18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 HAZİRAN1993 CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI TSE'den koımt uyansı •IGAZİANTEP (AA) - Türk Standartlan Enstitûsü (TSE) Gaziantep Bölge Müdûrü Sedat Cengiz, "Konut inşaatlannda kullanılacak tûm malzeme TSEbelgeliolmalıdır. Böylece, kalitesiz konutlarda hergün bir sorunla karşılaşmaktan kurtuluruz" dedi. Cengiz, konut sahibi ohnak isteyenleri uyararak şöyle konuştu: "Oncelikle, kooperatif ana sözleşmesi iyice okunmah ve özellikle ilave bir madde olup olmadığına bakılmalı. Kooperatif yöneticileri arasında veya müteahhit araanda akrabalık olup olmadığı araştınlmalı. Kooperatifin arsasının alınıp alınmadığı, alındıysa kooperatif adına mı, değil mi, ipotek var mı kontrol edilmeli. Arsanın şehir planı içinde olmasına, kooperatifin üye sayısının yapılacak konut sayısıyla orantısına, kooperatifin altyapı ve sosyal tesisleri olup olmadığına bakılmalı, aynca, projelerin belediye tarafından tasdik edümiş olmasına özen gösterilmeli." Ayrmtriı tetefon faturası • ANKARA (AA)- Abonelerin telefonlanndan yaptıklan şehirler ve uluslararası görüşmeler konusunda aynnüh bilgi veren özel faturalara ilgi giderek arüyor. Ülke genelinde geçen yılın sonunda 650 bin olan aynnülı fatura alan abone sayıs, bu yılın nisan ayında 100 bin artışla yaklaşık 750 bine yûkseldi. Aynntılı fatura, Türkiye'de en fazla 82 binle îstanbul aboneleri tarafından talep ediliyor. Bunu 68 binle Lzmir, üçüncü olarak da 38 binle Ankaralı aboneler takip ediyor. YemSanayii'ııden fareyemi • ANKARA (AA)-Yem Sanayii ve Ticaret AŞ, fare yemi üretimine de başladı. Ağırlıkü olarak büyükbaş ve kanatlı hayvan yemi üretimi yapan genel müdürlüğe bağjı fabrikalarda özel sipariş üzerine yanş atı, kültür bahgı, kedi-köpek yemi gibi yemlerin yanında fare yemi üretimine de başlandı. Verilen bilgiye göre üniversite ve araştırma merkezlerinin kboratuvarlannda kobay olarak kullarulan ve besJemesiçoğu zaman problem olan fareler için özel formüller ile ûretilen yeme, TÜBİTAK ve araştırma merkezlerinden yoğun talep bulunuyor. Fare yeminin kilosu, formühıne göre 4-5 bin lira arasında satılıyor. Köytere5.9 milyap • ANKARA (ANKA) - lller Bankası, 1992yıhnet kanndan 152 köye toplam 5 milyar 863 milyon lira dağıtacak. İUer Bankası'nın olağan genel kurulunda alınan karar uyannca bankanın net kannın yûzde 55'inin 'Köy Kalkınma Payı' alunda dağıtılması kararlaştınldı. Kararagöre, banka, her ilden ikişer köy olmak üzere toplam 152 köye pay dağıtacak. lller Bankası 1992 yılında 21 milyar 340 rnilyon lira vergj öncesi kar etmiş, 10 milyar 680 milyon lirahk vergi karşılığmdan sonra netkan, 10müyar660 milyon lira düzeyinde gercekleşmişti. Buna göre bankanın 152 köye dağıtacağ] 'Köy Kalkınma Payı'nın toplam tutan 5 milyar 863 milyon lira olarak hesaplandı. Paydan her köye yaklaşık 38.6 milyon lira düşecek. Hak-jşdûnyaya açAyop JANKARA(ANKA)- Hak-lş Konfederasyonu'ndan yapılan açıklamaya göre sendika yöneticilerinin yurtdışında yaptıklan temaslardan olumlu sonuçlar alındı. Hak-tş'in ILO Genel Kurulu'na katılma yönündeki isteği Dûnya fş Konfederasyonu tarafından desteklendi. Bu arada Hak-tş'in, Uhıslararası Hür İşçi Sendikalan Konfederasyonu (ICFTU) üyeliği için yapüğı başvurunun olumlu değerlendirildiği de kaydedildı. Avrupa İşçi Sendikalan Konfederasyonu (ETUÇ) ise Hak-lş'in üyelik başvurusunu bu yıî karara bağlayacağını bildirdi. Özel sektör, "gönüllerindeki başbakarTdan, AT ile ilişkilerde "dikkatli davranış" bekliyor Çifler'eheıııdesteklıeıııuyan BÜLENT KIZANLIK Yeru başbakanın önüne 'AT dosyası'- yla çıkmaya hazırlanan özel sektörün AT ik ilişkiler gözönûne ahnınca gönlündeki tek başbakan adayı Tansu Çiller. ÎKV ve TOBB'un gümnlk birliğine yönelik çah- şmalan son hızla devam ediyor. Geçen ayki iş dünyası zirvesinde AT ile ilişkiler konusunda özel sektörün en ûst kuruluşlanndan bir anlamda vekaletna- me alan tktisadi Kalkınma Vakfı Başkanı Sedat Alaoğlu, gümrük birliğı sürecinin Tûrkıye'nin aleyhine işlediğine dikkat çekti. Bu ay Kopenhag'da yapılacak AT Devlet ve Hûkûmet Başkanlan Zir- vesi öncesinde Cumhuriyet'e görüş- lerini açıklayan Sedat Aloğlu, DYP'teki başkanhk ve başbakanhk yanşı nedeniyle AT ile ilişkiler ve gümrük birliği konulannın, bir sü- redir iyice gündem dışı kaldığını hatırlattı. Aİoğlu, başbakanhğa Er- dal tnönü'nün vekalet ettiği gecici hükümete "Kopenhag'taki zirvenin sonuç bildirgesinde Türkiye ile kay- dedılen ılerlemenin yer almaanın sağlanması" ile ilgüi uyanda bulun- duklannı söyledi. Gümrük birliğinin başlangıç tari- hi ile ilgili olarak eksık bilgiye dayab demeçler verilmesinin. Türkiye'yi AT karşısında zor durumda bıraka- rak, "Yükümlülüklerini yerine geti- remiyor" imajı yaratacağını savu- nan Sedat Aİoğlu, bu çerçevede isım vermeden Tansu Çiller'i deeleştırcrek şunlan söyledi: "Bızim bazı siyasi iradeler ve bazı bürokraüar. 1 Ocak 1995diyor. Biz 19% başı diye başlamıştık. Çünkû genel olarak böyle bir yargıya vanlmıştı. 1988 yılında Ali Tigrel başkanlığında ıkı tane çok yoğun Brüksel müzakeresi oldu. O tarihte Türk tarafı 95'in sonunda Türkiye'- nin gümrük birüğini gerçeklestire- bileceğini beyan etti. Şunu da söyle- mişler (Biz 92 yılı sonuna kadar üze- rimize düşenleri eksiksiz olarak ye- rine getireceğiz.93-95 sonuna kadar olan dönemdeki gelişmelerle ilgili bu hadıse artık tek taraflı değıl. Siz- den de bir takım beklentilerimiz var. O beklentilerin de harekete geçmesi laamdır. Bu beklentilerin yerine gelmesi kaydıyla biz 95 sonunu ger- çekleştıreceğiz.) gerçekleştirebileceği bir tarih olmasmda fayda var. Bu AT yetkililerinin görüşü." "tş alemı zorluklardan kacmaz zorluk- lara hazırhkb olmak ister. İKV olarak gümrük birliğıne en çok sahip çıkan kuru- luş bizız. Bunun gerçekleşmesini istiyonız. Am»bu gercekleşmenın makul bir tanhte olması gerekır. 1995 başı ya da sonu dedi- ğiniz hadise, yüzde 30'luk bir zamanı de- ğiştirir." şeklinde konuşan Sedat Aİoğlu, yanlış ifadeleri şöyle yorumladı: "Tahmin ediyorum bu hadise çeşitb ku- rumlardakı sorumluluk ve yetkı dağıhmı- ndan kaynaklanıyor. Gümrük birliğı ko- nusu bugün bincok bakanlıkta genel mü- ğer konunun birinci plana çıkması gayet doğaldır. Ama tahmınımiz hazıran so- nuna kadar bu iş de belirlenmiş olacaktır ve büyük bir ihtimalle hükümet yeni bir yapıda oluşacaktır. Biz diyoruz ki 1.5 ayhk gecikme>i telafi edicı bir hız ıçerisin- de AT bakanhğı kurulmuş olsun. Gerçek- ten diğer bakanlıklarla olan koordinasyo- nu ve siyasi irade tasarrufunu sağlayabile- cek durumda olsun. tki bakanlık arasında tartışma konusu olacaksa olmaz. Hatta öyle ki AT bakanbğının başbakan yardımcılığı şeklinde tarif edilmesinde ge- reklilik var." İKV Başkanı Sedat Aİoğlu, AT ile iliş- 'Tarih 1995 sonu' * • 'İş alemi zorluklardan kaçmaz zorluklara hazırlıklı olmak ister. İKV olarak gümrük birliğine en çok sahip çıkan kuruluş biziz. Bunun gerçekleşmesini istiyonız. Ama bu gerçekleşmenin makul bir tarihte olması gerekir. 1995 başı ya da sonu dediğiniz hadise, yüzde 30'luk bir zamanı değiştirir." yayla da ilişkileri rahat kurabilmeli. Peri padişahının oğluna kız aramıyoruz. Bun- lar tercih edilen konular. Bunlann hepsine uyan kişıleri bulmak da o kadar kolay ol- mayabiür. O partinin siyasi tercihıdir. Ama o siyasi parti yaptığı siyasi tercihte başarüı olmazsa zaman içerisinde onun faturasını ödeyerek altından kalkar." Aİoğlu, başbakan tanımına en çok uyan Tansu ÇiUer'in gümriik birliğı yan- lışını da şöyle yorumladı: "Orada eksik bilgi var. Şu anda Türk si- yasetinin olması gereken sırasında değil gümrük birliği konusu. Bu işler sonuç- lanınca(başbakanlık seçimi) bu hadise masanın üzerinde tekrar birinci sıraya gelecektir. O zaman bakıldığında bu tarihin ne olması gerektiği ortaya çıkacak." tKV Başkanı Sedat Aloğlu Iş dünyasında 'gümrük birliği'alarnu ATde de bizim siyasi ıradelerimiz ve bûrokratlanmızın 1 Ocak 1995 demesini biraz hayretle karşıladılar. Brüksel'de yoğun temaslarda bu- lunduğumuz AT yetkilileri de 1 Ocak 1995'i rnüzakerelenn tamamlanması için daha sıkışık bir tarih olarak görüyor- lar. Bir taraftan sıkışık müzakereler bir ta- raftan 88 yılında Türk hükümetınin gön- derdiği heyetin 1995 yılı sonu demesine rağmen 1 Ocak 1995'i niye ısrarb olarak dile getırdiğımizi bizanlayamıyoruz." İKV Başkanı ATnin de işin aceleye ge- tirilmesini istemediğini, ancak gecıkil- memesı konusunda da görüş birliği bulun- duğunu beUrterek, gümrük birliğinin baş- langcını şöyle tanımladı: 'öyle bir tarih obnab ki ne öne gelmeli, ne sonraya iülmeb. öne gelmesi zaten zor, ama fazla ileri itümesi de kredibliteyi sar- sar. tşi geciktirebilecek bır intiba vermeye- cek olan, fakat pratik olan ve ikı tarafm da İş dünyası yeni hûkümet ve yeni baş- bakanın önüne ilk olarak AT dosyasını koyacak ve "gümrük birüği" konusunun bir sonuca bağlanmasıni isteyecek. Gcrekirse bu yönde baskı yapacak. İşveren keshni önümüzdeki dönem toplusöz- leşmelerde alacağı tavn da bu alandaki gelişmelere göre beiirleyecek. AT ile ilişkiler de gözönûne aündığında özel sektörün tek başbakan adayı Tansu Çiller. Ne varki, onun da bugünlerde AT ile gümrük birliğinin başlangıç tarihini yanlış telaffuz etmesi tşadamlarını tedirgin ediyor. Yine de bunu başbakanlık heyecanma verip "Yanuşı gjdeririz" diyorlar. özel sektör diğer yandan da yeni başbakanı ve Türkiye'nin gümrük birliği görüşmelerindeki stratejisini yönkndirmek üzere politikalar üretiyor. Özel sektörün AT temsilcUİğini >ürüten tktisadi Kalkınma Vakfı, u Beyin futması" diye adlandınlan ve aralannda eski bürokratiar ve bilim adamlannın da bulunduğu bir gruba gümrük birliğinin çerçevesini çizdiriyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) biim esindeki sektör komiteleri de İKV ve onun "Beyin fırtınası" grubuyla sektörierin rekabet gücünü ortaya çıkaracak büyük bir envanter hazniıyorlar. İstihdam darboğazı dürlük seviyesindedır. Bakanbklar seviye- sındeki genel müdürlüklerde de farldı gö- rüşler çıkabiüyor ortaya. Siyasi iradenin yetkisıni kullanarak bunun takvimini or- taya koyması ve karşı tarafla mutabakat sağlaması gerekli. (Bir AT bakanhğı ku- rubrıabdır) ısranmız bu yüzden. Yübaşı- nda gümrük birliği konusu Türkıye"nin yapmış olduğu gümriik tarifelerindekı de- ğışikbk AT ve EFTA lehine yapılan belü baa indirimlerden açıkbğa çıktı. Hedef ta- yin edümiştir ve ortabkta çok önemli bir adım atıünıştır. Bu konu gerek hüküme- tin gerek iş aleminin gündemine gırdi. Sa- yın Cumhurbaşkanı'nın vefatı, ardından cumhurbaşkanının seçimi, başbakanhk konusu ister istemez ikıncı plana itti. Di- kileri gözönûne alarak, özel sektörün gön- lündeki başbakanı da şöyle tanımladı: "Serbest piyasa ekonomisini benim- semiş obnab. Ancak fikir olarak benim- semek yeterli değil, bunu bilmek de lazım. Ekonomi bilen bir başbakan olması lazım. Dış ilişkileri de kuvvetb olan bir başbakan da fayda var. Çünkü gümrük bıriiğine gıderken, Avrupa'da Türkiye'nin ikinci bir başkenti olacak: Brüksel. Güm- rük bırbğıne geçtiğiniz noktadan itibaren, ekonomiyle ilgili abnış olduğunuz birçok kararlann ana poütikasının Brüksel politi- kasıyla uyum içerisinde obnası lazım. Iş aleminin kurumlan sadece Ankara'ya git- meyecekler. Brüksel'e de gidecekler. Hat- ta şimdi bile başladılar. Onun için dış dün- Gümrük biriiğinın en önemb sosyo-ekonomik sonuçlanndan birinın de istihdam darboğazı olacağını, bugünkü koşullar sür- dükçe bu darboğazm aşılmasının çok zor olacağını da savunan İKV Başkanı Aİoğlu. görüşlerini şöyle açıkladr. "Gümriik birbğinin en önemli sosyal sonucu istihdam konusu- dur. Gümrük birliğine gerekh ön- lemleri almadan geçersek istih- dam problemi çok büyüyebibr. Türkiye'nin 20 milyon civannda işgücü var. 2 milyona yakın bir kısmı maalesef işten yoksun. 8 milyonu tanmda çahşıyor. Geri kalan imalat sanayiinde ve hizmet sektöründe çabşıyor. Yaklaşık 2 milyon civan sendi- kab var. Bu 1992 yıbnda olan tab- lo. Her istihdama giren kadar iş- yeri açıhnarruş. Türkiye'nin nüfu- su genç obnası nedeniyle her sene milyonun üzerinde hatta 2 milyo- na yakın işgücü gelecek. Bugün 1 milyon 800 bin işsizimiz var diyo- ruz. Her sene gelecek 1.5-2 milyon kişiye iş imkanı acamazsak bun- lar işsizlik ordusuna girmiş ola- cak. " Aloğlu sendikalann aşın ücret artışı taleplerinin de istihdamı olumsuz etkileyeceğinı ileri sürdü. Aloğlu şunlan söyledi: "Türkiye'de sendikacıhk an- layışı böyle gıderse, bu konu korktuğumuz sonuca bıa daha çabuk götürür. 2 milyon kişi için ne alabilirsem, ne kopartabilir- sem kardır düşüncesiyle gidiyor. Yani amaç sendikab sayısını 10 milyona nasıl çıkarabihrimden uzaklaştı, 2 milyonun ücretlerini nasıl yükseltebılınm oldu. Bugün 2 milyon sendikab işgücünün yılbk mab'yeti 13-14 bin dolara geldi. Bu mabyet verimUKk hesabıyla ATyi geçmiş durumda. Bu yerü sennayeyi yeni yatınm yapmakta korkutuyor. Yabancı sermaye- ye de önemli ölçüde ikaz oluyor." Aloğlu yeni devreye sokulacak işgüçleri için bugünkü maliyetlere ulaşacak talep- lerde bulunulmamasını, 2 milyon mevcut sendikab için sağlanacak ücret artışlannın da enflasyonla parelel düşünülmesini ve reel amş beklenmemesini istedi. Sedat Aloğlu. ATnin Türkiye'deki işçi- lerin Avrupa'da serbest dolaşımma daha uzun yülar izin vemneyeceğini de savuna- rak," Vatandaşa kendi ülkemizde iş bul- mak zorundayız." diye konuştu. Dondurmadaesnafsanayki savaşı• Endüstriyel dondurmacılarla pastaneler bir taraftan kıyasıya rekabet ederken bir taraftan da tüketimi artürmaya çalışıyorlar. MERtHAK tZMtR - Sıcak günlerin 'tath serinleticisi' dondurma müşteri anyor... Yılda kişi başına sade- ce 0.6 Htre dondurma tüketen Türkiye'de ice-kream ve don- durma satıcılan tüketimi arttır- mak amaayla uğraşırken bir yandan da birbirleriyle pazar savaşı veriyorlar. Her iki kesi- min de hedef kitlesi, çocuklar. Pastacılar önde Köşe başlannda bir bakkalın önüne kurulu buzdolabından ya da pastanelerin yuvarlak ko- valanndan külahlara doldunı- lan beyaz, yeşil, kahverengj, san, kırmızı dondurmalar abcı bekliyor. Geçen yıllarda yaşa- nan ve süregelen pastacüarla ice-kreamcılar arasındaki 'pa- zar kavgası' dondurma tüketi- mini biraz olsun artürdı. Ancak istenen tüketim bir türlü ger- çekleşemiyor. Türkiye'de geçen yıl 36 milyon ton dondurma tü- ketilirken bu pazardan en bü- yük payı pastacılar aldı. 1992'- de pastacılar 20-22 milyon litre, endüstriyel dondurmacılar ise 14-16 milyon litre dondurma- satışı gerçekleştirdiler. Buna göre Türkiye'de kişi başına dü- şen dondurma tüketimi sadece 0.60 litre dolaymda oldu. Bu oran ABD'de 26, İsveç/te 11.75, İngiltere'de 7.52, İspanya'da 4.63, Fransa'da 4.10 litre ola- rak gerçekleşiyor. Diğer ülkelerde dondurma- nın daha yüksek oranda satıl- masının nedenlerinden birinin yaygın olan 'ev içm dondurma' ahşkanhğından kaynaklandığı bildiriliyor. Yine bu ülkelerde • Donduraıanın yaz yiyeceği olarak kabul edilmesini aşmaya çalışan dondurmacılar, tüketimin dört mevsime de yayüabihnesi içinev tipi dondurma üretmeye başladılar. fazla dondurma satmayı amaç- lıyoruz." Panda Dondurmalan Yöne- tim Kurulu Başkanı Yûksel Ef- ler de endüstriyel dondurmanın ilk aşamada bölgesel kaldığını, ancak daha sonra Türkiye ge- neline yayılmaya başladığını söyledi. Yüksek teknolojinin gjrmesiyle üretimin artüğjnı be- lirten Erler, "Ancak hep yaz yi- yeceği olarak görüldüğü için pazar küçük kaldı'" dedi. dondurmanm 4 mevam tüketi- len bir 'tath' olması da satışı art- uran faktörlerden diğeri. Tür- kiye'de ise sadece yaz aylannda tüketici bulan dondurma, kışın gehnesiyle birlikte ortadan kıs- men kayboluyor. Algida Pazarlama Müdürü Hakan Behlil, dondurma tüke- timin 4 mevsime de yaygınlaştı- rüması için çahştıklannı söyle- di. Bu yıl piyasaya sürdükleri Carte D'or türü dondurmayla evlerde dondurma tüketimini arttırmayı amaçladıklanm vur- gulayan BehJil, "Türkiye gene- ünde satılan dondurmanın yüz- de 60-65 pastane, yüzde 35-40 da endüstriyel dondurmadır. Özelh'kle endüstriyel dondur- ma Türkiye'nin her yerine ula- şamadı. Bu yüzden dondurma tüketimi de oldukça az. Şehir- lerde endüstriyel dondurmanın satışı ağırlıkta. Kentlerde pi- yasmın yüzde 50'den biraz faz- lasını endüstriyel dondurma elinde tutuyor. Algida'da bu yüzde 50'nin yüzde 60'mda pay sahibi" diye konuştu. Evde dondurma Evler için özel olarak ûretilen Carte D'or'un dondurma tükeT timini daha da artüracağına inandıklannı belirten Behlil, şunlan söyledi: "Şu anda dondurma tüketi- mi ıstenilen boyutta değil. Biz bu pastanın büyümesi için çalı- şıyoruz. Kimse 'Ben bugün dondurma da yiyeyim' diye evinden çıkmaz. Bunun için si- zin ona ulaşmanız lazım. Biz de en çok dondurma tüketilen yer- ler olan İstanbul, Izmir, Bursa, Muğla, Antalya ve Ankara'da kurduğumuz dolaplarla tüketi- çiye ulaşmaya çahşıyoruz. Özellikle endüstriyel dondur- malar için dolap sayısı çok önemli. Şu anda dondurma ih- tiyacmı yaymak için çabşıyo- ruz. 1-2 yıl yayılma stratejimiz devam edecek. Bu yıl geçen se- neye oranla yüzde 50-60 daha Alışkanlıklar değişmeli Erler, "Alışkarüıklan değiş- tirmek lazım. Kışın yenilebilir bir ürün olduğunu insanlara anlatmak zorundayız. Aynca dondurma bir tür besindir. Biz 10-15 ilde satış yapıyoruz. Satış noktalanmızı çoğaltmak için de çahşıyoruz.'" diye konuştu. İzmir Pastaalar Derneği Ba- kanı Fevzi Okumuş ise ıce- kre- amalann kendi pazarlannı da- ralttıgını söyledi. Yabancı şir- ketlerin dondurma yerine buz krem sattıklanru, bu yüzden de halkın kandınldığmı savlayan Okumuş, "Her apartmanın altına makinalannı koydular. Ama dondurma yerine buz krem satıyorlar. Halkı kandın- yorlar. Televizyonda yaptıklan reklamlarla özellikle çocuklan kandınyorlar. Bizler eşit şart- lardaki her türlü rekabete vanz. Pastane ve kafeteryalar harici hiçbir yerde açıkta külahh ya da buz krem saulmamah" dedi. Buz krem satılacak yerlerin belediyelerden ve odalardan ruhsat alması gerektiğini de be- lirten Okumuş, aksi durumda yasanın kendilerine verdiği hakka dayanarak dava açacak- lannı söyledi. MIKRO DİNCTAYANC OMu Olacak... Dört-beş gündür, bır dostun otomobiliyle yollardayız. Yollar bitdiğimiz yollar da 'haller' bildiğimiz haller değil. Her şeye bir haller 1 olmuş! Bir depo benzinle gene yaklaşık 500 kilometre yol gi- diyoruz, ama yüzde 10 caba' ödemecesine... Dostum arada bir durup geride kalanlara ya da gideceğimiz yer- de bekleyenlere telefon ediyor, ama artık telefon etme- nin de yüzde 25'e ulaşan bir cabası' var! Akşamları, gün inerken içtiği iki kadeh rakının tadının hatıriadığı gibi' olduğunu söylüyor, ama rakının 'cabadan'ı yüzde 60'a varıyor (Ne de olsa Tekel zammına eklenmiş bir de 'iş- letmeci zammı' söz konusu!) Ne de olsa turistik' yöre- lerdeyiz... Soğuk meşrubatın adının 'normal' olduğu Ege köyle- rinde 'sıcağa yakın' meyve suyu, ayran yada kola içmek insanı 'serinletemiyor.' Ama çay-kahve fiyatları da hem zamlı (çay ve şeker zammından kaynaklanıyor ve 'se- kersiz' içseniz de fark etmiyor!) hem de 'turistik! Yüzde 10,25,50 derken dostumun tepesi atyor. "Oldu olacak, cebimdekini tüketinceye değin gezip içeceğim. Bir yerine iki-üç telefon edeceğim" diyor. Dediğini de 'hemen' uygulamaya başlıyor. Artık Egenin en olmadık antik yörelerine girip çıkıyoruz. Dostumun rakı sevgisi- ne, 'sıcak kesen' bira sevgisi de eklendi... "Oldu olacak, şundan da yiyelim" lafını diline bir doladt ki sormayın gitsin... O böyle konuştukça ben düşünüyorum ve düşündük- çe de zamlann 'zamanlamasını' yapan 'büyüklerimize' giderek artan bir 'hayranlık' duyuyorum. Kolay mı, her- kesin uzun bir tatili özlemle bekleme arifesinde zamları dizmeyi 'akıl etmek!' Kimbilir kaç yüz bin (belki de milyon) kişi birer-ikişer ya da 'ailece' tatıl yörelerine akın etmiş durumda... Burv lar ya kendi arabalarına ya otobüslere ya da uçaklara 'akaryakıttan' kaynaklanan zamlı' bedeler ödüyorlar 'oldu olacak' diyerek... Herkesin geride bıraktığı birileri vardır. Eh durum bu olunca telefonların önündeki kuyruklara şaşırmamak gerek. Onlar da oldu olacak'ı basıp jeton üstüne jeton atarak 'hasretgidermekte...' 'Oldu olacak, bu akşam da felekten bir gece çalalım' diyenler kaç yüz bindir dersiniz? Insanoğlu bir kez kentten, gündelik yaşamından ve 'stres'lerinden arındı mı, gözü kararıyor olmalı. 'Oldu olacak'ların sayısı hızla arüveriyor. Artık ne harcanan paranın, ne o paranın harcanmasının bayram sonrası bütcelerini kuşa çevireceğinin ne de kentlere dönüşte karşılaşılacak 'sürprizler'in önemi kalıyor. Oysa iki üç gün sonra karşılaşılacak sürprizlerle ya- şanmak zorunda kalınacak gündelik yaşam'da oldu olacak 1 lafının hiçbir değeri olmayacak. Kuşkum yok ki Istanbul'un taksi vedolmuşları 'kaç aydır zam gördüğü- müz yok' gerekçesiyle, akaryakıt zammını katlayarak müştertye 'ciro etme' hazırlıklannı çoktan tamamlamış- lardır. Şehiriçi telefonlarının temmuzda gelecek faturaları- nın kaç 'oldu olacakçı'nın saçlarını diken diken edeceği- ni şimdiden görür gibiyim. Eh bayram boyunca müdavimlerinden' yoksun kalan istanbul (ve de tüm tatil dışı kentlerin) restoranları, mey- haneteri ve ille de barları da bardak ve kadehlerini çok- tan 'parlatmışlar'dır. Dostumun "Oldu olacak, bu gece de beş yıldızlı bir otelde kalalım" sözleriyle kendime geliyorum... Garip garip bakıyorum suratına. O, aldırışsız ekliyor: "Kork- ma, hesaplar benden... Nasıl olsa, bu ay bizim maaş kat- sayılan da belli olacak..." "Olacak da; ne olacak vede nasıl olacak?" diyegeçiri- yorum içimden. Şimdi işim yoksa oturup o katsayıyla gelecek zammın, son üç haftada gelen 'anti-zamlar' ta- rafından çoktan yenilip yutulduğunu anlatacağım... Neyse ki dostum, bana olanak tammadan sürdürüyor konuşmasını: "Devletin vereceği, işverenin yapacağı zamla yetinirsem ne olayım? Ek iş bulacağım. Hem de vergisi, fonu, kesintisi olmayacak bir iş..." Dostumun se- si, perde perde yükseliyor Yüzü de kızardı! Düşüncelerimi mi okudu acaba? Eğer öyleyse yan- dım; çünkü tstanbul'a dönmez ve 'oldu olacakları'ylaya- şamaya karar verip kafasına koyduğu ek işi Ege'de bul- maya kalkıverir. "Oldu olacak, bu akşam ben de sana eşlik edeyim" diyorum, sırf dostumu yatıştırmak için!.. Ana fikir: Tatilin bitmesine bir şey kalmadı. Oldu ola- cak keyfimizi bozmayalım. Anafikrinanafikri: Kendiniçokakıllı bellemiş 'birileri', 'bu millet nasıl olsa her zamma alışır ve de sesini çıkart- maz' fikr-i sabitine kapıldı Oldu olacak, tatil dönüşü bir de 'ses çıkartmayı' denesek mi? Oncu Ankara Belediyesi Et içinde organize sanayiibölgesi ANKARA (AA) - Ankaralı- lann et ihtiyaçlannın çağın ge- reklerine uygun biçimde sağ- lanması için 'organize et sana- yii bölgesi' kunıluyor. Ankara'ya 35 kilometre uzaklıkta Sincan ilçesi Çoğlu Köyü'nde 110 hektar alana k\ı- rulacak organize et sanayii bölgesinde yer alacak tesisler- de saatte 75 büyükbaş ve 400 küçükbaş hayvanın kesimi yapılacak. Bölge içinde bulunacak canlı hayvan borsasmda gün- de 1830 büyükbaş ve 7350 küçükbaş hayvamn aüm- satımı yapılabilecek. Et bor- sası kesimhane, soğuk depolar ve sosyal tesislerin de yer ala- cağı tesislerin, 1995 yıbnda devreye alınması planlanıyor. Ankara Büyükşehir Beledi- yesi öncülüğünde kurulacak Ankara Et Işletmelen Sanayii ve Ticaret AŞ (ANET) tarafın- dan işletilecek bölgeyle gelecek 25-30 yıl içinde Ankara'run et alanındaki tüm gereksiniminin karşılanması hedefleniyor. Bu arada ANETin kuruluş sermayesi 1 milyar lira olarak belirlenirken sennayeye Anka- ra Büyükşehir Belediyesi yüz- de 60, Belko Kömür ve İhtiyaç Maddelen Dağıtım Ltd Şti yüzde 18, Ankara Ticaret Bor- sası yüzde 10; Ankara Halk Ekmek ve Un Fabnkası AŞ yüzde 10, Belso Ankara Soğuk Hava Deposu Işletmeci- bği Gıda Sanayii ve Ticaret AŞ de yüzde 2 oranında ortak ola- caklar. Daha detaylı irdelendiğjnde Ankara Organize Et Sanayii Bölgesi'nde günde 50 ton kapasiteli donmuş muhafaza derjolan yer alacak. Bölgede 3080 büyükbaş, 4100 küçükbaş kesilmiş hayvanın pazarlanmasına ola- nak sağlayacak kapasitede et borsası yer alacak. Günde 23 ton et parçalama ve sınıflandı- rma ünitesi de bulunacak tesis- lerde 650 kişiye doğrudan iş olanağı yaratılacak. Bölge içinde aynca 50 parselde farkb kapasitelerde besi işletmesi yer alacak. Bu iş- letmelerde bir dönemde 5 bin büyükbaş hayvamn besisi gerçekleştirilebuecek.' Belediye yetkilileri, Anka- rahlann et ihtiyaanın halen 'Çok değişik, son derece sağbksız. kontrolden yoksun" kaynaklardan karşılandığmı söylediler. Bu olgunun insan sağhğını ciddi boyutta tehdit ettiğini vurgulayan yetkibler, tüm olumsuzluklann gideril- mesi amaayla kurulacak An- kara Organize Et Sanayii Bölgesi'nin, Avrupa Toplulu- ğu ve ABD standartlannda olacağını vurguladılar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle