16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 AĞUSTOS1993 PAZAR DIZİ üüsu" Haraşo'dan Nataşa'ya BERAT GÜNÇIKAN (FOTOĞRAFLAR: SUAT KOZLUKLU) 2 Beyııelıııilel balık peşindeki orospular İsimli isimsizpek çok Beyaz Rus müzisyen İstanbulluları Bach 'ın, Beethoven'ın, Rachmaninov'un müziğiyle tanıştırır. Müzisyenlermüzik, ressamlar resim dersi vererekyaşamlannı sürdürürler. Bedenlerinden başka satacak birşey bulamayanlara ise vesikaya sığınmak düşer. Bir fahisenin öyküsü Anavatan bizi teselli edecek Beyazıt Kütüphane':ımde 132956 numarada kayıtlı A. Roube Janski'den Beyhan S'otmaz m Türkçe'yeçevirdiği kitabın ismi Natacha dır. 1966 'dı ı Habora Kitabevi'ninyaymladığı bukitap, Beyaz Ruslar 7 veyaş amlarını anlatır. Natacha, 1920 de Boı'şevikler 'den duyduğu korkuylayanında dadısı volaçıkar Kidh ovodsk'danBatum'adoğru. İstanbul'agelir Diğerlerigıbidir, nasıl olsa dönülecektir, kentın tadı çıkarılmalı- dır. Kendileriniseyahcıttesanarlar.hattadönerkengötürmek üzere hatıra eşyaalırk ır. Ama dönüş, gerçekleşmez bir türlü. Yaşamak içinparaka. zanmak lazımdır. Kadınlaraı bir bölümü konsomatristliğe başlt zr. Natacha, Japonya Elçiliğı 'nde dıplomat İtijiro Tagami'ntnmeJresiolur.bukonsomatristliktenkatkat lyidir. Birbırlerinm dıl ınden, kültürlerinden anlamasalar da, bırbirlermin bedenlerı nden aldtkları hazdan vazgeçenıezler. Tagamı, Natacha'vık üçumser, Natacha Tagami'yle alay eder. Akşamlarıya Maksini'e yada Siyah Gül'egiderler. Gündüzleri konsomatrist arkadaj iarıyla birliktedir Natacha. Plajlara giderler. Böylebir plajgününde konsomatris Zina, kendısine aşağılayıcıgözlerk bakan Türk kadaüartndan dertyanar arkadaşlarına: ' 'OnJarıgörüyormusunuz ' Hiçbirderıleriyok. Vatanları, evlerı vt; onlara herşeyi veren kocaları var. Bizdert nefret ediyorlar. Ama yerimizde olsa- lar neyaparlardı, merakediyo- eyaz Rus göç- menleri sadece as- kerler. aileleri ve fahişeler değildir. tmparatorluk orkestrasının müzısyenlen, ressamlar. sporcular da vardır aralan- nda. Madam Merkovvıtch. Madam Zoe Ratimow, ope- ret sanatçılanndan Madam Piontkovks, Madam Arensky, Madam Boyarska, baierin Lantrewitkts, aktris Gorsky, Madam Muravie- na, Madam Trappoli, ballet Zavarihin ve bale rejisörü Lıubine bunlar arasındadır. Bir süre İstanbul'da kaldık- tan sonra ya Amerika'ya ya da Fransa'ya giderler mes- leklerini sürdürmeye. Piyano ve kompozisyon profesörû Sergei Pissanko de Romanovvsky de bir süre İs- tanbul'da konaklar. Boğa- ziçi'ndeki yalılarda birçok kez Çaykovsky'i yorumlar. Dinsel besteleriyle yandaş- lan arasında da saygj uyandınr ama 1920'lenn sonlanna doğru o da göç kervanına katılır. Piyanist Maria Vladimirovna Obo- lenskaya'nın resitalleri, İvan İvanovich Poliansky'nin Majik Sineması'nda ba- şansız fılmleri örtbas edcn orkestrası, soprano eşi Nata- lia Poliansky'nin konserleri, kısa süreli de olsa İstanbuT- da iz bırakır. Cumhuriyet sonrasında da isimli, isirnsiz pek çok müasyen sayesinde Istanbul, Beethoven'ın, Bach'ın, Haendel'in, Men- delssohn'un, Chopin'in, Rachmaninov'un, De- bussy'in, Schumann'ın mü- ziğiyle tanışır. Yaptığı Çigan müziğiyle dünyaya ismini duyuran Pierre Lechtchenko da İstanbul'dan gebp geç- miştir. Tokatlıyan Oteli, res- toranının müdürü Nikola Sobesky'nin kendisine verdi- ği destekle müziğini sür- dürür Lechtchenko. Bir süre sonra Romanya'ya geçer. İkinci Dünya Savaşı sırası- nda da öldürülür. öldüren- ler Almanlar mıdır. yoksa Bolşevikler mi bilinmez. Müzisyenler müzik, balerin- ler bale dersleri verirken, res- samlara da hem sanatlannı sürdürmek hem de ders ver- mek düşer. Bursa sokağı 10 numarada dınlenme amaçh bir salon açılır. Bu salon, daha sonralan her türlü kül- türel etkinüğin gerçekleştiril- dıği birkulübedönüşür. Ma- yak ısmi verilir. 1921 yılının ekiminde bu kulübün baş- kanı olan Stanley Harrison'- un sergjsini. İsmailovitch ile Zaretzki'nin sergüeri izler. Beyaz Ruslar, kendilerini kabul eden Osmanh'ya, Os- manlı topraklanndakı "yar- dımsever" işgal kuvvetlerine minnettardırlar. Bu toprak- lardan a>Tildıktan sonra hem veda hem de şükran amacıyla üç dilde bir kitabı kaleme alırlar. Rusça, Ingilizce ve Fransızca yaalan "Spasibo" isimli bu kitapta şükran su- nulanlann başında Mustafa Kemal vardır. Halife 11.Abdülmecid, Rus konsolosluğu yetki- lileri. Rum Patrikhanesi, ABD Yüksek Komi- seri, Fransız Yüksek Komiseri, Japonya. Yu- goslavya, Bulgaristan ateşeleri de şükrana layıktır. Spasibo'da, İstanbul'a gelen renkli kişilikler, yaşanılan ilk günler ve görülen yardımlar an- latılır. Örneğin, Kıalhaç Komitesi, üç bin Ka- zak'la bin altı yüz üniversite öğrencisini Çe- koslavakya'ya göndermiştir. Amerikan Kıalhaç'ı Kınalıada'da ev ve köşklsr kiralaya- rak bin beş yüz göcmeni ağırlamıştır. İtalyan kolonisi Burgazada'da, Fransızlar da Heybe- liada'da benzer yardımlan gerçekleştirmişler- dir. 1921 yılında Amerikan Kolejlerinin kapısı Rus öğrencilere ve öğretmenlere açılmıştır. Musevi Yardımlaşma Komitesi de ağırhkb olarak dindaşlanna sahip çıkmışür. Spasibo'- yu hazırlayanlar, ya yetenekleriyle ya da şans- lanyla hiç olmazsa günlük yaşamda göçmenli- ğin sıkjntılanndan kendinı kurtarabilerüer olmalı. Para kazan- mak içın bedenlerinden başka satacak bir şeyleri kal mayanlara ise vesikaya sığınmak düşer. Aralannda Çar saraylannın "ihti- şamı"nı yaşamış soylular. Avnıpa'nın doğusun un "mavi kanlılar"ı da vardır.Zafer Toprak'ın Tarih ve Topl um Dergi- si'nde yer alan araştırmasına göre mütareke yıllan nda İstan- bul'da 2 bin 125 vesikah, 979 da vesikasız fahişe vardır. Bini aşkm fahişeye de polis kayıtlannda rastlaruhr. Yabana vesi- • (Frantnca) Afedersiniz matnvazel Fransızca biliyor musunuz? (Rusça) Hayır! Fafcat her lisandan lira demesini ögrendim! (Hasan) Rasım (Us) Aydedc 22 6 1922. S 50. s t rum. Faydalanınızetparçaları, siziyarm nelerin beklediğini bilmiyorsunuz. " Natacha, bütünyalnız ve yoksul Beyaz Ruslar 'akajpısını açar Tagami'nin evinin. Oğle, akşam sofralarkundur, yenilir, iç/lir. Tagami'nin kendisine verdiğı harçlıkları da çoğukez bu yoksullaradağıtır. Tagami öjke içindedır, bir daha eve konuk ahnmaması emrini veıir. Siyah Gül'de Avusturyiılı bir zenginle tanışır Natacha. Tagamideson günlerde l steklerine karşı ilgisizdir.kendisînişöhretlibir artistyapc'cak bu aşık zenginin peşisıra Vıyana'yagıder. Tagami yt • aşık olduğunu anlar Viyana'âa, özleromı.sıksık mektup yai'.ar. Bir süre sonra da şöhretio'e, birlikte olmayı hep erteledi,ği aşığmı da bırakıp Tagami'ye dönmeye kalkar ama vize verme: Avusturyalılar. Tagamigirerdevreye, transit vizealar. İstanbul'da, sevdiğininyanmdadır artık. Siyah Gül'de arka- daşlarınıbutur. Lola, bir Türkmüşteri tarafından, cirtselorganları parçalanaraköldürülmüştür. Diğerleridepanik halindedir. Lola 'nm oği unu eylat edinmeye kalkışır ama transit vizenin süresi dolmuştur aı'tık, İstanbul'dan ayrılmalıdtr. Tagami'nin de yapabileceğı' birşey yoktur. Çıkmazyurıdışma Natacha, Tagami'yideiknaederek, Halki adasına kaçar. Bir süre buradagizlenir. Tagami'nin evden hıç çık- maması öğütı'erinebir süre uyar, sonrayalnızlıktan bunalıp Rum kızlanyla ark aaaş olur, onlarlagezmeye başlar. Tagami, bunu öğ- renince çiledetT çıkar, ihanete uğradığını düşünür. Bu sevgisinin de sonu olur. Birlikte Osmanbey 'dekieve dönerler. Elçilik, Taganii'nin bu üişkisinden hoşnutsuzdur. Japonya 'yage ri dönmesikararı alour. Natacha 'yabir zarfiçinde parabırakır. Onuyanınaagötürmeyecektir. Songece Tagami vi vaJLzinı karıştırırken bulur Natacha, hırsızlık yapıp yapmadığtnı aı aşnrmaktadır. Öfkelenir, yatakta bıçaklar ve öldürüronu. EJ^Tİlik, Tagami'ninintiharettiğiniaçıklar. Bir süresaklanır, Lola'nın oğlunu bulursonra. Natacha, "Anavatanvnız bizi mahvettiyine anavatanımız bizi teselli edecek''der Kotık 'e. Birlikte Rusya 'ya doğruyola çıkarlar. General Olhovik, Çar Nikola'nın sadık askeri. TepebaşTna yerleştiği bflîniyor. Nasıl yaşadı tstanbul'da, neter yaptı işte o meçhui. Belki şoföriük yaptı, belki de bir anemada yer göstericüik... kalı fahişeler arasında Ruslar ilk sıralan ahr. 171 Rus kızı vesikalı fahişe olarak kayıtla- ra geçer Zürafa Sokak'ta iki, Beyzade Sokak'ta beş, Şer- bethane'de 17, Üsküdar'da 13, Moda'da 21 Rus kızı. her av sağlık kontrolünden ge- çirilir. Vizite ücreüeri ise 15 kuruştan başlar, 17 liraya ka- dar yükselir. Sadece Rus kızlan değil- dir, fahişelikle para kazanan. Evli olup, sığınabileceği ne asaleti ne de mesleği bulunan kadınlar da bedenlerini kul- lanmak zorunda kalır. La Rose Noire (Kara Gül) adlı ünlü gece kulübü bu kadı- nlann mekanıdır. Pera Pa- las'ın karşısında bir zemin kattaki kulübün sahibi Ki- evli Yahudi NVeinbaum'dur. Kışlan Beyoğlu'nda, yazlan ise Bebek'te "icra-ı faaliyet" eden Kara GüJ'ün konsa- matristleri, hem işgal kuvvet- leri askerlerinin hem de pa- rah Türkler'in gözdesidir. Roube Jansky tarafından yaalan, Beyhan Solmaz ta- rafından Türkçeleştirilen ve Habora Kitabevi tarafından 1966 >ılında basılan "Natac- ha" o dönemi, kulübü ve ka- dınlannı aynntılanyla an- latır. Kievli Mourka Laska, Kara Gül'ün gözde konso- matristidir. tstanbul'a kadar sadık kaldığı kocası Kola'ya yalvanr kendisini kulüpte Valışurmaması için. Onun köprüde hamallık yapıp gün- d'e kazanacağı elli kuruşa razıdır. Bir gün kendisine ha- kim olamayacağını. bir erke- ğe gönlünü kapüracağından korkar sürekli. Dinlemez Kola, bir gün Rusya'ya tabu- run un başına dönecektir, bu- nun için de kuvvete ihtiyacı vardır. Çalışarak bu kuvveti tüketmek istemez. Mourka bugün çalışmalıdır. Rusya'- ya dönüldüğünde dinlenme sırası ona gelir. Mourka, bir tatil gününde Natacha ile kendisi gibi konsomatrist ar- kadaşlanna duygulannı şöy- le anlatır: "Biz burada tesadüfen, bir panikten sonra aynı gemiyle geldiğimiz için toplandık. Ama tabii herkesin sosyal bır sınıfı, yetişürilmesi ve ülkesi .varki bu, biraz da olsa önem- lidir. Kafkasyalı. ne Sibir- yalı'yla ne de Kazakla bir olabilir. Biz, birlikte beynelmilel balıklan tutanz. Ama biri- miz bir palamut tutar, öteki bir uskumru ve bir diğeri hiç- birşey tutamaz. Ama sefale- timiz, gerçek sefaletimiz, ızdırabımız yalnız bizi ilgilen- dirir. Mie vinossi sor iz isbi... Evinin çöplerini kapının önüne yayma..." Yenilginin ezikliğini Cumhuriyet'in ilanı ve yeni devletin kurulmasıyla üze- rinden atan Istanbul erkekJe- ri, soluğu Beyoğlu'nda, Te- pebaşı'nda almaya başlarlar. Direklerarası arük umurlannda değildir, kantoculan, Vir- jin'i, Amelya'yı unutup Rus kadınlannın peşine takıhrlar. Kara Gül, Odesa Serkili onlara ko- layca ulaşabilecekleri yerlerdir. Günah örtüsü- nün altında eşleriyle, nişanlılanyla yaşayamadı- klan cinselliği parayla satın alırlar. Kımseler de suçlamaz orüan. Mazhar Osman, "Topla, tüfenkle, tayyare ile, bomba üe dünyanın kırk küsur miUeti Istan- bul'u ezememişti. İstanbul kokaine, fuhşa esir oldu. Çar ordulanna alü yüz sene karşı duran İstanbul, Rus orospulanna mağlup oldu" diye dile getirir öfkesini. Rus kadınlan, sürekli topa tutulur, kokain- den, kumar tutkusuna tüm suçlar üzerlerine yükJenir. Haraşo derler onlara, aynmsız, tüm Rus kadınlan bırer haraşo, birer fahişedir. Fık- ralara, karikatürlere konu olurlar. Göç sırası- nda bitlenme korkusuyla ktsacık kestirdilderi saçlan taraftar toplasa da, sefaletten omuzlan yırtık giysileri modadan sayılsa da, bu suçla- madan kurtulamazlar. Zafer Toprak'ın araştırmasına göre, o güne kadar sanklı, sa- kallı. pos bıynkh hamaUan model olarak kullanan Sanayi-i Ne- fıse Mektebi'nin ilk çıplak modelleri de yine Ruslar'dır. Bu da namusuna düşkün İstanbullular'ı çileden çıkarmaya yeter. Bir toplumsal çöküntü yaşanmaktadır ve suçlusu bu kadınlarıLr. Yann: Nerfh muhltlerde şer korkusıı tnsan pazannuı eşiği. Bunca kalabalık içinden bir çimdik yemeden kurtulabilene ne mutlu. tlle de malla Ugflenmek eerekmi- yor. Tencere üzerinden başiayan pazarlık, beden pazarfığına döDÜşebilir her an için. Karadeniz erkefi için de önemlı olan bu. Nîhal'în saçlan rekabet kurbanıKaradeniz erkeği, kendince "özgür seks" yaşıyor. Bunun da bedeli sürekli aids korkusuyla yaşamak. Yetkıliler de aileyi korumak adına bu korkuyu pekiştiriyor. Eczanelerde antibiyotik raflan boş. Karadeniz kadını ise taraf olmaya zorlandığı bu seks rekabetine hazırlıksız yakalandı. * lena ve İrina Biven, iki kardeş. Rusya'nın Galiningrad g kentinden uçakla gelmişler Trabzon'a. Amaçlan B yanlannda getirdikleri porselen eşyalan ve defterleri M satmak. Geldikleri gün fahişelik suçlamasıyla gözaltı- na alınmışlar. İrina mühendıs, İlena ekonomist. Aylı- klan ortalama üç bin ruble. Yani yedi buçuk dolar, yani altmış dokuz bin lira. Kendilerine ait evleri var ama hesabı bir türlü yapılamayan enflasyonda ev sahibi olmanın ne önemi var? Mallannı satıp iki gün içinde iki yüz dolar kazanabilmeyi hesaplamışlar kafalannda. Fahişelikle suçlanmak ağırlanna gidiyor. tlena, Türkiye'ye üçüncü kez gelmişliğin bilgisiyle çekilen fotoğrafının altına ne yazılacağını biliyor;"Ekonomist Nataşa, fahişelik yaparken yakalandı". Korkuyor ve durmaksızın ağlıyor, "'Buna hakkınızyok, buna hakkınızyok". Flora Gedimova, 23 yaşında bir kadın. Bakülü. Ojeleri dö- kühnüş parmaklannın arasından sigara düşmüyor. Başında be- yaz bir örtü. Polisler onunla alay ediyor, örtüyü fahişelığini ört- bas etmek için kullanıyormuş. Mallarının tümünü sata- madığmı söyleyerek ağhyor. Türkler ona yatmak için para tek- lif etmişler ama ayıpür diye kabul etmemiş Flora. Karadeniz, Ketivan'ı Trabzon ümanında mahsur tutuyor. Pasaport ve pa- rasını çaldırdığı için sınır dışı edilecek ama deniz hırçın. Gemiler çahşmıyor. Ketivan, Gürcü. Tıp Fakültesi ikinci sınıf öğrencisi. Ticaret yapmak bir yana onu Trabzon'a sürükJeyen me- rak. Türkler nasıl insanlardır, nasıl yaşarlar? Ketivan kendisini anlaü- yor, yaşamını, beklentilerini. Istediği iyi yaşamak. İsimleri- anımsayamadığı filmler Fıkralar O hacı değil yanı de gördüğü yaşamı özlüyor. Böylesi, ona göre ancak Av- rupa'da yaşanır. Tiflis'te iyi yaşamanın bedeli yüz bin ma- nat. Oysa biliyorkı doktor ol- duğunda alabileceği en fazla manat on bin. Ama yine de Tiflis'ten başka bir yerde ya- şamayı düşünemiyor. Eski aydırüığı, canlılıgı olmasa da kenti güzel. Sinema kadar bale ve tiyatroyu da seviyor. Anna Karenina hala bıkma- dan okuduğu roman. Maya- kovski'nin dizelennden de vazgeçerniyor. Önümüzdeki yıl sevgilisiyle evlenecek. Bir erkeği sevebilmesi için önce ona güvenebilmeli. Ne erkeği bir başka kadınla gezmeli, ne de o bir başka erkekle. Hafta- da iki kez kiliseye gidiyor. Ketivan, istemleriyle gercekleri nasıl bağdaştıracak? Kendisi de bılmiyor. Bugün cumartesi. Rus pa- zan bir gün öncesine göre daha kalabalık. Pazarlıklar kıyasıya. Tezgahlarda küçük hırsızlıklar kaçınılmaz. Pekçok tezgahta Türk var bu kez. İşçi, memur, hafta sonu tezgah açıyor. Mallar yine Rus işi. Eser Tash'nın tezgahında makina parçalannı da, parfümleri de görmek mümkün. Günde iki yüz bin liraya para demiyor. Rus kadınıyla yatmak mı asla. AhJakı değerleriyle bağdaşmıyor. Ama arkadaşlanndan yatanlar var. hatta banka- dan Rus kadınına ev tutabilmek için kredi alanlan bile tanıyor. Ramazan Türk, öğretmen. O da bir başka tezgahm başında. Ticareti iyi de Ruslar'ın, fuhuş olmasa. Halk buna alışkın değil- di. baskına uğradı ona göre. Olanağı olduğu halde yatmamış Rus kadınla, işin sonunda hasta olmak da var çünkü. Karadenizli kadın da pazarda. Porselenler, kumaş ve bib- lolar. gözünü ahyor. Fatma Sağlam, Gürcü kadınla parmak hesabı anlaşmanın peşinde. Elli yaşlannda gösteriyor ama nü- fusta kaydı 1958. On yedi yıllık evli. dört çocuk annesi. Kocası inşaatlarda çalışıyor. Onun bir Rus kadınıyla yatabileceğine inanmıyor. Ama eğer yatıyorsa ve öğrenirse ölüm mutlak son. Hem kocasını hem de kadını gözünü kırpmadan vurabilir. Yetkiüier, yerel gazeteler araalığıyla Karadeniz erkeğini AIDS ve diğer hastalıklar için uyanyorlar. Henüz bu hastalı- klarda patlama, sıçrama görülmüyor. Ama yine de antibiyotik satışlannda büyük bir artış var. Ciflosin, Augmentun, Alfasid gibi antibiyotikler raflarda pek durmuyor. Sevişme sonrasında duyulan korkunun bir sonucu bu. Kendısinden şüphelenenler yaşadığı kentte bir doktora gitmeye utanıyor. Trabzonlu Rize"- ye, Rizeli de Trabzon'a doktora gidiyor. Bıraz fazla parası olan- Sarp kapısmm açılması, Karadenizlüer 'infıkralarını da zenginleştirmiş. Şimdilerde kenaH tanımlanyla Nataşa fıkraları gözde. Temel, bir otelodasındayakalanır arkadaşlarına. Yanında genç bir Rus kızı vardır. Arkadaşları çıkısırlar: - Utanmıyor musun yaşmdan baştndan? Ustelik de Hacı sm. Temel, cevap verir: -Hacıysam ben hacıyım, o da hacı değilya. Güzel kadınlar nerede? Temel, birgün bakır alma bahanesiyle Sochi'ye gitmiş. Aklındabir Ruskadmıyla birlikte olmak var. Otelegitmiş, her katı, lobiyidolasmış.kimseyitmlamamış. Resepsiyonagidip sormuş: -Nerede sizin ogüzelkadınlarınız? Resepsiyon görevlisiyanıt vermiş: -Burada kadın bulamazsm, onlar artık Trabzon 'da. lar ise Ankara ya da İstanbul'u yeğliyor. Muayeneden, tahlil- lerden sonra terniz raporu alınınca derin bir soluk alıruyor. Doktorlar arasındaki yaygın düşünce ise, Ruslar'da sağhğa ye- terince önem verildiği, Karadeniz erkeğinin ilk sevişmede kadı- nlara hastahk bulaştınp ikincisinde gen aldığı. Trabzon kadını kabul etmese "Benim kocam yapmaz" dese de tedirginliğini gizleyemiyor. Otuz yaşlannda iki çocuk annesi Nihal'in ağzı "Yok canım benim kocamın bu taraklarda bezi yoktur" dese de gözleri ele veriyor. Bır yıldır ışi bahane edip eve geç gelmelerin. sıkışıklık var diye bozdurulan bileziklerin, rakı- ya biraz daha meyletmelerin açıklamasında hep bir şeylereksik kahyor. Nihal, altı aydır saçlannı sanya boyatıyor, Wagner iç çamaşırlan giyiyor, çiçek ve tarçın kokulan sürünüyor. Yine de yetmiyor. Kendisinin taraf olmaya zorlandığı rekabette payına sabır ve "erdem"ini korumak düşüyor. Nereye kadar, o da bilmiyor. Ya Temel, gerçekten aşık olursa Ruz kızma? Severse, sevgjsi uğruna herşeyi bırakmaya hazırsa? Temel'in karşısma önce kendisi dikilir. bildıği bütün Rus kadınlan fa- hişedir. Malını, mülkünü verir ama kızm peşisıra gitmeye yü- reği elvermez. Ya kız da aşık olursa? Kuvumcu İlhan San gjbi evlenir, bir yıla kalmadan da boşanır. İlhan, Tiflis'te tanışır Katia'yla. Aşık olur. Trabzon'a dönerken de evlenmek için yanında getirir. Kıyametler kopar. Dini başka, dili baş- ka, nasıl evlenilir? Dinlemez İlhan. Bir e\ tutar. gizlice de nikah kıyar. Yine rahat bı- rakmazlar. İlhan sokağa çı- karamaz Katia'yı, birlikte bir yemeğe bile gidemezler. Bir yıla kalmadan da dışan- ya verdikleri kavga evin içine döner. Katia. Tiflis'e geri gönderilir. İlhan'a da baba evinde, işinde yer açılır. Şim- di, telefonlar Katia'run yüzü- ne kapanıyor, mektuplara yanıt verilmiyor. İlhan da sevgisini tek başına yaşıyor. Rize. yağmurlu. Belediye- nin yaptırdığı Rus pazan ça- mur içinde. Bir sehpa ve ta- bureden oluşan dövız büro- lan pazan sanyor. Rubleler, liraya. dolara, marka çevrili- yor bu sehpalarda. Esnafta ağırlık yine Gürcü ve Azeri- ler'de. Tiflisli Alona Aslano- va, bir döviz tezgahının başı- nda. Eşiyle birlikte 15 gün- dür Rıze'deler. Alona ev kadını, eşi inşaat işçisi. Evlerine ayda bin ruble giriyor. Beş rub- leye bir ekmek, 160 rubleye bir kılo et, 20 rubleye bir litre süt, 50 rubleye bir kilo domates, beş bin rubleye bir çifl ayakkabı satılıyor. Aslanova'lar çıkışı Türkiye'de buluyorlar. Alona'ya göre artık yaşam yok ülkesinde. Hatice Aslan'la Alona'nın ya- şamı birbirine benziyor. Hatice'nin de kocası inşaat işçisi. Ayda bir buçuk milyon lira kazanıyor. Erzunım'dan göçmüş- ler geçen yıl çaJışmak için. 150 bin lira kira veriyorlar. Ekmek iki bin, bir kilo et elli bin lira. İki yaşında bir oğlu var. Alona'- nın oğlu ise alü yaşında. Hatice, Alona'dan korkuyor. Meh- met'le arası iyi ama yine de hergün sormadan edemiyor, "Rus kadınlanyla birlikte oluyor musun?" . Her seferinde Mehmet "'ha>ır" îyor ama Hatice sormaktan vazgecmiyor. Alona da Sergei ile beraberliğinin güven üstünde sürmesini istiyor. Ser- gei, başka bir kadırüa birlikte olur mu? Olmaz, olsa da Alona, bilmek istemez. Rize için, yağmur, rutubet ve dedikodu kenti deniüyor. Gerçekten yağmur dinmiyor, dedikodu da öyle. An- latılanlara bakılırsa Rus kadınıyla yatmayan erkek yoİc.Tabii- ki anlatıalann dışında. Ama onlar da başka dedikodulann kurbanı. Bütün malını mülkünü satıp Rus kadınlanna yediren bir sendika başkanından söz ediliyor. SHP il yönetimindeki bir erkeğin iki apartmanını bu uğurda sattığından, çay fabrikası- nda bir ustabaşının yedi çocuğuyla kansını yüzüstü bırakışı- ndan. Karadeniz kadını tedirgin. Kocalannı, ihanetleri, kendi aralannda da konuşmuyor, konuşamıyorlar. Sadece şakalaşı- yorlar. "Erkeklerin birer Nataşa'sı var, bizim de birer İgor'- umuz olmalı artık". Yarın: Fadime'nin snçu ter kokmak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle