16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 AĞUSTOS1993 PAZAR 8 PAZAR YAZILARI Yalan da olsa söyle! MOSKOVA HAKAN AKSAY "Doğnıcu Davut" ol- mak koşul mu yanı? Ara sıra yalan söylemek ya- şarru kolay- laştırmaz mı9 Haru şu "zararsız" yalanlardan. Çocuğunuz, uzun sure uğraştıktan sonra yaptığı resmı sıze gösterdığınde pek bir şeye benzetemeseniz de "Bu ne rezalet" demezsiniz herhalde. Tersıne. harcadığı etnekten dolayi onu överken küçük bir yalan söylemeİae sakınca gör- mezsiniz: - Aferin çocuğum. çok güzel olmuş!. Konuk olduğunuz evin hanımı, kan- ter ıçınde yaptığı yemeği önünüze koy- du. Tattınız. Aman tannm! "Yahu kadın bu yaşına geimişsin, hala yemek yapması- m beceremivon>uıı" mu dıyeceksınız' El- bette hayır. Ne soyleyeceğiniz bellı: : Elınıze sağlık, çoİc Iezzetli!.. İçinızde büyük bir sıkınü var. Kendi kendınızı yivıp duruyorsunuz. Yanıruz- daki neşe ıçındekı ınsanlara bellı etme- meye çalışıyorsunuz. Ama yıne de biri fark edip ne düşündüğünuzu soruyor. En u>gun yarut. >alan olanı: - Hiçbır şey düşündüğüm yok; dalmı- şım... Yaşı bıraz geçkınce bir kadın, zamana savaş açarak gençler gibi gıyınmeye ve makyaj yapmaya karar almış. Belli ki kendisi ıçın çok onemlı ve belkı de son bir raunda hazırlaruyor Yeni görüntü- sünden se\ınçlı bir heyecana kapılmış. "Nasıl buldun" dıye sorarak sizın de onaylamanızı istiyor. Istediği yanıtı veri- yorsunuz. - Gayet şık, çok yakıştı!.. Bunlar "doğnT değıi. "uygıın" yarutlar. Çoğu zaman, gerçeklerden en az bizim kadar yorgun olan karşımızdaki kişmin duymak ıstedığı şeyler Zararsız yalan- lar . Bunlan söylemelde günaha girmezsi- niz. Dürüstlük ilkenizden ödün \ermiş de sayılmazsınız Sorunlan en az İstanbul'daki kadar yoğun olan Moskova'da da ınsanlar bü- yük ve tehlıkeli yalanlan sıkça söylerken küçük ve zararsız olanlan telafruz et- mekte nedense tutuk davranıyorlar. Oysa bunlar. binbır güçlükle dolu ya- şamda. insana biraz da olsa iyimserlik, özgüven ve yaşama sevincı veren sözler, küçük muilulukiar.. Küçük mutluluklara ise büyük gerek- sinim duyuyor ınsanlar. Zaten, ne demiş akıllı bir adam: - Yaşam, küçük mutluluklardan ve büyük rezaletlerden oluşur 1 . CebelitarıkAvrapa umuduna mezar oluyor Ruzgar, önüne kaup süruk- leyecek bir şeyler anyor. Gü- verteye çıkmaya cesaret edebi- lenler, demırlere güçlükle tutu- nuyorlar. Atlas Okyanusu'nda rahata akşmış rüzgar. Cebeli- tank'ta sıkışınca uçar adım Akdeniz'e gıdıyor. Fas Deniz Yollan'nın 'Bıs- mıllah" adlı ferıbotuyla İspan- ya'nın Algecejıras limanından aynldık. Fas'ın Tanger kentine gıdiyoruz. Yolculann yüzde 9O'ı Avnıpa'run çeşitli ülkele- nnde çalışan Fash gurbetçıler. Özel.araçlarla İspanya'ya ka- dar inıp feribotla ülkelenne gı- . dıyorlar. Araçlann üzen tepele- me eşya dolu. İçinde de koltuk- lann yansı çuval, bohça. Fen- bota binmek için günlerce sıra bekledıkten sonra yakınlanna kavuşacak oimarun heyecanını yaşıyorlar. Erkekler bir bir tuvalete gı- dip üraş oluyor. Parlayıp gelen- lere arkadaşlan tezahürat yapı- yor Küçük salonda karşılaş- malan sankı büyük bir sürpnz- miş gibi "Oooo .."deyip, el sıkışıyorlar, öpüşüyorlar. Bir- birlerine sprey sıkıp gülüşüyor- lar. Kadınlar üçlü, beşli gruplar 'Bismflhıh' adlı vapurda volculuk eden kadınlar rengârenk giyinmiş sohbet ediyorlar. halinde. koyu sohbetteler. Gi- Sokaklarda en çok satılan ayaküstü yiyeceklerin başında salyangoz geliyor. yimlen çeşit çeşit. Kimi renkli TANGER çarşafına sannmış, kımi saçıru güzelce tarayıp plasük tokalar takmış. Gürultuye ağlama seslen kanşıyor. Bırhkte yolculuk ettığım bu kişiler, Fas'ta hemen herkesın imrenerek baktığı mutlu azınlığı oluşturuyorlar. Nere- deyse her Fash'nın düşü, bir gün Avrupa'ya gidebilmek. Tüm malı. hatta canı pahasına. Sohbet ettiğım Fashlann an- lattıklan ınanılır gibi değıl Cebehtank bugüne kadar Avrupa lcıyılanna ulaşma umuduyla kaçak, güvenliksiz teknelerle yola çıkan yüzlerce Faslı'ya mezar olmuş Ama yıne de bunun önüne geçileme- miş. Binlercesi de ölümden son anda kurtulmuş. Cebelitank'ın ikı yakasının bırbınnden farkı yok. İspanya tarafında dağlar yükseldikçe Fas kıyılan da dıkleşiyor. Yan çıplak tepeler. Denize dik inen İcayalar... Ama bir Fash için kuzey yakasında doğmak ek- mek, iş. para, her şey... Ve ilk hedef oraya ulaşmak. Fas'a adım atar atmaz ilk dikkati çeken şey, Fransızca. MUSTAFA BALBAY I Her tabelada | Arapçanm al- tında Fransı- zcası yazıh Yol ışaretlennde. devlet daırele- rinde, özel büro- — ^ _ ^ _ — larda. her yerde aynı şey. Fas'ın değışık kentle- nnde yayımlanan onlarca Fransızca gazete var. Bir Faslı'- ya hangı dilden soru sorarsanız sorun yanıtıru Fransızca alıyor- sunuz. Okullarda okutulan tek yabancı dil de Fransızca. Bir ül- keyi birkaç günlük gözlemle tanımak elbette mümkün değil, ama sanki Fransızlar Fas'tan tümüyle aynlmamış. Dilini, kültürünü iyıce yerleştırmış. Faslılar ıçın Fransa'ya gıtmek tarifsiz bir özlem olmuş. Fran- sa'ya gıdenlenn çoğu bu ülke vatandaşı olmak istiyor. Tanger'de tren istasyonunun karşısındaki kahvelerden binn- de Abdullah adlı bir Fasb'yla sohbet ettım. Hollanda'da ışci olarak çalışıyor. Tıirk olduğu- mu öğrenince. sanki kendisi Hollanda Kralıyet aılesınden- miş gibi bilgiç bilgiç başını sal- layıp. "Avrupa'da Türklenn işı zor" dedı. Söz Fransızcadan açıhnca"Onunla büyüdük" dedi. Kadınlann ilk kez bu yıl par- lamentoda yer alabildıği Fas'ta Çezayir kadar olmasa da aşın İslamalann taban bulmasının ve özelhkle Fransa'ya duyulan tepkının artmasının nedenini anlamak çok zor değil. 18 yaşı- nda ateşlı bir genç, Fransı- zcanın yaşama böylesıne gec- mesine karşı çıkıyorsa kendisı- nı ıslamcılann arasında bul- ması çok kolay. Gerek Tanger gerekse Ca- sablanca sokaklannda bizim atasözümüze ınat en çok saü- lan "ayaküstü yıyeceklerin" başında salyangoz geliyor. Önde bir dizi portakal. Çatal iğnelerin ucu açılıp kürdan ha- line getırilmiş ve portakallara saplanmış. Ortada büyük bir kazan. Alünda ateş. tçinde sal- yangoz kaynıyor. Saücı arada bir kepceyi kanştınp müşten çağınyor. Seramık tasta, bir kepçesi birkaç dirhem. Portakaldan ça- tal iğne-kürdan alıruyor. Pışmış salyangozun başına saplanı- yor. hafifçe yukan çekılıp afi- yetle yeruyor. Tasta kalan kah- verengıleşmiş su da üzenne ıçılıyor. Sadece tadına bakmak ıçın bir tane istedim. Biraz mantara bıraz da kelle-paçaya benziyor. Can sıkıntılannınmerkezimasallarkenti"Masallar kenti Odense" yazıyor kenti boydan boya kaplayan dev tanıtım afişle- rinde. Çünkü Odense, masala Hans Cfiris- tisuı Andersen'in doğup büyüdüğü kent. O yüzden tüm tanıtım broşürlerine de çirkin örd^k yavrusunun suya kuğu olarak akset- tiği aflşlere de "masallar kenti" yazmakta mahzur görmüyor Odense Beledıyesi. Var- sa yoksa Andersen. Oysa Odense, can sıkmulan kenti, zo- runlu ziyaretler durağı, kasvetlı akşamlar beldesi. Odense Beledıyesi "masaJlar kenti" yazarken kendisini kandınyor, kendisini kandırmıyorsa turisti kandınyor. Danimarka'mn diğer taşra kentlerinden de sıkıcı Odense. Ne kentin göbeğindeki eski bir dokuma fabrikasının restore edilip cafeler, sınemalar ve sergi salonlanndan oluşan güzel bir kültür merkezine dönüştü- rülmesi ne yeni yeni açılan sık cafeler ne de ağustos baslannda düzenlenen kısa met- rajh fîlm festivali bu imajı değıştiremiyor. Odense can sıkıntılan kenti olmaya devam ediyor. Odense'de canı sıkılan sadece ben deği- lim. Odenselilenn kendı canlan da sıkılıyor olmalı. Yoksa bu kadar çok evlenmezlerdi. Hafta sonlan Odense sokaklan ve sık cafe- leri. sakin sakin dedikodu yapan bu arada çaktırmadan etrafı süzen kîzlar ve o bakış- lan yakalamaya çabşan erkekler yerine, ev- lenmeden önce son gece çılgınlığına çıkan gürültücü gençlerle doluyor Burada gele- nek böyle. Kilise törenıyle uslu uslu evlenecek genç- ler. bir gece önce ayn ayn arkadaşlanyla KOPENHAG FERRUH YILMAZ kentin tozunu atma turuna çıkıyorlar, bel- ki bir daha asla yapamayacaklannı düşü- nerek her türlü çılgınhğa soyunuyorlar. Damat adayı erkek arkadaşlanyla. gelin adayı da kız arkadaşlanyla kenun barlannı turalıyor. Laİcın bu öyle sıradan bir şehir ya da bar turu değil. Damat adayınm da gelın adayının da ganp kılıklara bürünmesı. ön- lenne arkatanna "tmdaat e>leniyonım" yazıp 25 kuruşa öpücük satmalan. arka- daşlannın muziphklerine kucak açmalan şart. Odense'nın trafiğe kapah ana alışveriş caddesınde eli kolu bağlı bir damat adayı, nişancıhğım denemek isteyenlere canh he- def olarak sunuluyor. Nışanalığmı dene- mek ısteyen, damat adayının suratına kre- mah pasta fırlatıyor. "Polterabend" deni- len bu turlann mutlaka gürultülü ve şama- tab gecmesi lazım İçilen bıra sayısıyla doğ- ru orantılı olarak gürültü ve şamatanın ses duvannı zorlaması lazım. Şehir turu, da- mat ya da gelin adayının en iyi ihtimalle sızmış bir şekilde evlerine bırakılmasıyla sonuçlanır. muzıpliğın sınınnın aşıldığı du- rumlarda damat adayının gözünü Oslo'ya yol alan Norveç gemisınde açması pekala mümkündür. '. Odense'de can sıkınüsına rağmen gürül-" tü ve şamatadan hoşlanmadım, damatT adayının suratına kremalı pasta fırlatma-. dım, sol ayağına gamah haç çizmiş aptaJ gelin adayıru komık bulmadım, masallan- na bayıldığım Andersen'in müzeye dönüş- fürülmüş evıne gıtmedim. Odense Film- Festıvalf ndeki kısa metrajlı filmleri seyre- dip, sergılen gezdım. Geri kalan vakitlerde Odense'nın sık ca-. felennı denedım, cappuccınonunOdense- deki tadına baktım. Lakın Odense'nin kızlannı beğenmedım, cappuccinolann yanında ılla kı venlen çıkolatalann tadına bakmadım, çokomılkı aradım. Kültür • Sanat 232 64 26 • 230 21 87 MODft SINEMASI CEP GOSTERIMI 337 01 28 Sinemayı Sanat Yapanlar -4 Atılla Dorsay'a sevgi ile... • İSTEK HAFTASI • YENİ YIL (Leluch) 12.00 SESSİ2LİK (Bergman) 14.00 JULveJIM (Truffaut) 16.00 MUTLULUK (Varda) 19.00 DÖRTYÜZDARBE (Truffaut) 21.15 GHOST (HAYALET) FİLMİ İLE OSCAR K A Z A N A N VVHOOPI BU FİLMLE TÜM ÖDÜLLERE ABONE AMERİKA HASILATI BASIC INSTINCT VE BODYGUARD'A FARK YAPTI | Kadıkoy MODA337 012fl| BİR JOE DAMATO FİLMİ RICHARD SAUER MAX OUAYLE YALNIZ BİR HAFTA İÇİN r Kaaıkoy RBKS ı33b 01 '21 '$ I 00 '3 45-16 30'9Q0: 30 ^T THE VVALL "Duvar" Yön: Alan Parker 11.3O-14.00-16.30-19.0O-21.30 ROBERT DEA1I WOODY REDFORD MOORE HARRELSON Bir koca, bir eş, bir milyader ve bir teklif... AHLAKSIZ TEKLİFKjdıkoy Şîlı Beyogltı Masli* SOBtrr» 336İKSJI HKT 121162 03 ATLAS* <243 75 ?6 HENK (5721863; MOVENPİCK (2S5 06 95' DSCAR 350 09 69ı »FOLLOM (362 5100) 11 00 13 30 :6 0C 1900 Î H S 1? 00 14 30 17-00 19 15 2t 45 12 00 14 15 16 30 18 45 21 15 11 00 13 30 1600 18 30 21 15 12 00 14 30 17 00 19 30 21 45 Cl'MA VE CHMRTtSI J4 00 11 30 14 0] 16 30 19 OC 21 30 12 0D 14 i = 16 30 19 OC 21 35 258 69 87 ORTAKÖY KÜLTÜR MERKEZİ ÖZGÖRLÖK TUTKUSU VE ARJANTİN P.tesi-Solı-Çar». LE SUR • GÜNEY Perş.-Cumo-C.tesi-Paıar TANGOLAR FERNANDO SOLANAS 13.00-15.30-18.00-20.30 AŞKLAK VE . TUTKULAR ~LOVB Project Seyodlu 0ÜKTA (249 93 61) 1200-1415-16 30-18-15-21 2. HAFTA 11 1 Y A Z Ş E N L I G I - 4 BEYOĞLU SİNEMASI 251 32 40 B U G Ü N ÇATHARIN ÇOCUĞU Ferit Boughedir 12 15- 14.30- 16.45- 19.00-21.15 " Al mo st Pregnant' TANYA ROBERTS • JOAN SEVERANCE • JEFF CONAVVAY Yönetmen : MICHAEL DELUISE BevoğluEMtK (24501661 1200-14151630-1845-2115 KaAlöyKADIKOY 1337 74 00» 11 00-13.30-1600-18 30-21 30 VısıoN CİR NINI GRASSIA FlLMt CLAUDIA CAVALCANTI SA^ERIO VALLONE Henüs 19 Yttşuulnydı Ve Bukireyıli IL K AŞK İLKGÜNAH kcyoğlu ELHAMJtA (344 22 36) Fuıdıkxode NİLGÜl (584 12 96) Karagüfnrük STAD (521 04 O» Kodıköy YILDIZ (346 51 24) VVHOOPI flKRET HAKAN • GÜNGÖR BAYRAK« rön: NATUK BAVTAN Ç.ta;ŞAFAK-1 (516 26 60) 11.0O-13.30-16.0O-18.3O-21.0O Bir GABRIELE SALVATORES Fümi AKDENİZ fBTWt MEDITERRANEO y EüfflFIUI ğmumm OSULU OSCAR OOULU EN m VABAJCIRLM 1992 "SISTER ACT Yön. EMİLE ARDOUNO ŞiçliSITE-2 (247 69 47) 11.00-1130-16.00-19.00-21.45 ÖTEKİ KADIN Beyoğlu SINEPOP (2511176) 12.00-14.15-16.30-18.45-21.00 TERMINATOR - 2 S C H W A R Z E N E G G E R Mahşer Günü Yön : James Cameron Ç.laşŞAfAX-2 (516 2660) 11JO-14.00-16.30-1S.45-21.00 GİZLİ OYUNLAR Ç.taşŞAFAK-3 (516 2660) 11.00-13.30-16.00-18.30-21.00 HAVADA KOMİK BİR ŞEYLER OLUYOR 13 AGUSTOSTA SİNEMALARDA BÜTÜN FİLMLERİN ANASI Yön: Jım Abrahams Ç.taşŞAFAK-4 (516 26 60) 11.00-13.00-16.00-18.30-21.00 BEHZAT AY'ın yeni romanı O UZUN YALNIZLIK KİTAPÇILARDA BAKICIARANIYOR l yaşındaki bebek için bakıcı aranıyor. Tel:5607526ATAKÖY T.C. SIVAS2.ASLİYEHUKUK MAHKEMESİ'NDEN 199I/481-I993/77 Davaa Sevgi Karabulut taraiindan davah Günay Karabulut aleyhıne açılan boşanma davasında; Sıvas Merkez Gökçebostan Mah , Cılt: 016'01, sayfa: 083. kütuk: 038'de nüfusa kayıth bulunan Hakkı ve Rukıye oğlu 15 11.1955 do- ğumlu Günay Karabulut ıle aynı yerde nüfusa kayıtlı Hamza ve Emıne kızı, 10.10.1958 doğumlu Sevgi Karabulut'un boşanmalanna, müşterek çocuklar Özge ve Öznur'un velayetlerinm davaa anneye venlmesine, babası ıle kışisel ıbşkılennın sağİanmasına, 100 OOO'er li- radan 200 000 lıra ışürak nafakasının çocuklara velayeten annesıne venlmesine; harç, ucretı vekalet ve mahkeme masraflannın davalıdan alınarak davaaya venlmesine, 18 2 1993 tanhınde karar verilmışür Tüm aramalara rağraen adresı tespit edılemejen davalı Günay Karabulut'a teblıgat yenne geçerlı olmak üzere ılan olunur Bar • Lokanta 232 64 26 • 246 97 38 Basın 50048 C'est la vie! ayBu cumartesi-pazannızı bize ayınn. ortancalar, deruz ve siz ... Kl ZCLNCLK - tSKKLK YAM N«ı: 151 T? : 3J3 01 77
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle