19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 20TEMMUZ1993SALI 6 Beyne giden oksijen miktannı azaltarak cinsel heyecanı arttırma yöntemi 'otoerotik asfıksi', tartışılıyor TarihineniyisaklanmışcinselsırnHaber Merkezi - Beyne giden oksijen mıkıannı azalıarak cinsel heyecanı arttırma yöntemine •otoe- rotik asfıksi" deniyor. Bu yöntem genellikle bovnun etrafına geçirilen bir ilmeğin yardımıyla uygulanıyor. Bugüne kadar daha çok mazoşistler tarafından uygulandığ bilinen bu yöntem. bazen daha genç ve tecrü- besiz insanlar tarafından da orgazm sırasmda duyarlılığı arttırdığı inan- cıyla, mastürbasyon sırasında kulla- nılıyor. Nasıl ve neden yapıldığıyla ilgjli söylentilererkek soyunma oda- lannda ve yurtlarda dolaşadursun söylenmeyen şey, bu yöntemin öl- dürücü olabileceğı. The Independent gazetesinin habenne göre Esse\'ten kalp-damar hastalıklan uzmanı Dr. Dean ko- nuyla ilgilı olarak "Boyunda bulu- nan vagus sınirine baskı yapıldıgı- nda anı ölüm meydana gelebilir. Basınçtaki ani yükselme. kalbe me- saj yollayarak bir kalp knzine yol açabilir. Bu uygulamanın sağlığa son derece zararlı ve tehlikeli ol- masının sebebi bu" dıyor. Kinsey Enstitüsü tarafından 1990 yılında yayınlanan "Seks Üzerine Veni Rapor"da otoerotik asfıksi. "Beyne giden oksijenin kasıtlı ola- rak azaltılması - geçicı boğulma" olarak tanımlanıyor \e " Bu yönte- Rugüne kadar daha çok mazoşistler tarafından uygulandıgı bilinen bu yöntem, bazen genç ve tecrübesiz insanlar tarafından da kullanılıyor. min orgazm sırasında duy ulan zevki arttırdığına inanılmasına rağmen bugüne kadar bunu doğrulayan bı- lımsel bir sonuç alınamadığı" belir- tiliyor. Herhangi bir tehlike duru- munda kendilerini kurtarmaya ya- rayacak güvenlik önlemleri aldık- lanna inanan kurbanlar bile bu uy- gulama sırasında yaşamlannı yitire- biliyor. Bir kere kandaki oksijen miktannı azalttıktan sonra boyun- lanndakı bağı gevşetmelerine firsat bulamadan bilinçlerini yıtirebile- ceklerini anlamıyorlar. Edinburgh Kraliyet Hastanesi klinik danışmanlanndan Dr. John Bancroft'a göre bu uygulamayı teh- likeli hale getiren unsurlardan biri degiz!iyapılıyorolması."Biraksılık olduğu takdirde sizı kurtaracak kimse olmuyor" dıyor Dr. Banc- roft. ABD'de yapılan biraraşürma, her yıl meydana gelen ölümlerden 500- 1000'ine otoerotik asfıksınin sebep olduğunu ortaya çıkardı. FBI tara- fından bu olavlann I35'i üzerinde yapılan bir incelemedc kurbanlann yaş ortalamasının 26 olduğu görül- dü. Bu tarzda 150 olayı ınceleyen Dr. Dietz. "Bu yönteme tekrar tekrar başv uranlann neredeyse tümü. cinsel mazoşızm diye bilinen psıkoseksüel bir rahatsızlığı olan insanlar" diyor. Otoerotik asfıksi tabu olarak kaldığı sürece. kurbanlan çoğalmoya devam edecek. Bundan birkaç yıl önce Vanity Fair dergısınde yayım- lanan bir yazıda ergenlik çağındaki oğlu otoerotik asfıksiden ölen bir baba. bu tehlikeli uygulama için."Ta- rihin en iyi saklanmış sırn" diyor. Bu, ne yaak ki bugün de geçerli bir tanımlama. indelikyâş? ir nasıl giyinir diye fünüyor insan. Ama moda biraz da yaratı ve çılgınlık ürünü değil mi? Sanki bilim-kurgu fılmlerinin kostümleri gibi. Her biri uzay çağının değişik ve çarpıcıçizgilerini yansıtıyor sanki. Garip ama carpıcı tılistlerdeahif iç fnçokuzağında ^ieğil, mimarbkta kağıt üzerinde düşünüp bunu kağıda uyguluyorsunuz, modada da farklı bir şey yapmıyorsunuz. Ama kullandığımız malzeme biraz farklı" diyor. Academia'nın genç stilistler için açtığı yanşmada bilinen moda kalıplannın dışına çıkıldı Moda,herbirçılgınlığıkaldırırHaber Merkezi - İlk bakışta çarpı- cı, son derece garip modeller. Birisi Babil Kulesi gibi kat kat. Bir diğeri sadece siyah şeritlerden yapılmış ha- vasında. Bir başkası. üst kısmı ta- mamıyla bedene oturmuş ve büstün dörtte üçünü açık bırakıyor. "Gün- dehk hayatta bunlar nasıl giyilir?" diye düşünüyor insan. Bir de man- kenlerin saç biçimleri. kurgu-bilim fılmlerindeki kadınlannkine benze- yenmakyajlan... Hiç bir bilinen modaya. moÖa ka- lıbına oturtulamayan stiller... Sunu- luşlan çok da avant-garde (öncü) bir ortamda yapılınca insana daha da çarpıcı geliyor. İşte. BeyTnen'in iki yıldır yaptığı Academia yanşma- sı finallerine kalan çizgilerden, stil- lerden örnekler. Aslında Academia bambaşka bir rüzgâr estiriyor. Şimdiye kadar Tür- kiye'de hiç denenmemiş, yapılma- mış bir şey bu. Genç stilistler için açılan bir yanşma. Her stilist kendi dosyasıyla yanşmaya katılıyor. Ön elemede 30 kişi eleğin üzerinde kalı- yor. Finallerde de beş yanşmacı... İş bununla da kalmıyor. Acade- mia yanşmasında finale kalan yanş- macılann önleri açık. Mutlaka önemli hazır giyim, tekstil kuruluş- lannda kendilerine yer edıniyorlar. Academia"nın amacı. taklitten uzak yeni bir moda yaratmak. Fikir babalığını da Cem Boyner yapmış. Academia Bölüm Müdürü Behire Özbaş olayı şöyle anlatıyor: "Fikir Cem Boyner'den çıktıktan sonra Beymen grubu olarak otur- duk. çahştık. Dünyada bunun bir örneği olduğunu da pek sanmıyo- rum. Çeşıtlı okullar stilizm yanşma- lan açıyorlar. ama bu yanşmadan sonra kazananlann ürünlerinin bi- rebir uygulandıgı yer. Academia. "Birinci yanşmayı Aralık 1990'da açtık ve beklediğimizin çok üzerinde katılım aldık. Bu arada yanşmayı her sezon yapamayacağımızı da an- ladık. Çünkü her sezonda süre çok kısalıyor, çalışma zamanı çok dara- lıyordu. Yılda bir kez yapılmahydı." lıkta kâğıt üzerinde düşünüp bunu kâğıtüzerindeuyguluyorsunuz. Mo- dada da farklı bir şey yapmıyor- sunuz. Moda. üzerinde bir sürü kül- türü banndırabiliyor. Bana her za- man çok canlı bir alan olarak gö- riinmüştür. Oysa iç mimarlığın içine teknik. mühendislik de giriyor. Da- ha köşeli. Modada ise olay daha yu- muşak." Academia'nın amaa nedir, soru- muza Behire Özbaş şu yanıtı veri- yor: Y.anşmaya katılan tüm stilistler farklı olmak için alabildiğine düş zenginliklerini yansıtmayı yeğlemişler. Academia'ya katılan yanşmacılar tanınmış isimler değil. Bazılan doğ- rudan bu işle ilgili. bazılan ise tama- mıyla farklı dallarda uğraşırken sti- listliğe ilgi duyan kişiler. Hepsi de gencecik insanlar. Son Academia yanşmasında finale kalanlardan Tayfun Mumcu. iç mimar. Ama o, özellikle görsel sanatlarda güzel sa- natın bir dalına eğilimi olanlann di- ğer dallarda da başanlı olabılecekle- ri inancında. Şımdi yaptığı işın esas mesleğıyle çok yakından ilgili oldu- ğunu savunuyor. Diyor ki: "Moda. iç mimarlığın çok uza- ğında bir olay değil. Bırdeiçmimar- "Amaç. şu anda Türkiye'de tasa- nm yapan. Türkiye'de ya da Türki- ye dışında stilist olarak çalışan genç- leri keşfetmek. onlan keşfettikten sonra Türk tasanm ve tekstil piya- sasına tanıtmak. Tanıttıktari sonra da onlann ürünlerinden koleksiyon üretmek. Ama biz bu yanşmacılann her binne, sırf bizimle çalışacaksı- nız. demiyoruz. Bütün büyük firma- larda, bizde mansiyon ya da derece almış yanşmacılanmız var. Acade- mia'da kazanmış olmak, galiba bundan sonra ış için aranan bir nite- lik hahne gelecek yavaş yavaş..." Academia tasanmlannda hiçbir sınırlama. moda şu, diye bir kalıp- laşma yok. Modellerde u/unu da var, mıni minisi de. Çok açığj da var. gırtlağına kadar kapalısı da. Çok canlı renklerin yanı sıra. kıugun ka- ralan dikkat çekiyor. Academia finalısti Tayfun Mum- cu, Academia'da kadına yönelik olarak işe başlandığı için bir sınır ol- madığını şöyle anlaüyor: "Kadın kişiliği erkekten çok daha avant-garde geliyor insana. Bu. yal- nız Türkiye'ye özel bir şey değil. her- halde dünyada da öyle. Kadın, yeni- ükleri üzerinde daha kolay taşıyor. Ama erkekler bu konuda daha tutu- cu. Erkek modası kadınınki kadar değişken değil. Örneğin Academia erkekle başlasaydı katılanlar ister is- temez kendilerini sınırlayacaklardı. ister istemez geleneksel modellere yöneleceklerdi. Çünkü sonuçta ha- zırlanan modeller satılmalı. Ama avant-garde kadın modelleri bile er- keklennkinden çok daha kolay." Academia başlatılırken 'kadın- erkek bir arada mı. yoksa sadece ka- dın mı' tartışması çok yapılmış. Ama sonunda, kadınlann bütün dünyada yeniliklere daha açık ol- dukİanndan hareketle kadınlarla başlanması gerektiğinde karar kılın- mış. Bu, yine de erkeklerin Acade- mia'dan dışlandıklan anlamına gel- miyor. Behire Özbaş. "Benim ak- lımda. bunu ıleride erkeğe de açmak var. Belkia avant-garde erkek çizgi- siyle başlayıp geliştirebiliriz. Bu da çok uzak bir gelecekte olmavacak" divor. İlk bakışta çarpıcı, son derece garip modeller. Türk adaleti rekorlar kitabında ANKARA (L BA) - Adalet Bakanı Seyfi Oktay, yargının hızlandınlması için y asa tasansı hazırlarkcn hukuk mahkemelerinde 1950 yılından ben görülen dava ol- duğu ortaya çıktı. Adalet bakanlıef nca hazır- lananverılerderi9ÎOile 1960 yıllan arasında açılıpda halen bıtınlemeyen 425 dava bulunduğubelırlendi. Bakanlığın vcrilerine göre 1961 -1970 y ıllan arasında bin 228.197l-l'98Oyıllan arasında açılıp da halen sonuçlandınlamayan 10 bın6l4dava. hukuk mahkemelerinde görülüyor. Adalet Bakanhğı'nın, Av rupa'dakı ülkelerin yargı sistemivle karşılaştırmalı olarak hazırladığı vende. Türk mahkemelerine. çok ağır iş düşıüğünü bclirledi. Buna göre. A\ rupa'da mahkemelere yıllık olarak ortalama I20dosyadüşerken, Türkiye'de ağır ceza mahkemelerine 350. asliye ceza mahkemelerine 800. sulh ceza mahkemelerine de bin 200dosyadüşüyor." Yeni mahkemeler Hâkımler ve Savalar Yüksek Kurulu tarafından hazırlanan veılkekaran olarak uygulanması öngörülen iş y ükünün de Avrupa stan- dartlanna göre çok fazla olduğu ifadeedıldı. HSYK- nın ılke karanna göre. mahkemelerdekı iş yükünün azaltılabılmesi için öncelikle per^onel açığının gidenlmcsi \ e bin 768 yeni mahkeme kurulması gerekiyor. Öte yandan. mahkcmelerdeki ış yükünün azaltılması amacıylaıki yıl önce kurulması kararlaştınlan 144 mahkemenın de personel ve ödenek yokluğu yüzünden hiç kurulamadığı belirtıldi. Yeni kurulacak oîan bu I44mah- kemeye.toplam432hâkimve savcı atanması gerektiğı v urgulanan araştırmada. varolan koşullarda bu gercksınımi karşılamanın • mümkün olmadığı kaydedildı. Ekonomik kalkınmışlık hayvanlara yaramıyor CALIFORNIA(UBA)- Ekonomık kalkınmışlık hayvanlara yaramnor Gelışmiş ülkelerde hay \ an nesli azalırken. kalkınmakta olan ülkelerde hayv an neslinin de\ am ettiği belirlendi. Bu arada Kuzey Amerika'da I9cinşdomuza rastlanırken. Asya'da yaşamını sürdürendomuz cinsinin 140 olduğu ortaya çıktı. İleılıler, hayvan neslinin > üz yıldan ben azaldığını. bunun başlıca nedenlerindcn birinin. gitgide uzmanlaşılan modern üretmeçalışmalan olduğunu bıldirdiler. Bu arada. Avrupa'daki köpek cinsı yüzyılın başındakine oranla yan yanya azaldı. FAO raporlanna göre kalan • 770cinsdeönümüzdeki20yıl içerisınde y ok olma tehlikesıyle karşı karşıya. Alman\a'daiseöncelen35 olan köpek cinsi yalnızca 5'e duştü. Kuzey Amerika'daki yararlı hayvanlann ve kuşlann üçte binnden fazlası için de yok olma tehlikesi var. İngiltere'nin Güzin Ablalan LONDRA (AA) - İngiltere'de. kişilerin dert ve sorunlanna çözüm bulmaya çalışan "Güzin Ablalar'a gelen mektuplar arasında yapılan bir araşurma sonucu, gençlenn büyük bir çoğunluğunun cinsel konularda çarpık bilgiye şahip olduklan ortaya çıktı. Ülke genelinde yayımlanan gazete ve dergilerdeki 52 "Güzin Abla' köşesine gelen mektuplar arasında gerçekieştırilen araşurma, sorunlanna çözüm arayan kişilerin üçte binnin 9 ile 18 yaş arası olduğu ve yüzde 25'ini de adet günlerinden dolayı endışelenen kızlann oluşturduğunu ortaya çıkardı Gençlerin cinsel sorunlarda tekeğitımlenni, çe\relenndekı yaşıtlanndan ve konu hakkında yanlış bilgi \eren dergilerden aldıklanru, bundan dolayı da çarpık bilgılendınldikleri açıklanan raporda. genç erkcklenn de en büyük sorunlannın v ücutlan, cinsel organlannın küçük oluşu \e karşı cinsle ilışkıleri olduğu belirtildı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle