23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtivaz sahibi: Berin Nadi Gv-'ncl \a\ın V onetmenı Özgen \car •Gene! Gorscl \onelmen Vli \car •Duzenkmc Mustafa Sağlamer Ankara Tcmiilcisı Cüneyt Arcayürek •Haber Mudurlcrı Işık Kansu. Hakkı Mıresse-*.'Mudur \ Erol F.rkut #Koordına- YayınKoordınatoru HikmetÇerinkava #Genel • Ktanbul Haberlen şenav Kalkan #Dış Haberler Ergun Bakı Erdem Z Gokalp Blv İnkılap S N o l 9 4. Tel 43^114I-4 7 . lele\ 42344. Kıv tor \hmet Korulsan • Muhasebe Bülent \e- "• ' - - " - - -- -= • « l 4 - Ekonomr Dtav Tajanç «Vurt HabtMen Mehmel Saraç (4W33O565»İzmırTemsılcı V • Serdar Kızık. H Zı>a BK I352S : 3 Tel 831220. ner »Iddre Hüsevin Gürer •l^letme önder • Makaleler Sami karaören »Spor Abdülkadir \üeeiman «Du- Tele\. 52359.Fax: (51)895360 »Adana Temsılcısi Çetin Yiğenoğiu İnonu Cd Çelik •Bılgı-l^tcm Nail inal •Bılgısa.var Sıs- /eltme AbduUah^ancı 119S No. 1 Ka( l.Tel 59 37 52 (4hat). Tele\. 62155. Fa\. (71) 59 25 7Î< tem: Mürihet Çiler • RekUm Refca Işnman Ya\ın Danı>nidnıOrhan Erinç#\ azı İşlerı Mu- Juru Celal Başlangıç • Habcr Mcrkezı Müdüru. Mustafa Balbav ^avmda)uı:\cnı Gun Haber Ajamı. BaMn \c ^ .f.mulık -\ Ş Ba>cn:( umhurneı Mdibaaal k. \cGazeıcclık T-\Ş TurkocagıcOd 39 41 Cağaloğlu 34334 İsi PK :4<.Kunhu!Tcl > 12 05 o'S Tcfcx 22246 F.ı\ HıMls^vî 16ŞUBAT1993 İmsak 5 25 Güneş:6.51 Öğle 12.23 İkındi 15.16 Akşam: 17.45 Yalsı. 19.05 Körler için müze • İSTANBIL(İÜHA)- Madrid'de körler için diinyanın en büyük körler müzesınin açıldığı bildirildi. Frankfurter Algemeine gazetesinde yer alan bir haberegöremıize, İspanyol Körleri Koruma Derneği tarafındanaçıldı. İki bölümden oluşan müzenin birinı bölümünde körlerin yaptığı yapı malzemeleri bulunuyor. Müzenin ıkinci bölümünde ıse körlerin sanat eserleri sergıleruyor. Nökleep santpal taroşması • İZMİR (AA) - Türkiye'de nükleer güç santrallannın yapılıp yapılmaması konusu tartışılırken Anadolu Bilim veTeknoloji Stratejileri Araşürma Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Tolga Yarman, "Nükleerenerji bir zorunluluk değildir. Ama cıddi bir seçenektir" dedı. Prof. Dr. Yarman. nükleer güç santrallannın yapımmda aynı zamanda, sıyasi tercihin önemli olduğunu da vurguladı. Prezervatif makinesi • KUŞADASI(AA)- Turizmin yoğun olduğu bölgelerde AIDS hastalığı riskinin yüksek olmasi nedeniyle. en etkili koruma araçlanndan bın olarık bilınen prezervatife kolay ulaşılabilmesi amacıyla otellere birer "prezervatıf olomatı' konulması önerildi. AIDS ile Mücadele Demeği Başkanı Prof. Dr. Melahat Okuyan. Kuşadası Rotary Kulüp ile ortaklaşa düzenlenen bir toplantıda yaptığı konuşmada.çağın vebası olarak nitelendirilen AIDS hastalığının en yaygın bulaşma yollanndan binnin cınsel ilişki olduğunu söyledı. İyot eksıkliğj • ANKARA (ANKA)- Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF raporlan dünyada yüz milyonlarca kışinin iyot eksikliğı nedeniyle zihinsel ve fızıksel kapasıtelerinin allında yaşadığını ortaya koydu. İyot eksikliğı nedeniyleriskaltında bulunan kişilerin sayısırun da 1 mılyann üzerinde olduğu tahmin edilıyor. İyot eksiklığinin gözle görünür etkilennden birinin guatr olduğunu hatırlatan uzmanlar, görünmeyen izlerin daha ciddı boyutlarda olduğunu vurguladılar. Genetik danısmanlık • İZMIR(AA)-Türk toplumunda genetik bilinçlenmenin artmasına paralel olarak genetik danışmanlara başvuru sayısınm yükseldiği bildirildi. Ege Üniversitesı Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıklan Anabilim Dalı Öğreüm üyesi Prof. Dr Cihangir Özkınay. 6 ay öne fakülte bünyesinde hizmete giren genetik danısmanlık ünitesine çoğunlukla aile icınde saglık problemleri bulunan çiftlenn başvurduğunu söyledi. Termik santral, aileleri dajjıtıyor • İZMİR (AA) - Manısanın Soma ilçesinde, Ege linyitleri işletmelerinin, toprak döküm sahası olmak üzere baa köylerde başlattığı istimlak çahşmalannın, ışleyecek toprağı kalmayan çiftçileri göçe zorladığı bildirildi. Denis ve Evciler köyünde yaşayanlann büyük böîümünün, çevre il ve ilçelere zorunlu olarak göç ettıği belirtildi. Soma'da kurulu TEK'e bağlı termik santral atıklannın, Bakırçay Havzasında 86kişiyeait 2 bin 500 dönüm tanm alanını kullanılmaz duruma getirdiği ileri sürüldü. dikkat • ADANA (AA) - Öldürücü bir kan hastalığı olan talasetninin, tedavisi çok zor, pahalı ve ömür boyu sürecek bir hastahk olduğu belirtilerek evlilik öncesi kan testi yapılarak taşıyıcı durumda olan kişilerin evlenmelerine izin verilmernesi gerektiği bildirildi. Adana Sağlık Müdürlüğü Ruh Sağlığı Şube Müdüru Dr. Ömür Kahraman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, talasemi hastalığına en çok Akdeniz'de kıyısı bulunan ülkelerde rastlandığını söyledi.' Nusret Usta 30 yıldır Balat'ta lambalı radyolara bobin sanyor, lamba ekliyor, ayar yapıyor, onlara hayat veriyor Lambah radyolardan yükseleıı tuuijT T h 1 l ^ ^ ^ l f ^ B a H I H ^ ^ S t f mğ^^gma^^^m *> Lambau radyolar. transistörlü radyolann hızlı y°, mükemmel bir arkadaştaradyolar. transistörlü radyols teknolojik gelişimi nedeniyle artık antika oldular. Antik radyo klüpleri bile kuruldu. Eski radyolan- nız bir köşede hasta yatıyorsa artık onu güneş gö- ren bir pencere kenanna çıkarabilirsiniz. Çünkü, doktoru yıllardır Balat'ın derinliklerinde yaşıyor SII1FAIPASTAN ' 9 ' yüzyı1 s o n l a n ile - 2 0 " ^ şuLtALr«ASLA>l ^j ba^nnda^ te knolojik ge- İişmelerin bir ürünü olan radyo, aslında 70 yıllık bir olay. Ame- rika'da ilk radyo yayım 1920 yıhnda gerçekleşıyor. 1922 yı- hnda BBC kuruîuyor. 5 Mayıs 1927 yıhnda ise, Ankara Rad- yosu ilk yaymlanna başlıyor. O dönemde Türkiye'de sadece 2000 tane radyo var. Nusret l sta'nın radyoy a karşı tutkusu onu ö\ lesi bir 'gönüllü esir'e çevirmiş ki > aşamı adeta o küçfik kutudan > ükselen bir tmıya ayarlı...L stanın, titiz ve ince ellerinden kurtulamayan tek radyo olmamtş şimdiye dek. Lskiden. günde 4-5 radyo taburcu edermiş. Şimdi biraz göz vorgunu. Bu uğraş belli ki hiç bitmeyecek Nusret Usta için. (Fotoğraf: Hayrettin Sağanak) Yugoslavya Radyosu. 1941 bahannda bir sabah. Alman uçaklannın Belgrad'ı bombala- dığının anonsunu veımeye baş- ladığında Nusret Berişa, 16 yaşının haya] gücüyle. ne işgal ordusunda Alman üniforması gjyıp mecburi askerlik yapaca- ğını ne de tüyler ürperten savaş anonslannın verildiği lambalı radyolann yaşamını boylesıne kaplayacağını tahmin edebili- yordu. Savaş bitti. Nusret Berişa yıl- lar sonra göç edeceği Ankara'- nın radyo istasyonlannı dinler- ken bir yandan da radyo ama- törleri için çıkanlan dergilerde- ki şemalarla boğuştu, gece gün- düz, uykusuz. Kimi zaman ha- yal kınklığına uğrasa da sonun- da kısa dalga, uzun dalga de- meden lambalı radyolann ru- hunu yakaladı ve tuşlu. lam- balı, komitatörlü, ahşap, baka- lit, aynab radyolann bütün so- runlan kendisinden sorulur oldu. Balat'tan geçerseniz Nusret Usta, Yugoslavya'- dan Türkıye'ye göçtüğünde, Ankara'dan sonra yolu Balat'a düşüyor ve ilk dükkanını bura- da açıyor. 30 yıldır aynı semtte lambalı radyolara bobin san- yor, lamba ekliyor, ayar yapı- yor. Artık Anadolu'nun her köşesınden insanlar eskı radyo- lan ıçın Balat'a gelmeleri gerek- tiğini biliyorlar. Çünkü. titiz ve ince ellennden kurtulamayan tek radyo olmamış şimdiye dek. Eskiden. günde 4-5 radyo ta- burcu edermiş. Şimdi biraz göz yorgunu, ama yine de" bir rad- Bolşeviklerin 1918'de öldürdükleri Çar II.Nikolay ve ailesinin kemikleri tanılandı Romanov hancdam ve DNA yöntenû• İngiltere'de Peter Gill ve ekibiyle çalışan Rus bilim adamı Pavel Ivanov, yeni ve tartışmah olan DNA yöntemini kullanarak bu kemiklerin Çar Ni- kolay'a ve ailesine ait olduğunu buldu. Dr. Ivanov, Romanov ailesinin bu- gün yaşayan öteki üyelerinin DNA'lannı karşılaştırarak kemiklerin çara ait olduğuna dair kuşkulan dağıtmak istiyor. zaman toza dönüşüyordu. Kafataslan da çok vıpranmıştı. dola\ısı>la kafataslarını bilgisa> arda Romanov ların portreleri> le karşılaştırmak bir sonuç termedi. İngiltere'de Peter Gill ve ekibiyle çalışan Rus bilim adamı Pavel Ivanov, yeni v e tarttşmalı olan DNA yöntemini kullanarak bu kemiklerin Çar Nikolay'a ve ailesine ait olduğuna buldu. Dr. Haber Merkezi - Bilim adamları, DNA izi yöntemiy le Çar 0. Nikolay ve ailesinin kemiklerini tanıladı. Bolşeviklerin 1918'de öldürdükleri Çar II. Nikolay, Çariçe Aleksandra ve çocuklanna ait olduklan sanılan kemikler, 1970'lerin sonunda bulunduğu zaman çok kötü bir durumdaydı. Bazıları o kadar kn-ıigandi ki dokunukhığn Ivanov, araştırma sırasında çeşitli zorluklarla karşılaştıklarını belirtiyor: "kemiklerden yeterince DNA elde etsek bile, bunun ne kadar nitelikli olduğu belli değildi. Ikincisi. bunlann neyle karşılaştırılacağı sorunu vardı. kraliyet ailesinin genetik yapısını gösteren başka bir kaynak yokru." Aslında, mitokondriyal DNA'yi karşdaştumanın bir yolu var. Aynı soydan gelen kişilerin DNA'lan karşılaştınlabilir. Kraüçe Elizabeth Il'nin kocası Prens Philip. Çariçe Aleksandra ile aynı soydan geliyor. Prens Philip, kan vermeyi kabul etti ve bilim adamları, Prens'in kemiklerinden minicik bir DNA ömeği aldı. Bu örneği. polimeraz zincirleme tepkimesi adlı y öntemie çoğalttüar ve bunu kemiklerden alman DNA'lar ile karşüaştırdılar. DNA, iskeletlerden dördüyle uyumlu çıktı. Bunlaruı çariçe ve üç kızı olduğu tahmin ediliyor. Ancak Çar Nikolay'ın kemiklerini, dört kusak sonraki akrabalanyla karşılaştırdıklan zaman bir yerde bir uyıunsuziuk görüldü. Dr. Iv anov, dört kuşaklık geçiş süresince mutasyon sonucunda küçük bir uyumsuzluk ortaya çıkabileceğini soylüyor. Dr. Ivanov, Romanov ailesinin bugtin yaşay an öteki üyelerinin DN A'larını karşılaştırarak kemiklerin çara ait olduğuna dair kuşkulan dağıtmak istiyor. Çar Nikolay'ın yeğenlerinden biri şu anda Toronto'da yaşıy or. Çann bu çok y aşlı y egeni bugüne kadar kan ömeği vermeyi kabuİetmedl. Çağdaş tüketim kimlik değiştiriyor. Kişisel sorumluluk ve çevre bilinci ön plana çıkıyor Tüketimpatlamasının sonumu geldi?• îngiltere'de Henley Merkezi'nden araştırmaa Stevvart Lansley, 1960'larda doğan tüketim ideolo- jisinin 1980'lerde zirveye ulaştığmı, şimdi ise etkisi- nin yavaş yavaş azalmaya başladığını belirtiyor. Temel gereksinimlerin birçoğu tatmin edildikten sonra, insanlar, toplumsal statüleri için gjttikçe da- ha fazla mal satın aldı. (Örneğin 1.5 milyon liralık bir spor ayakkabı ya da bir Porsche araba). Haber Merkezi - Tüketıme çılgınca para harcama dönerni sona eriyor. Çağdaş tüketım 90'h yıllarda kimlik değiştirme- ye başladı. HavaiUk yerine, ru- lelik, kişisel sorumluluk ve çev- re bilinci ön plana çıkıyor. İngiltere'de Tüketicı Birliğf- nin yayımladığı Consumer Po- lıcy Revievv dergisine göre. tü- ketim ideolojisı, "refahın bü- yüyen çelişkisi"ne katkıda bu- lundu. Bir yandan refah artar- ken. öte yandan kamu hızmet- leri geriledi. Henley Merkezı'n- den araştırmacı Stewart Lans- ley. 1960'larda doğan tüketim ideolojisinin 1980'lerde zirveye ulaşüğıru. şimdi ise etkısınin ya- vaş yavaş azalmaya başladıgıru belirtiyor. Temel gereksinimle- rin biıçoğu tatmin edildikten sonra, insanlar, toplumsal sta- tüleri için gjttikçe daha fazla mal satın aldı (örneğm 1.5 mil- yon lirahk bir spor ayakkabı ya da bir Porsche araba). 'Reka- betçi bireycilik" birçok grubun geride kalmasına neden oldu. Lansyley, 1980'lerdeki tüke- Çügınca para harcama dönemi sona mı eriyor? Şimdiki günlerde kişisel sonunluluk ve çevre bilinci ön planda. 1960larda doğan tüketim ide- olojisi 1980'de zirvedeydi. tım patlamasının, genç işsizler arasında bir dışa itilme duygu- su yarattığını ve bunun, serseri- liğe. uyuşturucu bağımhbğına, suçun artmasına ve top- lumsal istikrann gerilemesine neden olduğunu belirtiyor. Kazanımlan tehdit eden yal- nızca büyümenin aşınlık ve kir- lilik gıbi toplumsal malıyetler; değıl. Yeni rekabetçılık, "ayak- ta kalmak için daha fazla para- ya gereksinimimiz olduğu" an- îamına geliyor. Dolayısıyla top- lumsal tüketimin maliyetlerini ödemeye daha az yanaşıyoruz. İngiltere'de, 1978 ile 1990 arasında özel tüketim harcama- lan, kamu harcamalanndan üç kez daha hızlı arttı ve Gayri Safı Milü Hasıla'nın >r üzde 58'ınden yüzde 65.5'ine çıktı. Refahın yükselişi, beraberinde, kamu ulaşımının kötüleşmesini, top- lumsal zenginliğin yansıması- nın daha zayıf kalmasını ve kirli kentlerigetirdi. Lansley, dört etkenin bir de- ğişime işaret ettiğini soylüyor. Işsizlik, tûketicilerin ekonomi- ye güvenlerini kalıçı bir biçimde olumsuz etkiledi. İnsanlar, ya- şamlan daha eziyetli oldukça, refahın yaratüğı "zaman aç- lığı"ndan rahatsız oldu; tüketi- me karşı "bir ölçüde ahlaki bir tiksinti" ortaya çıktı; "daha iyi" beklentisi. maddeye sahip ol- mayla doyuma ulaştı. İngiliz toplumu, imaja daha az takıntısı olan, toplumsal ve bi- reysel sağlığa daha fazla önem veren '"seçici tüketici"nin yük- selişiyle karşı karşıya olabilir. şn daha beter bir dostluk benım için " demekten bir adım gerik- memiş. Nusret Usta, kendi rüvenini şöyle anlatıyor: " Ben tuhaf işleri biraz sever- dim. Bir kutunun düşünün, düğmesini açüğınızda 1 dakika sonra lambalann ısınmasıyla sesler dökülüyor odanıza. Ben bu 1 dakika içinde bir tuhaf oluyordum. Aslında radyo bir şarkı ve ha- berler meselesiydi. Ama ben, bu kutulann içi nasıl diye merak ettim kendimi bu işe verdim. İlk çıkan radyolar bakalitti. Sonra- dan mobilyalannı ağaçtan yap- tılar. Ceviz ağacı sesin hakkını verir. Radyolan yıldınmh ha- vadan. tozdan ve rutubetlen korumak gerekir. Lambalı rad- yolar, transistörlü radvolann hızlı teknolojik gelişimi nede- niyle artık antika oldular. An- tik radyo klüpleri bile kuruldu. Fransızlann şık, estetik, aynalı radyolan güzeldır. İsveç radyo- lan katır gibi sağlamdır. An- cak, ben bütün eskı radyolan çok sevdiğımden, ayırt etmeden herbirini nefes alıp, ses venr ha- le getirmeye uğraşınm." Bu uğraş belli ki hiç bitmeye- cek Nusret Usta için. Radyolar değerliydi İstanbul'un bütün eskici dükkanlannı, seyyar eskicileri- nı dolaşarak lambalı radyo top- lamaya çalışan İskender özsr - ise, senelerdir bır köşeye öylt terkedilen en az 100 radyoyu hayata kavuşturmuş. Evinde çok sevdıği 40 tane radyosu için hazırlanmış özel bir odası var. Özsoy, " Türkiye'de büyük bır potansiyel var Ancak, insanlar bunun kıymetini bilmiyorlar. Oysa onlardan çıkan ses sizi çok derin yerlere götürür. Ben hâlâ bu radyolara pikap takıp Müzeyyen Senar, Zeki Müren dinlerim. Radyo derünce eski- den akla AGA gelirdi. Biraz ararsanız. Marconı, Philco, Phılips, RCA Orion marka çok değerli radyolan bulmanız mümkün." diyor. Nusret Usta'nın radyoya karşı tutkusu onu böylesi bır "gönüllü esir"e çevirmiş ki ya- şamı adeta o küçük kutudan yükselen bir tınıya ayarh... Eski radyolannız bir köşede hasta yatıyorsa artık onu güneş gören bir pencere kenanna çı- karabilirsiniz. Çünkü, doktoru yıllardır Balat'ın derinliklerin- de yaşıyor. Video oyunlannda rekabet İZMÎR (AA) - Türkiye'de gençlenn ve çocuklann büyük ilgj gösterdiği bilgisayar ve vi- deo oyunlan konusunda 3 bin ruhsatlı oyun salonunun faali- yet gösterdiği belirtilerek bu oyunlann elektronik oyuncak pazan ıçınde önemh bir paya sahıp olacağj bildirildi. Elektronik ve Mekanik Bil- gisayar Oyunlan İşletmecileri Derneğİ Genel Sekreten Erkan Gencer, Avrupa ülkelenne göre Türkiye'ye daha geç giren video ve bilgisayar oyunlan konusunda büyük bir talep ol- duğunu kaydederek önü- muzdekı günlerde bu alanda faaliyet gösteren fırmalar arasında büyük bir rekabet ya- şanacağına dikkat çekti. Bu tür oyunlann Avrupa'da elektronik oyuncak pazannın yüzde 80'ini, Türkiye'de ise an- cak yüzde 5'ini oluşturduğunu belirten Gencer, bilgisayar ve oyunlann yurtdışından ithal edildiğini. buna karşılık son yıl- larda oyun makineleri ihraç edilmeye başlandığını söyleye- rek Türkiye'de video ve bilgisa- yar oyunlanrun önemli bir pazar olmaya aday olduğunu vurguladı. TBMM'ye sunulacak olan uluslararası sözleşme (CITES) yabani bitki türlerini de kapsıyor Yabani lıayvaıı ticaretine uluslararası güvence GÜNfEŞGÜRSON ANKARA - Yabani hayvan ve bitki ticaretine, uluslararası güvence geliyor. Nesji Tehlikede Olan Yabani Hayvan ve^ Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme (CITES), TBMM'ne sunuimak uzere, Dışışlen Bakanlığınca Başbakanlık'a gönderildi. Başbakanlık uygun görürse, yabani hayvan ve bitki- lerin ithalat, ihracat, denizden ülkeye gi- rişine ilişkin kurallan düzenleyen CITES Sözleşmesı, Türkiye tarafından "çekince" konulmadan onaylanacak. Çevre ve dışışleri bakanhklannın giri- şimlen sonucu onaylama aşamasına ge- len CITES Sözleşmesı ile Türkiye, "Yabani hayvan ve bitkilerin, yeryü- zünün doğal sistemlerinın yeri dolduru- lamaz bir parçası ve gelecek kuşaklar için korunmasının da zorunlu olduğu- nu" uluslararası düzeyde kabul edecek. Sözleşmenin yürürlüğe g>rmesinden • Çevre ve dışişleri bakanlıklannın girişimleri sonucu onayla- ma aşamasma gelen CITES Sözleşmesi ile Türkiye, yabani hayvan ve bitkilerin, yeryüzünün doğal sistemlerinin yeri dol- durulamaz bir parçası ve gelecek kuşaklar için korunmasının da zorunlu olduğunu uluslararası düzeyde kabul edecek. sonra, iç hukukta yabani hayvan ve bit- ki türlerinin ticaretine ilişkin yasal dü- zenlemeler revize edilecek. Canlı veya ölü herhangi bir hayvan veya bitkinin ticaret, ihracat, ithalat, denizden ülkeye girmek, reeksport (ithal edilmiş herhan- gi bir örneğin ihracı)işlemleri bilimsel organlar ve yönetim tarafından belirle- necek kurallar çerçevesinde gerçekleşe- cek. Nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya bulunan bütün türler ile bazı türlerin nesıllerinin devamıyla bağdaş- mayan kullanımlannı önlemek amaay- la 1 Mart 1973'de Washington'daimza- lanan sözleşmeyle bir türün bir örneği- nin ihraç edilebilmesi için önceden izin belgesi alınması; ihracat işleminin kuru- lacak bilimsel organ tarafından onay- lanmış olması: ilgili idari organın her- hangi bir canlı örneğin yaralanma, sağlık bakımından zarar görme, zalim- ce davraruşa uğrama tehlikesini en aza ındirecek şekilde hazırlanacağı ve gön- derileceğine kanaat getinnesı gerekiyor. Sözleşme geregınce uygulanması gere- ken bu prosedür, bütün ticari işlemleri kapsıyor. Taraf olan devletlerin sözleşmenin uygulama alanına giren bir örneğe el konulması durumunda tazminat öden- mesıni öngören sözleşmede, taraflar tüm canlı örneklerin transit, bekletilme ve sevkiyat sırasında uygun işlemlerden geçmesini sağlamakla yükümlü tutulu- yorlar. Buna göre, özellıkle zarar gör- müş olan canh örneklerin sağlığjyla ilgi- lenmek üzere bir Koruma Merkezi ku- rulacak. Sözleşme kapsamında bu- lunan listelerde yer alan hayvan ve bitki türleri de. ticari açıdan kontrol altına almacak. Türkiye, bugüne kadar, canlı doğal kaynaklann korunmasına yönelik ola- rak, Avrupa Yabanhayatı ve Doğal Ya- şama Ortamlannın Korunması Sözleş- mesi (BERN) ile Akdenız'in Kırlenme- ye Karşı Korunması Sözleşmesı'ne (BARSELONA) taraf ülke konumun- da bulunuyor. Sulak Alanlann Korun- ması Hakkındakı Sözleşmeye (RAM- SAR) taraf olunması konusun- da Çevre BakanlığTnın çahşmalan sü- rüyor. Bu çalışmalann Mart ayı içinde tamamlanarak, Dışişleri Bakanlığı'na iletileceğı belirtiliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle