Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5TEMMUZ1993 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI 11
DÜNYADAN
KISA KISA
Çin frene
basıyop
• Ekonomi Servisi- Son
dönemlerdeki hızb
ekonomik büyümesiyle, bir
yandan uluslararası
ticaretteki yer ve önemini
arttıran; biryandan da
rakiplerinin korkulu dûşü
konumuna gelen Çin,
ekonomide frene basma
karan aldı. Beijing"den sızan
haberlere göre, Başbakan
Birinci Yardımcısı Zhu
Rongji "aşın ısınan
ekonomik büyümenin
yavaşlaülması için gereken
adıralan atmak ve önlemleri
almak" konulannda tüm
sorumluluğu üstlenmeyi
kabuletü.Çin'de ekonomik
gelişmenin sonucu olarak
büyuk kentlerde hayat
pahabbği yıl başmdan bu
yana yüzde 20'lere varan bir
artışgöstermişti.
IBM'den IBM'e
rakip
• Ekonomi Servisi-
Bilgisayardünyasmın
öncülerinden IBM,
uluslararası arenadakı pazar
payını genişletmek amacıyla
yeni bir kişisel bilgisayar
(PC) ünitesini piyasaya
süreceğıni açıkladı. Ancak
bilgisayar uzmanlan, bu yeni
ünitenin, ilk adımda İBM'ın
kendi klasik PC'lerine rakip
olacağını söylüyorlar.
Devlerin yarışı
• Ekonomi Servisi-
fngiltere'nin en büyûk
holdinglerinden Hanson,
ABD'nin en büyük
poliüretan üreticisi Quantum
Chemical'i saün almaya
karar verdi. Hanson'dan
yapılan açıklamada 2.5
milyar dolarlık (yaklaşık 27.5
trilyon TL) borç batağındaki
Amerikan şirketinin 720
milyon dolarlık (yakkşık 7
trilyon 920 milyar TL)
hisselerini alacağı belirtildi.
'Bbette rûşvet
verdik'
• Ekonomi Senisi- Fiat'ın
Başkaru Giovanni Angeüi,
uzun tartışmalar ve
söylentilere son vererek
"Evet, rûşvet verdik"
açıklamasını yaptı. FIAPın
geçtiğimiz 10 yıl boyunca
pohtikacılara ve 'iş
bitiricilere' verdiği rüşvetin
32 milyon 500 bin dolar (357
milyar 500 milyon TL)
olduğunu açıklayan Angelli
böylelikle ülkedeki yolsuzluk
soruşturmalanna da yeni bir
boyutgetirdi.
Alman otomobil
üretici Audi de
zararda
• Ekonomi Servisi- Dünya
otomotiv sanayünin yaşadığı
bunabm.çoksatan
markalardan Audi'yi de
etkilemekten geri kalmadı.
Alman otomobil üreticisi
Audi'nin 1993 yıbnın ilk altı
ayı sonunda 117 milyon
dolar (1 ıriyon 290 milyar
TL) zarara uğradıgı
açıklandı. Yöneticileri, bir
yandan sektördeki genel
düşüş, bir yandan da
Almanya'nın ekonomik
sorunları yûzünden yıbn 2.
yansı için fazla umutlu
olmadıklannı söylüyorlar.
Haziranda fiyat artışlannm yavaşlamasına karşın, yıllık oranlardaki büyüme hızlandı
Enflasyonda mehter yürüyüşü
ANKARAPAZARI
YAKUPKEPENEK
• Geçen ay toptan eşya fiyatlan
yüzde 2.3, tüketici fiyatlan yüzde
1.8 arttı. Yıllık enflasyon toptan
eşyada yüzde 60.6, tüketici
fiyatlannda 67.2 oldu.
Ekonomi Servisi - Haziran ayında bir
önceki aya göre toptan eşya fiyatlan
yüzde 2.3. tüketici fıyatlan da yüzde 1.8
oranjnda arttı. Geçen yılın haziran ayı-
nda toptan eşya fiyatlan yüzde 0.2, tü-
ketici fiyatlan ise yüzde 0.5 oranında
artmıştı. Devlet Istatistik Enstitüsü
(DÎE) verilerine göre haziran ayı iti-
banyla son bir yıllık enflasyon oranı
toptan eşya fiyatlannda yüzde 60.6. tü-
ketici fiyatlannda ise yüzde 67.2 oldu.
Haziran ayında bir önceki aya göre
tüketici fiyatİanndaki artış 2.9. toptan
eşya fiyatİanndaki artış 0.6 puan düş-
mekle birlikte yıllık oranlardaki büyü-
me hızlandı. Haziran ayı itibanyla yıllık
enflasyon toptan eşyada son dört yıbn.
tüketici fiyatlannda ise son beş yıbn en
yüksek düzeyine ulaştı. Toptan eşya fi-
yatİanndaki yılbk artış geçen ay yüzde
Yıllık
enflasyon
Hazıan
1989-1993
60.6 olarak
tespit edilir-
ken, bu oran
1990 hazi-
ranında51.3,
199rde57.1,
1992'de de
57.7 olmuş-
tu. DİE'nin
geçen ay yüz-
de 67.2 ola-
rak belirledi-
ği tüketici fi-
yatİanndaki
yıllık artış
oranı ise
1989 hazi-
ranında yüz-
de 61.5,
1990'da yüz-
de 62.6,
1991de yüzde 64.9, 1992'de yüzde 65.8
düzeyinde gerçekleşmişti. Toptan eşya-
da haziran ayı artışı yüzde 2.3 olurken,
kamu kesirru zamlannın oranı yüzde
6'ya ulaştı. özel sektöriin zamlan ise
yüzde 0.9 da kaldı.
1990 1991 1992 1993
O n
Aylık enflasyon
•DIE Tûkata
i >i J1 U ı I 1
Haziran ayında ortalama yüzde 1.8
artış kaydedilen tüketici fiyatlannda en
hızb artış yüzde 4.8 ile ulaştırma ve ha-
berleşmede görüldü. Haziran ayında
gıda harcamalan ise yüzde 0.8 azaldı.
İstanbul Ticaret Odası (İTO), haziran
ayında perakende fıyatlann yüzde 2.7,
toptan fiyatlann ise yüzde 4.6 oranında
arttığını tespit etü. İTO, yılhk ortalama
arüşlann perakende fiyatlannda yüzde
69.2, toptan fiyatlannda ise yüzde 62.3
olduğunu açıkladı.
Fransa ile Almanya arasındaki anlaşmazlıklar topluluğu sarsıyor
AT'de 'kari'koca kavgası'Ekonomi Servisi- Alman
Merkez Bankası "Bundes-
bank"ın toplanü odası çınlıyor-
du: "Maastricht ölmüştür!"
"Korumacılıklanndan bıktık.
Korumacıbk, serbest ticareti
öldürüyor..." Hava iyiden iyiye
gerginleşmişti. Ciddi yüzleri
daha bir asılmış Bundesbank
yöneticileri, avaz avaz bağıran
konuşmacıyı şaşkınlıkla dinlı-
yor ve başlannı salbyorlardı.
Konuşmacı, haykımıasını
sürdürdü: "GATT'ın daha da
bbere edilmesi çeşitli tehlikeleri
de birlikte getirecektir..." Din-
leyenlerin yüzleri biraz daha
asıbp karardı.
Bundesbank'ın toplantı
odasında konuşan. bankanın
ya da Alman ekonomisinin üst
düzeyindeki bir yetkili değildi.
Üstebk Abnan da değildi! Ko-
nuşan, GATT'ın geleceği üze-
rindeki görüşmelere katılan
Fransa Ekonomi Bakanı Ed-
mtınd Alphandery idi!..
Fransızlar, hem de Alman-
ya'run kendi iç ekonomik so-
runlanyla bunaldığı bir dönem-
de GATT konusunda da Avru-
pa Topluluğu'nun geleceğini il-
gilendiren konularda da
Bonn'u bir hayli tedirgin edi-
yorlardı.
Kambur kambur üstünde
Bonn nasıl tedirgin olma-
sındı ki? Serbest ticaret-koru-
macıbk kavgasının kökleri
yıllar öncesinden serpilmeye
başlamıştı. Son aylarda parasal
politikalar konusunda boy ver-
meye başlayan endişe filizleri.
Bundesbank'ın yüksek faiz
ora/ılannı kaplumbağa
ağırlığıyla düşürmekteki inadı
yûzünden hızla yeşeriyordu.
Yalruzca bunlar da değil! Muz
tüketiminden Bosna-Hersek
sorununa, oradan da ulusla-
ÇAPRAZ KURLAR
1M0D0UM
1.6950
14932
11.9325
65465
5.6900
5.7360
1.9050
129.71
7.7463
1.5090
1543.00
108.07
1.2881
7.2235
3.7505
ISMic
1ECD:
JUMmMarkı
Amtrtratoian
Rvntmrıl
IKPMNI
Ftaltarkkssı
FfMSOFPMP
tpııyıl Puıtısı
ç
sıipirmp
talyMUrttl
SUL
ktrnçtomm
SJraMstMRIyaH
1.5135JIB0IMM1
1 1553MDDttan
13959AB0DiUn
15276.47TL
MERKEZ BANKASIKURLARI 3TEMMUZ1998
lABDDolan
1 Alman Markı
1AvustralyaDolan
1 AvusturyaŞilini
1 Belçika Frangı
IDanımarkaKronu
IFinMarkkaa
1 Fransız Frangı
IHollandaFlorini
ilsveçKronu
11sviçre Frangı
lOOİtalyanLireti
1 Japon Yeni
IKanadaDolan
INorveçKronu
1 Sterlin
1S.ArabistanRiya)i
rtvte
10922.11
6443.73
7314.54
915.32
312.87
1668.39
1919.52
1904.13
5733.39
1409.97
7237.99
707.85
101.07
8479.24
1512.03
16530.61
2912.17
S4T1?
10944.00
6456.64
7329.20
917.16
31349
1671.73
1923.37
1907.95
5744.88
1412.80
7252.49
70957
101.27
8496.23
1515.06
1656374
2918.01
10911.19
6437.29
7204.82
914.40
309.74
1651.71
1900.32
1902.23
5727.66
1395.87
7230.75
700.77
99.55
8352.05
1496.91
1651408
2868.49
unş
10976.83
647601
7351.19
919.91
314.43
1676.75
1929.14
1913.67
5762.11
1417.04
727425
711.40
101.57
8521.72
1519.61
1661343
2926.76
BORSAdan
dakika dakika
NAKLEN
T*pUrri*ılwrrtrt«««ıttttkuı8333TL*•
frrt 10«lBfcrtr./FOBEKÎ)lŞ.
900 991100
HelmutKohl
RX-/irçatıaltında
birleşip yaşamak için elinden geleni
yapan Avrupa Topluluğu'nun 'en köklü
aileleri' olarak tanımlanan Paris ile
Bonn'un arasından kara kedi geçmiş
gibi. En ufak anlaşmazlık, ağır sözlere
varan aile kavgalanna dönüşüveriyor.
Bu da topluluk içindeki huzursuzluklan
arttınyor. Edouard Balladur
DengesizHızÇağımız hız çağıdır diyoruz. Birey ve toplum olarak bu-
nun gereklerini yerine getirmeye çalışıyoruz. Hız kavramı
doğal olarak öncelik sorununu çağrıştırır. Nelere öncelik
ya da önem verdiğimiz de neyi hangi hızla ele aldığımıza
bağlıdır.
Hükümet programı, öncelik ve de hız konusunda, tarihe
geçecek bir özellik taşıyor.
Gerçi programın içeriği Cumhuriyet'te vurgulandığı gibi
tartışmalıdır. Elimizde Başbakanlık Basımevi'nde basılan
30 Haziran 1993 tarihli hükümet programı var. iç kapağı-
nda "TBMM'de okunan metin muteberdir" diyor. Ve, Mec-
lis'te programda yer alan (s. 69) şu tümce Başbakan taran-
ndan okunmamıştır:
"Kamu personelinin örgütlenme özgürlüğünden tam
anlamıyla yararlanabilmeleri için bir 'Kamu Personeli
Sendikaları Yasası' hazırlanacaktır."
Basılan ve önceden dağıtılan programda yer alan bu
tûmce, TBMM'de başbakan okumadığı için geçerli değil-
dir. Hükümet programında yer almıyor. Gerçekten bu du-
rum hükümetin nelere öncelik verdiği, daha doğrusu
önemsediği sorusuna çok açık bir yanıtnr.
Bilerek ya da bilmeyerek TBMM'de okunmayan, atla-
nan noktalar bir yana hükümet programı tek gözlüklü,
daha açıkçası tek gözlü bir özellik taşıyor.
Her hükümet programının uygulanabilir bölümleri ol-
duğu gibi, tümüyle 'süsleme' bölümleri de olabilir.
Yeni hükümet programı kesinlikle böyle değil; tersine
tek boyutlu, tek amaçlı bir yaklaşım sergiliyor. Bunu da
özenle ve bilinçle yaptığını saklamıyor.
Aile kavgaları nasıl bitecek?
1- Faiz oranlan: Alman
faizterinin >üksekliğinin,
kendi ekonomilerine
vereceği zarann
ayrunında olan
Fransızlar,
Bundesbank'tan sürekli
faiz indirimi isriyoriar.
Paris, nisandan beri tam
8 kez faiz düşürdü.
2- Bosna-Hersek: Afanan
Başbakanı Helmut
Kohl'ün "Bosna-Hersek
Müslümanlaruıa silah
ambargosu
kaldınlabilir"
açıklaması, tüm AT
üyelerinde olduğu gibi
Paris'te de 'sûrpriz'
olarak karşılandJ.
3- Mark-frank savaşı:
V atırmıcılar, Alman
ekonomisinin durumunu
endişeylc izliyor. Fransa
kısa vade faizlerini
Almanva'nınkilcrin
altına çekti. Avrupa Para
Büiiği'ndeki
DM-Fransız Frangı
çekişmesi büyüyor.
4- Muz tüketimi:
Almanlar, dünyanın en
fazla muz tüketen milleti.
Almanlar Fransızlara
kızıyorlar "eski
sömürgelerinizin ya da
ticari etkinlik
alanlannızın çıkan
uğruna ucuz muz
yiyemiyoruz'" diye.
5- GATT: Paris, öteden
beri GATTı Amerikan
ticari egemenliğinin aracı
oarak görüyor. Bu
yüzden de ĞATTın ön-
gördüğü tanmsal ürün
ticareti sınırlamalanna
>anaşmıyor.
Almanlar ise bundan
rarası kitle iletişim deıtlerine
kadar her anlaşmazbk konusu
birer kan-koca kavgası obnaya
adaydı artık.
Gene de Bundesbank'ın üst
düzey yöneticilerine bakılacak
olunursa "Bu, her evin çaüsı
altında yaşanabilecek bir aile
kavgası. Her aile kavgasının so-
nunun tatlıya bağlanması
mümkündür" diyorlardı.
Gene Bonn'dan yapılan açı-
klamalarda Alman Ekonomi
Bakanı Theo VVaigel "Fransız
hükümetinin ikilemini anlayışla
karşılıyoruz. Secimlerden son-
raki ilk altı ayı, seçmenlerine bir
şeyler yaptıklannı kanıtlamak-
la gecirmek derdindeler. Bu
yüzden de tanm kesimini süb-
vansiyonlarla beslemeyi ve
Fransız Frangı'nın değerindeki
düşüşü durdurmayı istiyorlar."
diyor.
Ne var ki 'diplomatik dille'
yapılan bu açıklamalara karşın.
Paris-Bonn hattında sinirlerin
hayb gergjn olduğu gözlerden
kaçmıyor.
AT çevreleri, AJmanların
Fransa Başbakanı Edouard
Baüadur'a istediğı süreyı
verebileceğini, ancak altı ay
sonra yeniden masaya oturul-
duğunda. önüne buzdolabı-
ndan çıkartacaklan sorunlann
konacağını söylemekten çekin-
miyorlar.
Birleşip bir arada oturmak ve
dahası uyumlu bir yaşam sür-
mek isteyen Avrupa Topluluğu
için bu kan-koca kavgasının
nasıl sonuçlanabileceği henüz
kesürilemiyor, ama ailenin di-
ğer fertlerinin (ya da taraflann
akrabalannın) işe kanşmaa
durumunda, AT konağında
epey patırtı kopacağı kesin.
Nasıl mı?
Hükümet programı, 'okunan' değil, yazılı olarak dağı-
ülan biçimiyle, demokratikleşmede çok, çok yavaş; buna
karşılık, ekonomide, özellikle özelleştirme konusunda da
aynı ölçüde hızlıdır.
Programda, yeni bir anayasa 'ihtiyacı' olduğunu belir-
tiyor. Bunun hepimizin ortak ve ivedi isteği'miz olduğunu
söylüyor. Demokratikleşmeye ilişkin tüm öbür konularda
da 'yapılacak' ya da 'edilecek'lerle yetiniliyor. örneğin
"üniversitelere... özerklik tanınması çabaları devam ede-
cektir" (s. 107), diyor.
Konu ekonomiye gelince de durum çok değişmiyor. ûr-
neğin vergi sisteminin "..yeniden düzenlenmesi... öncelik-
li bir konudur" (s. 58), noktasında bırakılıyor.
Yalnız, konu özelleştirmeye geldığinde, yerinde sayan
program, birden kendinden geçiyor; beşinci vitesefırlıyor.
Ve yeri göğü inletiyor.
K(T ve tüm kamuya ait ekonomik birimlerin, "...süratle
özelleştirilmeleri" (s. 64) öngörülüyor. Aynı sayfada,
"yaygın ve hızlı özelleştirme programı" vurgulanıyor. Ka-
muya ait arsa ve arazilerin "kısa sürede" satışı. elektrik
dağıtımının özelleştirilmesine 'hız' kazandınlması (s. 88)
önemle belirtiliyor. Kısaca özelleştirmeye ilişkin tüm ko-
nulann, hızla bir an önce en kısa sürede çözümü bu prog-
ramın esasıdır.
Özetle, hükümet programı yalnızca bir 'hızlf özelleştir-
me programıdır.
Özelleştirme, kimi ülkelerde de gündemdedir. Kuram-
sal ve uygulamalı yönleriyle, sürekli araştırma vetarftşma
konusudur.
Yıllardır süren yoğun araştırmalar ve kazanılan dene-
yimler, başanlı özelleştirmeye ulaşılmasi için, etkinlik ve
verimlilik, sosyal adalet ve gerçek değerine satış; serma-
ye kaynaklarının harekete geçirilmesi ölçütlerinin önem-
senmesine yol açıyor. özelleştirmenin zamanlaması, bir
başka deyişle hızı konusundaki tarbşmalar tüm yoğunlu-
ğuyla sürüyor.
Hızlı özelleştirmenin, ekonomik ve toplumsal açılardan
daha yararlı, başanlı ya da üstün olduğu söylenemez. Ne
bilimsel çalışmalar, ne de öbür ülkelerin uygulamalan-
ndan bu tür bir sonuç çıkarılamaz. Özellikle sermaye biri-
kiminin az gelişmiş/gelişmemiş olduğu, Türkiye gibi ülke-
lerde, çoğu kez, KIT'in her birinin ayrı ayrı değerlendiril-
mesi ve satılmasının daha olumlu sonuçlar verdiği görülü-
yor. Kısaca, bilimsel araştırmalar ve uygulamalar hızla
özelleştirmenin büyük başarısızlık ve yıkımlara yol açtığını
kanıtlıyor. Özelleştirme saplantsı ve olağanüstü hız özle-
minin, nesnel ölçütlerle değerlendirilmesi olası mıdır?
Umarız tüm toplum kesimleri bu soruya olumlu yanıt
ararlar. Çünkü demokratikleşmeyi tümüyle bir yana bı-
rakan, buna karşılık ekonomi poJitikasını tümüyle hızlı
özelleştirmeye dayayan bir hükümet programı söz ko-
nusudur.
Bu, gerçekten olağandışı dengesizlikten doğacak so-
nuçlar, özellikle de olumsuzluklar ve kazalar, yalnızca hü-
kümeti değil, hepimizi ilgilendiriyor.
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ
ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA
Tokyo'da zelzele18 haziranda Miyazavva hükümeti güven
oylamasını kaybetti. Böylece, kesintisiz olarak
38 yıldır Japonyayı yöneten Liberal Demokrat
Parti (LDP) iktidarı çöktü. Birçok Japon politika
yazanna göre bu politik zelzele Berlin du-
varının çökmesi kadar önemli ve şimdi Japon-
ya'da bir köklü reformlar süreci başlayabilir. Bu
sürecin olası yönü ve hfzı ise Japonya'nın dün-
ya sistemi içindeki yerini değiştirecek ve böyle-
ce uluslararası dengeleri etkileyebilecek po-
tansiyellere sahip.
Politik krizin kökleri
Japonya'da politik sistemin sarsılmasının
kökleri şiddetli bir ekonomik durgunluğun tahri-
batı ile soğuk savaşın bitmesinin yarattığı or-
tamın birleşmesinde yatıyor. Bu iki önemli ge-
lişme LDP'nin sıradan liderliğine, sık sık adının
mali skandallara karışmasına. Yakuza (Japon
Mafyası) ile olan ilişkilerine rağmert, 38 yıldır
kesintisiz süregelen tktidarını yıktı. Uzun LDP
iktidarı, istikrarlı bir ekonomik gelişmeyi LDP'-
nin belli bir beceri ile yönetmesine, II. Dünya
Savaşı sonrasında. SSCB'ye karşı oluşan Batı
ittifakı içinde ABD liderliği ile yakın ilişkilere sa-
hip olmasına dayanıyordu. Aynca muhalefet
partilerinin, Japon aydınları arasında, "Japon-
ya'da gerçek muhalefet partisinin ABD olduğu"
şeklinde şakalara yol açacak kadar zayıf ol-
ması, kısaca LDP'nin alternatifsiz olması da
LDP iktidarının sürekli olmasında önemli bir rol
oynadı. Ne var ki 1990'da gayrimenkul piya-
sasında başlayan çöküş. ekonominin gerileme-
si ve üretimin reel olarak % 12 düşmesi LDP'-
nin ekonomik başanlarına gölge düşürdü. Mali
skandalların peş peşe patlaması LDP liderliği-
ne karşı olan güveni şiddetle sarstı. Bir kamuo-
yu yoklamasına göre, LDP hükümetinden hoş-
nutsuz olanların oranı şu günlerde yüzde 79'a
kadar çıktı (The Economist: 26/6/93 sf 69).
'Soğuk savaş'ın bitmesi ise Japonyayı iki
yönöe etkiledi. Birincisi, SSCB ve Çin tehlikesi-
nin kalkması Japonya'nın bölgede, güvenliği
için, ABD'ye olan ihtiyacını azalttı. Ama, LDP li-
derliğı, uluslararası politikada hâlâ 'körü körü-
ne' ABD dümen suyundan gitmeyi tercih eden
politikacılardan oluşuyordu. Son yılfarda ABD
ve Japonya arasındaki ekonomik anlaşmazlık-
lar arttıkça, bupolitikacılarLDPIiderliğinintutu-
munu giderek daha yetersiz bulmaya başladı-
lar. Üstelik 1980'lerin sonundan itibaren Japon-
ya'nın, ABD'ye ihracatının payı toplam ihracatı
ji ve Sanayi Bakanlığı) bürokraöarının devlet
üzerindeki etkıleri kırılmalıydı. Böylece yöne-
tim, iş çevrelerinin daha geniş ve çeşitli bir şe-
kilde temsil edildiği, daha çok tartışmaya, ya-
ratıcılığa ve inisiyatife izin veren bir hükümete.
politik partıler sistemine ve politikacılara geç-
meliydi. Bu arada Japonya'nın deniz aşın böl-
gelere asker göndermesini engelleyen anaya-
sa maddesi de kaldırılmalıydı. LDP'den son
Başbakan Miyazavva bu değişiklikleri yerine
getirmeyi vaat etmesine rağmen hiçbir adım
atamadı. Bunun üzerine LDP'den kopmalar
başladı ve nihayet 35 kişilik bir iç muhalefetin
etkisi ile Miyazawa güven oylamasını kaybetti,
• Miyazavva hükümeti, bir LDP
fraksiyonunun başkaldırması ile güven
oylamasını kaybetti. Bunu, partiden
istifalar ve yeni partilerin doğması
izledi. Japonya'da politik sistemin bu
hjzla sarsılmasının kökleri, şiddetli bir
ekonomik durgunluğun tahribatı ile
'soğuk savaşın' bitmesinin yarattığı
ortamın birleşmesinde yatıyor.
içinde, 1989'da % 37.2'den 1992 de % 28.2'ye,
ABD'ye yaptığı yatırımlarının toplam dış yatrı-
mları içindeki payı da % 50.3'ten % 48.3'e düş-
müştü. Bu sırada Doğu Asya'ya ihracatının payı
toplam içinde % 16.4'ten % 28.5'e ve yatı-
rımlarının toplam dış yatırımlarının içindeki payı
da % 11.7'den % 16.7'ye çıkmıştı. Demek ki Ja-
ponya'nın ABD ekonomisine bağımlılığı azalı-
yor ve dünyanın en hızlı büyüyen ekonomik böl-
gesinde ise etkisi giderek artıyordu. Işte bu ko-
şullan göz önüne alarak Japonya, ABD'ye hayır
demeyi becerebilmeli ve uluslararası arenada
da daha atak ve etkin bir politika izlemeliydi.
Japonyanın politik kurumları da bu ihtiyaca
uygun olarak değişmeli, örneğin MITI (Teknolo-
genel seçimler 18 temmuzda yapılacak.
LDP hükümetinin çökmesinden ise ana mu-
halefet partisi Sosyal Demokrat Parti değil de
yeni kurulan muhafazakar partiler faydalana-
cak gibi gözüküyor. Hatta LDP'ye karşı olduk-
ları için SDP'ye oy verenlerin bir kısmının da
SDP'yi terk etmesi bekleniyor. Bu yüzden De-
mokrat Parti ile LDP'den ayrılanların kurdukları
partiler yeni politik manzaranın oluşmasında
büyük rol oynuyor. Yeni Doğmuş Parti: LDP eski
ağırtoplarından,Tsumoto Hata ve lchiro Oza-
wa tarafından kuruldu. Ozavva partinin perde
arkası lideri, eski Içişleri Bakanı, kabine baş
sekreteri ve LDP eski genel sekreteri, mali kay-
nak yaratma uzmanı, ınşaat ve telekomünikas-
yon sanayiileri ile yakın ilişkilere sahip (Busi-
ness Week, 5 temmuz). Hata, eski Tarım ve Ma-
liye Bakanı karizmatik bir politikacı olarak dik-
kati çekiyor. Japonya'nın Yeni Partisi, Morihiro
Osakawa, eski LDP'li ve bir aristokrat; Yeni
ûrtcü Parti (isim çevirileri yaklaşık), LDP eski
milletvekili Asahiko Mihara tarafından kuruldu.
Koalisyona doğru
Işveren çevrelerinin Hata'nın partisini des-
teklemeye karar verdiğine dair işaretler var.
Ama bu partilerin hiçbirinin tek başına hükümet
olma şansı yok. Bunlar esas olarak 'şehirli' par-
tiler. Halbuki oyların yandan fazlası kırsal alan-
lardan geliyor ve LDP de halen buralarda güçlü.
Üstelik, seçmenlerin % 10'unu barındıran Tok-
yo'da 27 haziranda yapılan bolgesel seçimler-
de LDP iskem/e sayısını 42'den 44'e çıkararak
hâlâ büyük bir güç olduğunu gösterdi. SDPnin
iskemle sayısı ise 29'dan 14'e düştü. Japonya
Yeni Partisi ise aday çıkardığı 22 iskemleden
20sini kazandı. Gelecek seçimlerin sonuç-
larını, iki etken belirleyecek. Birincisi yeni parti-
lerin tempoyu koruyabilmeleri ve kendilerini iyi
anlatabilmeleridir. Ikinci etken de LDP'-
nin ekonomik kriz döneminde ülkenin ve ekono-
minin tecrübesiz insanlara bırakılmaması ge-
rektiğini söyleyerek, seçmenin istikrarsızlık
korkusu üzerine oynanması.
Bu koşullarda senaryo iki yönlü. Birincisi 18
temmuz seçimlerinden sonra Japonya belli bir
süre için, büyük bir ihtimalle LDP'yi de kapsa-
yan koalisyonlarla yönetilecek. Bu ister iste-
mez bürokratların etkisini arttıracak ve önemli
ekonomik ve politik kararların çıkmasını gecik-
tirecek. Uzun vadede ise bu değişiklikler eğer
şu andaki yönünü muhafaza ederse içeride
nispeten' daha çoğulcu bir politik yapılanma
yaratabilecek. Ama bu değişikliklerin esas etki-
si uluslararası politikada daha atak ve inisiyatif-
li. ABD'den bağımsız bir Japonya'nın oluşması
olarak kendini gösterecek. Bunun ise 'soğuk
savaş' sonrası değişen uluslararası dengelere
bağlı olarak artan çelişkileri daha da şiddetlen-
direceğini düşünüyorum.