Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
• 10TEMMUZ1993CUMARTESİ CUMHURİYET2 SAYFA
KULTUR
Edebiyatın tüm dallannda emek vererek toplumsalgerçekleriyansıtanRıfatllgaz'lasonsöyleşi
'NeyibMğimi bitayecekler'TUNA ERDEM
Rıfat ngaz."senin basm şeref kartın
var mı" diye sorup bir kahkaha attı \e
ekledi. "beriım var: Kısa bir süre öncey-
di. henüz Sıvas olaylan yaşanmamışn,
Rıfat Ilgaz'ın oğlu Aydın Ilgaz'ın Ata-
köy'dekievindekonuşuyorduk. Rıfat II-
gaz son derece neşeli ve canlı görünüyor-
du. gök mavisi gömleği ve bordo desenli
lacivert kazağıyla.
Masmavi gözleri. fotoğraflanndan
böyiesine çarpıa olduğu anlasılamayan
ışıltılar saçıyordu çevresine. Konuş-
mamız boyunca Türkiyenin yakın geç-
mişirun bir panoramasını sunan anı-
lannı sanki yenıden yaşıyormuşcasına
coşkuyla anlattı. Sadece arasıra
haürlayamadığı baa adlan oğluna soru-
yordu. Yaklaşık bir saat sonra yorulmuş
olacak ki. koltuğa uzandı. Rahatsız et-
memek kaygısıyla gitmeye davrandık,
itiraz edip. konuşmasını sürdürdü.
Gençlere dene> imlerini anlatmakıan
son derece hoşlandığı anlaşılıyordu.
Kendısıyle yıne gençlere anılannı ak-
tardığı bır toplanüda söyledikleri üzeri-
ne yöneltilen eleşurilerle ilgili olarak gö-
rüşmeyc başladık önce.
Gençlerle iletişimi
O, şiırleri. romanlan, oyunlan. hika-
yeleri. makalelen ile yaşadığı üjkenin
toplumsal gerçekJerini yanatüğı gibi, 83
yıllık yaşamında tanık olduğu olaylan
ve anılannı yeni kuşaklara aktarmaktan
kaçınmayarak resmi tarihe alternatif su-
nan bır yazardi. Bu nedenJe üniversite
öğrencılen sık sık kendisini düzenledik-
leri etkınliklere davet ediyor ve bu bilgi
binkiminden yararlanmaya çahşıyor-
lardı. Ancak konuşmanuzdan birkaç
gün önce Ilgaz. Orta Doğu Teknik Üni-
versitesi'nde düzenlenen böylesi bir et-
kinlikte aktardığı anılanndan dolayı
Zülfü Ltvaneti tarafından eski çckişmele-
ri yeniden gündeme getirmekle suç-
lanmıştı, Ilgaz, Livaneli'nin olayı yanlış
aktarmasından ve üslubundan iizüntü
duyduğunu belırterek. olayın nasıl geliş-
tiğini anlattı:
"Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin
düzenlediği Nizım Hikmct gecesinde bir
konuşma yapmak üzere beni Ankara'ya
çağırdılar. îkinci gece, Rıfat Ilgaz gecesi
dûzenledıler \e o gece bana soru yö-
neltııler Sorulardan biri. "Nâzım Hik-
met'Ic Peyami Safa arasında sürekli bir
çelişki olrauştur. Bunun nedenleri ne-
dir?" oldu. E\et dedım, Peyami Safa ile
Nâam Hikmet'in arası bir zamanlar
iyiymiş. sonra nedense gerilim başlamış
aralannda. Safa. her vesileyle Nâzım'a
takılırmış. materyalist oluşundan dolayı
Nâzım'ı eleşürmiş. Düşsel baa şiirler
yazdığını ima ederek bunlan materyalıst
bırinin vazmaması gerekir diye eleştirir-
miş. Peyami Safa. bütün yazarlanmıza
sıradan çatmıştır. 1927 yılmda Peyami
Safa ile Ahmet Haşim arasında da tartı-
§ma cıkmış. Peyami Safa "Sen Arapsın"
diyerek Ahmet Haşim'e takılmış bir
yazısında.
Safa'nın çattığı yazariar
Ahmet Haşım de "Çanakkale'de sa-
vaşırken Arap değl Tiirköz. yedeksu-
bayız. gidiyoruz oralarda Ingilizlere
karşı savaşıyoruz. Oysa sen Türk oldu-
ğun halde her vesileyle savaştan kaçıyor-
sun. çürüğe çıkanyorsun kendini. rapor
alıyorsun. biz savaşırken Arap oluyo-
ruz Sız ıse cephe gerisinde esrannıa içip
keyfinize bakıyorsunuz. Savaşa geünce
biz. dınlenmeye geünce siz..." diyerek ce-
vap vermiş. Soruyu soran çocuğa da
aynı bu örneğı aktardım. Aslında Peya-
mi Safa ile Aziz Nesin arasında da benzer
bırtartışmaolmuştur Safa. Aziz Nesin'-
in ordudan. askerlerinı beslemek ıçın
kendisıne verilen hayvanlan sattığı için
atıldığını söylemiş, Aziz Nesin de ""Sivil
bir insan nasıl askeri belgelere ulaşabilir
ki" diye cevap vermişti. Ben som üstüne
Peyami Safa'run sadece Nâzım'a degü.
tüm yazarlara çatuğmı göstermek için
Ahfnet Haşim olavıru aktardım.
Ben hiçbir şeyden çekinmem
Zülfii Lhaneli de tutrnuş Peyami Sa-
fa"\ a esrarkeş dediğimi yazmış. Oysa
bunu diyen Ahmet Haşım. ben sadece
bu tartışmayı yansıtıyonım. Zülfü Liva-
neii de işi abanarak "Biz yazarlardan 1yi
sözler bekliyorken sız birbırinizi suçlu-
yorsunuz" diyor. Ben Peyami Safa"nın
Ahmet Haşim'e, Nâzım Hikmet'e, Aziz
Nesin'e çattığını. bu adamın herkese
çaUığını, durmadan eleştırdiğini belirti-
yorum. Zülfü Livaneii beni suçlayarak
"Sen Peyami Safa'ya sataşıyorsun. onu
Ankara'da. Ben davalann. mahkemele-
rin içindeytm* o yüzden onlarla görü-
şemiyorum. Ankara'da arkadaşlardan
sonradan öğrendi.
Ankara'da bir tutuklu varmış o sıra-
larda: Adnan Veli. Veli'nin tutukluluk
nedeni İtalyan ajam olmak. Hapse ka-
dar girmiş bu sebeple. Bu tahmin falan
değil. rivayet de değil. mahkeme dos-
yalan var. Sonra bu adam iftiraya uğ-
rayıp yanhşlıkla da giremez. çünkü riya-
seti cumhur orkestra şefinin oğlu. Buna
rağmen yatıyor hapiste. Onunla aynı ko-
ğuşta yatan arkadaslar var, onlar da an-
latıyor. Örneğsn Zihni Anadol. "Adamın
dışanda casusluk yaptığı yetmiyormuş
gibi içeride de bizi ıspiyonİuyordu" de-
miştı. Orhan Veli. şiirlerinde bıle sözde
bızledalga geçıyor. "İlahi kızılak ağacı,
bu sene bir tane verdin, gelecek sene bir
tane daha verirsin", "Sol elim acemi
elim" falan gibi. Madem bunlar bilin-
ladım. Çalçene'de mizah yazalanm. Açı-
kgöz'de şiirlerim yayımlandı. Her ne ka-
dar kendimi tümûyle şiire verdiğim dö-
nemde mizahla uğraşmadımsa da, şiir-
den mizaha da atlamadım. Benim için
paralel olarak gıdiyordu bunlar. Ben öğ-
retmen okulunu bitirdim. Gazi Eğitim'i..
Türkçe öğretmeniyken üni\ersiteye
gitmeye başladım. Tam bitirecekken
"Sınıf' isimli kıtabım Bakanlar Kurulu
karanyla toplatıldı ve ben de öğretmen-
likten \e üniversiteden uzaklaştınldım.
Öğrencilik de öğretmenlik de yanm
kaldı. Bu kez Babıali'ye gelip gazeteci ol-
dum. O zamandan beri Babıali'nin ada-
rruyım.
Marko Paşa
Marko Paşa. Esat Adil'ın Sosyalist
Partisrnce düşünülmü$ bir gazeteydi.
Bizim öğretmenlikle bir ilgimiz kalmayı-
nca partiye gider gelir olmuştuk. Partı
EYECEKLE
kaianlara ne bvrakaç
esrarkeşlikle suçluyorsun" dıyor. Nere-
deyse beni azarlayacak . Bu tavır hoşu-
ma gitmedi. Elbette orada konuşulanlan
aktarabilir, ama tümüyle yansıtır. Bir
kısmını aiması yanlış Beni böyle suçla-
masına üzüldüm, bunu ona yakıştıra-
madım. Ben suçlamıyorum ki Peyami
Safa'yı "Evet. böyle yergiler yapardı. sa-
taşırdı" diyorum. Bu yapuğı iyidir veya
kötüdür diye yargıda bile buİunmuyo-
rum. . Ben demiş olsaydım bunu sakla-
mazdım, cekinmezdim. Benım görevim '
burada öğrencilenn sorusuna cevap ver-
mek.
- Livaneii vazısında. Orhan Veli
Kanık'ın kardeşi Adnan Veli için İtalvan
ajanı dediğinizi de söylüyor. Bu da bir
sonı üzerine mi giindeme geldi?
Bunu da "Neden Nâzım Hikmet, Or-
han Veli'nin şiir tarzjnj beğenmezdi"' so-
rusunun üzerine anlattım." Sınıf isimli
kitabımın toplatıldığı günlerde tutuk-
landım. hatta ben yokken eve gelmişler.
Ben kitabımdan dolayı arandığımdan
evde bulunmuyorum. Evde ne kadar
şüpheü gördükleri mektup, kağıt, yazı
varsa bir tahta bavula dolduruyorlar.
Ankara Hapishanesi'ne benim bavul gi-
diyor, ben de iki-üç ay sonra ortaya çıkip
gidiyorum ve o sıralarda arkadaşlanm
çaltıcı akımı savunuyorlar: şiir ıdeoloji-
den yana olmaz. şıirde fıkir olmaz. şiir
bir dünya görüşünü yansıtmaz. ancak
bilinçaltının yansımasıdır diyorlar, ne-
den bizlerle dalga geçerek görüşlerini
açıgı vııruyorlar.
- Siz, yazın hayatına şiir > azarak baş-
ladınız, sonradan mizah \ azarlığına gecti-
niz. Toplumsal olaylan yansıtmada mi-
zahın daha etkili bir yöntem olduğunu mu
düşündümiz?; -»
:
Ben şüre J936- 1927lerde başladım.
Kastamonu'daki gazetelerde şiirlerim
yayımlandı. Aynı yıllarda "Çalçene"
isimli bir mizah gazetesınde de yazılanm
yayımlandı. Benim şiirim çok eskilere gi-
der, ama mizah da ondan aşağı kalmaz.
Yusuf Niyazi isimli bir bey. haftaiık bir
dergi çıkanyordu. Yusuf Niyazi ba-
bamın arkadaşıydı. Ben ortaokul. lise
çağlanma gelince Niyazi amcaya gidiyo-
rum ve şiir yazdığımı söylüyorum. Getir
bakalım görelim diyor ve görünce de
"Çok güzel" diyor. Her hafta bir şiirimı
yayımlayacağını söylüyor. Böylece "Na-
zikter" gazetesinde "Her Hafta Bir Çi-
çek" köşesinde şiirlerim yayımlanmaya
başlıyor."Acıkgöz" gazetesinde de yayı-
mlanıyor sonradan. Ben mizaha şiirle
aynı vıllarda 1926-27 yillannda baş-
üyelcri de bana bir teklifte bulundular
bir dergi çıkaralım diye. O zamanlar der-
gı imtiyazı alınamıyor kolay kolay. Biz-
leredergi imtiyazı vermıyorlar. Sorumlu
müdüriin yıiksekokul mezunu olması
şartı var. Esat Adıl'de para var. ama im-
tiyaz yok. Benim üniversiteden arka-
daşım Hasan Tanrıkut'ta da imtiyaz
\ardı. İkisıni bir araya getirip "Gün"
isimli bir edebiyat ve sanat dergisi çıkar-
maya başladım. Ben de şiirlerirrü orada
yayımlıyordum. Derken Sosyalist Par-
ti'nin üyeleri. Aziz Nesin'le bana bir de
mizah dergisı çıkarmamızı önerip para
toplamaya başladılar. Ama Aaz vazgeç-
ti bu işten. "Bu işe bağlanmayalım, ileri-
de başka işler düşünüriiz" dedi.
O sıralarda rıükümet değışti. ben de
ciğerlenmden rahatsız olduğum için bel-
ki öğretmenlığe iade edilirim diye uma-
rak başvurdum Nitekim tayinim çıktı
ve bu yüzden Marko Paşa'yı ılk Saba-
hattin ÂB çıkardı. Ama üç ay sonra yine
öğretmenlikten ahnınca ben de dönüp
katıldım dergiye. Ama herkesin sandığı
gibi Marko Paşa'yla başlamıyor mizah
yazılanm, çok eskiiere uzanıyor.
- Mizahın son yıllardaki dururoumı
nasıl buluyorsunuz?
Mizah son yıllarda yalama oimuş,
yani etkisıni sürdüremiyor. Eskiden mi-
zah haysiyetli birişti. Savcılarçok titizdi.
Ömeğin, bana açılan davalardan biri,
yazdığım şu mizahi öykü yüzündendi:
Mizah yalama olmuş
Bır devriye, kürsülerden atanlann da,
şu apartmanlarda y atanlann da diye
bağnyor ve hemen cumhurbaşkanına
hakaretten iceri alınıyor. Bu mizahi öy-
küyle cumhurbaşkanına hakaretten sor-
guya çekildim. Dergi matbaadan top-
latıldı.
Bugün herhangi bir gazeteyı açıp
baktığınızda. bir okur mektubu bile açı-
kça hakaret ıçerebijiyor. Kimse de üze-
rinde durmuyor. Örneğin. ben "Bunu
artjk Mısır'dakı sağırsultan bileduydu"
diye yazdığımda, fsmet Paşa'ya sağır de-
din diye cumhurbaşkanına hakaret da-
vası açılmıştı. Üstelik İsmet Paşa sa-
ğırdırdesem bu hakaret mi olur?
Zaten ben de İsmet Paşa'ya demiyo-
rum, Mısır'daki sağır sultan bile duydu
diyorum. Şimdi artık yazı ustalığıyla.
dolaştıra dolaşüra söyleyip okura anlat-
mak kalmadı. Şimdi herhangi bırgazete-
de bizim zamanımızdaki ölçülere göre
elli tane cumhurbaşkanına, Meclise ha-
karet davasına konu olacak yazı buluna-
bilir Eh. böylece mizah yalama olmuş.
- Rıfat llgaz Kültür Eti'nin Refah Par-
tili Beledije Başkanı'nca "Necip Fazıl
Ktsakürek Kültür E*ı""ne çevrilmesi bü-
yük tepkilere \ol açmıştı. Acaba bu tepki-
lerden sonra bu konuda bir geliş/ne oldu
mu?
Afi Talip Özdemir Bakırköy Belediye
Başkam'yken kültür evine benim adımı
verdiler. Bir- ıki ay sonra o bölgede bir
seçim yapıldı ve Refah Partisi orada ka-
zandı. İlk iş olarak. daha birinci haftası-
nda, sanki bütün belediye işleri Rıfat II-
gaz Kültür Evi yüzünden aksıyormuş
gibi adını değıştirip Neap Fazıl Kültür
Evi yaptı. Necıp Faal'a böyle bir kültür
evi lazımsa sen yap bunu, aç ve adını
koy. Biz Necip Fazıl'a karşı değiliz. Ben
öğretmenliğim sırasında Necip Fazıl'ın
şıırlenni öğrencilenme öğrettım ve bunu
övünerek söylüyorum.
Haksızlıktır, buna karşmm
O zamanlar, Fransa'dan ılk geldiğı
dönem de şiınni çok beğenirdim, Hece-
cılerden ileri görürdüm onun şiirim, hat-
ta bır yazı bloku olarak onun "Hevke!"
isimli şiirim öğrencilenme yazdırdıın
Hala ezberimde bu şiir. Benım onunla
bir sorunum yok. sağ olsaydı onun da
benimle bir sorunu olmazdı. Fakat bu-
gün bana karşı olanlar. düşüncelenm-
den ötürü sevmeyenler, beğenmeyenler.
eleştirenler. benden hınanı böylece alı-
yor. Daha öncekı belediyelerce onuru-
ma ismimin verildiği kültür evlerini söke
söke elimden alıp Necip Fazıl'a veriyor-
lar. Bu haksızlıktır. buna karşıyım. Ben
bunu mahkemeye verinm. nitekim Re-
fah Partili bu belediye başkanıru mahke-
meye verdim. Fazla bir manevi tazminat.
istemiyoruz. Sadece bin lira istiyoruz. bir
de mahkeme masrafmı ödesin diyoruz.
Bu artık hukuk meselesi olmuştur. Ma-
dem ki bemm adıma olan bır yer benim
elimden alınıp başkasına verilmıştir.
bunu hukuk işi haline getirmişlerdır.
Ama bunun altında bana karşı ol-
manın yattığı anlaşılıyor, çünkü yaptığı
konuşmada. "Ben şeriatçıyım, Rıfat II-
gaz'lara karşıyım" dedi. Sen kamu hiz-
metinde biradamsın, şeriatçı olamazsın,
bu bır suçtur. Nitekim gazetelerde bu-
nun bır suç duyurusu kabul edılmesi ge-
rektiğı yazıldı, ama bir sonuç alınamadı.
Rıfat Ilgaz, belki de son röportajını
bitirince," Yaşadıkça" adlı şiir kitabını
imzaladı ve içine "yaşadıkça en içten
sevgilerle" yazdı: Yaşadıkça...
Eğer kitaplannı okumazsak, Rıfat Ilgaz'ı değil, insanlığımızı, yaşama direncimizi gerçekten yitireceğiz
Sınıfın yazan Karadenizlidelikanlı
SEN^X R SEZER
Rıfat Ilgaz, kısa bir lanımlamayla :
Karadenizli delikanlıdır. Zeki ve alaycı.
Zor durumlan hep yaşamarun
alaycılığıdır bu. hüzünle kahkaha yan-
yanadır. Bır ayaği takada. teknede. bir
ayağı gûç tırmanılır yamaçlarda ol-
manın tek dayanağıdır mizah. Gurbete
dayanmanın tek yolu. 1940 kuşağının,
her biri şiırimize bir başka ses geürmiş
toplumculan içinde, o "güçlüklere şa-
kayla direnen sesi"yle görünür. Onu bir
başka sözcükle tarumlamak gerektiğin-
de "Sınıf demek yeterlidir; "SINIFın
ozanıyım mimh HABABAM SINIFI-
nın yazanyım ünlü".
Rıfat Ilgaz, şiirden romana, öyküden
oyuna, anıdan köşe vazısına her yazdığı-
nda bu Karadenizli delikanlı kimliğini
korur. Karadenizlib'ği bir folklor mal-
zemesı olarak değil. bir tavır olarak be-
nimser. 1942 yılında Yürûyüş dergisin-
de. "sanatçının kendinden söz etmesi ve
öznel bir biçimde dış dünyayı ele aiması,
oluşturduğu yapıta toplumsal özelliği
kazandırmaz. Sanatçı. herşeyden önce
çevresini. toplumu kavrayabilecek ileri
bir düşünce sistemine sahip olmalıdır"
diye özetlediği sanat anlayışını. tüm
yazdıklannda korumuştur. Bu yüzden
şıirlerinde, öykülerinde, romanlanndaki
ınsanlar "yaşar". Yaşamarun en önemü
özelliği olan "sürekli değişim"'i taşır. Il-
gaz'ın anlattığj bölge çok iyi tanıdığı Ka-
radeniz kıyısı da olsa, çelişkiler. Türki-
ye'nin herhangi bir kentindekilerle örtü-
şür.
Insanlar. sınıflannın gerçeğini yaşar
çünkü, mahallede. okulda, askerde. dü-
ğünde, kahvede. Yurdumuzun sık sık
yaşadığı depremlerden birini Tosya'dan
anlatır o:
"Ateşler kül bağladı sobaiarda ; Tos-
ya kan uykulardadır • Dilküşa mahalle-
sinde bir cam kızardı bir anne çocuğu-
nu emziriyor ... Değiştı bir anda man-
zara. ' yok oldu ınsan emeği...ı ... Ço-
cuğunu emziren kadırun / Soğudu me:
mesinde sütü Yann Çeltik fabrikası,/ İş
başı çalamaz, artık uyandıramaz çalsa
da ' yedi yüz Tosyalıyı uykudanl"
Deprem gelip geçer, yardımlar gelir.
patronla işçi aynı kazan-
dan yer, aynı çadırda
gecelerler. Beş gün "en-
kaz altında kalan" tiftik
işçisi de. üç gün kurtan-
Imayı bekleyen çeltik
hamalı da bir süre sonra
ışirün başına dönecektir.
Tüm çekilenler unutula-
caktır. Belki bunlardan
biri, ara sıra "gündeliğı-
ni verenlerle / ayru ka-
zandan yediğini" anı-
msayacaktır.
Rıfat Ilgaz'ın yaşamı-
nda bu şiirin ve şürin yer
aldığıSınıf(1944)adirki-
tabın ayn bir yeri var.
Biürkişi raporunu da ye-
tersiz sayan bir yargıç
grubu, onu bu kitaptan
yargılamış ve mahkum
etmiştir. Gerekçeleri
arasında" Tosya Zelze-
lesi" adh şiir de var. Rıfat Ilgaz'ın bu
mahkumiyeti onu yalnız işsiz bırakma-
yacakür. Adı dergi ve yayınev leri için bir
umacı kimliği kazanacaİctır. Takma ad-
lann dönemi başlayacaktır. Hep şair
olarak kalsa da, okulundan uzaklaştı-
nldığı için. ekmeğini kitabın her türlü iş-
çiliğjnde arayacaktır. Bu işçilikler arası-
nda dizicilik de vardır.
Rjfat Ilgaz'ın yaşamı ve sanatı tek söz-
cükle de özetlenebilir: Sı-
nıf. Yalnızca kitabının
adı sınıf olduğu, şairin
"topluma yeni bıçimler
vermekte olan işçi sınıfı-
nın değiştırici bıreyi" ol-
ması gerektiğine
ınandığı için değil.
Sınıf yargılanırken.
göriişü abnan "bılirkişi"
kitapta "isnat edilen
suçu" bulmakla ye-
tmmemiş. "eserin hiçbir
edebiyat değeri ol-
madığını" da eklemiştir.
Mahkeme bu görüşü
"şu halde kitap edipler
için değil. üslup ve be-
>anın basitliği itibanyla
avam için yazdığı anlâşı-
lıyor" diye tamamla-
mıştır. Edebiyat
dünyamız. Rıfat Ilgaz'ı
ve benzer biçimlerde
yargılanıp hüküm giymiş 1940 Kuşağı'nı
dışlamak için yeterli 'gerekçeli hüküm'e
kavuşmuştur böylece. Okur. onu yayı-
nladığında severek okusa. kitaplan ar-
darda baskı yapsa da edebiyatçı-
lanmızın bir bölümünün bakış açısı de-
ğişmeyecektir.
Onu şairlığjnden soyutlayıp. gülmece-
ci olarak nitelemek kolaylanna gelecek-
tir. Sıvasta, acımasız koşular altında yi-
tirdığimiz Asun Bezirci'nin bır kıtaplık
incelemesı bile pek şey değiştirmez.
(Asım Bezirci'nin ölüm koşullan yüzün-
den kimi çevrelerce değerinin anlaşı-
lması gibi.) Sık sık çağdaşı Orhan Veli ile
kıyaslayıp. etkj araştırması. kişilik yı-
pratılması denemelerine girişilır.(Yazar
ve şairlerin tokuştunılacak yumurta ol-
madığı akla gelmez.)
Rıfat Ilgaz "önce" şairdir: "Once şiır-
de sevdim kavgayı Ozgürlüğü kelime
kelime şıirde.' Türk romanının coğraf-
yasına kattığı Karadenizli kadını anlatı-
rken de şairdir. Hababam Sınıfı'ndaki
Piyale İhsan'ı yererken de. Bir şairden
söz ederken en zor şey. '•geçmiş zaman"
takılannı kullanmaktır. Ben kullan-
madım.
1940 toplumcu kuşağının, görüşlerin-
den dönmemış, son bir ikı kişisinden bi-
rini yitirdik. Eğer kitaplannı. şıırlenni
okumazsak gerçekten yıtireceğiz. Rjfat
Ugaz'ı değil, insanlığirnızı, yaşama di-
rencimizi.
Rıfat Dgaz'ın ilk Mtabı YARENLIK basında nasdkaışılarırnıştı
"Rıfat Ilgaz. genç neslın en çok vaat
eden şairlennden biridir. Hatta o, şim-
diden çağdaşlan arasında kendıne has
bir üslupla sivrilmiş görünüyor."
Perte> Naili Boratat
"Rıfat Ilgaz halk-şairi. köy-şairi ol-
mak gayretinde değil, fakat kendisi
halktan olduğu için. halkla beraber ya-
şadığı, duyduğu için ve sanatının da ehli
olduğu için şıirlerinde temiz. güzel bir
dil. halkın dili beliriyor ve Rıfat Ilgaz
'halka inmek' gayretinde olan, zoraki
köy şiirleri yazan. halk şiirlennin
kalıbını alarak halk şain olduklannı sa-
nanlardan çok daha fazla. onlann erişe-
meyeceğı kadar, bugünün halk şairi
oluyor."
Behice Boran
"Geçen seneden beri Rıfat Ilgaz'ın şi-
ırlerinı merakla takip ediyorum. "Kı-
taplar' isimli şürinı Yarenîik'ten ewel
Serveti Fünun'da okuduğurn zaman.
görünüşte basit denebilecek birkaç çizgi
ile, bütün bir Tartuffe tipinı, etrafımı-
zda bol bol bulunan "kalp Sfenks' tipini
bütün riyakarlıği. sinsiliği ve fazilet, fe-
ragat sımsarlığ] ilecanlandırdığını göre-
rek içimden onu tebrik etmiştim. "
MuzafTer Şerif Başoğlu
"O. bir saltanatın şiirini terennüm et-
miyor. halkın derdini dert edınıyor. Bü-
tün memlekete yayıldığı gün, layık ol-
duğu değeri bulacaktır."
Abdüihaki Gölpınaıiı
"Şairin en dikkat çeken tarafı. Türk
cemiyetindekı emekçi ve yan emekçi
sınıfın iktisadı. içtimai ve moral cephe-
lerinı birkaç mısra içinde çizivermesin-
deki ustaiıktır."
F_sat Adil Müstecablıoğlu
"Bütün kitabı birkaç kere okumuş
olmama rağmen fazladan söylenmiş tek
bir mısra, hatta kelimeye tesadüf etme-
dım. Varenlik ufak bir hacim ıçersinde
yepyenı bır anlayışa ve estetiğe dayanan
mana bütünlüğünü haiz kuvvetli şiirler
arzetmektedir."
Fahir Onger
"Konuştuğumuz. işittiğimiz. bildiği-
mız kelimelerle. düşünmeden, özenme-
den, gelişıgüzel hissini veren mısralarla
öyle bir anlatışı var ki. her parçada ha-
kiki hayat sahnesinin birsa/nasını bulu-
yoruz."
KemalSalihSd
"Şair büyük mevzulara, palavralı
şeylere hiç yanaşmamış, basit, gündelik
hadıselerden. apartman kapıalanndan,
kolculuktan yetişme bir memur olan
babasından, sanatoryum arkadaşlan-
ndan. mahalle komşulanndan bahsedı-
yor. Hemen bütün şiirlerinin mevzuu.
kendi küçük dertleri. arzulan. Ama
hayret! Bunlann hiçbıri sadece Rıfat Il-
gaz'ın dertleri değil... Hepsi. hepsi geniş
bir kitlenin, bir insanlığın dertleri. Sos-
yal şair nedir diyenlere bu kitabı göster-
mek lazım."
Sabahattih Ali
Rıfat Ilgaz İçin
MEMETFUAT
Rıfat Ilgaz, kimilerinin sandığı gibi, başlangıçtaki parlak
çıkışını sürdüremerniş, arkalarda kalmış güçsüz bir şair
miydi, yoksa susturulmak, ezilmek, yok edilmek istenen,
ama şiirinin üstüne yığılan kayalann arasından sıynlıp gün
ışığına ulaşarak gene sesini duyurmayı başaran güçlü bir
sanatçı mı?
Rıfat Ilgaz'ın yeni bir şiir kitabı yayımlandığında. Eren-
köy'den kalkıp Kadıköy'e gittigim, orada bulamazsam
vapura binip Karaköy'e geçtiğim günleri anımsıyorum.
Bir N'âzun Hikmet vardı deb gibi sevdiğim, bir de Rıfat Il-
gaz... Süssüz, yalın, duygulu, sevgi dolu bir ince alayla sar-
malanmış şiirler... Güç koşullar altında, borç harç yaşayan
halktan insanlann dili. deyimleri, konuşma özellikleri, tür-
lü olumsuzluklara karşın umutsuzluğa, bezginliğedüşme-
yen düşünce dünyalan...
Toplumsala şairlerin genellikle Nâam Hikmet etkisin-
de yazdıklan o yıllarda Rıfat Ilgaz çok değişik bir anlayışla
gelmiş, kendini kısa sürede sol çevrelere kabul ettirmeyi
başarmıştı. ÎJk kitabı YarenHk övgülere boğuldu. Şiirlerini
övenler arasında Sabahattin Ali, Pertev Nafli Boratav, Be-
hice Boran, MuzafTer Şerif Başoğlu. Abdüibaki Gölpınarlı.
Esat Adil Müstecablıoğlu, Fahir Onger, Kemal Salih Sel,
Refi Cevat Ulunay, Yusuf AhıskaJı, Omer Bedrettin Uşaklı
gibi adlar vardt.
Ulunay onu Orhan Veli'ye üstün tutarak şöyle diyordu:
"Bu çeşit realizm yeni edebiyatın en kuvvetli bircephesi-
dir. Süleyman Efendinin nasınna benzemiyor."
Böyiesine benimsenen bir çıkıştan sonra, kitaplan ko-
vuşturulmaya. Rjfat Ilgaz ise cezaevi ile sanatoryum ara-
sında gidip gelmeye başladı. En kötüsü de, dergilare, yayı-
nevlerine yapılan baskılarla şiirlerini yayımlama olanağı
elinden alındı:
Kapandı yüzümüze dergi kapaklan,
Bir varmış bir yokmuş olduk sağhğımızda.
Dergi yöneticilen boyun büküp özür dilediler, o ise ala-
cağı yanıtı önceden bildiği için kimseye bir öneride bulun-
mazdı bıle. Günümüzün şairlerine böyle bir şeyin olabile-
ceğini anlatmak kolay değıldir.
Ara ki bulasın sayfalarda
Şair Rıfat Ilgaz'ı.
Düştükse itibardan
Ölmedik ya, yaşıyoruz işte,
Yaşıyoruz dedik. yaşıyoruz be.
Heeeey, fincancı katırlan!
Şair Rıfat Ilgaz hiçbir yasaya sığdınlamayacak bir yolla
susturulmuş, ama o bu kez bir mizah yazan olarak sesini
duyurmanın yolunu bulmuş, yeniden gün ışığına çıkmayı
başarmıştı. Sonraki yıllarda. baskılardan kurtulunca gene
şiire döndüyse de. artık çok ünlü bir mizah yazan, bir ro-
mana olarak şiir yazıyordu.
Rıfat Ilgaz'ın Türk şiirinde önemli bir yeri olduğuna
inanıyorum. Yalınlığı, şiiri hem dış. hem de iç biçim sanat-
lanndan uzaklaştınşıyla düzyazrya çok yakjn yerlerdedo
laşmış. sınırlan zorlamıştı. Başka hiçbir Türk şairi anayol-
dan bu kadar uzakiarda şiir aramayı göze alamadı.
Toplumsala etkinJüklere katıldıği için susturulmasa. şiiri
nasjl birgelişme gösterecekti? Bunu hep merak etmişimdir.
Sonraki Rıfat Ilgaz, baskılan aşıp ünlü bir mizah yazan,
bir romana kimliğiyle şiire dönen Rjfat Ugaz, başlangıçta-
ki yönelişlerinden uzaklaşmış. ustalığın ortak alanlan-
ndan ses veren bir şairdi.
Ne zaman bu konu üzerinde düşünsem, sanki siyasa -
polis gücüyle - Türk şiirindeki önemli bir deneyi ,yanda
kesrniş gibi gelir bana. ,ft,,,^ [
KAHVELER,
GAZETELER
Kimini vurguncu yaptı 39 harbi,
Kimini karaborsaa.
Laf olur diye dost çayı içmeyenler,
Mahkemelik oldu rüşvet yüzünden.
Gaz fişi, ekmek karnesi derken
Kimler kanşmadı ki, piyasaya.
"Kimini sefil etti 39 harbi,
Kimini şair etti."
Beni de gazete tiryakisi.
Dadandık kahvelere ajans yüzünden.
Bir bardak ıhlamur bedeline
Yeni nizamdan demvuran yazılar okuduk
Düştük eli kalem tutup da
Eli silah tutmayanlann peşine,
Cenk meydanlannı dolaştık.
Denizler geçtik, dağlar aştık,
Gün oldu kınldı kanadımız,
Kaldık çöllerde.
Gün oldu, Urallardan vurup
Ulaşmak istedik Kızılelma'ya.
Yürüdük şehir şehir,
Bir de ne görelim,
Arpa boyu yol gitmişiz!
Düşenin dostu mu olur,
Zafer nerde, biz orda:
"Meserret"te kurtardık Sivastopol'u,
•'îkbal'degirdik Berline,
Atikali kahvesinde patladı
Atom bombası.
Pes dediler. bir yaz akşarru
Şehzadebaşı'nda Japonlar.
Çektik zafer bayrağını kapıya!
RIFAT ILGAZ
KİTAPLAR
Üç odah bir ev kiraladığım gün,
kurtulacak kitaplanm
merdiven altındaki şeker sandığından.
Belki de gün geçtikçe,
tabanmda halı döşeli
bir kitaphğım olacak.
Benden söz acıldı mı
önce kitaplanmın sayısı söylenecek
sonra baremdeki derecem...
Bense herşeyden uzak.
kitaplanmın ortasında kendimi unutacağım!
Evde bulunmadığım günler
"Meşgul!" diyecek beni soranlara
güleryüzlü hizmetcim.
Başka bir gün masamın başında
en kahn kitabımı okur görünürken
bastıracak misafırlerim...
En yakın dostumun bile
dalgın dalgın bakıp yüzitne
adını soracağım!
Çıkanrken gözlüğümü
eski mahalle arkadaşıma
"Nerde tanıştıktı,
yabancı gelmiyor yüzünüz?" diyeceğim;
dalgınhğım onlan güldürmeyecek.
Sorarlarsa dünyanın gidişini
duvardaki büyük adam resimlerine bakarak
Eflatun'dan satırlar okuyacağım.
RIFAT ILGAZ