Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMMURİYET 18 AĞUSTOS1993 ÇARŞAMBA
DIZI
Y A Ş A Y A N A L E V İ L İ K
Uğur Mumcu Cemevi'nde...
Ç
onmı'da: Kanhosman adlı bir
Alevi köyü var. Alevi köyü ol-
masına rağmen köyün kurulu-
şu sırasında her nedense bu ad
konmuş. Fakat Alevi halk hem
"Kan", hem de "Osman" adlan geçen bu
isimden hoşnut değilmiş. Sonunda valilık
bu adı köylülerin istemleri karşısında de-
ğiştirmeye karar vermiş. Vali köye gelmiş,
tören yapılmış. zdyafet çekilmiş. Yeni isrni
de vali protokol gereği koyacakmış. Vali,
sözü almış ve "Köyûnüzün ismi bundan
sonra 'Şanhosman Köyü' oldu" demiş.
Köylüler donakalmış, ama bir taraftan da
nezaket gereği alkışlıyorlarmış. Valiye
karşı gelecek değiller ya. Sonunda köylü-
nün birisi dayanamamış. Valiye demiş ki:
"Vali Bey, Vali Bev; somı Osman oMuk-
tan sonra, başı ne olursa olsun bir şe> değiş-
mez. Şanlı da oLsa kanlı da otsa farket-
mez."
Çorum'daki araştırmalanmıza; yörede
sevilip sayılan, 1980 Çorum olaylannda
öldüğü duyularak evınin önünde cenaze
hazırİLklarına girişilen, kazanlar konulup
suyu ısıtılan Av. Sadık Eral rehberlık etti.
Sadık Eral. Semah Kültür Vakfı'nın Ço-
rum Şube Başkanı.
Sadık Eral, Çorum'da nûfusun yûzde
40'ını Alevilerin oluşturduğunu. bu
oranın şehir içi nüfus için de geçerli ol-
duğunu belirtti. Olaylardan hatıra olarak
hala bacağında kurşun bulunduğunu be-
lirten Eral; "Çorurn olaylannda asıl mağ-
dur, Alevisi Sünnisi ile Çorum halkıdır.
Halk bundan gereklı dersi çıkarmışür.
Yeni Çorum'lar yaratmak isteyenlerin he-
vesleri kursaklannda kalacaktır'" diyor.
Çomm'da cami yapılmadık Alevi köyü
kalmamış. Bu "zafer", yurdun diğer yerle-
rinde olduğu gibi Çorum'da da özellikle
12 Eylül askeri darbesinden sonra gerçek-
leşır.
ICamili
Alevi köyleri
1980 sorirası gene canusiz bir Alevi kö-
yüne cami yapılacakmış. Çorum Kuşsa-
ray köylülen, camınin hangi mahalleye
yapılacağı konusunda ikiye bölünmüşler.
Köyûn bir kısmı ılle de camiyı kendi ma-
hallelenne istiyormuş, diğerleri de ısrarla
kendilenne yakın yere ıstiyormuş. Müthiş
bir anlaşmazlık çıkmış. Sonunda cami bı-
rinci mahallede yapılmaya başlanmış.
Ama diğer mahalle, taleplerinden vazgeç-
memiş. O zaman. 'Mailem cami oraya
yapılıyor, artık temel de atıldı; öyleyse rru-
nare de bizim mahalleye yapılsın" diye tut-
turmuşlar. Köy ıçın cami. bir yannm;
köye yapılan önemh bir de\let yatınmı.
Bu yatınmdan eşıt yararlanmak istiyorlar.
Sonunda cami yapılmış, tabii mınare de
camiye eklı yapılmış. Ama camiye giden
bir tek köylü yokmuş.
Çorum'da son iki yıldır Sünni halkın da
isterse katılacağı dışa açık "birtik cemf'
adı altında cem ayinleri dûzenlenmış. Ale-
viler dışında Sünni halk da bu cemlere
katılmış. Bu etkinlıkler aradaki buzlann
çözülmesine yardıma oluyormuş.
ICamive
imam tatilde
Yoğunpeht, Sadık Eral'ın köyü. On-
lann köyüne cami 1929 yılında yapılmış.
100 hanelık köy halkı, komşu köye kıza-
rak kendi köylerine cami yapmışlar. Köy-
de hemen hemen her evden bir İcişı Avus-
turya'da işci olarak çalışıyor. Köyde hem
cami, hem cem evi, hem de yatır var.
Şu andaki imam, yabancı ve dışandan
gelme imiş. tmam ezan okur, ama vakıt
namazlanna kımse gitmezmiş. Cuma na-
mazlanna arada sırada 3-4 kişı gidermiş.
Yılda 52 cuma namazının yansına kimse
gitmezmiş.
Camiyi ziyaret ettik. Cami imamı ile
tanışıp sohbet etmek istedik. Ama imamı
bulamadık. İmam camiyı kihtlemış. hatta
mühürlemış ve tatile gitmiş Evet, Alevi
köyünde cami olursa imam da tatile çıkar.
Aleviler ibadetlerinı cem evlennde, esas
olarak kışın, boş zamanlannda, üretimin
yoğun olmadığı dönemlerde yapıyorlar.
YASAYAN ALE vi ONDERLERİ
ÇORUM SEMAH GRUBU SEMAH DÖNERKEN.
Bu yüzden cem ayinlen genellikk kışın
yapılır. Galiba Alevi köyündeki cami de
araziye uyum sağlamış.
Yoğunpelit Köyü'nde cem evi var, ama
dede köy dışmdan, Merzifon Pıri Baba
OcağVndan geliyonnuş. Bazı taliplere de
Sıvas Seyit Selahattin ve Hacıbektaş'tan
dedeler geürmış. Cem evi 1965 yılında
yapılmış..
İ
Namaz küdırmayan
imam
Köylûler bundan öncekı imamı daha
çok seviyorlarmış. îmam hem düğünlerde
zurna çalamuş. hem de kemençe. Köylü-
lerle diyaloğu oldukça iyiymiş. Adı da
Zurnacı tmam imiş.
Önceleri ımamlara maaşı devlet ver-
mezmiş. O yıllarda köylü, yülık imam
hakkını köy bekçisi v.s. gibi hasat dönemi
ödermiş.
Bir hasat dönemi köy imamı, Gülizar
Ana'ya hakkı olan ücretı istemeye gitmiş.
Gülizar Ana, camiye kimse gitmediği hal-
de bir de para ödeme işine bozulmuş ve bu
tepkısiru şöyle ıfade etmiş:
"Sen bana ekin mi biçtin?
Sen bana tarla mı sürdün?
Ben sana ne hakkı veparası vereyim?"
O yıllarda imam köyden biri imiş ve
AJevı imiş. Yabana imam gelirse bize na-
maz vs. kıldınr diye muhtarlık ıdareten,
köyden birinı imam olarak atamış kı bu
tür problemler olmasın. Gülizar Ana'nın
bu tavn karşısında imam da;
''Ben size namaz mı kıldırdım?
Ben size ramazan orucu mu tutturdum?
Ben sizi teravıh namaztna mı götürdüm?
Ben sızı sahura mı kaldırdım? Daha ne
yapayım?" demiş.
Alevi köyüne böyle bir imam. elbette
avantaj sayılıyor
IUğur Mumcu,
cem evinde...
Dergahlarda, türbelerde, cem evlerin-
de, hatta derneklerde baş köşelerde Hz.
Ali, 12 İmam, Hacı Bektaş VeU ve Atatürk
posterleri yer alır. Bu, Alevilerce kutsal
sayılan bu kjşilildere karşı duyulan büyük
saygı ve sevgirun bir ıfadesidir.
Çorını Cem Evi'nde; Hz. Ali, Haa Bek-
taş Veli, 12 İmam ve Atatürk'ün yanında
artık Uğur Mumcıı da yer almıştı. Evet, la-
iklik ve demokrası mücadelesinde kalleşçe
katledilen Uğur Mumcu, Alevilerin en
kutsal kabul ettikleri semboller olan Hz.
Ali ve Hacı Bektaş Veli'nin yanı başına
konmuştu.
Uğur Mumcu, 12 îmam ile birlikte
arulıyordu. Verdiği mücadele ve akıbeti
adeta onlarla özdeşleştınliyordu. Uğur
Mumcu da, Atatürk gibi, Alevilerin kut-
sadıklan mekanlarda yer almıştı.
Alevilerin gönlünde, o kutsanan kişile-
rin mertebesine ulaşmıştı.
Aynı durumu; salt Çorum'daki cem
evinde değil, Izmir Bademler Köyü'nde,
Toroslar'daki Yörük çadınnda, Türkiye'-
deki birçok Alevi'nin evinde, işyerinde,
oturduğu kahvehanesinde gözlemlemek
oiası
DERGAHLARDA, TÜRBELERDE, CEMEVLERİNDE BAŞ KÖŞELERDE HZ.ALİ12 İMAM, HACI
BEKTAŞ-I VELİ, VE ATATÜRKÜN YANINDA UĞUR MUMCU DA YER ALİ YOR.
Araştırmacı yazar,
Reha Camuroglu "Alevilik Rönesansını yaşıyor"
C. ŞENER - Sizce günümüz Aleviliği ne
gibi gelişmelerle karşı karşıyadır?
R. ÇAMUROĞLU - Bu konuda her
şeyden önce, büyük önem atfettiğim bir
gelişmenin altını çizmek istenm. Yakın
zamanlara kadar Anadolu Alevileri bir et-
nik grup hüvıyetindeydiler. Evet Türk.
Arap, Kürt v.s. çeşitli kökenlerden Alevı-
ier bulunduğunu biliyor, bunu kabul edi-
yorlardı. Ama yine de bir kişinın Alevi
olarak kabul görmesi için Alevi ana-baba-
dan olması ya da en azından bunlardan
birirun Alevi olması gibi formal koşullar
bulunuyordu. Bugün bu durum önemli
ölçüde değişmiştir. Artık konuşmalanmı-
zda. panellerde Alman, Fransız \ s. Alevi-
lerinden bahsettiğimizde Alevı halk bu
durumu yadırgamadığı gibi böylesi bir ge-
lişmeden gururda duyuyor. Kısacası Ale-
vilik artık ana babadan kalan bir miras
gibi değil, bilinçli bir secimle ortaya çıkan
inançsal bir tercih olarak algılanıyor.
Yani Alevilik evrensel bir inanç seçeneği
haline geliyor hızla. Şüphesiz kapalı kırsal
hayaün dışına çıkınca başka türlüsü de
beİclenemezdı. Yüzyıllarca şehirlerde
varlığını sürdürmüş olan Bektaşilık'te ise
durum baştan beri böyle idı. Bektaşi ol-
mak için buna karar vermek ve Bektaşı-
lerce kabul edılmek yeterlidir. Soy sop
önemli değildir. Alevılikte hızla ilerleyen
bu gelişme, zaten özde bir olduklan Bek-
taşilık'le onlan toplumsal düzeyde de kay-
naştırmaktadır. Şüphesiz tüm bu gelişme-
ler zaman içınde Alevıbğin birçok cephe-
sınde önemli sonuçlar doğurabilir. Ben
buna "Alevi Rönesansı" diyorum. Bu ge-
lişmeler ışığında Alevı eğıtimı, dedelık ku-
rumu. cem ayinlen gibi önemh olgulann
daha net tanımlara kavuşacağjru düşünü- can güvenliği de özel girişımlerle sağlansın
yorum. deniliyorsa bun u da en çok düşünmesi ge-
C. ŞENER - Peki bu 'rönesansta' Alevi- reken yine devlettir. Türkiye'de herkes
kendi kapısının önünü temizlemeye baş-
larsa Bosna-Hersek küçük bir olay gibi
kaür diye korkuyorum.
Aleviler inançlannı bugüne kadar dev-
letten bir kuruş yardım almaksızın getirdi-
ler. Devlet ille de yardım etmek ıstiyorsa
bu engellen kaldırsın. Biz ortaya özerk bir
Alevi kurumu çıkarür ve Aleviliğin tüm
sorunlannı üstleniriz. Alevilerle Sünniler
yüzlerce yıl bu topraklarda
bir arada yaşadılar. Yine
yaşayamamalan için de
ciddi hiçbir neden yoktur.
Yeter ki eşithk taşımayan
muameleier sürmesin.
C. ŞENER - Son günler-
de bazı kesimler Alevilerin
siyasette daha aktif olarak
yer almasını ve hatta bir
Alevi partisi kunıunası fik-
rini ortaya atıyorlar, bu ko-
nudaki düşünceleriniz nelerdir?
R. ÇAMUROĞLU - Türkiye'de her
kesimden insanlar ülke siyasetine daha
lerin de\letten beklentüeri sizce nelerdir?
R. ÇAMUROĞLU - Tek cümleyle
özetleyerek konuya girmek isterim. Gölge
eünesin başka ihsan istemez. Bunu biraz
açalım, ne demektir bu? Birincisı eğer dev-
let iddia ettiği gibi laik bir devletse, bu hiç-
bir inanca ayncalık tanımaması anlamına
gelmektedir. Fakat durum böyle mi? Şüp-
hesiz hayır. Devlet herkesin vergilerinden
aldığı üç trilyon lira gibi
devasa bir bütçeyi her yıl
Sünni inancı doğrultu-
sunda faaliyet gösteren
Diyanet'e teslim etmek-
tedir. Bize de bir üç tril-
yon vermesinin peşinde
değiliz. İnsanlanmız fa-
kirdir. Dinsel harcama-
lar gönüllülük temeUnde
oknahdır. Bu Almanya'-
da olduğu gibi gönüllü
din vergısi şeklinde olabilir. Fakat Tür-
kiye'de neredeyse yüz kışiye bir cami düş-
mektedır. bu en ılımlı terimle kaynak is-
Aleviler
inançlannı
bugüne kadar
devletten bir
kuruş yardım
almaksızın
sürdürdüler.
rafıdır. İkınası eğer yine devlet iddia ettığı aktif olarak müdahale etmehdir. Bu ko-
gıbi hukuk devletıyse tüm vatandaşlannın nuda hiçbir ıürazun olamaz. Fakat Alevi
yasal etkınlıkJenni ve bundan çok daha partisi gibi bir konu tamamen farklı nite-
önemlisi can güvenliklerini korumakla İiktedir. Bu konuda taban bulamayan
yükümlüdür. Ama maalesef bu da böyle bazı gruplann AJevilen hazır taban gibi
olmamıştır. Devlet her zaman birilerini en görmek egiliminde olduklannı düşünüyo-
fazla müsaadeye mazhar görmüştür ve di- ruro. Alevilik bir inanç sistemidır, bir siya-
ğerlerinın üzerine gıtmiştir. Sıvas olaylan sı görüş değildir. Örneğin bir siyasi İco-
da bunun acı bir kanıtıdır. Katliama bile nuda birçok Sünni ile birçok Alevi'ye la-
müsaadeleri var birilerinin. Ne hikmetse yasla daha yakın görüşleri paylaşıyor ola-
ıyi saatte ofsunlar gelınce devlet seyredi- bilirim. Siyasette aktif yer almak isteyen-
yor. Ama her şeyi özelleştiriyoruz, artık ler bunu var olan partılerle ya da onlan
beğenmiyorlarsa kuracaklan yeni parti ve
örgütlerle yapabilirler. Ama Alevilik bir
siyasi parti programı içine sıkıştınlamaz.
Bu, Aleviliğin kolunu bacağmı budamak
olur. Aynca partiler iktidan elde etmek
amacıyla kurulurlar. O zaman Islamcılan
neden eleştiriyoruz ki? Alevilik haktır.
Hak ıktidara çıkmaz, çünkü çıkarsa
çıküğı gibi bir gün düşer de. Oysa hak düş-
mez. Biz sadece Sünni inancın siyasi ikti-
danna karşı değiliz. Her tür inancın bir
arada yaşadığı bir toplumda, inanç sıya-
sasına karşıyız.
C. ŞENER - Fakat sizce Aleviliğin bir
örgütlenme sorunu yok mu?
R. ÇAMUROĞLU - Tabii ki var. Ama
siyasetı ve siyasi örgütlen bir sihırli deg-
nek gibi görme kolayalığına düşmemefi-
yız. Bizim çok geniş tabanı kucaklayan
bırleşunci örgütlere ihtiyaamız var. Şu ya
da bu siyasi temelde değil, Alevilik teme-
linde örgütler olmah bunlar. Bugün Tür-
kiye'de hala resmen Alevi adıyla örgütlen-
meler kuruiamamakta. Seçımler öncesı
herkes bizim varhğımızı kabul ediyor,
sonra böyle bir şey yoktur tavnna giriyor-
lar. Fakat kanımca biz Aleviler yeterince
aktif olarak özerk kurumlanmızın en an-
ndan temellerini atarsak bu yol açı-
lacaktır. Çünkü biz bu ülkede sığıntı,
azmhk f3an değiliz. Türkiye'vi Türkiye v a-
pan asli unsurlann en başında gelenierde-
niz. Biz olmaksızın Türkiye tarihı yazıla-
maz, biz olmadan yazacak halk edebıyaü,
söyleyecek halk müziği bulmak çok zor-
dur. Her gün daha fazla bu gücümüzün
büincine vanyoruz, bu bilinç içinde de bu-
gün bize kapalı tutulan kapılann uzun
süre kapalı kalabileceğini sanmıyorum.
Hacı Bektaş Evlatlarından, Veliyettin Ulusoy:
Geleneklerimizden hiçbir
ödün vermedik
Anadolu Alevileri/ıitt dini örgütlenmede Haa
Bektaş Veli dergahına bağlı ikinci kolu, kendile-
rine "Çekbiler" veya "Uhısoylar" da denilen
"Dedegm" koludur.
Dedegan kolunun özelliği; soy kütüklerinin
Hacı Bektaş Veli'ye dayanması, böylece kendi-
lerinın Hacı Bektaş Veli'nin soydan evlatları ol-
malarıdır.
Hacı Bektaş Veli'ye ulaşan soy kütüklerinin
bu kanal ile 7. İmam Musai-i Kazım'a davan-
ması, yani Evlad-ı Resul (Peygamber evladı)
sayılmalarıdır.
Kendisiyle Hacı Bektaş Belediyesi'ndekipro-
je masasmda çalışırken görüştüğümüz VeByet-
tin Ulusoy işte bu aüeye mensup dedelerden biri-
sı. Veliyettin Ulusoy; genç dinamik, ağırbaşlı,
yüzünde gülümsemenin hiç eksik olmadığı,
aydınlık yüzlü bir dede.
Söyleşimize kendisini
tanıtmasını isteyerek
başladık.
C. ŞENER - Bişçe
kendimzi ve ailenizi
tanıtır mısınız?
V. ULUSOY - Bize
Hacıbektaş'ta "Çefebi-
ler" derler. Haa Bek-
taş Veli'nin evladı ol-
dugumuzu söylüyoruz
ve işin gerçeği de bu.
Bu konuda ailemiz
canü bir tarih müzesi-
dir. Ben Hacıbektaş
Belediyesi'sınde Fen
İşleri Müdürü olarak
çahşıyorum. 1942
Hacıbektaş doğurnlu-
yum. İlk, orta tahsilimi
Hacıbektaş'ta yaptım.
Lisevi Kayserfde bitir-
dim. Yurtdışı smavlan-
na kalıldım ve yüksek
öğrenimimi yurt
dışında mimar olarak
tamamladım. 1974'te
Türkiye'ye döndüm.
Bir yıl Sosyal Sigortalar Kurumu, Yapı İşleri
Dairesi'nde çalışüm, 1977 yılından bu yana da
Hacıbektaş Belediyesi Fen îşieri Müdürü ola-
rak çauşmaktayım.
Ailem, Kalender Çelebi Hacı Bektaş Veli ev-
ladındandır. Ondan başlayayım.. Kanuni'nin
son dönemleri. Birtakim vergiler artünhnış, bu
vergileri tahsil etme yönünde birtakim adâlet-
sizlikler olmuş, birtakim rüşvetler dönmüş.
Belki de Osmanh tarihinde en büyük köylü
ayaklanması meydana gelmiş. Bunun başında
da Kalender Çelebi'yi görüyoruz. Kalender
Çelebi, Balım Sultan'ın kardeşi. Kalender Çe-
lebi Osmanlı'yı perişan ediyor. AyakJanma
Adana'dan başlıyor, Bursa önlenne kadar gidi-
yor Osmanh ordusu çekiliyor. Bundan çok çe-
kiniyorlar. Bunun akabinde buraya postnişin
olarak birini tayin ediyorlar. Sersem Ali Baba
diye bınsini. Ne deriz biz halk arasında, İngiliz
polirikası. Böl, parcala idare et. Hacı Bektaş
Veli'run evladı vardı, yoktu münakaşası o ta-
rihte başhyor. Tabii Haa
Bektaş Veli evlenmedi
diye iddia ediliyor. Baba-
gan kolu ondan geliyor.
Obür tarafta da bizirnki-
ler, soy evladı olduğumu-
zu iddia ediyoruz. Bu
mücadele bugüne kadar
sürüyor... Geîelim Ham-
dullah Çelebi'ye. Ham-
duüah Çelebi, Yeraçeriler
2. Mahfliut döneminde
ortadan kaldınlınca. O
zaman Amasya'ya sür-
gün ediliyor.
Amasya'ya sürgün gi-
derken de, epey bir kitap
götüriiyor burdan. Tam
deve yükü. Bir yangm
çıkıyor ve yangında bu
kitaplann çoğu mahvo-
luyor.. Bunun dışında yine aile devamlı baskı
altında. Son dönemlerde ailede bulunan icatlar
olsun, kjymetli kitaplar olsun tanıdıklara gön-
deriliyor, toprağa gömülüyor v.s. Parça, parça
alıyoruz. Gelelim Kurtuluş Savaşı döneminde
CemaJetin Çelebi'ye.. Kurtuluş Savaşı'nda pa-
dişah, Mustafa Kemal'e idam karan verirken
dedelerimiz onu kutsal kurtana olarak der-
gahta karşıhyorlar. İlk TBMM'de dedem
Meclis Başkan Yardıması olarak Atatürk'ün
yardımcılığını yapıyor. Küçük kardeşi Veli-
yeddin Çelebi son postnişin. Tekkeler, zaviye-
ler kanunundan önceki. Onunla da Atatürk'ün
arası çok iyi.
Atatürk onu Ankara'ya davet ediyor. Anka-
ra'da bir ay kadar kalıyor. Kendisine özel ev
tutuyor. Bir milletvekilini görevlendiriyor, ona
gezdirsin, rehber olsun diye. Hatta amcam kj-
tabında dedem hakkında şöyle bir şey söylü-
yor: Atatürk dedem için. "Çok büyük insan.
onunla konuşunca adeta ruhum dinleniyor. Kay-
nak su)iı gibi temiz, okyanus gibi geniş ve derin"
diyor. İşte^ böyle bir aıle bu. Tabii tarihte pek
çok ölümler de olmuş, zulümler de olmuş. Bü-
yük fedakarlık göstermış bir aile. Bu aileden
ben şahsen gurur duyuyorum. Çünkü yolumu-
za, Alevi toplumuna, Alevi-Bektaşı toplumu-
na bugüne kadar hizmet etmış. geleneklerimizi
ödün vermeden bugüne kadar getirmişiz. Bu-
gün Türkiye'de bazı farklılıklar görüyoruz. Bu
Osmanlı'nın bizim üzerimıze yaptığı hesaplar-
dan kaynaklanıyor. Yani bizim üzerimızde
birtakim hesaplar yapmak istemiş. Bızı parça-
lamak istemiş. Bu parcalamak bazı yerlerde
düşmanlık derecesine kadar gelmiş. Bu çok
aa. Çok başanlı da olmuşlar. Fakat köken
aym. Nereye gıdersenız gidm, doğuya gidin,
Ege'ye gidin, Akdeniz'e gidm, Karadeniz'e gi-
din; hangı bölgeye gıderseniz gidin, köken
aynı. İnanç aynı; temel, ınsan ve insan sevgisı.
Hepsi Ehl-i Beyt'i seyer. hepsi Ali'yi sever,
hepsi Haa Bektaş Veli'yi sever. Cem'ler yine
aynıdır. Ufak tefek nüanslar vardır. Semahlar
da bırbırnie benzer, figürler birbirine benzer.
Farklılıklar vardır, fakat bu kültür zengjnliğin-
den kaynaklanan birtakim farklıhklardır. Sev-
gi, dayandığı nokta, tasavvuf. hepsi aynı. Yani
Türkiye'de Dedegan olsun, hangi ocak olursa
olsun inançtakı kökü aynı. Hazreti Aliye, Ha-
a Bektaş Veli'ye, onun hoşgörüsüne dayanan
bir inanç ve düşünce şekli. Farklı İslamı bir yo-
rum diye söyleyebilınz. Aramızda böyle bir
aynhğın olması. bu toplumu sevmeyenlerin
menfaatine oluyor; kendimızın aleyhinde olan
bir durum bu. Onun için el ele vermemiz lazım.
Şu şu evladıydı. Bu bu torunuydu. Yahut şu
değildi. Yahut da ne bıleyim, başka türlü
farklılıklar aramızda ashnda yok. Hep biriz,
hep beraberiz. Mezar taşlan ile övünmeyeüm.
Yaptıklanmızla övünelim.
C. ŞENER - Tekke ve zaviyelerin kapatt-
Imasından sonra gelenek sürmüş mü, nasıl sür-
müş? Şu ana kadar nasıl yaşamtş? Bunlan anla-
tabilir misiniz?
V. ULUSOY - Şımdı bu kanundan sonra ta-
bii büyük aksamalar olmuş. Fakat tarihten ge-
len 600 yıüık geleneğı birdenbire kesmek şüp-
hesiz rnürnkün değil. Siz
kesseniz bile toplum kes-
mez bunu. Toplum gelip
gitmiş yine de. Gizlı gel-
miş, açık gelmiş. Fakat
her zaman bu ihtıyaa his-
setmişler. Buraya gelip
buradan icazet alıp görev-
lerini yapmaya devam et-
mişler.
C. ŞENER - Peki E>er-
gafa'ta süren gelenek, evle-
re mi taşındı, nasıl devam
etti?
V. ULUSOY - Evlere
taşındı tabii. Fakat bu dü-
zeyde değil. Hacı Bektaş
Dergahı'na, yani bizim ai-
leye bağlı olan Alevi-Bek-
taşi toplumu yine iüşkisini
sürdürdü. Bu ılişki tabii
eski düzeyde değildi. Fakat devam etti. Bugü-
ne kadar da sürüyor. Yani birtakim dedeler,
yahut babalar gelip icazet aürlar. Ve gidip böl-
gelerinde görevlerini yaparlar. Toplum bunu
istiyor. Bu olmazsa kabul etmiyor dedesini.
Diyor ki illa icazet olacaksın, biz de görülece-
ğiz. Biz cemirnizj, cemaatimizi şimdiye kadar
yaptığımız gibi yapacağız.
C. ŞENER - Şu anda cemJer nerede yapdı-
yor?
V. ULUSOY - Haabektaş'ta böyle bir şey
yok, yapılmıyor. Cemler törenlerden törenlere
evlerde yapılıyor. Bizim görevimiz, tarihteki
bizim ailenin görevı. aile demeyeyım de bizim
aileden olan Postnışin'in görevi, buraya bağlı
olan Alevi-Bektaşi toplumlanndakı din ile,
inanışla ilgili her türlü dertlerini halledecek de-
delerin tayinini üstlenmektir.
Toplumun diyelim ki bir problemi oldu, bir
düşkünlük bilmem neyı oldu. Dede o toplum-
da, toplumun da oluru ile o düşkünlük proble-
mini halleder. Eğer bu orada hallolmamışsa o
zaman buraya gelir. Burada cem kurulur,
problem çözülür.
YARIN: T.TUSOY
SIVAS OLAYLARIN1
DEĞERLENDİRİYOR.
Bugün Türkiye'de bazı
farklılıklar görüyoruz.
Bu Osmanlı'nın bizim
üzerimize yaptığı
hesâplardan
kaynaklanıyor. Yani
bizim üzerimizde
birtakim hesaplar
yapmak bizi parcalamak,
bu parçalamak bazı
yerlerde düşmanlık
derecesine kadar gelmiş.