Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURIYET 10 AĞUSTOS1993 SAU
OLAYLAR VE GORUSLER
Neonazi saldırganlığıüzerine...
Kuşkusuz, eylemlen yapanlar neonazi genç Alman erkeklen,
ama arkasında genış ve sessız bır toplumsaî destek olmadığını
kımsö>leyebılır?
Yrd. Doç. Dr. GÜLAY TOKSÖZ A. Ü. SBFÇEEİ
Bölümü
mesı karşısında, bu gelışmenın gerçek
nedenlen ve boyutlannı orlaya koy-
maktan uzak kabyor
Faşızmın yenılgjye uğradığı II
Dünya Savaşı'nın sonunda yenıden
demokraük bır temel üzennde kurul-
maya çabşılan Alman toplumunda,
Naazmle gerçek bır hesaplaşma ya-
şanmadı Nazılen desteklemış, ışbırb-
ğı yapmış çok sayıda kamu gorevhsı
yerlennı olduğu gıbı korudu Eğıüm
sıstemı ıçınde. Naa Almanyası'na yol
açan koşullar, kıtle desteğı ve bunun
tekrarlanmamasına yönelık onenler
gerektığı gıbı ışlenmedı Tersıne, Al-
manlann artık ustün bırırk değıl, ama
ustun bır kuhürun temsılcılen olduğu,
dunyanın az gelışmış ülkelenne "uy-
garük" goturme mısyonunu ustlenme-
sı gerektığı vurgulandı Bu ıçselleştınl-
mış etnomerkezciHk, yanı Alman
toplumunun obur halklardan daha
ustun, daha çalışkan, daha duzenlı vb
olduğu goruşu. çabşürmak amaayla
ulkeye getırdıklen yabanalar karşısın-
dakı tavırlannı behrledı Yabanalann
varhğı, onlara yukledıklen olumsuz
ozellıkler olçûsunde kendılennı olum-
lu gormelennı sağlayan bır ayna ışlevı
göruyordu Yanı yabanalann duzen-
sız, pıs, tembel olarak tanımlanması.
A
lmanya'da goçmenle-
re, sığınmacılara (ıltı-
cacılara) yonelen ırkçı
saldınlann. davranış-
lann tanhı hıç de yenı
değıl Daha yabancı ış-
çı alımının yenı başladığı yıllarda Al-
man Başbakanı Ertıard. Mayıs 1964"te
yaptığı bır açıklamada vabancı ışçıler-
den kurtulmak ıçın Alman ışçılen da-
ha fazla çalışmaya cağmyordu Bu
çağn ışveren orgutlennce de destekle-
nıyordu 1960'lann ortasında kunılan
Neonazi Milliyetçi Demokratik Parti,
yabana duşmanı propaganda yapa-
rak çeşıtb eyaletlerde %2-10 arasında
oy alıp, kımı eyalet parlamentolanna
gınneyı başarnuştı Bu, tanhı gözardı
eden yaygjn açıklama tarzına göre ıse
dazlaklann saldırganhğı ıkı Al-
man) a'nın bırleşmesının bır urunu
olarak ortaya çıktı Bırleşmeden son-
ra, özelbkle otonte boşluğuna duşen
Doğu Alman gençlennde neonaa ha-
rekete ılgı doğmuştu ve saldınlar da
daha çok Doğu Alman>a"dakı sığın-
maayurtlannayapıbyordu Sondere-
oe yuzeysel olan bu gozlem. Al-
manya'da 1980'lerde ıvme kazanıp
gıderek buyuyen bır saldırganlığın ar-
tık goz kapayamayacak duruma gel-
Almanlann kendılennı bunlann tam
tersı ozellıklere sahıp bır ulus olarak
tanımlamasını olanakh kıbyor Irkçı
saldırganlığın gensınde bu ıdeolojı ya-
tıyor
Sorgulamak yerine saptırma
Alman>a da gerek sosyal bıhmcıler
gerek pohtıkaalar, kendı bakış açılan-
nı da behrleyen bu ıdeolojıyı sorgula-
mak yenne olaylann faıllennı aşağı
sosyal tabakalardan gelen, çeşıtb aılevı
sorunlan olan asosyal tıpler olarak
göstenyorlar İşgucuve konut pıyasa-
lannda yaşanan sorunlar, yanı ışsızlık,
oturacak konut bulmaktakı guçlükler,
ırkçı saldınlann gensındekı temel ne-
denler olarak sunuluyor Bunun yanı
sıra ırkçı sadırganlara ıhşkın çıalen tı-
polojı, aşın sağa eğılım duyanlan,
modernleşme surecının olumsuz etkı-
lenne maruz kalan, aıle, komşuluk,
sınıf gıbı geleneksel bağlann çözulme-
sıyle bıreyı kendı başına, hedefsız bıra-
kan, yazgısına terk eden bır sürecm
kurbanlan olarak gostenyor Boylece,
korkulan ve hayal kınkbklan onlan
aşın sağa gruplarda, milliyetçi ve ırkçı
ıdeolojılerde bır dayanak aramaya yo-
neltıyor Hayal kınkbğından saldır-
ganbk doğuyor Bu açıklama tarzın-
da, toplumun acı çeken kesımlen
saldınya uğrayan yabanalar, goçmen-
ler olmaktan çıkıp adeta Alman genç-
lenoluyor
Ancak Alman psıkolojı profesoru
Brigıtte Rommelspacher'ın dedığı gıbı,
hayal kınklığının saldırganbğa donuş-
mesının belırb koşullan var (1) Sosval
psıkolojıde bunlara teşvık edıa ışaret-
ler denıvor Yanı saldırganbğın uv-
gun kabul edılebıbr ve hatta ıstenır
olduğunu gosteren ışaretlenn bulun-
ması gerekb Işte Alrnanya'da yıllar-
dan bu yana, gerek ıletışım araçlann-
da gerek polıtıkacılann açıklamalann-
da Almanya nın bır goç ulkesı olmadı-
ğının soylenmesı başvuran sığınmaa
sayısındakı artışın ulkeye mabyetırun
vurgulanması, Alman toplumunun
orada yaşayan AT dışı yabanalardan
otüru kulturel yabancılaşma tehlıke-
sıyle karşı karşıya bulunduğu ıddıala-
n, gençlere gerekb ışaretlen venyor
Onlar da bu mesajı aldıklannı eylem-
lenyle ortaya koyuyorlar
1991'de yururluğe gıren yenı yaban-
alar yasası, uç kuşaktır Almanya'da
yaşayan AT dışı goçmenlen hâlâ ya-
bana kategonsıne sokarak. oturma ve
çalışma ıznı konulannda ıkına sınıf
ınsan muamelesı yaparak kurumsal
duzeyde aynmabğa maruz bırakırken
goçmenlere yonebk saldırganlık açı-
smdan elvenşb ortamı haarbyor Bu
yasayla Almanya'dakı goçmenlenn
%70'ını oluşturan bır kesım ıçınde
yaşadıklan toplumda Almanlar ve AT
uyesı ulkelenn vatandaşlanyla eşıt
haklara sahıp olmadıklan ıçın, top-
lumsal konumlan yasal eşıtsızbk tara-
fından bebrlendığı ıçın, adeta damga-
lanıvor ve çozulmeyen her toplumsaî
sorundan sorumlu gunah keçısı habne
getınbyor Işsızlığın, konut sıkıntısı-
nın sorumhısu onlar oluyor O halde
neonaaler bu ıstenmeyen topluluğu
canından bezdırmek Almanva'dan
çekıp gıtmesını sağlamak ıçın gereğını
yenne getın>orlar Yanı mesajı doğru
anladıklanru gostenyorlar Anayasa-
da mayıs ayında yapılan son değışık-
lıkle sığınma hakkının anayasal gu-
vence altında olmaktan çıkanlması
bu değışıklığı sağlamak ıçın yıllardır
Alman kamuoyunda surdurulen tar-
tışmalar. sığınmaalann bu ülkede ıs-
tenmedığını çok açık gostenyor Neo-
nazi gençler mesajı doğru anladıklan-
nı, mevcutlan kaçırmak ıçın kaldıklan
sığınmaa yurtlanru kundaklayarak
gostenyorlar Kısacası neonazi saldır-
ganlığın ırkçıbğı teşvık eden bu sıyasal
atmosfer ıçınde, bu atmosfen >aratan
pobtıkaalann sorumluluklanyla bır-
hkte gorûlmesı gerekıyor
Sonuç
Oysa ırkçı saldırganbğı asosyal tıp-
lenn bıreysel eylemlen şekbnde psıko-
lojık motıflerle açıklamak, toplumda
mevcut ırkçı kunım ve yapılanmalan,
yanı ırkçıbğın pobtık boyutunu goz
ardı etmeyı olanakb kıbyor İkınası,
saldırganlan bebrh bır toplumsaî ta-
baka>a sınırlayarak toplumun obur
kesımlennı temıze çıkanyor ve bura-
larda mevcut ırkçıbğın, neonazi orgut-
lere venlen manevı ya da maddı deste-
ğın sorgulanmasını onluyor Kuşku-
suz, e>lemlen yapanlar neonazi genç
Alman erkeklen. ama arkasında genış
ve sessız bır toplumsaî destek olmadı-
ğmı kım soyleyebıbr1
(I) Bngme RommeKpdcher Rechısextreme als
Oplcr der Rısıkoge^llschaft ZAG 1 Nov'9I
PENCERE
ARADABIR
Prof. Dr. ERGtN ARIOĞLU ITÜMO-
den Muhendıslığı Bolumu
Zirvedeki Japonya'da
Taşkömür Madenciliği
Tum ekonomık gostergelerın doruklarında yer alan
Japonya, gerek enerjı sektorunde gerekse demır-çelık
sektorunde kullanılan hammaddeler bakımından tama-
men dışarıya bağımlı durumdadır Daha değışık bır an-
latımla Japon ekonomısının tumunu şekıllendıren enerjı
ve demır-çelık sektorlerınıngırdı maddelerı (ham petrol,
buhar komuru koklaşabılır komur) dışalım yoluyla sağ-
lanmaktadır Aşağıda venlen sayılar değerlendırıldığın-
de bu durum çok daha 1yı algılanabıhnecektır (8u yazı
çerçevesınde 'taşkomur konusu" ele alındığından bu-
rada anılan ulkeye ılışkın taşkomur dışalımları ve ure-
tımlerı verılmıştır)
1990 yılı ıtıbarıyla toplam taşkömuru uretımı 6 53 mıl-
yon ton olup bu uretımın %68 ını elektnk santrallannda
kullanılan 'buhar komuru ' oluşturmuştur Aynı yıl ıçın
gerçekleştırılen dışalım taşkomurunun boyutu ıse 100
mılyon ton olmuştur Bu buyukluk "komur turu" ıtıbarıy-
la incelendığınde yaklaşık %70'ı "koklaşabılır komur",
%30'u "buhar komuru"dur Dunyanın en buyuk taşko-
mur dışalım yapan ulkesı durumunda bulunan Japonya,
ılgınçtır kı 1 61 mılyon ton kok dışsatımı yapmıştır
2000 yılı ıçın projekte edılen sayısal gostergelere ba-
kıldığında, ozellıkle ulkemız açısından olağanustü du-
şundurucu bır tablo ortaya çıkmaktadır Sözu edılen
yılda ongörülen taşkomur uretımı 8 0 mılyon ton, dışalım
taşkomüru ıse yaklaşık 122 mılyon ton duzeyındedır Bu
buyuklüktekı dışalımın 1991 yılı CIF ortalama fıyatları
cinsınden parasal karşılığı kabaca 7 mılyar dolar duze-
yındedır Sayısal olarak daha lyı algılanması bakımın-
dan bu hesaplanan değer ulkemızın 1989 yılı ıtıbarıyla
gerçekleştırdığı dışsatım toplam gelırının %58'ıdır
1989 yılı ıtıbarıyla rapor edılen taşkomur rezervının
835 mılyon ton olduğu goz onunde tutulur ve buyukluğun
%50sının "uretılebılır rezerv' şeklınde değerlendırıle-
bıleceğı kabul edılırse, "rezerv kullanım oranı" (uretım/
üretılebılır rezerv) %1 9 (2000 yılı) olarak hesaplanmak-
tadır Zonguldak komur havzası ıçın aynı oran -tuvenan
komur bazında- %1 5 (1988) olmuştur Ne yazık kı ulke-
mızde taşkomur uretım polıtıkası olmadığından 2000 yılı
ıçın ongörulen bır oranı burada vermek olanağına sahıp
değılız
Dunyanın en guçlu ve stabıl ekonomık gostergelerıne
sahıp Japonya, 2000 yılı ıçın dışalımına kıyasla olağa-
nustü küçuk taşkomur uretımını (8 mılyon ton) çok zor
doğal çalışma koşullan (derınlık ortalama 800 m, metan
puskurtmesi olaylan açısından çok nsklı, dentzalt çalış-
maları nedenıyle su gelırıne açık çalışma koşullarında)
altında ongorulmuştur Çok acıdır kı ulkemızde ıse cıddı
bır taşkomur uretım polıtıkasının olmaması, bunun do-
ğal boşluğundan buyuk olçude beslenen ve cesaret bu-
lan kımı çevrelerce kamuoyuna sunulan "ocaklan kapa-
talım" goruşlerı egemendır Acaba, aynı çevrelerce
ıstendığı zaman açılış konuşmalarında, açıkoturumlar-
da ısrarla orneklenen 'Japonya"orneğı, 500 mılyon ton
ürettlebılır rezerve sahıp 'Zonguldak Komur Havzası'
ıçın de aynı coşku ve ıçtenlıkle ıfade edıiebılır mı?
NURAYveAYHANBAYGIN
Kızlan
BUSEHAN'ın
doğumunu
akraba vedostlarına mujdeler
Istanbul, 8 8 1993
ÖYSSONUÇLARI
Tam ve Doğru Liste
GAZETECİLER CEMİYETİ yayını
SINAV SONUÇ
r,\ZF;ırsiNi)P
11 AĞIJSIOS'IA 111M BAYİLEKDE
• OSYM Sonuçlan sadece SINAV SONUÇ"
Gazetesınde açtklanaeak, lıate baska
hıçbır gazetede yeralmayacak
TARTIŞMA
Hukuk yargılama yasası
C
umhunyet ın 70
yılındajdsa
koyucu, sorunlan
çozebılecekve
hukuk sıstemıne
Cdnlıbkvehız
kazandırabılecek >enı
duzenlemelen \apmak
zorunda ve vetkınlığındedır
"Hukuk de>leti" ilkesi. ıçı boş
birslogan değıldir Hukuk
devletinde \ asa ko\ucu, okunup
anlaşılabılecek yasaları
yurttaşlanna sunmak
zorundadır. L ymalan ıstenilen
yasavı anlay abilmek,
yurttaşların hakkıdır.
1927 tanh ve 1086 sayılı hukuk
usulu muhakemelen kanunu
(HUMK). oncelikle, "diK"
nedeniyle değıştınlınek
zorundadır.
Yargı, ağır işlemekte ve adalet
gecikmektedir. Çünku sistem.
^yargıç merkezli'Mir. İş yûkü
altında ezilen v argıç,
uyuşmazlığın "ola\" bölumünün
labirentierinde kaybolmaktadır.
Kanıtlann toplanması ve
olayın ırdelenmesı. yargra
yormakta ve zaman kaybına
neden olmaktadır
Hukuk da> alarında adaletin
gecikmesı nederJerini,
u
hükum"den önce ve sonra
olmak üzere, iki bölümde
incelemek, sonınu ırdelemek
bakımından zorunludur.
Hemen bebrtebm kı
Yargrtay'ın ışlevı ıle yerel
mahkeme hukumlennı
"inceleme yetkisi''nın kapsam
ve sınırlan da "hükünTden
sonrakı "kesin yargısal
adaletin" geakmesı
nedenlenndendır ve bır başka
>azımızın konusudur
Tebligat işlemleri nedeniyle
"taraf tejkılı" mumkun
olmadığı ıçın duruşmanın
ertelenmesı de da\ anın
başındakı "tipık" bır gecikme
nedenidir v e bu \ azım ızın
konusu dışındddır
Hukuk mahkemelerindekı sulh
v e aslıye farkına son v enlmelı,
"göre>">onunden mahkemcler
"hukuk" ve "ticaret" olarak
aynlmabdır
Her da>a mutlaka harca tabii
olmaİKİır. "L cuz adalet" ilkesi
sonuçta, "geaken ve pahalı
adalet"e neden olmaktadır.
Harçlar. hakkını ara\ an ve
adalet talep eden ıçın "ca> dırıcı"
değil, fakat "duşundurtucü"
olmalıdır.
Davaların çok uzun surmesi,
oncelikle Hl MK'nın, davanın
açüması (ikamesi) hakkındakı
hukümlenndenve
uygulantşından
kaynaklanmaktadır. ı md
178-186) Bunedenlc mevcut
yasanın sistematiğinden
hareketle, değişiklik
önerılenmkın. (bu > azımıza
konu olan) ilk bolümu, "ikinci
bab"lailgiydır.(md 178-426)
Soruşturma. v argılama ve
hükünı, açılan bır davanın
zonınlu aşamalarıdır.
Soruşturmanın çok uzun
surmesi. "olay / hukuk"
aynmının. dava dilekçesinde
gereğı gıbi (çoğunlukla da hıç)
y apılmamasıy la başlamaktadır.
L yuşmazlık yargıca, adeta bir
"korduğum" olarak
sunulmaktadır.
Soruşturmay ı uzatan sonraki
nedenler de. olay a ilişkin
kanıtların dava açılırken
sunulmamasılmd 179 3
2^6-374) tanık,(md 245-274)
bilirkışi (md 275-286) vekeşif
(md 36^-366)gibikamt
v asıtalarından ise, v anların
iradesi dışındaki nedenleıie.
zamanında
yararlanılamamasıdır. Senet
(md 287-^6)hakkındaki
hukümlcr de. (resmı va da ozel)
"v azılı belge" esasına gore
saücleştırılmelı. kıymetli evrak
hukuku (ITK. Çek \ asası,
İİK.) ile uyum sağlanmalıdır.
Y argısal adaletı gerçek kılmak
volundayeminın(md 337-362)
vararlı olmadığı kanısındayız
Buna daır hukumler ıptal
edılmelıdır
Başvunı; haran yatınlarak,
dav a dılekçesı ve eklennın "esas
defter"e kaydı ıle yapılmabdır
(Krş HUMK md 178)
Uvuşmazlık "olaj ve hukuk"
bolumlen halınde açık bır
şekılde ıfade edılmelıdır
Kanıtlar ve kanıt vasıtaları;
başv uru anında ve lıste halınde
venlmebdır Vargıç,bu
aşamada. davacı kanıt ve
vasıtaları hakkında do^va
uzennde, gerekçe gostererek,
kabul y a da ret yonünde, derhal,
kararvermelidir. (HUMK md
218 MKmd 1 son 4) Karar
gereğınce kabul edılen kanıtlar
ve kanıt vasıtalanna ılışkın
ışlemlere hemen
başlanılmalıdır Ilk tebbgatın
dav abya ulaşamamış olması
bırengel sayılmamabdır
Davacının kanıt vasıtalannaaıt
belgelenn de eklenmesıyle.
davalıya ıkıncı tebligat
yapılmalıdır Davab.varsaılk
ııırdzlanyld def ılennı, yoksa
yanıünı. kanıt ve kanı^.
vasıtalannı. bu ıkına
tebbgattan sonra bıldırmebdır
Yargıç öncebkle, davabnın ılk
ıtırazlan ve def ıler hakkında
yapılacak"ön duruşma"da
karar vermelı ve koşullan v arsa
davayı bu aşamada
reddetmehdır Aksı halde
davabnın kanıt ve kanıt
vasıtalan hakkında derhal
ışlem yapılmalıdır
Taraf kanıtlannın ve kanıt
vasıtalanna ılışkın raporlann
toplanmasından sonra davacı
yalnızca. davalı kanıtlan
hakkında ve davab da hem
"esas" hakkında ve hem de
davacı kanıtlan hakkında yazılı
beyanda bulunmahdır
Bo> lece oluşan dava dosyası ıle
uyuşmazbğın "olay" kısmı,
taraflann ıddıa ve savunmalan
doğnıltusunda ve toplanan
tum kanıtlann ışığı altında
v argıca sunulmuş olacaktır
Yargıç artık, "'olay"ı
bılmektedır Duruşma ıçın gun
tav ın ederek •'saptanan olay"
hakkında, yanlann hukuksal
ıddıa ve savunmalannı,
tartışmalannı dınleyebıbr ve o
duruşmada hukmunu vererek.
davayı sonuçlandırabılır
Hukuk y argılama yasası,
yargısal gerçeğe tez zamanda
ulaşmay ı mumkun kılmalı,
adaletin yolunu aydınlatarak
ktsaltmalıdır.
Av. Hulusi Metin
İstanbul
Macaristan'da azınlıklar ve haklanunumuzde bır
ulkenın
gehşmesınde
onemlı bır
etken, ulkede
toplumun
huzurıçındeyaşamasıdır Bu
ekonomık gehşme ıçın temel
ortamdır Bu ıse sorunlar
geçıştınlerek ınsanlar
sındınlerek yanıltıa bır huzurla
değıl, sorunlara köktena
çozunüer getıren cesur
adımlarla gerçekleşebılır
Turkı> e'nın en onemlı
sorunlanndan bın. tek kultürlü
ulusal devlet yapısından
kaynaklanan azınlıklar ve
onlann baskı alünda
tutubnalandır Bu baskı ortamı
sorunu ezılene kaydırmakla
kalmadı, sorunu daha da
buyüterek şıddetın kaynağı
habne geldı Şugunlerde
yenıden soruna toplumsaî
çözumler aranırken
Almanya'da > ayımlanan
Berliner Zeitimg'da çıkan bır
haber dıkkatımı çektı (22
Temmuz93) Bu haben sızlerle
pay laşmak veazınbklarve
haklan konusunda yenıden
duşunmek ıstedım
Bu habere gore Macaristan'da
çıkanlan yenı bır yasa
Macanstan'da en az 100 vıldır
yaşayan halk topluluklanna
kendı dıbnı, dınını ve kulturunu
yaşatma hakkını venyor
Boylece bu azınlıklar okullarda
kendı anadıllennde oğretım
y apabılecekler, geleneklennı v e
kulturlennı ıstedıklen gıbı
vaşamageçırecekler Bunun
y anında Belediye Meclisi'nde
temsılalerden yüzde 30 u bır
azınbktan oluşursa ozerk
yoneüm bınmı kurma hakkına
sahıp olacaklar Buhaklar
yalnızca yasalarla
temellendınlmemış, bunun
yanında devlet, 1994
butçesınden 20 mıl> on markı
azınbklan desteklemek ve
haklannı korumak ıçın
ayıracak Amaçlanıse
'Kambur'ohne
ımparatorluk
yıkınülan
uzenne genç
cumhunyetı-
mızın, bınbır
çıle ve özvenyle oturtarak,
'toplu ığne'yı bıle ıthal eden
ulkemızde, 70 yılda
endustnleşme adına ne varsa
onun önculuğunu yapmış olan
KİTler, son yıllarda bır
başbelası, bır kambur olarak
nıtelenıyor Tıpkı,bırzamanlar
çalışıp-dıdınıp varsıllaşmış
fakat, yaşlanmış, bır turlu
olmeyen babanm, ölumunu
ozlemle bekleyen 'hayırsız
evlatlan' gıbıyız
Şevket Sureyy a, Tek Adam'da
anlatır Atatürk. Nazılb Basma
Fabnkası'nın açılışını
yapmaktadır Torendebır
şaltere dokunduğunda fabnka
buyük bır uğultuyla çabşmaya
geçmıştır Havayıduzenbbır
makıne gurûltusü sarmıştır
Ata, o anda son derece mutlu
veduyguludur Yanında
bulunanlara kısık bır sesle 'ışte
muzık bu, çocuk' der
Gozlennde belb bebrsız yaş
v ardır
Yıllardır satalım, atalım
Hıstenk çığlıklan sonunda > ok
edılme aşamasına^etınlen
KİT'ler.ıştebuKITlerdır
Içınde teknolojımızın, beyın
gucumüzun, emeğımızın. her
şeyımızın, hatta Ata'nın
azınbklann etnık ozdeşbklennı
(ıdentat) sağlamlaştırmak,
kulturel otonomılennı ve ortak
haklannı korumak Çunkü
artık baskıyla, sılahla. sorunlan
gormemezîıkten gelerek
patlama>a bırakılmasıyla
azınbk sorunu çozulmuy or
Tam tersıne azınbklan
koruyarak, çoğunluğun
hoşgorusu desteklenerek
toplumsaî banş ıçın onemlı
adımlaratıbyor Macaristan
Dışişleri Bakanı Jeszensky
bo> le bır > asanın çıkmasını
şoyleaçıkbvor "Kendi
azınlıklanmıza ülkede ortak bir
vatan duy gusunu pekıştirmek ve
geleceklen ıçin kurumsal
garantiler borçlu olduğumuz için
böyle bir yasak çıkardık" dıyor
Macanstan'da. Romanlann
vanında250bın Alman, 1 lObın
Slov ak, 80 bın Hırvat, 25 bın
Romen v aşı> or
Bu > asa bıze KurtJerin ve
Türkiye'dekı dığer azınbklann
haklan konusunda kımı
gozvaşlannın bıle bulunduğu
KIT'ler Bıbnçlı polıtıkalarîa
yıllardır eb kolu bağlanarak
polıtıkaalann arpabğı habne
geünhp. kaynaklan ve kan
damarlan kurutularak
hantallaştınlmış KİTler
Kutsal, tanhsel gorevler
yuklenmış bu dev kuruluşlan
bugun saygısızca ve vefasızca
aşağılayarak, haraç-mezat
elden çıkarma yenne,
statulennı değıştınp,
çabşanlannı ve halkı ortak
ederek, yonetımlennde
çabşanlann ağırbğı sağlanarak
rehabıbtasy ona gıtmek daha
akıla v e olumlu bır yaklaşım
olmaz mı
9
Kısa bır sure devlet
ıpuçlan venyor Sorunu ortaya
çıkaran. katî bır ulusal devlet
pohükası Bupolıükaüetek
kultur. tek dıl ve tek dın
ıdeolojısı gunumuzde ortak
ulke duygusunu v ermeye
yetmıyor Çok kultürluluk.
ozgürluk v e hoşgoru
ortamında dev letın her etnık
gruba vereceğı yasal
guvencey le. gunumuzun
çağdaş yaşama v e y onetme
bıçımını Turkıye de oturtarak
toplumsaî huzur sağlanabılır
Bunun ıçın kendıne guv enen
guçlu bırdevletın, ulusal
devletten aynlması kaçınılmaz
gorunuyor
V ukandakı duşunceler,
Macanstan'da konan yasa ve
benzen pobük etkınbkler
elbette Turkıye'de de bılınıyor
v e tartışılıy or Ancak bunun
ıçın gerekîı kamuoyunun
oluşturulması da gerekıyor
İsmail Hakkı Ünsal
Berlin-toplumbilimci
subvansıyonunun
surdurülerek, bu yontemle soz
konusu tanhsel kuruluşlann
serbest pıyasa ve rekabet
koşullanna kavuşabıleceğıne
ve bırkaç yıl ıçınde kendılennı
toparlayarak sanayıımıze de,
ekonomımıze de olumlu
katkılar sağlayacağına
ınanıvoruz
Boylece ışsızbğın kol gezdığı
ülkemıan başına bır de 500 bın
ışsız (yanı 3 mılyon aç) seçkın
emek gucünun katıbnasıyla
doğacak sosyal > aranın
getırecegı sakıncalar
azalulabılecektır
MümtazÖzlük/
Ankara
Çagımran Tanrısı?..
Enflasyon yoksulun belını buker zengını daha zengın
eder Batı da enflasyon tek rakamlı ama bu da yetmez,
Amerıka da ya da Batı Avrupa'da bu sayı yuzde 5 ın us-
tuneçıkmaz Helebırçıksın kıyametkopar Metropoller-
de enflasyon tek rakamlı Ucuncu dunyada çıft rakamlıi
Bır nedenı olmalı değıl mı? Dunya olçegınde somuru-
nun bır carkı da boyle donuyor
Pekı enflasyonun hıç mı yararı yok?
Olmazolur mu?
Latın Amerıka dakı enflasyon para babalarında resım
sevgısı yarattı Dunyaca unlu ressamların yapıtları, yal-
nız zamana değıl enflasyona da dırenıyor, taşınmaz
mal ya da altın gıbı resme de para yatıran zengın, hem
sanatseverlıgın fıyakasını yapıyor hem de çıkarını koru-
yor Turkıye de sermaye kesımı son on yılda, buyuzden
resım sanatına merak saldı Ne olursa olsun, olumlu bır
gelışme amac para olsa da sonuç ressama yarıyor.
-Pekı Turkıye de bır tablo nekadar?
- Ressamına bakar
-100 mılyon?
- Dogaldır
-500 mılyon?
-Neden olması n?
-1 mılyar? V
- InsailatV
Sanatçıya odenen paranın nıcelıgı hep eksık kalır, he-
le Turkıye gıbı rantlar ulkesınde ressama odenenm lafı
mı olur'
•
Ressam Sabri Berkel oldu
Özel televızyonları elımden geldığınce ızlemeye ça-
lıştım Berkel den onemınce soz açıldığını duymadım
Ozel televızyon patronunu guduleyen çıkar durtusudur
Çok ızlenen programlar yayınlayacak kı arasına para
getıren reklamları serpıştırebılsın değıl mı? Basın
Berkel ın olumunu es geçtı Cumhurıyefın tutumu, do-
ğaldır kı değışık olacaktı
Pekı Berkel olunce resımlerı değerlendı mı? Unlu bır
ozdeyıs ne der
- En lyı ressam, olu ressamdır
Ne acımasız bır ozdeyış*
En tyı kızılderılı olu olanıdır ' ya da ' en lyı zencı olu
zencıdır cevherlerını yumurtlayan beyaz adam' tum
evrene çıkar açısından bakmasını bılıyor ressam olun-
ce gerıye bıraktığı yapıtların pıyasada pahalanacağını
varsayıyor Çıkar durtusu çağımızda ınsanın benlığını
pençesme geçırmış bır canavar
Oysa Sabrı Berkel ı lyı tanıyanlar oybırlığıyle dıyorlar
kı
- Yalnız bır sanatçıydı hıçbır zaman tıcarı amaç gut-
medı '
Ressamın kışılığı resımlerıne ve yaşamına yansıyor,
ama oldukten sonra tabloları pıyasada bır metadır Kul-
ture bılıme ve sanata yeterınce değer verecek kadar
uygarlaşmış toplumlarda bıle son sozu pıyasa soylemı-
yormu?
•
2000 yılına doğru kapıtalızmın metropollerınden
«Uçuncu Dunya yaaşılanan ıdeolojı yeryuzunde herşeyı
pıyasaya bağlıyor Ekonomık kalkınma mı? Serbest pı-
yasa her şeyı cozer Demokrasıyenedıyelım? Serbest
pıyasa varsa, demokrası de vardır Uygarlık nasıl yukse-
lecek? Elbette serbest pıyasayla
1
Parasal olçut ahla-
kın da patronudur Insanlık artık serbest pıyasada belır-
lenıyor
Pekı, pıyasanın dışında bır değer yok mu?
Çağımızın sorunu bu
1
1923 aydınlanma devrımının onemlı sanatçılarından
Sabrı Berkel resmın klasık ustalarına buyuk hayranlıkla
yaklaşırmış
- Klasık resımlerın bır taşını bıle oynatamazsmız oy-
natırsanız kompozısyonun tumu yıkılır
Uygarlığın paha bıçılmez sanat urunlen muzelerı
susluyorlar Onlar ınsanlığın ortak malıdırlar alınamaz-
lar satılamazlar pıyasaya çıkarılamazlar, ozel mulk
olamazlar açık arttırmaya çıkarılamazlar demek kı pı-
yasası olmayan değerler de var ve çok şukur kı var
Yoksa pıyasanın tanrı ınsanın da bu tanrının kulu oldu-
ğu bır dunyada yaşamak zorunda kalacaktık Her değe-
rın paraya ve satışa bağlı olduğu bır dunyada ınsanın
ne ışı var?
VEFAT
Sevgıh meslektaşımız Bılım Adamı
Prof. Dr.
HASAN BÜYÜKÖNDER
yakalandığıamansızhastalıktankurtulamamışve
"8 8 1993gunuvefatetmıştır
Tum meslektaşlanmıza v e aılesıne başsağlığı dılenz
İSTANBLL VETERİNER
HEKİMLERİODASI
VEFAT
Çok değerlı mesaı arkadaşımız sevgıb
Prof. Dr.
ÜYÜHASAN BÜYÜKÖNDER'İ
ka> betmenın bu> uk uzuntusu ıçındey ız Tum
sevenlenne ve aılesıne başsağlığı dılenz
İ.Ü. VETERtNER FAKÜLTESİ
CERRAHİ AN ABİLİM DALI
tLAN
T.C.
FATÎH 2. SÜLH HUKUK
HAKİMLİĞl'NDEN
1991 1242
MütevefTa Fende Aksoy ıle ılgılı olarak mahkememıze ınükal
eden vasıyetnamenın tenfizı davası sonunda
6 7 1993 tanhınde venlen kararla mütevefla Fende Akso> (Kay-
narca) tarafından duzenlenmış bulunan 5 9 1991 tanh ve 47376 yev-
mıye nolu vasıyetnameye gore ' Halen, >aşh ve kendı hacetını zor
görmekte olan bır kadınım Yalnızım bana yalnızbğunda dört yıldan
ben bıbakkın ustun feragatle bakan ve besleyen, görûş gözeten Habt
\ ılmaz a bu mesaı ve ustün hızmeü karşılığı olarak İstanbul, Emıno
nu. Küçuka>asof>a, Kadırga Lımanı'nda kaın ve tapunun 140 ada,
72 pafta 42 parseünde kayıtlı gay nmenkulumü bda bedel temlık eyle-
dım, temhke aıt olan ışlen tapuda bızzat gıdıp münfenden yapmasına
da yetkıb kıldım Son arzu Ve ısteklerın bundan ıbaretür" şeklınde
beyan ettığınden ve mütevefîanın tanzım etmış olduğu bu vaayetna-
rae hakkında vasiyetnamenın ıptab veya hususunda mırascılar tara-
fından herhangı bır belge ıbraz edıbnemış bulunduğundan vasıyetna-
menın aynen tenfızıne daır temyızı kabıl olmak uzere venlmış bulu-
nan sonuç karann Kumkapı Kadırga Lımanı Cad No 126 İstanbul
adresınde bulunamavanlar Fadıl Aksoy, Tulay Özguneş (Aksoy),
Ahmet Fıkret Aksoy Cevdet Aksoy, Tulın Gülay, Beken Aksoy'a
karar tebbğı venne kaım olmak uzere ılanen teblığ olunur 5 8 1993
Basın 8240