Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25NİSAN1993PAZAR CUMHURtYET SAYFA
DİZİYAZI 13
Ciııayet aıılayışla karşılandı. Karar: Beraat!
TALAT PAŞA
DAVASI
Dilek
Zaptçıoglu
'aruk Soromon Tehleryan, 15 Mart
1921 tarihinde TalatPaşa'yı kasten
öldürmekten suçlu mudur? Hayır."
Jürinin beraat kararı ü'zerine mahkeme ayağa
kalktı?Hakim, Tehleryan'ınserbest
bırakıldığını ve mahkeme masraflamun
devlet tarafindan ödeneceğiniaçıkhuü.
A vukatlar, tercümanlar ve Ermerti
dinleyiciler Tehleryan'ı kucakladılar.
: -6-
2 Haaran 1921 'de, Berlin Üçüncü Eyalet
Mahkemesı'nde "Ermeni katliamlanyla ilgdi
ı bilirkişi" olarak dinlenen ve karan büyük öl-
', çüde etkileyen Johannes Lepsius kımdı?
J Lepsius Protestan bir rahıpü. Almanya'-
; nın Osmanh üzerindeki nüfuzunu yaymayı
, amaçlayan "Şark Misyonu"nun (Onentmis-
j sion) kurucusuydu.
I 19!4'te. savaş başlarken Berlin'de bir
"Türk-Ermeni Cemiyeti" kurmuştu Daha o
sıralarda İttıhatçılann ahninde Ermenilerin
j deportasyonu yoktu. Tersıne, Ermeni çeteleri
• faahyetteydı. 1915 yılının ekım ayında Isviçre
gazetelennde yüz ünlü ısıra, bir "Ermenilere
Yardım Kampanyası" açmıştı. Lepsius buna
öna\ak oldu.
Alman kamuoyu da Osmanlı İmparator-
luğu'ndakı Ermenilenn durumuyla ilgilen-
meye başlarmştı. Alman parlamentosu, ko-
nuyu özel bir oturumda ele aldı. Lepsius Re-
ıchstag'dakı bu özel oturumda bir konuşma
yaptı. Iddıası şuydu: "Ermeniler Tûrkler ta-
rafmdan sıstematık bıçımde imha ediliyor."
Savaş sürerken en yakın
müttefiklerden binne karşı
propaganda yapılması, Al-
"nan meclisınde hoş karşı-
ianmadı.
Meclisten istediği desteğı
alamayan Lepsius ve "Al-
•nan-Ermeni Cemıyetf-
ıdekı arkadaşlan 1916
yılmın nisan ayında Ber-
iin'de bir broşür bastırdı-
lar. •"Ermeni Halkının Du-
rumu Hakkında Rapor"
adını taşıyan broşünin ka-
\ pağında "Çok Gizlı" ibare-
si vardı. Broşür 20 bın adet
basılıp Almanya'dakı me-
buslara, küıselere. basına,
yabancı nusyonlara; kısa-
cası kamuoyu üzerinde et-
kıli olabilecek tüm adresle-
ı rç postalandı.
\îlginç bir tavır
\ değişikliğü
[ Ama broşürlenn çoğu
j yerîne ulaşmadı. Hûkümet
ı dağıtımı engelledi.'
ı Savaş • kaybedilm Al-
d irt
General Otto Liman
von Sanders
Mahkemede bilirkişi)
Dr. Johannes Lepsius
(Alman misyoner,
mahkemede bilirkişi)
• değışince Lepsius'un ve ce-
(miyetin !>esı duyulmaya
; başlandı.
i Lepsius, Alman Dışişleri
i BakanlığVnın ıznıyie bir ki-
i tap yayınladı. Kitap, Dışiş-
j lerTnin Ermeni meselesiyle
I ilgili yazışmalannı ve belge-
, lerinı ıçeriyordu. Ana fıkri.
ı "Ermenilenn katledildiğı"
i ama Almanya'nın bunda
i rol oynamadığı; hatta önle-
ı meye bile çalıştığıydı.
J T918 yılmın sonunda
j tstanbul hukümetinin Ta-
j lat Paşa'yı ıade istemını
| geri çevıren Almanya'nın niçin 1921 'de tu-
' tum değışurdığinı, ancak bu bağlamda kav-
rayabiliriz.
Lepsius. 1919'da "Almanya ve Ermenistan
1914-1918, Diplomatık Belge Koleksiyonu"
adlı kitabının önsözünde, "Almanya'nın Er-
i menileri kurtarmaya çahştığmı ama başara-
' madığını" ıddia ediyordu.
' Bu kitaba anılannda değinen Talat Paşa,
! Lepsius'un olaylan yansıtma biçimine
karşıydı. Talat Paşa, "Deportasyonun askeri
bir işl'em olduğunu. fakat vicdansız ve karak-
tersiz insanlann elinde bir facıaya dönüştü-
ğünü" söylüyordu. Anılannda ısrarla, "'Olay-
{lann Ermenilerin kışkırtması sonucu patlak
: verdiğinı" anlatıyordu.
| Talat Paşa anılannda. "Her yeni olay du-
'yuhır duyulmaz Alman hükümeti, bu gibi
. olaylara son verilmesıni tavsıye eden notalar
' göndermıştı" der ve bu notalann Babıali'de
1
bulunduğuna değinır.
' Talat Paşa. kendisinin de katbama karşı ol-
j duğunu. hatta sorumlulan zaman zaman ya-
j kalatmayı ve cezalandırmayı başardığını; fa-
j kat vahşeti önlevemedığini anlatır.
ı Lepsius. Talat Paşa davasında "büirkişi"
olarak dınlendı. "Deportasyonlara İttıhat ve
Terakki Cemiyeti karar vermış. Dahüiye
Nazın (İcişleri Bakanı) Talat paşa uygu-
latmıştır" dedı Anadolu'da 1 milyon 400 bin
jErmenınin deportasyonlara tabi tutulduğu-
tnu, sadece yüzde 90'ının hedefe vardığmı, ge-
risinin öldüğünü söyledi.
j
"Ermeni meselesı. kendiliğinden doğmuş
bir mesele değildir. Avrupa diplomasısinin
eseridir. Ermeni halkı, Ingiltere ve Rusya'nın
siyasi çıkarlannın kurbanı olmuştur. Lond-
ra'yla Petersburgarasında ovnanan bu diplo-
matik satrançta Ermeniler piyon olarak kah
ilen sürülüyor, kah yeniyordu" dıyerek tngil-
tere'ye ve Rusya'ya yüklenen Lepsius (ki bu
iki devlet Almanya'nın savaştakı baş düş-
manlanydı) ülkesını savundu:
"Alman belgelerinin kanıtladığı gibi Al-
manya, Berün Konferansı'ndan bu yana Er-
meni sorununa daıma ıyi niyetle ve anlayışla
yaklaşmış; yine de dünyada Sultan'ın ve Türk
hukümetinin bütün vahşi uygulamalannın
ardındakı ıtıcı güç olarak karalanmıştır."
Bilirkişi sıfatıyla dinlenen ikinci tanık, Ge-
neral Otto Liman von Sanders'tı.
Liman von Sanders 1913'te Osmanh ordu-
sunu ıslah çerçevesinde, Berlin'den Istanbul'a
yollanan Alman asken misyonunun başı-
ndaydı. Bir görevi, Osmanb ordusunu islah
ıse. ikıncı ve daha önemli gizli görevı İstan-
bul'un Berlin'e bağlıbğını pekiştirmekti. Sa-
vaşa hazırlanan Almanya, fttihatçılann desk-
teğmi güvence altına almak istiyordu.
1855 doğumlu Liman
von Sanders, Talat Paşa
davasına savunma avukat-
lannca çağnbnıştı. Ama
mahkemedeki ifadesinde
hiç de sanığın lehine ko-
nuşmadı. Ittihat ve Terak-
ki'yı, bu arada Talat Paşa'-
yı aklayan ve doğrulayan
bir ifade verdi
66 yaşındaki generalin
ıfadesi, tarihsel gerçeklere
belkı de en yakın düşen ifa-
deydı Birlikte dınleyelim:
"Benim kanaatimce
Ermenıstan'da olup biten
ve 'Ermeni katlıamlan"
olarak nitelenen olaylan
iki başbk altında ele almak
gerekir. tlk bölüm, Jöntürk
hukümetinin Ermeni de-
portasyonlanyla ilgili di-
rektıfını kapsıyor. Bundan.
yani sadece deportasyon
emnnden Jöntürk hükü-
meti sorumlu tutulabılir,
ama sonuçlardan sadece
kısmen sorumludur. İkinci
nokta, Ermenistan'da
vuku bulan çatışmalardır.
Çatışmalann ilk nedeni,
Ermenilerin Türk hukü-
metinin silahlan teslim et-
me çağnsına karşı gelmış
olmasıdır. İkincisı, Erme-
niler hıçbir kuşku bırak-
mayacak şekılde Ruslann
safında Türklere karşı sa-
vaşmışlardır Elebtte bu,
çarpışmalara neden olmuş,
•doğal olarak yenilen ta-
rafın ölümüyle sonuç-
lanmışür. Kanımca bu ger-
çekleri birbirinden ayı-
rmak gerekiyor.
Hükümet deportasyo-
lan emretmiştır. Bu emrini hazırlarken en
yüksek askeri ve sivil mercilerin, askeri ne-
denlerle Ermenilerin Doğu Anadolu'dan
uzaklaştınlmasını öngören raporlanna da-
yanmıştır.
Bu konuda Almanlarla ilgili çok yanlış
savlar ileri sürüldüğü için burada, Kafkasya'-
daki bütün ordu komutanlannın ve general-
lerin Türklerden oluştuğunu vurgulamak is-
terim. Bu komutanlar ve sivil otonteler, biraz
önce ifade ettiğim gibi, tstanbul'a rapor ver-
mişler; fakat bu raporlar üzerine çıkartılan
deportasyon emrinin uygulanması akla gele-
bilecek en kötü ellere kalmıştır.
Burada Türk jandarmasınm savaştan önce
çok ıyi durumda olduğunu vurgulamak iste-
rim 85 bin kişiden oluşan bu kuvvet asbnda
elit bir güçtü. Ama jandarmalar sonradan
ordu saflanna katıldı ve dağıldı. Yerine en iyi
unsurlardan oluştuğunu söyleyemeyeceğim
birjandarma taburu kuruldu. Bunlar kısmen
eşkiya. kısmen ışsizdi. Bu adamlar arasında
disipü'nden söz etmek haliyle olanaksızdı.
Ermeni tehciri sırasında meydana gelen
vahşet olay lanndan söz ederken bu durumun
altını çizmek gerekir Bunlar Türk askeri de-
ğil, o zamanki çaresizlıkte oluştunümuş çok
berbat bir yedek jandarma taburuydu.
Şunu da dikkate almak şarttır Tehcirin
güzergahı öyiesine kötüydü ki, yalnız Erme-
niler değil birçok Türk askeri de yolda açb-
ktan, hastabktan, Türk İmparatorluğu'nda
egemen olan organizasyon bozukluğundan
hayatmı kaybetmiştir. Orada binlerce Türk
askeri öldü. Sadece benim ordumda Gelibolu
seferinden sonra bitap düşen binlerce asker
yetersiz beslenmeden ölmüştür.
Kanaatimce bütün bunlan burada gözö-
nünde tutmak gerekir.
Aynca Ermenilere refakat eden bu perso-
nelın bir kısmı. bulanık bir lakım "cihat" sap-
lantılannın da etkisındeydi. Ermenileri Hıris-
tiyan olarak görüyor. bunlara kötü muamele
etmeyı marifet sayıyordu. Alt tabakadaki
memurlar da bu eğıhmi körûklemiş olabilir.
Ermenilere ezelden beri düşmanlık besleyen
Kürtlerin bunlara saldınp katlettiğine bura-
da daha önce de değinildi."
Talat Paşa sorumlu mu?
Liman von Sanders, Osmanlı Imparator-
luğu'ndaki Alman subaylann tehcirde bir rol
oynamadığını söyledi kten sonra şöyle devam
eder
"Ben şalısen, Talat'tan onun imzasını taşı-
yan ve Ermenileri ilgılendiren tek bir emir
almadım. Aldığım emırler Enver Paşa'nın
imzasını taşıyordu ve hepsi de çok daha hafıf
içerikteydi. Bazılanysa saçmaydı ve uygulan-
ması ımkansızdı. Örneğin, ordudan bütün
Yahudileri ve Ermenileri uzaklaştırma emri
almıştım. Elbette bu emri uygulamadık, çün-
kü Ermenilerle Yahudilere tercüman olarak
ihtiyaamız vardı. Talat Paşa'nın emirlerden
ne ölçüde şahsen sorumlu olduğuna gelince:
Bildigim kadanyla Ermenilerin deportasyo-
nuna dair en önemli emir 20 Mayıs 1915 tari-
hini taşıyan emirdir. Talat Paşa'nın sorumlu-
luğu hakkında hiçbir şey söyleyemem. Direk-
tiflerin fıkir babası komitedır, Bakanlar Ku-
rulu'nda oy birliğiyle kabul edilmişlerdir. De-
diğim gibi uygulama valilerin, alt tabakadaki
memurun, özellikle de dehşet saçan jandar-
manın elindeydi.
Burada şunu söylemeyi görev sayıyorum:
Türkiye'de bulunduğum beş yüı aşkın süre
boyunca Ermenilere karşı Talat tarafindan
imzalanmış tek bir önlem görmedım ve böyle
bir önlemin varbğından haberdar olmadım."
Tehleryan davası, Johannes Lepsius ve Li-
man von Sanders'in Ermeni tehciri hakkında
"bilirkişi" olarak dinlenmesiyle sürdü. Ha-
kım sanığa. "Başka tanık dinlenmesini isti-
yor musunuz?" diye sordu. Tehleryan mutla-
ka Pans'ten gelen Ermeni yazar Aram An-
donian'ın da ifadesının ahnmasını istiyordu.
Bunun üzerine hakim şöyle dedi:
"Siz cinayeti işlediğinızde Talat Paşa'nın
katlıamlardan sorumlu olduğuna yürekten
inanıyordunuz. Jûri size inanmaktadır "
Hakimin bu sözleriyle dTiruşmanm sötıütn'
bellı olmuştu.
Jüri karannı, "Sanığın Talat Paşa'nın su-
çuna kanaat getirdiği için onu öldürdüğü"
şeklindeki sava dayandıracaktı. Yani Tehler-
yan, Talat Paşa'yı "cezalandırmıştı" ve mah-
keme bunu anlayışla" karşılıyordu.
Tehleryan'ın akli dengesi
Mahkeme başka tanığın dinlenmemesine
karar verdıkten sonra sıra doktorlann Teh-
leryan'ın akli dengesi hakkındaki raporlan-
na gelmişti.
Alman Ceza Kanunu'nun 51. maddesi
"Sanık akli dengesi yerinde değilse işledıği
suçtan sorumlu tutulamaz" diyordu.
Mahkemede beş saygm ve konusunda uz-
man doktor. raporlannı okudular.
Bilirkişilerden, mahkeme doktoru Robert
Stoermer, "Kanaatimce sanık epüepsi (sara)
hastasıdır ve yaşadığı vahşetler ruhunda
sarsıntılar yaratmıştır" diyordu. Ama dokto-
ra göre bu hastalık onun iradesini doğrudan
etkilemezdi. Tehleryan büyük bir irade ve da-
yanma gücüne sahipti. Yani kafasına koydu-
ğunu mutlaka gerçekleştirmeye yatkindi. Ci-
nayet günü cesaretlenmek için konyak içmiş-
ti. Doktor, Tehleryan'ın cinayeti anlatımı-
ndan, bunu uzun süredir planladığı sonucu-
nu çıkartmıştı.
Kısacası şu kanaate varmıştı:
"Akli depgesizlik" Tehleryan açısından
söz konusu değildi. İşledıği cinayetten so-
rumluydu. Sonra sırasıyla Berlin Üniversitesi
Onur Profesörü Dr Hugo Liepmann, Teh-
leryan'ı şubat ayında (Talat Paşa'yı öldürme-
den bir ay önce) muayene eden Prof. Dr. Ric-
hard Cassirer, Berlin Smır KJiniğı Başhekimi
Prof. Dr. Edmund Forster ve Dr. Bruno Ha-
ake raporlannı sundular.
Bunlardan Prof. Liepmann, Tehleryan'ın
epılepsi hastası olmadığı görüşündeydi. Ona
göre sanığın ruhuna giden kapı, ancak "psiko-
patolojı" anahtanyla açılabilirdi.
Kısacası Tehleryan, sabit fikirleri olan, si-
nirsel krizler geçiren bir psikopattı. Cinayeti
ruhsal bir baskı altında işlemişti. O anda öz-
gür iradesi tümüyle olmasa bile kısmen yerin-
de değildi. Doktor, Tehleryan'ın "akli denge-
sinin kısmen yerinde olmadığma" kanaat ge-
tirmişti. Böylelikle Alman Ceza Kanunu-
'nun, sanığın "akli dengesizliğj" nedeniyle be-
raati karanna götüren 51. maddesine tam
~ : • » ~ - • - •
1914'te, savaş başlarken Berlin'de bir "Türk-Ermeni Cemiveti" kurmuştu. Daha o sıralarda Ittihatçıların zihninde Ermenilerin deportas-
yonu yoktu. TtTsûıe, Ermeni ceteleri faaliyetteydi.İşte Ermeni Yıldız Çetesi'nden bir gnıp. Türk Hükümetfnin silahları teslim etme
çağnsına karşı geunişkrjcuşku bırakmayacak şekilde Rusların safındaçarpışmışlardı.
olarak uymuyor, ama yaklaşıyordu. Takdir
jürideydi.
Üçüncü bilirkişi olarak, Prof. Dr. Richard
Cassirer dmlendi. 43 vaşındakı Musevi dok-
tor Tehleryan'ı cinayetten önce. şubat ayında
iki kez muayene etrr.işti. Muayene sonucun-
da doktor onun sınirsel sisteminde belli bir
aksakhğa rastlamamıştı. Kan ve ıdrar tahlil-
leri sonuç vermemişti. Bunun üzenne Tehler-
yan'da gerçek bir epılepsi olduğunu sanmış.
ilaç yaap göndermişti.
Ama "Şimdi sanıkta gerçek bir epilepsiden
çok somatık bir epilepa olduğuna inamyo-
rum" diyordu. Yani Tehleryan'dakı krizler
sinırseldi ve ruhi durumuyla ilgiliydi. Dr.
Cassirer de "Tehleryan ağır psikopatur" so-
nucuna vanyordu. "Sanık 51. maddeye gir-
miyor, ama akli denge bozukluğuna çok
yaklaşıyor; dolayısıyla ancak, kısmen sorum-
lu tutulabilir" diyordu.
Berlin Üniversitesi Sinir Klinıği Başhekimi
Prof. Dr. Edmund Forster dördüncü bilirkişi
olarak kendinden önce ifade veren iki dokto-
ra hak verdi. Nöroloji uzmanı Bruno Haake,
Tehleryan'ın Berlin'de cinayetten önce gittiği
vatanının kaderiru etkilemış, Alman halkının
sadık müttefıği olarak tarihın en ^ksek ka-
demelennde dolaşmıştır
Mahkemede dile gelen ve hafizalanmızda
yeniden canlanan korkunç olaylar bizi,
savcılık makamını ve ceza hakımleriru, yasa-
lann gösterdiği yoldan uzaklaştırmamalıdır.
Hukuksal açıdan olay karmaşık değildir
Tehleryan. 15 Mart 1921'de Talat Paşa'yı
Charlottenburg'da bir tabanca kurşunuyla
öldümüştür. Kurşun hedefe ateşlenmış, ölüm
derhal vuku bulmuştur: sanğın onu öldür-
mek ıstediğıne daır en ufak kuşku yoktur;
kasten cınayet ışlemiştır ve burada da vic-
danmın rahat olduğunu ifade etmiştır.
Önce bunun bir cınayet mi yoksa adarn öl-
dürme vakası *tnı olduğunu incelememiz ge-
rekmektedır. Cinayetin cezası ölümdür; tah-
rik sonucu işlenmiş bir cınayet ise yasalanmı-
za göre adarn öldürmek olarak tanımlanır ve
daha hafif cezaya neden olur.
Tehleryan Talat Paşa'yı planlayarak, kas-
ten mi öldürdü? Bu soruya yanıt ararken ken-
diliğinden "Hangj nedenlerle hareket etti?' so-
rusunu soruyorum.
eder. Oysa birinci gün duruşmada bu konu-
lar uzun uzadıya dile getirilmemiş midir?
Savcı konuşmasına şöyle devam eder
"Ama bu konular, burada dinlenen iki bi-
lirkişinin çelişkili ifadelerinde dile getirilmiş-
tir. Sayın Johannes Lepsius'un ilginç ve
aynntıh anlaümı bence bir hata içeriyordu.
Bence Lepsius, olaylan kapsamb bir planın
ve sistemin parçası olarak göstermekte
haksızdır. Lepsius bu görüşüne. yerinde ve o
sırada yaptığı kışisel gözlemleri sonucu değil,
sonradan haarlanan baa raporlardan yola
çıkarak varmış görünmektedir.
Bu nedenle ötekı bilirkişi olarak General
Liman von Sanders'in ifadesini daha değerli
buluyorum. General Liman von Sanders o sı-
rada yüksek mevkili bir subay olarak yerin-
deydi ve olaylan yakından izledı. General,
Ermenilenn göç ettirilmesinı emreden îstan-
bul hukümetinin niyetiyle uygulamanın bıci-
mi arasında net bir çizgı çekilrnesiru talep et-
miştir. tstanbul hükümeti. bu karannı baa
raporlara dayanarak almıştı. Bu raporlar Er-
meniler'in gizlice Üçlü İttifak'la işbirliği
yaptığını, bu savaş ortamında Türkleri arka-
dan vurmaya hazırlandıklannı, bağımsızlık
amaçladıklannı kanıthyordu. Istanbul hü-
kümeti bu raporlan aldıktan sonra devlet
yöneümindeki ve askeri alandakı egemenli-
ğini ayakta tutmak için göç ettirme eylemini
gerekli görmüştü.
Savcının son gayretleri
Soromon Tehleryan 1940larda Betgrad'da çekitmiş fotoğrafta kızı ve oğluyla
ikinci doktordu. Arkadaşı Apelyan onu dok-
tor Haake'ye götürmüştü. Dr. Haake de ilk
muayenesinde Tehleryan'ın epilepsi hastası
olduğunu sanmıştı. Fakarşimdi o da mahke-
mede görüşünü değiştiriyor, krizleri ruhi
dengesizliğe bağhyordu.
Savcı: Tehleryan suçludur
Bilirkışıler arasında sadece Dr. Haake, "Teh-
leryan'ın akli dengesi yennde değildir; dola-
yısıyla cınayetten sorumlu tutulamaz" görü-
şündeydi.
Böylece sadece beş bılirkişiden biri Savcı'-
nın çağırdığı mahkeme doktoru. Tehleryan'ı
cinayetten sorumlu tutuyordu. Bir uzman,
tam tersine, "Tehleryan'ın akli dengesi yerin-
de değildir" diyor ve beraatinı istiyordu. Üç
bilirkişi ıse "akli denge kısmen bozuktur. ka-
rar jüriye kalmıştır" şeklinde rapor veriyor-
du.
Sıra kapanış konuşmalanna gelmişti.
Önce sava, sonra da Tehleryan'ın üç avu-
katı konuşmalannı yaptılar. Âvukatlar ayn
ayn, ikışer kere söz aldı.
Savcı "Tehleryan'ın cinayetten suçlu bu-
lunmasmı" talep ediyor ve şöyle diyordu.
"Bu cinayetin kurbanı özel bir şahsiyetti.
Tanınmayan, bilinmeyen bir kitlenin içinden
bir el uzanmış ve bu adamı yere sermiştir.
Maktulün kendisi de bir haİk çocuğuydu.
Halklann bırbiriyle boğuştuğu bir dönemde
Bunun siyasi bir cinayet olduğuna dair en
ufak kuşku yoktur. Sanık siyasi nefret ve si-
yasi intıkam hırsıyla davranmışür.
Ermeni halkına yapılanlar gerçekten deh-
şet vericidır. Sanığın kendisi ve ailesi de deh-
şetü olaylarla karşılaşmıştır. Böylece ıçinde
intikam düşüncesi belirmiştir. Kuşkusuz
sanık Talat Paşa'yı sorumlu görüyordu.
Burada Ermenilerin ve dostlannın Talat
Paşa'yı suçlu gördükleri kuşku bırakmaya-
cak bıçimde ortaya çıkmıştır. Ama Sayın
Baylar, bu taraflı bir görüştür; Ermeniler ve
dostlannca savunulmaktadır ve size burada
olaylan bambaşka bir açıdan anlatan bir dizi
tanı sunmak işten bile değildi. Ben Türkiye'-
de bulunan ve olaylan çok yakından izleyen
bir dizi Alman beyle görüştüm. Onlar bam-
başka bir görüş sundular. İstanbul hukümeti-
nin Ermenileri imha etmek niyetinde oldu-
ğundan kesinlikle söz edılemeyeceğini; devlet
yöneümıyle asken iktıdan ayakta tutabilmek
için göç ettirme onlemine başvurulduğünu;
deportasyonun maaksef fecı sonuçlara yol
açtığını belirttiler."
Hakim, savcının sö'zû'nü
kesiyor
Burada hakim savcının sözünü kesip "Davay-
la ilgili olmayan konulara girmemesini" ikaz
Sayın Baylar, Anadolu'daki halkkr j
nda bizim buradan alışügımız türden iüşki-
ler söz konusu değildir. Daha doğrusu, sava-
şa kadar alışılagelen ılişkiler söz konusu de-
ğildir. Anadolu'da insan doğasının en kötü
içgüdüleri olan soygun ve cinayet güdülcri
uyanmıştı. Sayın Bilirkişi (Liman von San-
ders) deportasyonda kullanılan jandar-
manın eşki elit birlik olmadığına. kendı he-
sabına cinayet ışlemeyi marifet sayan bir ser-
seri grubundan oluştuğuna dıkkat çekti.
Savunma makamı, "Talat Paşa'nın bu
dehşet eylemlerinden şahsen ve ahlaken so-
rumlu olduğu burada kanıtlanmıştır" der-
ken haksızdır. Mahkemeye sunulan bazı bel-
geler de beni şaşırtmıyor. Ben sava olarak,
bizde de ihtilal zamanlannda ünlü şahsiyet-
lenn imzasını taşıyan yazı ve belgelerin orta-
ya çıktığını, bunlann sonradan sahte oldu-
ğunun anlaşıldığını gayet iyı bilmekteyim.
Talat Paşa hakkında tstanbul'da verilen
mahkeme karan da beni şaşırtmıyor. Orada
nesnel gerçeğin ne ölçüde araştınldığı meç-
huldür. Eskı siyasal sıstem yıkıldıktan sonra,'
eski sistemin kahramanlan her yerde yeni dü-
zenin suçlulan ılan edilmez mi? (...) Bir kez
daha tekrarlıyorunr Mahkemeye sunulan
kanıtlar, Talat Paşa'nın, bucinayetlerin ahla-
ki sonımlusu olduğunu en ufak biçimde ka-
nıtlamıyor."
Savanın konusması jûriyi etküemedi.
Âvukatlar, Tehleryan'ı ateşlı konuşmalarla
aklamayı ve Talat Paşa'yı "katlıamlann baş
sorumlusu" olarak göstermeyı başarmıştı.
3 Haaran 1921 cuma günü Jüri Başkanı
Otto Reinıcke karan okuyordu:
"Sanık Soromon Tehleryan, 15 Mart 1921
tarihinde Charlottenburg'da Talat Paşa'yı
kasten öldürmekten suçlu mudur?
Hayır."
Jürinin beraat karan üzerine mahkeme
ayağa kalktı? Dinleyicilerden karan alkışla-
yanlar çoğunluktaydı.
Hakim, Tehleryan'ın serbest bırakıldığmı
ve mahkeme masraflannın devlet tarafindan
ödeneceğini açıkladı. Sanığın avukatlan,
tercümanlar ve Ermeni dinleyiciler Tehler-
yan'ı kucakJayarak kutladılar.
Savcılık makamı karardan hemen sonra-
temyıze başvurdu. Ve temyiz başvurusunu
bırkaç gün sonra kendiliğinden geri çekti.
BİTTİ
iÇALIŞANL ARIN/ SORULARI / SORUNLARI / YILMAZ ŞIPAL
jM
Dk kez AlmanyaMa
jçalışmaya başladım99
: tlk kez Almanya'da çalışmaya başladım.
1964 yüından 1989 vılına kadar da Almanya'da ça-
uştun. 1989 süındayurda geldim ve sigortalı bir işegirdim.
Bu sigortalı çalışmam. 1 yü 2 ay sürdü. Bu arada 2 yulık
askerlik süremi de borçlandon ve borcumun tümünü de
ödedün.
Daha sonra 1991 yılında yeniden Almanva'ya gittim ve
| iki ay çalıştıktan sonra kesin dönüş yaptım.
| * Yurtdışındaki çalışmalarımı belgeledim ve Sosyal Si-
| ortalar Kunımu'na borçlandnn.
Yurtiçinde ve yurtdışındaki çauşmalanm Ue askertik
süremin toplamı, 23 yüı geçmiş durumda. SSK'dan emekti
aylığı için başvurduğumda, 25 yıllık süremin doimadığinı
söylediler.
Oysa ki ben 1964 ydı Ocak ayında Almanya'da baş-
ladığım çahşmanın üzerinden 28 yü geçti ve 5.000 günden de fazla
prin; ödemiş durumda) ım.
Neden emekli olamıyorum?
N.C.
YANIT: Sosyal Sigortalar Yasası'nın 60. maddesi uyannca, 25
yıllık sigortalılık süresi ıçinde 5.000 gün malullük, yaşlılık \c ölüm
sigortalan primi ödeyenlere aylık bağlanmaktadır.
Ancak 25 yıllık süre, ilk kez Türkiye'de ve yasayla kurulu her-
hangi bir Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamında calışmayla baş-
lar.
İlk kez yurtdışında çalışmaya başlayanlar için 3201 sayılı ya-
sada öngörülen uygulama değişiktir.
3201 sayılı yasarun "süre tespiti ve sigortabhğın başlangıcı"ru
belirleyen 5. maddesine göre:
"Sosyal güvenlik kanunlanna tabi hizmetleri olanlann, borç-
landıklan gün sayısı, prim ödeme gün sayılan ile fiili hizmetlerine
katılır.
Sigortabhğın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış
ıse sıgortalılığın başlangıç tarihi, borçlarulan gün sayısı kadar ge-
nye götürülür.
Sosyal güvenlik kuruluşlanna tabi hizmeti bulunmayan istek
sahiplerinin sigortahhklannın başlangıç tarihi, borçlanru tama-
men ödedikleri tarihten borçlarulan gün sayısı kadar geriye götü-
rülen tarihtir."
Yurtdışına gitmeden önce sigortalı bir işte çalışmış olsaydıruz,
sigortalılık başlangıcı Ocak 1964 olacak ve bugün 28 yıllık sigor-
talılık süresi ıçinde 5.000 günden fazla prim ödemiş bir sigortalı
olarak aylık almaya hak kazanacakünız.
Ancak, Türkiye'de ilk kez 1989 yılında sigorta kapsamında
çalışmaya başlamanız nedeniyle, yurtdışındaki çalışma süreleri
bu tarihten geriye götürülecek ve sıgortalılık süreniz, 23 yıl olarak
kabul edilecek ve aylığınız 25 yılın dolduğu tarihte bağlanacaktır.
"Sakatlar ve emeklilik haklan"
SotU 1975 yılında sakatlar kontenjanından sosyal
sigortalara tabi bir işyerinde 5 yıl görev yaptım. Daha
sonra Devlet Memurİarı Kanunu'na göre ve bir devlet
kurumunda göreve devam ettim.
Sakatjığımın derecesi %80'dir. Sorum şu:
Sakatlann emeklilik haklan kaç yılda doğuyor? Aynca, sakat-
lara yüzde kaç oranmda maaş bağlanıyor?
B.S.
YANIT: Sosyal Sigortalar Yasası kapsamında çalışan ve "sa-
katlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış
durumda olan,
Sigortahlar, yaşlan ne olursa olsun, en az 15 yıldan beri sigor-
tab bulunmak ve en az 3600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigor-
talan pirimi ödemiş olmak şartıyla yaşlılık aybğından yararlanır-
lar."
15 yılbk sigortabbk süresi icinde 10 tam yıb (3.600 gün) prim
ödemiş olan sakatlara, Sosyal Sigortalar Kurumu'nca yaşlılık
aylığı bağlanmaktadır.
Devlet memuru olarak çahşması nedeniyle, T.C. Emekli San-
dığı'nakesenek ödeyen sakatlar için T.C. Emekli Sandığı Yasasf-
nın 39/J maddesinde öngörülen uygulama ıse şöyledır:
"j) Sakatbklan sebebiyle ilgili mevzuat uyannca göreve abnan-
lardan en az 15 fiili hizmeti bulunanlann istekleri üzerine", ken-
dilerine emekli aylığı bağlanır.
Sakatlara tanınan emeklilik haklan uygulaması yönünden,
Sosyal Sigortalar Kunımu'nda 15 yıl içinde 10 tam yıl (3.600
gün) prim ödemek,. Emekb SandıgVnda ise 15 tam yıl (5.400 çün)
kesenek ödemek zorunluluğu vardır.
f Emekli Sandığı'nca, 25 tam yıl çabşanlara %75 orandan aybk
bağlanmakta ve bu oran, 25 yıldan fazla her tam yıl çalışma için
% 1 'er arttınlmakta ve 25 yıldan eksik her tam yıl için ise % 1 'er
azaltılmaktadır. Böylece, Emekb SandığYnca toplam 15 yıl prim
ve kesenek ödeyenlere, %65 oran üzerinden emekli aylığı bağlan-
maktadır.
Sosyal Sigortalar uygulaması ise karmaşıktır. Alt Gösterge
Tablosu'ndan 5.000 güne karşıbk bağlanan aybğın oranı %60'-
ur. Bu oran, 5.000 günden fazla her 240 (iki yüz kırk) gün için
% 1 'er arttınlmakta ve 5.000 günden eksik her 240 gün için ise
%1'er eksiltilmektedir. Böylece, 15 tam yıla (5.400 gün) karşüık
bu gösterge tablosundan bağlanan yaşlılık aylığı oranı %61 (alt-
mış bir)'dir.
Bu gösterge tablosuna göre de 5.400 gün için bağlanacak yaşh-
lık aybğı da ayhğın yer aldığı derece ve kademeye göre %51 ile
%60.9 arasında değişmektedir.
Ansiklopedileriniz,
romanlanmz yerinizden alınır.
554 08 04