Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 20 TEMMUZ 1993 SAL»
KULTUR
İstanbul Festivali'nde üç konser yöneten Oxford Şehir Orkestrası'mn sürekli şefi Cem Mansur:
Müzik,herşeyleyüzyüze gelmeninyolu
NtLGÜNTOPTAŞ
Aya Irim'nın loş, rutubetli ve hanka
bir akustiğe sahıp olağanüstü atmosfe-
rinde Bükreş Fılarmoni Orkestrası ve
Londra Pro Musica'nm provasıru ızliyo-
ruz. tkı farkh ülkeden ve kültürden gelen
orkestra ve koro arasında iyı bir uyum
kurulmuşa benziyor. Şef otuzlu yaşlar-
da. üzerinde blue-jean ve keten gömlek
var, saçlan kıvir kıvır ve uzun. Örkest-
ra>ı yönetirken hareketleri zaman za-
man rock müzik eşliğjnde danseden bir
genci arumsatıyor Haydrûn 'Yaradıhş'
oratoryosu bu mekanda bir kat daha et-
kikyici. Şef koroyla İngilizce. orkestray-
la Fransızca konuşuvor. Fransızca söz-
ler, 'bayan birincı kemanın' inamlmaz
derecede mekanik sesiyle Romence'ye
çevriliyor. Şakalaşma ve gülüşmelerle
geçen prova sonunda bitiyor.
Müzik yaşamını Londrada sürdü-
ren, genç ve sempatik orkestra şefimız
Cem Mansur biraz tedırgin sankı. Artık
pek röportaj yapmak istemediğini çün-
kü basmda kendisi ve eş,i Lale Mansur'la
ilgili gerçekdışı sansasyonel haberlere
yer venldığini ya da kendisiyle yapılan
söyleşilerde. söylediklerinin eksık ve
yanüş yansıtıldığını belırtiyor.
Mansur'un müzik yaşarru da bir hayli
ilginç. 6 yaşında ailesi tarafından pıyano
derslerine başlatıhyor ancak derslere
olan ilgjsizliğıni. pi>anonun başında
uyuyup kalmaya vardınnca, 'müziğe ılgı
duymadığY düşünülüp müzik eğitımın-
den vazgeçiliyor. 13 yıî sonra. mühendıs-
lik eğitimı için gjttiği İngiltere'de. yani 19
yaşındayken aniden müzısyen olmaya
karar veriyor ve bir yıllık sıkı bir çalı-
şmadan sonra 20 yaşında müzik eğıtimi-
ne başlıyor.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi ile
tstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nda
şeflik görevinde bulunan Cem Mansur,
1989'dan bu yana Oxford Şehir Orkest-
rası'mn sürekli şefliğini yapıyor.
- Niçin dışarda cakşmayı sectiniz, Tfir-
kiye'ye dönmeyi düşfinüyor musunuz?
Benim Türkıye'yle ilgılı çalışmalanm,
kendi grubunıla ya da konuk topluluk-
larla festivale gelmek şeklinde oldu son
birkaç yıl içinde. Bunun şu anda değiş-
mcsi için bir sebep görmüyorum. Bence
bir sanatçı bellı bir düzeyde kanyer ya-
pabilecekse. çok doğal birşey onun ulus-
iararası platformda kendinı geliştirmeyi
araması. Fakat benim aynca zaten öyle
bir sıkıntim da yok "herkes gidiyor, ne
olacak bu memleketin hali" fılan gibi
klasik beyin ihracı edebiyatı tamşma ka-
tegorisine girdiğimi sanmıyorum. Çün-
kü Türk müzik kurumlanndan beni ara-
yan soran zaten yok. Olsa da, benim
çahşmam zatfcn şu anda uluslararası dü-
zeydeki orkestralara yavaş yavaş erdiği-
ne göre seçimim orada kalmak ola-
caktır. sanatsal açıdan.
- 'Hissettiklerini/i yansıtabilecek dü-
zeyde' orkestralarla çâlışmak istediğinizi
dfle geüriyorsunuz. Türkiye'deki orkest-
ralan bu açıdan nasıl buluyorsunuz?
Türkıye'deki orkestralar hakkında
fazla bilgi sahibi değilim. Türkiye'de
çahşüğım zamandan bu yana ben çok
değıştim.onlar da değşmiştir belki. Be-
nim 'kesin yapmam, elimi sürmem' gibi
bir tavnm yok. Şu anda böyle bir şeye
çok ihtiyaam yok ama bir yerden bir
teklif gelirse de tabii ki "kesinlikle yap-
mam" demem.
- Belki dışarda vaşamayı. oradaki ya-
şam tarzını seciyorsunuz.
Yoo, bu tamamen sanatsal. İngütere'-
de 'ne zaman geldin, niye geldin' dedikle-
ri zaman 'Sanatsal sığınma istedim' de-
miştim.
- Yoksa 'küçük akvaryumda büyük
balık' obnaktan mı çekiniyorsunuz?
Hayır, büyük balık olmanın sakıncası
yok ama, akvaryum fazla küçük. Bir
başka röportajda da söylediğim gibi.
Türkiye'de büyük adam olmak çok ko-
lay, en rahatsız edici olan da bu. Çünkü
klasik müzik gibi, insanm gerçekten ol-
gunlaşması ve yetkinliğe ermesinin vıllar
sürdüğü. hatta belki hayat boyu birşey-
ler öğrenilen bir meslekte. çok çabuk bü-
yük adam olup çıkmanın korkunç deza-
vantajlan var.
'Ben şuyum. buyum. oldum" . Türki-
ye'de insanm bunu hisseimesı de çok ko-
lay. Az orkestra var. az şef var. belli isim-
ler ortada. Kral olup çıkmak çok kolay.
Bununla tatmin olanlara birşey demiyo-
rum, olsunlar. Fakat benim ıstediğim bu
degil. istediğim kendimi dünya stan-
dardında en iyi dereceye göre ölçrnek
- Mühendisük eğitimi için İngiltere'ye
ghmeyip eğiriminLzi Türkiye'de siirdür-
seydiniz belki müzisyen olmazdımz. Çün-
kü dediğiniz gibi 'Türkiye'de müzik in-
sanm karşısına çıkmıyor..'
Kendiliğinden çıkmıyor. İngiltere'de
ise yeteneğinız. bir eğıhminiz varsa. ka-
çamıyorsunu2 bir yerden karşınıza çıkı-
yor. En azından potansiyel bir yeteneği-
niz varsa o keşfediliyor Türkiye'de eğı-
tiın alanmda yapılacak çok şey var.
İstanbul. Ankara. İzmir'de çok önemli
sorunlar var. Bir de Anadolu'yu düşün-
düğünüz zaman nasıl keşfedilecek insan-
lar"1
- Şefuı hissettikleri, düşleri orkestranın
çakdığının ötesinde olabilir mi, duyduk-
lannızı tam olarak alabiliyor musunuz?
Orkestranın çaldığı şey zaten şefın gö-
rüşüne uygun ya da yakın şeylerdir. Her
şefın kafasında o eserin ideal bır ses-
lendirilişi. yorumu vardır. Birlikte
çalıştığı orkestranın, koronun kalitesı. o
kişilerîe iyi anlaşıp anlaşamaması, elin-
deki prova miktan. prova şartlan gibi
birçok unsura göre kafasındakı ses
imajının yüzde yüzüne yaklaşmaya
çalışır. Sonuçta tınlayan sesin kafasında-
ki sese yakın olması da yeterlidir başanlı
bir konser vermiş olması için. En ıyı şart-
doğrultusunda olduğunun farkına
vardığım için onu geliştirdim.
- Niçin şef olmayı istedini/, insan niçin
şef olmayı ister. mesela yönetnte isteği mi
yönlendirir..?
Yoo. yönetme öyle güç anlamında de-
ğil. Dışardan öyle görünüyor olabilir.
bazı kişiler için de öyle olabilir. Benim
için "müzısyen olacaksam şef olurum.
patron olurum' gibi şeyler söz konusu
değıl. Benim için yönetme isteği değıl.
müzik repertuannın enginliğini görüp
onunla haşır neşir olma isteği var.
- Repertuannızı nasıl oluştunıvorsu-
mız?
Repertuar doğal olarak kışimn müzik
ılgı alanı doğrultusunda belirlenen bir-
şeydir. İnsanm. daha çok ilgilendıği bes-
teciler v e donemlere ait eserler var. Bu yıl
çok orada. Lale'nın işinin daha çök bu-
rada olması.. Haliyle ıkı tarafta birden
yaşıyoruz. Ben tabi daha çok oradayım.
- Istanbul'u özlüyor musunuz?
Evet .birçok şeyini özlüyorum.
- Yemeklerini?.'.
Herşeyden önce..
- Yemek büyük sorun galiba dışarda..
Yoo. Ben yemek pişirmeye çok me-
raklı biri olduğum için.. Ama birtakım
şeyleri özlüvor insan. Denizi özlüyor,
gerçek bır denizi..
- Hangi yemekleri yapabilhorsunuz ya
da yapmayı tercih ediyorsunuz?
Bildiğım yaptığım klasik şeyler var
ama çoğunİukla kendim uydururum.
Yine de kötü olmadığını söyleyenler var,
eksik olmasınlar.
- Yaşam felsefeniz nedir?Karmaşıklı-
için dua dediği yerde. trompet ve davul-
larla verilen korkunç bir iç çekişme ve
savaş müziğı diyebileceğimiz şeyler var.
Ve. 'Dona nobis pacem - tannm bize hu-
zur ver' şeklindeki sozlerin üzerine gelen
müzik bu. O sözleri, sadece müziğe uyar-
lamasının ötesinde haykıran. umitsız bır
biçimde birşeylere sanlan kitleler olarak
da müziğe uyarhyor. Verdiğj mesaj çok
açık bence, 'öyle kiliseye gidip de 'Dona
nobis pacem' demekle bu dünyada banş
olmayacak, o kadar kolay mı?" dıye müt-
hiş bir sorgulama var. Bu bence eserin en
çarpıcı yönü. Şu da çok önemli. bütün
müzik tarihinde "amen' diye süregelmiş
bir vurgu var. Beethoven bunu çeşit çeşit
müziğe uyarhyor ve bir yerde 'amen'i is-
yan edercesine, 'bir işi duayla halletme"
anlayışına isyan edercesine kullanıyor.
Kasımda yine Türkiye'ye gelecek olan Cem Vlansur, yapmak istedikleri açısından kendisini henüz yolun başında hissediyor. (UĞUR GÜNYÜZ)
larda yüzde yüze ulaşılabildiğini saruyo-
rum. Ama bugün dünyanın en büyük
orkestralannda çalışan, dünyanın en
ünlü şeflerine sorun yine kafasındakı sesi
yüzde yüz alabüdiğini söyleyemeyecek-
tir.
-Siz sanki geleneksel şef imajına uymu-
yorsunuz. Tam tersine yunıuşak, sevimli
ve canayakın bir göriinümünüz var..
Disiplin ne demektır, bağınp çağı-
rmakmı?Değil.
Bir prova disiplini vardır. Birlikte ça-
lışüğımz insanlar profesyonelse o asgari
disiplini onlardan beklersiniz zaten.
Onun olmadığı anlarda da ufak tefek
uyanlarla ya da bazan şaka yollu uyan-
larla da sağlanabiür di-
siplin. Bence insan
yaptığını bildikten sonra
ve orkestra da belli bir
profesyonellik olgunlu-
ğuna erişmişse, disiplin
büyük bir sorun olmaz.
Ama Türkiye'de ça-
lıştığım süre içinde en
büyük sorun disiplindi,
yani çahşmaya başla-
yamıyorduk, temel pro-
va disipünin yokluğun-
dan. Ama bence sonuç
almak ve birlikte
çalıştığıraz insanlann
çalışmadan bir haz duy-
ması, yonımdan ikna ol-
muş olması bence en bü-
yük başan şef için. Bunu
sağlamanın kaç şef var-
sa o kadar yöntemi
vardır.
- Müziğe piyanoyla
başlamışsuuz, bir piya-
nist olmayı ya da başka
bir enstrüman çalmayı is-
temediniz mi?
Hayır. Piyanoya belli
bir seviyede bir süre de-
vam ettim tabi haliyle
fakat müziğe başladık-
tan kısa bir süre sonra,
iki yıl gibi bir süre içinde,
asıl yapmak istediğimin
ve yeteneğimin şeflik
festival için program oluştururken ilk
konserimizde solıst Mıdori'nin çalacağı
konçertoya uyacak eserler secmek ge-
rekti.
Bu ikı koro eserini seçerken de daha
önce Istanbul'da seslendirilmemiş olan
ve benim çok önemsediğim iki eser ol-
masını istedim. Beethoven'in Missa So-
lemnis'i zaten herzaman yapmak istedi-
ğim bireserdi. Bunu bıryerden yapmaya
başlamak istedim. '
- Londra'daki > aşantınız nasıl geçiyor,
kendinizi artık Londralı mı hissediyorsu-
nuz?
Yoo. Biz hem orda hem burada otu-
ruyoruz bir yerde.. Benim işimin daha
klarm ve bilinmezlerin çözülmesi ve açı-
klanmasından mı yoksa "dinlc. nefes al ve
mutlu ol' görüşünden mi y anasınız?
Bilhassa ben çok sorgulayan biriyim.
Hayatın anlamını.. Müzisyenler hakkı-
nda genel bir kanı vardır "ayn biryerde.
bu dünyayla "pek bir alakalan yoktur,
olup bitenden soyutlanmış bir havat
yaşıyorlar" gibi.. belki bazı insanlar böy-
le yasjyorlar fakat ben bunun çok yanlış
olduğuna inanıyonım. Bence bir müzis-
yen de toplum içindeki herkes gibi belli
bir işlevı yenne getiren ve belli sosyal so-
rumluluklan olan bir kişi. Sadece dün-
yada olup bıten herşeyi sorgulamak on-
lan anlamaya çâlışmak ve içinde ya-
şadığımız dünyayla elin-
den geldiği kadar barışık
bir hayat vaşamak her-
kes kadar müzisyenin de
sorumluluğu. Fakat
dünyadaki herşeyle yüz-
yüze gelmenin yolu ola-
rak ben müziği seçmi-
şim
- Müzikle bu işlevi
nasd yerine getiriyorsu-
nuz?
Beethoven'in "Mıssa
Solemnis' adlı eseri bir
Mes. Her pazar günü ki-
lisede yapılan Mes ayi-
nıni birçok besteci müzi-
ğe uyarlamış. Ama Beet-
hoven bunu sadece mü-
ziğe uyarlamakla kalmı-
yor. sorguluyor her
cümleyi, sözü sorgulu-
yor. her lafı her sesli har-
fi değişik açılardan mik-
roskopla inceliyor ve
kilisenin bellı konularda
belli bir şekilde dua çö-
zümleri getirmiş ol-
masını da sorguluyor.
Missa Solemnis'in her
sayfası bunlarla dolu.
Fakat en çarpıcı örneği
son bölümde, sayfanm
başına "iç ve dış banş
için*, yani insanın içinde
ve dışında banş. huzur
Sanki o sözü, inanan bir kişinin söyleye-
ceginin tam tersi bir biçimde söyleıiyor
koroya. Bu da bir çeşit sorgulama. Bu
lafm arkasında ne var, tapınma mı? Me-
sela ilk bölümde "amen" acınma, merha-
met isteyen bir biçimde kullanılıyor, is-
yanla ilgisi yok.
Toplumsal bir yakanş mı yoksa kişiy-
le tann arasında -hiç bir dinin dogması-
na bağlı olması şart değil- kişinin kendi
iüşkisi mi, çok özel birşey mi? Bunu da
sorguluyor. Ben de bir müzisyen olarak
bu gibi eserleri seslendirerek bu mesaj-
lan insanlara iletmeye ve bu yolla katkı-
da bulunmaya çalışıyorum.
- Dışarda y aşayan bir sanatçı olarak ül-
kemiziıı sorunlany la ne derece ilgileniyor-
sunuz ve bu yönde bir girişim olsa toplum-
sal ya da çevresel konularda katılır
mtsınız, yoksa bu tür bir tavır yapuaza
aykırı midır?
Yoo kesinlikle aykın değıl, beni ra-
hatsız edecek olan şey, belli bir mesajı
vermek isteyenler tarafından kullanı-
lmakistenmek.
Fakat ben kendim inanıp bırşeyi yap-
mak istedıkten sonra. bir yerde bir is-
mim veya bir gözönündeliğım varsa onu
kullanın.
Türkiye'de ahlak ve toplumsal ahlak
veya sosyal değerler konusunun tekelin-
de olduğuna inanan baa basın organ-
lannın insanı kullanmaya çahşması so-
runu vardır. O son derece rahatsızlık ve-
rici birşey. Sanatçımn elinde olmab nasıl.
nekadar kullanılacagı. Fakat bir kışi bi-
raz gözönünde olursa hemen kullanı-
lmak istenebiliyor. Bu geçmişte çok ra-
hatsız etmişti beni.
- Türk bestecilerine repertuannızda yer
veriyor musunuz, bu dışarda nasıl bir tep-
ki alıyor?
Türk bestecilerle sadece iki plak
yaptım. İngiltere'de benim çalıştığım or-
kestra özellikle gişe baskısı altında olan
bir orkestra.
Bu durumda izleyicinin bildiği şeyleri.
çalmak gerekiyor.
Fakat elinde iyi devlet desteği olan ve
gişe kaygısı taşımayan bir orkestranın
başında olsam tabii ki daha çok Türk
eseri yapmak istiyorum.
7.Uluslararası Izmir Festivali, Stuttgart Balesi Yıldızlan'nm gösterisiyle sona erdi
Sınırsız anlatım olanaldanyla somut sevgi anıtı
ÜNER BİRKAN
Tlnerr} Sette
İZMİR-1987 yıhndan bugüne İzmir'e.
yakın çevresıne evrensel sanatın ışığmı
taşıyan Uluslararası İzmir Festıvali'nin
yedincisı. 5 temmuz akşamı Kültürpark
AçıkhavaTiyatrosu'ndakı Stuttgart Bale-
si \ ıldızlan göstensiyle son buldu.
Yedinci festivalin genel değerlendirme-
sıne geçmeden, bu son parlak gösteri ile il-
gılı ızlenimlenmi aktarmaya çalışacağız:
Içlerinde ikı Türk dansçının da bulundu-
ğu Stuttgart Balesi üyeleri. o akşam ikı
saat boyunca, kıvrakhklan, dinçlikleri,
taze ve parlak güzellikleriyle. gözleri. gö-
nüllen doyurdular. Glazunov'un. Jana-
cek'in, Stravinski'nin. Debussy'nin, Mah-
ler'ın müziklerini: modern dans sanatının
kendıne özgü gramerini, sınırsız anlatım
olanaklannı kullanarak, alımlı bedenle-
nyle, somut birer sevgi anıtına dönüştür-
düler. Bütün insanlığın savaş. an-
layışsızlık. doğa düşmanlığı. hoşgörüsüz-
lü'k bunalımı içinde çılgmca kıvrandığı gü-
nümüzde. Stuttgartlı genç dansçılar
banşı, kardeşliği, yaşamın yüceliğini, do-
ğanın tazeliğini, dokunulmazlığını taşıdı-
lar önümüze. Jiri Kylian'ın, bu büy uk Çek
koreografı uslasmın "Yabana Ülkeye
Dönüş"(muzık: Leos Janacek) ve "Bulut-
Iar'"(müzik. Claude Debuisy) adlı ikı nefıs
düzenlemesiyle. finalde yer alan. Gusta\
Mahler'in müziğı üzerine kurulu o unutul-
maz "Canto Vıtal'de (koreografr. Plıs-
seızkı): Korelı Sue Jin Kang. Italyan fvan
Cavalİari. amerikalı Mark Mc Qain.
Fransız Annie Mayet, Dominique Charli-
er, Thierry Sette. ilk dans adımlannı An-
kara'da atan L'ğur Seyrek, Tunç Sö'kmen,
genç. buram buram yaşama. sevinci tüten
beden devinimlerinde. dansın evrensel
mesajını bütün sevecenlikleri. karşılıksız
verme mutluluğunu bütün coşkusuyla ya-
şadılar.yaşattılar. Festivalin tek dans gös-
terisi. doğrusu, çok iyi. çok yerinde bir se-
çimdi. 10 Haziran günü başlayıp 5 tem-
muz akşamı son bulan Yedinci festivalin
genel değerlerdirmesinde bellı başlı izlemı-
mim. elbette. 2 temmuz akşamı Efes'i
kınp geçiren Sting fırtınası dışında, göste-
nlenn genelde büyuk bır ilgısızlığin kur-
banı olması Bu ilgısizlıkten. dünyanın en
önemli oda orkestralanndan bin olan 1
Musid'nın bıle kurtulamadığnı üzulerek
belirtmek zorundayım Bulgaristan Radyo
Senfoni OrkestTası. İspanyol gitarcı Serra-
nito birer avuç dinleyıciye seslenebıldıler
yalnızca. Açılış konseriyse. Kültür Ba-
kanımızın kırk beş dakikalık gecikmesinin
yarattığı soğukluk ve gergmlik dışında.
Beethoven'in Dokuzuncu senfonisintn
sevgi ve kardeşlik çağnsıyla anlam kazan-
dı. Gösterilerin ikisi dışında. Efes'te dü-
zenlenmesi zorunluluğu; İzmir Festivali
için iki milyonluk koca kentte doğru dü-
rüst bir meİcan bulunamamasının. bu çok
acı olgunun artık doğal karşılamak zorun-
da olduğumuz sonucuydu. Festivalin hıç
bir etkinliğine uğramayan. bu inceliği gös-
teımekten ne yazık ki uzak kalan Büyük-
şehir Belediye Başkanı Sayın Çakmur'a
da bır ıkı sozümüz var: Kültürpark Açık-
hava Tiyaırosu. İstanbul Şehir Tıyatro-
lan'nın Î7- 18 Haziran akşamlan verdiği
"Vanya Dayı" gösterilerinden de. hemen
tiyatroya bitişık gazinoların çalgı,çengi
sesleriyle kebap kokulannın korkunç
saldınsı ajtındaydı. "Kültür"ün parkı ne
zaman kurtanlacak bu iğrenç seslerden.
bu arabesk kebap havalanndan?
68. Bach Festivali Bremen'de
:
BREMEN(LBA)- Leipzıg-'debulunanyeni Bach
Kurumu'nun gerçekleşiirdığı 68. Bach Festivali bu yıl 25 ^
eylül-3 ekım tarihlerı arasında Bremen de düzenlenecek.
Yeni Bach Kurumu'ndanedinilen bilgileregörevaklaşık
40 kadar konser. bildın. gezi v e diğer etkinliklerin
gündemini Johanncs Sebasuan Bach'ın kişiliğı. sanata
yaklaşımıve eserleri oluşturacak.
John Gvishamhn inamlmaz
başarısı
V\ ASH1NGTON (L BA) - Amerikalı y azar John Grisham, >
cdebiyatdünyasındaeşineaz rastlanan bir başannın sahibi -
oldu. Yazdığı serüven ağırlıklı 4kıtapla Amerikan
"'Besl-SelSer"lısiesinınıTksıralannıalanGrisham'ın.
romanlannın yer aldığı ses kasetlen de en çok satanlar
listesininzırvesindcbulunuyor. ABD'nınenetkili .••
yayıncıhk ve kıiaplanmmdergısı "PubhshersWeekl\"nin •
best-seller (en çok satanlar) lıstesınde ilk sıralar. aynı '
vazannoldu Eskı bır hukukçu olan John Grisham'ın '
kalemealdığr'Pelikan Dosyası". "Şırket". "Adalete '
Susavanlar" vc "'Müşteri'" adlı romanlar lıstcnin zirvesini '-
oluşturdu. Romanların scslendirildıği kasetlenn de kendi
alanında. ""en çok satanlar" lıstcsının başında yer aldığı
bildirildı. Hollyvsood'unünlüyönetmenlenndenSıdney
Pollack vc Alan Pakula'nın. romanlan fılm halinc
getirmekıçınçalışmalaryaptığıkaydedilirken Grisham'ın
özellikleserüven romanlan dalında bır ""ıdol" haline
geldiği savunuldu. John Gnsham'ın. kcndisıne büyük
başan ve ün kazandıraneserleri Türkçe'veçevrılerek
yayımlandı. Türkiye'de serüvenbest-selİer'lan
yayıncılığında başı çcken Altın Kıtaplar Yayınevı.
"Pelıkan Dosyası'V'Müştcn","Adalete Susayanlar" ve
"Şırkel" isımlı romanlan dıhmize çevirerek kitapseverlerin
beğenısine sundu.
Antalya'da sinemaya ilgi az
A\TALYAv
AA)-AtunPorıakal Film Fe^tivali'ninbuyıl
?O'uncukezgerçeklcştinleceğı Antalva'da. sinemacılar
scy irci azlığından vefılmleri halka tanıtamamaktanşıkâyet
ediyorlar. Işletmeciler. en büy ük sorunlannın halka
ulaşamamakolduğunusöylediler Oscar Sineması sahibi
Şener Akıncılar."Adını Altın Portakal Fılm Fesiıvah'yle
duy uran Anıalya'da. sinema scyırcisi yok denecek kadar
az. Buda. başka faktorlerinyanı sıra halka
ulaşamamaktankaynaklanıyor. Yetkililerden.bızeafış
asabıleceğımizyerlertahsısetrnelennııstiyorıız"dedı.
Sinemacılar. yüzde 10-15 gıbı çok düşuk kapasıteyle
çahştıklannı. ızleyıcilerinın büyuk bölümününde ;•
üniversiteöğrencilen olduğunubıldirdiler. Başında
eleştirisi ve reklamı yapılan filmlerin daha çok beyircı ;
topladığını, diğerlerine ıse çok az s>ayıda ızley ıci geldiğıni
kaydeden sinemacılar. bunun da duyurunun ne derece
önemli olduğunu gösterdığıni vurguladılar.
Müzisyen veşair Leo Feıre öldü
PARİŞ (AA) - Fransızlann dünyaca ünlü sanatçısı Leo
Ferre, İtalya'daki evinde 77 yaşında öldü. Sanatçımn ya-
kınlanndan edinilen bılgilere göre. İtaly a'nın Toscana ken-
ti yakınlanridaki e\ ınde ölcn sanatçı. ölnıeden kısa bir süre
önce hastaneye kaldınlmış. ancak daha sonra evine geri
dönmüştü. Ferre, ikı yıl önce de bir bağırsak amelıyatı ge-
çirmiştı. Şarkıcılığının yanı sıra. müzisyenliğı. bestelen ve
şiirleri ile tanınan Ferre. Fransa'nın Aragon. Baudelaıre.
Rimbaud gibi ünlü şaırlennın şiirlerine bcsteler yapmıştı.
Bunlar arasında "La Solıtude". "Avec Le Temps". ""L"-
Espoır" sayılabilir. Ferre'nın klasik olarak nitelendınlen
bazı şarkılan da şöyle: "Parıs Canaılle" (1953). "Poctes.
Vos Papiers", "Pau\re Rutebeuf' (1956). -Paname". " C -
Est Extra" (1969), "A\ec Le Temps" (1970).
Hesap makinasına 130 ntilyar lira
Kültür Servisi -19. yüzyıl yapımı bir hesap makinası
geçtiğimizay Londra'da yapılan bırmüzayedede 7 701 500
Ingiliz sterlinine (yaklaşık 130 mily ar lira) alıcı buldu.
Uzun yıllar bir Hint prensiy le birlikte y aşamış bir Alman
matematikçisınin varisleri tarafından satışa sunulan hesap
makinası özel birkoleksiyoncu tarafından satm alındı.
Sözkonusu hesap makinası 1820-22 yıllan arasında
Matthaus Hahn'ın öğrencisi Johann Christophe Schuster
tarafından yapıldı. Altın kaplamalı. cilalanmış sılindır
şeklindeki makina 21.5 cm çapında. 9.5 cm y üksekliğinde.
Berlin Türk Dil ve Ekin Derneği
BERLİN (L'BA) - Berhn Türk Dil ve Ekin Derneği
başkanlığına Ali Seyhun getirildi. Genel Kurul'da yapılan
oylamasonucuSeyhun başkanlığa getınlırken. ikinci
başkanlığa Nesrin Tunç. yazmanlığa Hayrettin Seyhan ve
Mustafa Demir. çalışma kollan sorumluluğuna Gönül
Hürriyet Aydın seçildi. Yönetim Kurulu yedek üyeliklerine
Ferha't Öztürk ve Fuat Kılıç. denetleme kurulu üyeliklerine
de İsmail Hakkı İ nal, Cemalettin Şenol \e Ali Ortaç
getirildi. Kongrede Ali Seyhun.derneğınçalışmalan
hakkında bılgi vcrdı vc hazırladıklan bir raporu Dil
Derneği Başkanı ŞerafettinTuran'a sundu. Seyhun
amaçlannın Türkçe'nin özleşmesi ve boyutlanmasının,
bilimsel yollarla sağlanması olduğunu bıldirdi. Bu arada
dernek yönetimi ilk çalışmasını "Altay dilleri arasında
Türk dıller ailesi" konusundayaptı.Toplantıya
konuşmacı olarak Dr. Tanya Mockel dc katıldı.