Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 MART1993 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
DIZIYAZI 15
Nurculuğun
Başkaldıran Kolu
Aczmendiler
AYDINENGIN
AdımızıRisale^Nur'danalıyoııız
Şeyh Hacı Müslim: Mustafa
Kemal bir cereyan
kurmuş,halen devam ediyor.
Laiklik devam ediyor yani.
Şimdi bunun karşısmdaki
Bediüzzaman da
tecdit (imanda yenilenme)
hareketinde bir başlangıç
yapmış.Bu da devam ediyor.
SUNU5
VcorhkhNwcukntn kcucıbascuuTürkive kamuo>u Aczınendi tarikatını
ilkin 10 kasımda gazetelere yansıvan fo-
toğrafları ile tanıdı. Ellerinde asaları,
kara giysileri. sankları ile pek de alı-
şılmadık görüntüler sergileyen Aczmendi-
İer. daha sonra Osman Balcıgil'in gerçek-
ten öğülesi bir gazetecilik hüneri ile gün
ışığına çıktılar. Balcıgil hem Tempo Der-
gisi'nde. hem de bu derginin Kanal 6'da
yayımlanan haftalık maga/in programı-
nda, Aczmendileri deyim >erindeyse
"çarpıcı arabaşlıklar'ia sergiİedi. Bizse
bu söyleşi dizisinde. Aczimendileri. oku-
yucuya biraz daha derinlemesine. biraz
daha ayrıntılı sunmak istivoruz.
Aczmendilik aslında Nurculuğun bir
kolu. Nurculuk ise biliniyor, Nakşibendi-
ler ile birlikte. ülkemizdeki en büyük, en
yaygın tarikat. Seçimlere doğru Nurcu-
İarın o> larına sahip olabilmek için en sağ-
dan. merkez sağa kadar irili ufaklı bütün
partiler uğraş »eriyorlar. Bir seçimde
Nurculann oy larmı sağlay an parti. bazı il.
hatta bölgelerde miUertekilliğini çantada
keklik sayıyor.
Aslında Nurcular. Saidi Nursi'nin
1960'taki ölümünden sonra yeni bir şe>he
sahip olmadılar. Tarikat lerimleriy le söy -
lersek Saidi Nursi'nin. bir halifesi. postu
ondan devralan biri olmadı. Dahası Nur-
cular arasında Nurculuğun bir tarikat
olup olmadığı bile tartışma konusu. O
>üzden de kendilerine "tarikat" yerine ge-
nellikle "Risale-i Nur Talebeleri" demeyi
yeğliyorlar. Bu çerçevede Nurculuk,
1960'tan bu yana siyasal \e toplunısal
gücü olan bir dinsel hareket olarak yürii-
yegeldi... Ta ki Aczmendi hareketi ortaya
çıkana kadar.
Aczmendi tarikatının kurucusu şeyh
, Hacı Müslim Giindüz, doğrudan Risale-i
Nur yorumuna davanan görüşlerivle
"Nur camiasf'nı derinden sarstı. \ arlıklı
Nurcular. bugünkii "statüko"nun de-
vamını savunurlarken Hacı Müslim Gün-
düz. Risale-i Nur'u çok radikal çok atak
>e - kabul etmek gerekir ki - cesur yorum-
luvor ve 60 yıllık ha/ırlık. vandaş kazan-
ma. yaygınİaşma ve kurumlaşma döne-
minin sona erdiğini. artık ikinci aşamanın,
"Şeriat nizamını icra ve tatbik etmek üze-
re" eylem döneminin geldiğini ilan ediyor.
Bu ise Nurcular için "rahat günlerin sonu
ve sonu bilinmedik bir macera" demek. O
>ü/den Nur camiasınm kodamanlan,
Hacı MOslim Gündüz'den nefret ediyor-
lar: onu "meczup" olarak niteleyip etkisi-
ni kırmayı denivorlar.
Ancak görünüşe göre bunda başarılı
olamıyoriar. Nurculuğun radikal, eylemci
ve başkaldıran kolu \czmendilik. özellik-
le yoksul Nurcular arasında >a>gınlaşı-
yor. Bu ortodoks (katı, sofiı) hareket,
Nurculuğun içini. özellikle tabanını altüs-
tiı edivor. Nitekim birkaç yıl içinde Ela-
ztğ'daki küçük dergahtan başlay an hare-
ket yayıldı. Bugıin Ela/ığ'ınyanı sıra Ma-
latva. Erzurum. Diyarbakır. Bursa, Es-
kişehir >e İstanbul'da Aczmendi dergah-
ları açıldı ve cemaatları hiç de küçük de-
ğil. Sürekli arttıklan da gözden kaçmı-
yor.
Aczmendiler'in görüşleri ile Cumhuri-
yet okuyucusunun görüşleri sanıyonız ki
taban tabana zıt. Ama bu "zıtlık", bu ilgi
cekici. köktenci >e kanımızca önemli tari-
katı. daha doğru bir dey imle hızla si\ asal-
laşan bu dinsel hareketi olabildiğince ya-
kından tanımayı da gerektiriyor.
Elazığ'da Sürsürii Mahallesi'ndeki
Aczmendi Dergahı'nda Şevh Hacı Müs-
lim Gündü/ ile tam iki saat beş dakika sii-
ren bir söyleşi yaptık. Sohbetimizi çok
sayıda Aczmendi müridi de izledi.
Söyleşi boyunca aklımıza gelen tüm so-
rulan hiçbir engel ve kısıtlamaya uğra-
maksı/ın yönelttiğimizi belirtmek bir du-
rüstlük borcu. Sorularunıza hemen hemen
tümüyle açık secik. kaçamaksız yanıtlar
aldığımızı söylemek ise bir meslek kevfı...
- Bana ne kadar zaman ayırabileceksi-
niz bilmiyorum. Süremi/ kısıtlı da olsa,
"Şu konuda nasıl düşünüyorsunuz, bu ko-
nuda nasıl düşünüyorsunuz" diye sorma-
dan önce, okuyuculartmız sizleri, siz Acz-
mendileri bir tanısınlar istiyonım. Acz-
mendi diyorsunuz kendinize. Bu adın anla-
mı nedir? Kim koydu bu adı?
Şeyh Hacı Müslim- Efendim Aczmendi
hareketi. Risale-ı Nur hareketınin dığer
ismidir. Nurculuk tabirinin diğer ismidir.
Yeni bir isim değıldir. Saidi Nursi Haz-
retleri'nin. Bediüzzaman Saidi Nursi
Hazretlen'nin... Şeyh Sait hadisesi müna-
sebetiyle devlet kendisınden korktu.
Şarktakı nüfuzundan. ıhmdekı vukufun-
dan ve fıtratındekı cesaretınden korktu-
lar. Korkmakta haklılardı. Hazreti Üsta-
dı. Varfdan aldılar. Burdur'a sürgün ettı-
ler. Yıl 1925.
- E\et. Bunları ana çizgileriyle biliyonız.
Şeyh Hacı Müslim- E\et Orada. Bur-
dur"da"Nur'un İlkKapısı"nıyazdı. Bak-
tılar orada. şehrin içerisinde tesır sahası
genişliyor. ahali yanına sökün ctmcyc
başladı. Orada da korktular. Bu sefer
"Oyle bir vere gönderehm kı. b\rkaç köy-
lüden başka kımse bulunmasın. Etrafını
da enterne edelim. İzole edelım yani Bu-
nu kendı halinde olümc terk edeİim" fikri
ile bu sefer de Barla Nahiyesi'ne gönder-
dıler. 1926 yılı başından sekiz sene müd-
detle orada ikamete mecbur ettıler Şimdi
üstad hazreıleri. Barla'ya gider gitmez
'Nurun İlk Kapısı' eserinden sonra elı-
mizdekı me^hur 130 cser dediğımiz. lakn-
ben alıı bin sayfa tutan Rısale-ı Nur Kül-
lıyau'nın telıfıne başladı.
- Yazımına yani?
Şeyh Hacı Müslim- Evet \azılmasına.
Şımd'ı bızım hareketimız 1926'dan başlar.
Hatta I925"ten başlar. Aczmendi hareke-
li yani.
- Aczmendi adını kullanarak mı başladı
yani?
Şeyh Hacı Müslim- E\el. Yani Rısale-ı
Nur^aftiru kullajadı. Bunljr cfendjm. al-
ternatif isimler. Bediüzzaman. Risale-ı
Nur. Aczmendi... Bunlar üstadın kullan-
dığı tabirlerdır Fakat bir hıkmete bınaen
üstad hazretlen Aczmendi tabirini fazla
Şe>h Hacı Müslim Gündiiz. Aczmendiliğin Kurucusu ve herşevi...
nazara veımemış. Onun hikmetinı de o sı-
rada bilmıyorduk. Lakin sonradan anla-
şıldı.
- Sonradan anlaşılan ne?
Henüz taban oluşmadan
Şeyh Hacı Müslim- Sonradan anlaşılan
şu: Zamanından evvel. yani bir taban in-
kışaf ctmcden. külıür yerleşmeden. sayı
lutacak bir grup meydana gelmeden. de\ -
letı telaşlandıncı labırlen kullanmamış
üsiad. Kıtabına koymu> ve bırakmış. Za-
manı gelınce açılacaktır. Aczmendi de bu
tabırlerden bindır.
- Nedir bu kclimcnin anlamı?
Şe>h Hacı Müslim- Aczmendi özel bir
isım. Yani Hüse\ ın gibi. Hasan gibı özel
bir ısım Aczmendı'nın manası. . Ben bu-
nu üstad hazretlerının ızahından gkan-
yorum. manası: Conab-ı hakkın kudreti-
ne karşı aczıyet ıdraki ıçensınde olanlar...
Aczini cenab-ı hakka karşı ıdrak edenler
manasındadır.
- Peki. 1926'dan beri Türkive'de var
olan bir tarikat Nurculuk tarikatı. Bu tari-
kata bağlı olduğunu bildiklerimizin hiçbi-
rinde, hatta ben sizin tarikatını/ın kurucu-
su olan Saidi Nursi'yi de İstanbul'da Piyer
Loti Oteli'nde çok kısa, şövle kırk sanive
kadar görnıüştüm; sizin, kamuovunda çok
ilgi çeken bu gi>sileriniz yok. Bövle givin-
miyor benim tanıdığım Nurcular. İlk kez
saımorum siz bövle gi>siler taşıyorsunuz.
Bu kara giysiler niye?
- Yalnızca 30-40 sanive. Daha fazla de-
ğü-
Şeyh Hacı Müslim- Eğer 40 dakika ım-
kanınız olsaydı hemen fark ederdinız. Bı-
zim kıyafetımizin aynısıdır üstadın gıy-
dikleri. Hıç değişikliği yok
- Beyaz değil mi\di Saidi Nursi*nin giy-
sisi?.. '
Şeyh Hacı Müslim- Beyaz mühim de-
ğil. beyaz mühim değil. Bizde de bevaz
saranlar. beyaz gıyenler çoklur. Şimdi
'sünnet-i seniye'de beyaz da \ar, siyah da
var, yeşil de var. kırmızı da var... Hatta
Aleyhisselatı \esselam efendimiz be>azı
emretmiştir. Yani be>azı sevdiğini ifade
etmiştir. Üstad hazretlerinın sanğı beyaz
değıldir. Sarığı siyahtır. Üzenne örttüğü
taylasan' damaiı beyazdır. Cüppesi si-
yahtır ve yanrn kolludur Fatih Camii'-
ndeki resmi bunu gayet güzel gösterir.
Ayağındakı mest lastığidir ve şalvardır
üstad hazrefierinin. Bizım kıyafetimiz
hazreti üstadın kıyafetinın aynısıdır.
- Anladım. Şimdi de ben size...
Şeyh Hacı Müslim- Y'alnız diğer Ri-
sale-i Nur talebelennın bugüne kadar bu
kıyafetle görülmemış olduklan doğru-
dur Müşahadenizde haklısınız. görülme-
mıştir. Sebebi şudur: Rısale-i Nur'un...
Risalı Nur bir hareketın adıdır. Y^anı eser
bir hareket me\dana getırmiştir. \'ani..
- Yani eser, Risale-i Nur, harekete adını
vermiştir.
1920'de başlayan iki temel
cereyan
i Hacı Müslim- E.YCL
Bu nedir? Niye böyle gi\ini>orsunuz,
anlatabilir misiniz?
Şeyh Hacı Müslim- Tabıi. Üstad haz-
retlennı gördüğünüze göre..
• Ş*yh H*cı MüaİBii- Hah. e\et. Adını
vermiştir. Yani Risale-i Nur hadisesi öyle
normal. Elmalılı Hamdi Yazır Efendi'nin
yahut Ömer Nasuhi Bilmen Efendi'nin
vcyahut sıradan birâlımin oturup. Fızzü-
lal gibı hanı... "Ümmetı Muhammed'e
bir yardımım olsun. bir Kuran tefsiri ya-
payım. ılmim boşa gitmesin"" kabılınden
>azılmış bire;>erdeğildir. Rısalc-i Nur ha-
disesi Rumi 1336"danıtibarenTürki\e'de
ümmet-ı Muhammed'ın 1400 seneden
ben beklediğı hadısatm vukua gcldiğı bir
zemındedır. 1336"da bu memlekette iki
mühim. esas temel cere>an başlamıştır.
Yani 1920 yapar bu lanh Mıladî yıl hesa-
bıyla. Peygamber Efendimız'ın muazele-
rinden olarak Ga\s-ı Âzamın. Abdülka-
dirGeylani Hazretlen'nin "Kasıde"sinde
sarahatla ışaret ettıği \ukuatın meydana
geldiğ bir zeminde çıkmıştır Rısale-i
Nur. İki temel. esas cereyan başlamış bu
tarihte: Binncisi imansızlık cereyanı. ni-
fak cere\anı. kufür cere>anı. dalâlet cere-
yanı yani... İslamın reddetüği tüm cere-
vanlar. Bunun karşısında ise imanda
tecdit İmanda tecdit. . Yani..
-Tecdit... Evet. İmanda >enilenme...
Şeyh Hacı Müslim- Evet. Yenilenme.
Bu ıkı cereyanın seyırlen var. Y'anı biran-
da olup bıten cereyanlar değil. Mesela fi-
ravun dediğımiz zaman bılı\orsunuz ki
bir adam değil. bir sülale. Şimdi mesela
Kemalızm denıldığı zaman. yani Musta-
fa Kemal gclmış. yapmış. gıtmiş Hayır.
Böyle deeil.
-Evet."
Şe\h Hacı Müslim- Gördünüz mü? Bir
cereyan kurmuş. Halen devam ediyor.
Y'ani laiklik devam ediyor yani. Şimdi
bunun karşısındakı Bediüzzaman Haz-
retleri'nın hareketi de onun şahsı ile kaım
olan bir hareket değil. O da tecdit hareke-
tınde bir başlangıç yapmış Onun da ha-
reketıde\amedı\or. ''•' '
SVRECEK
Tarmı çocıığuişini sevmiyor
ÜMİTOTAN
Yaptıklan ışı se\mı>orlar. kurtulamıyor-
lar da. Yorgunluk en büyük şikayetleri.
Fabnkada ışci olmak cn büvük özlemleri.
Onlar tarun çocuklan...
Her lokmamızda onlann ne çok emeği
var kım bilir? Analanna. babalanna > ardım
olsun diye üretmeye ba^lamışlar. Yaptı-
klannın ış olduğunun bılincinde bile değıl-
ler. Hiçbir"hesapta" varolamamışlar. Tar-
lada doğup. tarlada bü>ümuşler İşlerin
yandan çoğunu onlar üstlenmış; buna
karşıhk yalnızca kannlannı doyurabilmiş-
ler.
Köyden kente göç olgusuyla birlikte. so-
kakta ve sdiıayıde. çalışan çocuklar çoğaldı-
kça ;oğald:lar. Doğal olarak dıkkatlen
üzerkrine topladılar. Birçok araştırmanın
da konusu oldular. O>sa tanm alanlannda
çalışan çocuklara o kadar kolaş ulaşılamı-
yor. Sayıca ;ok fazla olmalanna karşın so-
runlanyla ilalenemivor. "Gözden ırak" ol-
dukknndar **gönülden de ırak" oluyorlar.
Oierb>enız tanm çocuklanntn yanınd gı-
delirr, onlann dün>alanna girelım. sorun-
lann1
dinle\elım. E)oç. Dr. Şe\da Kozcu"-
nun ieçenlerde bitırdiğı "tanm çocukları-
na" yönelikvaklaşımlanna kulak \erelim.
Y<renin idı Cenneiçeşme. Oysa burada
insariar saıki cehennem hayatı yaşıyor.
Onlar. "daybaşf'nın Güne\doğu"dan top-
layıpgetirdamevsimük orman ışçılen. Bü-
yükün çoc, küçük var. Naylondan
yapsrnış deme çatma bannaklarda tir tır
titriy>rlar lüçük Zelıha "çok acıktım" di-
yerel ağlıya Ablas; küçuk bir ekmek par-
cası utuşıuTiyorelıne.
Viırdin. 3i>arbakır. Siirt'ten "işbukluk"
seviıcijle tamyonlara doluşup Ege'nın
dağ^nna g-Jmişler Çalışmışlar. üretmişler
İş p»a-aya gJınce yok. Dağ başında beş ku-
ruşsız kala.almışlar. Nereve başvurduUr-
sa cmaıııı^ "*Biri kandırdılar. hökümet de
salû)çıkmair'dıvor Ali Avgün. Sonra ağla-
m a l a bir sele iürdüriiyor:
- lakkakan borç alıvorduk. Paramız ve-
rümyince lorcu kesti. Bizi inanın kahveve
bile- >okmıroriar. Burada rnahsur kaldık.
Da^başı omancıların para vermediğini söv-
lüv to. \ alaımıdır. doğru mudur. bilmivoruz.
ÇoKklarımz telef oldu. Şu hallerine bir bak.
Hu-«ndan ıturup ağlıvorum. kendim için
deflşL şu befcler için.
TTrım çcuğu böyle büyüyor. Bir türün
tarlsında anesinin eteğine vapışmış elinde
k ı r a bebeğvle gördüğünüz Zeynep seralar-
da aç güre kokuları arasında verlerde
en»<Je\ea ebek Ayşe, domates kasalannın
bac^ıda nbet bekleyen Ali, babasının
ka^îındar ndırdığı balıklan kasayla taşı-
ya_:»EÜçük atma, pamuk tarlalannın "cen-
leri.""\et onlann hcpsı tanm çocuğu.
Tanmçocuğu yorgun.Tanm çocuğu okuyamıyor, korunamıyor. Hiç bir kapsamlı
araştırmanın öznesi olmamışlar. Gözden de gönülden de ıraklar. Fabrikada işçi
olmak en büyük özlemleri.Kimi uzman tanm çocuğunu "Sömürü kurbanT olarak
niteliyor Kimileri de çözümüzor buluyor, "bu böyle devam eder" diyor.
Tarlada doğup tarlada büy ümüşler.Analanna babalarına v ardım diye işlerinço ğunu üstlenmişler.ama > alnızca karınlarıdoymuş. Her lokmamızda onlann ne çok emeği > ar, kimbilir? (fotoğraflar LJ M ÎT OTAN)
Tsımdakanunun "hiikmü yok"
Lnm Ibimınde ış koşullannın dcnet-
l e r m emesıocuk emeğinı dahd da kötüle^-
tirT3">r Okl çağındak çocukların çalışlın-
lrn^sayla ıljiı ce^ıtlı kısıtlamalar tanm kesı-
m:üehıçbanlam ta$ımıyor Yapılan ısta-
tisv- xJer. knal kesımde. 12-14 yaş grubu ço-
cukknn \üzde 89'unun tanmsal ışlerde
çalıştığını gösten\or. Daha da küçük yaşta-
kı çocuklann çalıştınldığı bilinivor. Ama
yasal durum göz önüne alınarak 12 yaşı-
ndan küçuk çocuklar ıçın ne vazık kı veri
\ok Türkiye'de 13 vaşın altındaki çocuk-
lann çalıştınlamayacaği ilkesine bö>lece
"uvulmuş" olunuvor.
Turkıje Zıraatgler Derneği Genel Baş-
Lanı İbrahim Y'etkin, en büyük sömürüvü
tanm işçiliği yapan ailelçrin çocuklannın
şa^adığını belirtip sürdürujor
- Örneğin geçıci tanm işçısi olarak Çu-
kurova ve Ege'ye giden çocuklar. en insafsız
koşullar altında ve günde 12 saat çalıştınlı-
\or. Verimlılıkleri ne olursa olsun işgücüne
odcncn ücret de düşük oluyor Bunun nede-
nı. çoeuklann yasa tarafından korunmadı-
klan gibı kendı emeklerini de savunacak
durumda ve güçtc olmamalan Çocuklann
ucretlen genellıkle aıleye odenır Bu bır ek
gelir olarak görulduğıinde. "ne alınırsa
kârdır"nıantığıyladeğerlendırildiğındensö-
nıuru surer gıder.
Ege Ünıversitesi Edebıyat Faküllesi Öğ-
retım üyesi Doç. Dr. Şe)da Kozcu ve arka-
daşlannın Ege"dekı pamuk alanlannda
yaptıklan araştırmada ise tanm çocuk-
lannın emeği nerede>se van yanya vanyor.
Çocuk emeğinın kendi ıç durumu ince-
lendığınde kız çocuklann durumu erkek ço-
cuklara göre daha da kotu. Kız çocuklann
tarla dışında. e\ işlennde de çalıştınlmalan,
öğrenim düzeylennın düjüklüğü, erken e\-
lendirilmeleri ve toplumsdl geîenekler. du-
rumlarını daha da kötüleştiriyor İbrahim
Yetkin tanm çocuklannı "sömüriinün kur-
banı" olarak niteleyıp sözlerinı şöyle nok-
talıyor:
- Çocuk gcrek ailc işletmelerinde. gerekse
ucretlı olarak gelı$mesını engelleyıcı aşın bır
sömürünün kurbanı durunıunddlar. Buna
ek olarak çocuklar fızıkı yetersızliklen. ış
tecrübelerinın eksikliğı gıb'i nedenlerle sık
sık iş kazalanyla >a da kalıcı gelışım bozuk-
luklanvla karşı karşıyalar Bugün çocuk
emeğinın somurülmesi kanayana bir yara.
Tanm çocuğu yorgun. Tanm çocuğu ışi-
ni sevmıyor. Tanm çocuğu okuyamıyor.
Tanm çocuğu korunamıyor Tanm çocuğu
derdinı anlatamıyor. Zaten kimse de onu
dinlemıyor...
Doç. Dr Şe\da Kozcu \e arkada^lannın
Aydın'la Sokeyoresındekı tanm çocuklan-
na yönelik araştırmalannın sonuçlan şu bil-
gilen veriyor:
Ara^tırma kapsamındaki yaş binır da
S-18 olarak belırlenmış Araştırmaya ka-
tılan Aydın. Konya. hparta, Gazıantep ve
Urfa yorelennden 64 denekten 29'u erkek,
35'i kız. Ara^tımıaya katılan çocuklann ge-
neliıkle çok çocukiu çekırdek aıle yapısına
sahip olduklan görülürken. 4-6 kardeşi olan
çocukların oranı \ü/de 51.5 ile sıruda. Ikınci
sırada 7-9 kardeşe sahip çocuklar >ar. Bun-
lann oranı da yüzde 26.6.
Tarım çocuğu işini sevmiyor
Araştınnayd katılan çocuklardan buyuk
çoğunluğu. ışı sevmedcn yaptıklannı. de-
vam etmek de ıstemedıklerinı belırtiyor.
Çocuklann yüzde 72"sı işın kendılennc çok
zor gcldığını. yüzde 77"sı de kalıcı. sürekli
başka türışlerdcçalışmak istedıklenni belir-
tırken oncelıklı ı^ olarak da fabnka ışçiliğinı
yeğliyorlar Çocuklann yüzde 50*den fazlası
fizıksel yorgunluktan. işı kendilerine uygun
bulmadıklannı. sıkılmaktan. alışamamak-
Un yakınıyorlar.
Tanm çocuklannın işe karşı bu bu olum-
suz tavırlannda ne kadar haklı olduklannı.
Doç. Dr. Şcyda Kozcu ile aaraştırmaya
kaulan Banu Çengelci'nın ağzından dinîe-
yelim:
- Sabahın erken saatlennden hava karan-
ncaya kadar yapılan y aklaşık 12 saat ve haf-
tanın her gunü çalışmayı gerektıren yorucu
bırişsonrası.koşullannelvenşsizlığiyledın-
lenme jhtıyacı yetennce karşılanamamak-
tadır. Özelhklc yöre dış\ndan gelenler genış
çadırlarda ve basıt barakalarda yaşıyorlar
Kadınlar ve kız çocuklar ı$ bıtımınden son-
ra sot'rayı kurma. ertesı günün ycmcâını
hazırluma telaşına ginyorlar Erkek çocuk-
lar bu sırada arkadaşlanyla oyun oynuyor-
lar ya da yakın kahvelerde televızyon seyre-
dıyorlar. Oysa kız çocuklan bu saatlen iş
yaparak geçıriyor. dinlenme yalnızca
uyuyarak o da kısmen sağlanabılıvor
Doç. Dr. Şeyda Kozcu. görüştüklen tüm
çocuklann akşaın vemeğınden hemen son-
ra yorgunluktan uyuya kaldıklarını vurgu-
layıp ailclenn çocuklannı ıidsıl tanı-
mladığıylaılgılıilgınçsaptamalaraktanyor.
- Biz çocuklara 'Ailen seni nasıl tanır' diye
sorular yöneltık Tüm çocuklar verdikleri
yanıtlannda, ailelerinın kendilenni tembel,
çalışkan. becerikli. ağır gibı sıfatlarla tanı-
mladıklannı soylcdiler. Aılelenn çocuklar-
dan işe yönelik bu yüksek beklentisi doğrul-
lusunda bırçocuğun en az bır yetışkin kadar
hdtta bazen onlardan da çok pamuk top-
ladığını tespıt ettik İş sahiplennden edindı-
ğımız bılgilere gore özellikle 15 yaş avan-
ndakı çocuklann günde 150 kik> gibı büyük
miktarlarda pamuk topladıklan. dolayısıy-
la bu y aş grubu çocuklann bu iş ıçın çok uy-
gun olarak algılandıklan ortaya çıkmıştır.
Mevsımlık tanm ışçılen ve başkalanmn
tanm alanlannda çalışan analar. babalar
kcndi yaşamlannı çocuklannda görmenin
burukluğunu yaşıyor. Analar. babalar da
çıkışı büyük kentlere kaçmakta görmüşler
ancak bunu başaramamışlar. Küçüklerin
de en buyük ozlemi büyük kentler. Oysa
büyük kentlcrde çok daha zor bır yaşam
onîan beklıyor Kentlere giden tanm ço-
cuklan geneîde kentın çıraklan ya da marji-
nal işlere koşturanlan oluyorlar.