler ve ulüvvon düzlüklcrden oluşan bir topografyaya sahıptir. B<ızdağ ve Gölcük'tc başla pııtatci olmak üzere kcslanc. ce\ iz. clma yeüşlırilır. 1970"lere kadar Bozdağ'daki kar kuyulanndan Ödemiş'e kar getirilir- di. Keçeye sanlarak taşınan kar, se- billere ve isteyen evlere dağıtılırdı. Bu işi yapanlara 'karcr denilirdi. Cuma günleri ise bazı camilerin sebillennde dağuılan bal şerbetine Bozdağlar'dan getirilmiş kar konu- lurdu. Bozdağlann üzerindeki Gölcük'- ün antik adı Torrhebia'dır. Gölcük. 1050 metre yükseklikteki bu yayla; çevresi altı kilometre olan ve derinli- ği. ortalarda yedi metreyi bulan bir göle sahiptir. "Göl, mikroskobik bit- kiler bakımından çok zengin oldu- ğundan. aslında billur gibi berrak olan suyu mat bir göriinüş arzeder. Oysa bu suda sağlığa zararlı madde- ler mevcut değildir. Bu göle pis su da kesinlikle akmaz. Bu nedenle göl, yüzmeye elverişli olduğu gibi avcılığa da elverişlidir. Göl sularında iki türde sazanbalığı ile yayınbalığı ve kerevit mevcuttur." Göle bilınçsizce atılan yayınbalık- lan, eskiden gölde bulunan diğer balık çeşitlerinin neshnı tüketmiştir. Bozdağlar. gerek doğal varlıklan gerekse iklim özellikleri ile günümü- zün yaz ve kış turizmine en elverişli yörelerinden biridir. 1983 yılında Turızm Bakanhğı'nca "Karkent' ka- vak merkezi kurulması projesi baş- İatılmış. ancak gcrçekleşme aşama- sına gelememiştir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle