26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 31 TEMMUZ1993 CUMARTESİ 10 DIZIYAZI 'PKK, Bingöl'de yanhş yapü' KEMAL BURKATLA KÜRT SORUNU ORAL CALI 5LAR -3- A teşkeşten sonra siz Abdul- lah Öcalania diğer Kürt örgütlerinin liderieri, Av- rupa'da > aşayan Kürt ör- gütlerinin liderieri ve Ce- lal Talabani Şam'da bu- kçtumız. Ateşkesin koşullannı ve Kürtier arasındaki üişkileri gözden geçirdiniz. Ve bu muhtemelen Suriye'nin kofltroiünde oldu. BURKAY - Biz Şam'da buluştuğu- muzu söylemedik. - Ama herkes öyle olduğunu biliyor. Si- zn söytetnemiz önemli değil. mek ıçın uygun bır araçtır, banşçı çözûm için uygun bir araçtır; hem de biz bölgede genel olarak Kürt sorununun banşçı çözûmünden yanayız, kornşu ülkeler arasındaki ihşkılerin banşçı çözüm- lere kavuşturulmasından yanayız. Mesela su soru- nu; diyoruz ki, bu ırmak- lann kaynakları Kürdis- tan'dadır. Dicle'nin, Fırat'ın. Bunda en başta Kürt halkının söz sahibi olması gerekir. Çünkü bi- zim ülkemizden dogan Elazığ-Bingöl karavolunda pusu kuran PKKIı teröristler 33 askeri şehit etmişti. Katliamdan sonra bölgede geniş çaplı operas- yotılar düzenlenerek teröristler kıskaca alınıp bulunduklan vadi baştanbaşa bombalandı.Şefait erlerin cenazeleri Diyarbakır 2. Taktik Hava Kuvvet Komutanlığında düzenlenen törenle memleketlerine gönderildi. Ateşkesin sona ermesinde Suriye bilmecesi BURKAY - Biz onu söylemedik. bu- gûn de söylemıyorum. Biz buluştuk ger- çekten. Ortadoğu'da buluştuk, ama ne- redeydi o ayn bir konu. Diğer yandan bu buluşmamız kesinlikle Suriye'nın deneti- mınde veya Suriye'nin yönlendirdiği bi- çimde olmadı. Biz gerek Talabani, ge- rekse Abdullah Öcalan'la kendi irade- mizje görüştük. Bunun dışında herhangi bir dış gücün katkısı, etkisi olmadı. En aandan benim açımdan öyledir. Sonra Kürt hareketinin çıkanna olan, ulusal hareketin çıkanna olanı biz orada sap- tadık. Ona uygun şekilde davrandık. o kanıdayım. - O dönemde şöyle bir yorum da ya- pddı: Suriye'nin ateşkeşten memnun ol- raadığı söylendi. Türkiye ile olan pa/ar lı- klannda veya güç hesaplannda PKK varlığı Suriye için bir pazariık konusu ola- rak hep kabul edildi. Suriye yönetiminin ateşkesle böyle bir imkanın elden gittiği gibi bir endişeye kapıldığı söyleniyor .Son gelişmeler sırasında da. bugün görülcbi- len, başlayan olaylaria birlikte Suriye'nin de bir rolü olduğuna dair yorumlar yapddı. Özellikle sol çevrelerde olsun, di- ğer çevrelerde olsun böyle yorumlar yapddı. Ateşkesin ortadan kalkraasına Suriye'nin memnun olduğu iddası \ar.Siz bunu nasıl değerlendiriyorsuDiız? Suriye'nin tavn BURKAY - Ben bilemiyorum. Suriye gerçekten ateşkeşten memnun oldu mu. olmadı mı? Ve yeniden çatışma başladığı zaman Suriye'nin tavn acaba ne oldu? Yalnızşunu söyleyebilirim: Açık ki Suri- ye bir bölge ülkesidir. Suriye de Kürt so- rununda yeri olan bir ülke; ilişkıleri, rolü olan bir ülke. Ve onlar kendi çıkarlannı gözetiyor doğal olarak, bölgedeki bütün ülkeler gibi. Kürt sorunu ile ilgilenen bü- tün ülkeler gibi. Suriye'nin de Kürt soru- nunda mutlaka savaşçı olacağını, her za- man savaş isteyebileceğini veya bundan yararlanabileceğini de düşünmemek lazım. Öyle gelişmeler olabilir ki, banşçı ola- bilir, ama Suriye"nin de yaranna olabilir. Örneğin bölgede su meselesi adil bir şe- kilde çözülürse ve Kürt sorununun çö- zümü, Kürtlerin Türkiye Kürdistanı'- nda kendi haklanna kavuşmalan. örne- ğin bir demokratik federasyon, eğer bu yönde olumlu sonuçlar doğurursa Sun- ye neden bundan yana olmasm? Diyehm ki biz. bizim poliükamız en azından, par- ti politikamız öyledir. Biz demokratik fe- derasyonu savunuyoruz. Bize göre bu hem Türkiye'deki Kürt sorununu çöz- ırmaklardır. Tarihsel ola- rak bu ırmaklar güneye akıp gıtmiştir, Arabistan"ı da sulamıştır. O halde bu su sorununu adil bir şekil- de çözmek gerekir diyo- ruz. Yani Suriye'yi ve Irak'ı da susuz bırakma- dan, bir baskj araa ola- rak kullanmâdan bu so- runu çözmek mümkün- dür. Ve biz Kürtier böyle- sine olumlu bir rol oyna- yabiüriz diye düşünüyo- ruz. Bingöl olayı S.'uriye gerçekten ateşkeşten memnun oldu mu, olmadı mı? Ve yeniden çatışma başladığı zaman Suriye'nin tavn acaba ne oldu?Bilemiyorum. Suriye de Kürt sorununda iüşkileri, rolü olan bir ülke. Ve onlar kendi çıkarlannı gözetiyor doğal olarak, bölgedeki bütün ülkelergibi. Kürt sorunu ile ilgilenen bütün ülkeler gibi. - Şimdi siz ateşkese destek verdiniz. Yam PKK'nın ateşkesini olumhı karşı- ladığınızı ilan ettiniz. Fakat Bingöl olay- ları ile birlikte benim açıklamalannızdan izlediğim kadanyla esas vuruşunuzu yeni- den Türk hükümetinin tutumuna. Türk ordusunun rutumuna yaptınız. Mesela Öcalan Bingöl olayları için "Bu bir talih- sizlik olmuştur" dedi. Ama ben sizin açı- klamalannızdan izlediğim kadanyla işin bu yönüne vurgu yapmaduıız. Neden bu ateşkes ortadan kaldırddı? Burada PKK'- nın da bir günahı yok mu? Belki de Kürt hareketlerinin uzun yıllardan gelen prob- lemlerini kaşunak istemediğiniz için böyle davrandınu. Ben si/den şöyle bir tutum bekledim: Bingöl olaylarında iki tarafın da sorumlnluğu vardır veya Bingöl olay- lan ile başlayan sureçte iki tarafın da so- rumluluğu vardır. Böyle bir açddama yapmadınız... BURKAY - Bingöl olaylannı olumsuz bulduk. Başlangjçta gerçekten olay nasıl cereyan etti henüz belli değil, açık değil- di. Olay netleştikten sonra bizim tutumumuz böyle oldu. Olayı olumsuz bul- duğumuzu söyledik. Keş- ke gerçekleşmeseydi. Ama olay, Türk devleti- nin bölgede yüriittüğü son politikanın. eylemle- rin bir sonucu oldu; biz bunu beürttik. Doğrusu da oydu. Bugün de o kanıdayım. PKK tek ta- raflı ateşkes ilan etmişti. Bunun tek taraflı yürü- meyeceği belli idi o za- man. Her ne kadar devlet bölgedeki büyük bahar operasyonunu durdur- duysa da tümüyle durdurmadı. Bunu kısmen sürdürdü. Ve bunu PKK'nın altını oyma, köşeye sıkıştırma, dağdaki sılahlı gruplan dağıtma amaayla yürüt- tü. Bu çok açıktı. Bu yüzden mesela Kulp, Lice, Sason yörelerinde köyler bo- şaltıldı. yer yer bombalandı. Bu dönem- de başka yerlerde de çatışmalar oldu, 100'ün üzerinde insan öldü. Bunun bir bölümü PKK'nın gerillalanydı. Dola- yısıyla bu sıkıştırmanın bir yerde tepkiye yol açacağı belliydi. Hükümet güçleri. Celal Talabani, Abdullah Öcalan ve Kemal Burkay Kürt Cephesi için el ele vermişlerdi ordu birlikleri bunu yaparken bunun bi- lıncindeydiler. Belki de bu sonucu sağla- mak istiyorlardı. O sonuç orada sağ- landı. Bingöl olayında bu sonuç sağ- landı. Gerçekten orada PKK bir yanlış yaptı. Bunu denetleyemedi; şu bölümüy- le, bu bölümüyle yaptı ama. bu politi- kanın ürünüydü. Bunu görmek gereki- \ordu. O halde bir taraf sistemli bir şekil- de kurnazca bu sonucu almava çalışı- rken, ve alırken PKK'yı suçlaftıak ger- çekçi olmaz tek başma... "İki taraf da ateş kessin" - Ateşkesle birlikte bir sürcç yaşandı. Halk rahatladı orada. Yer yer devletin operasyonları sürse bile eskisinden ol- dukça olumlu bir dunım ortaya çıktı. Türk de\leti içinde banşçı çözümden veya işin siyasi çözûmünden yana eği- limler daha fazla ifade edibneye başlan- dı. Ama dediğiniz gelişmeler sonucu, PKK'nın kendi iradesi dışında, merkezi iradesinin dışında. onaylamadığı bir ey- lem sonucu Bingöl olayları patlak verdi. Türk devleti operasyonlara girişti. Ar- kasından PKK ona karşılık verdi. Ve böyle bir süreç başladı. Peki şu ortam içinde siz PKK'ya mesela yeniden bü- tün bunlara rağmen. işin olumlu çözü- münde sizin ateşkesiniz iyi bir rol oy- nar.gelin bir ateşkes çağnsı daha yapın der misiniz? BURKAY - Bu gerçekçi olmaz. Biz bir çağn yaptık. Ama bu çağn tek ba- şma PKK'ya yönelik değil. Birkaç gün önce bizim bir bildirimiz yayımlandı. Biz şiddetin böylesine tırmanmasın- dan duyduğumuz endişeyi dile getir- dik ve hem Türk devletine. hem de PKK'ya çağnda bulunduk. Şiddet ey- lemleri dursun, banş ve diyalog yolu açılsın diyoruz. Biz bu çağnmızı dün olduğu gibi bugün de yapıyoruz. Ne yazık ki şu ortamda bunu dinleyecek taraf yoktu. Ve bunun anahtan hükü- metin elindedir. PKK'nın elinde değil. bunu görmek gerekir. Yani PKK'nın tek taraflı 'ben ateş kesiyorum demesi' şu aşamada zaten beklenen sonuçlan doğurmaz. Yani bizim özlediğimiz so- nuçlan doğurmaz. Bunu hükümet yaptığı zaman sonuç doğurabilir. PKK zaten buna açık. Bugün de açık olduğunu söylüyor. Yani hükümet ateşkes önerisinde bulunsa, PKK he- men uyar buna. YARIN: Antalyaeyleıııi SOSYALIZM Tek parti diktatörlüğü hataydı• Pou'tikayaTürkiye tşçi Partisi'Dde başladmız. Daha öncesi var mı onu bümiyorum. TİP içinde politika yaptınız. Bu, o zamanki tek sosyalist hareketiydi Türkiye'nin. Ve daha sonra da sosyaUst bir Kürt partisi kurdunuz. Sizin. dünyadaki sosyalist sistenüerde uygulanan politikanın birçoğunu aynen benimsediğinizi ve geçmiş ideolojuv ahşkaıüıklan sürdürdüğünüzü de yakmdan biliyorum. Proletary a diktatöriüğünden merkeziyetçi parti si stemlerine kadar bütün bu geleneklerin çok sıkı bir savunucusu oldunuz. Yenigelişnteleri sizin ağzınızdan dinleroek S p ^ şimdi sosy aUst bir partinin başkaıusuıız. D k k merkeziyetçilik Ukesi hâlâ M k U i k esas oldu, demokrasi ise neredeysehiç uygulanmadı pratikte. Uhjslararası tecrübeierde de böyleolmuştur. Proletary a diktatörlüğü diye bir genel iktidar bi- çimi vardır, sosyalist ülkelerin. Bu iktidar biçimi sonuçta proletary a diktatörlüğü adı altında küçfik bir ktiğin. hatta bir kişinin diktatörlüğü şeklinde hayat buhnuştur, pratikte böyle olmuştur. Bütün bu tecriibelerin ıştğında siz şu anda hangi noktadasınız? BURKAY - Geçmişten farklı bir noktada. Şunu da ben ekley eyim: Geçmişte bile bizim sosyalist saflardaki tutumumuz diğerlerine çok benzemiyordu. Bugünkü gibi düşünmüyorduk elbette. birçok konuda farklıydık. O dönemin n büyük eksik,düzenin demokratik olmayışıydı. Tek parti dıktatorluğu bana &0TQ K açıniimaz oıaraK yozlaşır, altematifl yoktur. sosyalizm anlayışmdan derin biçimde etkilenmiştik. Ama buna rağmen şunu diyebilirim, kişi olarak ve parti olarak daha demokratik bir anlayışa sahiptik geçmişte. En azından sol arasındaki çatışmalann şiddete dayanmasını yanhş buluyorduk. Tartışma ile yetinmek gerekirdi. İkna için çaba göstentıek gerekirdi. Buna rağmen geçmişteki sosyaüzm anlayışınuzda yanbş olan çok şey vardı. Ve biz bunu son üç dört yıla kadar sürdürdük. Son 3-4 yıhn değişiklikleri bizi sarsü. Çünkü bizim inandığımız, doğru olduğunu sandığımız birçok tabuyu >ıkü bunlar. Bunlan berümsemek biziın için kolay olmadı. Yeni degişikliklere uyurn sağlamak bizim için kolay oknadı, ama şağladık o uyumu. Örneğin biz geçmişte Sovyet sıstemini ve Doğu bloku ülkelerini, sosyalist denen ülkelerdeki sosyalizmi örnek olarak biliyorduk ve iyi bir örnek biliyorduk. Kimi hatalan biz küçümsüyorduk. Yahut da büyük hatalan, yanlışlan göremiyorduk. Sistemin iyi işlediği kanısındaydık. Sosyalizmin; kapitalizmin, yani şu andaki mevcut kapitalizmin çok daha üstünde ekonomik, kültürel yaşamı gerçekleşürmiş olduğunu sanıyorduk, yanıldık. Bunun nedenlerini de tartışük. Bize göre bir kere tek parti diktatörlüğü anlayışı yanlıştı. En büyük eksik düzenin demokratik olmayışıydı, -kı biz diyorduk diğer ülkelere göre bin kez daha So demokratiktir, öyle olmadığını gördük.- Tek parti diktatörlüğü bana göre kaçınılmaz olarak yozlaşır, altematifl yoktur. Sosyalizm kitlelere dayanarak, yığınlara dayanarak kurulmalıdır. Yığınlann ısteği, katkısıyla kunılabilir. Başka türlü sosyalizm kurulamaz. Ancak bir diktatörlük kurulur, öbür kitlelerden soyutlanır. işçi sırufindan soyutlanır. Işçi sınıfı üzerinde de bir baskıya dönüşür. Sizin de belirttiğinız gibi parti diktatörlüğü, grup diktatörlüğüne Merkez Komitesi diktatörlüğüne ve giderek bir kişi diktatörlüğüne dönüşür. Nitekim bütün bu ülkelerde böyle oldu. Ben. Stalin de dahil olmak üzere suçu tek tek kişüere yüklemekle işin içinden çıkamayacağımız kanısındayım. Elbet tek tek kişilerin de rolü vardır. Olumlu ya da olumsuz roller oynayabilirler. Ve Stahn olumsuz bir rol oynamış besbelli. Ama bu salt bir kişi sorunu değil. Bir mekanizma sorunudur. Stahn olmasaydı da bu yozlaşma olacakü. Nitekim birçok sosyalist ülke yozlaştı. Hemen hemen hepsinde bunlar görülüyor. Ve baştaki kişinin iyi bir insan olması da yetmiyor durumu kurtarmaya. Sosyalizm yığınlara dayanan, demokratik yollardan İcurulmah. Bu daçokpartililiği gerektirir. Burjuva partileriyle yanşarak bunu yapmak gerekir. Devrim bile yapılsa, devrimden sonra çok partili demokratik bir yaşam gerçekleştırilmelidir. osyalizm, yığınlara dayanan, demokratik yollardan kurulmak. Bu çok partililiği gerektirir. Burjuva partileriyle yanşmak gerekir. • Siz Sovyetler Birtiği'ndeki değişiklik başladığı sırada karşı çıkıyordunuz ilk başta. BURKAY-Evet. - Hatta siz sapıyor, sosyalizm gidiyor gibisjoden budeğişüdikleremuhafazakârbirtepki gösteriyordunuz o dönemde. BURK\Y - Sovyetler"deki değişiklikleri biz başlangıçta iki yönlü değerlendirdik: Bu açıklık poh'tikasını tümüyle destekledik. Yani sosyalist demokrasinin yetkinleşmesi olarak gördük. Toplum çoksesü olmalidır. basm özgür ohnahdır. Bunu destekledik. Ekonomik değişimi ise kuşkuyla karşıladık. Yani yenilenmeden yana olduğumuzu söyledik. Sosyalist ekonomi de yenilenmelidir, eski yöntemlerle gitmez dedik. O konuda ilkesel olarak yine destekledik. Ancak örneğin toprağın yeniden köylülere dağıülması. özel mülkiyet haline getirilmesine karşı çıkük. Bu, sosyalist ekonomiye aykın bir tutumdur dedik. Bunuihtiyatlakarşıladık. Reformlan destekledik, ama kapitalizme yönelmeyi yanhş bulduk. Buda doğal bir şey. Çünkü sosyalizmi savunuyoruz. Biz sosyalızmin demokratik olmasını istiyoruz, açık olmasını ıstiyoruz. yenilenmesini istiyoruz. Eski ekonomik çark da değişmek zorunda. Ama kapitahzme dönüşten yana olmadık. SÜRECEK POLITIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Çok Yazık Olmuş... Dünyanın, nüfusu bir milyonu aşan kentlerinin hemen hepsinde metro varmış... Artık çağımızda milyonu aşan kentler metrosuz ve tramvaysız olmuyormuş. Toplu ta- şıma ancak metro ve tramvayla olasıymış. Büyük kent- lerimizin metro ve tramvayla yanıp tutuşan belediye başkanlarını tanıdım. Araları açık olsa da Dalan ve Sö- zen'in Istanbul için metro ateşiyle yanıp tutuştuklarına tanıklık ettim. Metro için ilk kazmayı vurma şansı Prof. Nurettin Sözen'in oldu. Dalan, Aksaray - Esenler tram- vayını gördü. Ali Dinçer'den sonra Ankara metrosunun kazması Murat Karayakpın ın elindeydi. Yüksel Çakmur'un izmir metrosu için nasıl yanıp tutuştuğunu Nadir Bey'in büstü- nün açıldığı gün kendinden dinledim. Izmir'e metro ge- lecekti. Kentler için metrodan söz ediyoruz ama ilk iş, kazma- yı vurmada... 1871 yılında istanbul metrosu (tünel) için Fransız mühendisi Mr. Gavand ilk kazmayı vurmuş... Dört yıl sonra 17 Ocak 1875'te tünel (metro) işletmeye açılmış. Bu tünelin yüzyılı aşkın bir süre adı anılmış ama bir daha kazması vurulmamış... Gelmiş geçmiş beledi- ye başkanları sözünü etmişler ama, kazmasını vurama- mışlar. Birçok projeleryapılmış; bunların içinde Fransız, Italyan, Rus, Alman, Amerikan projeleri var... Hiçbiri gerçekleşmemiş. Son yıllara doğru bir özet yapacak olursak, 1973 yılında devlet Istanbul metrosunun yapı- mını üstleniyor. Birbakanlarkurulukararıylagörevlmar Koordinasyon Kurulu'na veriliyor. Bu projeler, yıllar içinde el değiştirerek, makamlar arasında dolanıyor. Sonunda Nurettin Sözen döneminde benimseniyor. So- zen yönetimi projeyi etaplara bölerek kendi özkaynakla- rıyla gerçekleştirmeye karar veriyor. Işe Taksim - 4. Levent kesiminden başlıyor. 30 Eylül 1991 yılında, Taksim'de hat boyunca 23 metre derinlikte, 40 metre uzunlukta ön tünelin temeli atılıyor. Vaktiyle belediye başkanları trafik sıkıştı mı, alt ve üst geçitler (Aksaray - Karaköy) yaparak trafiği hafifletip göz boyarlardı. Bunların içinde en çok takdir toplayan Haşim ışcan oldu. Kimse metro için kazma vurmaya ce- saret edemedi. Bu cesareti başkanlar arasında ancak Sözen göze alabildi. Şimdi tünel kazılıyor, yakında ray da döşenebilir. Sayın Sözen birkaç gün önce bizlere yapılanları gez- dirdi, gösterdi. Birazçamurlar içinde bocaladık, karan- lıklar arasında dolaştık ama doğrusu değer. Metroyu gezmek için halk günleri de düzenlemiş. Halk, kentinde neler oluyor, bitiyor öğrenecektir. Kuyuları, tünelleri, geçitleri gördük. İlk kazma vurulmuş, yol açılmış, ardı gerçekten gele- cektir. Hükümette, koalisyon da olsa yapılanları engelle- yenler varmış; yeri geldiğinde kalkar. Son durum şöyle- dir: Fiilen 11 Eylül 1992 günü başlayan Istanbul metrosu birinci aşama yapımı dokuz ayrı şantiyede sürdürülü- yor. Ana tünellere ulaşmak için bağlantı tünelleri ve kuyuları tamamlanmış... llerleme bir buçuk km'dir. Ken- di terimleriyle anlatacak olursak, her girişten tünel ek- aenine önce iki tünel aynası, daha sonra dört tünel aynası vardır. Böylece 18 ayna çalıştyor. llkin Taksim'- 4. Levent'e ulaşılacaktır. Sonra Taksim - Topkapı geliyor. Istanbul, tarihi surlar gibi, tarihi metro- suna da kavuşuyor. Neden bu kadar geç kalındığınaçok üzüleceğiz. Istanbul'a yazık etmişler. Birkaç otomobil satmak için deger miydi? BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ John Boonnan'ın bi- ürnkurgu türündeki ünlü fümi... Bir görevin yürii- tülebihnesi için merkez olarak seçilen yer. 2/ Evin bölümü... Fin hamamı. 3/ "Akarsu krosu" da de- nilen bir spor dalı. 4/ Uçurum... Kanşık renkli. 5/ Soyundan gelinen kimse... "Güzel sever di- ye - - - ederler'Benim 8 Hak'tan gayn sevdiğim g mi var" (Karacaoğlan). 6/ Un, et ve bamya ile yapılan bir yemek. 7/ Türkiye'nin ilk deniz araşürma gemisinin adı... Eski Türklerin yağmur yağdınp yel es- tirdiğine inandıklan büyü taşı. 8/ Anadolu'nun kırsal kesiminde er- kekler arasında düzenlenen yaren toplantılanna verilen ad... Radon elementinin simgesi.9/ Zaviye... Mallar, saulacak şey ler. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Cacoyannis ın. Nikos Kazanca- kis'in aynı adh romanından sinemaya aktardığı ünlü film... Yünden dövülerek yaptlan kahn ve kaba kumaş. 2/ Her yam suyla çevrili kara parçası... Bir cins sülün. 3/ Giyim süsiemede, şapka, canta, sepet örmede kullanılan parlak renkü ve dayanık- h şerit... Kaüşıksız. 4/ Tantalın simgesi... Bir oyun ya da fılmde dinlenme süresi. 5/ Eski Mısır'da ölülerin koruyucusu olan tan- n... Bir soru sözü. 6/ Sanı... Tayland'ın eski adı. 7/ Afrika'da bir ülke. 8/ Ses... Eskiden şairi bilinmeyen şiirlerin altına yazılan sözcük. 9/ Gümüş üstüne kurşunla işlenen siyah nakış... Lütfi Akad'ın bir fümi. İLAN ÇA Y ASLİYE HUKUK HÂKÎMLİĞİ'NDEN 1993/87 Davacüar Kadir Akdağ ve Ayşe Taşbaş vekillerinin davalılar Hasan Akdağ, Fatma Uğurluer, Neriman Çeün, Elif Salük. Halis Saluk, Fikriye Salük, Adalet Salük aleyhlerine mahkememizde ika- me eylediği Çay Aktaş mahallesi Pafta: 23, Ada: 70, Parsel: 2 nolu taşınmaz üzerine yapılan inşaaün davaalar tarafından yapıldığının tesPitine dair tesPit davasında aşağıda isimleri yazılı davalılara dave- üye tebliğ edilemediğinden ilanen tebliğine karar verünıekle: Davalılann adresleri de zabıta kanalıyla tespit edilemediğinden davalılar Elif Salük. Halis Salük. Fikriye Salük, Adalet Salük'lann 20.9.1993 günü saat 09.00'da mahkememizde yapılacak duruşmada bizzat veya kendilerini temsil eden vekillerinin hazır bulunması, bu- lunmadıklan veya vekille temsil olunmadıklan takdirde HUMK'un 213 ve 377. mad. uyannca yargılama yokluklannda yapılarak gıyap- lannda karar verileceği adı geçerdere ilanen tebliğ olunur. Basın: 50065 İLAN T.C. KIZILTEPE KADASTRO HÂKİMLİĞİ'NDEN 1990'88 Tespite itiraz davasından dolayı davacı Maliye Hazinesi ve da- valı Mahmut Kaplan arasında icra kılınan açık yargılama sonunda; Davah Mahmut Kaplan adına çıkanlan davetiyenin adres yeter- sizliği nedeniyle tebliğinin bila ikmal iade edildiği ve zabıtaca yapılan tüm aramalara rağmen adı gecenin adresinin fesbit edılmediğinden ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla; Kızıltepe ilçesi Tepebaşı mahallesine ait ve kadasuoca 452 ada, 15-17 parsel olarak tespiü yapılan taşınmazın 22.9.1993 günü saat 09.00'da yapılacak duruşmaya gelmediği veya kendisini bir vekille de temsil ettirmediği takdirde duruşmanın gıyabınde yapılacağı gibi ge- rekli karann da verileceği ilanen tebliğ olunur. 16.7.1993 Basm:50071
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle