Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 4 AĞUSTOS 1993 ÇARŞAMBA
Her çiçeğinkendineözgü bakımıvarNESLİHAN KAYSERİLİOĞLL
Zevkler \e renkler tartışılmaz de-
mişler. Tartışılır mı. tartışılmaz mı.
ay n bır konu. ama herkesın kendine
göre bır ze\kı olduğu. ze\ksızliğın
bile bır başka zevk turü olduğu da
birgerçek. Giyımınden ızlemeyi ter-
cıh ettiğı fılm türüne. ev dekorasyo-
nundan hobilerine kadar herkes bır-
birinden oldukça farklı ze\kler ser-
gılı> or. Ancak çok viy ıda olmasa da
insanlann yüzlerce yıldan bu yana
değışmeyen bazı ortak zevklen ol-
duğundan söz etmek de mümkün.
Örneğın evinde bir tane bile olsun
çıçek yetiştirmeyen var mıdır?
İnsanlar. uyandırdığı hoş duygu-
ları. hatta sağladığı duygusal doyu-
mu fark cdelıden bu yana çiçeklen
yanından eksık etmemiştır. Hemen
her e\ de. en az birkaç saksı çiçek ye-
tiştırilır. Ycnı açan bır çiçek karşı-
sında sevınılır. haıta mutlu olunur.
Kurumuş ya da ölmüş bir çıçek ıse
her zaman huzun vermıştır. Onlann
sağlıkh büyümeleri için her çiçek sa-
hibi. y a deneme yanılma y öntemiyle
edındıği ya da çevresinden öğrendi-
ği bılgileri kullamr. Zaman zaman
birbıriyle çelişen bilgiler yüzünden
bazılanmızm yetiştırdiği çiçekler.
bır türlü sağlıkh ya da uzun ömürlü
olamazlar.
Yapılan bazı araştırmalar. çı-
çeklerin su. toprak ve ışık gibı temel
ıhtı>açlardan başka. ilk bakışta
oldukça ilginç gelcbileeek. bır çok
değışık faktörden etkilendıklen yö-
nünde. Örneğin aynı zamanlarda.
aynı temel koşullar altında farklı
miızık türlen dınletılen çiçeklerin
farklı tepkiler \erdığı artık bilimsel
birgerçek.
Miiziğe göre titreşim
Dınletılen müzık türüne göre çi-
çeklerin farklı tıtreşimler verdıği, kı-
milen son derece sağlıkh bır gelışme
sergılerken kımilerininse saranpsol-
duğu hatta öldüğü biliniyor. Çiçek-
lenn tam da çözülememiş gizemli
dünyalanna \e etkilendiğı dış fak-
törlere ilişkın venlebılecek bir diğer
örnek ise bulunduklan ortamın psı-
kolojik atmosferi. Stresli ortamlar-
da yetiştirilen çiçeklerin saranp sol-
duğu ya da cılız kaldığı, oysa sevgiy-
le, hatta güzel sözler söylenerek ye-
tiştirilen çiçeklerin sağlıkh bir geliş-
mc gösterdikleri söyleniyor.
Aynı ortamı paylaştığımız çi-
çeklerin. henüz bilmediğimız bu tip-
ten ılgınç ihtıyaçlanndan önce. te-
mel ihtıyaçlannı ve bunlann ölçüsü-
nü acaba herkes tam olarak bilıyor
mu? Menekşelerçok mu susar? Sar-
dunyalar bütün giin güneş altında
kalsalar. bana mısın demezler mi?
Açelyalan soldurmamak için ne
yapmalı? Difenbahyalara günlerce
su verilmese kaktüsler gibi hayat-
lannı idame eltirebihrler mi? Loş bir
ortamda bırakmak peperomialan
küstürür mü? Günbatımıy la birlikte
yapraklannı büzüp ıçıne kapanıve-
ren mimozalann bu tavn güneşe mi,
yoksa bız mi bilmeden bır kusur işli-
yoruz? Ne yazık kı bu konuda bizim
elimizden bir şey gelmiyor. zira gün-
düz ışığını aratmayacak bir ortam
sağlansa da mımozalar, günbatımı-
nın hemen ardından yapraklannı
kapatıyorlar. Güneş ile belirgın bir
değişim gösterecek denli sıkı bir iliş-
kisı olan mimozalar. işin ilginci gü-
Y.apılan bazı
araştırmalar,
çiçeklerin su, toprak
ve ışık gibi temel
ihtiyaçlardan
başka, bir çok deği-
şik faktörden
etkilendikleri
yönünde.
neş ışığına direk olarak maruz kal-
maktan da hoşlanmıyorlar. aksine
güneş almayan loş ortamlan sevi-
yorlar. Su ihtiyaçlan ise ne çok ne de
az. Bütün çiçekler gibi düzenh ola-
rak sulanması gereken mimozalann
toprağı, yanm giin gibi kısa bir süre
için kunı kalabiliyor. Aynca uzak-
tan yapraklanna arada bır su sprey-
lenebiliyor.
Sardunya (pelargonium). yuka
(yucca). küçük açan saksı gülü (ro-
sa). punika (punica). zakkum (neri-
um). oksalis (oxalis). kolonsa y a da
kan çiçeğı (kalanchoe). gramofon
çiçeğı (ıpomoea). hibiskus, kaktüs.
karanfil (dianthus). dahlia. krassu-
la, horozibiği (celosia) gibi çiçekle-
rin gün boyunca direk güneş ışığı
altında kalmalan gerekiyor. Bunlar
arasında sardunya. yuka. rosa. zak-
kum. oksalis, kolonsa. gramofon çi-
çeğı, hibiskus ve karanfıller, ne çok
ne de az sulanmalı. Düzenli ara-
lıklarla ve kısa süreler için toprakla-
n kuru kalacak şekilde su verildiğın-
de bu çiçekler gereken suyu almış
oluyorlar.
Peperomialan, loş, azışık alan bir
ortamda bırakmak ise onlan küs-
türmüyor. aksine daha rahat edi-
yorlar. Çok az su verilmesi yeterlı
olan bu çiçeğin toprağı hafıf nemlı
kaldığı ve arada bir yapraklanna su
fışkırtıldığı takdirde sağlıkh gelişi-
yorlar.
Özellikle yaz mevsimi dışındakı
zamanlarda çıçek açan sıklamenler
ise aydınlık ortamlan seviyor. ancak
güneş ışığına direk olarak da maruz
kalmak ıstemıyor.
Ne çok ne de az olmak kaydıyla
orta karar bir ölçüde sulanması ge-
reken \e belirli aralıklarla su sprey-
lenmesinden hoşlanan sıklamenle-
rin vapraklan zakkumlargjbi, yenil-
diğı takdirde insan için zararlı mad-
deler ıçeny or.
Son zamanlarda ülkemizde ol-
dukça yaygın olarak yetişlirilen çi-
çekler arasında vrezyalar. evlerin
baş köşelenni süslüyor. Vrezya da
sıklamenler gibi direk güneş ışığına
maruz kalmamak kaydıyla bol ışıklı
ortamlan seviyor ve orta ölçüde su
istıyor.
Difenbahyalar
Son zamanlarda moda olan bir
diğer çıçek difenbahyalara gelecek
olursak. dıfenbahya, toprağı her za-
man nemlı kalacak şekilde bol su is-
tiyor. Direk güneş ışığı almayan an-
cak çok aydınlık ortamlan seven bu
bitkinın. yenildiği takdirde ınsan
sağlığı için zararlı olan yapraklanna
arada bir su spreylenmesi gerekiyor.
Menekşeler ise çok fazla olmasa
da su isteyen çiçekler. ancak yap-
raklanna kesınlikle su fışkırtıİma-
ması gerekiyor. Aydınlık ortamlan
seven menekşeler. sulanırken yap-
raklanna su gelmemesi için ayn bir
özen istıyor.
Yaklaşık 35 çeşıt ve renkte olan
açelyalan (rhododendron) soldur-
mamak ıçın. toprağı her zaman
nemlı kalacak şekilde sulamak ve
direk güneş ışığı almayan ancak ay-
dınlık ortamlarda yetişürmek yeter-
li.
Değışik türleri bulunabilen bir
başka çiçek ıse aşk merdiveni
(nephrolepis). Bol su isteyen aşk
merdiveni de aydınlık ortamlan se-
viyor ve arada yapraklanna su
spreylenmesi gerekiyor.
Yaz mevsiminlerinde çiçek açan
bitkiler. daha çok bahçe çiçeklen.
Ev ıçinde saksıda yetiştinlen ve
yazın çıçek açan orîancalann, orta
karar bir ölçüde sulanması ve direk
güneş ışığı almayan ancak aydınlık
ortamlarda bulundurulması gereki-
yor.
Turunç Marmaris'e 20 kilometre uzaklıkta küçük bir koyun çevresinde kurulmuş şirin bir yer
Turunç 'Mavi Bayrak'ın en güçlü adayı
OKTAY EKİNCİ
TURUNÇ - Marmaris'ten Tu-
runç'a gıderken. son günlerin beylık
sorusunu biz de tak^ı sürücüsüne
yöneltıyoruz. Acaba. PKK'nın An-
talva'dakı eylemlen bu yörede de et-
kilı oldu mu'1
Meğer. "Fenköylü" de bunu an-
latacakmış. Cç-dört yıl önce İstan-
buldan gelip Marmaris'e yerleşmiş.
Mınibüsçüler kooperaüfinde çalışı-
yor. taksıcilik yapıyor. Kımlığini
korumak ıçın olsa gerek, taksinın
üzenne de "Fenköylü" diye yazmış.
Olanı biteni şöyle özetliyor.
•'- 1991'de Körfez Sa'vaşı ilk dar-
beyı vurdu. Geçen yıl sel felaketi be-
limızı buktü. Bu yıl da PKK terörü
bela oldu. Yıne de tunst var. yok de-
ğil; ama. eskisi gibi tadı yok..."
Yol boyunca sağlı-sollu dizilen,
daha doğrusu "yükselen". çoğu
devlet kredisiyle yapılmış milyarlık
otellere bakıp, bu üç yıllık özeti de-
ğerlendinyoruz.
Türkiye'de turizm denilince, özel-
likle 80'li y ıllarla birlikte hep çok y ıl-
dızlı. lüks tesisler anlaşıldı. Devlet.
pansıyonculuk yerine, salt "tur fır-
malanna bağlı olan" büy^ük otel ve
tatil köylenru teşvık etti. Öyle olun-
ca da koca Türk turizmı. yurtdışın-
dan tur düzenleyen şirketlerin "bır
sezonluk" beklentilerine tutsak edil-
di "Paket turizmi" denilen sıstemle.
ön kayıtlan dış ülkelerde yapılan tu-
ristler. ya paket olarak Türkıye'ye
aetirildiler: ya da Feriköylü'nün ya-
kındığı gibi'Körfez Krizi. PKK fa-
lan derken "hazır paketlenmışken"
başka ülkelere gönderildıler. Her iki
durumda da turizm gelınrun önemli
bir bölümü zaten "dışarda" tahsıl
edılmış oldu...
1991"ı anımsıyoruz. Çok yıldızlı
paket turizmı öylesine bır batağa
gırmışti ki. Körfez Savaşı'na katılan
Çol Ay ısı'nın askerlerini Türkiye"de
jğırlamak bile. o yılın TURSAB yö-
netıcılerince "kurtuluş yolu" olarak
ılan edılebilmıştı. Turizmcıler. hü-
kumet efradını da yanlanna alarak.
ABD asken yetkilileriyle •"temas"
yanşına girdiler. Rambolann "be-
karlan" Istanbul'da, "evlileri" ise
Antalya'da hem dınlenip, hem de
"mora! toplasınlar" diye...
Elbette. turizmcilerin bu tatlı düş-
leri gerçekleşmedı. Dahası. Tür-
kiye"nin"banşı savunduğu"yönün-
deki. yine turizmı kurtarmaya dö-
nük dış propagandalara da "'rambo
se\gımiz" bü>-ük darbe vurdu..
1992"nin sel felaketi ise, Marmaris
için ne bir kötü kader, ne de beklen-
medık bır sürprizdi. Dışa bağımlı
paket turizminin bır gün mutlaka
patlayacağı umudu imar polıtikası-
na da öylesine damgasını vurmuştu
Kış niifusu 1500'ii zor bulan Turunç'da otel ve pansiyonlardaki yatak sayısı 2500'den fazla. Ege ve Akdeniz 'deki kıyı yerieşmeleri içinde denizi en temiz katabilen tatil beldelerinden biri.
kı. kıyı boyunca bir kanş boşluk bı-
rakılmadan sıralanan dev otellerar-
kalannı dağlara dönüp, turlannı
beklemeye başlamışlardı. Ne var kı.
turistlerden önce sel geldı ve yüzyıl-
lardır ormanlık yamaçlardan denize
doğru süzülen yağmur derelen. bu
kez "beton kuşatmayı" aşamayın-
ca. kenti sular altında bıraktılar.
"Doğanın diyalektiği". Marmaris'e
ve tunzm tüccarlanna unutulmaz
bır "uyanda" bulundu..
1993"ün "PKK talihsizliğıni" ise
1974'ten beri Turunç'da "Han Lo-
kantasını" işleten, folklorcu dostu-
muz Ahmet Kayıkçı ıle konuşuyo-
ruz.
Turunç, Marmaris'e 20 km. uzak-
lıkta. küçük bir koyun çevresine ku-
rulmuş eskı bır balıtçı köyüydü.
Ruhi Su, ünlü "Zeybekler" uzunça-
lanna çahşırken bu köye de gelmiş,
yöresel ezgileri dinlemişti. 70"li ynl-
İarda Turunç'a salt denızden ulaşı-
labilirdi. Bır patıkayı andıran dağ-
daki orman yolunu ise eşek ve katır-
lardan başka hiçbir araç aşamazdı.
80'li yillann ortalannda. bu yol
biraz daha genişletildı ve once jeep-
ler, sonra da '"arabalanna acıma-
yanlar"' Turunç'a karadan da ulaş-
maya başladılar. Birkaç yıldır ise bu
dağ yolu artık asfalt. Uzun ve keyıflı
bır yolculukla denizden motorlarla
ulaşmak hâlâ revaçta ıse de karayolu
15-20 dakıkada sizi Turunç'a ka-
vuşturabiliyor.
Ahmet Kayıkçı, Antalya'daki
PKK bombalannın turizmi bu köy-
de bile etkilediğini söylerken asıl so-
nınun "imar bombalan" olduğunun
altını çiziyor.
Sayı hızla artıyor
Kış nüfusu 1500'ü zor bulan Tu-
runç'da, otel ve pansiyonlardaki ya-
tak sayısı 2500'ü aşmış durumda.
Yani. yazın 5 bin kişi bu küçük ko-
yun çevresine toplanıyor ve bu sayı
hızla artıyor.
Turunç, tüm Ege ve Akdeniz'deki
kıyı yerieşmeleri içinde denizi hâlâ en
temiz kalabilen bir tatil beldesi ve o
nedenle de 1994'ün en güçlü "mavi
bayrak" adayı. Ama, bu adaylı-
gında şansını yitirmemesi için, paket
turizmi tuzağına karşı uyanık olma-
sı. dev tesislerle dolup. "Mannaris'e
benzememesi" gerekiyor.
Turunçlular. bu tehlikeyi hemen
yakınlannda görebilmiş olmanın
şansını ıyi kullanmakta kararhlar.
Altyapı hizmetlerinde muhtarhk ye-
tersiz kalınca. toplanıp bir dernek
kurmuşlar. "İş işten geçmeden". kö-
yün kanalizasyonu yapılmaya baş-
lanmış. Koyun karşı kıyısındaki
kumsalı "kapatan" dört yıldızlı Ho-
tel Turunç"un da fosseptiği bu kana-
la bağlanacak ve atık sular bir ant-
ma tesisinde toplanarak, güzel ko-
yun daha uzun yıllar "Tunınçbûkü"
1
olarak kalması sağlanacak...
Evet, Marmaris ve Turunç'da, tu-
rizme bağlanan umutlann son üç
yılhk düşmanı Körfez Krizı. sel fela-
keti ve PKK terörü. Ne var ki, yine
de bu acımasız düşmanlara "gelip
geçici" gözüyle bakmak olası; ama,
asıl '"kalıcı" düşmana, yani paket
tunzminın "imar bombalanna" o
gözle bakılamıyor. Çünkü. kıyılara
dikilen beton yığınlan, turistin göre-
ceği güzelhklen de ortadan kaldıran
"kalıcı çirkinlıkler" olarak yükseli-
yorlar.
Turunç. ışte bu saldınya karşı da
dostlannın ilgı ve desteğıni bekli-
yor...
Ücretsiz
apartman
gazetesi
KAYSERİ (AA) - Kaysen'de 32
dairelik birapartmanın
sakınlen. apartmanlan ıle ilgili
haberleri içeren bır gazete
çıkarmaya başladılar.
SıvasCaddesı'ndeki •Çağlayan
Apartmanı nın sorunlannıdile
getıren. apartman sakınleriyle
ilgili haberler veren 'Çağlayan
Gazetesi' ıkı sayfa olarak ay lık
y ay ımlanıy or \ e ücretsiz
dağıtılıyor
Ağustos ay ında ilk say ısı çıkan
gazeteningenelyayınyonetmeni
Hakan Topuzoğlu. yüzlerce
kışinin yaşadığı apartmanlarda
insanlann komşulannı dahı
tanımadığını belırtcrck.
"Gazetemiz aracılığıyla
apartmandaki ilişkilcrin çok
daha iyi olacağına inaımorum"
dedi.
Okul öncesi eğitim kurumlanna veliler "kurtancı", yöneticiler "karlı işletme" gözüyle bakıyorlar
Okul öncesi eğitim kurumlannın çoğu yetersiz
L/ zmanlar
velilerden okul
öncesi eğitim
kurumlarında
sorumlu müdür.
çocuk bakıcısı ve
gruplideri
bulunup
bulunmadığı .
konusunda duvarlı
olmalarını istiyor.
ADANA (AA) - Çocuğun kişilik
gelişimı ve gelecektekı yaşantısında
önemli etkiye sahip olan okul öncesi
eğitim kurumlanna. anne ve baba-
lann "kurtancı", yönetıcılenn de
"karlı işletme" gözüyle bakma-
lannın. onanlmaz sorunlar
doğurabileceği belirtıldi.
AA muhabinnin sorulannı yanı-
tlayan Adana Sosyal Hızmetler İl
Müdürü Nihal Hameş, kreşlerle ılgı-
lı çalışmaların sosyal hızmetler il
mudürlüklen. bölge çalışma mü-
dürlüklen ve millı eğitim müdürlük-
len arasında bölündüğünü. bu uy-
gulamanın, organızasyon konusun-
da sorun yarattığı bildınldi.
Ticari faaliyet
Yönetmelıklerde de önemli eksik-
lıkler bulunduğunu ve "ticari faali-
yet" kapsamında yer alması
nedeniyle, kreş kurma konusunda
kısıtlamalann yetersiz kaldığını be-
hrten Hameş. "Kar dürtüsüyle hare-
ket edilmesinin" standartlan
düşürdüğünü ifade etti. Hameş. bu
konudaki görüşünü, " İstekli olan
herkesin kreş açması önlenmelidir'"
diyerek ifade etti.
Bilinçli yaklaşım
Çocuklann okul öncesi dönemde
aldığı eğıtimın, kişilığinin oluşumu
ve gelecekteki yaşantısında büyük
önemi bulunduğunu kaydeden Ha-
meş, şöyle konuştu:
"Bu kurumlara. anne ve babalar
kurtarıcı. y öneticiler de karlı bir işlet-
me gözüyle bakmamalıdır. Görüş
şekli böyle olursa. ileride halledilmesi
zor sorunlar ortaya çıkabilir.
Veliler. çocuklarının gelişimini h-
lemeli, değişiklikleri gözlemelidir. Ne
yediklerini. hangi eğitici oyunları oy-
nadıklarını ve ne gibi bilgi-beceri
faaliyetlerinde bulunduklannı araştı-
rmalı. kuruluşlardan \erilen
programlarla bunları karşılaştı-
rmalıdır.
Araştırma ve gözlemler, gelişme
çağında iyi yerişen çocuklann daha
sosyal davrandıklannı. uyumlu ol-
duklarını. arkadaşlık kurduklannı \c
bunu sağlıkh şekilde sürdiirdükkrini
ortaya koyuyor. Ayrıca. çocuklann
paylaşma duyguları daha gelişiyor."
İlgi yetersiz deniyor
Kuruma. en çok ücretlerle ilgili ^i-
kdyetlerde bulunulduğunu kay-
deden Hame^. "Ebeveynler, "Eğıtim
ve ılgı yetersiz. Şu eksıklıklerı var'
şeklinde yakınmıyorlar. Ama, °Bır
hafta göndermedım. yıne de pa-
rasını istiyorlar' şeklinde dert yanan-
lar çok. Bu acı bir tablo" diye ko-
nuştu.
Üniversite mezunu uzman
Nihal Hameş. mevzuatın okul ön-
cesi eğitim kurumlannda, üniversite
mezunu. ->osyal hizmet u/manı. ço-
cuk golişimı u/manı ve psikolog
ıse en di 5 yıl ılkokul öğretmenliğı
yapmış bır çocuk bakıcısı ve her 20
çocuk için, kız meslek Hsesi çocuk
gelışimi bölümü mezunu bır kışı ile 7
yıl kreşte çalışmış bır grup lıderi bu-
lundurma zorunluluğu getırdiğini
hdtırlattı.
Hamc^. velilerden ayrıca. okul
öncesı eğitim kurumLınnda sorum-
lu müdur. çocuk bakıciM vc grup li-
dcrı bulunup bulunmadığı konu-
sunda da duvarlı olnularını ı^edı.
•
Insan
kasabına
milyarlık
çelikkafesLondra, (AA)- Korku
fılmlerinı bılegölgede
bırakacak kadar vahşi
cinay etler ışleyen ve
öldürdüğü kurbanlannı
elindekı neşterledılım dilim
doğramayı adet edınen azılı
İngılız katil Robert Mavvdsley
(40). cezasını. kendisi için özel
olarak y aptınlan çelik bir
kafes içinde çekecek.
Öldürdüğü kişıleri bir masaya
yatınpelindeki neşterle
amelıyat eden, onlan parça
parça doğradıktan sonra
kafataslannı parçalayarak
beyinlennı dilimleyen sapık
katil Mavvdsley, cezasını
çekmekte olduğu Parkhurst
Cezaevi'nde, cinsel tecavüz
suçundan hükümlü iki
mahkumu da doğrayarak
öldürmesi üzenne. kaldığı
koğuştan çıkartılarak kendisi
için yaptınlan. birmilyar
liralık çelik bir kafes içine
alındı.
İçinde özel bir tuvaleti bile
olan, hay'v anat
bahçelerindeki kaplan
kafeslerini andıran çelik kafes
içine konan ve diğer
mahkumlardan ayn tutulan
Mavvdsley'i ziyaret etmek
isteyen yakınlan, onunla
sadece kafesin dışmdan
görüşebılecekler.
Umutsuzluk,
kalp krizi
riskini
arttmyor
M r . D I C A l . \ K 1 B I
Sürekli bunalan ve
umutsuzluğa kapılan
insanlann, kalp krizi geçirme
olasılığı. ruh sağlığı yerinde
olanlara kıyasla daha çok.
Bunalım ile kalp hastalığı
arasındakı bıyolojık bağlanü
henüz kesin olarak
bilinmemekle birlikte.
çalışmalar. bu tür kişilerin
kalp atışlannın düzenslz
olduğunu. bunun da zaman
içinde daha ciddi kalp
hastalıklanna dönüştüğünü,
kimi zaman ölüme neden
olduğunu ortaya koyuyor.
Kalp hastalıklan riskini
yüksehen sigaranın da bu
durumu köriiklediğine
inanılıyor. Bunahmlı kişinin
sigarayı bırakamaması, kalp
hastalıklannın ortaya çıkışını
hızlandınyor. Ancak,
araştırma konusu olan
bunahmlı deneklerin, yüksek
kalp hastalığı riskiyle yüz
yüze olduğu görüldü.
Ölüm oranı
Ruh hastalannın doğal
hastalıktan ölüm oranının,
beklenenden yüksek olduğu
uzun süredir biliniyor. Panik
ve düzensizliğın de kalp
krizıy le y akın ilişkisi olduğu
yadsınamaz \'ınede
araştırma, bu ikısı arasındaki
bağlantının nedenine bir
açıklama getirmiyor.
A»ştırmada yaşlan 45 ile 77
arasında değişen ve hiçbir
kalp rahatsızlığı olmayan
2.832 kışinin ruhsal durumlan
incelcndı. Bunların
% 11 I ınde depresyon.
10 8"ınde orta derecede
umutsuzluk. 2.9'unda ise
umutsuzluk sapıandı.