Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 NİSAN1993 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Ülkemizin turistik bölgelerinde yoğun yapılaşma "altematif turizm" arayışlannı gündeme getirdi
Turizmdedeğişimrüzgarlan• BİflEYSEL TURİZM Büyük turizm kompleksleri yerine küçük grup ve bireylerin • DENİZ-KUM-GÜNEŞ'E ALTERNATİF Kano, rafting, bisiklet, trekking, mağara,
taleplerinin karşılanmasına yönelik küçük organizasyonlar öneriliyor. Bu dağ, yayla turizmi gibi etkinlikleri içeren turlar düzenleyen şirketler, önceden
çerçevede turizm bölgesinin doğal, kültürel ve geleneİcsel yapısını temel alacak akla gelmeyen problemlerle karşılâştılar. Sektör temsilcileri altyapı oluşmadan
turizm mimarhğı öneriliyor.
ASÜMAN ABACIOĞLU
A M L 4 L
İSTANBUL-tZMİR - "Turizmde çe-
şitliiik" hedefi doğrultusunda Turizm
BakanlığVnın etkinliklerine karşın sek-
tör temsilcileri gerekli altyapı oluştur-
madan turizm çeşitlendırmesinin istenı-
len düzeye gelemeyeceğini vurguluyor-
lar. Turizmciler. bu konuda adımlann
sağlam ve yavaş alılmasını istiyorlar.
"Altematif Turizmin" az sayıdaki uygu-
layıcılan da olumsuz bir tablo çizerken,
başansızlığm "'Ülkemizde doğaya yöne-
lik saygısız uygulamalardan" kaynak-
landığını savunarak, "Turizm çeşitlen-
dirmesi için devletten tek beklentimiz
doğanın korunmasıdır. Gerisi arkadan
gelir" dıyorlar.
Ağırlıklı olarak "Güneş, deniz, kum"
turizmine yönelmenin sakıncalan, kıyı-
larda aşın yapılaşma ve çevre kirlenme-
siyle kendint belirgin biçimde gösterince
Tunzm BakanlığTnın öncülüğündc
farklı turizm arayışlan başladı. Kano,
rafting, bisiklet, trekking, mağara, dağ,
yayla turizmi gibi etkinlikleri içeren tur-
lar düzenleyen şirketler. önceden düşü-
nüimeyen problemlerin ortaya çıkma-
sıyla geri adım atmak zorunda kaldılar.
Turizm çeşilliliği konusunda şu anda
gerek iç ve gerek dış potansiyelin büyük
olduğunu söylemenin zor oİacağını be-
lirten Altematif Turizm şırketi yönetici-
lerinden Vedat Vural. "Sattığımız ürünü
kendimiz yaratmaya. kendimiz pazar
bulmaya çalışıyoruz" dedi. Kültür ve
doğa turizmine yönelik çalışan Fest Tu-
rizm şirketinin yöneticisi Fanık Pekin de
bu tür turizm alanında elkinlik gösteren
bazı şirketlenn kapandığım yineleyerek,
"Turizm çeşitlendirmesi konusunda iler-
leme degjl , tersine gerileme var" diye
konuştu. Konuyla ilgili görüşlerini belir-
ten TURSABGcnel Sekreteri Talhay Ça-
maş, Bakanlığın altematif turizm olayını
turizm çeşitlendirmesinin istenilen düzeye gelemeyeceğini vurguluyor.
başlatma yönündeki çabalannı olumlu ledikleri panelde Türkiye'de şimdıye
karşıladıklannı ve desteklediklerini be- kadar uygulanan kitlesel turizmin so-
lirterek, "Ancak, henüz Türkiye'de ge- nuçlan değerlendirildi. Panele katılan
nel olarak lurizmin çözülmemış sorun-
lan var. Girişimciyi bu jönde düşündür-
mek çok güzel ama bu tür turlan prog-
ramlara almak yanhş. Önce altyapının
lamamlanması gerekiyor" diye konuştu
Boğaziçi'nde panel
Boğaziçı Üniversitesi'nde düzenle-
nen "2000 yılına doğru turizm mimar-
lığj" panelınde bir araya gelen mımar-
lar, öğretim üyeleri, yatınmalar, plan-
lamacılar değişen turizm anlayışıyla
birlikte Türkiye'de luıizm ve turizm
mimarlığının geleceğini tartıştı. Boğa-
ziçi Üniversitesi, Yıldız Teknik Üni-
versitesi Turizm Yapılan Araştırma ve
Uygulama Merkezi Mimarlık Fakül-
tesi ile Turizm Geliştirme ve Eğitim
Vakfrnın (TUGEV) ortaklaşa düzen-
Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Mü-
dürü Leyla Özhan "Aşın yoğun bölge-
lerde yeni yatırımlann frenlenmesi
amacıyla geçen yıldan iıibaren yaünm
teşviklerini kaldırdık. Dengeli bir ge-
lişme. uzun vadede kendi geleceğini
tüketmeyen bir lurizm gelişmesini
amaçlıyoruz. Bunun ıçin de geç kalmış
sayılmayız." dedi.
Turizm Bakanlığı Yatınmlar Geneî
Müdürü Seyhun örs'ün verdiği bilgi-
lere göre 1970'lerde dört kurumun,
İmar ve İskan Bakanhğı, Orman B&-
kanlığı. Kültür Bakanlığı ve Turizm
Bakanlığının haarladıklan plan, Gü-
ney Anialya'da 25 bin yataklık bir tu-
rizm yapılanmasını öngörüyordu. Ar-
tan talep karşısında değişıklığc uğ-
rayan plan 66 bin yatak kapasitesine
çıkanlmış. Şu anda ise yaklaşık 38 bin
yatak kapasitesine erişilmiş.
Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof.
Meral Korzay planın entegrc bir plan
olmadığını, yan gelişmelerin (yöredeki
tanmsal faaliyetin yapısındaki değiş-
me, nüfusun kontrolsüz ölçüde artma-
sı, canlanan ekonomik aktivitenin yö-
renin sosyo-ekonomik yapısında yol
açtığı değişimler) göz önüne alın-
madığından yakındı.
Panele katılan Surrey Üniversitesi
(Londra) öğretim üyelerindcn Prof.
Ered Lawson, Türkiye'nin kitle turiz-
mi uygulayan diğer Akdeniz ülkeleri-
nin deneyimlerinden ders alması ge-
rektiğini söyledi: "Kıyılardaki doğal
güzelliklerinizi koruyarak daha içeri-
lerde turistin talep ettiği standartlarda
konforu sağlayan turistik tesislerini
kurar ve bu ikisini bir arada yaşatırsa-
nız olağanüstü bir bileşim olur."
Eğitimcibirliğe
lıazırlaıııyor
• 500 bin eğitimcinin aynı çatı altına toplanması
çalışmalan sürûyor. İki büyük sendika olan Eğitim-İş ile
Eğit-Sen de birleşmeye sıcak bakıyor. Eğitim- Iş Genel
Başkanı Niyazi Altunya, birleşme konusunun
'emmuzda yapılacak genel kurulda görüşüleceğini ve
bir karara bağlanacağını belirtti.
NECATİAYGDS
İZMtR- Eğitim işkolunda
çalışan yaklaşık 500 bin eğitim-
cinin aynı çatı altında birleşme-
si için Eğitim-İş ile Eğit-Şen'de
genel merkez düzeyindekj çalış-
malar sürüyor. Eğitim- İş Ge-
nel Başkanı Niyazi Altunya,
birleşme konusunun temmuz-
da yapılacak genel kurulda gö-
rüşüleceğini ve bir karara bağ-
lanacağını belirtti. Birleşmeye
sıcak bakuklannı söyleyen
Eğit-Sen Genel Başkanı İsmet
Aktaş da genel kurullannda
t Eğitim- İş'k'birleşme karaft al-
I dıUadnı ^nımsaj^rak. "Genel
kurulu» bize verdiği görevi ye-
rine getirmeye çalışıyoruz" de-
di.
Eğitim işkolunda birleşme
çabalan sürüyor. Bu alanda ça-
lışan iki büyük sendikada da
birleşmeye sıcak bakılıyor. Bir-
leşrnenin gerekli olduğnu belir-
ten Eğitim-İş Genel Başkanı
•Niyazi Altunya, şu görüşlere
yer verdi:
"Yurt genelinde 50 bin üye-
miz var. Birlik konusunda iş
kolumuzdaki bütün sendika-
larla görüşüyoruz. Birleşmeyle
ilgili şubelerimizin görüşlerini
derliyoruz. Genel kurulumuz
var. Buradan çıkacak karar
önemli. İdeal olarak tüm eğitim
çalışanlannın bir çatı altında
birleşmesini amaçlıyoruz. "
Eğitim-İş Genel Başkanı Al-
tunya, " Sendikamızda sağ par-
ülere oy verenler , sol partilere
oy verenler hatta sosyal demok-
rat çizgi dışında sol görüşlü
olanlar da var. Yani biz ideolo-
jik görüşe bakmıyoruz" diye
konuştu.
Birliğin eğitim emekçilerinin
zorunlu olduğuna inandıklannı
söyleyen Eğit-Sen Genel Baş-
kanı Ismet Aktaş da, Eğilim-lş
yöneticileriyle iki kez görüştük-
lerini ancak kesin bir sonuç ala-
madıklannı vurgulayarak şun-
lan söyledi: _ — • ->
- " EğitirB-İş'le birieşme fcdnu-
$unda'genel kurulun-bize<verdi-
ği görevi yerine getirmek üzere
görüşmelere başladık. Eğit-Sen
olarak Eğitim-lş'le yaptığımız
görüşmelerde sonuç olarak, bu
iki sendikanın birleşmeleri
önünde nesnel bir engel olma-
dığını saptadık. En geniş eğitim
emekçısinin talebi birliktir. 45
bin üyeye sahip Eğjt-Sen birliğe
çok açık ve nettir. Mümkün
olan en kısa sürede bu birlik
gerçekleştirilmelidir. Eğit-Sen
olarak üzerimize düşen sorum-
luluğumuzun bilinciyle hareket
ettik ve edeceğjz. Birîiğe karşı
çıkmak eğiu'm emekçilerine
karşı sorumluluktan kacmak
anlamına gelir.
Dikkat! 8mayısta
4
HaydiGökova'ya'
• Gökova Termik Santrah'nın eylülde deneme
üretimine alınacağı haberi çevrecileri harekete
geçirdi. SOS Akdeniz Grubu çevre dostlannı 8
mayısta yapılacak Gökova çıkartmasına davet etti.
ÖZCANÖZGÜR
MUĞLA - "Gökova Termik
Santrah çahştınlacak mı, çahş-
nnlmayacak mıT Bu sorunun
yanıtı hala bir netlik kazanmaz-
ken, santralm eylül ayında de-
neme üretimi yapacağı haberleri,
Muğla'da verilen radyasyon
alarmı ile termik santrallara karşı
yeniden yükselen muhalefet, yö-
rede her kesim tarafından pay-
laşıhrken SOS Akdeniz Grubu
çevre dostlannı 8 mayıstaGöko-
va çıkartmasına davet etti.
Gökova Termik Santrah'nın
deneme üretimi için dahi çalıştı-
nlmaması için, Muğla tl Çevre
Koordinasyon Kurulu tarafın-
dan düzenlenen 8 mayıs Gökova
Çıkartması için haarlıklar son
şeklini alırken, SOS Akdeniz
Grubu da "Haydi Gökova'ya"
diyerek, bütün çevre dostlannı
ören'e davet etti. SOS Akdeniz
Bodrum Grubu'ndan ve Yeşiller
Partisi eski genel başkanlanndan
Bilge Contepe'nin imzasıyla yayı-
mlanan bildiride şöyle denildi:
"45 kilometre çapındaki alan
içinde yer alan Yatağan, Yeniköy
ve Gökova termik şeytan üçge-
ainde, Gökova santralı da devre-
ye girince. günde 40 bin ton dü-
şük kaliteli ve uranyumlu linyitin
yaküması sonucu bölge, asit yağ-
murian ve radon gazlan ile ce-
henneme dönecek. Hiç kimsenen
hiçbir nedenle Gökova cennetini
jehenneme çevirmeye hakkı ola-
maz."
Sadece Yatağan'da son 10 yıl
içinde 800 hektarhk bir alanda,
300 ton uranyum bulunan, 20
jıilyon tonluk bir kül dağının
jluştuğunu, doğu-batı istika-
îietinde 5, kuzey-güney istika-
metinde 30 kilometrelik bir
ilanm baca gazlannın tehdidi
iltında bulunduğunu ve 187 bin
nektar tannı ve orman alanının
tahrip olması sonucu, TEK 'in sa-
dece 1992 yılında ödediği tazmi-
nat mıktannın 5.5 milyar liraya
ulaştığını belirten Bilge Contepe,
bildiride şöyle devam etti:
"Tüm bu olumsuzluklara
karşm, sadece 302 emisyonunu
ölcerek Yatağan Termik Sant-
ralı'nı radyasyon alarmından
sonra yeniden devreye sokmak
insan ve çevre sağlığı açısından
büyük bir sorumsuzluktur. Sa-
dece desülfinzasyon da termik
santrallar için bir çözüm değildir.
Ne aadır ki, uzman bürokrat-
lanmız hala Avrupa'da terk edı-
len yüksek baca politikalannın
savunuculuğunu yapmaktadı-
rlar. Tüm dünya, sera etkisinin
baş sorumlusu CO2 emisyonunu
2010 yılına dek yüzde 50 azalıa-
bilme çarelerini ararken, azot ok-
sitlere, ozona, uranyuma, kar-
bondioksite çare bulmadan mev-
cut kurulu 10 bin MVV termik
gücü 2010 yılına dek dörde katla-
mayı planlayan bir enerji politi-
kasını savunmak sorumsuzluk-
tan da öte bir cehalettir."
"Demokrasilerde zorbalık ka-
bul edilemez" diyen Bilge Conte-
pe. tüm yetkili kurum ve kuruluş-
İan yasalara uymaya çağırmak,
onlan altematif enerji politika-
lanna zorlamak için 8 mayısta
Gökova'yı kuşatacaklannı belir-
terek, şu çağnyı yaptı:
"Uluslararası bu platformda
amaç, tüm duyarlı mücadele
gruplannın korunması yönet-
meliğine de aykın olarak çalıştın-
lan, halk ve çevre sağlığını tehdıt
eden tüm tesislere gerekirse el
koymak üzere Gökova'da oluşa-
cak halk inisiyatifine katılmaya
çağınyoruz. Herkes sağlıklı ve
dengeli bir çevrede yaşama
hakkma sahiptir. Çe\rcyı geliştir-
mek, çevre sağlığını korumak vc
çevre kirlenmesinı önlemek dev-
letin ve vatandaşlann öde\idir."
4Erzurum
• Londra-Sidney maratonunayalnızca 1968
modelarabalar katıhyor. Motor ve vites
değiştirmekyasak. Ancak amortisör vefren
gibimekanik parçalaryenilendi. 25yılönceki
ilk ralliçok çekişmeügeçmiş ve olağanüstüilgi
toplanuştı.
Bütün motorlar
68devirK...Haber Merkezi - Londra-Sidney arasında
koşulan Lombard Maratonu, 17 nisanda
Londra'nın Chelsea Limanı'ndan hareket
eden 106 arabayla başladı ve öntj^kî _a)çsam^
İstanbul'a ulaşt'ı. Otomobîfeter, ^i^Tıstifo-.
bul'dan lzmit'c giderek bu'ada özel bir eÂp
gerçekleştirdilcr. Kısa bir süre önce ölen,
Türkiye'nin en eski rallicisi Renç Koçibey'in
adının verildiği bu özel etabı koşan sürücü-
ler, buradan Ankara'ya gittiler.
Burada Elmadağ
özel etabına katıla-
cak olan otomobil-
ler, daha sonra Erzu-
rum'a hareket ede-
cek ve Trabzon üze-
rinden Ankara'ya
dönüp, hava yoluyla
Hindistan'a gidecek-
ler.
îlki 1968'de yapı-
lan ve bu yıl 25. yı-
ldönümü kullanan
maratona katılan 21
ülkeden 200'ü aşkm
otomobilci, aralan-
nda Türkiye'nin de
bulunduğu 10 ülkeyi
geçecek ve saatte or-
talama 160 km. ya-
pacak. Otomobilcile-
rin, lngiltere ve Türkiye dışında uğradıklan
ve uğrayacaklan ülkeler şunlar:
Belçiİca, Almanya, Avusturya, Slovakya,
Macaristan. Bulgaristan, Hindistan ve
Avustralya.
1968'dekı ilk ralli çok çekişmelı geçmiş ve
olağanüstü ilgi toplamışlı. Ford, Leyland,
Citroen, Lancia, Porsche, Hillman, DAF,
Moskvitch (22. olduklan halde, o zamanki
SSCB'de birinci olduklan ilan edilmişti) ka-
zanmak için kıyasıya yanşmışlardı. Fabnka
deslekli ekıpler eşliğinde dünyanın en ünlü
sürücüleri yanşmaya katılmışiı.
J968'de yan^rr^yı kazanan Andre» Co-
r^ifâıı^kendinj amanfı şp büyük umayol sû-J
rİicusü ilan efmıştı. C6wan, bu yıf 1968'de'
kultendığı Hillman Hunler ile ralliye tekrar
katıldı. Ancak, arabası büyük ölçüde yeni-
lenmiş durumda. Çağdaş teknoloji, katılan
tüm eski arabalan tanınmaz hale getirmiş.
Maratonculardan Gavin Green (sağda), babası Evania birlikte, 68 model Escort'umın önünde.
OtomobiUer, dün "Renç Koçibey özel etabı"m koştular. (Fotoğraf: İBRAHİM GÜNEL)
tan'da yedek parça bulmanm sorun yarat-
mayacağı sanılıyor.
Yanşmayı düzenleyen Nick Brittan. Ya-
nşmaya jkatjlarfca£abalann.0»tajamâ>dfie-
«rinin 27*^njSİrÇn<;yaklaşvk ^mıfconjira)
olduğunu benrtîyor. Bu denli pahalı olma-
lannın nedeni, yanş için buyuk ölçüde yeni-
lenmiş olmalan. Eski araba satan galeriler-
den alınıp hiç değiştirilmeden yanşa girecek
arabanm kazanma şansı hiç yok.
Arabalar Mosk-
vitch'den Porsche
91 l'e kadar değişen
bir çeşitlilik sergili-
yor. A^Tistralya
yapısı V8-gücünde
Holden Monaro ve
Ford Falkonlar,
Avustralya çöllerin-
de hız yapma yete-
neklenyle üstünlük
sağlayabilir.
Bu yıl 1968'deki
yol izteniyor. Yalnı-
zca eski Yugoslavya
ve Afganistan gibi
güvencesiz ülkeler-
den geçilmiyor. An-
kara'dan iki Rus An-
tonov askeri kargo
uçağı, arabalan Yeni
1968 maratonuna kablanlardan 24'ü bu
yıl tekrar yanşıyor. Katılanlann çoğunlu-
ğunun amatör olduğu rallide İngıliz, Av-
rupalı ve Avustralyah eski ralli şampiyonlan
da şanslannı yine deniyor.
1968"in aksine, fabrika destekli takımlar
ve servis ekibi yasak. Yolculuk sırasında
parça değ^şimi gerekirse, yoldaki servis is-
tasyonlanndan yardım ısteniyor. Araba-
ların çoğunluğunun 25 yıllık olduğu Hindis-
Delhi'ye taşıyacak. Buradan Himalaya etek-
lerinden geçerek Bombay'a ulaşılacak. Ara-
balar yeniden ucaklara yüklenip Perth'e in-
dirilecek. 5 bin 600 kilometrelik bir yolculuk-
tan sonra Sidney'e vanlacak. Yanşmanın
öngörülen bitiş tarihi 16 Mayıs.
Eski yanşmacılann isteği üzerine artık
gece yolculuğu yapılmıyor; geceleri otellerde
konaklanıyor. Her arabada sadece iki sürü-
cü bulunuyor. 1968'de sürücü sayısı üçtü.
Hamaldan
sigorta
direnişi
AHMETBİRGÜL
KALMAYACAK
«
ER!UGRUIKURÇU
RAGtP
ZAKtfOLU
ASLAN8AŞR
KAMOĞUI
MJDOGAN
BCANKANA8
SABHÖZER
NEMHMUKOÇ
CE1İNÖZEL
M.SUHİKÖSE
MÜMCOYIAN
HMtPNOE
MAHMUTKIUNÇ
KEMMOKUTAN
AHME1
DMUeiAŞ
3EDAT YURTO«
SEOAT ASIANTAŞ
HEVZATÖBAY
HÛSEYİNKAYTAN
CEMŞBKNCÖ
tnmmç
omHm
KÛÇÛK
NİSAN'DA
AKtFKURIUtUJ
GÖtOAİMSOY
HAŞİMHAŞİMİ
OSMANtYE - Hacılar çarsı-
sında çalışan iki yüz kadar hamal
yıllardan beri güvencesiz çalışük-
lannı belirterek "Çocukîanmızı
doktora götürecek para bulamı-
yoruz. Aldığimız ücretlerle ancak
zorla karnımızı doyurabiliyoruz.
Artık sigortalı çalışmak istiyo-
ruz" dediler.
Hacılar çarşısında yıllardır ha-
mallık yaparak geçimlerini sağla-
yan hamallar Cumhuriyet'e yap-
tıklan ortak açıklamada şunlan
söylediler:
"Fıslık mağazalannda yıllar-
dan beri taşıma, indirmc ve yük-
leme yapıyoruz. Buradan aldıği-
mız ücret bizleri tatmin etmiyor.
Çoluk çocuklanmızla hastalan-
dığımız zaman doktor ve ilaç pa-
rasını bulamıyoruz.
Her birimizin 5-6 çocuğu var.
İşyeri sahipleri, bu insahlara bir
geçmiş olsuna dahi gelmiyorlar.
Sigorta memuru geldiği zaman
patronlan hemen bizleri dükkan-
dan çıkanyor.
Her defasında bu olayı yaşa-
maktan bıktık. Artık hiçbir ycre
bizi gönderemezler. Sigorla yet-
kililerine sesleniyoruz: içinde bu-
lunduğumuz durumu görün ve
bizlerin sıgorlah olmasına
yardıma olun. Artık sigortalı
çalışmak ıstiyoruz."
CUMHÜRİYETTEN
OKURLARA
OZGEN ACAR
"ÖzalÖldü,YaşasınŞeriar
Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın ölümünün ardından
çok değişik duygusal, dinsel ve siyasal olaylar yaşandı.
Beklenmedik ölümün yarattığı değerlendirmeler toplu-
mun her kesımınde değişik biçimlerde kendini gösterdi.
Şu anda Turgut Özal'ı ya da Özal dönemini tartışmak,
değerlendirmek için zaman henüz çok erken.
Gözyaşlarının dinmediği, acıların sürdüğü bir ortam-
da yapılacak her türlü eleştirinin eksik ya da övgünün
abartılı olması kaçınılmazdır. Turgut özal'ı ve özal dö-
nemini en tarafsız ve en objektif biçimde tarih değerlen-
direcektir.
Bir kitap yayıncısı olsaydım, sadece gelecek kuşakla-
ra "Kalem Efendileri" adlı bir kitap derlemesi bırakmak
isterdim.
ûzal'ın ölümü üzerine kasideler yazan kalemşörlerin
öykülerini bu kitapta toplardım. Yıllarca sonra bu kitabı
"Türk basını"n\r\ bu yüce kalemşörlerine "ayna" niye-
tiyledağıtırdım.
Acaba ne görürlerdi dersiniz?
• • •
Merhum özal için çarşamba günü Ankara'da "devlet"
ve perşembe günü de istanbul'da "vasiyet" törenleri
yapridı.
Eğer her iki törene katılmadıysanız, en azından bu iki
cenaze töreninin bazı bölümlerini televizyonlardan izle-
mişsinizdir.
Devletin televizyonu olan TRT kanalındaki canlı yayın
boyunca bu törenlerde bağırılan "laikliği istemezük"
sloganlarını bilmem hiç duyabildiniz mi?
Ne acıdır ki laikliği korumaya ant içmiş bir cumhurbaş-
kanının cenaze töreni "şeriat" isteklerine dönüştü.
özal'ın cenaze töreni, Türkiye'ye "şeriat"\ getirmek is-
teyenlerin, Uğur Mumcu'nun cenaze törenindeki "laik-
lik" sloganlarına karşı bir tepkiyi oluşturdu.
Bakalım bir "yazar'a ve bir "cumhurbaşkanı"na ait
bu cenaze törenlerindeki oluşumları tarih nasıl deger-
lendirecek? Hangisine "devrimci" diyecek?
Işin bir başka ilginç yanını, Türkiye Cumhuriyeti'nin
televizyonu olan TRT yarattı. TRT, törenlerde sürekli bir
biçimde atılan "laiklik istemezük"sloganlarını dinleyici-
lere duyurmamak için, yayının sesini kısarak garip bir
sansür uyguladı.
Duymak, görmek, konuşmak istemeyen üç maymun
heykelini bilirsıniz. Cenaze töreninde TRT herhalde "sa-
ğtr maymun" rolünü oynadt.
Sadece TRT mi?
Törende "şeriat" isteklerini içeren pankartlar da her
nedense ünlü kalemşörlerin gazetelerine hiç yansıma-
dı. Bu sloganlara haberlerde de yer verilmedi. Kalem-
şörlerin gazeteleri de "kör maymun"dan farksızdı.
Sonra da bazıları TRT'nin tarafsızlığından, gazeteleri-
nin bağımsızlığından söz ediyorlar. Bazı insanların ba-
ztlarına mideleri ile bağlı olduklan gibi acaba "sağır
maymun"lar ve "kör maymun'iar da bazılarına "ka-
/em'leri ve "objektif"\en ile mi bağlı oluyorlar?
Olağanüstü olaylarda, örneğin Körfez Savaşı'nda ya
- dagenelseçımterde gazetelerin satışlarının artmastdo-
ğakkr. özalın ölümünden sonraki bir-iki gün tüm gâzâ^
telerir sahşlannda da benzeri bir artış gözlendi.
Ancak şapka âüşüp kel görününce, kalemşörlerin gâ^
zeteterintn satıştafsnın, bir önceki haftaya kıyasla gerile-
diği gözlendi. Buna karşılık gazete okurlarının objektifli-
ğine güvendiği Cumhuriyet'in satışındaki sürekli artış
dikkati çekti. Satış 70 binlerin üstüne çıktı.
• • •
Saygın bir gelişme gösteren "Strateji" kuruluşunun
yaptığı ilginç bir kamuoyu araşbrmasının sonuçlarım
Hürriyet Gazetesi geçen hafta içinde açıkladı.
Araştırmada, en çok satışa göre Milliyet, Sabah, Hür-
riyet biçiminde olan diziliminin "okura ulaşma ve bir
gazeteyi birden fazla okuyan kişilerin sayısı" dikkate
alındığında ise tam tersi bir durum olduğu ortaya çıktı.
Hürriyet yüzde 32.7, Sabah yüzde 30.7 ve Milliyet yüz-
de 216 oranı ile okura ulaşıyorlardı. Bu sıralama hiç
kuşkusuz reklam veren kuruluşlar için en önemli bir öl-
çüydü.
Buna karşılık satış sıralamasında 8. sırada olan Cum-
huriyet "okura ulaşmada ve okunurluk "değerlendirme-
sirtde yüzde 5.8 oranı ile 4. geliyordu. Bir başka deyişle
70 binlik satışa sahip Cumhuriyet, ansiklopedi vererek
milyonluk satış yapan üç gazete ile boy ölçüşüyordu.
Türkiye'de ansiklopedi desteği ile en çok satan üç ga-
zetenin hemen ardından Cumhuriyet'in gelmesinin an-
lamı açıktı. Cumhuriyet "okunan" gazeteydi. Cumhuri-
yet sadece gazeteydi. Türk okuru Cumhuriyet'e güveni-
yordu.
Okunurluk ve okura ulaşabilirlik sıralamasında Cum-
huriyet'in (70 bin) arkastnda kaianlar, Türkiye (300 bin),
bir başka ansiklopedi pazarlayıcısı Meydan (220 bin),
Zaman (130 bin) ve Bugün (110 bin) geliyordu.
* • •
Yarın lütfen bir Cumhuriyet alın. İlginç bir işbirliğini
okurlarımıza duyuracağız. Salı günü de bir başka açıkla-
mayı göreceksiniz. Açıklamalarımız birdizi halinde haf-
ta boyunca sürecek.
"Strateji" kuruluşu bizim için de bir araştırma yaptı.
Cumhuriyet okurlarının ya da okur olmayanların Cum-
huriyet'ten bekledikleri saptandı. Bu istekler doğrultu-
sunda yaptığımız çalışma ve hazırlıkları size bu hafta
boyunca duyuracağız.
•••
Dünyanın en etkin, en ciddi gazetesi The New YorkTi-
mes'ın ulaştığı ailenin, değişik zevkleri olan üyeleri,
aralarında kavga etmezler. Herkes gazetede kendi iste-
diği bölümü kolayca seçer.
Şimdiye kadar siyah-beyaz yayımlanan bu ciddi gaze-
tenin "boya//"değil "sanatdeğerlirenkli "olarakyayım-
lanmaya hazırlandığını da okumuşsunuzdur.
Yıllardır bu gazeteyi zevkle okumuş bir insan olarak
şimdi The New York Times'daki bu değişikliği ben de
merakla bekliyorum.
Mutlu günler dileğiyle...
"Zaman herşeyin ilacı" olabilirdi
Ama setıin yokluğunun asla...
TEOMAN FEHİM
1929 -1991
Bizlere öğrettiklerin önünde
saygı ve sevgi ile anıyoruz seni...
AİLEN
GULERYUZLU CİDDILIK
Vedat Günyol
20.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yoymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul
Öderaeli gonderilmez.