25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18NİSAN1993PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 GUNDEMDEKISANATÇI DUYGU SAĞIROĞLU ONAT KUTLAR "Chapeau! Duygu Sağıroğju" P aris'te Saint-Germaine'de Ortaçağ Cluny Katedrah- nin görkemü ama aynı za- manda kalın duvarlann. gölgeli kemerlerin, taş döşemelerin soğukluğu ile üşüyen ana mekânı- ndayız. Bir zaman tünebnin merce- ğinden bin yıl öncenin bir manastır hücresine bakıyoruz. Daha doğnısu birbirinden görünmez kalın duvarlar- la a>Tilmış iki hücresine. Iki yanda iki küçük, kunt, masif masa. Masalar- dan birinin arkasında. yoksul bir is- kemleye, bir rahibe oturmuş, dalgın bir mektup yazıyor. Masa, duvarlar- da düşsel gölgeler yapan yirmi beş mumla çevrili. Heloise'i daha da de- rin bir yalnızlığa gömen kınlmaz bir kutsal çember. Kemerlerden yansı- yan solgun ışık, Heloise'in güzel yü- zünü, çılgın bir aşk ateşiyle dalgala- nan ince gövdesinin yuvarlak çizgile- rini bir ortaçağ tablosuna dönüştürü- yor. "Eün... Elin değmiş bu mektuba " diye yaayor Heloise. "An, Abelard Dokunuşlannı bana taşıyan o kâğıdı, o mürekkebi nasıl da seviyorum..." "Ge- cenin yücelerinde dörtnala koşturduk bedefderimizi... Ve naJ toplattık ışıyan bütün günlere. Biliyorum, bir rahibe böyle yazmasa gerek. Özûr diliyomm, ama yazan bir rahibe değil. örtüJdûk tepeden tımağa, ama kadnuz biz. Bu örtünûn altmdaki de Heloise... Her dişiden daha çok dişi... Ve aşk Abdard'ın öğretisi " Paris'te Cluny Ortaçağ MüzesT- nde, Işıl KLasapoğlu'nun sahneye koy- duğu "Abelard ve Heloise" oyununu izliyoruz. Bir avuç insan, yeryûzünün bu en ûnlü âşık çiftinin coşku ve acı- dan oluşan öyküsüyle büyülenmiş. Tüm kilise kurallanna karşın kısa bir süre birbirlerinin olan ama sonra acı- masız bir şiddetle, sonsuza dek birbir- lerinden kopanlan Abelard ve Heloi- c Büyûk bir tutkuyu ve acıyı anlaü- yorlar. Onulmaz bir acıyı. O anda fark ediyoruz, bütün bu acılann üs- tünden avutucu bir şarkı gibi geçen bir su sesi var. Sürekli bir su. Yaşarrun kendisi. İki masarun tam ortasında, yerde. küçük bir mermer çeşmenin dökme demir musluklanndan sürekli bir su şınltısı geliyor. "Tannm" diyo- rum, "ldm düşündü bütün bunlan..." Işıl Kasapoğlu kulağıma eğıliyor: "Duygu abi" diyor. "Duygu Sağıroğ- hı... Dekoru o yaptı." Dekor dediği koca kilisenin ortasında iki küçük or- taçağ masası. elli mum ve ûsforiae riâç' taş^an küçük bir çeşme. O gün Paris'te, ıstanbul'daki Duy- gu Sağıroğlu'na "Şapka" diye seslen- dim içimden. "Şapka! Büyük bir us- tasmsen." Bir şapka daha Dün akşam Genco'yu, "Bir Deli- nın Haüra Defteri"nde yirmi yıl son- ra yenidcn izlemeye giderken, ada- maicılb tedirgindim. Tahmin edebi- leceğiniz nedenlerden. Aradan bunca yıl geçtikten sonra Genco Erkal gjbi yeniliklere açık bir tiyatro adamımızın aynı yemeği bir kez daha pişirmesini kaygıyla karşıh- yordum. Tümüyle yanılmışım. Oyun bittiğinde sarhoş gibiydim. Büyük Rus yazan Gogol. bir buçuk saat süreyle bizi, insan ruhunun inanılmaz derinlik ve doruklannda dolaşürdı. Nefis bir ekip çalışması Büyük Türk aktörü Genco Erkal izleyicilere başdöndürücü bir oyun virtüözluğu sundu. Müziğiyle, giysi- leriyle nefis bir ekip çalışmasıydı "Bir Delinin Haüra Defteri." Yazı yaşamımda tiyatro ile ilgili tek yazımın gene Genco Erkalın olağa- nüstü Brecht yorumu "Galileo Gali- lei" üstüne oluşunu gizli bir sevinçle hatırladım. İşte ikinci kez, aynı yıllar- da yaşamaktan ve uzun süredir dost Genco Erkal izleyicilere başdöndürücü bir oyun virtüözlüğü sundu. Müziğiyle, giysileriyle nefis bir ekip çalışmasıydı 'Bir Delinin Hatıra Defteri'. Duygu'ya üçüncü kez şapka çıkardım. işi unutmaksızm. Bir zamanlar çok kavga etü'k Duy- gu Sağiroğlu ile. 1960'h yıllann ikinci yansında. O zamanlar o, "Bitmeyen başlayan ve açıkoturumlarda. panel- lerde devam eden polemiklerimiz, za- man zaman epey sert ve kına oldu. O da, ben de inatçı kişileriz. Bugün bıle düşüncelerimızden pek tavız ver- diğimiz söylenemez. Ama bir sohbeti- mizde onun benım için söylediği ve bana gurur veren şu sözleri. aynı iç- tenlikle onun için tekrarlamaktan zevk duyuyorum: "En kıncı olduğu- muz zamanda bile sana çok önem verdim..." Şimdi ise daha büyük bir zevkle, onun, yıllar sonra döndüğü tiyatro alanında gerçekleştirdiği olağanüstü işlere hayranlık duyan bir dostu oldu- ğumu sövlüyorum. "Abelard ve Heloise için yaptığnn işi gördüğüne sevindinT dıyor alçakgö- nüllülükle. "Ovunm Cluny de kated- olmaktan gurur duyduğum büyük bir tiyatro sanatçısını alkışlıyordum. Ama bu alkışlanm. aynı zamanda yazar ve yönetmen-aktörün yan| sıra bir üçünçü k i ş i ^ e ^ puygu Sağıroğ- lu'na. . - • • Küçük Rus memurunun çılgıniığa koşan dünyasını inanılmaz eskipüs- küler, bitpazan aynnülan, giysiler, kumaş parçalan. kağşamış karyola, masa, iskemleler, gizli aynalar ve daha nice hırtıpırtı ile yansıtan ilk bö- lümden sonra, tımarhaneyi yukanda madeni tel objeler ve fonda her şeyi örten madeni ışıltılar saçan bir örtü ile özetleyen; daha doğnısu bir ikinci kahraman gibi o çılgınhk atmosferini tamamlayan dekor, sadece bir dekor- cunun değil. bir şairin hayalgücünü yansıtıyordu. Duygu'ya üçüncü kez şapka çıkardım dün akşam. Arada Ahmet Levendoğlu ve arkadaşlanna yaptığı Bir zamanlar çok kavga ettik Duygu Sağiroğlu ile. 1960'hyıllannikinci yansında.O zamanlar o, parlak bir sinema kariyerinin ortasında, bense Sinematek yönetmeni olarak, atak, ödün vermez bir sinema yazarlığının başındaydım. Yol"la başlayan parlak bir sinema kariyerinin ortasında, bense Sine- matek yönetmeni olarak, atak, ödün vermez bir sinema yazariıgmın baş- lanndaydım. Sinematck'in yayın or- ganı Yeni Sinema ve başka dergilerde (Fotoğraf: FİLİZ KUTLAR) nüde oynayacağuu Işü'dan öğrenip mekânı gördüğümde önce şunu düşün- düm: Ben ne yapmalıyun ki bu gör- kemli mekânla dövüşmeyeyim? Sonra şo karara vardım: Ben onun eteğine sığmmalıynn. Ve hem metnin, hem de katedralin şürinden yola çıkmalryım. önce, hücre duygusu versin diye mumlardan oluşmuş çemberieri düşün- düm. Kopmuş iki sevgiliyi tutsak eden ateş çeraberi. Sonra iki ortaçağ ma- sasoiL Mumlar kolaydı. .Ama maşa yok. Sonunda aldntı testereyi çekici, bir asistanla biıükte masalan bizzat yaptım. Çeşme ise büyük olay oldu. Paris'te ırygun taş yok. Bulsam kendim yapa- cağım. Sonunda bir yalak buldum. Ve gemkiliğim işe yaradı. Sürekli akan su için 12 voltla çalışan bir sintine tulum- bası aldon. Yalağın üstüne dökme de- mirler ve tahtadan bir haç yerleştirdik. O gördüğün çeşme oldu. Yani yaşamm sungea... Yeniden görüntüye dalıyorunı bel- leğimde. "Olağanüstüy dü" diyorum. Gülüyor: "Sen asd ekibin coşkusnnu görmeUydin. Büyük bir bilgi birikimi, buna karşılık büyük bir alçakgönüUü- lük ve özveriyle çalışan o insanlar öyle- sine heyecanlandılar ki neredeyse ağla- yacaktım. Hayatıroda bundan daha büyük bir ödül almadmı" diyor. "Peki ya Genco için yaptığın dekor?" "BUiyorsun, aslında mimarım ben. 1950lerde tiyatro dekoruna başiadım. O ydlarda Orhan Pekerle tamştan. Bu büyük ressam, o zamanlar bir yan- dan da Ma\ Meinecke'ye Almancaçe- virmenlik yapardı. Hatırlarsın ünlü Al- man tiyatro adamı Meinecke. Orhan, o zamanlar ürü, gazocağı resimleri fa- lan yapardı. Bu objeler için de sık sık Tahtakale'ye giderdi. Ben de böylece Tahtakale'ye, bitpazanna, o eskipüs- kü eşyalara bir yakınlık duydum. O eş- yalar, GogoFün dünyasına çok uyu- yordu. Obür yandan ben uzun süredir öyle fırça, boya ile dekor boyamak tarzuıı terkettim. Hem hafif, hem de özellikJe, oyunun dramatürjisi içinde fonksiyo- nel, ona katkıda bulunan malzemeler kullanıyorunı. ÖrneğJn ayna. Aynalar öylece dur- saydu tablo gibi, çok üzülürdüm. Ama oyunda öylesine dramatik anlamda is- levsel kuilanıldı ki bir boyut daha oluş- tu. Ben, büyük söylemeyeyim ama, büi- nen anlamda dekor yapmryorum. Isti- yorum ki yaptığım işler oyunun bir parçası olsun. Bileşeni..." Gülüyorum. "Çehov'a yakışır bir söz. Duvarda bir tüfek varsa, patla- mak..." "Evet" dıyor, "Derin Bir Soluk Al'- m dekor çalışması da aynı espriyle yapıldı. Çok sevdiğim bir iştir o da. Bü- tün malzemeyi çöplüklerden top- ladık..." Sinemanm inanılmaz doyumu Çöplüğe dönen dünyamızda ve kentimizde Derin Bir Soluk Almak kadar ferahlaücı bir söyleşiye daha saatlerce devam edebilirdik. Tiyatro- nun yam sıra sinemamıza da "Bitme- yen Yol"dan başlayarak birçok önemli fihn kazandırmış Duygu Saği- roğlu ile iQe|.er konuşacak. nç çok şe- yimız varmış. Ama ben ona, kendıme de zaman zaman sorduğum bir sonıyu sorarak kapatmak istiyorum konuşmayı. "Peki, birden çok sanat alanıyla il- gilenen her sanatçı şu ikilcmle karşı- laşır: Hangisi önemli senin için? Ti- yatro mu sinema mı? Ya da hangisi ağırlıkta?" Hiç düşünmeden yanıthyor: "Hbet- te sinema. Şimdi koşullardan dolayı si- nema yapamıyorum ama 1989'dan beri ögretim üyesi olduğum MSÜ - STM'de ögrencilerle biıükte yapüğmıız fümler inanılmaz bir doyum veriyor bana. Kendim yapmışıni gibi." Sevgili Duygu Sağiroğlu, sana bir şapka daha, bu kez gençler adına! Türki Cumhuriyeîlerde sinema Savaş ve ekonomi sinemayıengelliyor Kühür Senisi- Türki cum- huriyetlerde ekonomik zorluk- lar ile bazı cumhuriyetlerde sü- ren savaş ve iç çatışmalar nede- ni ile fılm yapmanın çok güç olduğu belirtildi. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen 12. Uluslararası İstanbul Film Festivali çerçevesinde, Atlas Festival Merkezi'nde yapdan söyleşide "Türki Cumhuriyet- lerde Sinema" tartışıldı. Azeri yapıma Tevfîk tsmai- lov ve yönetmen Eldar Kuliyev, ülkelerinde savaş >r üzünden sa- nat ve sinemadan uzak- laşüdığmı kaydettiler. huriyetlerde yaşam normale dönünce kendi kültürîerine uy- gun filmleri yapmak zor olma- yacak" dedi. losilani, Türki cumhuriyet- ler için en büyük tehlikenin, kötü Amerikan ve Avrupa fılmlerinin örnek alınması ola- cağını belirtti. Türkmen yönetmen Hoca Durdu Narhyev ise, parasızlık yüzünden film yapamadı- klahnı söyleyen yönetmenlerin aksine, Türkmenistan'da bağımsızhğın ilamndan sonra daha fazla fılm çekildiğini vur- guladı. Narhyev, "Şimdi devlet bize • Yönetmenler, ekonomik zorluklarla bazı cumhuriyetlerde süren savaş ve iç çatışmalar nedeniyle film yapmanın çok güçleştiğini vurguladılar. Kuliyev, bütün kamera- manlann savaşa katıldığmı be- lirterek, geçen yıl yalnızca iki filmyapılabildiğjni belirtti. Ismailov da ülkesinde sine- ma tarihinin 1916'da baş- ladığını, şimdi ise parasızlık. teknik olanaksızlıklar ve savaş nedeni ile film yapamadı- klannı ifade etti. Kırgız yönetmen Talamuş Okeyer ise ülkesindeki siyasi ve ekonomik durum yüzünden yüda ancak 1-2 belgesel fılm çekebildiklerini anlattı. Oke- yev yabancı ülkelerle ortak yapım fılm cekmeye çahştı- klannı ve ilk ortaklığı da Ital- yanlarla gerçekleştirdiklerini söyledi. Fransa'da yaşayan Gürcü yönetmen Otor tosflani, Bolşe- vizmin ulusal kültürleri yok et- tiğini anlatarak, "Türki cum- film yapmamız için yılda 1 mil- yar ruble veriyor. Biz de yılda 6-7 fılm, 30-40 da belgesel çeki- yoruz" dedi. Bu arada İzvestia gazetesi- nin Türkiye temsildsi Vladimir Khovratoviç ın, "Türki cumhuriyetlerin kültürü, dün- yada Rus sineması sayesinde tanıtıldı. Bunu inkar edemezsi- niz. Ekonominizin çok bozuk olduğunu biliyoruz. Bu kadar film çekmek için parayı nere- den buluyorsunuz?" sözleri tartışmalara yol açü. Türkmen yönetmen Narh- yev, bunun üzerine "Biz bağımsızlığımızı kazandık. Zengin ülkeyiz. Petrolümüz var. Bizler çalı- şkan insanlanz. Film yapmayı çok seviyoruz. Devlet de para veriyor, yapıyoruz" yanıtını verdi. 10. ULUSLARARASI ANKARA MÜZİK FESTİVALİ VEFAÇtFTÇtOĞLU ANKARA- Ankara Sanat Festivali kap- samında Küba Ulusal Balesi'nin hemen ardından bir başka grup başkente konuk oldu :"Nancy ve Lorraine Ulusal Balesi". Topluluk Fransa'nın üç devlet balesinden biri. Diğer ikisi Paris Operası ve Marsilya Operası. Pek çok özel dans topluluğunun ol- duğu ülkede devletin bütün desteğini verdiği ve büyük bir titizlilde koruduğu Nancy Ulu- sal Balesi 45 sanatçıdan ohışuyor. Son derece özenle seçildiği belli olan danscılann arasında bir de Türk var; Bedri Tan Sağtürk. Fransız genç balesinin Ankara'yı ziyareti sıraanda konservatuvarda keşfedilen Sağtürk, ile yapılan kontrat sonrası Fransa'ya giden genç sanatçımız, bir yıl sonra yapılan sınav sonucu hem Marsilya operasını hem de Nancy'i kazandı ve tercihini daha klasik bir repertuarla çabşan Nancy üzerine kullandı. Sağtürk'ün 400 dansçı arasından seçildiğini de hemen ilave edelim. Kumpanyanın ilk ya- bancı uynıklu dansçı olan Sağtürk'ten sonra da Nancy Balesi kapılannı yabancılara açtı. Gösterilerin zirvesini oluşturan "lzlenim- ler" ve "Te Deum" adeta başka bir boyutta olan temas noktalan gibiydi. 'Izlenimler'in koreografı Antonio Gomes'in Claude De- 45 dansçısmın hemen hemen . tümünün konkurlarda madalyası mevcut olan Nancy Ulusal Balesi, iki gün boyunca Ankaralılar'a tam bir bale ziyafeti sundu. Gösteriler, üstün bir düşünce ve uygulamanın ürünüydü. bussy'nin müziğine olan bakışı balenin konu- sunu içeriyordu. "Doğaüstü varhklarla haşır neşir bir düş ve şiir miman...Akışkanlık... Görsel soyutla- marun sınırlannda yaşanan serüvenler... Devinimin sürckliliği ve kurgunun gözlerden saklanışı ..Bu evren benim için, izlenimci sa- natta varolan düşsel ya da yaşanmış peyYaj- lann çok ötelerine ulaşır. Ben orada daha çok anlık olanı. atmosfere yönelik çağnştırma- lan, sessizlikle gizli uzlaşmayı, renklerin ve ustalıın kücültülmüş düşlemesinı duyanm..." Antonk) Gomes'e bir dahı koreograf yerine bir ozan demeyi yeğliyorum. "Te Deum" Nancy Ulusal Balesi'nin dikkatı ç^ken bir başka göstensiydi ve iki günlük gösterilerinin Nasrettin Hoca yanşması • Kültür Servisi - Karikatürcüler Derneği ile Akşehir Nasreddin Hoca ve Turizm Derneği tarafından bu yıl 13'üncûsü gerçekleştirijecek olan Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yanşması'nın jürisi toplandı. Ferruh Doğan, Orhan Doğu, Haslet Soyöz, Kemal Gökhan Gürses ile Romanya'dan Ion Barbu ve İtalya'dan Assunta'nın oluşturduğujürinin belirlediği sonuç 1 mayısgünü açıklanacak. Yanşmaya 48 ülkeden sanatçılar kaühyor. Bu arada 12. Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yanşması'nda yer alan karikatürler de Ankara Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde 30 nisana dek sergilenecek. Diyarbakır DT sezonu kapatıyor • DtYARBAKIR (AA) - Diyarbakır Devlet Tiyatrosu, "Cengizhan'ın Bisikleti" ve "Görüşme, Kutlama ve Çağn" adlı oyunlarla sezonu kapaüyor. Diyarbakır DT Müdürii Ahmet Mümtaz Taylan'ın verdiği bigiye göre, Vadav Havd'in yazdığı. tskender Atm'm yönetüği "Görüşme, Kutlama ve Çağn" adb oyoın sahnelenmeye başlandı. Önümüzdeki hafta ise Refik Erduran'ın yazdığı, Ahmet Mümtaz Taylan'ın yönettiği "Cengizhan'ın Bisikleti" adlı oyun sahnelenecek, tiyatro sezonu 25 nisanda kapatacak. Mayıs ayı başlannda turnelere başlanacağmı bildiren Taylan, Elazıg ve Malatya'da a>m oyunlann dönüşümlü olarak sergileneceğini kaydetti. Nevşehir'de resim sergileri •NEVŞEHİR(Cumhuriyet)-Nevşehir'deçalışmalanıu sürdüren 8 sanatçının açüğı karma resim sergisi 23 nisana dek Nevşehir Turizm tl Müdürlüğü salonunda sergilenecek. tsmail Başer, Zuhal Başer, Nanü Araz, Süleyman Dede, Yaşar Alan, Nilüfer Bilgin. T. Metin Turan ve Nevin Korkmaz'ın yapıtlanndan oluşan "Kapadokya" konulu 40 adet resim yağlıboya ve suluboya çalışmalanndan oluşuyor. Ankara Ressamlar Derneği üyeleri de Nevşehir Güzel Sanatlar Galerisi'nde resim sergisi açtılar. Bursa'da sanat etkinlikleri •BURSA (AA) - Kültür Bakanlığı İstanbul Devlet Opera ve Balesi "Rossini'yi Sever misiniz?" adlı müzıkli gösteriyi yann Bursa'da sergileyecek. Bursa Kültür ve Turizm Vakfı'nca, Ahmet Vefik Paşa Devlet Tiyatrosu'nda sahnelenecek gösteriyi, Sümeray Anman sahneye koydu. Müzik tarihinde "Pesaro Kuğusu" adıyla da bilinen Italyan sanatçı Gioacchino Rossini'yı vaşamı ve eserleriye ele alan oyunun metin yazan Müjgan Ozçay, müzik yönetmeni Aydm Karlıbel. Bu arada Gülsün Erbil. Büyükşehır Belediye Sanat Galersi'nde sergi açtı. Sergıde. sanatçının sevgi, banş, eşitlik ve yaşamda sonsuzluğu anlatan yağlıboya cahşmalan yer ahyor Andannda bir Türk'ün de bulunduğu 45 sanatçıdan oluşan 'Nancy Ulusal Balesi', Fransa'nın üç devlet balesinden biri. Danslayapılanboyut ötesiyolculukfinalini oluşturuyordu. Şu anda balenin yöneticisi konumundaki Pierre Lacotte'un koreografisini yaptığı eser Georges Bizet'in aynı adlı eserinden abntılar- la oluşturulmuştu. Bir dansçı için tnükemmel denebilecek bir geçmişe sahip Pierre Lacotte. Paris operası dans okulundaki eğitiminden sonra 19 yaşında Fransa'nın bir numaralı ku- rumu olan Paris Operası'nda birinci dansçı olarak çalışmaya başlamış. Bunu Londra Covent Garden ve New York Metropolitan izlemiş. Daha sonra dünyanın ceşitli yerlerin- de pınlülı bir dans hayatı Lacotte'u aranan bir dansçı yapmış. 1977'de "Legion d'Hon- neur" nişanını aldıktan sonra danscıhğı bıra- karak tamamen yöneticiliğe soyunmuş. 1991 yıbndan beri de halen sanat yönetmenliğini yürüttüğü Nancy ve Lorraine Ulusal Balesi'- nin başına getirildi. Fransa'da özellikle gençlere verdiği önem- le tanınan Lacotte'un mistik bir tarzda işledi- ği koreografı onun uluslararası şöhretinitı haklılığıru bir kez daha gözler önüne serdi. Duygulan ve düşünceyi estetiğe dönüştürme- dekı yeteneği ve idealizmi usta bir koreograf olmasının yanında mükemmel bir yönetici olarak da Mösyö Lacotte'u değerli kılmak- tadır. Bunun yarannı da en çok Nancy Ulu- sal Balesi görecektir. 'KonkenPartisTnde Yddız ve Müşfik Kenter rol alıyor. Kenterler Konya'da •KONYA (AA) - Konya'nın Beyşehir gölü kıyı ıslah projesi kapsamında yer alan Kültürpark'ın yapımına başlandı. Yapılan acıklamaya göre, Kültürpark, kurulması planlanan Kültür ve Turizm Fuan'run zeminini oluşturacak. Kültürpark'ın yapım ve düzenleme çabşmalannın bu yıl içinde tamamlanması planlanıyor ve 2.5 milyar lıralık bir yatınm öngörülüyor. Kültürparkın içinde, çay bahçeleri, gezinti ve spor alanlannın yanısıra kütüphane ve toplantı salonlannın bulunacağı bildirildi. Turizm haftası nedeniyle açılan karma resim sergisi, Konya Güzel Sanatiar Galerisi'nde açılacak. Sergıde, Halit Bardakçu Fuat Bozkurt, Mehmet Çolakoğu, Ülkü DüzeL Sündüz Elmas, Sami Büyükyağcı, Hüseyin Elmas, Baybars Gülersoy, Hülya Karaoğhı. Ayşe Okur. Can Şahin ve Erol Yıldırın resimleri bulunuyor. Öte yandan. Kent Oyunculan, 25 nisan pazar günü "Konken Partisi" adb oyunu sahneleyecek. Devlet Tiyatrosu'nda 18.00 ve 21 .OO'de iki kez sunulacak oyunda Yddız Kenter ve Müşfik Kenter rol alıyor. Altın Lale sahibini buluyor • Kühür Servisi- İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen 12. Uluslararası Film Festivali bugün CRR'de yapılacak ödül töreni ile sona eriyor. Uluslararası "Altın Lale" ve "Eczacıbaşı Vakfı Yılın En İyi Türk Filmi" ödüllerinin yanı sıra FIBRESCI (Uluslararası Sinema Eleştirmenleri)jürisi de ödüllerini açıklayacaklar. Festival, saat 20.30'da başlayacak ödül töreninden sonra Claude Sautet'nin "Ayazda Bir Yürek" (Un Coeuren Hiver) adb fümin gösterimi ile kapanacak. Kapanış törenini Türkiye' nin ilk Kültür Bakanı, şair-yazar, araşurmacı Talat Hahnan ve tiyatro sanatcısı kızı Defne Hahnan sunacak. Kimsesiz çocuklara oyuncak • KühürServisi- Barn Levinson'ın yönetmenliğini yaptığı, Robin VVilliams ve Micheal Gambon un başrollerini paylaştıklan "Toys" (Oyuncaklar) fılminin gösteriminin yapıldığı sinemalarda kimsesiz çovuklar için oyuncak toplanıyor. Filmi izlemeye gidenler 6 sinemada oluşturulan oyuncak toplama kutulanna eski oyuncaklannı bırakarak . kimsesiz çocuklara yardım edebilecekler. Aynca İntertoy tarafından her seansta bir kişiye 'Sindy' bebek ve ninja figürlerinin dağıtılacağı belirtibyor. Müzik Festivali'nde bugün • ANKARA (CumhuriyetBürosu)- 10. Uluslararası Müzik Festivali'nde bugün, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ve U.S. Herald Trompetts'in müzik dinletisi yer alıyor. Orkestra şefliğini Alexander Schwinck'ın yapüğı. solist olarak piyanoda Meral Güneyman'ın, trompet gburu şefı olarak da Yüzbaşı Thomas II. Palmatier'in bulunduğu dinleü, saat 20.30'da Milli Eğitim Bakanhğı, Beşevler Şura Salonu'nda izlenebilir. "Zincire Vurulmuş Prometheus" • Kühür Servisi- Aiskhlos'un "Zincire Vurulmuş Prometheus" adlı oyunu bugün saat 15.00'de İnsancıl Okuma Tiyatrosu tarafından sahneleniyor. Çevirisini Azra Erhat ve Sabahattin Eyuboğhı'nun yaptığı oyun, tannlardan ateşi çalıp insanlara veren Prometheus'un trajik öyküsünü anlatıyor. Cengiz Gündoğdu'nun yönettiği oyunda başlıca rolleri Sadık Albayrak, Necmettin Borteçin, Müfik Gürgûn, Yurdanur Orfa, Berrin Taş, Gülten özdemir. Hıdır Geviş ve Mehtaf Eüuz paylaşıyor. CTel: 511 79 94) Haldun Taner'in Anısına •Kühür Servisi- Aybay Hukuk Araştırmalan Vakfı tarafından düzenlenen "Haldun Taner'i Anma Toplantısf'nda yazann eşi Demet Taner'in yaptığı belgesel fılm gösterilecek. Açıhşını Kültür Bakanbğı Müsteşan Prof. Dr.EmreKongar'ınyapacağıtopIantısaat 14.30'da başlayacak. Toplanüda, PEN Yazarlar Derneği Başkanı Şükran Kurdakul ve Türkiye Yazarlar Sendikası ikinci başkanı Demirtaş Ceyhun da Haldun Taner ile ilgib görüş ve anılannı anlatacaklar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle