16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 AĞUSTOS1993SAU 12 DIZIYAZI orld3adlı bilgisayarprogramını kavramak güç değil. Bilgisayarayeryü- ziiyle ilgili çeşitli verileryükleniyor. Hazırladığımız program.bu verilerin ışığında nüfus, sanayileşme, çevre kirliliği ve tarımyapılan alanlarda ne tür bir gelişmenin yaşanabileceğini ortaya koyuyor. okyanusun ilk birkaç metre derinliğindeyaşayan suculorgonizmalar, bu ortamdaki tüm canlıların besin zincirini oluşturuyor. Ozon tabakasındaki incelmeyle dünyaya ulaşan zararlı ışınlar bu canlılara büyük zarar verebilir, böylece tüm deniz canlüarının yaşamı tehlikeye girebilir. Bilgisayar'dakidünya Y Büyümenin Yeni Sınırlan Insanın yok ettiği DÜNYA Yazan:Donelta veDenflis Derleyen: Atfen Ayakta -5- aşanan olumsuz gıdişi önlemek mümkün. Ancak neden kimse ilk adımı atmıyor? Ne bekleniyor? Kımse bırşey yapmazsa sonumuz ne olur? Bu sorulann tümü yaşam- sal önemde. Önemlenne uygun bir şekilde ele ahnabilmelen ıçın de farklı bir yöntem gere- kıyor. VVorld 3 adını verdiğımiz bilgisayar programını bu amaçla hazırladık. Kavra- ması pek güç değjl. Bilgisa- yar, yeryüzünü. biam yükle- diğimiz verilere dayanarak canlandınyor ve nüfusun, ekonomik gelişmenin, çevre kırliliğinin. lanm yapılan alanlann gelişimini hesaplıvor. Böylece, "Bugünkii ekonomik bü- yüme onfln sûrersefleridehangi noktaya varı- nz" ya da "Ne yaparsak, snırtann aşılmasını engeUeyebiliriz" gıbı sorulara doğru- ya olabıldığınce yakm yanıtlar bulabilıriz. Boylesıne genel sorulara yanıt bulmanın da farklı bir güçlüğü var. Çünkü yüklediğınız tüm unsurlar aynı zamanda bırbirlerim de etkilı- yor. Dolayısıyla birinde yaşanan bir değışım dığerinin gelişimini hızlandınp yavaşlatabilı- yor. İnsan. bir topu havaya atınca. yere düşe- ceğini bilır. Top. önce hızı azalarak yükselecek. bir noktaya geldıkten sonra durup artan bir hızla yeredüşecektir. Kesın olan, topun sürekli yükselmeyeceğı, yeryüzünü dolaşmayacağıdır Ama, eğer bir topun ne kadar yukselip. ne za- man yere düşeceğini bulmak ıstiyorsanız, bu durumda bazı bilgjlere gereksinim duyarsınız. Topun ağjrlığı, havanın direnci, fırlatma gücü gibi. 2026 yılında dünya nüfusunun ne olacağını ya da petrol üretiminın hangı düzeyde gerçek- leşeceğjni bulmak ıçin de. çok karmaşık bilgi- sayar modelleri gerekiyor. Gelecekteki dünya nüfusu, ekonomik gelişim. çevresel sorunlann ulaşacağı bovutu kesin olarak ortaya koya- mazsmız. Çünkü kımsede, bunun ıçin gereken bilgiler yok. Dünyayı bir sistem olarak düşü- nelim. Bu sıstemdeki değışımler insanlann ön- ceden kesürilemez davranışlanna bağlı. Bu ne- denle yüzde yüz doğru bir tahmin yapılamaz. Ancak eleştirel tutumu elden bırakmamak ko- şuluy la, sistemın bazı olası temel da\Tanışlannı anlayabilir ve tanımlayabiliriz. İşte bu nedenle VVorld 3'e. bir topun fırlatıldıktan sonrakı dav- ranışını tanımlamaya yarayacak türden bılgı- ler yükledık. Örneğin çevre kirliliği, insanlann tanmsal ve endüstriyel etkinlıklerinın bir so- nucu olarak verildi; ınsanhğın sağlığını ve tan- msal verimın kalitesını etkilediğı de belırtıldi Sayılann güvenilir olmasına dikkat edildi an- cak, bilgisayar senaryolannda önem verdiğı- miz konu ortaya çıkan sayısal değerler değil. temel davranış eğilimleri oldu. Örneğin nüfus veya çevre kirliliği artıyor mu, yoksa durakla- ma eğilimi mi gösteriyor. geçerlı olan buydu. Zararlı madde yayılımı Bilgisajann senaryolanna vansıta- madığımız unsurlardan biri zararlı maddelenn yayıiımı ve bunun yaşam üstündeki önceden kestirilmesı zor etkileriydı. "Zarariı madde" olarak adlandırdığımız sanayı atıklan gerçekte birer kimyasal bombadır, etkileri ancak uzun bir süre sonra ortaya çıkar. World 3"ün senaryolanndaki en önemb tahmınler, büyüme. sınıra gelme ve çöküş eğı- limleriydı. Bunlan şöyle özetleyebılıriz: A- Nüfus ve sanayi üstel bir şekilde büyiimek- tedir. B- İnsanltğın ve ekonominin sürmesi için gere- ken madde ve enerji kavnaklarının sınırlan vardır. Yeryüziinün atık kabul edilme miktarı da suııriıdır. C- Sınırlara varıldığını bildiren uyarı işaretle- ri, insanlara geç, hemen anlaşılması zor bir şe- kilde gelmckte, bu yüzden önlemler de geç alı- nmaktadır. D- Sistem > alnızca sınırlı değil, fazla yüklenil- diği ve aşırı zorlanüdığında aşmma tehlikesivle de karşı karşıvadır. Demek kı 1- Yararianma derecesi yükselrilerek enerji ve materyal yayılımı düşürülebilir. 2- Varolan sınırlar. düşük masrafiı teknoloji- ler elverdiğince genişletilebilir. 3- Erken uvarı sistemleri kurulabilir ve gerek- li önlemler daha çabuk alınabilir. Toplumlar, bu yeni gelişmelerle daha uzak görüşlü olmayı öğ- renecektir. 4- Erozyon engellenebilir. Erozyona yol açan etkenler azaltılabilir. 5- Nüfusun ve kapitalin büyümesi yavaşlatıla- bilir ve bir noktada durdurulabilir. Bu önlemlenn etkinlık derecesinden ilerde sözedeceğiz. Ancak, yukardaki dört dinamik temel kuralın nasıl etkili olduğunu gösteren çok öğreticı bir öykü var ki, şımdi onu anla- tacağız Sınırların gerisine çekiliş İnsanlar, farkında olmadan bir sının geçi- verdiler. Uyan işaretlerini görüp. geri çekilme karan aldılar. Bizı koruvan 'ozon kemeri' ile il- gilı bu çatışma. şimdiki durumuyla içinde umut vencı yanlar taşıyor. İnsanlar. ulusal temsılcılen aracılığıyla, aşılan bir sınınn gensı- ne çekilme sağduyusunu gösterebildiler. Ozon tabakasının incelmesıyle ilgili ilk uyanlar bilimadamlanndan gelmişti. Tabii. onlar da öncelikle kendilerine dayatılan siyasal sınırlan aşmak ve atgözlüklenni çıkarmak zo- runda kaldılar. Herzaman fanatıkler va da pa- nik yaratıcı gruplar olarak görülen çevreciler bıle sorunun boyutlannın farkında değıldi bu kez. Sonunda. ortaya çıkanlan bulgularla ozon tabakasındaki incelme bilımadamlannın kendı aralanndaki tartışma konusu olmaktan, çıkıp. kamuoyuna yansıdı. CFC (Cloro Floro Carbon) insanoğlunun bugüne dek gelıştırdıği en yararlı kimyasal maddelerden biriydi. Canlılar için zehirsizdi. Yanmıyor. paslanmıyor aşınmaya sebep ol- muyor ve başka maddelerle tepkimeye girmi- yordu. Bu gaz soğutuculardan yangın söndür- cülere, kozmetıklerden eritici ve çözücülere dek birçok alanda yoğun bir şekilde kullanı- lmaya başlandı. 1974 yılında ozon tabakasına yaptığı etkiler konuşuİmaya başlandı. O yıl CFC üretimi yıl- da 800 bın tona ulaşmıştı. 10 yıl sonra. 1985'te bu sayı 1 milyon tona yükseldı. ABDde 100 milyon buzdolabında, 30 milyon derin dondu- rucu ve buz makinelerinde, 45 milyon ev klimasında ve 90 milyon taşıt klimasında kul- lanıldı. Bu sayıya yüzbınlerce lokanta, süper market ve soğutuculu taşıtlardakı aygıtlar da- hıl değil. ABD ve Av rupa'da kişi başına yılda 0.85 ki- logram CFC düşerken. bir Çin"li veya Hint'li 0.30 gram tüketiyordu. ABD ve Avrupa'da, *& eski Sovyetler Birlıği ülkelennde ve Asya'da gıtgıde daha çok sanayi kuruluşu CFC ile bol kazanç sağlamayı hedefliyordu. Birçok sanayi dalında, bu maddenın kullanılmaması duru- munda üretim duracaktı Ozon tabakası Everest'ın iki katı yüksekliğınde ya da yolcu uçaklannın olağan uçuş vüksekliğinde. alt stra- tosferde bulunan yaşamsal önemdeki ozon ta- bakası CFC gazı nedenıyle incehyordu. Bu ta- baka güneş ışıklanyla birlikte atmosfere gelen mor ötesi UV-B ışmlannın yeryüzüne düşmesi- ni engelliyor Bilındığj gıbi bırcanlı doku UV-B ışını alınca. kanser oluşmaktadır. Ozondaki incelme ve kanser UV-B ışınlanran deney hayvanlannda den kanseri yaptığı. yıllar önce ortaya çıkanlmıştı. Uzun süre güneş ışığı altında kalan ınsanlarda. özellikle açık tenlilerde. bedenin ışık alan her ta- rafında deri kansennın tüm çcşıtlen oluşabıli- yor. Deri kansennın en çok görüldüğü bölge Avustralya Bu kılada yaşayan üç kişiden iki- sinde deri kanseri görülüyor. Bilimsel hesaplamalara göre ozon tabakası yüzde 1 oranında inceldiğınde. yeryüzüne ula- şan UV-B ışınlan yüzde 2 artacak. Bu da insan- larda deri kanseri görülmesi sıkhğını yüzde 3 ile 6 oranında yükseltecek. Ozon tabakasının incelmesiyle veryüzün ula- şan UV-B ışınlan artınca. ınsanlarda olduğu gibi. güneş ışığında fazla kalan tüm hayvanlarda da deri kanserleri oluşmasından korkuluvor. İşte, bu konuda yapılan araştınnalardan bazı so- nuçlar. Kısa dalgalı UV'B ışınlan, yalnızca birkaç hücre tabakasını etkiyebiliyor, ama bu da tek hücrehlerle, çok küçük canîılann tahrip olması- na yetiyor. Okyanusun ilk birkaç metre derinliğinde yaşa- yan sucul organizmalar, bu ortamdaki tüm canîılann besın zincirini oluşturuyor. Mor ötesı ışınlar bu derinliğe kadar inebıliyor, dolayısıyla bu küçük canhlara ulaşabiliyor. lşın arttıkça, tüm deniz canlılannın üreme süreçlerinin sekteye uğraması şaşırtıcı olmavacak. Yeşil bitkilerde de ışın etkisiyle yapraklar kü- çülüyor. büvüme azalıyor ve fotosentez düşük oranda gerçekleşiyor. Bıtkilerin yansında da ve- rim düşüklüğü gözleniyor. Ozon tabakasının ileri derecede tahnp olması, birçok türün ortadan kalkmasına ve doğal den- genın bozulmasına yol açabılecektir. Yarın: Denizler tükeniyor ÇALIŞANLARIN SORULARI-SORUNLARI / YILMAZ ŞİPAL 1994'te SSK'dan Emekli Olacağmı Som: Halen bir özel şirkette sigortalı olarak çalışıyorum. 1994'- te SSK'dan emekli olacağım. Ancak bazı söylentilere göre maaşonız son 10 yılın ortalamasından. bazı söylenti- lere göre de son 6 yıllık kazanç ortalamasından hesapla- nacakmış. Son 7 yüdır primlerim sürekli ve kesintisiz tavandan -- ödeniyor. Sonım: Ödeyerek emekli olanların maaşlan - hangi kazanç ortalamasına göre hesaplanacak? t Z.L. ' YANIT: 22 Mart 1993 günlü Resmi Gazete'de "Sosyal Sigor- talar Kanunu'nun Bir Maddesinde Değışıklik Yapılması Hak- kında Kanun" başlığı ile yayımlanan 3869 sa>ılı yasa ile: - "Malullük. yaşlılıİc ve ölüm aylıklannın hesabına esas alınacak ,üst gösterge, sigortalının ışten ayhldığı veya olduğü tanhten ön- çeki pnm hesabına esas tutulan kazanç tutarlarına göre buluna- cak ortalama yıllık kazanç esas alınarak" saptanması öngörül- müştûr. Arcak yukanda belirtilen on takvım yılı: a) ,994 yılında avlık bağlanması için tahsis talebinde bulunan- larla ölenlerin hak sahiplerine bağlanacak aylıklann hesabında alü, b) 1995 yılında aylık bağlanması için tahsis talebinde bulunan- larla ölenlerin hak sahiplerine bağlanacak aylıklann hesabında yedı. c) 1996 yılında aylık bağlanması için tahsis talebinde bulunan- larla ölenlerin hak sahiplerine bağlanacak aylıklann hesabında sekiz. d) 1997 yılında aylık bağlanması için tahsis talebinde bulunan- larla ölenlerin hak sahiplenne bağlanacak aylıklann hesabında dokuz takvim yılı olarak' göz önüne alınacaktır. Yasanın yoruma yer bırakmayan açık anlatımından, 1994 yı- lında Sosyal Sieortalar Kurumu'ndan ve özel sektörden emekli olanların vaşhhkaylıklan, 1 Ocak 1988 ile 31 Aralık 1993arasın- da. kamu kesımınden emekli olanlann ise 15 Ocak 1988 ile 14 Ocak 1994 arasında geçen son 6 yıllık (2.160 gün) sürenin asıgor- ta primıne esas kazanç ortalamasına göre hesaplanacaktır. Özel sektörden ve üst gösterge tablosunun en üst göstergesi olan 6. 650"den emekli olabılmek için son altı yıl kazanç ortalaması şöyle olmalıdır: Dönem 1 ocak-30 Hazıran 1988 1 temmuz-31 aralık 1988 1 ocak-30 haziran 1989 I temmuz-31 aralık 1989 I ocak-30 Hazıran 1990 I temmuz-31 aralık 1990 I ocak-30 haziran 1991 1 temmuz-31 aralık 1991 I ocak-30 haziran 1992 I temmuz-31 aralık 1992 I ocak-30 haziran 1993 1 temmuz-30evlül 1993 1 ekım-31 aralık 1993 SON6YILTOPLAMI Prime esas kazanç 3.225.600.-TL 3.840.120.-TL 4.915.260.-TL 7.872.120.-TL 9.79.000.- TL 12.288.060.-TL 13.516.920.-TL 18 048.060.-TL 20.867.760.-TL 25.974.900.- TL 29.526.120.-TL 16.658.280-TL 18 753.030-TL 185.278.230-TL ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Praf. Eralp Özgenln Görüşleri... Tunus uyruklu Riyad Mahluf'un durumu ile ilgili ola- rak, bilim adamlarının görüşlerini almak istedim. Anka- ra Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku Profesörü Eralp öz- gen'le konuştum. Prof. Eralp Özgen'in, 1962 basımı "suçluların geri verilmesı" konulu bir kitabı da var. Eraip Özgen, olayı gazetelerde izlemiş. Şöyle dedi: 1- Şu var Mustafa Bey, kabul edilen bir kez, iki ülke arasında suçlulan geri verme anlaşmasınm olması ara- nıyor. Ancak, anlaşma olmadan da bu uluslararası ilişki- ler olduğu için, karşılıklılık koşulu ile iyi niyetle yine iade yapılabiliyor. Ama temel ilke, suçluların geri verilmesı anlaşması olması. Böyle bir anlaşma varsa anlaşmada- ki hükümlere bakmak gerekir. Genellikle Türkiye'nin yaptığı butün anlaşmalarda yer alan temel ilke "siyasi suçtan dolayı iade yapılamayacağı"d/r. Zaten, Türk Ce- za Yasası'nın 9. maddesinde de yer almıştır. "Siyasi veya ona murtabıt (bağlı, ilgili) bir suçtan dolayı iade ya- pılmayacağı" kuralı. - Evet. - Bizim sistemize göre, bir suçun siyasi suç mu, değil mi olduğunu inceleme yetkisi mahkemeye tanınmıştır. Mahkeme inceler, "Siyasi suçtur, iade edilmez" derse bu Türk hükumetini bağlayıcıdır. Artık, hükümet iyi ni- yetle veya "Birtakım siyasi menfaatlerimiz var" vs. gibi duşüncelerle iade yoluna gidemez. - Evet. - Buna karşılık, tabii 9. madde sadece "siyasi suç" de- miyor; işte.. "Türk uyruğunda olmaması" vs. gibi başka hususlar da var; şımdi bunlara bakan mahkeme, "bu ki- şinin suçu siyasidir, iade edilmez" kararına varır ise dediğim gibi, bu hükümeti bağlar. - Anladım. - Ama suç siyasi değildir, Türk vatandaşı değildir, yani "iade edilebilir" der ise bu takdirde, bundan sonrakisaf- ha hükümetin takdirine kalmıştır. Buna rağmen hükü- met iade etmeyebilir. Ama iade de edebilir; tamamen o artık idari takdire bağlı kalmıştır. Şimdi, tabii yine ulusla- rarası hukuk açısından baktığımızda, "Efendim, biz demokratik ülkeyiz, sız değilsiniz, o yüzden iade etmiyo- rum" pek diyemez; çunkü karşı ülkenin içişlerine kanş- mış olur. - Anladım. - Ne bulabilir siyasi neden bilemiyorum, yalnız bir de şunu ben size söyleyeyim: Türk Ceza Yasası 'nın 9. mad- desı, "siyasi veya ona murtabıt (ilişkin) bir suçtan dola- yı" demektedir. Siyasi suçun hiçbir yasamızda tanımı yok, ama genellikle kabul edilen, devlet 'daresine, dev- letin duzenine karşı işlenmiş suçtur. Bizim ünlü 146. maddedir. Murtabıt (ilişkin, bağlı) suç ise bağlı derken "şu şekilde siyasi bir amaçla" adi bir suç işlemektir. - Anladım, o da siyasidir, demek istiyorsunuz. - O da iade dışıdır. - Örneğin, sanık Riyad Mahluf diyor ki: "Biz ülkemizde demokrasiyı kurrriaya çalışıyoruz. Örgütümüz var. Ban- ka soygunlan yapıyor bizim örgüt, ben karışmıyorum" diyor. * - O var, şımdi çocuğun ne dediği yanında, gerçeğin de ne olduğunu bilemiyorum. Mahkeme dosyasına bakma- dan bir şey soylemek zor. Ama bu. "murtabıt (bağlı, iliş- kili)" siyasi suçta da tipik örnek şu verilir: Ülkede büyük bir para krizi veya enflasyon yaratarak, hükümeti düşur- mek amacıyla Merkez Bankası 'nın soyulması. Bir örnek olarak verilir bu doktrinde. Merkez Bankası ndaki döviz- leri gidip soyuyorlar, hırsızlık suçu, adi bir suç, ama amaç ne? Dövizı almak ve ondan yararlanmak değil. Si- yasi iktidarı düşurmek, bir döviz bunalımı yaratıp da. - Bir de şu var: Riyad Mahluf, Tunus'ta savunması alınmadan gıyabında 20 yıla mahkum edilmiş, banka soygunundan dolayı. Ve "Banka soygunu adi suçtur" di- yor Tunus. - Tunus'ta "adi suç" sayılmış olması bizi ilgilendir- mez. Mahkememiz, Türk hukukuna göre, "Bu adi suç mudur, değil midir?" ona bakacak. Demin örnek verdim, gazetelerde okuduğum kadarıyla, bir banka soygunu ol- duğundan söz ediliyor. O halde, siyasi suçtan ziyade burada tartışılacak olan, Mustafa Bey, "Murtabıt siyasi suç var mı? Bu banka soygunu, bir siyasi gaye ile mi ya- pıldı?" Eğer Türk mahkemesi, "Bu bir siyasi amaçla yapılmıştır" sonucuna ulaşacak olursa o takdirde, bu bir "murtabıt siyasi suç" sayılacak ve iade edilemeyeceği- ne karar verecek. Tunus da, "murtabıt siyasi suç'u ka- bul etmiyormuş, o onun bileceği iş. Bizim hukukumuz, murtabıt siyasi suçun da iade edilmezliği esasını kabul etmiştir. Orada bir siyasi mücadelesi varsa bu kişinin, siyasi mücadelede o banka soygunuyla, parayı muca- delede kullanmak amacıyla yaptığı saptanacak olursa mahkememiz tarafından bu "murtabıt siyasi suç" sayı- lacak ve "iade edilmezliğine" karar verilecek. O vakit, Turk hukümetinı bağlayıcıdır bu karar. Mahkememiz boyle karar verirse "Ben iade ediyorum" diyemez. - Teşekkür ederim açıklamalarınız için Sayın Özgen... Riyad Mahluf, 29 Ocak 1993ten beri tutuklu, bizlerTu- nus'taki antidemokratik düzenle ilgili onca yazı yazıyo- ruz da bu konularda Tunus gazetelerinde tek satır haber çıkmıyor. Demokrasinin olmadığı yerler böyledir. Riyad Mahluf'un duruşması bugün saat 11.00'de Kırk- lareli Asliye Ceza Mahkemesi'nde. Duruşmaya savun- manlan Burhan Apaydın, Kemal Keleşoğlu, Nllgün (Çerçi) Çevik gi recekler. * * * Ankara'da trafik kazası geçiren mimar Tamer özlü öl- dü. Özlü, ibrişim ailelerine başsağlığı dilerim BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 185.278.230 (son 6 yıl kazanç toplamı) 6 =30.879.705.- TL. (son 6 yıl ortalaması) 1994'te özel sektörden emekii olanlardan, son 6 yılın prime esas kazanç ortalaması 30 milvon 879 bin 705 liraya ulaşanlara tavan gösterge 6.650'den aylık bağlanacaktır. SOLDANSAĞA: 1/ Kaysen yakınlannda, .. Anadolu'nun en önemli ve büyük arkeolojik bu- 2 luntu merkezlerinden biri „ olan höyük. 2/ İnce dan- tel... Bir yazıyı biçim, an- 4 latım ve noktalama özel- 5 likleriyle oluşturan söz- cüklerin bütünü. 3/ 6 Torba biçiminde yorgan j çarşafı. 4/ Dinlence. 5/ Birtanmaracı...Karaba- 8 tağa benzer bir av kuşu. g 6/ Lantan elementinin simgesi... İtalya'da bir kent. 7/ Yu- nan mitolojisine göre uçmayı ba- şaran ilk insan... Boru sesi. 8/ Gövde heykeli... Aynı tiyatroda çalışan oyuncular topluluğu, 9/ Eski hukukta, rüşvet verenle alan arasında araahk eden kimse... Bir tembih sözü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Vadesi belli olmayan ve yalnız- ca faizı ödenen devlet tahvili. 2/ Herhangi bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri... Borulan döndürmeden eklemeyi sağla- yan bağlanü parçası. 3/ Mızrapla çalınan bir çalgı... Renk renk parlak tüylen olan, iri gövdeli bir papağan. 4/ Bir resimde, bazı nesne ve figür boyutlannın perspektifin etkisiyle kısalması. 5/ Kütahya'nın bir ilçesi... Bir nota. 6/ Karamsar. 7/ Yanıa, renk- siz, az kokulu karbon ve hidrojen bileşimi... Bir nota. 8/ tşaret... Sır saklayan, ağzı sıkı. 9/ Ses... Eylemleri olumsuz yapmakta kullanılanek... Uluslararası Basın Enstitüsü'nün simgesi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle