Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1«5UBAT1993SALI * CUMHURİYET SAYFA
HABERLEREV DEVAMI 19
GUNCEL
CÜNEYT ARCAYÜREK
• (Baştarafi 1. Sayfada)
sjnra ABD Başkanı Clinton'a "özel bir Balkan raporu'
razırlayacakmış!
Beyaz Saray'daki görüşmede Clinton, ricada bulun-
nuş. Kaçırılır fırsat mı, TÖ de "hay hay" demiş. Kötü
nyetli kimi kişilerfn araştırdığı gibi "hay hay"\n yanı sıra
brde "baş üstüne"sözcüğü yok haberde.
ABD'de "canını dişine takarak" şu eyalet senin, bu
e/alet benim gezip konuşurken Beyaz Saray'da Türkiye
Cumhuriyeti hükümetini temsilen yanında kimsenin ol-
namasına fena takılmış olmalı ki yurda döndüğü gün ilk
işi Çankaya'da buluştuğu Demirel'e sızlanmak olmuş.
Son konuşmasında, "Adam bizi temsil etmez, diyor-
lar. Bunlan millete havale ederim" diyor. Ama alınan
blgiler gösteriyor ki hükümeti Allah'a havale etmemiş.
Geziierine hükümetten ya da hükümetin yüksek bürok-
ratlanndan bir kişinin katılmasını Başbakan'dan iste-
miş.
Başbakan ne yapsın?
' Sırplan kuzeyden ve güneyden kuşatma hareketine''
Devlet Bakanı Şerif Ercan ile Dışişleri Müsteşarı ûzdem
Sanberk'i veriyor. Daha doğrusu, önce Sanberk'in gezi-
ye katilacağını TO'ye bildıriyor, sonradan "oraları ve
sorunları bildiği savıyla " hükümetten bir üyeyi, Şerif Er-
can'ı da heyete katıyor.
Bir bakanın katılımıyla Tö'nün kuşatma gezisi daha
bir hükümetsel göruntü alıyor. Böylece efendim ve "ne-
tice itıbanyla memleketimizi zayıtlatmamış" oluyoruz.
Türk tipi olaylar olupbiterken SedatErgin, dün ABD-
den şöyle yazıyordu:
"Yanı başımda yürüyenin Cyrus Vance olduğunu fark
edince dayanamayıp soruyorum: 'Bay Vance, Bosna'da
bunca masum insanın can kaybı ile uğradığı felaketi na-
sıl tazmin edeceksiniz, üstelik bir devleti parçalıyorsu-
nuz?'
Yorgunluğu karanlıkta dahi seziliyor eski dışişleri ba-
kanımn. Başı önde cevaphyor: 'Kimse Boşnaklar için
savaşmak istemiyor. Bizden başka çözüm planı da çıka-
ranolmadı'."
Görülüyor ki Türkiye Vance'ın aklından bile geçmiyor.
Askeri bir müdahaleye, hatta geniş bir savaşa katılmaya
hazır olduğunu belki bin kez ilan eden Türkiye'nin giri-
şimleri küçük bir iz bırakmamış Vance'ın belleğinde.
Üstelik, son haberlere göre Batı, askeri müdahale bir
yana, kurulması olası 25 bin kişilik BM gücüne Türkiye'-
nin asker vermesine karşı. Sırplar, Alman ve italyanla-
rın yanı sıra "Osmanlı dönemianılarını tazeleyen"Türk
askerlerini karşılarında görmek istemiyorlar.
Ve... TÖ, "Sırplan güneyden ve kuzeyden kuşatma
hareketine" giriştiğini beyan buyurarak dün önce kuşat-
manınkuzeykanadı Sofyayauçuyor.
Heyete bir devlet bakanıyla dışişleri müsteşarını vere-
rek hükümet, Tö'nün devlet içindeki bağımsız, bağlant-
sız hareketlerinde ilk raundu yitiriyor.
Oysa, sorumsuz kişinin dış gezilerini iç ve dış siyasel-
ten sorumlu hükümetin daha önceden nazırlaması ge-
reği, tam zamanıydı, Çankayaya anımsanlmalıydı.
Bu gerekler yerine getirilmiyor.
Bundan sonra Tö'yü durdurabilirsen durdur, tutabilir-
sentut!
Hizbullah'tan itiraf
İslami Hareket çözülüyor
I. Sayfada)
Mehmet Kaya'nın ıfadesinde
Sait Engın'in Salih kod adını
kullandığı, Marmara Üniversi-
tcsi Basın Yayın Yüksek
Okulu'ndan mezun olduktan
sonra Bingöl'de teyp-radyo
ahm saümıyla uğraşüğı ortaya
çıkmıştı. Mehmet Kaya, polis-
teki sorgusunda kendisinin de
içinde bulunduğu IsJami Hare-
ket adb örgûtün İran'daki
İslam rejıminden etkilenen bir
grup tarafından 1987 yıbnda
Batman'da kurulduğunu ve
amaçlannın İslam devleti oluş-
turmak olduğunu söylemişti.
Kaya, bu amaca ulaşmak için
Ankara ve İstanbul'da toplantı
yaptıklannı, son olarak 26 Ara-
hk 1990'da Yalova'da Kara-
mûrsel yolu üzerinde kiraladık-
lan bir vıllada genel kurul
toplantısı yaptıklannı anlat-
rruştı. Kaya'mn verdiği bilgilere
göre daha sonra Ali Ekber
Gorbani'nin de kaçınldıktan
sonra götürüldüğü ve işkencey-
le sorgulanıp öldürüldüğü
anlaşılan bu villadaki toplantı-
ya örgütün önde gelen 25 üyesi
kaülmışü. Sait Engin'in de ka-
üldığı bu toplantıda örgütü
yönetecek 10 şûra üyesi, bu 10
üye arasından da teorik çalış-
malar ve icra şûrasında çalışa-
caklann görev bölûmü yapıl
mıştı
Mehmet Kaya. sorgusunda
örgüt üyelerinin büyük bir bö-
lümünün sahte ve gerçek belge-
lerle îran'a giderek Tahran ile
Kum kenü arasındaki resmi bir
kurumda askeri üniformalı ve
etrafı sıkıca korunan bir tesiste
2-4 aylık sürelerde eğitim gör-
düklerini belirtmişti.
DGM Başsavcısı Nusret De-
miral. gazetemiz yazan Uğur
Mumcu'nun öldürülmesiyle il-
gili elle tutulur bir ipucu bulun-
madığını belirterek "Suikast
kapah kutu" dedi. İslami Hare-
ket örgütü'nün Ankara sorum-
lusu olduğu ileri sürülen Cemil
kod adlı Necmi Aslan, An-
kara'da tutuklandı.
Demiral, Ankara'da gözlem
aitına alınan üçü Türk. biri Su-
riye uyruklu dört kişiden. ikisi-
nin serbest bırakıldığını. diğer
iki kişinin ise birtakım örgütsel
calışmalarda bulunduklannı
açıkladı. Edinilen bilgiye göre,
Mumcu suikasüm üstlenen İs-
lami Hareket Örgütü üyesi
olduklan öğrenilen 4 kişiden
Suriye Uyruklu Muhammed
Sabih Hüseyin ile Fatma kod
adlı Nazlı Baytap serbest bıra-
kıldı. Nazlı Baytap'ın İstan-
bul'daki operasyonla ilgili
olarak aranan Ekrem Baytap'-
ın kansı olduğu öğrenildi.
örgütün Ankara sorumlusu ol-
duğu ıleri sürülen Cemil kod
adlı Necmi Aslan ile Abdullah
kod adb Abdürrahim Aksoy ise
tutuklandı. Aksoy'un askerlik
görevini sürdürmekte olduğu.
bırlığmden getirtilerek gözaltı-
na abndığı bıldirildi. İstanbul-
dan getirilen 7 kişinin de
Mumcu suikastı ile bağlantıla-
nnın belirlenemediğini ifade
eden Demiral. Mumcu suikas-
tının failleri olabileceği ileri
sürülen 25 kişinin arandığını
açıkladı.
Demiral, dün yaptığı açıkla-
mada, tutuklanmalan istemiyle
mahkemeye sevkedilen iki kişi-
nin Ankara'da bir ev tutarak
birtakım örgütsel çalışmalar
yaptıklannı bebrtirken polis
yetkibleri Mesa Konutkent'teki
hücre evde yakalanan 4 kişinin
örgüt adına çaldıklan 4 araba-
nın da ele geçirildiğini ifade
ettiler. Örgütün belli bir adı bu-
lunmadığını belirten Demiral,
İstanbul'dan getirilen 7 kişinin
sorgulannın sürdüğünü. büvük
bir olasılıkla bugün sorgulan-
nın tamamlanacağını bildirdi.
Bu kişilerin Mumcu suikastı ile
bağlantılannın belirlenemedi-
ğini, bu nedenle İstanbul'a geri
gönderileceğini belirten Demi-
ral, "Ancak, elimizde birtakım
ipuçlan var. Araştırmalanmız
sürüyor" diye konuştu.
W(Ba}taraJi I. Sayfada)
ne getıreceğı/. Allahın şeriatı. âlemdeki
milyonlarca ve milyonlarca müminin
mer'ı anayasasıdır.
- Vani bir İslami Kürt de>leti mi?
ŞEYHMLS - Biz kavinı davası gütmü-
yoruz. Onu yapan Apo"dur. PKK'dır Biz
Müslümanlann devletim gaye bilmişiz.
- Ama siz de Türkiye Cumhurijeti'ne
karştsınız
ŞEYHML'S - Biz küfûr nizamına karşı-
yız. Bak scn bunu bilirsin. Islamın milliyet.
ka\mıyet esasına göre teşkilatlanmaM yok-
tur. Biz Kürdıstan topraklannda mücadele
edeccği/. Türk doğmuş, bu bir ayıp değil
biliyor musun. mücahiller var. Türkiye'de
mücadele nasıp olmuş onlara... Senin hiç
Amerika'daki Müslümanlarla alakalı ma-
lumalın var mı? Bugün New York sokakla-
rında İslamın mücahitleri varorada. Sava-
şa hazırlanıyorlar
- Peki bu sortıvu gecelim. Iran ile doğru-
dan bağınız olduğu \ azıldı, sö\ lendi.
ŞEYHMUS - Yazıldı. Yazılacak. TC
Devleti sıkıştıkça yalana sapacaktır. Kur-
tuluşu yokturbunun.
• Vani?
ŞEYHMIJS - Yanı İran bizim için ders-
tir, rehberdir. Amenkana şahı devircn
Müslümanlardır. İrdnmücahitleridir. Mol-
la lafı sızın dılinızde küfür gibi. vani bir şe-
kil. örıimcck kafalı yani filan .. Molla ilmi
ve hakikali öğretendir. Bak ben senin me-
ramını anlıyorum. Bana İran'dan emir alı-
yor musunuz diye soruyorsun?
-Evet.
ŞEYHMUS - Biz Kuran'dan emir alıyo-
ruz. iran toprağında... Dar-ül-İslam...
Duydun mu? Dar-ül İslam ve Dar-ül Harb.
-Evet
ŞEYHMUS - 2000'e Doğru'dan mı?
- Evet.
ŞEYHMLS - İran bir Dar-ül İslam
memleketıdır. Orada kürürebedıyyen nıağ-
lupedılnıiştir. Lakın senin dedığın manada.
yani Özal'ın. Dcmirerin. TCnin Amerika"-
ya kulluk edişınc ben/ctenie/sin.
- Örneğin Jak kamhi suik&stında \akala-
nanlar İran'da eğitim gördükkrini itiraf et-
mişler...
ŞEYHMLS - Ben Lübnan'da da bulun-
dum. Orada hem dıni. hem harp /cnaalı
lahsil ettim.
- Kestirme sorayım. Eylem için İran'dan
talhnat alıyor musunu/?
ŞEYHMLS - Hayır. Buııa ihliyaç yok.
Bizim... şimdıyanı..
Sanşın dclikanh ilk kcz söze ginyor bura-
da. Şeyhmus'un başıyla onay vermesı iize-
rine devam da ediyor:
SAR1ŞIN - Bak. Si/jn pek önem verdiğı-
niz programlanni7, lüzüğünüz var. Azami
program. asgari progranı yani anlıyor mıi-
sun?
- Evet.
SARIŞ1N - Bizim bir memleketten lali-
mat almamı/a ihtiyacımız yok Kuran bi-
zim programımızdır. tüzüğümüzdür. stra-
tejimizdir. taktiğinıizdir. Onu okumayı
bilen, talimata ihliyaç nıı duyar?
ŞEYHMLS - Bak. mesela: bizi bütün
Türkiye, hatla bütün yakın şark şumülün-
de bir merkezı örgüt gibi göstermek istiyor-
lar. Keşke oisa. Bir gün o da olur. Yani
yakın bir gün. Lakin şimdi... Kuran bir çi-
mentodur. anlıyor ınusun? Ben niye islan-
bul'a talimat yollayayim. Bana Lübnan'-
dan. İran'dan niyc talimat gelsin. Vazifeier
belli. Hedefbclli. Küfürcephesi belli.Tagu-
ti nizam belli.
- Gerçek dcrgisinde lider konumunda ol-
duğu anlaşılan bir Hi/bullahçı ile bir so>lesj
ya.vmılandı. Orada I uran Dursun'u, Bahri-
ye İ eok'u, Musa Anter'i sizin ce/alandırdı-
ğmız söylendi...
ŞEYHMUS-Söylendi.
- Doğru mu, değil mi?
ŞEYHMUS - Doğrudur. Bı/ Batman'da
da tagutı nizama hizmet eden. hum TC'den
hem PKK'dan cok kişi ce/ülandırdık. Dı-
yarbakır'da. Nusaybin'dc.
- Istanburda.
ŞEYHMUS - Bak ben Şafii'yim. Bunu
anlıyor musun?
- Evet. Şafii mczhcbinden yani.
ŞEYHMUS- Evel. Bi/de'huda" far/dc-
ğildir. "Huda'yı biliyor musun. duydun mu?
- Evet. Hiie değil mi? Muhamnıct "Harp
Huda'dır" demiş.
ŞEYHMLS - AİTerin. 2000'e Doğruyu
iyi okumuşsun. Turan Duı'sun'u iyi okur
muydun?
-Sonıyadönsek.
ŞEYHMLS - Bize farz değıldir Huda.
Ama icap ederse başvururuz. Sana şimdi
tam doğruyu söylüyorum. İslanbul'da ola-
nı, onu fikirden fiile. kııvvcden fıilcçıkaran
mücahitleri bilmem.Oda beni bılme/. Bat-
man'ı bilmez. TCye karşı Huda'dır bu.
- Yani tek bir merkezi örgütienmc yok nıu
diyomm?
"ŞEYHMUS - Merke/ Kuran'dır. O New
Yorklu zencıyc de. İstanbullu mücahit kar-
deşime de. bana da, inansan sana da yap-
ınan icapcdcni bildirir. Öicsi hurufilikıir.
Yarın: Batman 'da
Hizbullah-devlet ilişkisi
'Ölüm örgütü'nün evinde 75 dakika...
I (Baştarajı I. Sayfada)
yanıma yanaşlı ve sordu:
- Tamam mı, mutabık mıyız?
- Benim için evel. Ama bircv-
de buluşmam. Burada, oieldc
görüşürüm. Güldü:
- Batman'da görüşülmeyecek.
Diyarbakır'da scni bulacaklar.
- Kim? Diyarbakır'da ncrc-
de?
- Mutabık m«s»n?
Bir karar vcrmekten başka
çare yok. Bcsbclli ki. adamlara
koşul dayalma şansım da yok:
Öleyandan günlerdir bölgede
dinledıklcrim. halta ycr ycr ta-
nık olduklarım hiç duraksa-
maksızın 'reddetmemi' gerckti-
riyor. Baklım avuçlanm lcrlc-
miş.
- Pcki. Kabul.
Hiçbir şey söylcmcden aynl-
dı vc otclın yaklaşık 30-40 mcl-
rc ilcrisindc, bcrberin az ötesinc
park clmiş, bulunduğum yer-
den plakası scçilcmeyen. koyu
renkİi bir -galıba- Renault ara-
baya gilli. Arka kapıyı açıp bir
şeylcr konuştu ve genc bana
doğru gcldi.
- Yarm akşam saat tam 07.
00'de Diyarbakır Otogarı'nda.
se>\ar dönercinin yanında bek-
1e. Ozbatmanlılar yazıhancsinin
iç kapısından çıktın mıydı. orda
menbvenin yanında.
İş iyidcn iyiyc casusfilmisc-
naryosuna dönüşüyor. Bir kat-
kı da ben yaplım:
- Olur. Yanıma gelen bana
"Batman'dan sclam gctirdim"
dcsin. Omuzsilkli:
- Söylerim. Şimdi sen otele
gir.
Ben girinccyc kadar bekledi.
Batman'da güvcnliğim için
neredeyse üstüme tilreyen ar-
kadaşlanr.ıa "Hizbullah'la bu-
lupnaya gidiyorum" dcscm
dünyada bırakmayacaklar.
Ayıp clliğimi bile bilc yalan
söylcdim, "Ga/eteden talimat
geldi. Diyarbakır'a İçişleri Ba-
kanı gelecekmiş. Onu izlemek
zonındayım. Ben gidiyorum"
dedim. Programımdaki bu ani
değişikliğeanlam veremedilerse
bile bana bunu belli etmeyecek
kadar saygılılar. Birkaç arka-
daşa da iclefonla veda cdip bir
otobüsc alladım, lutlum Diyar-
bakır'm yolunu.
Diyarbakır olobüs garajında
dönercinin yanında dikiliyo-
rum. Saal tam 19.00 dışanda
kar tipiye dönüşlü. Kapıdan
kardan adama dönüşmüş in-
sanlar giriyor. Çoğu az ileridcki
çay ocağına yöncliyor. Hcnü/
bana "Batman'dan selam" filan
yok. Saat 19.20. Hâlâ gclcn gi-
dcn yok. Kendi kcndıme "19.
30'a kadar beklerim" diye ka-
rarlaşlırdım.
Saat 19.30 oldu. Bir on daki-
ka daha avans vcrdim kcndimc.
ikili bir duygu bu. Bir yandan
''Gönah benden gtti" dcyip bir
an önce buradan tüymck, ama
öıcyanda şu adı dillcrdc dola-
şan Hizbullah'la karşılaşma-
nın. hele hele iş bu kadar 'esra-
rengizleşince' daha da kabaran
mcslck dürtüsü var.
Yaklaşık )9.35'lecnazyanm
saaltır bcncilcyin oralarda do-
lanan gençtcn biri yanıma ya-
naştı:
- Sabıriı adammışsın be. dedi.
Sana Batman'dan selam getir-
dim.
Otogann içinde. oiobüslcr
arasındaki bir Renault arabaya
bindik. 06 ile başlayan plakası-
nı seçcbildim. Arabada bizden
başka iki kişi daha var. Tipi sa-
vuruyor. Şoförün yolu gördü-
ğünden cmin dcğilim. Ama
gidiyoruz gene dc. Aralannda
Kürtçe konuşuyorlar. Anlamı-
yorum. Diyarbakır kcnlini ta-
nımıyorum. Neredeyiz, ne yönc
gidiyoruz? Kcstiremiyorum.
Zalcn bir süre sonra vazgcçlım.
Epey bir yol aldıktan sonra dar
birsokağınağzındadurduk. İn-
dik. Şoior kaldı. Biri yanıma
gcldi, ötcki bir adım ardımızda
dar sokağa daldık. Sağdan sc-
kizinci ya da dokuzuncu apart-
manın kapısı aralık. Arkadaki
gcnc Kürtçe bir şeylcr söyledi.
Yanımdakı yol gösterdi. Aralık
kapıdan. hemen hemen karan-
lık apartmana daldık. Üçüncü
kala çıktık. Bir daireyc girdık
Odad-ı bencileyin 50 yaşlannda
kısa siyah saçlı, tıknaz, hatla
şışmanca vc sakallı biri ile bu
bölgcdc pck dc rasüanmayan
sanşın. İyi aile çocuğu' surallı.
oldukça gcnç biri bizi görüncc
kalktılar. Mcrdivcnlcrdc ya-
nımsıra yürüyenlc gcnc Kürtçe
bir şeylcr konuşlular. Yaşlı vc
davranışlanndan bu dört kişi-
lik grupta lidcr konumunda
olduğu anlaşılan adam bana
ycrgöslcrdi.
Bir öğrcnci cvi burası. Ba-
kımlı. icmi/. ancak kallnnılma-
yacak dcrcccdc hnvasız. Diplc
bir ga/ <o^sı vc üslündc bir
çavdanlık. Oldukça rahatsızbir
koltuğa oiurdum. Onlar da gc-
nc ycrlcnnc, kcrcvctc olurdu-
lar. Bcnım kılavuz da kapıya
yakın bir minderc diz çökcrck
olurdu. Duvarlar tümüylc boş.
Bir kilap rafı O da boş. Duvar-
da daha önce asılmış ama şimdi
kaldmlmış afiş ya da rcsimlcnn
ı/lcri var. Bclki dc duvarlar vc
kilap rafı benim için boşaltıl-
mış.
Lidcr gibi davranan sözc gır-
di:
- Selamünaleyküm. Hoşgel-
mişin.
- Alcykümsclam. Hoşbul-
duk.
Gcrginliği -cn a/mdan bcndc
olan gcrginliği- dağıtmak üzcrc
bir sürc sözcüğün lam anlamıy-
la 'dcrcdcn lcpcdcn" konuştuk.
Baiman'da adı 'ölümlc özdcş-
lcşmiş' bir örgülün cvindc dcrc-
dcn tcpcdcn konuşmak! Saç-
manın sınınnda doianıyorum
ama doğrusu korkumu yalışlır-
makla yararlı oldu. Sonunda
şöylc bir loparlanıp sordum.
- Başlayalsn mı?
Gcnc Kürtçcyc başladılar.
Az da olsa gcrginliği almışım.
Zor bcla da olsa gülcrek (hcr-
haldcsıntmışımdır)ilirazeltim:
- Kıirtçe konuşunca obnuyor
ki. Niye böyle bu?
Adam güldü. İliraf elmeliyim
ki çok sakin vc güvcnli güldü:
- Senin anlamanı istemedikle-
rimbJ Kürtçe söylüyonız.
- Peki ya ben de Kürtçe büi-
yorsam?
- Bilmiyorsun. Binanın kapı-
sından gircrkcn bu arkadaş
"Kapıdan girer girmez, kafasma
odunu indir" dedi Kürtçe. Scn
anlamadığın için hiç durakla-
madan daidın kapıdan.
Eh ncrcdcysc profcsyoncl ka-
lilcdc çalışıyorlar. Bcsbclli.
Başka bir soru sordum:
- Adın nc senin? Yani sana nc
diycccğim?
-Şeyhmus.
- Gerçek adın mı?
- Hayır.
- Pcki Şeyhmus. başlayalım
mı?
- Başlayalım. Çok vaktimi/
yok. Dört-beş soru soracaksın.
Ben cevap vereceğim. Seni tanı-
yonım. Politika'da yazılannı
okurdutt. 'Tırmık' değil mi? Ka-
lcmfaı krvrak.
Eh. bu cvgü bana altı ay yc-
tcr... diyccekkcn dcvam clti.
- Yazık. Hak yolunda değil
kflfrün hiznıetinde kalemin. Ya-
zık...
Bu övgü mü. ycrgi mi olduğu
kuşkulu söylcşi birkaç dakika
sürdü. Bu arada öni'Tiiyçbj^cr
bardakçay kondu.
- Sor bakalım. Teyp yok. Not
alabilirsin.
Ccp lcybimi çıkanp orlaya,
bcndcn cpcy uzağa sürdüm. 75
dakika sürccck söylcşi başladı.
GOZLEM UCLK MUMCU
U(Ba}tarajı I. Sayfada)
kıların bir bilim adamını nasıl erıtip tükettiğini, düşünce-
yı açıklama özgurlüğünün baskılar karşısında nasıl geri-
lediğini anlatıyor. Galile rolünde Kerim Afşar belki
meslek yaşamının doruğundaki en görkemli oyunu için-
de, sızlere Galilenın bilımsel araştırma coşkusunu,
sevinçlerini ve korkularını soluk soluğa duyuruyor.
Korkuları, sevinçleri ile Galile, Afşar'ın büyüleyici
oyunu ile sanki çağları aşıp bugün önünüze gelmiş gibi-
dir. Afşar'ı izlerken, Galile'nin bilimsel araştırma coşku-
su ile korkularla ve sevinçlerle kuşatılan küçük dünyası
arasındaki ikilemi sanki sizler de yaşıyorsunuz.
Oyunun bir yerinde Engizisyon Mahkemesi önünde
yazdıklarını ve söylediklerini yadsıyan ve bundan sonra
da susacağına söz veren Galile'ye öğrencisi Andrea bir
ınanç ve öfke seli gibi karşı koyar. Oyunun bir yerinde
Andrea, öğretmeni Galile'nin bu yılgınlığından acı duyar
ve "Yazık ki o ülkeye, kahramaniardan yoksundur" der.
Galile'nin bu sözlere yanıtı çok düşündürücudür.
- Yazık ki o ülkeye, kahramanlara ihtiyaç duyar...
Galile'nin kanıtlamayaçalıştığı gerçek, Dünya'nın Gü-
neş'in çevresinde döndüğüydü Bugun kimsenin tartış-
madığı bu gerçek, Galile'nin yaşadığı dönemde Engizis-
yon Mahkemesi kararıyla bu sözleri söyleyenlerin yaktl-
malarını gerektirecek nitelıkte ağır suçtu Galile, yakıl-
maktan korktuğu için kanıtladığı gerçekleri yadsımak ve
susmak zorunda kalmıştı.
Bütün bunlara karşın Dünya'nın Güneş'in çevresinde
döndüğü, Galile'nin serüvenlerinden sonra bütün dün-
yaca benimsenmiş ve bugün artık tartışılmaz bir gerçek
olarak bilim dünyasının en ilkel buluşlarından biri olarak
yerini almıştır.
Öyle, ama bilimde, sanatta, siyasette söylenmesı ge-
rekip de söylenemeyen bunca gerçek için bugün dünya-
mızda da yer yer kahramanlara gereksinme duyulmu-
yor mu?
Bilimde, sanatta ve siyasette, yeni sözlerin, yeni bu-
luşların ve önerilerin dile getirilmesi birer kahramanlık
konusu olursa, bizler insanlık ve uygarlık tarıhi önünde
birer zavallı yaratık durumuna düşmez miyiz? Bir ülke,
niçim bilimde, sanatta ve siyasette kahramanlara gerek
duysun? Niçin bir başka ülkede, alışılagelen bir hakkın.
bir başka ülkede özlenmesi, istenmesi ve dile getirilme-
si bir kahramanlık konusu olsun? Evet niçin, niçin?
Yılgınlığın iç ezikliğini taşıyan Galile, öğrencisini ya-
nıtlıyor:
- Yazık ki o ülkeye, kahramanlara ihtiyaç duyar...
Gerçekten de kahramanlara gerek duyulmayan bir
düzenin yaratılması gerekmiyor mu? Söz gelişi, ülke-
mizdeki her kesimdeki aydın, demokrasi ve hukuk dev-
leti ilkeleri üzerinde içtenlikli ve hoşgörülü bir anlaşma
k>ine girmiş olsalardı, insan hakları ve hukuk devleti ko-
nularında cesaret ve özveri isteyen sözlere ve bu sözleri
söyleyecek kahramanlara hiç gerek kalır mtydı?
Evet, yazık ki biz boyle kahramanlara gerek duyuyo-
ruz Oysa hukuk devleti, hepimiz için güvencedir. Öz-
gürlüklere, ancak kendi özgürlüklerimiz tehlikeye dü-
şünce sahip çıkma ikiyüzlülüğü sürüp gittikçe bu
açmazlardan kurtulmamıza hiç olanak yoktur.
Hukuk devleti ve demokrasinin, kahramanlara gerek
duyulmadan, nefes aldığimız hava, içtiğimiz su gibi do-
ğal ve vazgeçilmez bir düzen olması, bilim özgurlüğü-
nün hiçbir engel ve baskt ile karşılaşmadan. bilim
adamlaYının Galile örneğinde gördüğümüz gtbi kişılikle-
rini yıkmadan, gelişip güçlenmesi, kahramanlara tapın-
ma alışkanlığını da unutturmuş olur. Kahramanlara
gerek Uuyulan bir ülkede, herkes kendisine düşen şu ya
da bu ölçüdeki bir görevi savsaklamış demektir. Çünkü
her kahraman, başkasının yapmadığını, yapamadığını
yapmak zorunda kalan adam demek değil midir?
Ülkemizi "kahramanlara gerek duymayan" bir ülke
yapmamız çok mu güçtür?
Güneydoğu'ya trilyonluk yatınnı
TUNCAYÖZKAN
ANKARA - Hükümcl. Doğu
vc Güncydoğu Anadolu bölgc-
lcrinc 5 yılda 190 trilyon liralık
yatınm yaparak 680 bin kişiyc
yeni iş olanağı yaratılmasını ön-
görcn bir projc hazırladı. Şubat
ayı başında MGK'ya sunulan
vc 24 ili kapsayan projcdc böl-
gcnin cğilim, sağlık. altyapı so-
runlannın çö/ümünc ilişkin
önlcmlcr dc ycr alıyor.
Projcyc göre, islihdam olana-
ğı sağlanacak kişi başına düşc-
cck yatınm mikları 224 milyon
lira olacak. Projcnin finansma-
nı bütçc payı, dış krcdilcr vc
ö«:l scktör yatınmlanndiin
karşılanacak.
Projcnin 5 yıllık uygulama-
sındst i/lcnccck slrdtcjide şu
konular ycr aldı:
- Kamu yatınmlannda bu
bölgclcrc vcrilcn öncm arttınla-
caktır.
- Yalınm programlannda
ycr alan projclcr sürallc bilırilc-
ccklir.
- Fiziki vc sosyal allyapının
iyilcşlirilmcsinc aziimi öncm
vcrilcccklir. Bu lip yatırımlar
hı/landınlacaktır.
- Bölgcdc imalal sanayinin
gclişmcsinc kamu öncülüğündc
başlanacak işlclmclcr vcrimli
halc gclincc ö/cl scklörc salıl-
ması stratcjisi bcnimscncccktir.
- Bölgcnin ihtiyaç duyacağı
nılcliklı pcrsonclin yctiştirilmc-
si sağlanacaklır.
uygulaması konusunda araşlır-
malar yapılarak süratle tatbi-
kaka geçileceklir. Bölgcnin ycr-
lcşik düzcni vc dil durumu
ncdcniylc özelliklc ilk vc orta
öğretimde merkezi okullaşma
vc olobüs sısiemi yanında yaıılı
bölge ilköğrclim okullan yay-
gınlaşlınlacaklır.
Adnan
• (Baftarafı I. Sayfada)
Haceltepe Üniversitcsi Tıp
Fakültesi Hastancsi Başhekımi
Çelik Taşar. Aslıhan Kahveci'-
nin kazadan bu yana beyin
fonksiyonlannın yerine gelmc-
diğini ve bitkiscl hayatta oldu-
tğilim vc dil konulannda da ğunu söyledi. Taşar, Aslıhan
çalışmalar yapılması gcrcktiği Kahveci'nin dün saat II.45le
anlalılan raporda. bu konuda solunumunun vc tüm hayati
şunlara ycr vcrildi: fonksiyonlannın durduğunu
"BÖIRC halkı için ö/cl cğilim belirtli.
Arçelik#
in Ocak/
Avanta jların
EUBC
Görmeden
Alışvoriş
Yapıtıayın.
ARÇELİK KALlTESlh>ll VE FİY/VTLARIhvll KlYASLAYIN.
R Ç E L I K
ÇELİK YETKİLİ CvİDİISI.
N I N I
*• ••raalariBiıı «•«•••••4ıraıak *ı*r«
o i 4 oaı - 9«>o 014 o
lı 4s«l l«U<«a B«tlanaıııla 24 ««a* A«r*tolı a
DANIfMA MlVİfl'alı ~
io oi4 oaa ;
aaııa tahıiı arfilaılftlr. '>^