Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET2 10 AĞUSTOS1993 SALI
KULTUR
Hiç değişmediğini vurgulayan Françoise Sagan, ancak 30 yıl sonra anlaşıldığmı belirtiyor
58 yaşında amahiç büyümeyecek...Kûltûr Servisi- Henüz ergenlık çağı-
ndayken yazdığı "Bonjour Triestee"
(Günaydın Hüzün) adlı kitabıyla
skandallar yaratarak bir anda şohreti
yakalayan Françoise Sagan bugün 58
yaşında ve hiçbir zaman büyümeyece-
ğini söylüyor. Moda olduğu dönem-
lerden ve eleştinlerden bugünlere kala-
bilmiş, edebiyat dünyasında belli bır
yer edinen bu kadın. eğer büv ümek ro-
mantizmi unutmak ve havatı uçlarda,
en yoğun şekliyle yaşamaktan vazgeç-
mek anlamına geliyorsa, büyümeme-
ye kararh. Hala genç kızlığındakı gjbi
kıpır kıpır, kabına sığamayan Sagan,
Fransız kamuoyunda hıza ve kumara
olan düşkünlüp, hap bağımlıbğı ve
vergj memurlanndan yakınmaylanyla
ünlü.
St. Germain des Pres"nin yakınında
Left Bank'deki bır çatı katında kırabk
dairede oturan Sagan'ın taşınma ma-
ceralan da yazann efsanevi enerjısıru
yansıtıyor. Sanatçı duvarlannda 19.
yûzyıl yağlıboya tablolannın asılı ol-
duğu evınde Amenkalı bır heykeltraş
olan Robert VVesthofTla evlılığınden
olma oğlu Denis'le (30) bırlıkte otu-
ruyor..
ÇocukSu ve dağınık...
"6 aydan beri bu evde oturu>orum.
Artık daha uzun aralıklarla taşınıyo-
rum. Eskiden her iki yılda bir mekan
değiştirir, >eni bir kiraiık daireye
taşuurdım. Şimdi artık 5-6 yılda bir
taşuuyorum. Mekan değişitirmek çok
eğlenceli. Mekanla birlikte dükkan sa-
hipleriniz ve barlarınız da değişivor.
Böylece hep aynı garsonla sohbet et-
mek zorunda kalmıyorsumız".
Normandıya'da bır zamanlar Sarah
Bernhardt'ın sahip olduğu bir çıftlıği
de olan sanatçı için kiraiık daireler
sembolik bir anlam taşıyor.
Robert Laffontnun yazann 21 kı-
tabından seçtiği 14 romanından ve
bazı küçük makalelennden derlediği
ve "Oeuvres, et toute ma sv pathie" baş-
hğı alünda yayımlanan kıtapta Sa-
gan'ın endet şıirlerinden biri yer alı-
yor. Şiirde geçici bir cennetten, uç-
manın özgür olduğu ve her şeyin red-
dedilebileceği yerden söz edıliyor Bu
şiirde yazar kendinı "bu garip kadın,
çocuksu ve dağınık" biçimınde tanımlı-
yor.
'Küçük sevimli canavar'
Hayaüna başan kadar kaosun da
hakim olduğu bu uçan kadın, alnına
düşmüş san perçemiyle Bardot ile Ja-
mes Dean arası bir mit olduğu 18
yaşından beri, sanki hiç değişmemiş.
François Mauriac çok güç koşullarda
yaşayan, güç koşullarda çahşan,
ölümcül trafik kazalanndan dönen,
aldığı fazla alkolden dolayı pankreası
mahvolmuş Sagan'ı her şeye karşın
"küçük sevimli canavar" olarak adlan-
dınyor.
Topİumdan saygı görmek gibi bir
kaygısı hiç olmamış Sagan'ın. Güney
Hayatına başarı kadar kaosun da hakim olduğu bu uçarı kadın, 18 > aşmdan beri sanki hiç değişmemiş.
Fransah bır sanayicinin kızı olan Sa-
gan - gerçek adı Françoise Quoirez -
adını Proust'un "Princess Sagan" adlı
yapıündan almış. !ki kere boşanan ve
yazdığ) kahramanlar gjbi çok tehlikeli
bir yaşam süren Sagan, edebiyattan
bir servet kazanrruş, fakat servetinin
büyük bir bölûmünü bir türlü kendini
kurtaramadığı alışkanlığı kumarda yi-
tirmış. Bu yüzden sık sık başı vergi me-
murlan ve mahkemelerle derde giren
yazar, bir ara İçişleri Bakanlığı'ndan
kendini 5 yıllık süreyle kumarhaneler-
den uzak tutmalan için ricada bulun-
muş.
Kumar ve içki ahşkanlığından do-
layı başı dertten kurtulmayan Sagan,
1990 yılında da kokain bulundurmak
suçundan altı ay hapis cezasına çarp-
ünlmış. Yine de kimse ona ne yapması
gerekliğini söylemeye cesaret edemez!
"Hap kuüanmanın aptaka ve tehli-
keli olduğunu biliyorum. Ama §0-60 yıl
bu dünya üzerinde yaşamak zorunda bı-
rakılmtşsam ve vasalara uyduğuma ve
vergi ödediğime göre kimsenin gölge et-
mesini istemezdim. Lyuşturucu kullan-
maktan vaçgeçtiğimi söylemeyeceğim.
Eğer uyuşturucu almak istiyorsam bu
kimseyi ttgüendirmez". Otobanda da
trafık kurallanna uyduğunu iddia
eden yazar, yıne de geceleyin Merce-
des'ini ve Renault Turbo'sunu çok
hızlı sürmeyi sevdiğini sözlerine ekli-
yor.
Son yıllardaki başarısı
Sagan'ı, bir yazar olarak gördüğü
saygıyla evinin aranması için polis
gönderilmesi arasındaki çelişki de çok
eğlendinyor. "Hiçbir şey bulanıaddar
ama yine tiksindiriciydi. Amerika'da
benimfizerimetezler yazüıyor ve Fran-
sa'da size bfr akıl hastasrymış gibi dav-
ramlryor, hapse atılmaya çahşuıvorsu-
nuz". Davanın tam seçim zamaruna
rastladığma dikkati çeken Sagan,
François Mitterand'la olan yakın dost-
luğundan ve sol görûşlerinden dolayı
poütik bir hedef olduğunu dûşünüyor.
Başkanın kendi hatası olduğunu dü-
şündüğü davadan dolayı ûzgûn oldu-
ğunu söylüyor.
Güç dönemlerinde onu bırakmamış
bir grup çok yakın arkadaşıyla yaşıyor
Sagan. Bu dostlann arasında Juliette
Greco, Florence Malraux ve Bemard
Frank de yer alıyor. Çok yakın arka-
daşlanndan birisı. ünlu dansçı ve taş-
lama yazan Jacques Chazot geçenler-
de ölmüş.
Sol eğjlimli görüşleri. Sagan'ın uzun
bir süre entelektüeî kesimle paylaşüğı
tek şey olmuş. Yapıtlannda anlaşı-
lmaz şeyler geveleyen 'yeni roman'ın
bu yüce gönüllü yazarlan tarafından
Sagan'a bir tür Fransız Jacgueline Su-
sann'ı (küçük sosyete çevresinin jıgo-
lolanrun ve çanak yalayıcılannın dala-
verelerini anlatan kitaplanyla tanınan
yazar) olarak bakılmış. Buna karşın
son yülarda eleştirmenler yazann ba-
şansını teslim ediyorlar ve "Modern
Colette" diye adlandırdıklan yazan
VV'augh ya da Nancy Witford'la kı-
yaslıyorlar. Yazann ince yergıcihği sı-
nema alanında Erich Rohmer'in ve Lo-
ıds Maüe'ın"yapüklanna benzetiliyor.
Son yapıtlan "La Femmme Fardee'",
"La Laisse" ve "Les Faux Fuyants"
büyük ilgi uyandıran ve hit olan Sa-
gan. geçenlerde ünlü romancı François
Nourissier tarafından Scott Frtzge-
rald'la kjyaslandı "Sagan arka plan-
dakı bellı bir yaramazlık dozunda ya-
şanan hüzün. şenbk. ya da büyü çöz-
mek çözmek söz konusu olduğunda
en iyisım beceriyor".
Sagan'ın Nounsser tarafından dile
getınlen bu nıtelikleri Ava Gardner,
Gorbaçov, Feüini ve Catherine Dene-
uve üzerine tuhaf fıkirlerini bır araya
getiren yeni derleme kıtabında da or-
taya çıkıyor. Kitapta aynca küçük ço-
cukluk anılanna değınılrruş parçalar.
yanş atlanna övgü düzen bır makale
ve televızyondakı bır talk shovv prog-
rarrunın şeytanca komik tasviri yer alı-
yor.
'Ben hiç değişmedim.'
Bütün bu övgüler ona komık gelse
de Sagan'ın gururunu okşamış. "Ben
hiç değişmedim. Yalnızca onlann beni
anlamalan 30 yıl aldı. Artık eleştır-
mekten yorulduklannıdüşünüyorum.
Yıne de adım her zaman skandallara
vol açacak. 90 yaşıma geldiğımde bile
beni hapse göndermeye cabşacak-
lannı sanıyorum. Bütün yaşamım bo-
yunca yaramaz okul çocuğu olmaya
devam edeceğim. Bir bakıma bu ken-
dimi daha genç russetmemı sağlıyor."
Buna karşın yazar. gençhğınden
ben "Bonjour Trieste"den dolayı suç-
lanmasından yorgun. "Çok komik.
Kadınlar bu kıtabı olduklanndan
daha genç görünmek için kullanıyor-
lar Geçenlerde 70'lik biri geldi ve
küçük bir kızken nasıl Bonjour Tries-
tee'yı okuduğu için pataklandığını an-
lattı."
Zamanı geçmiş masallar
Doğal olarak 1954 yüı için anlaü-
lması riskli olan şeylere bugün artık
tuhaf. eskiden kalıruş olarak bakıb-
yor. Bu bakımdan Sagan'ın raasallan
da zamanlan geçmiş duygusunu
uyandınyor. "Hiçbir şeyin nedenıni
sormadığımız, daha çok 'nasıl' sorusu-
na saplandığımız şu dönemde dünya
birçok değer yargısını yitirdi. Ve bu-
gün gençler çok büyük bir baskı al-
tındalar. Ben çok şanshydım çünkü
tam yetişme çağında doğum kontrol
haplan da pıyasaya çıkmıştı. 18'imde
hamile kalacağımdan çok korkardım,
fakat hap bulunduktan sonra sonucu-
nu düşünmeden yaklaşık 30 yıl özgür
seks yapabildık. Şimdi AIDS çıkü. O
30 yıl benim yetişkinlik dönemıme
rastlıyor, yani eğlence çağma."
Neden küçük yazüar ya da şiirler
yazmaktansa bütün anılannı yazmı-
yor? '"Bu fıkir tüylerimi ürpertiyor.
Eğer böyle birşey yapsaydım başım
gerçekten belaya girerdi. Beni doğru
hapse gönderirlerdı. Ama zaten çok
kötü bir hafizam var. Yaşamımın sa-
dece güzel anlannı hatırlıyorum ve
14'ümden beri de günlük tutmadım.
Sonuçta özel yaşarrum yalnızca beni
ilgilendirir".
'Günaydm Hüzün'ün getirdiklerinden sıkıldım
Alnına düşmüş sarı perçemiyle Bar-
Kültûr Senisi- - 1984'de çı-
karttığmız "Avec mon meillleur soırve-
nir"den sonra şimdi, "Et toute ma sy-
mpathie^yi yayınladınız. Bu kitabmız
da anılar, gözlemler, portreler, gö-
rüşmelerden oluşuyor. Böylesine bir
ara vermek, sizlerden anı kitabı bekle-
yen okuyuculanıuzı biraz sabırsulığa
itmek anlamına gebniyor mu?
Hayır, her şeyden önce yayınlan-
mak üzere anılanm olmadı. Asıl beni
ılgüendiren özel hikayeler. Öncelikle
yazacaklanmla çevremdeki insanlan
rahatsız etmek istemiyorum. Her za-
man anı yazılabıhr. Ancak bunun
ıçınChataubriand gibi bir çok önemli
şey yaşamış ve belfi bir kariyere sahip
olmak gerekiyor. Bu dünyada belli
bir yer edinebilmişsem, bunun çok da
dot ik James Dean arası bir miL önemli ve dikkat çekici olduğuna
ınanmıyorum.
-'Günaydm HÜZÛD'Ü yazaiı neredey-
se kırk yıl oluyor. Julliard Yaymevi bu
romanı eski kapagı ile tekrardan
yayınlıyor. Nostaljik bir takım şeyler
hissediyor musunuz?
"Günaydın Hüzün"ün getirdikle-
rinden sıkılmaya başladım. Başlarda
kitabın getirdiği ses, bugün nakarat
halini aldı.
- Neden khaba bir giriş yazmadımz?
Buna ne vaktüjı vardı, ne de içim-
den geldi. Şimdıden birçok yorum
yapıbyor zaten.
- Bugüne kadar ne Academie Fran-
çaise, nede Academie Goncourt ödülü-
nfi akunız. Ancak okullarda siziıı ki-
taplannız okutuhıyor. Bu sizi şaşninu-
yor mu?
Aslında Rus öğrencilerin Fransı-
zcayı benim eserlerimden öğrenmele-
ri oldukça komik. Amerikan öğrenci-
leri de benim eserlerim üzerine tezler
yazıyorlar. Fransa'da ise kimi zaman
geçmişte kokain kullandığım için iğ-
renç olarak nitelendiriliyorum.
-Goncourt ödülünü alırsamz ne tür
bir tepki gösterirsiniz?
Çok memnun olurum. Biraz uzak
bir ihtimal gibi görünse de böyle bir
şey çok mutlu eder beni. Sonuç itiba-
riyle ödül ödüldür. Simone de Beauvo-
ir 1954 yüında ödülü aldığında 46 ya-
şmdaydj. Yayımam bu işe çok sevi-
nir. Benim ekonomik durumum için
de iyi olur.
-Para eUerinizden adeta akıp gidi-
yor. Kannca dcğil de ağustos boceği ol-
maktan hiç pişmanuk duymuyor mu-
sunuz?
Bir saniye bile böyle düşünmedim.
Paramı İsviçre'de bankaya ya da baş-
ka bir yerlere yatırsaydım herşey çok
kötü olurdu. Para ihtiyaa. yaratma-
nın bir motifi olarak görmüyorum,
ancak onu hızlandırdığı da bir gerçek.
-Eski arkadaşınız François Mitte-
rand'la görüşmeyi sürdürüyor musu-
nuz?
Bazen bana gelir, beraber kahvalu
yapanz. Her şeyden konuşuruz. Mit-
terand. kendi kendisiyle dalga geçme-
sıni bilecek kadar mizahi bir yapıya
sahip. Bana göre kadınlan erkekler-
den daha çok seven biri.
Son geldiğinde son derece hayran
olduğum Gorbaçov'dan sözettik.
Bana şunlan söyledi: "Eğer Gorba-
çov senin semtinde otursaydı, eminim
ki en iyi arkadaşın olurdu."
25 yıldır süren Rembrandt Araştırma Projesi yanda kaldı
630yapıttanhangisigerçek?
Kûhûr Servisi- Rembrandt'a atfedilen
630 yapıttan hangilerinin gerçekten
Rembrandt tarafından yapıldığı hangi-
lerinin sahte olduğunu ortaya çıkarmak
için uğraşan bir grup Hollandah uz-
manın bu işten vazgeçmelen, galen sa-
hiplerini ve sanat tüccarlanru öfkelendır-
di. 25 yıldır, 630 yapıttan hangilerinin
gerçek Rembrandt olduğunu saptamaya
uğraşan grubun 5 üyesinden 4'ü çalışma-
lardan çekildi.
Hollanda Hükümeü tarafından des-
teklenen Rembrandt Araştırma Projesi'-
nin çöküşü sonucu, 1642-1669 yıllan
arasında yapümış resimlerin kime ait ol-
duğu sorusu yanıtsız kaldı. National
Gallery'de Hollandah ressamlar bölü-
münün sorumlusu Christopner Brown
galerinin koleksiyonu arasında yer alan
"Anna and Bünd Tobit" adlî eserin
Rembrandt tarafından değil, çağdaşı
Gerrit Dou tarafından vapıldığı savina
şiddetle karşı çıkıyor. Brown. resmın son
olarak Rembrandt'ın adı alünda bir ser-
gide de sergilenmesini sağladı.
Öte yandan, Londra'nın öndc gelen
sanat tüccarlanndan Julia Agnew,
araştırma komitesinin dağılmasından
sonra, iki yıl önce New York'ta 800.000
dolara satın aldığı Rembrandt tablosu-
nuepeykârederek satmay ı planlıv or. "Bu
resün mükemmel bir koleksiyondan geli-
yor ve her zaman literatürde adından sö-
zedilmiştir.'' Resmin. piyasa tarafından
gerçekten de Rembrandt'a ait olduğu
kabul edilirse fıyatının 5 milyon sterlıne
kadar yükseleceği tahmin ediliyor.
"Rembrandt'ı Kurtaraum" kampan-
yasını yürüten İngiliz sanatçı Nigel Kons-
tam ise, komite tarafından şimdiye ka-
dar hazırlanmış "anıtsal cütkrin", Avru-
pa'nın entelektüeî yaşamında en az gü-
venilir bir dönemı hatırlatması açısından
Rijksmuseum'da segilenmesi gereküğim
söylüyor.
Araştırma grubundan istifa etmeyen
tek üye Ernst van de Etering'in yaklaşımı
ise çok daha felsefi: "Gerçeği bulamama-
mz böyle bir projeden vazgeçmeniz gere-
kir anlamına geuniyor. Sanat tarihçileri
ve sanatseverlerin dışında kimseyi mem-
nun etmek zorunda değiliz." Etenng, sa-
nat piyasası ve akademi arasında kuru-
lan ve komiteye kesın kategorilerle çah-
şmalan için baskı yapan işbirliğinden
üzüntü duyuyor.
Komıtenin 1982'de yayımladığı ılk
cıltte Rembrandt'ın, 93 erken dönern
yapıündan 44'ünün standartlann alü-
nda olduğu açıklanıyordu. Bunun ardı-
ndan 1983'te, 1631-1637 yıllan arasında-
ki döneme ait eserler yeniden
sınıflandınldı.
Projenin çökme nedenlerinden bin-
nın, araşürmanın çok zaman ahnası ol-
duğu belirtiliyor. IComiteden istifa eden
üyelerin hepsı de, Josua Bruyn, Bob
Haak, Symon Levie ve Pieter van Thiel.
70 yaşlanndalar ve artık dinlenmek isti-
yorlar. Burhngton Magazine adlı sanat
dergisine gönderdikleri bir mektupta bu
dördü yerlerine şimdi nasıl bir yol izlen-
mesi gerektiği hakkında açık bir fıkre sa-
hip olduğunu söyledikleri genç çahşma
arkadaşlan Mr. Vande Wetering'e bı-
raküklannı açıkladılar. Rembrandt'a ait
olduğu ıddıa edilen resırnlerin sayısmın
da, bir kuşak tarafmdan incelenebilmesi
için çok fazla olduğu söyleniyor. Remb-
randt'ın 10 sanat yıhnı incelemek, ko-
mitedekilerin 20 yılını almış.
Projeye devam edilmemesinin bir baş-
ka nedeni de, resimlerin nasıl sınıflana-
cağı üzerinde bir anlaşmaya vanla-
mamış olması. Çözümlerden bir tanesi
kaü sınıflandırmalann bırakılmasını ve
eserlerin üç kategori içinde; A-Remb-
randt'ın olduğu kabul edilen, B-Belirsiz,
C-Rembrandt'a ait değil şeklinde sınıf-
landınlmasmı öneriyor. Sonuç olarak
kesin olan birşey varsa o da bu işten en
çok, aralannda Ingiltere Kraliçesi, West-
minster Dükü gibi koleksiyon sahipleri
ile Hermitage ve Metropolitan gibi mü-
zelerin bulunduğu bir sanat çevresinin
zarar gördüğü.
Bağdat Kafe Beyoğlu
Sineması'nda
Kültür Servisi - Bey oğlu Sineması'nda yaz şenliği sürüyor.
Bugün Percy Adlon'un "Bağdat Cafe" adlı ftlmi
gösterilecek. Filmin o\ unculan. Mananne Sagebrecht,
CCH Pounder. Jack Palance. Christıne Kaufman. Yann
70'li yıllardaki Güney Afnka öğrenci olaylannı konu alan
"Sarafina" adlı müzıkal fılm izlenebileceİc. Darrell James
Roodt'un yönettiği fılmde. Whoopi Goldberg, Leleü
Khumado. Minam Makeba oynuyor. Penşembe gününün
fılmi, Quentin tarantino'nun "Rezurvuar Köpekleri" adh
fılmi. Fransa-Kanada ortak yapımı fılmde Harvey Keitel,
Tim roth, Chris Penn, Steve Buscent, Michael Madsen,
Lavvrence Tieme oynuyor. Cuma günü ise Wim
Wenders'in "Dünyanını Sonuna Kadar" adlı fılmi
gösterilecek. Dijital birdünya üzearine birmasal, bir nevi
bilim kurgu fılmi olarak nitelenen fılmde, William Hurt.
Solveig Dommartin, Sam Neil. Max Von Sydov, Jeanne
Moreau rolahyor. Haftanın son fılmi de Leos Carax'ın
romantık-dramaük fılmi "Köprüüstü Aşıklan". Filmin
başbca rollenni, Jubette Binoche, Denis Lavant,
Klaus-Maria Grüber paylaşıyor.
Sanatta "özerklik"arayışı
ADANA (AA) - Devlet Tiy atrolan Opera ve Bale Vakfı
(TOBAV) Genel Başkanı Tamer Levent, Türkiye'de, sanat
politikalannın bebrlenmesınde. doğrudan ilgıb çevTelerin
görüşüne başvıırulmasını hedefleyen özerk kurumlar
oluşturmaya hız kazandınlmasını ıstedi. Levent. yapüğı
açıklamada. gelişmiş ülkelerde. sanaü yapanlann
uzmanlığına güvemldığıni ve alanı ılgılendiren
duzenlemeler konusunda, doğrudan uzmanlara
danışıldığını bildirdi Levent. "Türkiye'de de. sanatı
yapanlann uzmanbğına güvenilerek, projelendirme ve
pobtika oluşturmada. ilgili çevrenın görüşüne
başvurulmalı. Bnkonuyu realize edebilmek için özerk
sanat kurumu oluşturulması gerekır" dedi. Özerk Sanat
Kurumu'nun, UgiÛ başkan ve komisyonun koordinesi
doğrultusunda, üyatro. opera. bale. resim, heykel,müzik,
* edebiyat. sinema gibi sanat dallannı kendi içinde
geliştirmek ve yaymak için bürolar kurarak.
çalışabileceğini anlatan Levent, "Bu bürolar, alanıyla ügjli
ürünler yaralılması ve felsefenin oluşması doğrultusunda,
maddi ve manevı destek yaratılmasmda etkib olacaktır"
dedi.
Rembrandt'ın 'Johannes Lvttenbogaert'in Portresi'
"Gözden Kaçanlar"fotoğrafsergisi
Kültür Servisi - İstanbul ÜFAB'ın (Üniversıteli Fotoğraf
Amatörleri Birüği) "Gözden Kaçanlar" adb fotoğraf
sergisı açıldı. 15 üniversiteb amatör fotoğrafçınm 25
fotoğrafı ile oluşturulan sergi 8-12 ağustos tarihleri
arasında Cafe Günbatmadan'da (Zambak sok. No: 15 kat
4 İFKM Yan sokağı Beyoğlu) sanatseverlerin beğenisine
sunuluyor. ÜFAB, İstanbul'daçeşitb üniversitelerden 6
fotoğraf kulübünün bır araya gelmesıyle kuraldu. 1992
yılınm mayıs ayında ilk kez bır araya gelen kulüpler
yaklaşık yedi ay boyunca birbk için çabşmalarda bulundu.
ÜFAB, fotoğraf dünyasma 7 Ocak 1993 tarihindeyapılan
tanıtım etsinlikleriyle "merhaba" dedi. Bu etkinükler
dahibnde birlik içerisinde yer alan kulüperin saydam
gösterilennin yanı sıra bir de ÜF AB'ı tanıücı birpanel
yapıldı. Yine bu etkanliklere katılan Ankarab ve Eskişehirli
kaühmcılann ilgisi nedeniyle ÜFAB'ın sadece lstanbul'la
sınırlı kalmaması ve tüm Türkiyeçapında yapılanmaya
gidihnesi gerektiği konusunda görüş birliğine varıldı.
UFAB Türk fotoğrafına yeni bir soluk getirmek,
üniversiteb fotoğrafseverleri örgütieyerek fotoğraf
dünyasında söz hakkına sahip olmak, üniversitelerden
başlayarak fotoğraf sanatını yaygınlaşürmak, özellikJe
üruversite çevrelerinde oldukça ait sevıyelerde olan
fotoğraf üretimini artüna etkinbklerde bulunmak amacını
taşıyor.
Tiyatro kurslarına büyük ilgi
ANTALY A (AA) - Antalya Devlet Tiyatrosu (ADT)
tarafından açılan tıyatro kursu büyük ilgi görüyor. ADT
Müdürii Mustafa Avkıran'dan alınan bilgjye göre bu yıl
ilk kez açılan kursa başvuran yüzlerce öğrena arasından
seçilen 14-62 yaş arası_69 kişi, her gün 4 saat ADT
salonunda çabşıyor. Üç grup halinde eğitim gören
kursıyerler fonetık. diksiyon, artikülasyon ve hareket
dersleri alıyorlar. Öğrenciler, 12 günlük kursun ikınci altı
günlük böİümündede, temel oyunculuk dersleri alacaklar.
Ilk kuru başanyla tamamlayan öğrenciler, daha sonra
açılacak bir üst kura geçebilecekler ve ileride ADTnin
yardıma oyuncu kadrosundayer alma olanağına
kavuşacaklar.