18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 KASIM1993 PAZARTESİ HABERLER D6HHP6İ İstanburda •ANKARA (AA) -Cumhurbaşkaru Sükyman Demirel baa temel atma ve açılış törenlenne katılmak için bugün İslanbul'a geliyor. Cumhurbaşkanı Demirel, Uluslararası Skal Kulüpleri Birliği'nin 64. Dünya Kongresi'nin açılışında bir konuşma yapacak. Fevziye Mektepleri Vakfi'nın Ayazağa Kampusundakı ikinci kısım binalann açılışı ile üçüncü kısım inşaatın temellerini atacak olan Demirel, Sabancı Center'ın açıhşına da katılacak. Cumhurbaşkanı Demirel, Kocaeli Üniversitesi tarafından verilecek onursal şerefdoktorası unvanı ve diploma törenine kaüldıktan sonra Ankara'ya dönecek. Devamstzlara sıkı denetim • ANKARA (ANKA) - DYP grubu, TBMMnin çalışması için milletvekillerini sıkı denetim altına alıyor. DYP grup yönetmeliğinde yapılacak değişiklikle Meclis çalışmalanna katılmayan milletvekilleri teşkilatlanna şikayet edilecek ve para cezası da kesilecek. DYP grubu kendi milletvekillerinin Meclis çalışmalanna katılmalan için sıkı önlemler almaya hazırlanıyor. Bu hafta içind? toplanan DYP grup yönetim kurulu, kendi iç yönetmeliğinde değişıklik yaparak Meclis çalışmalanna katılmayan mıllelvekillenne çeşitli yaptınmlar getirilmesini benimsedı.Grupiç yönetmeükte değişıklik yapılması için bu hafta gruptan da yetki alacak. ANAFtan iki turlu sisteme destek • ANKARA (Cumhuriyet Börosu)-ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, iki turlu seçim sistemini desteklediklerini bildirdi. Yılmaz, "Bu konuda ortak bir yasa tasansı getirilirse. biz buna fevkalade sıcak bakanz" dedi. Yılmaz, dün seçmen kütüğüne yazımı sırasında gazetecilerin sorulannı yanıtlarken, koalisyon ortaklannın iki turlu seçim sisteminde anlaştıklanna ilişkin gazete haberierinin anımsatılması üzerine, "Öyle bir gazete haberi var. Ama, daha anlaştıklanna dair somut herhangi bir gösterge yok" diye konuştu. Yılmaz, önerinin ilk defa ANAP'tan geldığinı anımsatarak, iki turlu seçim sistemini rejim açısından çok olumlu bulduğunubelirtti. Türkeş:Seçim uzakdeğil •ANKARA(AA)-MHP Genel Başkanı Alpaslan Türkeş, anamuhalefet partisinin erken seim koşuluyla bir koalisyon hükümetine 'evet' dedığinı belirterek. "Erken seçim uzak ihtimal görülmüyor. Ani bir kararla çift sandık da konabilir" dedi. "Alpaslan Türkeş ve eşi Seval Türkeş, TBMM lojmanlannda seçmen kütüğüne kayıt oldu. Türkeş, yanm sırasında gazetecilerin çeşitli sorulannı yanıtladı. Türkeş. sağlıklı bir seçim için seçmen kütüklerinin yazımının önemli olduğunu, ancak, bundan sonra vatandaşlann evde hapisedilmeleri yerine bilgisayar teknolojisinden yararlanmak gerektiğini kaydetti. Türkeş, bir başka soruyu yanıtlarken 27 martta ani bir kararla iki sandığın da konabileceğini belirtti. Istanbul Sokaklarda in, cin değil; cin gibi çocuklar top oynuyordu İstanbul'da yasak keyfî• Ortaköy Karakolu'na gidiyoruz. Görünüşe bakıhrsa "'asayiş berkemal." Bir bekçi, belmde silahı, kapınm önünde polis otosunu yıkıyor. Uğur, "Sokağa çıkma yasağına uymadığı için gözaltına abnan var mı" diye soruyor. Yanıt. "Olmaz olur mu?" SEVtM ERTEMUR Pınl pınl bir gün... Istanbul pasürma yazını yaşıyor... He- nüz saat 08.00. sokaklar bom- boş. Sadece. dosyalan elinde sayım memurlan ile kavşak ve bazı noktalarda görevli polisler dikkat çekiyor. Her gün trafık işkencesini yaşadığımız İstan- burda trafık özgürlüğünden sarhoş ve mutlu, gazeteye geli- yoruz. "Böylesine güzel bir günde içeriye kapanıiır da çalışılır mı?" diye mızmızlanırken Yazı İşleri Müdürü Aydm Engin, foto mu- habiri Uğur Günyüz'e sesleni- yor: - Uğur sokaklar bomboş. Git bir top al. Bir kaç kişi de bul. Götür, köprünün üstünde top o> - nasınlar. 'Dün köprüde inle cin top oynadı' diye bir şeyter yapa- nz... Birkaç itiraz yükseliy or: - Oh booo abi. o espri bayatla- dı. Birkaç yü önce yapıldı o. Sen o zamanlar Türkiye'de değUdin. Bız. "dışarı tüyme fetvası"nı müdürden almışız bir kere. Tartışmanın devamını dınleme- den. Istanbul Haber Servisi'- nden Ayşe YıMırım ile Uğur Günyüz'ün peşine takılıp çıkı- yoruz gazeteden. Topumuz da yanımızda. Saat aşagı yukan 10.30. Araç sürücümüz boş so- kaklarda otomobil kullan- manın tadım çıkanyor. Biz ise İstanbulun... Trafık, gürültü, kalabalık arasında İstanbul'un böylesine güzel olduğunu unut- muşuz. Yazı İşleri Müdürü yanılmış. Sokaklarda "inle cin" değil. cin gibi "vdetier" top oy- nuyor. Hatta kimileri sokaklan bırakmış, ana caddelere yayılmışlar. Ilk durağımız SHP'nin eski Genel Başkanı Erdal İnönü'nün Bebek"tekı evi. Ancak sayım memuruna yetişemiyoruz, 10 dakika önce gelip gitmış. - Gelmişken bari bir resim çeksek... Kapıdaki bekçi. "İki dakika önce gelseydiniz, çiçekleri sulu- yordu" diyor. Aman ne güzel resim olur: înönü çiçek suluyor... Rica et- sek. bizim için bir kez daha su- lasa. Bekçi "Kapıcı> a söyleyin, ka- bul ederlerse iceri girebilirsiniz'* diyor. . Erdal Inönü bizi kapıda kar- şılıyor. Sevinç Hanım balkon- da. Erdal Bey sayılmış. "Boğa- ziçi'ndenmiş, bir sayım memunı geMi. O gittikten sonra Sevinç çiçek ekti. onları suladı. Evde bazı işler vardı. Onları yaptım ben de. Sonra bir iki sayfa yazı yazacağım. Sevinç çiçeklerini Demireller Köşk'te yazıldı. SHP eski Genel Başkanı Erdal İnönü ise İstanbul'daydı. İnönü'nün yeni uğraşısı mikroskobik saksdar. getirsin, resim çekin" dıyerek eşini çagırdı. Beklerken. "Erdal ve Sevinç İnönü çiçekle uğraşır- larken güzel bir fotoğraf ola- cak" diye umutlanıyoruz. Ama Sevinç Hanım kapıda belirdi- ğinde hayallerimiz suya düşü- yor. Minicik saksılar bunlar. Miniminnacık. Neredeyse mik- roskobik saksılar... Bunlar fo- toğrafta nasıl gözükecekler acaba? Erdal Bey saksılardan birini eline alarak pür dikkat in- celiyor. Uğur da çekiyor. Siz de şimdi bakıyorsunuz. İnşallah bir şeyler görünüyordur.... Inönülerin evinden çıktıktan sonra Boğaz'a iniyoruz. Çok güzel, olağanüstü güzel... Caddelerdeki arabalann sa- yısı öğle saatlerine doğru artı- yor. Polislerin, görevli kartı ol- mamasına rağmen arabalan çe- virmediğini görüyoruz. Tek tük de olsa, Boğaz'da yürüyüş ya- panlar, koşanlar dikkat çeki- yor. Bazı gençler boş caddeler- de dilediğince bisiklet sürüyor. -Haydi bir karakola gidip ba- kahm. Birilerini sokağa izinsiz çıktıkları için gözaltına almışlar mı? Ortaköy Karakolu"na gidiyo- ruz. Görünüşe bakıhrse "asayiş berkemal." Bir bekçi. belinde si- lahı, kapınm önünde polis oto- sunu yıkıyor. Uğur. "Sokağa çıkma yasağına uymadığı için gözaltına alınan var mı'* diye so- ruyor. Yanıt: "Olmaz olur rau?" Gözaltına alınanlar Gözaltına alınanlardan bir kaçıyla konuşmak amacıyla içeri giriyoruz!.. Bir görevli etin- de elektrik süpürgesi, temizlik yapıyor. Gözaltına alınan olup olmadığını soruyoruz. Yerlen süpürmesine ara vermeden. "Hayır" diyor ve dev am ediy or, "En güzel günlerden biri bugün. Keşke her gün böv le olsa. Gözal- tına alınanlar emniyet müdiir- lüklerinde toplanır. Oralara bakın siz..." Tekrar yola koyuluyoruz. Dolmabahçe'de bir fılm ekibi çekim yapıyor. Siyahlar içinde bir kadın. Sıyah bir gece elbise- si. üstünde siyah bir manto. başmda sıyah bir şapka... "Bir kare fotoğraf çekeüm" diye yanlanna yaklaşıyoruz. Aaaa. bu o. Miniİc Serçe bu. Sesi, Dol- mabahçe Sarayı'nın yanındaki ağaçlıklı yolda yankılanıyor. Boş caddede salinarak yürü- yor. şarkılannı söylüyor. Ö şar- kılanru söylerken. turistler ve gazeteciler resmini çekiyor. Son kaseti Deli Kızın Türküsünün klıbıni çekiyorlarmış. Sezen Aksu. "Ozeîlikle bugünü seç- tik" diyor. "ama bu gün her za- mankinden daha kalabalık" di- yor. Hakh, çevrede kısa sürede birileri birikiverdı. Atatürk Köprüsü'nün üze- rinde televizyon ekiplerini gö- rüyoruz. Onlar da bizim gibi caddeleri görüntülüyorlar. Köprü üstünde de "İnle cini" değil. meslektaşlan buluyoruz. "Fırsat bu fırsat" diyerek Ayşe. ben ve sürücümüz "soydaş" ile v'oleybol oynuyoruz. Ben "İn" oluyorum. Ayşe de "Cin." Böy- lece müdür talimatını da yerine getirmiş oluyoruz. Turist rolündeki Türkler Gazeteye dönmeden önceki son durağımız Sultanahmet Meydanı... Sultanahmet'te sa- dece turistleri bulacağımızı sa- n'\^rduk. Ancak. birçok Türk de parkta ve Ayasofya'nın önündeki cay bahçesinde otur- muş, çaylannı yudumluyor. sohbet ediyordu. Milyonlarca insan ev lerine kapanmak zorun- da kalırken. turistler ve "turist geçinen uyanık Türkler" Sulta- nahmet Meydanı'nda, güneşli bir kasım gününün tadını çıkan- vorlar. Banklarda oturmuş ki- tap okuyanlar. çimlerin üzerine sere serpe oturanlar, kumrular gibi sevişenler... Bize gazeteye dönmek düşüyor. Ankara Demokrasi için sokakyasağı IŞIK KANSL ANKARA - Bu kadan da olmaz. Ankara dün sabah, sonbahar yağmuru ile yıkandıktan sonra; bir güneş gözüktü ki. gel de sokağa çıkma. Islak çınar yapraklannın altında bir banka oturup, alnını, yılın son güneş ışınlanna vermek... Olnadı, tıkıldıevine Ankaralı. Soıv-klar bomboş. Mahmur gözlerle. gazete almaya gidenler ve egemenliğin kayıtsız şartsız arabalara ait olduğu caddelerde top oynayan çocuklar dışında. Korna yok, seyyar satıalann bağınşlan yok, düdük yok. kuyruk yok, yaşam yok. Metro kazısı, onun üstündeki Kızılay Meydanı sessiz. Yüksel Caddesi'ndeki insan haklan heykelindeki kadın. beyannamesini, alışıla gelmişin dışında tek başına okuyor. Gözlertelevızyonda. Bol yanşma, zoraki eğlence. Özel radyolar, A.ıkaralılar ile söyleşiler yapıyor. Yanıtlar. hemen hemen aynı: - Bu havada evde oturulur mu? - Sayımın, yazımın daha çağdaş yöntemleri var. Niye kullanılmıyor ki? - Dışarı çıkmak, dolaşmak istiy orum. obnuyor. Sokaklann yalnızhğı. serkeşleri de etkiliyor. Kalabahk içinde yiten şarapçılar. dımdızlak ortada. Polisler. yakalayıp soruyor: "Hayröla?" Dilleri dolanıvorda, yanıt anlaşılmıyor. Yazım memuru işini tamamlayıp da, evden aynldı mı, huzursuzluk başlıyor. Erkekler.evde dört dönüyor: kadınlar. bebelere kızıyor. nedensiz. Gençler. radyolan açıyorlar, sonuna kadar. Baba, gazetesinin allından "Ya sabu-" çekiyor. Anne, çocuklan zorla banyoya sokuyor. işolsunyeterki... Bahçeye fırlıyorbaalan. "araba yıkama" bahanesiyle. "Bakkalaçıktım", "Gazete alacaktım da" diyenler artıyor. KJmıleri, kaderine razı, ya şekerleme yapıyor ya da klaksonun böğürtüsü olmadan kitap okumanın tadına vanyor. Demokrasi için yazıldık. Sokağa çıkma yasaği ile... TC NEVŞEHİR İKİNCİ İCRA ve İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ'NDENÖDEME EMRİNİN İLANENTEBLİĞİ DosyaNo: 1993'557 Alacakh: Ali Çetınkaya vekili Av Mehmet Polat, Yaylaklı İş Hanı- -Nevşehir. Borçlu: Şesur Karaaslan -Selamsız Cad. No- 217 Üsküdar-İstan- bul (adresinden aynlmış). Borç miktan: 29.307.074.- TL ıcra masraflan vekalet ücreti faizi hariç. Yukarlda yazılı borcunuzdan dolayı 5.2.1993 tarihinde takibe ge- çilmış 163 ödeme emri senet suretlen teblığe çıkanlmış, tebligat bila tebliğ iade edildiğjnden zabıta ile de adresınizın tespıü mümkün ol- madığından ödeme emrinin ilanen tebliğine karar verilmişür Borcunuzu, iş bu ilanın gazete ile yayımı tanhinden ıtibaren yasal 10 günlük süreye takdiren 10 gun ilavesı ile 20 gün içinde ödemenız. bu süre içinde mal beyanında bulunmanız, senedın kambiyo senedi olmadığı veya altındaki imzanın size ait bulunmadığı, veya borçlu ol- madığınız. veya borcun ödendiği veya ertelendiği, veya zaman aşımı- na uğradığı iddiasında ıseniz ilanın gazete ile yayımını mütcakip yasal 5 günlük süreye 5 gün ilavesi ile 10 gün içerisinde icra tetkik mercii hâkimliğine bir dilekçe ile başvurmanız, ımzaya dair itirazınız var ise aynı süre içinde icra tetkik mercii hâkimliğine baş vurmanız, Aksi halde iş bu ödeme emrinin yayını tarihini izleyen 10 gün so- nunda takibin kesinleşeceğinin bilinmesi. belirtilen süre içinde mal beyanında bulunmamak veya aykın beyanda bulunmanın ilanın neş- ri günûnü mütcakip 20. günün sonunda cezaı mesuliyeünızi gerekti- receği tebliğ ve ilan olunur. Basın: 52299 T.C. KÜÇÜKÇEKMECESULH HUKUK MAHKEMESİ EsasNo: 1993 90 Davaa Malıve Hazinesi vekili Av. Faika Turgut tarafından mahkememizde ikame olunan veraset davası sebebı>le, Küçükçekmece ilcesi. İkitellı köyü, 65 pafta, 209 parsel, 5320 m2 '- lik taşınmazın maliki ıken ölen Paravadi muhacirlerinden Hasan oğ- lu Osman'ın bütün aramalara rağmen muris mirasçılan belirleneme- diğinden muns Hasan oğlu Osman'ı ve mirasçılannı bilen. tanıyan. bu dava nedenıyle hak ıddıa edenlerin ilan tanhinden ıtibaren 15 gün içerisinde mahkememızin yukanda yazılı dosyasına müracaat etme- leri önemlenca olunur. 11 10 1993 Basın: 44158 T.C. KÜÇÜKÇEKMECE SULH HUKUK MAHKEMESİ EsasNo:1993 52 Davacı Maliye Hazinesi vekili Av Faika Turgut tarafından mahkememizde ıkame olunan veraset davası sebebiyle, Küçükçekmece ilçesı. İkıtelli köyü, 65 pafta, 208 parsel. 5140 m2 '- lik taşınmazın maliki iken olen Paravadi muhacirlerinden Ali oğlu İsmaiİ'in bütun anrmalara rağmen muris mirascılan belırlenemedi- ğınden muns Ali oğlu İsmail'i ve mirasçılannı bilen. tanıyan. bu dava nedeniyle hak iddıa edenlenn ilan tanhinden iübaren 15 gün ıçensin- de mahkememizın yukanda yazılı dosyasına müracaat etmelen önemle nca olunur 11.10 1993 Basın: 44161 T.C. KÜÇÜKÇEKMECESULH HUKUK MAHKEMESİ EsasNo: 1993 309 Davaa Maliye Hazınesi vekili Av. Faika Turgut tarafından mahkememizde ikame olunan veraset davası sebebiyle, Küçükçekmece ilçesi. İkitelli köyü. 65 pafta. 225 parsel. 6840 m2 "- lık taşınmazın maliki iken ölen Paravadi muhacırlerinden Mustafa oğlu Mehmet"in bütün aramalara rağmen muns mirasçılan belirlene- mediğinden muris Mustafa oğlu Mehmet'i ve mirasçılannı bilen. ta- nıyan, bu dava nedeniyle hak ıddia edenlerin ilan tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememizin yukanda yaalı dosyasına müracaat etmelen önemle rica olunur. 11.10.1993 Basın: 44174 T.C. KÜÇÜKÇEKMECE SULH HUKUK MAHKEMESİ Esa^No: 1993,50 Davacı Maliye Hazinesi vekili Av. Faika Turgut tarafından mahkememizde ikame olunan veraset davası sebebiyle. Küçükçekmece ilçesı, İkitelli köyü, 65 pafta. 204 parsel. 11780 m2 '- lık taşınmazın maliki iken ölen Paravadi muhacirlerinden Rüstem oğlu Ömer'in bütün aramalara rağmen muns mirasçılan belirlene- mediğinden muris Rüstem oğlu Ömer'i ve mirasçılannı bilen. tanı- yan. bu dava nedeniyle hak iddia edenlerin ilan tanhinden itibaren 15 gün ıçensinde mahkememizın y ukanda yazılı dosyasına müracaat et- melen önemle nca olunur. 1I.İ0 1993 Basın. 44160 BİZBİZE ERDAL ATABEK Milü Eziklik Terapisi... Doğrusu, Galatasaray'ın başarısı tam zamanında gel- di. Hangi dala elini atsan kırılıp "ya biz yanlış yerdeyiz ya yanlış dala el atıyoruz" diye hafiften tasalandığımız bir sırada şu burnu büyük İngilizlerın elenmesi içimizi pekferahlattı Avrupa'nın her milletine tutuluruz da ille şu ingiltzler daha bir fenamıza gider."A/eden?" derseniz, galiba dil- lerinin başımıza bela olmasındandır. "Ingilizce öğren- mek" diye bir derdi olmayan tek bir Türk bulamazsınız. "It is"\e, "thatis "le başı derde girmemiş tek bir vatanda- şımız kalmamıştır. Herhalde İngılizlerin burnunun böyle büyümesinin en baş nedeni bu olmalıdır, zira doğuşla- rından beri ingilizce öğrenme şansına sahipler. İngiltere'ye giden bir vatandaşımız şaşırıp kalmış, "yahu ne kultürlu adamlar şu Ingilizler, hamalları bile İngilizce biliyor" demiş. "Eh ne yapalım, onlar da Türk- çe bilmiyorlar, eşit sayılınz" demenize de olanak yok. Çünkü, kendi anavatanımızda bile iş bulmak için nereye başvursanız "iyi derecede İngilizce bilmek" koşulunu arıyorlar. Hatta, "iyi derecede Türkçe bilmek"koşulu bi- le yok. Şimdi "canım bunlar zaten Türk değil mi?. Türk- çeyi bilmiyorlar mı?" diyeceksiniz; ama ben söyleme- miş olayım, doğru dürüst Türkçe konuşup yazanın sayısının azaldığını okullardaki Türkçe öğretmenleri söyleyip duruyor. İş öyle çığırından çıkmış ki, anadilimiz olan Türkçeyi Amerikancaya benzetip söylersenizdaha bir itibarlı oluyorsunuz. Devlet memurlarına bile yaban- cı dil sınavı açıyorlar, kazananlara ek ücret veriyorlar. "O yabancı dil herhalde yaptıkları iş için yararlıdır" dîye düşünürseniz fena halde yanılırsınız, çünkü işlerinde kullanmıyorlar. Bu yabancı dil konusundan üstümüze "aşağılıkkomp- leksi" gelmiş olmalı ki bizim başbakanlarımız yabancı- larla İngilizce konuşunca göğsümüz pek kabarıyor. Par- tiler de son zamanlarda başkan seçerken buna dikkat eder oldular, "aman canım, dikkat odelim de ingilizce bileni seçelim, gelene gidene ayıp olmasın" diyorlar. Bunlar iyi hoş. ama insana da bir eziklik veriyor yani. işte şimdi bizim aslan Galatasaray şu burunları büyü- müş Ingilizleri öyle bir yendi ki karnımızın şişi indi. As- lında yenmedi de berabere kaldı: ama eledi ya, ben ona bakarım. O gece evdeydik, masayı kurmuştuk, hem ma- çı izliyor hem de yorumlar yapıyorduk. "Aman bir gol yemesek" diye yüreğimiz oynuyordu. Hatta Yılmaz kar- deşim "birgolatsakgarantili olur"diyordu, amaatama- dık. Zararı yok, atamadık; ama yemedik de, turu da atia- dık. Şimdi böyle "yaptık ettik" dıyoruz da biz aslında Fe- nerliyiz: ama o gece milli davayı yaşıyorduk, hepimiz Galatasaraylı olmuştuk Maç bitince havalara zıpladık, balkonlara fırladık, bağrıştık çağrıştık, elimize bayrakla- rı alıp arabalara atlamamıza az bir şey kalmıştı, ama yapmadık. Diyeceğim o ki biz bu maç davalarına burun kıvıranlardan değiliz. böyle sosyal heyecanlara bayılı- rız. Ertesi gün gene KDV'ydi, enflasyondu, terördü, in- san haklarıydı.trafikti sürüp gidecektir; ama bir gecelik sevinç de sevinçtir. Ertesi gün de içimizde bir hoşluk ka- lır, buda güzel birduygudur. Hiç de öyle olmuyor, çünkü "çiftetellibasını" işi tadında bırakmıyor. "Çiftetellibası- nı" demek hem "ikitelli basını" demek oluyor hem de "vur patlasın çal oynasın basını" anlamına geliyor, doğ- rusu denk düşüyor. Şimdi bakıyorsunuz, iyi bir futbol takımınız çok iyi bir Ingiliz takımını kupadan elemiş. İyi güzel, sevinirsiniz, övünürsünüz, biraz da ' bunun sonrası var" diye düşü- nürsünüz. Hayır, öyle olmuyor "Nasıl yendik ama..."yla başlayıp "ezmek'M, "koymak"\\ birtoplumsal boşalma- ya dönüşüyor iş. Yavaş yavaş Avrupa'ya karşı duyduğu- muz ezıkliğin acısını çıkardığınızı anlamaya başlıyorsu- nuz. "Avrupa'ya karşı eziklik"de "ingilizce bilmemek" türünden bir aşağılık kompleksine dönüşmüş. Hem için için "bizim hakkımızda ne düşunüyorlar acaba?"y\ me- rak ediyoruz hem de "onlar kendilerine baksınlar" gibi- sine efeleniyoruz. Kendi hakkımızdaki düşüncelerimiz olumlu olmadığı için bir yandan kendimizi kötülüyoruz, değer vermiyoruz, öte yandan da başkaları bizim için iyi şeyler söylemeli diyoruz. işte bu futbol maçı "milli eziklik terapisi" oldu diyo- rum. Böyle toplumsal terapilere çok gereksinmemiz var. Kendimizi nesnel göremediğimiz sürece ya bu ezikliği atamayacağız ya da kendi dışımızı inkar ederek rahatlamaya çalışacağız. Daha çok işiniz var futbolcu kardeşlerim. Çok çalışın ki ulusal terapi seanslarımız başarıylasürsün... izmlr Sadecebüyükleruydu İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- Sayım nedeniyle dün büyükler içerde "bekİemek" zorunda kalırken kent çocuk- lara kaldı. Turistik beldelerde. rahatça dolaşma olanağını bu- lan yabancı turistler de bir günlüğüne de olsa satıalann çekiştirmesinden kurtuldu. Bazı beldelerde. yerli-yabancı tartışması yaşanırken Ka- raburun'dakı Öğretmenler Kooperaüfı sakinlerinin ANAP'lı belediye başkamnın baskısıyla sayılamadığı bildi- rildi. Normal günlerde karşıdan karşıya geçmek için bile daki- kalarca beklenilen caddeler dün çocuklanndı. Çocuklar İzmir'in ana caddelerini oyun alanına çevirdiler. rrû KÛLTÛR SANAT BİRUĞİ ÇAĞDAŞ YAŞAMI DeSTEKLEME DERMEĞİ MMMK Saygı Duruşu Açış Konuşması Prof.Dr.Mahir VARDAR Prof.Dr.Türkân SAYLAN Saydam Gösterlsi Eşllğlnde SÖYLEVI Seslendlrme Hazıriayan Meriç VELIDEDEOĞLU Seslendirenler Günsen TUNCER Ahmet LEVENDOĞLU Açılış Müzlğl Başak ERSÖZ (Flüt) HaJe BIRGÜL (Gitar) ATATÜRK ün Gençllğe Seslenlşl Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin Genç Kadrosu 10 KASIM 1993, ÇARŞAMBA, 16.30 ITÜ Maçka Kampüsü G Anfisi MAÇKA/ISTANBUL Giriş serbesttir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle