23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 ŞUBAT1993 CUMARTESİ HABERLER Emniyet CMUK'a direniş içinde • İZMİR (Cumburiyet Ege Börosu)-İzmır Barosu Yönetım Kurulu. baa emniyet yetkililerinin CMLK'a direndiğini. yasayı iş,letmemeye çalıştıklannı açıkladı Baro Başkanı avukat Volkan Alposkay. bu yetersız haliyle bile yasadaki değişıklikleri uygulamayan görevlileri uyardıklaıırıı bildirdi. Alposkay. yelkililerin. karakollarda işkencc iddialannın sona erdiği. istcyen herkesin avukatı>lagörüşıüğü. ha/ırlık soruşiurması sırasında kimscyc haksı/ işlcm yapılmadığı gıbı açıklamalarla kamucn unu vanılttığını sö\lcdi. Özal'ın Arnavutluk temasları •TİRAN(AA)- Cumhurbaşkanı Turgut Özal, "Demokrasi belki en ideal sistem olmayabilir, ama bugüne kadar bulunabilen şistemlerin en iyisidir" dedi. Ozal. Arnavutluk'un başkenti Tiran'daki temaslannı sürdürüyor. Halk Meclisinde bir konuşma yapan Özal, demokrasiyesıki sıkıya sanlmak gerektiğini, Türkiye'nin çoğulcu demoİcrasi yolunda yürümeye uzun bir süre önce başladığını ve birçok zorluk veengellerle karşılaştığını kaydetti. Demipel'e "vafi" sorasu • ANKARA(ANKA)- ANAP A\dın Milletvekili V üksel Ysdova. Başbakan DemireTe Bayındırlık ve Iskan Bakanı Omır KumbaracıbaşTnın valilere vönelıksözlcrini anımsatarak '"Kumbaracıbaşı tüm nalılerden şikâyetçi olduğu- göre bakanı mı görevde tutacaksınız. Tüm valıleri mi değiştireceksiniz?" diye sordu. Yüksel Yalova. TBMM Başkanlığı'na verdiği soru önergesinde Şırnak Valisi Muştafa Malay ile Bayındırlık ve İskan BakanjOnur Kufnbaracıbaşı arasında çıkan tartışmadan sonra bakanın, "Valilerden şikayetçiyim" sözlerini anımsattı. Bakan Kurnbaracıbaşı valilerden ökâyetçi olduğuna göre bakanı mı görevde tutmayı veya bütün yalileri mi değiştirmeyi dûşünüyorsunuz" diye sordu. HEP'in Şırnak ve Muş milletvekilleri, partilerini kolaycılık ve sloganalıkla suçladı: Alınakve Demîr istifa ettiANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - HEP Şırnak Milletvekili Mahmut Alınak ile HEP Muş Milletvekili Muzaffer Demir. dün partilerinden istifa etüler. AJınak ve Demir, HEP'i "ko- laycı, teslimiyetçi düzen parti- si" olmakla suçladılar ve bun- dan böyle bağımsız kalacakla- nnı bildirdiler. HEP Genel Baş- kanı Ahmet Tûrk. "Böyle zor bir dönemde hem istifa edecek- siniz, hem de suçlamalarda bu- lunacaksınız. Bu, basit bir ah- lak anlayışının göstergesi"dedi. Göriiş aynlığı HEP'in kapatılması için Ana- yasa Mahkemesi'nde açılan dava sürerken. ÖZDEP için de • Halkın Emek Partisi Şırnak Milletvekili Mahmut Alınak ile Mûş Milletve- kili Muzaffer Demir, partilerini, kolaycı, teslimiyetçi ve düzen partisi niteleme- leriyle suçlayarak istifa ettiler. Genel başkan Türk, istifalan basit bir ahlak an- layışı olarak değerlendirdi. HEP Meclis'teki sandalye sayısı 16'ya düştü. kapatma istemiyle dava açıl- mıştı. Bugelişmelerüzerinenasıl bir yol izleneceği konusunda HEP milletvekilleri arasında görüş aynhğı ortaya çıktı. Bazı milletvekilleri, "sonuna kadar partide kalma" karannda ol- duklarını açıklarken, Mahmut Alınak ile Muzaffer Demir'in, tüm demokratik yollan kullan- ma, bunun için de partinin ka- patılması ve baa siyasal hakla- nru kullanma yollanrun tıkan- masını beklemeyi doğru bul- madıklan bildirildi. Aynca, HEP yönetimine. "Partiyi ka- pattırmak istiyorlar. Böylece 'tüm demokratik yollar tıkan- dı' diyecekler. Partinin kapatıl- ması olasıhğına karşı hazırlıklı olmak gerek. Parti kapatıbrsa ve bunda suçlu olarak bazı mil- letvekillerinin adlan geçerse, o milletvekillerinin milletvekilliği düşecek, siyasal haklan sınırla- nacak" eleştirileri yöneltildi. Yapılan toplantılarda bir uz- laşmaya vanlamaması üzerine dün Alınak ile Demir, istifalan- nı açıkladılar. İstifa metninde. "halkademokrasi.insan haklan ve insanca bir yaşam vaadi ile parlamentoya girdiklerini" an- îatan Alınak ve Demir, "Peki, üstümüze düşen görevleri yeri- ne getirebıldik mi? İnsanlar, iş- kenceden geçirildi. Demokrasi, insan haklan uluslararası söz- leşmeler ayaklar altına alındı, sömürü vahşet düzeyine çıkan- larak, insanlar açlığın ve yok- sulluğun kucağına itildi. Öysa ki biz, bu vahim gelişmelere se- yirci kaldık ve beylik demeçler- le durumu kurtarmaya çalıştık. Yıldız Üniversitesi öğrendleri gözaltında işkence gördüklerini söyleyerek, baskıları protesto ettikr.(İBRAHİM GÜNEL) Gözaltmda işkence iddiası ÇiııiliKarakolır ogünCMUKyoktutstanbul Haber Servisi- Üs- küdar Çinili Polis Karakolu ta- rafından gözaltına alınan Os- man Korkut, Ekrem Deniz iş- kence gördüklerini iddisıyla. Cumhuriyet Savcılığına başvu- ruda bulundu. İnsan Haklan Derneğı'nde düzenlenen basın toplantısında. Çinili Polis Ka- rakolu'nda gözaltında bulun- dukian 24 saat içinde kaba da-Rı Vak, joplarla işkence gördük- ferihi iddia eden Osman Kor- kut'un kafa kemiklerinde kınk olduğu adli tıp rapornnca doğ- rulandı. Üsküdar Fıstıkağacı semtin- de cumartesi günü saat 20.30'- da evine gitmek için arabadan inen Osman Korkut tanımadığı kişıler tarafmdan saldınya uğ- radığını, arkadaşlan Ekrem Deniz ve Hiisnii Avdın'ın da olaya kanşüğıru belirterek şöy- le söyledi: "Polislerin olay yerine gelme- siyle kargaşa daha da arttı. Yarumdaki sivil bekçiye attı- ğım tokat yüzünden üç arkadaş gözaltına alındık. Karakol'da sabaha kadar dayak, tazdkli su ve job darbeleriyle dövüldük." Öğrencilere işkence YıJdız Üniversitesi'nde 17 Şubat çarşamba günü yemek zamlannın geri ahnması ve sağ- lık hizmetlerinin ücretsiz hale getirilmesi için Yıldız-Der tara- fından gerçekleştirilen 'Yemek Boykotu' sırasında polis tara- fından gözaltına alınan 12 öğ- renci Beşiktaş Emniyet Amirli- ği ve Gayrettepe'de işkence gördüklerini belirttiler. Osman Korkut, Ekrem Deniz işkence gördüklerini iddisıyla, Cumhuriyet Savcılığına başvunıda bulundu. Ama şunu yapabilirdik, halk yığınlannı kucaklayarak, onlan demokratik ve ekonomik hak- lan ve istekleri doğrultusunda seferber edip, halka yapılan bu haksızlıklan kısmen de olsa en- gelleyebılirdik. Ama yapmadık, yapmak istemedik. Buna hiç mi hiç hakkımız yoktu?" dediler. İstifa metni İstifa metninde aynca, HEP'- in taraftarlanna ve mensuplan- na bile sahip çıkılmadığı savu- nularak. şu görüşlere yer veril- di: "Çünkü, HEP'in bazı mer- kez yöneticileri, halka ve halkın caydıncı gücüne inanmadılar, inanmak istemediler. Bunlar. halkın ve HEP tabanının de- mokratik muhalefetınin önünü de kesmiş oldular. Böylece, HEP de, öteki parti- ler gibi sisteme muhalefet etme- yen bir düzen partisine dönüş- türüldü. Bunun kaçınılmaz so- nucu olarak, HEP Genel Mer- kezi'nin siyasal mücadelesi; parti binalannın açılışlannı yapmak \e zaman zaman da slogan türü demeçler vermekle sınırlı kaldı. Halka güvenme- yen ve halkın etkinliğini öne çı- karmaktan çekinen bu yöneti- ciler. elbette ki, haksızlıklara karşı çıkma gücünü kendilerin- de bulamazlardı ve demokrasi mücadelesini de veremezlerdi. Böylece parti, Anayasa Mah- kemesi'nin insafına, taraftarlan da özel tim ve korucu insafına bırakılmış oldu. HEP, düzen partilerinden hiçbir farkı olma- yan bir parti haline gelmiş oldu." Kolaycılık, slogancıhk Abnak ve Demir, "öneh'leri- nin hiçbirinin yaşama geçiril- mediğinı, hiçbir şey üretilmeyen bu ortamda daha fazla kalma- lannın mümkün olmadığını" vurgulayarak, "Parti merkez yöneticilerinin kolaycı, slogana ve teslimiyetçidüzenpartisi yak- laşımlanna tarihvehalk önünde ortakolmamakveayrusonımlu- luğu paylaşmamak için bundan böyle poütika>ı bağımsız millet- vekili olarak sürdürmeyi istivo- nız" dediler, Meclis aritmetiği Alınak ve Demir'in istifasıy- la, HEP'in milletvekib sayısı 16'ya düştü. TBMM'de sandal- ye dağılımı da şöyle oldu: DYP (182). AN.\P (92). SHP(52), CHP(21), RP(40), HEP (16), MHP (13), BBP (7), DSP (3). MP (2). Bağansız (20). Boş(2). ^ Laikliğin, devrimlerin ve gerçeklerin savunucusu, sevgili UĞUR MUMCUCumhuriyete, düşünce özgürlüğüne ve Atatürk ilkelerine sahip çıkmaya, bu ilkeleri genç kuşaklara aktarmaya devam edeceğiz. ANKARA ÇANKAYA LİSESİ ÖĞRETMENLERİ: A.Adıgüzel. S.Akar, N.Akınoıoglu. N.Akpak, S.Aksu, L.Akyapı. U.AJp. L.Altunbay, L.Araz, M.An, G.Ansoy, N.Artvinli, S.Atabek, Y.Atakurt, B.Atala>, Ş.A>, S.Ajdın. E.Avgül. E.Ayöz, B.Ba#cı. N.Baiak. N.Ba«ak, S.Batırbek. A.C.Binıet. IS.Bozkaya, T.Bozkurt, M.Barsalıoğlu, Ş.Caba. M.Candan, E.Cotjkun. A.Çalışkan. Y.Ça>lak, R.ÇekmeceligiK M.Çeltikçi, H.Çetin. İ.Çoban, A.Demir, H.Demir, M.Demir. G.Demiroğlu. F.Devebacak. N.Dinçal. M.Dineer. N.Doğan. S.Dumanlı. Y.Efendioflu, A.Ekmen. F.Ekgin. Ç.Erdemcı, A.Erdoğan. N.Erdoğmuş. G.H.Eren. >.Evkuran. Ç.Fırat, A.Gediz, A.Genç, S£eneo|lu, F.Göbelezoglu. Z.Gokay. O.Gökoglan. S.Gönülalan. HjGöce, E.GüİM)>. S^ttngön M.Güven. Z.Güven. G.Güven^ B.B.İpek. F.İyidogan, M.Kahraman. aKaraer. Y.Karababa, F.Karabıılut. N.Kavi, A.Kavlak, l.Kavukçu. R.Kaya. >.Kepenek. Nuray Keskin, Nurten Keskin. T.S.Kızaloglu. S.Kibar. IS.KoUu, A.Kökşoy. T.Kuman, O.Knrt, M.Mete, S.Naipo|lu, E.Onar, G.Oz, Ö.Ö«can. M.Özdemir, M.Özen. S.Ö«er, E.Özgür, S.Özhelvacı. A.Oziürk. N.Özveren. T.Rad. M.Sağanak, A.Sava^. V.Savaş. E.Sayılır. A.Serin. H.Sonal. M.Suzan, E.Tan. A.G.Tannkulu. M.Tanyeri, G.Ta^demir. G.Tekin, >.Tekin. N.Tekiner. N.Temel, Z.Temiz, IN.Tenneli, F^erzigil, F.Tunoel. M.lsseli. S.Ün*al, B.Yağcı. G.Yapıncak, A.Yaşar, S.Yava^. G.Yazıcıoğlu, CYedidağ, İ.Yeşihepe, A.Ydmaz, Ş.Yılmaz. N.Yozgat, M.Yüksel. l .Yüksel. Sevgili UĞURMUMCU Sen bağımsızlık ve özgürluk mücadelesinin onurusun... l ZIJ\KÖPRL ÖĞRETMENLERİ H. Altuğ, H. Okuyucu. M. Biririk. M. Çetinkaya. H. Çetinkaya. S. Genean. R. Dinrbilek, M. Gezer. G. Calay. E. Çevik. K. TÛrkekul. İ. Künteci. >. h.r»en. S. Hamuzlu. f.F. Akınrı. Ş. Kttrkltt. M. Akbulut. A. Tabak. H. Atalık. F. Erdaş. Y. Gündogdn. E. Gürçay, D. Yava«, Y. Avcu. Ü. Dönmez. G. Yttksel. A. Dilmaç. G. Gökçe. S. Kır. S. Tufan.H. Tezel, E. Erbaş. M. Erbaş. E. Aktar. G. Özen. V. G. Okta>. H. Ergönttl. E. Or.pan. S. Özkayalarlı. M. Akala. F. N. Efgan. S. Akta«, K. Hanımeli! B. Adahlar. M. Korabıyık. Ş. Seyhan. H. Erdem, A. Ambarlı. K. kaya. O. Akman, (.. Karavit. V. Alp. Z. Ogıiz. A. Demirlek. M. Bayrak, C. Pelin. G. K. Göleç, H. Cantttrk. A. L'ztosun. F. Peker. F. Kaya. R. Akbulut, S. Arda. S. Tukenmez, G. Adıgttzel, S. Kahveci. Y. Yenilmez. F. Polat, G. Günay. >. Ülger. M. Kıragsı, A. Özbudak, R. Bajaban. V Balaban. Y. Kare^en. H. Pala. S. Şentttrkler, Y.t. Güngör, A. Bayrak. E. Özgüner. E. Erpolat. N. Yümaz. H. Aydın. k. Akbaş, N. Korkut, H. Çekinmez, E. Sevgi. E. Çakır. S. Degirmenci, N. Özcaiı. S. İlmen. Ö. Erdem. T. Çakmaz. H. Atakul, C. Okyay. Ş. Tunca, M. Afaean. Ö. Debreli, S. Yaman, A. Diler. Y. Bora, S. Altay, Ş. Yıldızparlak. M. Tekkeli, R. Söylemiş. M. Karaka«, M. Avcu, A. Çıtak, A. O. Gezer, H. Sözer. İ.H. Engin. M. Aktin, S. Efgan, S. Gezer. H. Gttndoğan, N. Mete. N. Sancar. T. Ardah. N. Erdem, t. Tekin, H. Bilgiseven. t. Yıldınm. İ. Sözer, A.İ. Şapdeniz. H. Fidan. S. Cetinoğlu, M. Karadede, H. Sezenlcr. O. Kıranlar. S. Kuyucu. M. Maijkılı. A. Sava«, A. Gönür. A. Kalyoncu, H. Dömekeli. A. Çaglayan, C. Boduk. Ş. Yanar. M. A. Turgut. Y. Yiizer. A. Paytoncu. F. Kahraman, A. Uzun. N. Sevinç, F. Çifllikli, B. Girgin. N. Öztörk. N. Horoz. E. Karaku«, M. Yanaç. R. Yıldızparlak, B. Çeliker, S. Durucalı, G. Durucalı, H. Kuvan, S. Çobanoğlu, Z. Erdogan, H. Aydogan. Y. Ydmazer. IV. Debreli, C. Uzun. S. Arslan, C. Kılıç. M. Dogan, S. Kaya. Toplumumuzun, demokrasi ve laikliğin ödünsüz savunucusu UĞUR MUMCU'yu saygıyla anıyoruz. SOSYOLOJİ DERNEĞİ BAŞSAĞUĞI Sevgili fizyoterapistimiz Tarık ağabeyimizin babası, Jandarma Genel Komutanı Org. Sayın EŞREF BİTLİS'i elim bir kaza sonucu yitirdik. Acısını paylaşır, başsağlığı dileriz. ÇOCUKLARIN BORA, GÖKHAN, NATAIİ, TÜRSU, ZEYNEP ve SEVDEĞER Ülkemizin insanının aydınlanmasına kalemiyle, bilgisiyle, onuruyla, cesaretiyle örnek olmuş eşsiz yunsever UĞUR MUMCU'yu saygıyla anıyoruz. MARMARA ÜNt>ERSİTESİ ATATÜRK EGİTİM FAKÜLTESİ MÜZİK EĞİTİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRETtM ELEMANLARI Demokrasi ve laikliğe yönelen saldırıları nefretle kınıyor, Uğur Mumcu'yu saygıyla anıyoruz. Kadıköy tmam Hatip LisesFnden bir grup ögretmen. AVRUPA'DAN EDİP EMtL ÖYMEN Türkiye'yi "Satmak"... Satışlar artık 30 saniyede yapılmak zorunda. Normal bir reklam spot süresi bu çünkü. Hatta çoğu kez bu süre- nin de altında. Bu sürede sattınız sartınız, satamadınız satamadınız. Devlet adamları da tıpkı reklamcılar gibi kullanmak zorundalar sürelerini. Kısıtlı sürede, çok an- latılacak şeyi az-öz cümle ile, tam nişan alarak, ok gibi hedefe atarak anlatmak şart. Çünkü başka konuşmak is- teyenler de var. Herkesin anlatacak şeyi çok. Onun için süreyi iyi kullanmak gerek. Geçen hafta, Rauf Denktaş, tam bir Batıh reklamcı gibi kullandı süresini. Avrupa televizyonlarına daha ilk 10 saniye içinde, "Klerides eski bir EOKA'cıdır. Bizi Mec- lis'ten atmıştı" dedi. Yetti bu. Fazlasına zaten süre yoktu. Dünya dilini de iyi bildiği için, mesajını oturttu. önemli olan, mesajı, en can alıci cümlesiyle vermekti. Karşı ta- raf anlar mı, "satın alır mı". o ayrı konu. Türkiye de 30 saniyede "satılabilir mi?" Ya da nasıl "satılır?" Olmadık senaryolarla kendi kendimizi aldata- rak mı? Ama aldandığımızın farkına bile varmayarak mı? Yoksa, gerçekçi verilerden hareket ederek, ılımlı, makul ve ölçülü bir tavırla mı? Birincisi, gösterişli, caf- caflı bir ego cilası. ikincisi, alçakgönüllü. Birincisi için uzun sütunlar, uzun süreler, dolambaçlt laflar gerek. İkincisi ise düz. Bu biten hafta, ingiltere'de Türkiye "satıldı". Kimi ca- hil, kimi yarı-aydın, kimi bizi bizden çok iyi bilen, kimi seven, kimi hor gören yabancılara. "Satanlar", Türkiye'- nin seçme beyin takımından bir kesitti. Içlerinde Merkez Bankası başkanından Başbakanlık Başdanışmantna, Boğaziçi'ndeki üniversitenin rektöründen Siyasal Bilgi- ler'den hocalara, Cenevre'den diplomatlara kadar süz- me aydınlar vardı. Türkiye'nin "satışı'na; Türkiye'yi biz- den iyi bilen, anlayan, bir yerlere oturtan yabancılar, Türkiye'yi uzaktan çok daha iyi gören, yabancı diyarlar- da yabancılara çalışan Türkler de katıldı. Dört gün boyunca bir malikanede kafa kafaya verip beyin cimnastiği yaptılar. Dün de Londra'da başkaları da katıldı ve forum büyüdü. Dört günlük maratonun be- şinci güne uzatılması ve bunun Londra'ya taşınması, şimdiye kadar görülmemiş bir uygulamaydı. 12 Eylül sonrasında demokrasiye dönmeye başladığı 1985yılın- dan bu yana Türkiye, Batı Avrupa'daki en önemli ve so- runsuz müttefiğinin "kanaatönderlerine" ilk kez buden- li güçlü ve yoğun biçimde "satıldı". Ekonomik durumu, iç ve dış siyasal durumu, her şeyi anlatıldı. Aynı günlerde de, "Türkiye'nin Balkanlar'da gözü ol- madığı, eski imparatorluk hayalleri peşinde koşmadığı, Bosna'ya müdahale derken bunu mutlaka Birleşmiş Milletler aracılığı ile önerdiği, tek başına bir müdahale- den söz etmediği" şeklinde bir düzine açıklama birbirini izliyordu. Adeta bir "düzeltme yayımlanıyordu". Demek ki bir yerlerde, Türkiye'nin Bosna siyaseti "satılırken" yanlışlar yapılmış, Batılılarda olmadık imajlar yaratıl- mıştı. Demek ki Türkiye'nin tutumu ve durumu, olmadık be- yanlar ve ayaküstü -ifadelerle anlatılmak istenmiş ve bunlar, zaten öküz altında buzağı aramaya alışkın Batılı- ların Reuter, Daily Telegraph, Le Figaro, Alman Haber Aja/ısı gibi güçlü "kanaatönderleri" tarafmdan, birazda sansasyon amacıyla dünyaya yayılmıştı. Bii. istediğimiz kadar, Bosna'da barışsever ve insanlıktan yana tavır.' alalım, miHiyetçütk-*e bdbürlenme hevesi ile söytenen ve nereye gittiği, ne etki yaptığı önemsenmeyen sözler, büyüteçle inceleniyor, belki de söyleyenin de amaçla-'' madığı, hiç hesapta olmayan biçimde yorumlanıyordu. Ondan sonra da bunu gidermek için değil 30 saniye, uzun dakikalar gerektiren açıklamalar diziliyordu sıra- ya. Bunlara ise dünya medyasının vakti yoktu. "Düzelt- me" yayımlamak hiç bir zaman hiç bir yerde itibar gör- mez çünkü. Amaç, mesajı ilk hamlede doğru vermek ve bunu ısrarla ve tutarlılıkla yinelemektir. Üstelik, Tür- kiye'yi makul ölçüler içinde "satmaya" çalışanlar güç durumda kaldılar, "Türkiye'nin emellerine" ilişkin en ol- madık soruları sakin biçimde yanıtlamak ağırlarına gitti. Satıcılık sadece bir sanat değil artık, bir bilim. Bir mal ya da hizmetin, bir fikir ya da siyasetin "satılması" için heves, heyecan, içtenlik yetmiyor. Satmayı bilmek de gerek. Parti başkanlığı Ozal'ın yeni emanetçisi Doğan • Cumhurbaşkanı Turgut Özal kurulacak partinin başına geçene dek Hüsnü Doğan'ın 'koordinasyon niteliğinde' genel başkanlık yapması konusunda milletvekilleri hemfıkir. AVŞEYILDIRIM BUKETUZUNER BENİM ADIM MAYIS İkinci basısı çıktı. Remzi Kitabevi Cumhurbaşkanı Turgut Özal'in, "yeni emanetçisi"nin Hüsnü Doğan olacağı belirtili- yor. Özal kurulacak partinin başına dönene kadar Doğan'ın 'koordinasyon niteliğinde' ge- nel başkanlık yapması konu- sunda milletvekilleri arasında mutabakat sağlandığı bildirildi. ANAP'tan istifalar döneminde Özal'ın emanetçisi olacağı bili- nen Mehmet Keçeciler'in ise son gelişmelerden sonra tavır değıştirerek ANAP'lılarla te- mas halinde olduğu belirtildi. Istanbul'da dün akşam ANAP"tan istifa eden partililer tarafmdan düzenlenen Gazios- manpaşa Toplantılan'nın ilki- ne katılan İstanbul Milletvekili Hüsnü Doğan bu konudaki so- rulara yanıt vermeyeceğini vur- guladı. ANAP"tan istifa eden milletvekillennden Naci Ekşi ise, Hüsnü Doğan"ın Özal par- tinin başına dönünceye kadar Genel Başkanlık göreviniyürü- teceğinı söyledi. Ekşı. "Lideri- miz Özal'dır. O'nun partinin başına ne zaman döneceğini tartışıvoruz. 94"deki yerel se- çimlerde mi dönsün, yoksa da- ha sonraki scçimlerde mi?" diye konuştu. Toplantıda konuşan Hüsnü Doğan da. partinin nisan ayı içinde kurulacağını açıkkıdı. "Bu parti Özal'a görc di/ayn edilmekte" diyen Doğan, çok güçlü bir programla ortaya çı- kacaklannı söyledi. ANAP'tan istifa cdcn partili- ler larafından dün Gaziosma- paşa'da düzenlenen yemckli toplantıda konuşan Hüsnü Do- ğan, Özal liderliğindeki ANAP'ın 80"li yıllara damgası- nı vurduğunu savundu. ANAP'tan ayrılış nedenlerini anlatan Hüsnü Doğan, şu anda kurulaeak partinin program ve tüzük çalışmalannın yapıldığı- nı ifade etti. Partinin adının henüz belli olmadığını belirten Doğan, "ANAP'ın ismini ku- rucular bile kurulduğu gün öğ- rendi" dedi. İktıdar ve muhalefetin sıkın- tıda olduğunu ileri süren Do- ğan, Türkiye'nin iki binli yıllar- da dünyanın sayılı ülkelerinden biri olmasının yolunun güçlü ve cesur programlardan geçtiğini savundu. Mevcut partilerde bu- nu göremediklerini söyleyen Doğan. "80'li yıllarda yapüğı- mızı 90"lı yıllara uygulamalıyız. Bir partinin iktidara gelmesinin kolay olmadığını biliyorum. 83"de bize kimse inanmamışt Kurucu üye ve milletvekili ada- yı bulmakta sıkıntı çektik. Bu- gün öyle değil. Bız elimizden gelenı yapanz. taktir de Cenabı Hak'kındır'" diye konuştu. Kendisini. "'ÂNAP'ın 2 nolu kurucusu" olarak niteleyen Hüsnü Doğan, şöyle devam et- ti: "Kurulmasına. programına katkıda bulunduğum bir parti- yi terketmek kolav değildir. Sayın Özal'ın dediğı gibi. 'Biz siyaseti sadece halka hizmet olarak görüyoruz. Makamlar ise hizmette sadece bir araçtır". Ama orada bu hizmeti vermek mümkün değil" Teşkilatlanma çalışmalanna bazı yerlerde başladıklannı da sözlerine eklcyen Doğan. parti- nin nısan ayında resmiyet kaza- nacağını belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle