18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
r +$ SAYFA CUMHURÎYET 28 ŞUBAT1993 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER İstanbul'un suhavzalanndaki sorunlar Belirtilen teknik uygulamalann başanya ulaşabilmesi için, yılda 500 bine yaklaşan göçe bağlı nüfus artışının yavaşlaülması ve havzalarda yerleşimin kesinlikle engelîenmesi temel koşullar olarak düşünülmelidir. Prof. Dr. ERTAN ERUZ İstanbul Üniversitesi _ ^ _ stanbul'da göçe bağlı hızlı nü- • fus arüşı ve bunun yamnda I özellikle son 30 yılda gıderek I hız kazanan plansız ya da pla- • na uymayan yerleşim, sanayi- JL- leşme ve arazi kullanımındaki başka yanlış uygulamalar birçok so- runlan da beraberinde getirmektedir. Bu sonınlardan biri de hızla artan ge- reksinimi sürekli karşılayabilecek dü- zeyde ve uygun nitelikte suyun sağla- namamasıdır. Özellikle İstanbul'un yakın çevre- sindeki su toplamaya aynlmış havza- larda (Ömerli, Elmalı, Alibey Büyük- çekmece havzalannda) süregelen ka- çak yapılaşma. bu havzalann hidro- lojik işlevini ciddi olarak tehdit etmek- tedir. İlginç olan husus; su toplama havzalan, kaçak yapılaşmadan en çok etkilenen yerler olma özelliğini bugün de taşımaktadır. Bundan 20 yıl öncesi- ne kadar "kent dışı" olarak adlandın- lan su toplama havzalan, son 10 yılda engel olunamayan göçün baskın etki- siyle yerleşim bölgesi haline geldi. Ni- tekim Istanbul'da genel olarak nüfus artışı ortalama % 5.5-6.0 olmasına karşm, havzalarda bunun çok üzerin- de bırartışla karşılaşılmaktadır. Örne- gn, nûfus artışının en hızlı seyrettiği ömerli havzasmda yer alan Sultan- beyli'de nüfus artışı yüzde 2.099 gibi son derece yüksek bir düzeye ulaşmış- tır. Bugün tüm havzalarda hızlı nüfus artışına bağlı olarak altyapısı oimayan yoğun bir yapılaşma dikkati çekmek- tedir. Bunun sonucunda baraj suyunu besleyen derelerden bazılan açık ka- nalizasyona dönüşmüş durumdadır. Bu nedenle sağlık koşullanna uygun oimayan atık su boşaltımlan (deşarjla- n) su kaynaklannda ciddi kirlenme so- runlan yaratmaktadır. Istanbul'daki su toplamaya aynlmış havzalarda evsel kaynaklı kirlenme yamnda sanayiden kaynaklanan kir- lenme de ciddi boyutlardadır. Sanayi kuruluşlannın havzalarda yer almala- n, kimyasal kirlenme. zararlı atık so- runu gibi çok önemli konulan da gün- deme getirmiştir. Bu havzalarda tehlike yaratan bir başka kaynak ise çöp depolandır. Ge- lişmış ülkelerde çöpler ya düzenli ola- rak depolanmakta ya da teknik yön- temlerle uzaklaştınlmaktadır. Oysa ülkemizde çöpler gelişıgüzel belirlenen alanlara doğrudan dökülmektedir. Ne yaak ki İstanbul'un belli başlı çöp de- polan, su toplamaya aynlmış havza- larda oluşturulmuştur. özellikle çöp- lerin herhangi bir aynma tabi tunil- maması, sulu olması ve açıkta depo- lanması nedeniyle hem rezervuarlar- daki suyun kirlenmesine hem de çevre halkı üzerinde doğrudan zararlara.yol açmaktadır. Aynca havzalann tümünde tanm yapılan topraklann oldukça geniş alantan kapsadığı dikkatimizi çeknıiş- tir. Bu alanlarda denetimsiz yürütülen tanrfısal faaliyetler sırasında aşın doz- larda gübre ve pestisid kullanılmakta ve bu maddeler yüzey ve yüzey altı akı- şlarla rezervuar suyuna kanşmak- tadır. öte yandan bu açık alanlar ba- raj göllerinde siltasyona yol açmakta- dır. Giderek kötfileşmekte Havzalarda geniş bir alanda etkili olan açık maden ocaklan da bulun- maktadır. Açık maden işletmeciliğin- de yapılan kazıyla bitki örtüsü tahrip olmakta, yüzeysel toprağm yapısı bo- zulmakta ve dolayısıyla erozyon hız- lanmaktadır. Bu uygulamanın en önemli sonucu, baraj göllerinde yol açtıklan siltasyonla ilgili olarak rezer- vuar kapasitesinin azalmasıdır. Son olarak belirtmek gerekir ki hav- zalardan gecen otoyollar da su kay- naklan için ciddi bir tehlike oluştur- maktadır. Çünkü bu yollardaki yoğun araç trafığine bağh olarak çıkan egzoz gazlan ve kurşun bileşikleri hava hare- ketleri ile taşınarak doğal ortamlar üzerinde zararlı etkiler oluştururlar. Kuşkusuz bu yöndeki etkiler (hava kirliliği) yoğun yapılaşmadan da kay- naklanmaktadır. Buraya değin açıklamaya çalıştığı- mız gibi, tstanbulda su toplamaya aynlmış havzalar çeşitü çevre sorunla- nyla karşı karşıya bulunmaktadır. Bunlar gecekondu ve kaçak yapılaş- ma, atık su sorunu, kaü atık sorunu, açık maden işletmelerinden kaynakla- nan sorunlar ve hava kirliliği olarak tanımlanmaktadır. Ne yazık ki havza- lann durumu, yasal düzenlemelere karşın giderek kötüleşmekte, bunun sonucu olarak su kaynaklan miktar ve nıtelik olarak düşüş göstermektedir. Kuşkusuz havzalarda orman alanlan- ran yapı alanlanna dönüşmesi ve hav- zalann başka şekillerde amaç dışı kul- lanılması sürdüğü takdirde, doğal ola- rak havzajann hidrolojik işlevi sona erecektir. Özellikle zararlı atıklar bü- yük bir tehlike olarak görülmektedir. Nitekim bugün, havzalardaki söz ko- nusu kirletici kaynaklardan antma iş- lemı yapılmaksızın çıkan zehir etkiü maddeler ya havza toprağına ya da baraj suyuna bağlanan derelere doğ- rudan verildiğinden kirlenmenin bo- yutlan giderek bü> r ümektedir. Öyle ki bu ortam koşullannda, barajlann dol- ması ye yeterli suyun sağlanması için gerekli olan yağışlann varlığı dahi se- vindirici olmamaktadır. Çünkü hav- zaya ulaştıktan sonra yüzeysel ve yü- zeyaltı akış haline gecen yağış sulan havza alanı içinde bulunan aük kim- yasal maddeleri ve hatta bitki örtüsü- nün tahribi sonucu açıkta kalan ya da tanm yapılan topraklan rezervuarlara kadar taşırlar. Böylece yağışlar, yanlış uygulamalann yoğunluk ve çeşitlilik kazandığı havzalarda depolanan su- yun kimyasal olarak kirlenmesine ve erozyona bağlı olarak rezervuar kapa- sitesinin düşmesine yol açmaktadır. Tüm bu gerçekler göz önüne alındı- ğında, su sorununa çözüm için yürütü- len yeni baraj, gölet, regülatör gibi su depolama ve nakletme çalışmalannın da amaana ulaşamayacağı anlaşılabi- lir. Bugün bile özellikle Büyükçekme- ce, Alibey, Ömerli göl sulan fizikseL kimyasal, biyolojik ve bakteriyolojik açıdan bozulma aşamasındadır. Hatta her biri için geliştirilmiş antma sistem- lerinin kurulması gerekmektedir. öte yandan, havzalann bugünkü duru- muyla yapılan değerlendirmelere göre, yakın bir gelecekte, ek kaynaklann devreye sokulmasına karşın suyun miktar olarak da yetersız kalacağı or- taya çıkmaktadır. Sonuç Yapılan açıklamalardan anlaşılaca- ğı gibi, değinilen olumsuz gelişmelerin sürmesi durumunda Istanbul'daki havzalann hidrolojik işlevinin yok ol- ması kaçınılmaz olacakür. Bu bakım- lardan acil olarak her bir havza için, ormanın hidrolojik işlevini esas alan çevre koruma ve doğal kaynaklann geliştirilmesıne yönelık birer havza kullanım modeli oluşturulması zorun- lu görülmektedir. Ancak unutulma- maüdır ki, teknik olarak yapılan pro- jelerin uygulanması, havzalardaki hızlı nüfus artışından kaynaklanan et- kilerlezora sokulmaktadır. Bu neden- le, belirtilen teknik uygulamalann ba- şanya ulaşabilmesi için yılda 500 bine yaklaşan göçe bağlı nüfus artışının ya- vaşlaülması ve havzalarda yerleşimin kesinlikle engellenmesi temel koşullar olarak düşünülmelidir. PENCERE TAKTIŞMA Depretn vejeofizik yazısına eleştiri ve yanıt B u vazım, 20 Şubat I993"tebu sütunlarda yayımlanan •"Deprenı ve Jeofizik" adlı yazmın yanlış ve kasıtlı bazı kısımlannın düzeltilmesi amacıyla kalcme alınmıştır. Depreme karşı, daha doğrusu doğal afetlere karşı dayanıkh yapılar yaparken zeminin bir jeofizik mühendisi tarafından incelenmesi gerektiğini ifade ctmişsiniz. Bunu nasıl yapacaksınız? Siz sadece aletsel çalışmalaryaparsınız. Aletsel çalışmalarla da bazı göreceli venlereldeedersiniz. Buverilen dayandıracak birtaşya da Temın bilgisınin olması gerekir. Bilindiği gibi sızın zemin ya da taş bilginiz dört yıllık mühendislik eğitimi sırasında sadece genel jeoloji laboratuvarlanyla sınırlıdır. Bu dersin dışında taş ya da toprak ile aşın bir birlikteliğiniz yoktur. Örneğin bir kooperatif arazisinde zemini öğrenmek için sondaj yapılıyor. Çıkan ömekleri, geneljeoloji laboratuvarlan sayesinde belkı kısmen tanırsınız (çoğunu tanıyamazsmız), tanısanız bile emın olamazsınız. Çünkü uzmandcğilsiniz. Kaldı ki olay sadece taşı tanımakla da bitmez. Taşın kökenini. geçirdigısüreçleri yorumlamanız gerekir. Biz, dört yıl boyunca jeoloji mühendisliği okııyan ' öğrencilerin bile yeterince bilgılenemediğı özeleştirimizi yaparken sizin bu konulann jeofızikçilere sorulması gerektiğini savunmanız ne derece doğrudur. Birjeoloji mühendisi dört yıllık öğrenimindejeoloji, mineraloji, sedimentoloji, petrografı, maden yataklan, paleontoloji, sahajeolojisi ve daha birçok derste taş ile direkt temaslan olmalanna karşın biz yine de bu özeleştirimia yapabiliyoruz. Maden, inşaat mühendisliği öğrencileri de genel jeoloji dersi alıyor. Hatta orman mühendisliği öğrecileri de halen bu dersi okuyorlar. Şimdi ormancı arkadaşlanmız sadece bu dersi okuduklanndan dolayı bu işin uzmanı olduklannı iddia etseler ne olacak? Şu küçük bilim şemasını anlatmakta fayda görüyorum. "jeo" yer. "logos" ise bilim demektir. Dolayısıyla jeolojinin tam karşılığı yerbilimdir. Jeolojinin jeofizik, jeokimyajeoistatistik, jeomekanik,jeoteknik vb gibi alt dallan vardır. Yani yerbiîimleri disiplinleri içindedir. Yoksa sizin ifade ettiğiniz gibi "jeofızik"in Türkçe karşılığı yerbilimi değıl, yerfiziğidir. Deprem konusuna gelince, bu konu çevre gibi multidisıpliner bir konudur. Jeoloji vejeofıziği ilgilendirdiği kadar deprem mühendisliğini, inşaat mühendisliğini vedaha birçok bilim dalını ilgilendinr. Bu nedenle bu konuda gereksiz ve gayri bilimsel tartışmalaryersiz olur. İşin gcrçeğı. çağdaş anlamda jeoloji-jeofızik birlikteliğinin sayısız faydalan vardır. Jeolojik verilerjeofizik verilerle de desteklendiğinde ortaya matematiğin değişmez katsayılan kadar doğru bilgıler ortaya çıkar. Diğer taraftan, TV'veçeştli yayın organlannda deprem ile ilgili magnetüt ve şiddet kavramlannın sık sık birbiri ile karşılaştınlmasmdan rahatsızlığınızı belirtmişsiniz. Bunlar önemli yerbiîimleri sorunlan yamnda küçük hatalar Bilirsiniz bu konular meslektaşlanmızarasında bile kanşır. Bizjeoloji mühendisleri arazide çalışırken sık sık arkeolojideki arkadaşlanmızia kanşunlınz. Bunlar zaman içinde aşılacak şeyler, gelişmekte olan ülkelerde eğitimsizlikten kaynaklanır. Benim şimdi Sayın Taner Ancı'dan birricam olacak. Bir daha böyle Cumhuriyet gibi aydın gazetesinde meslek şovenizmi kokan, kamuoyunu yanıltıcı. jeologlan ajite edici ve jeoloji-jeofızik birlikteliğine gölge düşürücü kasıtlı ve amaçlı yaalar yazmamasıdır. Bu, deprem gibi kamuoy unun hassas olduğu konulan kullanarak ehliyetsiz yetkiler kapma uğraşlanndan başka bir şey değildir. Saygılanmla. Dr. Şükrii Ersoy Jeoloji Yük. Mühendisi Model Tartışması... 2O'nci yüzyılda dünya birbirinden kanlı iki paylaşım savaşt yaşadı; birincisinde 10 milyon, ikincisinde4O mil- yon insan canını yitirdi. Her iki "Dünya Savaşı'ndan sonra yeryüzünün düze- ni yeniden kuruldu. Bu kez durum değişik.. 1989'da Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla dünyanın "kurulu düzeni" bozuldu. Yeniden oluşuyor. • Sovyetler'in dağılmasıyla bağımsızlığını kazanan Or- ta Asya Türk cumhurtyetieri biraranış içindeler. Önlerinde iki model var: Birincisi "şeriatmodeli.." Orta Asya Türkleri Iran ya da Suudi Arabistan'daki gi- bi din devleti düzeninde mi yaşayacaklar? Cezayir'den Tacikistan'a kadar islam coğrafyasında bu soru, bir so- rundun kimi yerde askeri müdahaleye de yol açan bir hesaplaşma gündeme giriyor. Ancak Orta Asya Türk cumhuriyetleri, 1917 Devrimi'- nin yetmiş yıllık süreci kapsamındayaşadıklarından, la- ik güçlerle donanmış durumdalar; islamcı radikalizmin baskılarına karşı koyacak yeterli toplumsal güçleri oluş- muşsa, 21'inci yüzyıla ikinci modeli yeğleyerek girebilir- ler. İkinci model nedir? 1923 Devrimi'yle Anadolu'da Atatürk'ün kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti modeli... Müslümanlık dünyasının her yamnda bu iki model arasındaki tartışma sürüyor; Kemalizmin anlamını gün- celleştiriyor; Aydınlanma Devrimi'nm felsefi içeriğini vurguluyor. Ne var ki -işin garip yanı- bu tartışma, Anadolu'da gün- deme girmiştir. 1960larda hızlı Marksist-Leninist olan eski sosyalist- lerden kimileri, içine düştükleri boşluğu ve ruhsal yıkımı dengelemek için yeni bir arayışa geçmişlerdir. Eski Marksist-Leninist yeni kimliğini bulmaya çabalıyor; ama, bu kez yanıigıya duşuyor; Kurtler değıl Kürtçüler, Müslümanlar değil şeriatçılarla ittifaka giriyor. Ne söylüyor: - 1923 Cumhuriyeti yanlış kurulmuştur; Mustafa Ke- mal Osmanlı'da başlayan meşrutiyeti sürdürmeliydi; tarihimizle ve dinimizle barışmalıyız; Atatürk, yanlış bir iş yapmıştır. Gerçekte bu tür tartışmalar yeni değil; Itilafçılar'ın bili- nen mirasını vurguluyor; Kuvayı Milliye'ye karşı çıkmış ve Istiklal Harbi'ni kundaklamaya çalışmış çevrelerin temsilcileri, öteden beri böyle konuşurlardı. • 1960'larda sosyalizm modayken, kimi hızlı Marksist- Leninist zaten Atatürk'e karşıydı... Ne diyordu: - 1923 Devriml, küçük burjuva işidir, gerçek devrim proletaryayı iktidara getiren ihtilaldir; Sovyetler'de ya- şanan budur. Atatürk küçük burjuva devrimcisidir, sınrf- sal devrimi yapamamıştır; bunu biz, işçi sınıfıyla birlikte gerçekleştireceğiz. Eski camlar bardak oldu; eski Marksist-Leninist, -hay- di dönek demeyelim- ruhsal yıkımının enkazından bir başka kuram oluşturmaya çabalıyor; yine Atatürk'e kar- şıdır; ama, bu kez devrim değil, demokrasi bahanesiy- le... MArkos 17. Soyfoda Garanti Bankası, özel ayrıcalıklar ve özenli, kaliteli hizmet anlayışıyla Konut Kredisi veriyor!.. • ITJf Smırsız Garantilı Konut ya da işyeri Konut Kredisi hem konut, hem de işyeri ihtiyacınızı karşılıyor. Dilediğiniz gayri menkule kolayca sahip olmanızı sağlıyor. Sınırsız kaynak Satın almak istediğiniz gayri menkul ister tek odalı, ister çok kath olsun: Konut Kredisi'nin üst sınırı, ödeme gücünüze göre belirleniyor. Hızlı çözüm Gayri menkullerin çok çabuk el değiştirdiği bi; pazarda, hızlı davranmak gerekiyor. Garanti Bankası bu yüzden, günün koşullanna uygun işlemlerle değerlendirdiği başvuruları, çok kısa sürede sonuçlandırıyor. Hazine Bonosu faizine endeksli değişken faiz Konut Kredisi'nin ilk yılı sabit faizli. Daha sonraki yıllarda faizler, T.C. Merkez Bankasf nın bir yıllık Hazine Bonosu ihalesinde oluşan faize endeksli olarak belirleniyor. Bütçenize endeksli geri ödeme seçenekleri Garanti Bankası, içlerinde size uygun olan birini mutlaka bulabileceğiniz çok değişik geri ödeme seçenekleri sunuyor: Aylık eşit taksitlerle. Üç ya da altı ayda bir ara ödemeli, aylık eşit taksitlerle. Dolar ya da marka endeksli, aylık eşit taksitlerle. Kredi kullanacak kişinin önereceği koşullara göre belirlenecek taksitlerle (TL ödemeli için)... Tümü on-line/real-time hizmet veren Garanti Bankası şubelerinden birine uğrayın. Ayrıatılı bilgi alıp, geri ödeme seçeneklerinden birine karar verin. Dilediğiniz konut ya da işyerine hızla, kolay ve Garanti ile sahip olun. Konut Kredisi GARANTİ BANKASI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle