27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 1993PAZAR 8 PAZAR YAZILARI AtmeFrank şimdi dosthığa çağmyor• Hollanda, Almanlar tarafın- dan işgal edildiğinde, Anne Frank ve ailesinin Amsterdaırf- da saklandıklan ve yakalan- dıklan ev, müze haline getirilmiş. Dünyanm dört bir yanından her gün onlarca ziyaretçi geliyor. AMSTERDAM ÖMER FARUK CtRAVOĞLU Anne Frank'ı bilirsiniz. Güncesi 55 dile çevrilmiş. Frankfurt doğumlu bir Alman olduğunu da çoğumuz biliriz. Babası Otto Frank 1980'de 91 yaşında İsviçre'nin Ba- sel kentindeöldü. Hollanda. Almanlar tarafından işgal edildiğinde, Anne Frank ve ailesinin Ams- terdam'da saklandıklan ve yakalandıklan ev, müze haline getirilmiş. Dünyanm dört bir yanından her gün onlarca ziyaretçi ge- liyor. 1957 yılında bir de vakıf kurulmuş: Anne Frank Vakfı. Amsterdam'da ırkçılıkla mücadelede önemli bir merkez bu vakıf. Çok çeşitli çahşmalan var. Okul- lar için ders malzemesi üretmekten video ve kitap yayınına kadar uzanıyor etkinlik- leri. Bugünlerde ırkçılığa karşı 'compact disk" (CD) çıkarttı. "Birlikte daha ileri", CD'ye de ismini veren şarkı. "Çocukken birlikte oynanz da yaşla- nınca bu nefret niye?" Nedir bu nefreti büyüten? Zaman mı? Çocukluktan yaşlılığa nefret mi büyütü- yor insanlan gerçekten? Hollanda, değerlerini genellıkle meta haline getirir ve henıen pazarlamaya baş- lar. Albenili Van Gogh kalemleri. tişörtle- ri, boyalan, silgileri dükkanlann vitrinleri- ni süslüyor. Anne Frank Vakfı, bunun dışında tutabileceğimiz nadir kuruluşlar- dan biri. Genellikle ticari amaç gütmüyor. Bütün çalışmalan. ırkçılık ve aynmcılıkla mücadele hedefine yönelik. Vakfın, CD yayımladığını öğrenince il- gimi çekiyor. Gidip yetkililerle görüşüyo- rum. Bu Âvrupa'nın sevdiğim tarafı da bir yere herhangi bir konuda başvurduğunuz zaman, kucak dolusu materyal sunmalan. Yine öyle oluyor. CD için bilgi almaya git- tiğım, alt tarafı "sözlerini içeren bir metin var mı" amaçlı ziyaretimden dosyalar do- lusu malzeme ile aynlıyorum. CD'yi ben kasetten dinleyeceğim. Dost- luk. arkadaşhk, kardeşlik temasını içeren yumuşak, insanın içine işleyen bir müzik kasetçalardan yayılıyor. "Çocukken birlikte oynanz da yaşla- nınca bu nefret niye? Eğer bu saçmalığa bir son vermezsek sa- dece geleceğimizi tehlikeye sokanz." 1VTîinL~f*nîn g v ü m l f î l V î l l * £ i l îngiliz modacı Vivien Westwood sonbahar ITAcUJJ^CIllll <Xy e l g l I V d J c l l 9 c l . . . 1 9 9 3 kreasyonunu geçen hafta Paris'te düzen- lediği bir defilede tanıttı. 'Anglomania' adını taşıy an kolleksiyonu dünyanm en ünlü mankenleri tanıttı. Tüm mankenlerin korkulu rüyası olan podyumda süziikrek yüriirken düşmek, top model Naomi CampbeH'in başına geldi. Naomi ayağında apartman topuk ay akkabılarıyla yürürken dengesini yitirip, boylu boyunca podyuma uzanınca, çaresizce gülümsemekle yetindi.fFotoğraf: INDEPENDENT) Kedi bakışlıaslanlar ya da düğtnelerin diliCeket düğmelerinin ne işe yaradığını biliyor musunuz? El- bette, ceketi iliklemeye yarar. Başka? Önemli bir işlevi daha vardır düğmelerin: Saygı göste- risi vapmaya yarar. Dahası, yağcılık için birebırdir. Son zamanlarda Rusya bü- rokrasisivle, irili-ufaklı yöneti- cilerle, gülücüklennde soğuk resmi damgalar taşıyan insan- larla sıkça bir araya gelmek zo- runda kaldım. Beni bunaltan bazı ızlenimlerimi kağıda dö- küp rahatlamak geldi içimden. Düğmelere dönelim. Şefınıze saygı gösterisınde bulunmanız için ıdea! bir araçtır ceketinizin düğmeleri. Hatta düğmeleriniz ilikliyse bile. şefinizgelirken bo- zuntuya vermeden bir kezdaha ilikliyormuş gibı yapın onlan. Ve eİlerinızi düğmelerin üzerin- de birleştirin. Ellerinizin yerçe- kimı doğrultusunda pervasızca aşağı sarkması veya şefınizin göremeyeceği biçimde durması iyiye işaret değildir. Hele cebi- nize sokmanız. düello davetiyle eşdeğerdır. Onlan yumuşak bir biçimde karnınızın üstünde bir- leşlirmekle şefınize "Bakın işte ellerim: benden size zarar gel- mez beyim" mesajını başanyla venniş olursunuz. Başınızı da bu harekete uy- gun olarak yana veya öne eğ- menizde yarar vardır. Aynca şefinizden daha uzun boyluy- sanız. birde hafıf kamburyapıp kısalmaya çalışmanız gerekir. Tabii, en önemlisi gözleriniz. Daha doğrusu bakışınız. Şefı- niz konuşurken bakışınızı ola- bildiğince yumuşatın. Teke tek konuş_uyorsanız, gözlerinizi sü- rekli ona dikip de meydan oku- yormuş havası vermemefc için sık sık yere bakın. Topluluk içindeyken. onun sözlerini, MOSKOVA HAKAN AKSAY başınızı -onun bakışlan tam si- zin üzerinizden geçerken- hafif- çe öne sallayarak destekleyin. Hatta şefiniz "babacan" liplcr- dense ve cümlesınin sonunda özel olarak yavaşlayıp, son söz- cüğü bulmakta güçlük çeker gibi yapıyorsa. hemen gerekli sözcüğü seçip yumuşak. ama onaylayan bir tonla kendisine önerin. İlişkinizde en can ahcı nokta- lardan biri de şefinizin şaka yaptığı (ya da kendisinin o kanıda olduğu) anlan iyi değer- lendirme ustalığıdır. Hem onu desteklemek hem de çoğu kez onun karşısında iki büklüm du- ran bir kişi olarak bu ender ra- hatlama fırsatını kullanmak için doyasıya gülün bu anlarda. Ama ağzınızı çabuk toparla- masını da bilin. Şefler yılışıklıktan hiç hoşlanmazlar çünkü. Klasik yağcılık yapmaktan kaçının. Öyle "Haklısınız efen- dim" düzeyinde yağcılık ya- panlar bir yere gelemezler. De- ğişik yöntemler bulun. Örne- ğin. şefın savunduğu görüşleri başka sözcüklerle ve benzetme- lerle ifade ederek onunla aynı cephede savaştığınızı gösterin. Hatta eğer uygun bir moment yakalayabılirseniz, dahası gere- kirse bu uğurda ikinçil konular üzerine şefle savunduğu fıkirler yolunda her şeye hazır olduğu- nuzu. dahası gerekirse bu uğur- da ikincil konular üzerine şefle tartışmaya bile hazır olduğunu- zu dikkatlı bir dillc vurgulayın. Bu yöntem biraz risklidır gerçi. Ama vcrdi mi çok iyi sonuç ve-. rir. Örneğin. ıçki masalannın mayışmış bakışlan arasında şahlanarak böyle bir numara deneyebılirsiniz. Şefi savunmak ansal bir tavır değil. yaşam tarzı olmalıdır. Bu ilkeden yola çıkarak şcfin ol- madığı yerlerde de onu övmeyc devam edin. Ycrin kulağı vardır... Aslında yazdıkça yazasım geliyor bu kepazelikleri. Tavı- rlan öylesine aynı ki bu yağcı- lann. En yaşlı. torun torba sahi- bi, sert bakışlı tipler bile şeflcri- nin önünde kuruya dönüyor. Az önce kendisinin bir altında- kiyle konuşurken aslanlar gibi kükreyenler. şefın karşısında kedi gibi yumuşak bakıyor. Onun kuyruğundan ayn- Imamaya. gözüne çarpmaya vc girmeye olağanüstü önem ven- yor. Şefin beğenisini kazanan söz \e tavırlan. böylelerinc la- rifsiz bir yaşama scvinci veri- yor. Şefın önünde yaptıklan bir hata ise. tersine onlan derin acı- lara boğuyor: Çehov'un "Mc- murun Ölümü'"nde anlattığı zavallıdan beter oluyorlar. Belki benim anlamadığım bir şeyler var bu ışin içinde. Bclki bu konuya aşın takılarak tersi bir kompleks yaratıyorum ken- dimc. Bilmiyorum. Ama böyle- lerine inat, ellerimı sürekli cep- lerime sokup cekedimin düğ- melen açık dolaşarak. dün- yanm bütün yağcılannı protes- to etmek gibi hain (!) küçük planlar kurmaya itıyor beni duygulanm. Gerçi biliyorum; ben ne yaparsam yapayım. bir şey değişmeyecek. Aslanlann ve kedilerin oyunu hiçbir za- man bitmevecek... Çocııklamıı yaşatmakiçinbedenlerini sataııkadınlarKadınlar da var, evet. Çekik gözhl ufak "New York"u kestirmeden keşfetmek için • • • • • • • • • • • • • • ^ ^ ağır hapis cezası istemivle varsılavacak- krfaletini «eri alma kararı verdiei zama STOCKHOLM GÜRHAN LÇKAN Çekik gözlü, ufak "Nevv York"u kestirmeden keşfetmek için tefek, esmer, başı sürekli öne eğik ve dudak- yola çıkan oğlanlar. "kelli fellli amcalar" ve lannda mesleki bir gülümseme olan kadı- onlann manyakça isteklerini karşılamak nlar. Yeryüzüne kadanmak için gelmişler- için hazır beküyorlar. Seks simsarları, gidi- dir. Onlar için yaşam sürekli savaştır. Tepe- lecek tatil yerindeki kumun ince mi. çakıllı lerine napalmlar düşerken de öyle, havaa- mı olduğuriiründensonılara yanıt verircesi- lanlarına jumbo jetler inerken de... Onlar ne konukların cinsel açlıklannı nerede. nasıl için banş, kaçamak bir uyuklama, evdekile- gidereceklerini merakltsına açıklıyorlar. re götürülen bir çanak hâşlanmış pirinçtir. Zaman zaman Çin'de kız çocuklarının de- — ^ - ^ ^ ^ ^ ^ _ _ _ ^ _ ^ _ ^ _ _ _ _ _ Sözünü ettiğimiz, Izakdoğû'nun çilekeş ğergörmediğivedahabebekkenöldürüldük- mından oldukça önde olan İsveç gibi bir ülke kadınlan. Yaşay abilmek ve yavrularmı ya- leri şeklinde söy lentiler kulağınıza geimiştir. de, Tay land'a seks ruristleri gönderiyor. Bu şatabilmek için bedenini satan ve bu "hiz- Tayland'dadurumçokfarklı. Birçok yoksul ticaret öylesine geniş boyutlara vardı ki du- met" uğruna binlerce kilometre uzakhktaki aile, doğan çocuğun kız olması ve gelecekte- ülkelerden getirilen kadınlar... ki yükü hafıfletmesi için dua ediyor. Geçen- Tay land, birkaç yıldır çok gözde. Batı'nın lerdeTlME, bir okul kompoztsvonunda, il- tanmmtş turizm şirketlerinden bazılan ve kokullu bir kızın "Gelecekte ne ounak isri- mantar gibi türeyen çeşitli pek güvenilir ol- yorsun" sorusuna yanıt olarak "Bankok'a mayan diğer girişimciler. başta Bankok ol- giderek bir bordelde çalışıp, ailemeyardımcı mak üzere bütün ülkeyi seks turizmi için ba- olmak isriyorum" yanıtını verdiğini vayı- şanyla pazarlıyorlar. Çocuk yaşta aileleri nladı. tarafından simsarlara satılan kızlar ve Kendi vatanlarmda kadın haklan bakt- rumu yerinde görmek için polisler Tayland'a gönderildiler. Son zamanlarda çeşitli ülkele- rin kadın örgütleri ve sağlıkla ilgili kuruluş- lar, Tay land yönetimine baskıyı arttırdılar. Bu durumda polis. göstermelik de olsa bir- kaç baskın düzenledi. Baskınlann birinde, İsvecli 66 yaşındaki bir adam. 14 yaşındaki bir oğlanla aynı y atakta çırılçıplak yakalan- maz mı! Adamı gözaltına aldılar ve 10-12 yıl ağır hapis cezası istemivle yargılayacak- lartnı açıkladılar. İsveç basını olayın üzerine önemle eğildi. Bazı ciddi kalcmler, Tay Ian4y önetiminin bu yüz kızartıcı sorunun üzerine gitmesinin çok olumlu bir gelişme olduğunu y azarken baş- kalan bir İsveçü'nin Tay land gibi birülkenin hapisanesinden sağ çıkamayacağı kaygtsıy- la on binlerce benzer turist arasında yaka- lanma şansızlığım gösteren 66 yaşındaki adam için timsah gözyaşları döktüler. Birkaç gün gözaltında tutulan İsveçli, pa- saportuna el konularak kefalet karsılığı ser- best bırakıldı. Duruşmalara katılması böy- lelikle zorunlu oluyordu. Ne var ki Bankok'- taki İsveç Büyükelçiliği söz konusu kişiyc, pasaportunu şu y a da bu nedenle yitirmiş va- tandaş muamelesi yaptı ve adama tirak diye yeni pasaport verdi! Adam da zıp diye İsveç'e, hem de kimliğini gizleme gereği duy- madan döndü. Tavland makamları, adamın geri alma kararı verdiği zaman, cpey geç kalınmıştı. İsveç yasası. aynen Tayland'ınki gibi bir yetişkinle yaşı küçük bir kişinin cinsel iliş- kide bulunmasını yasadışı buluvor. Ancak 66 yaşındaki oğlancı amcanın. İsveç'te yar- gılanma olasılığı yok gibi. Llkenin tanınmış avukatlan. ortada kanıt yetersizliği olduğu görüşündeler.. Kraliyet Başsavcısı Torsten Jonsson elci- liği kınamıyor. Ceçerli kurallara göre dav- ranıldığmı söylüyor. ama bu kurallann de- ğişririlmesi gerektiğini savunuyor. Tay- land'a giden kadın polis Vionica ise aynı gö- rüşte değil. "Bu adamın, yargı önüne çıkmasını engelleyecek girisimin kendi ül- kem tarafından yapılacağı aklımın ucundan geçmezdi" diyor ictenlikle... Ozgürlüklerin. herkes tarafından kendine yonrulduğu bir devirde böyle bir şey kimin aklmdan geçerdi ki? Sanatçıya önce ceza verip sonrakucak açıııakDeğer yargılannın kişiye, za- mana ve topluma göre değis- genliğinin en güzel örneklerin- den biri Zürih'te sergilendi. İsviçre vatandaşı Zürih'li HaraM NaegeU 1977 de grafTıti dediğimiz türde kentin beğen- mediği yaklaşık 200 duvanna siyah spreyle uzay yaratığı gö- rünümlü çizgi resimler yapmış- tı. Uzun süre gizemini koruyan ve zaman zaman yapıtlanyla ortaya çıkan kişiliği halk sevmiş ve görüntüleri hoşgörü ile kar- şılamıştı. Bizdeki solcular örneği arka- sına polis takılan Naegeli, 2 yıl sonra haziran 1979'da yakalan- mış ve 9 ay tecilsiz hapis cezası ile karalamalannın silinmesi için sözümona harcanan 206 bin İsviçre Frankı (1 frank yak- laşık 6 bin TL.) ödemesi de ka- rara bağlanmıştı. Ülke dışında da ilgiyle izle- nen bu hırsız-polis oyununun sonucu çoğunlukça beğenilme- mişti. Yargının kaü davraruşı- na karşı çıkan çevre içinden Düsseldorf kenti, o zamanlar Naegeli'yi Almanya'ya çağır- mış. hatta akademıde ders ver- mesini önermişti. ZÜRİH S. DOĞAN ABALIOĞLU Halen Düsseldorf ta oturan eski sanığın önceleri tu kaka edilen resimleri şubat ayı içinde Zürih Sanatevi'nde sergilendi. Canh yayın örneği kendisi de iz- leyiciler önünde 3 boyııtta gö- riinebilmesi için solunum yolla- nna maske takarak cam üzeri- ne resimler yaptı. Bu arada ozon deliğı kuzeyde biraz daha büyümüş olabilir. Yıllarca yönetimin dışladığı sanatçı. yapılann çirkinleşmesi savıyla çevreye örnek göster- melüc cezaya çarptınlıyor. an- cak kendilerinin anlamadığına başkalan sahip çıkınca bu kez kapılannı ve kollannı açabili- yor. Çifte standart dediğimiz uy- gulamanın en güzel örneğini ve- ren Zürih kenti doğanın biraz daha delinmesine göz yumarak hatasını düzeltmekle çağdaş göriinüm sergiledi. Harald Naegeli ise ıcra-i sa- natını artık yapılann beğenme- diği dış duvarlannda değil, içi- ne girerek gerçekleştiriyor. Banyodan sonra uzay yaratığı çizgili havluyla kurulanıp. uzay yaratığı görünümlü börnoza bürünüyor. Ve uzay yaratıgı desenli çarşaf serili yatağa uza- nıyorsunuz. "Sokak sanatçısının bu sana- tevine çağnlması görkemli bir olay" diyen avangard ressamın doku üzerindeki çizgilerine ka- vuşmak ancak cebi dolu. cüz- danı kalın olanlara özgü. 70'li yıllarda hemen hemen tüm dünyayı saran bu graffıti hastalığı. şimdi hızını kaybet- mişgibi. Genelde elde tebeşir. fırça, sprey dolaşanlar yok değil. Ki- misi Naegeli örneği kenti güzel- leştirme, kimi de söyleyemedi- ğini dışan vurmak için çirkin- leştirme peşinde. Biz de ülke- mizde bir ara kara kara düşün- müştük. sorunu badanayla çöz- meye uğraşmıştık. Bunun en güzel çözümü Ku- düs'teki Ağlama Duvan örneği bir set yapıp milletin içini dök- me eğilimini dışan vurma ola- nağı sağlamak. Naegeli icra-i sanatuıı artık yapılann beğenmediği dtş duvarlannda değil, içine girerek gerçekleştiriyor. Israilli uzay fatihleri: Yabanarıları Boşnaklar9 a yardınıiçin davetiyekampanyası Kendini insan haklan konusunda çok duyarlı sayan Alman toplumunun büyük bir bölümü. Bosna-Hersek'te yaşanan vahşete alıştı gibi. Akşam evine gelip "Made in Germany" marka televizyonunu açan Hans, keyif ile halis Alman birasını yudumlarken seyreder yaşanan zulmü. Hans biraz da korkar, sanır ki savaştan kaçan- lar gelip onun ekmeğini elinden alacaklar. Bil- mez ki biraz eşeleyince oradaki zulmün bir bölü- münün Alman silahlan ile yapıldığını... Ama Almanya sadece bu tip insanlardan iba- ret değil. Kendini Bosna-Hersek'teki mültecile- re yardım etmek için adamış bir sürü insan ve kuruluş var. Bunlardan bir tanesi de merkezi Bonn'da bulunan ve birçok kuruluşun desteği ile kurulan "banş kooperativi" (Friedenskoo- perative). Bu komitenin verdiği bilgiye göre şu anda Rnsna-Hersek'de 810 000 mülteci var ve 929"* EMRE ÇOGAY • Şu anda Hırvatistan'da resmi olarak 627.000 mülteci bulunuyor, ama onlann da durumu pek iç açıcı olmadığından ve Almanya savaş başladığından beri sadece 10.000 mülteciye vize verdiği için yukanda bahsettiğim komitediğer birçok kuruluşun desteği ile Bosna-Hersek'teki mültecilere yardım için bir kampanya başlattılar. kışında yaklaşık 500.000 mülteci hayatıru kay- bedecek Hırvatistan'a da sadece Almanya, Avusturya veya İsviçre gibi ülkeler için vizesi olanlar girebiliyor. Şu anda Hırvatistan'da resmi olarak 627.000 mülteci bulunuyor, ama onlann da durumu pek iç açıcı olmadığından ve Almanya savaş baş- ladığından beri sadece 10.000 mültecive vize verdiği için yukanda bahsettiğim komite diğer birçok kuruluşun desteği ile Bosna-Hersek'teki mültecilere yardun için bir kampanya başlattı- lar. Yardım şöyle gerçekleşecek: Almanya'ya gi- rebilmek için en büyük sorun vize. bu duvan de- lebilmek için önce resmi bir davetiye gerekli. Komite Almanlar tarafından yazılmış davetiye- Irrin Roçna-Hprselc'lrki 7or durumda olan mül- tecilere ulaştıracak ve Almanya'ya 4-8 hafta gel- melerini sağlayacak. Maddi durumu iyi olma- yan Almanlara komite her türlü desteği verecek. Vizenin süresi bittiği zaman şu andaki yasalara göre devlet mültecileri orada savaş olduğu tak- dirde geri gönderemez ve onlara bakmaya mec- bur. Sonuçta Almanya'da bir taraftan yabana düşmanlığı honlarken diğer taraftan kendini banşa, dayanışmaya adamış Almanlann sayısını küçümsememek gerek. Dünya kamuoyunun önünde son olaylar yü- zünden itibannı kaybetmiş Almanya'nın itiba- nnı tekrar kazanmada. televizyonun karşısında birasını yudumlayan koca göbekli Hanslar yardımcı olamaz herhalde. Bu kampanya ba- şanlı olursa Almanya'da artık çıfte standarttan vazgeçip mültecilere gerçek anlamda yardım eli- ni uzatmaya zorlanmış olur. İsrail'in ılk uzay öncülen ge- çen ay yerküreye döndüler. Ilk olmak bir ödüldü. bedelini ise canlanyla ödediler. Bu acı be- delin tekrar ödüle dönüşmesi kahraman olmaktı. ama ola- madılar. Çünkü uzaya isteklen dışında uçurulmuşlardı. Biyo- lojik araştırmalar için uzaya gönderilen 350 yabanansının yüzde 85'i dünyaya mevta ola- rak döndüler. Tel Aviv Üniver- sitesi farmakologlan ise "kalan sağlar bizımdır" diyerek calı- şmalanna başladılar bile. Böyle bilimsel çahşmalann kutsallığı bir yana uzay süper- güçlerin ayaklannı yerden kese- rek dünyayı kuşbakışı dikızle- dikleri birmekan oldu artık. Ve bu güçlerin dışında kalan gari- ban ülkelerin tüm mahremiyet- lerj gözler önünde. İsrail. uzayda çalışmalar ya- pan süperlerin yanında "orta- halli" bir ülke olarak yer alıyor. Mısır dışında cevresindeki tüm ülkelerle "ateşkes" sınırlan ile komşuluk yapmak zorunda ka- lan bir ülke olarak sürekli bir savaş içgüdüsü ile yaptığı sa- vunma harcamalan gibi geri dönmeyen ölü yatınmlann be- delini enflasyonla ödüyor. Bu yüzden de para birimlennden sıfırlar atılmış. Ülkeye göç eden Etiyopyalı ve Rus Musevi göç- menler ise ekonomik sorunlan- nın başka bir kaynağı. Kiralan, eğitimleri ve çoğu ihüyaçlan devlet tarafından desteklenen göçmenler, işsizliğin de artışına neden olmuşlar. Amerika ise 3 milyar dolarlık yıllık yardımı keseceğim diye tutturuyor... Ama İsrail. tüm bunlara kar- şın uzaya uydu gönderen 8 ül- keden birisi. 1960larda Başba- kan Ben Curion "İlk hedefıniz gökyüzü, ileri" demiş bir kere. Ve 1988'de ilk uzay uydulan "Ofeq 1" benzerlerinin tersine, dünyanm dönüş rotasına ters olarak batıya fırlatıldı. LJzay- dan dünyaya tek yönlü haber- TEL AVİV DtLEK KOÇ leşme yapabılen Ofeq I i, 2 yıl sonra daha donanımlı ve çift yönlü haberleşme akışı sağla- yan "Ofeq 2" izledi. İsrail Uzay Dairesi'nin başlattığı bu çalış- malan daha sonra sivil kuruluş- lar devraldı. Amaç ticari olunca ivme de hızlandı. Bu doğrultu- da yörüngeye oturtulan "Ofeq 3" rotası boyunca astronomik gözlemler yapabilen ve sivil ruh taşıdığı için de yeryüzünün re- simlemekten özellikle kaçınan özelliklere sahipti. Bu yüzden, askeri otoriteler tarafından azı- cık kınanmıştı. Ticari yollar ivedi. canh ol- muşlardır hep. İpek Yolu. Ba- harat Yolu gibi Uzay Yolu da paraya açılınca projeler hızlan- maya başladı. Bu amaçla dün- yada yılda 20 milyar dolar har- candığı tahmin ediliyor. İsrail bu yanşa birkaç ticari uydu projesi ile katılmaya hazırlanı- yor. Bunlardan birisi, bir Fran- sız roketi ile gelecek yıl 33. bin km yüksekte bir yörüngeye oturtulacak olan Amos haber- leşme uydusu. Amaç, televiz- yon kanaüan, telefon ve iş bağ- İantılan için uydu sisteminden yararlanmak ve bu hizmetleri rakiplerinden daha ucuza ya- bancı ülkelere sunarak pazar kazanmak. Bizim özel televizyonculann yasalan hazırlop ayaklanna beklemeden yasal delikleri yır- tıp büyüterek yarattıklan akıl almaz beceriyi düşünüyorum da. para nelere kadir diyorum. Elbette yalnızca para değil. sivil ve dikbaşlı bir ruhun sınır tanı- maz enerjisi bu. Şimdi onlara Atatürk'ün şu sözünü halırlat- malı: "İstikbal göklerdedir".
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle