Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 TEMMUZ1993 PAZARTESl
12 DIZIYAZI
Ayaklanmageliyordu; bipyanda GeneralAlpdoğan, bipyandaŞeyh Rna
Tunceli Kammu' 1935yılmda
TBMM'de görüşülmeye
başlandı. İlk sözüaian İçişleri
Bakanı Şükrü Kaya, 'Bu
bölgenin adı Dersim'dir. Yörede
91 aşiret hukuk ve cezaişlerini
aralanndabölüşmüştür'
BMM'de yasa tasansı
üzerindeki ılk sözü İçiş-
len Bakanı Şükrü Kaya
almıştı. Bakan Kaya. ya-
sayı şöyle savunmuştu:
"Tunceü adıyla şimdi
teşkii edilecek vilayetin
ve o bölgenin adı Der-
sim'dir. Dersim. eski bir
isim değildir. Dersim
uzunluk itibariyle 90. ge-
nişlik itibariyle 60 olarak
toplsun 450-500 kilometredir. YüİUek dağlan,
derin dereleri ve geniş vadileri vardır. Ve bu böl-
genin büyük bir kısmı taşlık ve kay, alıktır. Sakin-
teri 60-70 bin nüfustan ibarettir. Aslen Tûrk
unsuruna mensup bir kitledir.
Bu bölgenin ilk Türk tarihinde resmi olarak te-
ması Şah İsmail ile Y avuz Sultan Selim'in muha-
rebesine tesadiif ediyor. Ondan sonra memleke-
tin birçok kısıtnlarındaki idare ırsulü gibi yerli
ağalara ve beylere verilerek klare olunuyordu.
Tanzimafta vilayet teşkilatları yapıldığı zaraan
burada da vilayet teşkii ediliyor. Fakat. her nasıl-
sa - ihmal - Dersim olduğu gibi bırakılıyor. Bu
nedenle oranın yapısı bir ortaçağ teşkilatıdır.
(106) Yani birtakım parçalara ayrılmıştır.
Bunlar. Medeni Hukuk. hafta ceza işlerini
kendi aralarında görürler. Bugün burası 91 aşire-
te bölünmüştür. 1876'dan bugüne kadar muhtelif
zamanlarda Dersim üzerine 11 harekât yapılmış-
tır. Halkı cahil, biraz da toprağın fakirliği dola-
yısryla halkı fakir olur \e eli de silahlı bulunursa
tabii böyle verde vukuat eksik ounaz. Böyle yer-
ler her medeni memlekette bulunabilir. Fransa,
İtalya ve Yunanistan'da da böyle yerler vardır.
Aşağı yukan her memleketin elinde böyle geri
kalmış yerler vardır. Burada çıkan olaylar. çeşili
askeri harekâtı gerektirmiş, yukarıda arz ettiğim
gibi 1876 senesinden beri bugüne kadar muhtelif
kuvvetlerle 11 askeri harekât y apılmıştır.
Fakat, bu askeri harekât, muavyen bir gayeyi
güttüğü için asker geri alınmış, asil askeri hare-
kâtı gerektiren hastahk ne tahlil ne de tedavi edil-
miştir. \ alnız hafifletilmiştir. Cumhuriyet devri-
nin amacı, memleketin esaslı ihtiy açlannı esasın-
dan tedavi etmek ve asıl hastalığı tedavi ey lemek
olduğu için burada da medeni usuller ile tedbir
düşündü ve bu programı ile memleketin her yerin-
de olduğu gibi buranın da cumhuriyetin feyizle-
rinden istifade etmesini temin edecektir. Şimdi
müzakere edilecek kanun. bu kanundur. Orada
anormal bir şey yoktur. Efk&n umumiyey e arzet-
mek isterim ki, memleketimizde anormal bir va-
ziyet yoktur." (107)
Tartışmalar daha çok
bölgeye atanan vali ve
kumandanın 'cezalann
teciline selahiyetli' olup
olmaması üzerinde geçti.
Tunceli Yasasfnın TBMM Genel Kurulu'-
nda tartışılmadan kabul edilen 1. maddesi şöy-
leydi:
Madde 1 - Tunceli Vdayetine ordn ile irtibatı
baki kalmak ve riitbesinin selahiyetini haiz bu-
lunmak üzere korkomutan rütbesinde bir zat vali
ve komutan seçilir.
Yali ve komutan usulü vechile Milli Müdafaa
\ ekâletinin muvafakati alınmak şartıyla dahili-
ye vekilinin inhası ve icra vekilleri heyetinin kara-
n ile tayin olur.
Bu vali ve kumandan. teşkii edilen dördüncü
umunü müfettişliğin de müfettişidir.
Komutan — Vali'ye Tunceli ilinde ilçe sınırlan-
m ve merkezlerini değiştirme yetkisi veren 2.
madde ile kaymakam ve nahiye müdürlerinin
atanma işlemlerinde Milli Savunma BakanlığT-
nın îzninin ahnnıası koşulunu getiren 3. madde ve
komutan-valiye disiplin cezaları verme ve bu ce-
zaları uygulama yetkisi tanıyan-5. madde de tar-
tışması/ kabul edildi.
Savcdarın tanıkları dinleme ve iddianamelerini
doğrudan doğruya mahkemeye vermelerini dü-
zenleyen ve dava açdması izne bağlı olan sonış-
turmalarda bu vetkiyi komutan-valiye devreden
maddeler üzerinde de söz alan olmadı.
İddianamelerin samklara tebliğ zorunluluğunu
kaldıran ve ağırcezalık suçlarda zonınlu tutuklu-
luk sistemi getiren madde de hiçbir tartışma ya-
pümadan oylandı.
28. maddede 'Maznun ve müdafiine müdafaa-
larmı hazırlamak için iki gün müsaade oiunabilir'
hükmüyle savunma hakkı kısıtlanraaktaydı.
Bu madde de tartışma açılmadan kabul edil-
di.
"tlbaylık içindeki ceza mahkemelerinden veri-
len hükfimler temyizc tabii değildir'" hükmünü
getiren 29. maddede de bir tartışma açvlmadı.
Bu maddeler ile ilgili tutanaklar aynıdır:
'Kabul edenler... etmeyenler. kabul edibnistir.'
31. madde - "Yali ve kumandan, emniyet ve
asayiş noktasından lüzumlu görürse, vilavet hal-
kından olan fertleri ve aileleri vflayet içinden bir
yerden diğer yere nakletme>e ve bu gibilerin vila-
yet içinde otürmalarını men etmeye selahiyetli-
dir" biçimindeydi.
Bu madde de tartışmasız kabul edildi.
Tartışma 32. madde görüşülürken başladı.
Söz alan Muğla Milletvekili Hüsnü Kitapçı,
ölüm cezalannın TBMM'ce onaylanmasının
anayasa emri olduğunu anımsatarak anayasa
değiştirilmeden bir komutana böyle bir yetki-
nin devredilemeyeceğini anlattı. (108)
Kitapçı'dan sonra kürsüye Trabzon Millet-
vekili Raif Karadeniz geldi.
Karadeniz, yasalann bütün yurtla herkesc
uygulanması gerektiğini anlattıklan sonra Tun-
celi Vilayetinde uygulanmak üzere vasa çıkarıl-
masının ncdenini sordu. Adliyc Encümcnindc
lasanya karşı çıkanlann bu noktaya ıliraz el-
mclcri gerektiğini söyleyerek konuşmasını şöyle
sürJürdü:
"Bi/. muayyen bir mıntıkada hususi bir kanun
yapıyoni7. Ğrada vaşayan vatandaşlar, ancak
UĞUR MIUMCU'NUN
SON ARAŞT1RMASI
Dersim'e 11 askeri harekat
yapıidığmı anlatan Bakan Kaya
sözlerinic
Amaç buranın da
Cumhuriyetin feyizlerinden istifa
etmesini temin etmektir.
Memleketimizde anormal bir
vaziyet yoktur'diyerek bitirdi.
bu kanun dairesinde devletle münasebetc girişe-
ceklerdir. Bunun manası fevkaladeliktir. Dahili-
ye vekili fevkaladelik yok dediler. Bunu şu mana-
da anlamak la/ımdır. Evet, orada muharebe
yoktur. Top sesleri işitilmiyor. Fakat, hükümeti
tanımayan. yalnız aşiret reislerini tanıyan bir
zümre vardır. Medeni bir memlekette en büyük
kuvvet hükümettir. devlettir. Bunun yerine büvük
kuvvet olarak aşiret reisini veya ağayı tanımak
ne demektir? Bu hukuki anlamda anormal bir va-
ziyettir. Hukuki manasında normal denilmeye-
cek bir haldir. O halde böyle vaziyetlerde ne
y apılabilir? Anayasa, fevkalade ahvaîi göz önüne
almış ve yapılabilecek şeyleri göstermişrir."
(109)
Karadeniz, anayasanın olağanüstü halin ta--
nımını, savaş hali. ayaklanma ya da cumhuriyet
aleyhine ayaklanma belirüleri gibi koşullara
bağladığını. hükümetin Tunceli'de olağanüstü
halin varhgını kabul ettiğini. bu yasanın sıkıyö-
netimin gerektirdiğı ve istediği yetkileri verdiği-
ni söylüyor, ancak bu noktayı anayasanın
ruhuna aykırı görmediklerini anlatıyordu.
Karadeniz'e göre kuvvetin asıl kaynağı
TBM M'dir. "Jcra" ayn bir kuvvet değildir. Yü-
rütme organına anayasa görev vermişıir.
TBMM isterse bu görevi kendisi yapabilir. Ola-
bulmamakta iken orada vukua gelen ufacık bir
hadise kulaklarımıza ağır geliyor. Bunun için
orada içtimai tedbirlerle asayiş ve intizamı koru-
mak mecburiyetinde hissediyonız. Bu maddele-
rin anayasaya aykırılığına gelince...
İlim ve mütalaa itibarıyla Karadeniz arkada-
şımla beraberim. Hükümet bu kanunu yaparken,
Meclisin bu yolda yaptığı kanunlar gibi tama-
mıyla anayasaya uygun olmasına dikkat etmiş-
tir. Gecmişler batıl değildir. Geçmişte yaptığımız
kanunlar da tamamıyla anay asaya uygun olarak
y apılmıştır. Biz bu kanunu getirirken vicdani. hu-
kuki v e siy asimizden tamamen emin olarak getir-
dik. Arkadaşlarımın da vicdani, hukuki ve siyasi-
lerini burada temin etmek isterim. Müsterih
olsunlar. (110)
Şükrü Kaya'nın bu konuşmasından sonra
yasanın "Vali ve kumandan herhangi bir şahıs
hakkmda takibatın tehirine ve cezalann teciline
selahivetlidir" biçimındekı 32 \e 'İdam hüküm-
lerinin vali ve kumandan tarafından tecile lüzum
göriUmediği takdirde infazı emrolur" bıçimınde-
ki 33, maddelerin kaldınlması için önergeler
verildi.
Bu önergeler ret olundu.
Yasanın 36. maddesi "Bu kanunun hükümleri
makabUne şamildir" hükmünü getirmekteydi.
beple olursa olsun şimdiye kadar nüfus kürükleri-
ne yazılmamış veya doğum, ölüm, evlenme, bo-
şanma ve kayıp vakalarını vazdn-mamış olanlar
hakkında 2576 sayılı kanun hükümlerine göre ta-
yin olunan cezalar affolunmuştur" hükmü geti-
rildi. Yasanın 3. maddesıyle de asker kaçaklan
afTedildi. (111)
Korgeneral Abdullah Alpdoğan. Tunceli
Valisi ve "4. L'mumi Müfettiş"' • komutan ola-
rak atandığında kendısine veı .-n ve kendisin-
den beklenen görevleri de bili ırdu.
Alpdoğan, "Koçgiri Ayaklanmasrnı basü-
ran MerkezOrdusu Kurma> Başkanı'ydı.
Ayaklanmacılar Alpdoğan'ı, Korgeneral
Alpdoğan da ayaklanmacılan çok iyi tanıyor-
du.
Korgeneral Abdullah Alpdoğan. 1 Şubat
1936 günü Elazığ'da görevıne başladı.
Tunceli'de her an ayaklanma bekleniyordu.
Bir yanda Şeyh Rıza. öte yanda General Alp-
doğan bırbirlerinin adımlannı izliyorlardı.
İlk adımı kim atacaktı?
YarımKÜRTNÜFUSUDAHA
HIZLIARTIYOR
Dersim'de ilk
ATATÜRK, tNÖNÜ, BAYAR VT ÇAKMAK -Cumhuriyetin kurucularını en çok uğraştıran konu Kûrt sorunuydu. Genç Cumhuriyet
arka arkaya patlay an dinci ve Kürtçü ayaklanmalarla uğraşmışti. Atatürk'ün isteğiyle yurt gezisine çıkan İsmet İnönü'nün raporu üzerine
25.12.1935 gün ve 2884 sayılı 'Tunceli Vilayetinin Teşkilatı Hakkındaki Kanun' hazırlanmış ve TBMM'ye sunulmuştu. Cumhurbaşkanı
Atatürk ve Başbakan fnönü tarafından ayrıntıları görüşülen gizli plan adım adım yürürlüğe konuyordu. Dersim'deki başkaldırıya karşı ön-
lemler tek tek uygulanacaktı. Atatürk'ün onayladığı vasa, 2Ocak 1936"da yürürlüğe girdi. (Fotoğraf, Fuat Çelebi'nin arşivinden)
adımı kimatacak?ğanüstühallerdeTBMMhükümeteyetkıverir.
Ölüm cezalannı yerine getirmek "icrai bir va-
zife"dir. Bu görev bir yasa ile yerine getirilir.
Öyleyse TBMM'ye tanınan yetkiler bir ya-
sayla başkasına da bırakılabılırdi.
595 sayılı yasa. nasıl mahkemelerce verilen
ölüm cezalannın komutanlar tarafından onan-'
dıktan sonra yerine geürilmesi ile ilgili hüküm-
ler getirmişse, bu yasa da aynı yetkiyi komu-
tana-valiye verebilirdi.
Bu yüzden anayasaya aykınlık söz konusu
olamazdı.
TBMM'nin hukukçu üyelerinin bile hazırla-
nan yasayı anayasaya aykın görmemelerindeki
en büyük etken 595 sayıb yasaydı.
595 sayılı yasa anayasaya aykın mıydı?
Karadeniz'e göre hayır. değildi.
Raif Karadeniz'in bu konuşmasından sonra
kürsüye yeniden İçişleri Bakanı Şükrü Kaya
geldi.
Şükrü Kaya. Tunceli'de olağanüstü hal olup
olmadığı konusuna açıklık getirme gereği
duyarak şöyle konuşmuştu:
"Hadiselerin ehemmiyeti nisbidir. Eğer mem-
lekette 25 sene evvelki hal olsaydı, -ki nepimiz o
/amam hatırlarız- bugün Dersim'in halini de nor-
mal görürdük. Bugün cumhuriyetin kuvveti saye-
sinde memleketin hiçbir yerinde bir hadise vuku
Bu konu üzerinde esasa vönelik bir lartışma
açılmadı.
Bu madde ile ilgili tanışma, yasanın yürürlü-
ğe girmesinden önce Yargıtay başvurusunda
bulunanlara kazanılmış hak sağlaynp sağlama-
yacağı üzerinde yapıldı. Tartışma daha çok bu
konu üzerinde geçti.
Yasayla Tunceli ilinde bir ağır ceza mahke-
mesi ile asliye ceza mahkemesi ve ilçelerde de
birer asliye ceza mahkemesi kurulmaktaydı.
Bu yasa 1 Kanunusani (ocak) 1940 tanhıne
kadar yürürlükte kalacaktı.
Cumhurbaşkanı Atatürk ve Başbakan İsmet
Paşa tarafından aynntılan görüşülen gizli plan
adım adım yürürlüğe konuyordu.
Dersim'de bir başkaldırı bekleniyordu. Baş-
kaldırma başlar başlamaz, umumi müfeUişlerin
raporlannda belirtilen önlemlcr tek tek alına-
caktı.
Yasa. 31 Aralık 1935 günü Cumhurbaşkanı
Atatürk tarafından onaylandı. Yasa. 2 Ocak
1936 günü yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Dört gün sonra da hükümet, "4. L'mumi Mü-
fettişliği'" kurulduğunu açıkladı. Tunceli, Bin-
göl. Elazığ ve Erzincan. umumı müfetlişlik sı-
nırlan içine alınmıştı.
13 ocak günü vayımlanan 3204 sayılı yasa ile
de "Tunceli vilayeti halkından olup da her ne se-
(106)- ŞiUirü kaya'nın bugünkü dUe çevirdiği-
miz konujrnasuun bu bölümü şöyledir:
"Bugün oranın içtimai lefkilatı, kurunu rüsttu bir
tefkilatıır."
"Kurunu vüsta"oriaçağ demektir.
Doç. Dr. İsmail Bepkçi, "Bilim Yöntemi, Tür-
kiye'deki L'ygulama"başhğı ikyayutûanan "Tun-
celi Kanunu ve Dersim Jenosidi" adlı kitabmda
Şükrü Kaya'nın bu sözlerinin "Bugün oranın içti-
mai tefkilatı, kurunu vüsiai bir teşkilattır" diye su-
nuyor (S: 10)
Doç. Dr. Beşikçi, "Kürtlerin Mecburi tskânı" adh
kitabmda Şükrü Kaya'nın TBMM'deki konuşma-
sında "imar tarihi** anlamındaki "istimar tarihi"
sözlerini "iitismar tarihinde hiçbir kavimyoktur ki,
(..) TürklerkadaristismarkaabiUyetigöstermi} ol-
sun"diye değiştirerek sunuyor. (S: 173)
Bütün bunlar hep bilim adınayapıbyor!
(107)- TBMM ZC, 25.12.1935, İ: 21, C: l.s: 175
(108)- TBMM ZC, 25.12.1935, İ: 21, C: 1, s: 178
(109)- TBMM ZC, 25.12.1935, İ: 21, C: l,s: 779
(110)- TBMM ZC, 25.12.1935,1:21, C: 1, s: 180
(111)- Yasanın yürürlük süresi, 7 Temmuz 1939
gün ve 3706 sayılı yasa ile 1 Ocak 1943 tarihine, 16
Aralık 1942gün ve 4430 sayıbyasa ile 1 Oçak 1945
tarihine, 18 Aralık 1944gün ve 4687 sayıbyasa ile 1
Ocak 1946 tarihine, 25 Arabk 1945gün ve4807sa-
yıb yasa ile de 1 Ocak 1947
tarihine kadar obnak
üzere dört kez uzatılnuşttr.
POLJTIKAVEOTESI
MEHMED KEMAL
Bir Yangının Dumam...
Şaır, ozan yazar. sanatcı, türkücü, derlemeci, Pir Sul-
tan Abdal'ı seven kim varsa Sivas'a çağrılmıştı. Gönül-
leri dolduran bir kültür şenliği vardı. Her yıl yapılıyordu.
Bu yıl. çağrılanların sayısını arttırarak daha görkemli
yapılmasmı istemişlerdi.
Gazeteci, haberin kokusunu alır. Bukoku, başkakoku-
lara benzemez, ancak gazeteciler duyar.
Güle oynaya şenlik sürerken, "Sivas'ta cuma nama-
zından çıkan halk, Aziz Nesin ve arkadaşlarına saldırdı"
haberi geldi.
"Eyvah", dedim içimden "Bir yeni 6/7 Eylül mü?"
Bunu düşünmez, aklıma getirmez olsaydım. Bir süre
sonra Sivas'tan yangın ve ölüm haberleri gelmeye baş-
ladı. Madımak Öteli sarılmış, şenliğe giden sanatçılar,
yazıncılar kuşatılmıştı. Can derdindeydiler, kuşatmayı
yanp dışan çıkamıyorlardı. Kimler yoktu bu kuşatmanın
içinde: Cahit Külebi, Sami Karaören, Cevat Geray, şair
Metin Altıok, Behçet Aysan, Nesimi Çimen, Ariî Sağ,
HasretGültekin...
Kulaklarımız artık ölüm kalım haberlerindeydi. İlk
ölüm haberi Asım Bezirci'den geldi. Edebiyatımızın
atom karıncası kadar çalışkan yazarı gözlerini kan ve
yangına kapatmıştı. Oysa daha birkaç gün oluyoryetmi-
şinci kitabı da piyasayaçıkmıştı, bana gelirmişti. Gözleri
ışıl ışıldı... ikinci haber "Aziz Nesin kuşatmayı yardı."
Bizsevinmiştik, hasımları "Sivas Aziz'emezarolacak.,"
diye sokaklarda bağrışıyorlardı.
Gün ilerledikçe, saatler geçtikçe ölüm haberterini de
alıyorduk. Kuşatmayı önlemeye çalışan güvenlik güçleri
yetersizdi. Madımak Oteliateşe verilmiş, yanıyordu. Du-
man içinde kalmış olanlar boğuluyordu. Ateş yakar,
duman boğar...
Meclis'te hükümet programı üstüne görüşmeler var-
dı. Sivas'ta kan ve ateş... Her kürsüye çıkan konuşmacı
önce Sivas'taki kan ve yangından söz ediyor, sonra hü-
kümet programına geliyordu.
Olaylarda bir belirsizlik vardı. Ama saatler geçtikçe
açıklık da geliyordu. Cuma namazından çıkanlar birkaç
kışkırtıcının da öne geçmesiyle şenliğe gelenlerin üstü-
ne saldırmışlardt. Camiden çıkanlar Sivasın ileri gelen-
lerince kışkırtılmasalar kim bunların önüne geçebilirdi?
Sivas ve Pir Sultan Abdal birbirinden ayrılmaz, birbi-
rinden kopmaz... Sazi eline kim alırsa alsın ilkin söyle-
yeceği türkü "Sivas ellerinde sazım çalınır" değil midir?
Şimdi Sivas ellerinde saz çalmıyor, çamlı beller bölün-
müyor, bağırlar delinmiyor, kan gövdeyi götürüyor, yan-
gın her yanı sarıyor.
Sivas'ı, Hafik'i, Zara'yı, Suşehri'ni, Sivralan'ı bilirim.
Buralarda askerliğim vardır. Kızırmak'ın kıyısında çok
oturmuşluğum olmuştur. Kulağım Pir Sultan Abdal tür-
küleriyle. ağıtlarıyla doludur. Sivas'ın şiirimizde şanlı
bir yeri vardır. Halk ozanları burada yetişir.
Şimdi ne oluyor? Sivas'ı, eşkiya basmışcasına cami-
den çıkan kışkırtılmış adamlar sarmış... önüne çıkan
yabancının üstüne saldırıyor. Görevli kişiler el altından
bu gözü dönmüşlert ktşkırtıyorlar.
Televizyonda program görüşmelerini izliyorum. Bir
benim değil, herkesin gözü ve kulağı Sivas'ta.
»"Kaç ölü var?"
"Kaçyaralı var?"
"Kuşatma yarılmış mı?"
Yanıtlar geliyor.
"Otuzbeşölü var."
Ardından bir yanıt daha:
"Altmışyaralı var."
Bir haber daha:
"Aziz Nesin kurtarılmış, güvenli bir yerde."
Haberler başka haberleri kovalarken saatler de geçi-
yor. ölüm haberleri tesellisini dirim haberlerine bırakı-
yor. Her yeni haberde,
"Şükür ölmemişL" diye teselli buluyoruz. ölüm karşı-
sında bu teselli yeter mi?
BULMACA
1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA:
1/ Haüt Refig'in yönetüği
bir fılm... Bir nota. 2/Her
yanı suyla çevrili kara
parçası... Gerçekte yeri
olmayıp zihinde tasarla-
nan. 3/Himalaya doruk- 4
lanna tırmanan dağcılara c
kılavuzluk yapmalarıyla
tarunmış Nepal halkı. 4/ 6
Hamurun fınna verilme- j
den önce dinlenmesi için
üzerinde bekletildiği tah- 8
ta... Sahip. 5/Siirt'in bir g
ilçesi... Süslü bir çeşit ge-
zinti arabası. 6/Bir asitle birkşince
tuz oluşturan madde... Samsun'un
bir ilçesi. 7/İki borunun birbirine
birleşürildiğj yer... Katolik mezhe-
binde kendini dine adayan ve ma-
nasürda yaşayan kadın. 8/ Tatbsu
ıstakozu. 9/Yapraklan salata ola-
rak yenen bahariı bir bitki... Tec-
rübeli, usta.
YVKARIDATSIAŞAĞIYA:
1/ Elia Kazan'ın tanmmış bir filmi.
2/Bü\ük erkek kardeş... Bir spor
araa. 3/Nane türünden. güzel kokulu bir bitki... Renyum ele-
mentinin simgesi. 4/Eğik olarak kesilmiş kenar... Baş. 5/Bir
şeyin özünü oluşturan ana öğe... Briçte kazanılan her ele verilen
ad. 6/Alçıdan yapılmış kabartma süslemelere verilen ad. 7/
Olumsuzluk belirten bir önek... Ateş.... Adm dunım eklerinden
biri. 8/Artvin yöresine özgü türkülü bir halk oyunu. 9/Ülke,
yurt... Arabistan'ın çeşitli yerlerinde kumlan pazarlara verilen
ad... Tavlada bir sayı.
MARMARA ÜNtVERSİTESİ YENİ
TEKNOLOJİLER ARAŞTIRMA VE
GELİŞTÎRMEMERKEZİ
Merkezimiz bünyesinde yürütülmekte olan;
A- "'Yönetim Bıbşım SistemJeri" - "Management Informalion
Systems" lisans sonrası programının dördüncü devresinin,
B- "Modern Büro Teknolojısi Yönetimi" - "Modern Offke Tecbr
nology Management" - programının lise mezunlanna açık olan ikinci
devresinin ve,
C- Programa yönelik tngilizoe hazırlık programlannın açılmasına
karar vermiştir.
Programlann öğretim dili lngilizce olup 30 hafta sürelidir. Gün-
düz. gece ve hafta sonu bölümleri olarak ders. uygulama, seminer ve
konferanslardan oluşmaktadır. Dersler Marmara Üniversitesi Mü-
hendislik Fakültesi ve diğer fakültelerle. diğer üniversitelerde görev
yapan öğretim üyeleri ve ış piyasasında uzmanlaşraış yerli ve yabana
elemanlarca yürütülmektedir. Dersler 80386 ve Macıntosh bilgisayar
laboratuvarlanndan faydalanılarak öğrencüere sunulmaktadır.
Programa alınacak öğrenciler yeterlilik sınavlan sonu mülakata
tabi tutularak seçilir. İngilizcesı yetersiz olanlar "English For Special
Purpose" programına alınır. Bu eğiümde başanlı olduklan takdirde
ana programa geçerler
GMAT, GRE ve TOFFL sınav sonuçlan programa kabulde de-
ğerlendirilir.
Programlar hakkmda daha fazla bılgi için aşağıdaki telefonlann
aranması nca olunur.
Müracaat Adresi: Marmara Üniversitesi Mühendisbk Fakültesi
MIS ve MOTEM Program Mûdürlüğü, Gönepe Kampüsü 81040
Kuyubaşı Kadıköy
Gerekli Evrak: Mezuniyet belgesi, 2 adet vesikahk fotoğraf.
Telcfon 347 13 60 348 02 92 / 349 27 11
Fav. MX0293
Son Müracaat Tarihi: I Eylül 1993 Saat: 18.00.
Basın: 33529