Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18NİSAN1993PAZAR
12 DIZIYAZI
Dıaledenumara vermenıunarası
ç
B
Ö
ukob
İ R T A L
Y K Ü S Ü
1 ÇETIN YİĞENOĞLU
ir
A
1
N
•
1
k
N
MSSI' skiden ihaleye girenfirmalann
numunelerinde isinUeride varch. Şimdi isimleri
kaldırdık, numaralandırdık. Hanginutnune,
hangifirmaya aittir bitinnüyor. Gerçekten
Çukobirlik 'e uygunsa ona uygunluk belgesi
veria'yor. Ama numaranuı hangifirmaya ait
olduğu beltiolmuyor. Bülent özülkü veya başka
birigelir, boyasuu verir, Çukobirlik 'e uygunsa
yeterüük, uygunluk belgesi verilir ve ihaleye
girer. Yoksa zaten giremez.
9 *
\*Jzülkû beyaz vegri renklerin baskın olduğu
bürosunda "yapsatçımüteahhit"portresi
çiziyordu. OzelyasanundakisadetiğeiUskin
göndermeler yaparken ikiyüz, ikiyüz elü
milyarhk malvarhğı olan "önemü bir isadanu "
olarak koruması olnuuhğuıa dikkat çekiyordu.
Çukobirlik 'teyöneticUerin sakhnya uğramalaruu
"özel uyuşmazhk "lara bağhyor, Sedat Doğan 'uı
mafya korkusundan aşırı güvenlik önlenü
abnasuungülünçlüğünüima etb'yordu.
-7-
tna madalyonun bir de
öbür yüzû var ki, belki de
Çukobirlık'te yaşanan
olaylann en ilginç yönü
denilebilir. Madalyonun
öbür yüzünü iki sözcükle
•ezetlemek olası: Siyasi di-
yct..." Özülkü, kesinlik kazanmayan,
ama Adana'da hayli yaygın olan iddia-
lara göre. başta Adana Milletvekili
Adayı Seda: Doğan olmak üzere SHP'li
baa adaylara da yardımda bulunur...
"ÖzüJkü'nün yardım ettiği bir dığer
SHP'li de, SHP Seyhan İlçe Baskanı Se-
nai Gedik'tir. Özülkü, Gedik'i. Sedat
Doğan'a muhalefeı yapmaya zorlar.
Gedik'in anlatüğına göre bu iş için para
teklif eder. Ancak kabul euneyince Ge-
dik'jn evine "faili belli' bir haciz gelir."
ÖzüUiüyk görüşme
Bu yazının bazı bölümlerine Sedat
Doğan'ın da. Bülent özülkü'nün de iti-
razı var. önce Bülent özûlkü'yle göruş-
tük. Görüşmemiz sırasında anlattıkla-
nndan pek çok şeyi yazmamamızı istedi.
Bunu istedi, ama anlatuklannın hemen
lamamı kulislerde konuşulan, bizim de
bildiğimiz şeylerdi. Görüştüğümüzde
öyle bir •'mafya babasf' görüntüsü ver-
miyordu. Yaptığı inşaatın birinci kaun-
dakı beyaz ve gri renklerin baskın oldu-
ğu bürosunda "yapsatçı müteahhıt"
portresi çiziyordu.
özel yaşamındaki sadeliğe ilişkin gön-
dermeler yaparken iki yüz. iki yüz elli
milyarlık malvarhğı olan "önemli bir
işadamı" olarak koruması olmadığına
dikkat çekiyordu. Çukobirlik'te yöneti-
cilerin saldınya uğramalannı "özel
uyuşmazlık"lara bağlıyor. Sedat Do-
ğan'ın mafya korkusundan aşın güven-
lik önlemi almasının gülünçlüğünü ima
ediyordu. Gönişmede yazmak kaydıyla
söylediklennden bıri, Sedat Doğan cki-
binin yönetime gelmeden önce kendisine
ait Kimya Fabrikası Polkım'in Çukobir-
lik"le iki mılyar dokuz yüz milyon liralık
bağlantısjydı. Bu kımyevi maddeler tü-
kendığınde yeni kimyevi ürünleri de Çu-
kobirlık'e kendisi satacaktı. Çünkü bu,
prestij konusuydu. En düşük fiyau vere-
cekti ve (icabında zaranna) kimyevi
madde ihalesıni mutlaka alacaktı. Özül-
kü, bir de > inelediği açıkoiurum öneri&i-
nin yazılmasını istedi.
Sedat Doğan, yardımcısı Vahap Çir-
kin, SHP II Başkanı Selman Serttepe,
SHP Seyhan İlçe BaşkanJ Senaı Gedik'e
karşı tek başına tartışacaku. Gerçekler o
zaman ortaya çıkacaktı. Taruşmadan
kaçtıklan zaman ise her şeyi anlatacakü.
Gazetelerde yayunlanan özülkû'nün bu
çağnsına Sedat Doğan'ın yanıtı "Herkes
bikliğini anlatsuı" oldu. Ancak Özülkü
açıklama yapmadı • Aramalanmıza
karşın telefonlanmıza çıkmadı, görüşme
isteklenmıze yanıt vermedi.
Yukanda belirttiğimiz gibi Bülent
Özülkû'nün "işadamı" portresi çizmesı-
ne karşın. genel tutum iübanyle "sahaya
inmeyip, tribünde kalmaya" özen gös-
termesinin birçok nedenı vardı. Bir kez,
Bülent Özülkû'nün geçnûşte yapılan
sözleşmeler dolayısıyla Çukobirlik le iş
ilişkileri sürüyordu. Sedat Doğan bu ko-
nudaki sorumuzu yanıtlarken şunlan
söyledi: "Bülent Özülkü ısmi çok dolaşı-
yor. Geçmişten kaynakianan bir iş ilişkı-
BİR GORUS / GUVEN BURMA
Ziraal Mühendisieri Odası Adana Şubesi eski
başkanı Giiven Burma, Çukobirlik'in vurgunlarla,
talanlarla, mafyalaria çökertildiğini savlıyor. Çu-
kobiıiik'ia özdkştiribnesine karşı çıkan Burtna
"Kimin nuüuu kkne vemorsumız?*' diye soruyor.
Çukobiriik'in kurtanlmasj ve kazaoçlı bir kunım
balioe gehnesi için köklıi yaptsal değişiklik
gerektiğini düşünen Burma. "Bunun için öze
döumek gerekir" divor. Basit \e ueuz tesisler
kunrak bayvan yemi, doadurulmuş gıda işine
yöaeunmesini kteyen Burma, "cami > atınmı
kadar" basit vatırunla bir anda Çukuroıa'yla
biriikte Türkiye'de tanmsal >apuıuı değişeceğûıe
inaoıyor. Güveu Burma') a sonilanmız ve
yaıutİan şöyle:
- Çukobirlik ismi size neleri düşündürüyor?
BURMA - Çukobirlik iireticilerin çikariaruu
korumak, sonınlarını çö'zmek. ucuza üretim
girdileri sağlamak. ürilnierini değerfi>arlaria
satabilmek amaci) la kunıimuş klasik bir
kooperatiftir. Doiav ısı> la Çukobirlik, çiftçüerin
hem girdi maiiyetlerini düşürmek hem de
üriialeriııi (k-ğer fi> atıy la satabilmek amacıyla
kuruhnuştur. Kuruluş
amacmdan yoia cıkıp
yeriere vanlabilir. Ama gerçek nedir? Bu
müfettişleria, > argı organUruun işMİir.
- Şu mafya konusuoubiraz açar ı
BURMA - Mafya örgutünüa varkğuu herkes
söylüyor. Dolay ısıy la Sedat Doğan'ıa bu ortamda
çakşması gerçekteo lar. Hayati tehüke vanfar.
Çauşanlardan bazılan için de hay ati lehtike
*ardır. Ancak, yaklaşık bir yıla yakın bir
zamaadır Çukobirlik "i y önetenier saaki müfettiş-
miş gibi bugün şu j olsuzluğu buUuk, bugiin bu
suüstunaUe karşılaştık, bugüo şu nuüı götunnuş,
onun peşindeyiz diyoriar. Çukobiriik'in görevi o
değil ki. Benim afTedemediğim noktaSedat
Doğan ve ekibimn yolsuzluk ve mafya obtylannın
arkasına gi/Jenip bunu sürekli gündeaıde tutarak
asti göre>i olan ve Ç ukurot a'daki üretidlerin
beklcntisi tohum, gübre, zirai ilaç gibi girdileri
temin etmeme<idir. Artı, pamuğtnt, sovama,
fıstığın düzenli aiınması. Artı. paralann veribnesi.
Oysa. tohumu, gübreyi, zirai ilacı verememiş.
Çiftçi gitmi^ tüccardan faize boğularak bu
girdileri temin etmek zorunda kalnuş. Çünkü
üretimi başka tiirlü > apması mumkün değii.
kesuMuVJe politik arpalık olarak görmekt£n
vazgeçawk uonmiaıin. Çukobirlik çiftçiye
etaameteıbTdip zama»çiftçi bırakMbaşlfasıırni
ogtaou, kefMİi oğlUMidahioraya sokmaz.
Baskı oa yapnaz. En ÖBemüsi klasik entegre
iştanleriaia ötesMe ı
geldiğimizde iki olavla
karşıbşıyonız.
Birincisi,
Çukobirtik'Mçiftçiile
İUşkisi kopmuş,
yöaetimi tamamen devlet tarafından organize
edUen poütik arpalık haline gelmesi. İkincisi ise
mafyaörgntlerinin bü> üıülüp, hatta > aratıllp
besteodiği bir örgiit olmast.
-Bu oufya örgütferİMn geçmişi hangi >ıllara
dayanyor?
BURMA -1967 yılnda Çukurov a'ya
gcUiğinMİe Çukobiriik > ine >örenin en bü>ük
kuruluşuydu. O zaman da ilk dikkatimi çeken
nokta, Çukobirkk'in poiitik arpalık oimasıydı.
Politik arpaiık hiçbir a m a maf v a şekline
doBûşnMnüşti. Aacak ilk maf> a örgiitleri
söyleotisi 1İ Eyiiü vöüetimi Ue berabt' başladı. 12
EylüllüffTiinrffi sonra bili>orsunuz Aııa>atan
Partisi iktidara gekli. A.NAP'uı ieisefesi çok
basitti: Türki) e'de ayakta kalabilmek için
birtakm şeyler yapmak zorunda^n. Bu
yufatcgğa şey kanunsuzmıı^, usulsu/jnûj hiç
öotnli değiL Becerebtliyorsan y ap.
Becereuûyorsan sesini çıkarma, beceriksûsin.
Çukobiriik hakkında birtakiin yolsuziuk
söylefltüeri var. Ateş ohnay an yerdtn duman
çtkmazfelsefesiodeııhareketederekbilebir
Burma,özelleştirmeyekarşı
Pamuk alnnlarmuı ağoiığı bitiyor, depo kirala-
ma> a kalkı>orlar. tlk başlarda on gûn olan alun
>e ödeme tarihleri arasıodaki fark, şu anda tam 50
gündür. Şimdisoruyorum: Bu tşi beceremeyecek
kadar bilgLsiz iseniz. bu işten habersizseıûz oraya
niye vöneoci olarak atanduuz?
- Çukobirlik si/e göre neden bu duruma geWi?
BURMA - BenSedal Doğan'ınkişÜiğİDe karşı
değiüm. Ama pozisyonu itibariyleSedat Doğan'ıo
genel müourlüğe getirtbniş obnası, bu iktidaraı da
Çukobiriik'e arpalık olarak baktığı ûnajuu
güçiendjnli. Maf \ a örgütkrinio cirit artığı, bir
geceıit mil\ arların *urulduğu, çekileu p°"*"ğ'ip,
aluuuı soy anın kaybolduğu. sanayi tesisferinin
bomboş kaldıgı, işçûıia bomboş oturduğu bir
kurulustan elnette ki kar bekleaemez.
- Peki Çukobirlik'in kurtarUmast, duzeitilmesi
için neler yapılmaİMİır?
BURNİA - İşinozünedömnek UzHL Buara
dedikodusu > apdan bir şe) daha >ar: Çukobiriik'-
inözdJeştirilmesi. Çok saçma sapaabir şe> bu.
Kimin malını kime >eri\orsunuz? ÇiftçinİB maiıaı
çiftçiye bırakın. Hükümetler ÇukobirMk'i
yönetidleriaesöyiedin. Flinfa»> yağ,
un,şeker var, ama değil heha yapmasMu bihnek,
beha diye bir şeyin varüğutdan baberiniz yok.
Soya kfıspeai/, pamuk küspeuiz var, ki buBİar
yemin baaunaddca.
A Itlmjjfl g^ip ^jp yatm hıınlaf honim <4imA» iL«»ı
TİGEM'in bugdayuu alıpda Ortadoğu'nun en
güzd fahrikasm kurup yem yapmaıun ne
kaybettirip ne kayanoyâcağınuı besabmı yapmak
bile akıUanna geunemiş.
-Çiikobirttk uyraaHİ'k alamna yöneJseydi, t^aha
başanlı ve kariı jşletme obırdu mu demek
istiyorsuauz?
BURMA - Oiay çok basit Bugün Çukurova
yavaş ) avaş nareadye bölgesine döuüşüyor.
Çukobiriik kûuin?Çukurova çtftçisiııin,
pan7uk üreticisînûı. Pamuk urelicisî kinıdîr?
Aynızaaunda
narendye
üretidsidir. Hemen
yanında çok basit bir
teaskur.Ve
Çukurova'daki
çiftçiyi Mefsin'deki
üç tüccara mabkum
etme, gel narenciyeyi de al. Geçiyoruz... Dünyada'
degişim var. Arük, anşhğmız çiğ sebze, meyve
ortadan kalkıy or. Yerine donduruunuş gıda
aoHiğimiy olay geüyor. Gel donaurufanuş gıda
tesisi kur. Aiacaksuı ıspanası donduracaksın,
sonra da yazuı ortasuMİayiyecekau. Kur bu tesiâ,
Çukurova'nın yaptsınıdeğiştir. Çütçinin ve
kenduin ekouomik gücunü arOr, kendini de yeni-
j E g
girmeden Çukurova'nw tanmsal yapKun iyi
) öndedeğ^tirmeyi hedefleyen bir organizasy ona
gir. Bu j tıntldığındi Çukurova (oprağjMo
tamanundn yanı bir anda degişir. Tiirkiye'nin de
yaptsı defişir.
- Bu köklii dppyna bu kadar kolay mı?
kl Dk k
p y y
BURMA.- Bu kadar kolay. Devkt gekceği
göreauyor, özd sektörriskegirmek tstemiyor. O
zaman Çukobiriik gibi, offc gibi, Zirai Donatun
gibi bitnuşkurutuşiar olarak kabul edilen
kuruhışlar kauyor geriye. Etet, iddia ediyoruBi:
C^ami vatvuBi kadar tutmavacak basit
yaUrıralaria Çukobiriik'in de Çukurova'nnı da
yapsı değjşebüir.
si var. Kendi soyadına benzeyen binleri
var. Ama son dönemde kendisiyle ılgilı
bir akit sözkonusu değil. Başka birarka-
daşıyla yapıyorsa onu da ben bilmi-
yorum. Şu anda kendi adına iş yok."
Genel Müdür Yardımcısı Vahap Çirkin
de, Büknt özülkû'nün eski anlaşmalar
gereğince Çukobiriik'e kımyevi madde
vermeye devam ettiğini söyledi. Büient
Özülkû'ye göre, bundan doğal ne olabi-
lirdi. Çünkü kimya fabrikası Polkım,
Çukobiriik'in bumunun dibindeydi.
(Çukobiriik'e dört kilometre uzaktıktaki
Yenıce bucağının Çıçekü köyü kavşa-
ğında.) Özülkü, "Ellenndeki boya bıtü-
ğinde Çukobiriik'e boyayı yine ben sata-
cağım" diyordu. Sedat Doğan'ın buna
yanıtı ise şöyle oldu:
"Bizim ihalelcnmiz ihale koşullanna
uyan herkese açık. Gelir. ihaleye girer.
Teklifi Çukobiriik'in lchinc olur. boya-
lar, maddeler uygun olur, Yönetim Ku-
rulu da karar verirse ihale kendisinde
kalır. Gelip gelmeveccğini göreceğiz. Ve-
rip vermeyeceğıni de göreceğiz. Bunu za-
man gösterecek."
Kimyevi madde
kimden ahnacak?
- Peki, sız ihaleye gireceklere yeterlilik,
uygunluk belgesi •vermiyor musunuz?
"Veriyoruz."
- Özülkû'ye uygunluk belgesi vermez-
seniz nasıl girer? "Eskiden ihaleye gıren
fırmalann nurnunekrinde isimkri de
vardı. Şimdi isimkri kaldırdık, numara-
iandırdık. Hangi numune, hangi fırma-
ya aittir bilinmiyor.
Gerçekten Çukobiriik'e uygunsa ona
uygunluk belgesi veriliyor. Ama numa-
ranın hangi fırmaya ait olduğu beüi ol-
muyor. Bülent Özülkü veya başka bıri
gelir, boyasıru verir, Çukobirlik e uy-
gunsa yeterlilik, uygunluk belgesi verilir
ve ihaleye girer. Yoksa zaten giremez."
Aradan üç ay geçtikten sonra araşürdık.
Bülent Özülkü, Çukobiriik'in açtığı
kimyevi madde ihalesine girmemışti.
Keridi adına başkası gjnraşse o da bılın-
miyordu. Bu konuyu sorduğumuz Va-
hap Çırkıa, Bülent özülkû'nün yeni bir
ihâle almadığını söylüyor ve ekliyordu:
"Geçen yıl 7.800 liraya alınan kımyevi
maddeyi aynı kalitede 3.900 liraya aldık.
Yükleıua fırmanın arkasında özülkü
var mı, bunu bümemiz mümkün değil."
Kulislerden ve Aktüel'in yayınından söz
ederek Sedat Doğan'a sorduk: -
Perde arkasındaki adanun Büknt
özülkü olduğu yazıldı. Buna ne diyorsu-
nuz?
SÜKECEK
O N B I N L E R
İÇİN YAZDI
senıoldurenı
bıılmalıyız
Uğuriu bir mumu söndüren
uğursuzlar bilmezler ki altmış
milyon mum yakular
AliyeGül
Sevgjli IJğur Mumcu, sen ölme-
din sen şehid gittin. Halkına
milletine çok hizmet ettin. Sana
uzanan kahpe eller kınlsın.
lsmct Karabulut
Sevgili Uğur Mumcu sana kal-
kan eller kınlsın sen içimizde
yaşayacaksın. Demokrasi mü-
cadcîende her zaman yokuş ol-
duğun aydınük yolda yurüye-
ceğiz.
Mdkmet L'yar
Sevgili Uğur Mumcu, ben seni
demokrasi, insanlık ve laik du-
şünce adına seviyorum. Ve de
ömrüm oldukça scveceğim.
Abioet Çaldağ
Uğur Bey, senin gösterdiğin,
çizdiğin yolda bızler yürüyece-
ğiz. Seni unutmayacağız. Scnı
öldürenier kahrolsun.
FatHU Yıimaz
Seni seviyorum. Seni öldüreni
bulmahyız.
EfeKurdaş
Ruhi Su'nun tok sesini kulakla-
nmda çınlattın; Zeybeklere sor-
muşlar:
- Dûnyaya neden geldin?
- ölmek için!
- Yiğıt kıme derler?
- Sozünde durana!
Hayat ancak senin yaşadığın
gibi yaşanabilirse anlamlı! Ne
diyeyim? Sevgiler.,,
Murât Kurdaş
Uğurabi
Senin ölümünü, insanım di-
yenkr lanetlıyor. Ama senin
düşüncen dırenci azrain. Bizlere
insanlığa örnck oldun. Saygıyla
eğıliyorunı.
20 yıüık okuyucun
Nurettto ParUk
Sevgili Uğur Mumcu, senin
okuyucun olarak gurur duyu-
yorum. Bu ülke yapUkJannı
unulmayacak.
Faruk fîülfgiinıiij
SÜRKCEK
Çiçekkrsemniçüıaçtı Uğur...
Sevgili Uğur,
Elini hiç sıkamadım, göz göze
gelemedik. Ama aynı dünyayı
yaşadık ve paylaşük.
Cumhuriyet'te çıkan her yaanı
zevkle ve gururla okudum ve
okuyorum. Kitaplann var
bcndc.
Seni çok sevdik.
Uğursen Atatürkçüydün,
dürüsttün, çalışkandın,
ara^urmaaydın. Sen
onurumuzdun gururumuzdun.
Sevgili Uğur sen çok güzel
mücadele verdin tüm ömrünce.
Oöneklerle, iiboşlarla,
memoşlarla. köşe dönücükrk,
yağa ve yağdanhklarla.
hırsızlarİa, yalancılarla,
yobazlarla, namussuzlarla
çarpışün hep kaleminle. Seni
çok sevdik Uğur ve sevecegu.
Sevgili Uğur senden bir ricanı
var:
Selam söyle Abdi İpekçi'ye.
Selam söyle beyaz saclı
Aksoy'a.
Selam söyle başyazanmız
Nadir Nadi'ye.
Selam söyle hocalann hocası
genç delikanlı Velidedeoğlu'na.
Selam söyle tüm demokrasi
şehiüerine.
Selam söyle Kemal Paşa'ya...
De ki sayılmavız parmakİa.
Kınüuayız tükenmeyız
vurmakla bombayla.
Sevgili Uğur "Pulsuz
Dikkçe'ni vasiyeün olarak
kabul oiıyoruz. Bugun
bahcemi, kırlan dolaşum.
Meyve ağaclan ve kırlardaki
çiçekler senin için açü Uğur.
Senin adına diküğim agaçlar
toprağaköksaldı.
Sen kalbımizdesin Uğur,
Sen beynimizdesin.
Evimızin baş köşesinde sen
varsın Uğur. SENİ
UNUTMAYACAĞIZ,
YAŞATACAĞIZ. Sana olan
sevgim ve saygun çocuklanma
mirasımdır.
Saygılanmla.
önderTaşçıoğbı
KIBRIS
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKg
Riyad MaklufVerHmemeli...Çarşamba sabahı saat 10.00da Süleyman Bey'in
Başbakanlık'ta düzenlediği basın toplantısına gittim.
Kafamda, sormak istediğim iki soru da vardı.
Süleyman Bey, iktidar ortağı Hinthorozu Erdal Bey'le
biriikte geldi, oturdular Süleyman Bey, 500 günün hesa-
bmı verecekti. Erdal Bey'le biriikte gelip basın topJannsi-
nı yapmalarımn anlamı açıktı:
- Bakın, biz bir elmanın iki yansıyız, 500 güne biriikte
geidik. Uyum içindeyiz. Varsa bir diyeceğiniz, karşımz-
dayızJ
Eski gazeteci Tanju Cılızoğlu'yla biriikte, arka sıralar-
dan birinde oturuyorduk. Basın toplantısına gelenlere
baktım, hemen her gün gazetelerinde köşe yazısı ya-
zanlardan kimsecikler yoktu. Ayıp olur diye, "Bir ben
vardım!" demeyeceğim. Belki göremedim, bir ktşi daha
vardır. Başka ı-ıh.. Peki, nerede bunlar? Güneri Civa-
oğlu'lar, Yavuz Donat'lar yok. Tanju söyledi:
- Onlar buralara, basın toplantılarına gelmezler, dedi.
Onlargeceyanlan Süleyman Bey 'in evine giderler, iste-
diklerini sorar öğrenirler; ondan sonra dokîüre döktüre
yazarlar! O kapıtarkapanmazsa, basın toplantıları böyle
genç muhabirlere kalır...
- Gerçekten öyle! Sen hiç, ABD Başkanı Bill Clinton'ın
evine geceyarısı kahve içmeye giden gazeteci gördün
niü?
- Görmedim!
Oünün Köşk yazarları, bugün Gûniz Sofcak yazarları
otdular. Yazıyor biri:
- Süleyman Bey'i arabasındaki teiefonundan aradım,
uzun uzun söyleşUk!
Süleyman Bey, işleri böyle yürütecekse, niye basın
toplanttsı yapıyor? Versin araba telefonunu, herkes ara-
sın!
Adım gibi biliyorum; çogu yazarlar bu hükümetin yıkıl-
masını istiyorlar. Basın toplantısına ondan mı gelmiyor
kimi? Soruları gençlere verıyorlar, kendıleri yok. Hükû-
met adamları bir olayın dog^rusunu öğrenmek için ara-
nır, dedikodu için değil. Hala bakanlıkJarda sozcülükler
kurulamadı, neden? Metin Tokerle Hasan Pulur, aynı
konudan yakındılar. Bir yandan Kenan Bey, sonra da
Haa TÖ başlattı bunu, böyle gazeteciliği. Hacı TÛ, gaze-
tecileri papatya falına bakar gibi, ayrım ayrım ayırdı bile.
iğneyi kendimize banrdıktan sonra, basın toplantısına
döneyim; Süleyman Bey'in basın toplantısı, Erdal Bey'in
sorulara yanıUarı başarılıydı. O sorulara yanıt verirken,
Süleyman Bey, kendisine yöneltilen soru kağıtiarına ba-
kıyor, giderek suratı karışıyordu.
- Şu şu sorular kişisel olduğu için yanıt vermiyorum!
diyordu. "Yanıt" değil de, "cevap" diyordu elbette. Biz
Obırduğumuz yerden:
- Bu, Cavit Çağlar'la ilgili olmalı! diyorduk.
Nazım Hikmet'in yurttaşlığını soracaktım. Kırkyıl önce
alınan Bakanlar Kurulu karannın kaldırılması konusun-
da ne düşünüyordu Başbakan?
ikinci sorum da, Tunuslu devrimci Riyad Makluf'u, Tu-
nus'a verip vermeyeceklerine ilişkin olacakt. Günlerdir
kafamda bu soru yaöyordu. Türkiye bir genci, işlediği st-
yasal suçtan ctolayı, düşmanına teslim edecek miydi?
ÎAinus'ta çoğuicu bir demokrasi yoktu, bir "cunta" vardı.
Cuntanın başında da darbeci Zeynet Abidin Bin Ali. Söy-
lentilere göre, "Riyad'ı bir elime geçırırsem, kanını içe-
ceğim!" diyordu. Zeynel Abidin Bin Ali, Tunus Emniyet
Mudürü'yken, Atatürk'e hayran Habip Burgiba'yı dar-
beyle devirip iktidarı ele aldı. Habip Burgiba için, "sayrı-
dır" diye bir rapor uydurmakta güçlük çekrnemişlerdi...
Tunuslu Riyad Makluf, 11 nisanda Kırklareli cezaevirH
de, otuz yaşıru bitirdi. Şimdi, Türk hükümetinin vereceği
karart bekJtyor. Riyad Makluf, Karadenizii Bekır Cen-
giz'in torunuydu. Bekir Cengiz Osmanlı subayı olarak
Tunus'a gitmiş, orada kalmıştı. Riyad, "Cennetbahçele-
/•/"demekmiş. Makluf da, "ölümsüz" anlamına geliyor.
Ama, bu gencin günleri sanki sayılı. Suçu, devrimci ol-
mak. Tunus'taki iktidara göre, banka soygununa karış-
mak. "Banka soygunu"nu, Tunus "adi suç" olarak bil-
dirdi!
Riyad Makluf, orada çok zengin bir ailenin tek oğlu.
Banka soygununa kanşmıssa, bunu kişisel çıkarı için
yapmış olabilır mi? Elbette örgütü için yaptı. O zaman
bu, adi bir suç değil, siyasal bir suç. Siyasal olduğu için
de, Tunus'a geri verilmemesi gerekir. Riyad Makluf'u
Tunus'a göndermek, onu göz göre göre ölüme götür-
mekdemeklir; açıkçası bircinayettir. Bu hükümetin üye-
leri bu cinayeti işleyecekler mi, işlemeyecekler mi?
Geçmis ANAP iktidarları, fran'da Humeyni düzeninin
istediği, Humeyni ye karşı olan insanları iran'a gönde-
rirdi. Bunlar Ağn'dasınırda, gümrûkte teslim edilir, Iran-
lılar teslim aldıklarına ilişkin belge verme yerine, yarım
saat içinde, Türk makamlarına kişinin kesik başını geti-
rip, işlemi bitirmiş olurlardı. Iran'da vinçlere asıimış ölü-
lerin resimlerı gözümün önünden gitmez. Iran'dan iste-
nen kaç kişiyi, kişisel çabalarla göndertmemeye uğras-
mıştım. Bunlardan birinin tanığı Adnan Kahveci'ydi,
öidü. Bu girişimlerimize, İHD Genel Başkanı Akın BirdaJ
da tanıktır. CarWarını kurtanp gidenler ise, Avrupa'nın
bir yerinde şimdi mutlu yaşamaktadırlar. Bir gün, Meclis
bahcesinde bir kokteylde, Mesut Yılmaz'a bu olayı anlat-
mış, yakınmıştm:
- Biz de çok gönderdik Iran 'a! dedi.
Bu cinayeüer arük işlenmesin, bu yaniıslar yaptlma-
sın. Bir ulusun onuruyla daha çok oynanmasın artık...
• • •
Hacı TÛ öidü. Bir halk sözünü anımsadım:
"Öiüm öiüm, hezen ölüm/Evden eve gezen ölümlHer
düzeni bozan öiüm..."
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN ŞAĞA:
1/ İnsan nüfusunu yapı,
gelişme ve dağılırn açısın-
dan ınceleyen bilim. 2/
Tutsak... Asya'da bir ül-
ke. 3/ Donuk renkli...
Kök ve çiçekkri hekim-
ükte kuUanılan bir süs
bıtkisi. 4/ İlaç..."'— dip-
lennde açmış çiğdenüere
benzer ; Bütün köy ço-
cuklannı getirin buraya /
Son bir ders vereceğim
onlara" (Ceyhun Atuf
Kansu). 5/ "Denne çat-
ma, ufak tefek" örneklerinde oldu-
ğu gibi, anlatımı guçlcndırmek için
sesce benzer sözcûkkrin üst üste
kullanılması. 6/ Yrimaz Güney'ın
önemli bir fîlmi... Zirkonyum ek-
mentinin simgesi. 7/ 1600-1750 yıl-
lan arasındaki klasik sanatı izle-
yen resim ve mimarlık biçemi...
Cemal Gürsel'in lakabı. 8/ Özde-
mir AsaTın soyadi... Seçkin. 9/
Tuzlu hamurdan yapılan ince ve
uzun çubuk.
YUKARJDAN AŞAĞrYA:
1/ Alevi-Bektasi ozanlannın tarikatlanyla ilgili şürlerine verilen
ad... Kapı. 2/ fsimler... Bir oyun ya da filmde dinlenme süresi.
3/ Tarih öncesine dayanan efsane... kurutulmuş süt ürünü. 4/
Müstahkem yer... Japonlann ulusal giysisi. 5/ Tevfik Fiknet'in
adına şiirler yazdığı oğlu. 6/ "Hak söyleyen evvel dahi menfür
idi gerçi / Haınlere amma ki — yeni çıktı" (Ziya Paşa)... Notada
durak isareü. 7/ Meziyet... Kanşık renkü. 8/ Renk... Bir cins
küçük taneli muşmula. 9/ Kayınbirader... Türlü nedenlerle ba-
şanlı olamayan kımse.