Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
f
4AĞUSTOS1993 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Rusyave
Özbekistan'a
şeker fabrikası
•ANKARA (AA) - Türkiye
Şeker Fabrikalan Genel
Müdürlüğü (TŞF) Rusya ve
Özbekistan'da makine ve
ekipmanlan Türkiye'de
üretilen birer şeker fabrikası
kuracak. TŞF Genel
Müdürü Erdoğan Ertekin
yaptığı açıklamada, bir şeker
fabrikasımn maliyetinin
özelliklerine göre degişmekle
birlikte yaJdaşık 1 trüyon
liraya ulaştığını ve ilk avansm
alınmasıyla önümüzdeki
günlerde temelinin
atılacağını bildirdi.Ertekin,
şeker fabrikalannın
Türkiye'deki 5 makine
fabrikası sayesinde yüzde
• 95'i yerli olarak
yapılabildiğini sözlerine
ekledi.
Petkim ihracatı
• İZMİT (AA) - Petkim yılın
flk 6 ayında 72 milyon 690
bin dolarhk ihracat yapü.
Petkim genel Müdürü Aziz
Gümüş, kuruluşun ithalat.
fhracat, modernizasyon,
özelleştirme ve yeni ürün
deneme çalışmalanna ilişkin
olarak yaptığı açıklamada
Petkim'in plasu'k, arnbalaj,
tekstil, deterjan, lastik, boya,
ınşaat ve tanm sektörlerine
hammadde sağladığını
anımsatarak, ilk 6 ayda
Aliağa"dan 66 milyon 330 bin
dolarbk, Yanmca'dan da 6
milyon 360 bin dolarlık
ihracat gerçekleştınldiğini
söyledi.
Kömüre destek
•ZONGULDAJK (AA) -
Türkiye Taşkömürü
Kurumu (TTK) Genel
Müdürü Hayretün Soydaş,
gelecek 5 yıl için kömür
üretim hedeflerini 5 milyon
300 bin ton olarak açıkladı.
TTK Genel Müdürü Soydaş.
Dünya Bankasından
sağlanan 70 milyon dolarhk
kredinin yüzde 92'lik
bölümünün kullaruldığını
belirtti.
Et ve tavuğa zam
• AFYON-KAYSERİ (AA)
- Etfiyatlarındakiartış
devam ediyor. Afyon'un et
üretim merkezi
durumundaki Şuhut
ilçesinde etip toptan ahm
fiyatı 49 bin liraya yükseldi.
EBK, Köy-Tur ve Madurnu
da tavuk eti fiyatlanru
arttırdı. Şuhut"ta, geçen
hafta cuma günü 47 bin
liraya yükseîen toptan et
fiyatı bu hafta 2 bin lira daha
arttı. Et tüccarlan,
üreticilerden aldıkkn dana
etinin kilosuna 49 bin lira
ödeme yapmaya başladılar.
Piliç eti pazannın önemli bir
bölümünü ellerinde tutan
Mudurnu Tavukçuluk,
Köy-Tur ile Et ve Balık
Kurumu da ürünlerine zam
yaptılar.
Meyvesebze
destek bekliyor
•lZMtR(AA):
EgeYaş
Sebze ve Meyve İhraçatçılan
Birliği Başkaru İzzet Ürüncü,
bölge ihraçatçılan olarak
geçen yıl satsuma ve limon
ihracaündan toplarn 100
milyar lira zarar ettikJerini
belirterek bu yıl devletten
tonda I80dolarteşvik
almadıkça ihracat
yapamayacakJannı bildirdi.
Özelleştirme çabalan ve teşviklere karşın girişler yüzde 15 geriledi
YabancısermayeııazlamyorEkonomi Servisi -1993 yılının
ilk yansında, bir önceki yılın eş-
dönemine kjyasla yabancı ser-
maye izinlerinde yüzde 15'lik
bir genleme göriildü.
Yabana Sermaye Derneği'-
nin (YASED) son verilerine
göre 1992 yıhnda Türkiye'ye 1
milyar 242 milyon dolar tuta-
nnda yabana sermaye girdi.
Türkiye toplam 5 milyar 954
milyon dolar yabana serma-
yeye ev sahipliği yapmakta. Son
yıllarda Türkiye'ye yabana ser-
maye girişinde artış olmasına
karşın, YASED Genel Sekreteri
Abdurrahman Arıman, gerçekle-
şen yabana sermaye yatınmla-
nnı yeterli bulmuyor.
"Dünyada her yıl 200 milyar
dolar kapsatnmda bir sermaye
hareketi gerçekleşiyor. Bunun
yûzde 80'i geüşmiş üİkelerin keo-
di aralannda, yüzde 20'si ise ge-
iişmekte olan ülkeler çerçevesinde ger-
çekleşiyor. Türkiye'nin payına bu yoğun
yabancı sermaye trafiğinin ancak yüzde
l'i düşüyor. Oysa Meksika, Çin. Singa-
pur ve Malezya gibi yılda 5-10 milyar do-
lar yatırım yapılan ülkeler göz önüne
alındığında, özellikle kişi başına düşen
yabancı sermaye yatınmı hesaplanırsa,
Türkiye potansiyeline erişmiş değil."
İstikrarsızbğın bedeli
1954'te yürürlüğü giren ve dönemin
koşullanna göre oldukça liberal sayıla-
cak Yabana Sermaye'yi Teşvik Kanu-
nu'na rağmen, istikrarsız poÖtik ve eko-
nomik koşullar ve Anman'ın deyişiyle
"yabancı sermayeye hazır olmayan bir
mentalite". 1954-79 yıllan arasındaki
toplam yabana sermaye girişini 228
milyon dolarla sınırlı bırakıyor. "Şirket
yöneticfleri darbeü yeri sevmiyor. İstik-
rar anyorlar" diyen Anman'ın sözlenni
1980 yılı yabana sermaye yaünmla-
TÜRKİVE'DE TOPLAM YABANCI SERMAYE
6000
5000
4000
Milyon Dolar
1976- 1978- 1980- 1982- 1984- 1986- 1988- 1990- 1992
nndaki dalgalanmalar da doğruluyor.
1979-81 yıllan arasındaki karmaşık
ortamda, Türkiye'deki yabancı serma-
ye gruplanndan Fransız, Alman ve
Ingilız sermayelerinde düşüş göriildü.
Buna karşılık Anman'm sözlerinin ter-
sine. Türkiye'nin en istikrarsız dö-
neminde; Amerikan, İsviçre ve Hollan-
da sermayesi artarak Türkiye'ye gelme-
yi sürdürdü..
Turgut Özal'ın ekonominin başına
geçmesiyle gerçekleşen ve "geleneksel
yapıyı sarsan" değişiklikler, yabancı
sermayenin Türkiye'ye akışını hız-
landırdı. 1983-87 döneminde yıllık ya-
bana sermaye girişi 200 milyon dolar
dolayında gerçekleşirken bu rakam
1988'de 500 milyon dolara, 1992'de ise 1
milyar 242 milyon dolara ürmandı.
îstanbul Üniversitesi îktisat Fakülte-
si öğretim üyelerinden Prof.Gülten Kaz-
gan, yabana sermayenin hızlanarak gi-
riş yapüğı ülkemizde, yeteri kadar ya-
bana sermaye ve özeÜeştirme üzerine
tartışma yapılmadığı görüşünde. Bu-
nun nedenini şöyle açıklıyor Prof. Kaz-
gan : "Bu olay Türkiye dışından geten bir
veri. Birtakım merkezlerden, bu işin
yapüması buvruğu gelivor. Dışa bu ka-
dar borçlanınca da karşı koyacak gûç
kalmıyor. Ülkeyi yönetenler kendi politi-
kalanna hakim olamadıklan ve hakim
olabilecek insanlar da iktidarda kalama-
yacağı için, uydu politikaları benimsen-
mek zorunda."
Rekabet ve verimlilik
Yabana sermayenin yerleştiği ülkeye
rekabet ve verimlilik getırdiğı iddiasına
koşut olarak, Anman. yerli sana>iciyi
kastederek "60 yıldır sermaye birikimi
yapamayan adama, daha fazla destek
olunmaz. Vergi verip ayakta kalamıya-
caksa, onun yerine > abancı sermaye gele-
cek. Bizûn için önemli olan müİkiyetin
kimde olduğu değil, Lstüıdam ve üretimin
gerçekleşmesi" dıyor.
Türkiye'de yabancı sermaye
dağüımında, sanayiden hizmet-
lere doğru bir gehşme var. En
fazla yabancı sermaye, ban-
kacıhk ve fınans hizmetleri ile
turizm ve ticaret alanında.
Türkiye finansta bakir ala/ı
Türkiye'de özellikle fınans
hizmetlerinin "bakir" bir alan
oluşu ve dünyada yatınmlann
hizmetler sektörüne doğru kay-
ması bu yatınmı açıklayan
başlıca nedenler.
Ispanya'da yabancüann fir-
ma kurmak için izin bile alması
gerekmezken Türkiye'de böyle
bir uygulamanın olması, An-
man'a göre "Türkiye'nin ya-
bancı sermayeyi daha fazla teş-
vik etmesi gerektiğine bir işa-
ret" Anman, yabana şirketle-
rin ürettiklerinin belli bir
kısmını ihraç etme gibi taahhütlere de
girmek zorunda olmaması gerektiğini
savunuyor.
Türkiye'deki toplam yabana serma-
ve içinde en büyük pay Fransa'nın.
Ülkeler arasındaki sıralama değişse de
Türkiye'yi paylaşan başoyuncular de-
ğişmiyor. Prof. Kazgan, Fransa'nın
başıçekmesiru şöyle yonımluyor: "Fran-
sa, Türk pazarma yeni girdi. Avnıpa'da
Almanya ve Fransa arasındaki rekabet
Türkiye'ye de yansıdı. AT'ye girecek Üİ-
kelerin çoğu Almanya'nın çevresindeki,
Germen soyundan gelen ülkeler. Fransa
ise kendine ortak arıyor ve Almanva'nın
Türkiye'den uzaklaşnıası, Fransa için iyi
bir fırsat yaratü."
Dünyanın ekonomi devlerinden Ja-
ponya ise şu anda Türk pazannı Toyota
ile sıruyor. "Toyota basanlı olursa, Ja-
pon sermayesi Türkiye'ye akacak diyor-
lar" şeklinde Japonya'nın Türkiye pa-
zanndaki konumunu özetliyor Abdur-
rahman Anman.
Türk-İş; Rumen, Bulgar ve Polonyalı 'kaçak işçileri' yakın takibe alacak
Resmen iıısaıı ticareti \apılıvorfc.Rinnr-İR^la^ C : ^ - . ^ - • « • B P E ! ! liyor. TOLEYİS Sendikasıi Bölge
Temsilcisi Faruk
Büyükkucak, kaçak
işçilerin genellikle
"sendikasız küçük
işyerlerine sızdıklannj"
ve özellikjç de inşaat .
sektöründe sayılanmn
hızla arttığını belirterek
"Bunun önünün
kesilmesi şart"' dedi.
DENİZ ŞAHtS
Türk-İş. başta inşaat olmak
üzere tüm işkollannda yay-
gınlaşmaya başlayan Roman-
ya, Bulgaristan gibi ülkelerden
gelen kaçak işçileri 'yakın taki-
be' alıyor.
Türk-İş 1. Bölge Temsilcisi
Faruk Büyükkucak, bu amaçla
İstanbul ve Marmara Bölgesi'n-
deki tüm sendika şubelerine
birer yazı göndererek çe\Tele-
rindeki kaçak yabana işa'lerin
sayısı ve nasıl çalıştınldıklannı
araştıraıalanru istedi.
Rapor halinde sunulacak
"Nerelerde, nasıl ve hangi üc-
retle yabancı kaçak işçi ça-
Itşrınldığnu" saptayarak bir ra-
por halinde Türk-İş Genel
Merkezi'ne sunacaklannı belir-
ten Büyükkucak, hükümetten
Kaçak ucuz işçi çalıştınlması halen büyük boyırtlarda olan işsizUği de etkiliyor.
de gerekli önlemleri alınmasını
isteyeceklerini söyledi.
Romanya, Bulgaristan, Po-
lonya gibi ülkelerden turist vi-
zesi ile gelerek kaçak cahşan iş-
çilerin. genellikle sendikasız
küçük işyerlerine sızdıklannı
belirten Büyükkucak "Durum
bir dönem Almanva'daki Türk
işçilerinin haline benziyor. Res-
men insan ticareti yapüryor"
dedi. Kaçak yabana işçilerle
sendikalann başedebilmesinin
mümkün olmadığma dikkat çe-
ken Büvükkucak. bu konuda
polisiye önlemlerin alınması ge-
rektiğmi savundu.
En çok inşaat işkolunda gö-
riilen kaçak yabana işçiler teks-
til, deri, otel işkollannda da
yaygınlaşmaya başladı.
Inşaatlarda kaçak olarak
çalışan Rumenlerin sayısı hızla
artıyor. Bir yerli işçi 100 bin lira
yövmiye alırken; duvara, ma-
rangoz gibi kalifıye Rumen işçi-
ler 50-60 bin lira yövmiyeyle
"yalıştınlıyor. Müteahhitler bu
işçileri bulmakta hiç zorluk
çekmiyor. Genelbkle çalıştık-
lan inşaatlarda yatan bu işçiler
Aksaray'daki işçi simsarlan ta-
rafından bulunuyor.
Otellerde de yayüıyor
Son iki üç ay içinde otellerde
de Bulgar. Polonyalı ve Ru-
menlerin çalışünlmaya baş-
landığı dikkat çekiyor. Bu işçi-
lenn özellikle Beyoğlu, Taksim
ve Laleli civanndaki otellerde
temizlikçi ve kat işcisi olarak
çalıştınldıklan ve asgari ücret
düzeyınde para aldıklan belirti-
liyor.
Marmara Bölge Başkanı Haluk
Dalgapmar, kaçak yabanalann
çalıştığı otellerin mafyanın elin-
de olduğunu ve Çahşma Ba-
kanbğı müfettişlerinin, polısin
bile buralara giremediğini sa-
vundu. Dalgapmar, bu ya-
banalann Lâleli'deki otel ve
pansiyonlarda kaldığıru beün-
ti.
Çorlu'yu mekân tuttular
Yabana kaçak işçilerin en
yoğunlaştığı bölge ise Çorlu.
Çorlu'da hemen hemen her iş-
yerinde Bulgar ve Rumen işçi-
lerin çahştınldığı belirtiliyor.
Bu bölgedeki kaçak yabana iş-
çilerin sayısı 500 olarak tahmin
ediliyor. Özellikle tekstil ve deri
işyerlerinde çalıştınlan ya-
banalara 250-300 bin lira haf-
talık veriliyor. Aynı işyerlerinde
çalışan yerli işçilerin haftalıklan
ise 500 bin lira düzeyinde.
Nedeni: Taşeronlar
Tekstil işyerlerindeki yabana
işçileri, genellikle taşeron fir-
malann çalıştırdığına dikkat
çekiüyor. Bu işyerlerindeki ya-
bana işçilere günlük 70-80 bin
lira yövmiye veriliyor. Yeni
yeni ortaya çıkan tekstil işko-
lundaki yabana işçilerin ara-
sında 16-17 yaşında çocuklar
da bulunuyor.
EKONOMIYEBAKIŞ
TANER BERKSOY
Devtet Neden Az Harcıyop?
Devletçok mu para harcıyor? Yok canım. Geçen hafta
gösterdim. Çok harcadığından şikayet edilen devlet ne-
redeyse harcama fakiri sayılabilir. Başkaları görece
daha fazla harcıyor.
Devletin görece az harcıyor olmasının siyasal tercih-
lerden kaynaklanan nedenleri ve toplumsal dokuya uza-
nan sonuçları var.
Bu hafta devletin az harcama yapmasıriın nedenlerini
irdeleyelim.
Devletin görece az harcıyor olmasının en önemli ne-
deni kamu gelirlerinin de görece düşük olması. Kamu
gelirlerinin ana kaynağı vergiler. Devlet vergi alamadığı
için sınırlı harcamak zorunda kalıyor. işin özeti bu.
Işte yine karşılaştırmalı bir tablo. Vergi gelirlerinin
GSMH'ye oranının OECD ortalaması 1980de yüzde 28.9
iken, 1985'te yüzde 30.5'e ve 1990da yüzde 31.5'e çık-
mış. Avrupa Topluluğu ortalaması da benzer durumda.
Türkiye'de ise bu oran 1980deyüzde 17.2 iken, 1985'te
yüzde 16.5'e gerilemiş, 1991 de yeniden yüzde 18.8'e
çıkmış.
Bu karşılaştırmadan iki sonuç çıkıyor. Öteki ülkelere
kıyasla, bizde görece vergi geliri çok düşük. Türkiye'de
vergi/GSMH oranı 1980 yıhnda OECD ortalamasımn
yüzde 59.5'i imiş. Buoran 1985'te yüzde 54.2'yedüşmüş,
sonra yeniden yüzde 59.6ya çıkmış. Kısacası, ulusal
gelirimize kıyasla OECD ülkelerinden yaklaşık yüzde
40-45 daha az vergi topluyoruz. Bu bir.
öteki üİkelerin görece vergi geliri yükselirken, bizimki
daha da düşmüş. 1980'lerdeki düzeyi yeniden ancak
1990'ların başında yakalayabilmişiz. Kısacası, zaten ye-
tersiz olan vergi gelirlerimizi, 1980'lerin çağ atlama şa-
matasında daha da geriletmişiz. Bu iki.
Vergi türleri açısından baktığımızda yetersizlik ve ge-
rilemenin önemli ölçüde Gelir Vergisi'nden kaynaklan-
dığı görülüyor.
• • •
Gelir Vergisi'nin GSMH'ye oranının OECD ortalaması
1980'de yüzde 14'ten 1980'lerin sonunda yüzde 14.8'e
çıkmış. Bizde olan ise tam tersi. 1080de yüzde 9.5 olan
söz konusu oran, 1985'te yüzde 6.6ya düşmüş, 1991'de
ise yüzde 7.9 olarak gerçekleşmiş.
Gördüğünüz gibi OECD ülkeleri boyutunda Gelir Ver-
gisi toplayamadığımız gibi, 1980'li yıllarda bunu daha da
geriletmişiz.
Gelir Vergisi aşınmasının nedenleri için bordro mah-
kumlanna hiç bakmayın. Onlar, kaynakta tevkif yönte-
miyle Gelir Vergisi ödüyorlar. ötekilerin ne yaptığı ise
ferasetinize kalmış. Ben size sadece bir örnek vereyim.
1980'lerin ortasında Gelir Vergisi/GSMH oranının komik
düzeye düşmesinde en önemli etken. kurum kazançla-
rından kaynaklanan gelirlerin vergi lenmesinden vazge-
çilmesi. Teknik de^şiyle temettü geliri kazananlar vergi
vermez olmuş. Bu kadar basit.
Ikinci önemli vergi kalemi olan Kurumlar Vergisi'nde
durum daha farklı. Oran ve eğilim olarak OECD ortala-
masına daha yakın bir performans var. 1980 yıhnda Ku-
rumlar Vergisi/GSMH oranı bizde yüzde 0.9, OECD ise
yüzde 2.6 imiş. 1990'ların başında bizim oran yüzde 2.
4'e çıkarken OECD ortalaması yüzde 2.9 olmuş.
Ama bizim Kurumlar Vergisi yaklaşımımız da başka
bir alem. Kağıt üzerinde, yüzde 46 ile Japonya ve Al-
manya'dan sonra en yüksek vergi oranı bizde. Buna
göre bizim görece oranımız daha yüksek olmalı. Oysa,
hiç öyle değil gördüğünüz gibi. Nedeni de basit. Devlet
bizi ve kendisini kandırıyor. Kağıt üzerinde vergi oranını
yüksek tutup sonra yaygın ve kapsamh bir istisna-mua-
fiyet sistemiyle topladığı fiili orânı komik düzeylere dü-
şürüyor.
• • •
Kısacası, devlet kurum kazançlarından fiilen düşük
vergi alırken, bundan kaynaklanan özel gelirleri de bü-
tünüyle vergi dışında tutuyor.
Devletin görece az harcamasının, buna rağmen sü-
rekli harcama baskısı altında kalarak dev boyutlarda
borçlanmasının ana nedeni vergi sisteminde gözlenen
bu gelişmeler.
Arada hoş işler de olmuyor değil. Gördüğünüz gibi,
1980'lerin liberal söyleminin yarattığı toz dumanda, belli
tür kazançlardan alınan vergilerde önemli bir aşınma
gerçekleştirilmiş ve devlet ciddi bir kamu açığı darboğa-
zına sürüklenmiş. Şimdi devlet vergi almaktan vazgeç-
tiklerinden, faizle borç alarak bu darboğazı aşmaya çalı-
şıyor.
Faiz harcamaları dev boyutlara ulaşınca da vergi ola-
rak veremediğini devlete borç olarak verenler devletin
çok harcadığından dem vurup memur maaşıyla uğraşı-
yorlar?
Hoş değil mi?
VEFAT
Elim bir trafik kazası sonucu kaybettiğimiz
üyelerimiz
HANİFE KAVRAZ
FATMA ŞEN
SAADET ÖZGÜR
NACÎYE MERT'e
Tann'dan rahmet ve kederli ailelerine
başsağlığı dileriz.
TEKSİF SENDİKASI
DİKKAT! ARANIYOR
Yazar ve Bozar Abidin Domeks, milleti gülmekten
kınp geçirdiği için toplu katliam suçuyla aranmak-
tadır. Yakalanırsa bu kitap kendisine okutularak
cezalandtnlacaknr!
TANSUE'NUN
TANELERİ
Yotan ve Docan
ABtDln DOMEKS
BÜTÜN
KİTAPÇILARDA!
NE DEDILER?
Gaf yapmada bu beni de geçti. - Yıl-ı-dırım Ağabey
Hanım Kızım!.. Muhterem, kadayıfın altı. - Neco Hoca
Binaanaleyh, olan olmuştur. - Cumbaba
Ben seçileceğini biliyordum nelekim. - Envers Paşa
Benden nefret et ama Alibey deme. - Eiçjbey
Başbayanlık zor iş, saksafon çalmayı biliyor mu, bakalım.
Bill The Clinton
İSTEME ADRESİ: ZtRVE YAYEVLARISAKARYA CAD.
36/11 YENİŞEHİR/ANKARA TEL/FAKS (4)435 24 97
C'est la vie !
DENİZ ÜSTÜNDE DANS
N TE S K İ Y A L l R E S T A U R A
K a y ı k h a n e b a r
Çr^ - Cuma - C.tesi geceleri canlı müzik
KUZGUNCUK - ISKELE YANI No:151 ft.iii 01 77
YARATIM/FCB
REKLAM HlZMETLERt ve TtCARET AŞ
Yönetim Kurulu Başkanlığı'ndan
06.09.1993 TarihindeYapılacak Olağanüstü
Genel Kurul Toplantısı'na Çağn
Şirketimizin Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı aşağıda yazılı
giindemi göriişmek üzere 06 09.1993 Pazartesi gunu saat
14:00de Osmanbey, Halâskârgazi Cad. No. 198MayaHan
Kat: 7 Şişli- İstanbul adresindeki şirket merkezinde yapılacakür.
Ortaklann yapılacak toplantıya katılabılmeleri için sahip olduklan
Hisse Senetlerini ibraz etmeleri gerekmektedir.
Sayın ortaklann bilgi edinmeleri ve belirtilen gün ve saatte
toplantıda hazır bulunmalan rica olunur.
Yönetim Kurulu
GÜNDEM:
1. Başkanlık divanı seçimi vedıvana toplantı tutanağını
imza yetkisinin verilmesi,
2. 1992 takvim yılma ilişkin kânn dağıtımı hakkında karar
verilmesi,
3. Geçmiş yıl kârlarının dağıtılmayarak şirkette bırakılması ile
oluşan fevkalade yedek akçelerin dağıtımı hakkında karar
verilmesi.
4. Dilekier ve temenniler.
ELAZIĞ ASLİYE1. HUKUK
HÂKİMLtĞİ'NDEN
1993/233
E>avacı SS Küçük Sanayi Sitesi Yapı Koop üe davaJılar Arifoğlu
Osman Remzi vs arasjndaki tesbit davasırun yapılan duruşması sıra-
sında verilen karar gereğince: Davalılar Arifoğlu Osman Remzi, Arif
oğlu Sıddık, Hüsnü kızı Menduha. Mümıne oğlu Mustafa'nın adres-
leri tespit edilemediğinden ilanen teblıgat yapilmasına karar verilmiş
olmakla, davalı Arifoğlu Osman Remzi. Arifoğlu Sıddık, Hüsnü kıa
Menduha, Mümine oğlu Mustafa 23.9.1993 günü saat 09.00'daki
durusmaya gelmedikleri veya kendilerini bir vekılle temsil ettirmedik-
len ve delıllerinı de duruşma gününe kadar mahkememize bildirme-
dikleri lakdırde haklanndakı yargılamanın yokluklannda yapılıp
karar verileceği ilan olunur.
Basın: 50051
Koç'tan Sabancıya:
Kişiler
değil ülke
önemli
Ekonomi Servisi - AT ile
gümriik birliğinegitmearifesin-
de bu gelişmeden en fazla etki-
lenecek olan Türkiye'nin iki
büyük holdingj Koç ve Sabancı
arasındaki söz düellosu devam
ediyor. Toyotasa Yönetim Ku-
rulu Başkanı Özdemir Sa-
bancı'nın yaptığı açıklamaya
bu kez Koç Holding AŞ İdare
Komitesi Eİaşkanı İnan Kıraç'-
tan cevap geldi. Kıraç, koruma-
alık kavramı konusunda ger-
çekçi olmak gerektiğini belirte-
rek hükümetlerin belirü bir
sanayiciyi değil ülkenin çıkarla-
nnı koruduğunu vurguladı.
Kıraç'ın dün yapüğı yazıh
açıklama şöyle:
"Başta gelişmiş olanlar dahil
günumüzde özellikle serbest pi-
yasa ekonomisinin önde gelen
ülketerinin kendi sana>11erini
koruduklannı biliyonız. Çiinkii
hükümetler şu veya bu sanayici-
yi ya da gunıbu değil ülkelerinin
çıkarlarını. olanaklarını, fırsat-
lannı. kaynaklannı, sanayilerini
ve istihdamını. kısacası insanla-
nnı korur. Saym Özdemir Sa-
bancı'nın uslübiınu ve Koç toplu-
luğu hakkındaki görûşlerini en
iyi Türk kanıuoiunun >e zarna-
nın değerlcndireceğine inanıyo-
ruz.