Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA 1993PAZAR
8 PAZAR YAZILARI
AtmeFrank
şimdi
dosthığa
çağmyor• Hollanda, Almanlar tarafın-
dan işgal edildiğinde, Anne
Frank ve ailesinin Amsterdaırf-
da saklandıklan ve yakalan-
dıklan ev, müze haline getirilmiş.
Dünyanm dört bir yanından her
gün onlarca ziyaretçi geliyor.
AMSTERDAM
ÖMER FARUK
CtRAVOĞLU
Anne Frank'ı bilirsiniz. Güncesi 55 dile
çevrilmiş. Frankfurt doğumlu bir Alman
olduğunu da çoğumuz biliriz. Babası Otto
Frank 1980'de 91 yaşında İsviçre'nin Ba-
sel kentindeöldü.
Hollanda. Almanlar tarafından işgal
edildiğinde, Anne Frank ve ailesinin Ams-
terdam'da saklandıklan ve yakalandıklan
ev, müze haline getirilmiş. Dünyanm dört
bir yanından her gün onlarca ziyaretçi ge-
liyor. 1957 yılında bir de vakıf kurulmuş:
Anne Frank Vakfı. Amsterdam'da
ırkçılıkla mücadelede önemli bir merkez
bu vakıf. Çok çeşitli çahşmalan var. Okul-
lar için ders malzemesi üretmekten video
ve kitap yayınına kadar uzanıyor etkinlik-
leri.
Bugünlerde ırkçılığa karşı 'compact
disk" (CD) çıkarttı. "Birlikte daha ileri",
CD'ye de ismini veren şarkı.
"Çocukken birlikte oynanz da yaşla-
nınca bu nefret niye?"
Nedir bu nefreti büyüten? Zaman mı?
Çocukluktan yaşlılığa nefret mi büyütü-
yor insanlan gerçekten?
Hollanda, değerlerini genellıkle meta
haline getirir ve henıen pazarlamaya baş-
lar. Albenili Van Gogh kalemleri. tişörtle-
ri, boyalan, silgileri dükkanlann vitrinleri-
ni süslüyor. Anne Frank Vakfı, bunun
dışında tutabileceğimiz nadir kuruluşlar-
dan biri. Genellikle ticari amaç gütmüyor.
Bütün çalışmalan. ırkçılık ve aynmcılıkla
mücadele hedefine yönelik.
Vakfın, CD yayımladığını öğrenince il-
gimi çekiyor. Gidip yetkililerle görüşüyo-
rum. Bu Âvrupa'nın sevdiğim tarafı da bir
yere herhangi bir konuda başvurduğunuz
zaman, kucak dolusu materyal sunmalan.
Yine öyle oluyor. CD için bilgi almaya git-
tiğım, alt tarafı "sözlerini içeren bir metin
var mı" amaçlı ziyaretimden dosyalar do-
lusu malzeme ile aynlıyorum.
CD'yi ben kasetten dinleyeceğim. Dost-
luk. arkadaşhk, kardeşlik temasını içeren
yumuşak, insanın içine işleyen bir müzik
kasetçalardan yayılıyor.
"Çocukken birlikte oynanz da yaşla-
nınca bu nefret niye?
Eğer bu saçmalığa bir son vermezsek sa-
dece geleceğimizi tehlikeye sokanz."
1VTîinL~f*nîn g v ü m l f î l V î l l * £ i l îngiliz modacı Vivien Westwood sonbahar
ITAcUJJ^CIllll <Xy e l g l I V d J c l l 9 c l . . . 1 9 9 3
kreasyonunu geçen hafta Paris'te düzen-
lediği bir defilede tanıttı. 'Anglomania' adını taşıy an kolleksiyonu dünyanm en ünlü mankenleri tanıttı. Tüm
mankenlerin korkulu rüyası olan podyumda süziikrek yüriirken düşmek, top model Naomi CampbeH'in
başına geldi. Naomi ayağında apartman topuk ay akkabılarıyla yürürken dengesini yitirip, boylu boyunca
podyuma uzanınca, çaresizce gülümsemekle yetindi.fFotoğraf: INDEPENDENT)
Kedi bakışlıaslanlar
ya da düğtnelerin diliCeket düğmelerinin ne işe
yaradığını biliyor musunuz? El-
bette, ceketi iliklemeye yarar.
Başka? Önemli bir işlevi daha
vardır düğmelerin: Saygı göste-
risi vapmaya yarar. Dahası,
yağcılık için birebırdir.
Son zamanlarda Rusya bü-
rokrasisivle, irili-ufaklı yöneti-
cilerle, gülücüklennde soğuk
resmi damgalar taşıyan insan-
larla sıkça bir araya gelmek zo-
runda kaldım. Beni bunaltan
bazı ızlenimlerimi kağıda dö-
küp rahatlamak geldi içimden.
Düğmelere dönelim. Şefınıze
saygı gösterisınde bulunmanız
için ıdea! bir araçtır ceketinizin
düğmeleri. Hatta düğmeleriniz
ilikliyse bile. şefinizgelirken bo-
zuntuya vermeden bir kezdaha
ilikliyormuş gibı yapın onlan.
Ve eİlerinızi düğmelerin üzerin-
de birleştirin. Ellerinizin yerçe-
kimı doğrultusunda pervasızca
aşağı sarkması veya şefınizin
göremeyeceği biçimde durması
iyiye işaret değildir. Hele cebi-
nize sokmanız. düello davetiyle
eşdeğerdır. Onlan yumuşak bir
biçimde karnınızın üstünde bir-
leşlirmekle şefınize "Bakın işte
ellerim: benden size zarar gel-
mez beyim" mesajını başanyla
venniş olursunuz.
Başınızı da bu harekete uy-
gun olarak yana veya öne eğ-
menizde yarar vardır. Aynca
şefinizden daha uzun boyluy-
sanız. birde hafıf kamburyapıp
kısalmaya çalışmanız gerekir.
Tabii, en önemlisi gözleriniz.
Daha doğrusu bakışınız. Şefı-
niz konuşurken bakışınızı ola-
bildiğince yumuşatın. Teke tek
konuş_uyorsanız, gözlerinizi sü-
rekli ona dikip de meydan oku-
yormuş havası vermemefc için
sık sık yere bakın. Topluluk
içindeyken. onun sözlerini,
MOSKOVA
HAKAN
AKSAY
başınızı -onun bakışlan tam si-
zin üzerinizden geçerken- hafif-
çe öne sallayarak destekleyin.
Hatta şefiniz "babacan" liplcr-
dense ve cümlesınin sonunda
özel olarak yavaşlayıp, son söz-
cüğü bulmakta güçlük çeker
gibi yapıyorsa. hemen gerekli
sözcüğü seçip yumuşak. ama
onaylayan bir tonla kendisine
önerin.
İlişkinizde en can ahcı nokta-
lardan biri de şefinizin şaka
yaptığı (ya da kendisinin o
kanıda olduğu) anlan iyi değer-
lendirme ustalığıdır. Hem onu
desteklemek hem de çoğu kez
onun karşısında iki büklüm du-
ran bir kişi olarak bu ender ra-
hatlama fırsatını kullanmak
için doyasıya gülün bu anlarda.
Ama ağzınızı çabuk toparla-
masını da bilin. Şefler
yılışıklıktan hiç hoşlanmazlar
çünkü.
Klasik yağcılık yapmaktan
kaçının. Öyle "Haklısınız efen-
dim" düzeyinde yağcılık ya-
panlar bir yere gelemezler. De-
ğişik yöntemler bulun. Örne-
ğin. şefın savunduğu görüşleri
başka sözcüklerle ve benzetme-
lerle ifade ederek onunla aynı
cephede savaştığınızı gösterin.
Hatta eğer uygun bir moment
yakalayabılirseniz, dahası gere-
kirse bu uğurda ikinçil konular
üzerine şefle savunduğu fıkirler
yolunda her şeye hazır olduğu-
nuzu. dahası gerekirse bu uğur-
da ikincil konular üzerine şefle
tartışmaya bile hazır olduğunu-
zu dikkatlı bir dillc vurgulayın.
Bu yöntem biraz risklidır gerçi.
Ama vcrdi mi çok iyi sonuç ve-.
rir. Örneğin. ıçki masalannın
mayışmış bakışlan arasında
şahlanarak böyle bir numara
deneyebılirsiniz.
Şefi savunmak ansal bir tavır
değil. yaşam tarzı olmalıdır. Bu
ilkeden yola çıkarak şcfin ol-
madığı yerlerde de onu övmeyc
devam edin. Ycrin kulağı
vardır...
Aslında yazdıkça yazasım
geliyor bu kepazelikleri. Tavı-
rlan öylesine aynı ki bu yağcı-
lann. En yaşlı. torun torba sahi-
bi, sert bakışlı tipler bile şeflcri-
nin önünde kuruya dönüyor.
Az önce kendisinin bir altında-
kiyle konuşurken aslanlar gibi
kükreyenler. şefın karşısında
kedi gibi yumuşak bakıyor.
Onun kuyruğundan ayn-
Imamaya. gözüne çarpmaya vc
girmeye olağanüstü önem ven-
yor. Şefin beğenisini kazanan
söz \e tavırlan. böylelerinc la-
rifsiz bir yaşama scvinci veri-
yor. Şefın önünde yaptıklan bir
hata ise. tersine onlan derin acı-
lara boğuyor: Çehov'un "Mc-
murun Ölümü'"nde anlattığı
zavallıdan beter oluyorlar.
Belki benim anlamadığım bir
şeyler var bu ışin içinde. Bclki
bu konuya aşın takılarak tersi
bir kompleks yaratıyorum ken-
dimc. Bilmiyorum. Ama böyle-
lerine inat, ellerimı sürekli cep-
lerime sokup cekedimin düğ-
melen açık dolaşarak. dün-
yanm bütün yağcılannı protes-
to etmek gibi hain (!) küçük
planlar kurmaya itıyor beni
duygulanm. Gerçi biliyorum;
ben ne yaparsam yapayım. bir
şey değişmeyecek. Aslanlann
ve kedilerin oyunu hiçbir za-
man bitmevecek...
Çocııklamıı yaşatmakiçinbedenlerini sataııkadınlarKadınlar da var, evet. Çekik gözhl ufak "New York"u kestirmeden keşfetmek için • • • • • • • • • • • • • • ^ ^ ağır hapis cezası istemivle varsılavacak- krfaletini «eri alma kararı verdiei zama
STOCKHOLM
GÜRHAN
LÇKAN
Çekik gözlü, ufak "Nevv York"u kestirmeden keşfetmek için
tefek, esmer, başı sürekli öne eğik ve dudak- yola çıkan oğlanlar. "kelli fellli amcalar" ve
lannda mesleki bir gülümseme olan kadı- onlann manyakça isteklerini karşılamak
nlar. Yeryüzüne kadanmak için gelmişler- için hazır beküyorlar. Seks simsarları, gidi-
dir. Onlar için yaşam sürekli savaştır. Tepe- lecek tatil yerindeki kumun ince mi. çakıllı
lerine napalmlar düşerken de öyle, havaa- mı olduğuriiründensonılara yanıt verircesi-
lanlarına jumbo jetler inerken de... Onlar ne konukların cinsel açlıklannı nerede. nasıl
için banş, kaçamak bir uyuklama, evdekile- gidereceklerini merakltsına açıklıyorlar.
re götürülen bir çanak hâşlanmış pirinçtir. Zaman zaman Çin'de kız çocuklarının de- — ^ - ^ ^ ^ ^ ^ _ _ _ ^ _ ^ _ ^ _ _ _ _ _
Sözünü ettiğimiz, Izakdoğû'nun çilekeş ğergörmediğivedahabebekkenöldürüldük- mından oldukça önde olan İsveç gibi bir ülke
kadınlan. Yaşay abilmek ve yavrularmı ya- leri şeklinde söy lentiler kulağınıza geimiştir. de, Tay land'a seks ruristleri gönderiyor. Bu
şatabilmek için bedenini satan ve bu "hiz- Tayland'dadurumçokfarklı. Birçok yoksul ticaret öylesine geniş boyutlara vardı ki du-
met" uğruna binlerce kilometre uzakhktaki aile, doğan çocuğun kız olması ve gelecekte-
ülkelerden getirilen kadınlar... ki yükü hafıfletmesi için dua ediyor. Geçen-
Tay land, birkaç yıldır çok gözde. Batı'nın lerdeTlME, bir okul kompoztsvonunda, il-
tanmmtş turizm şirketlerinden bazılan ve kokullu bir kızın "Gelecekte ne ounak isri-
mantar gibi türeyen çeşitli pek güvenilir ol- yorsun" sorusuna yanıt olarak "Bankok'a
mayan diğer girişimciler. başta Bankok ol- giderek bir bordelde çalışıp, ailemeyardımcı
mak üzere bütün ülkeyi seks turizmi için ba- olmak isriyorum" yanıtını verdiğini vayı-
şanyla pazarlıyorlar. Çocuk yaşta aileleri nladı.
tarafından simsarlara satılan kızlar ve Kendi vatanlarmda kadın haklan bakt-
rumu yerinde görmek için polisler Tayland'a
gönderildiler. Son zamanlarda çeşitli ülkele-
rin kadın örgütleri ve sağlıkla ilgili kuruluş-
lar, Tay land yönetimine baskıyı arttırdılar.
Bu durumda polis. göstermelik de olsa bir-
kaç baskın düzenledi. Baskınlann birinde,
İsvecli 66 yaşındaki bir adam. 14 yaşındaki
bir oğlanla aynı y atakta çırılçıplak yakalan-
maz mı! Adamı gözaltına aldılar ve 10-12 yıl
ağır hapis cezası istemivle yargılayacak-
lartnı açıkladılar.
İsveç basını olayın üzerine önemle eğildi.
Bazı ciddi kalcmler, Tay Ian4y önetiminin bu
yüz kızartıcı sorunun üzerine gitmesinin çok
olumlu bir gelişme olduğunu y azarken baş-
kalan bir İsveçü'nin Tay land gibi birülkenin
hapisanesinden sağ çıkamayacağı kaygtsıy-
la on binlerce benzer turist arasında yaka-
lanma şansızlığım gösteren 66 yaşındaki
adam için timsah gözyaşları döktüler.
Birkaç gün gözaltında tutulan İsveçli, pa-
saportuna el konularak kefalet karsılığı ser-
best bırakıldı. Duruşmalara katılması böy-
lelikle zorunlu oluyordu. Ne var ki Bankok'-
taki İsveç Büyükelçiliği söz konusu kişiyc,
pasaportunu şu y a da bu nedenle yitirmiş va-
tandaş muamelesi yaptı ve adama tirak diye
yeni pasaport verdi! Adam da zıp diye
İsveç'e, hem de kimliğini gizleme gereği duy-
madan döndü. Tavland makamları, adamın
geri alma kararı verdiği zaman,
cpey geç kalınmıştı.
İsveç yasası. aynen Tayland'ınki gibi bir
yetişkinle yaşı küçük bir kişinin cinsel iliş-
kide bulunmasını yasadışı buluvor. Ancak
66 yaşındaki oğlancı amcanın. İsveç'te yar-
gılanma olasılığı yok gibi. Llkenin tanınmış
avukatlan. ortada kanıt yetersizliği olduğu
görüşündeler..
Kraliyet Başsavcısı Torsten Jonsson elci-
liği kınamıyor. Ceçerli kurallara göre dav-
ranıldığmı söylüyor. ama bu kurallann de-
ğişririlmesi gerektiğini savunuyor. Tay-
land'a giden kadın polis Vionica ise aynı gö-
rüşte değil. "Bu adamın, yargı önüne
çıkmasını engelleyecek girisimin kendi ül-
kem tarafından yapılacağı aklımın ucundan
geçmezdi" diyor ictenlikle...
Ozgürlüklerin. herkes tarafından kendine
yonrulduğu bir devirde böyle bir şey kimin
aklmdan geçerdi ki?
Sanatçıya önce ceza
verip sonrakucak açıııakDeğer yargılannın kişiye, za-
mana ve topluma göre değis-
genliğinin en güzel örneklerin-
den biri Zürih'te sergilendi.
İsviçre vatandaşı Zürih'li
HaraM NaegeU 1977 de grafTıti
dediğimiz türde kentin beğen-
mediği yaklaşık 200 duvanna
siyah spreyle uzay yaratığı gö-
rünümlü çizgi resimler yapmış-
tı.
Uzun süre gizemini koruyan
ve zaman zaman yapıtlanyla
ortaya çıkan kişiliği halk sevmiş
ve görüntüleri hoşgörü ile kar-
şılamıştı.
Bizdeki solcular örneği arka-
sına polis takılan Naegeli, 2 yıl
sonra haziran 1979'da yakalan-
mış ve 9 ay tecilsiz hapis cezası
ile karalamalannın silinmesi
için sözümona harcanan 206
bin İsviçre Frankı (1 frank yak-
laşık 6 bin TL.) ödemesi de ka-
rara bağlanmıştı.
Ülke dışında da ilgiyle izle-
nen bu hırsız-polis oyununun
sonucu çoğunlukça beğenilme-
mişti. Yargının kaü davraruşı-
na karşı çıkan çevre içinden
Düsseldorf kenti, o zamanlar
Naegeli'yi Almanya'ya çağır-
mış. hatta akademıde ders ver-
mesini önermişti.
ZÜRİH
S. DOĞAN
ABALIOĞLU
Halen Düsseldorf ta oturan
eski sanığın önceleri tu kaka
edilen resimleri şubat ayı içinde
Zürih Sanatevi'nde sergilendi.
Canh yayın örneği kendisi de iz-
leyiciler önünde 3 boyııtta gö-
riinebilmesi için solunum yolla-
nna maske takarak cam üzeri-
ne resimler yaptı. Bu arada
ozon deliğı kuzeyde biraz daha
büyümüş olabilir.
Yıllarca yönetimin dışladığı
sanatçı. yapılann çirkinleşmesi
savıyla çevreye örnek göster-
melüc cezaya çarptınlıyor. an-
cak kendilerinin anlamadığına
başkalan sahip çıkınca bu kez
kapılannı ve kollannı açabili-
yor.
Çifte standart dediğimiz uy-
gulamanın en güzel örneğini ve-
ren Zürih kenti doğanın biraz
daha delinmesine göz yumarak
hatasını düzeltmekle çağdaş
göriinüm sergiledi.
Harald Naegeli ise ıcra-i sa-
natını artık yapılann beğenme-
diği dış duvarlannda değil, içi-
ne girerek gerçekleştiriyor.
Banyodan sonra uzay yaratığı
çizgili havluyla kurulanıp. uzay
yaratığı görünümlü börnoza
bürünüyor. Ve uzay yaratıgı
desenli çarşaf serili yatağa uza-
nıyorsunuz.
"Sokak sanatçısının bu sana-
tevine çağnlması görkemli bir
olay" diyen avangard ressamın
doku üzerindeki çizgilerine ka-
vuşmak ancak cebi dolu. cüz-
danı kalın olanlara özgü.
70'li yıllarda hemen hemen
tüm dünyayı saran bu graffıti
hastalığı. şimdi hızını kaybet-
mişgibi.
Genelde elde tebeşir. fırça,
sprey dolaşanlar yok değil. Ki-
misi Naegeli örneği kenti güzel-
leştirme, kimi de söyleyemedi-
ğini dışan vurmak için çirkin-
leştirme peşinde. Biz de ülke-
mizde bir ara kara kara düşün-
müştük. sorunu badanayla çöz-
meye uğraşmıştık.
Bunun en güzel çözümü Ku-
düs'teki Ağlama Duvan örneği
bir set yapıp milletin içini dök-
me eğilimini dışan vurma ola-
nağı sağlamak. Naegeli icra-i sanatuıı artık yapılann beğenmediği dtş duvarlannda değil, içine girerek gerçekleştiriyor.
Israilli uzay
fatihleri:
Yabanarıları
Boşnaklar9
a yardınıiçin davetiyekampanyası
Kendini insan haklan konusunda çok duyarlı
sayan Alman toplumunun büyük bir bölümü.
Bosna-Hersek'te yaşanan vahşete alıştı gibi.
Akşam evine gelip "Made in Germany" marka
televizyonunu açan Hans, keyif ile halis Alman
birasını yudumlarken seyreder yaşanan zulmü.
Hans biraz da korkar, sanır ki savaştan kaçan-
lar gelip onun ekmeğini elinden alacaklar. Bil-
mez ki biraz eşeleyince oradaki zulmün bir bölü-
münün Alman silahlan ile yapıldığını...
Ama Almanya sadece bu tip insanlardan iba-
ret değil. Kendini Bosna-Hersek'teki mültecile-
re yardım etmek için adamış bir sürü insan ve
kuruluş var. Bunlardan bir tanesi de merkezi
Bonn'da bulunan ve birçok kuruluşun desteği
ile kurulan "banş kooperativi" (Friedenskoo-
perative).
Bu komitenin verdiği bilgiye göre şu anda
Rnsna-Hersek'de 810 000 mülteci var ve 929"*
EMRE
ÇOGAY
• Şu anda Hırvatistan'da resmi olarak
627.000 mülteci bulunuyor, ama onlann da
durumu pek iç açıcı olmadığından ve
Almanya savaş başladığından beri sadece
10.000 mülteciye vize verdiği için yukanda
bahsettiğim komitediğer birçok kuruluşun
desteği ile Bosna-Hersek'teki mültecilere
yardım için bir kampanya başlattılar.
kışında yaklaşık 500.000 mülteci hayatıru kay-
bedecek Hırvatistan'a da sadece Almanya,
Avusturya veya İsviçre gibi ülkeler için vizesi
olanlar girebiliyor.
Şu anda Hırvatistan'da resmi olarak 627.000
mülteci bulunuyor, ama onlann da durumu pek
iç açıcı olmadığından ve Almanya savaş baş-
ladığından beri sadece 10.000 mültecive vize
verdiği için yukanda bahsettiğim komite diğer
birçok kuruluşun desteği ile Bosna-Hersek'teki
mültecilere yardun için bir kampanya başlattı-
lar.
Yardım şöyle gerçekleşecek: Almanya'ya gi-
rebilmek için en büyük sorun vize. bu duvan de-
lebilmek için önce resmi bir davetiye gerekli.
Komite Almanlar tarafından yazılmış davetiye-
Irrin Roçna-Hprselc'lrki 7or durumda olan mül-
tecilere ulaştıracak ve Almanya'ya 4-8 hafta gel-
melerini sağlayacak. Maddi durumu iyi olma-
yan Almanlara komite her türlü desteği verecek.
Vizenin süresi bittiği zaman şu andaki yasalara
göre devlet mültecileri orada savaş olduğu tak-
dirde geri gönderemez ve onlara bakmaya mec-
bur.
Sonuçta Almanya'da bir taraftan yabana
düşmanlığı honlarken diğer taraftan kendini
banşa, dayanışmaya adamış Almanlann
sayısını küçümsememek gerek.
Dünya kamuoyunun önünde son olaylar yü-
zünden itibannı kaybetmiş Almanya'nın itiba-
nnı tekrar kazanmada. televizyonun karşısında
birasını yudumlayan koca göbekli Hanslar
yardımcı olamaz herhalde. Bu kampanya ba-
şanlı olursa Almanya'da artık çıfte standarttan
vazgeçip mültecilere gerçek anlamda yardım eli-
ni uzatmaya zorlanmış olur.
İsrail'in ılk uzay öncülen ge-
çen ay yerküreye döndüler. Ilk
olmak bir ödüldü. bedelini ise
canlanyla ödediler. Bu acı be-
delin tekrar ödüle dönüşmesi
kahraman olmaktı. ama ola-
madılar. Çünkü uzaya isteklen
dışında uçurulmuşlardı. Biyo-
lojik araştırmalar için uzaya
gönderilen 350 yabanansının
yüzde 85'i dünyaya mevta ola-
rak döndüler. Tel Aviv Üniver-
sitesi farmakologlan ise "kalan
sağlar bizımdır" diyerek calı-
şmalanna başladılar bile.
Böyle bilimsel çahşmalann
kutsallığı bir yana uzay süper-
güçlerin ayaklannı yerden kese-
rek dünyayı kuşbakışı dikızle-
dikleri birmekan oldu artık. Ve
bu güçlerin dışında kalan gari-
ban ülkelerin tüm mahremiyet-
lerj gözler önünde.
İsrail. uzayda çalışmalar ya-
pan süperlerin yanında "orta-
halli" bir ülke olarak yer alıyor.
Mısır dışında cevresindeki tüm
ülkelerle "ateşkes" sınırlan ile
komşuluk yapmak zorunda ka-
lan bir ülke olarak sürekli bir
savaş içgüdüsü ile yaptığı sa-
vunma harcamalan gibi geri
dönmeyen ölü yatınmlann be-
delini enflasyonla ödüyor. Bu
yüzden de para birimlennden
sıfırlar atılmış. Ülkeye göç eden
Etiyopyalı ve Rus Musevi göç-
menler ise ekonomik sorunlan-
nın başka bir kaynağı. Kiralan,
eğitimleri ve çoğu ihüyaçlan
devlet tarafından desteklenen
göçmenler, işsizliğin de artışına
neden olmuşlar. Amerika ise 3
milyar dolarlık yıllık yardımı
keseceğim diye tutturuyor...
Ama İsrail. tüm bunlara kar-
şın uzaya uydu gönderen 8 ül-
keden birisi. 1960larda Başba-
kan Ben Curion "İlk hedefıniz
gökyüzü, ileri" demiş bir kere.
Ve 1988'de ilk uzay uydulan
"Ofeq 1" benzerlerinin tersine,
dünyanm dönüş rotasına ters
olarak batıya fırlatıldı. LJzay-
dan dünyaya tek yönlü haber-
TEL AVİV
DtLEK
KOÇ
leşme yapabılen Ofeq I i, 2 yıl
sonra daha donanımlı ve çift
yönlü haberleşme akışı sağla-
yan "Ofeq 2" izledi. İsrail Uzay
Dairesi'nin başlattığı bu çalış-
malan daha sonra sivil kuruluş-
lar devraldı. Amaç ticari olunca
ivme de hızlandı. Bu doğrultu-
da yörüngeye oturtulan "Ofeq
3" rotası boyunca astronomik
gözlemler yapabilen ve sivil ruh
taşıdığı için de yeryüzünün re-
simlemekten özellikle kaçınan
özelliklere sahipti. Bu yüzden,
askeri otoriteler tarafından azı-
cık kınanmıştı.
Ticari yollar ivedi. canh ol-
muşlardır hep. İpek Yolu. Ba-
harat Yolu gibi Uzay Yolu da
paraya açılınca projeler hızlan-
maya başladı. Bu amaçla dün-
yada yılda 20 milyar dolar har-
candığı tahmin ediliyor. İsrail
bu yanşa birkaç ticari uydu
projesi ile katılmaya hazırlanı-
yor. Bunlardan birisi, bir Fran-
sız roketi ile gelecek yıl 33. bin
km yüksekte bir yörüngeye
oturtulacak olan Amos haber-
leşme uydusu. Amaç, televiz-
yon kanaüan, telefon ve iş bağ-
İantılan için uydu sisteminden
yararlanmak ve bu hizmetleri
rakiplerinden daha ucuza ya-
bancı ülkelere sunarak pazar
kazanmak.
Bizim özel televizyonculann
yasalan hazırlop ayaklanna
beklemeden yasal delikleri yır-
tıp büyüterek yarattıklan akıl
almaz beceriyi düşünüyorum
da. para nelere kadir diyorum.
Elbette yalnızca para değil. sivil
ve dikbaşlı bir ruhun sınır tanı-
maz enerjisi bu. Şimdi onlara
Atatürk'ün şu sözünü halırlat-
malı: "İstikbal göklerdedir".