Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29KASIM1993 PAZARTESİ
roAMDOSYASI
Erhan Çınar'tnyaşamlaölümar
YA YINA HAZIRLA YANLAR:
DENİZ TEZTEL
AYŞE YILDIRIM
EMINEALGAN
Siyasi idamlann en fazla olduğu
dönem 12 Eylül asken darbesi son-
rasıydı. 31 siyasinın idam edildıği
bu donemde binlerce kişi hakkında
idam istemh davalar açıldı. Ve dos-
yalan TBMM'de bekleyen 308 kişi
de "darağacı" run gölgesinde yaşa-
dı.
tlkay Erhan Çmar da bunlardan
birisiydi. 12 yıl cezaevinde kalan
Çınar, 7 yıl boynunda ilmiği hısse-
aerek yaşadj.
Şartu tahliyeden yararlanarak
özgûrlüğüne kavuşan İlkay Erhan
Çınar cezaevindeyken mektup-
laşüğı Nilüfer ile evlendi.
Erhan ve Nilüfer ile anne Sebile
Çmar'ın eyinde idamı konustuk.
Çınar ailesine, idam konusunda ne
düşündüklerini sorduğumuzda
önce uzun bir sessizlik yaşanıyor.
Sessizliği ilk bozan Erhan oluyor;
"Kimseye darağacınm gölgesinde
incedkbirçizgidegeçircSğigünkr
Erhan Çınar eşi Nilüfer Çınar annesi Sebile Çınar ve kardeşi Taner Çınar idam korkusunu çok yakın yaşayanlardan.
İlkay Erhan Cınar klmdlr?
Iki yargıan onayıilemahkum oldu
İlkay Erhan Çınar, 8 Şubat 1980 günü
TKP/ML TİKKO milıtanlannın Kartal-
Rahmanlar tren istasyonunda sağ gûrûşlü üç
Tekel işçisinin öldürülmesi eylemınden 40
gün sonra bır ihbar üzerine 19 mart günü
evinden gözalüna alındı. İstanbul Sıkıyöne-
tim Komutanlığı Askeri Mahkemesı'nde gö-
riilen TİKKO-1 davasında yargılanan
Çınar, 28 Mayıs 1984'te biryargıcın "beraat
etmeli" demesine karşın iki yargıan onayı ile
idam cezasma çarptınldı. Ve karar 20 Ekım
1987 günü Askeri Yargıtay tarafindan
onandı. Böylece Çınarın dosyası TBMM'ne
göndenldi. Amk her an ölüm hücresinden
alınıp darağacına götürülme süreci baş-
lamıştı.
Bu ölüm bekleyişi sırasında birçok gelişme
oldu. 12 Eylül sonrasında TİKKO örgütü-
nün çökertilmesine yardımcı olan itirafçılar
Vecdi Tapşuı jle Mehmet Altmtaş, Çmar'ın
örgüt üyesi olmadığanı açıkladılar. Çınar'ı
ihbar eden muhbir MuzafTer Çavdar baskı
alünda kaldığını, olayı görmediğini noter hu-
zurunda alınan ifadesiyle açıkladı. TİKKO
örgütü soruşturmasını yapan Askeri Savcı
Yüzbaşı Erdoğan Savaşeri de noter huzurun-
da Çınar'ın eylemle ilişkisi olmadığını açıkla-
dı. Dosyası incelendiğınde ıse duruşmalar sı-
rasında tanıklık yapanlardan hiçbirinin olay
sırasında Çınar'ı görmediği ortaya çıktı.
Ancak bütün bu kanıtlar ve tanıkJar
Çınar'ı "idamlık" olmaktan kurtaramadi.
Çmar'ın dosyası, "şartlı tahliye" gundeme
gelinceye dek TBMM nde bekledi. Ve Çınar,
1991 yıhnda cezası müebbete çevrilerek ce-
zaevinden çıktı.
Ancak İlkay Erhan Çınar'ın, bundan son-
rakı yaşamında çok dikkatli olması. hıçbir
nedenle "cezaevine" gırmemesi gerekiyor.
Çünkü, şartlı tahliyeden yararlananlar bır
daha cezaevıne girerse eski cezalanru da "çek-
mek" zorunda.
Boymmdaki ilıııikle 7yıl yaşamakyaşamay ı tavsiye etmem..." Ve ekli-
yor:
"Bana yöneltilen soru hep 'idam
hükümlüsü olmak nasıl bir duygu'
oldu. Bunu anlatabilmek gerçekten
çok güç. 'Anlatılmaz yaşanır denir
ya kuni olaylarda. İdam hükümlüsü
olmak da böyle bir duygu...."
Anne Sebile Çınar ise geçmiş
günlerin öfkesiyle. "Ben 12 sene her
gün öldüm. Mahkeme kararını tele-
vizyondan duydum. Duyduktan son-
ra bay ılmışım. Allah kimseye öylesi
günler göstermesin" diyor.
Tüm sıkıntılara rağmen hiçbir
zaman umudunu yitırmedığmı söy-
leyerek sürdürüyor konuşmasını
Sebile Çınar:
"Yargıtay da bozmadı. Muhbirin
ifadesi. savcının noterde açıklaması
da bir işe yaramadı. Bastırdılar
idamı... Bence oğluma bir sefer değil
12 yılda 12 sefer, her gün idam verdı-
ler. Ama ağlasam da sızlasam da ge-
ceteri sabahlara kadar uyumasam
da hep asdmay acağını düşündüm.
Onun bir suçu yoktu ki... Tabii ası-
lması düşüncesi bir an için bile aklı-
mdan çıkmadı. Bir asker gördüm
bayıldım, bir polis gördüm bayıldım.
Bir-iki komşuyla konuştum
bayıldım."
Erhan söze gmyor: "Ben Yargı-
tay'ın idam hükmümü kesinleştirdi-
ği anı hatırlıyorum. Başka koğuşta
bulunan arkadaşlar araiarında 'söy-
leyelım mı söylemeyelım mı" diye
tartışmışlar. Sonunda beni pencere-
ye çağırıp 'Onaylandı' dediler. Bek-
lemediğim bir sonuç olmadığını
anunsıyorum. Ama yine de suçsuz
okJuğum için bir gün şu y a da bu bi-
çimde aklanabileceğim şeklinde bir
düşünce vardı. Hükmümün onay-
landığı haberinin ardından iki saat
saz çaldım. İki saat sonra güniük ya-
şamımı. karan duymadan önceki
baliyle sürdürmeye başladım.
Şimdi şunun altını çizmek lazım;
bu ülkede ilgisi olmayan bir olaydan
dolayı yargılanan sadece ben deği-
lim. Hiç olmazsa bugün sizin
karşınızda söyleşi y apma şansına sa-
hip olanlardanım. 12 Eylül'ün 50.
idamı Erhan Çınar olabilirdi."
'Ter boşandı'
Kendisinin cezaevinde bulundu-
ğu süreç içinde bir kaç kez cezalann
ınfazının gündeme geldiğini anla-
tan Erhan şunlan söylüyor:
"Şartlı tahliye çıİanâdan 6 ay
önceydı. Hükümet, eylem yapan
örgütün idam hükmü kesinleşen
mılitanlannın infaz edileceğıni açı-
kladı. Bu haberi televizyondan ışit-
tiğimde şöyle sırtımdan aşajbya bir
terin boşaldığını anımsıyorum."
Bir süre sonra sözlerin yanlış an-
laşıldığım da televizyonda dınledi-
gini söyleyen Erhan. "Keyfi olarak
ınsanın istediği zaman ya da canı
sıkıldığı zaman 'asanm ha' demesi
nasıl açıklanabilir? Bn olsa olsa 'Bir
insana işkencerun en alasımn yapı-
lması" diye taıumlanahilir" diyor.
Erhan'm eşi Nilüfer ısesöze "Her-
hangi bir acıyı yaşadığınızda söyie-
diğiniz tek şey "canım yandı" olur.
Ama canınm nasıl vandığını somut-
lamak, anlatabilmek çok zordur..."
diye başlıyor. Her an idamı bekle-
nen bir insanı sevmenin, bu ınsanı
beklemenın nasıl bır duygu olduğu-
nu anlatamıyor Nilüfer, uzun uzun
düşünerek konuşuyor:
u
Ben olayı belki de bir annenin
yaşadığı yoğunlukta yaşamadım.
Ama seven bir kadın olarak ya-
şadım. Bir insanın gece uykudan bü-
yük bir panikle uyanmasmı düşü-
nün. 'Bir aksilik olur da asarlar' dü-
şüncesiyle uyanmayı... Çoğunlukla
umutlu baktım. Bir de şunu söyle-
mek istiyorum; benim Erhan'ı bekle-
>iş sürecim, 10-12 yıl eş bekleyen in-
sanlardan daha farklı. Çünkü bir
başka insan çocuğunu o kapüarda
büyüttü. Ben o kaptda y alnızdım, sa-
dece yüreğimle gittim oraya."
Erhan"la şöruşmesının ardından
her seferinde ağladığını söyleyen
Nilüfer, cezaevi görüşlerini şö>le
anlatıyor: ""Görûşlere gittiğinizde
bütün berşeyi unutuyorsunuz. Par-
maklıkları, askerleri, gardiyanları
unutuyorsunuz. Kısacık süre içinde
birükte yaşıyorsumız. Pencere açı-
ksa arkadan bir tenin kokusu geli-
yor, onu duyuyorsunuz. Ama dışarı
çıktığuiızda bir gün bunlann da ol-
mayacağı kaygısını duymaya başlı-
yorsunuz.. Çok ağlamışımdır
Bartınia İstanbul arasında..."
Osmanlı imparatorluğu'nda İdam
Şer'ihukuka göreyaşama son vermek
Osmanlı dönemınde. suçlar
ve cezalar "Fıkıh" denilen İs-
lam Hukuku ve "Ukubaı" adı
verilen ceza hukukuna göredü-
zenlenıyordu. Ancak her ikisi
de kapsamca sınırlı olduğu için
genel ilkelerden çok somut
olaylara göre düzenleruyordu.
Osmanlı'da, vargı düzenleri şe-
riat yöntemlerinin dışında gele-
nek-göreneğe. kamu yaranna
ve siyasete dayanıyordu Os-
manlı sultanlan, "uynıklan, ha-
kimlerin yani yetkililerin zul-
münden korumak" için çıkan
yasalann şer'i hukuka uygun
olması için çaba harcıyordu.
İslam Ceza Huİcuku'nda
ölüm, hapis ve para cezalanyla
birlıkte başhca ceza türlenru
oluşturuyor İslam Hukuku ve
onun esinlendiği Roma Hu-
kuku'nda "ivBas" da en çok uy-
gulanan cezalardandı. Buna
göre, bir gözü çıkanlan ya da
bir eli kesilen kişi, bunu kasten
yapanın aym gözünün çıkanl-
masını ya da elinin kesilmesini
ısteyebılirdi. Kısascezasınınya-
nısıra. bir çeşit tazminat olan
"diyet" de uyjşulanan cezalar
arasındaydı. Örneğın ölen kişi-
nın yakınlan ya da yaralanarun
kendisi kısas yerine dıyetı tercıh
edebilir ve bır çeşit tazminat is-
teyebihrdı.
İslam Hukuku'ndaki kısas ve
diyetle ilgili hükümler, 1926 ta-
rihlı Türk Ceza Kanunu'na ka-
dar yürürlükte kaldı. Osmanlı'-
da geçerli olan para üzerinden
yapılan hesaba göre bir erkeğın
diyeti 100 deve; bin dinar altın;
10 bin dirhem gümüş iken
kadınm dıyeu bunun yansıydı. Köle
ve cariyenin dıyetı ise satış değeri ka-
dardı. İslam Hukuku'nda ölüm ce-
zalan: kısas gereğı ya da "had"'
(Çoğu Kur'an'da belirlenmiş Tanrı
buyruğu ve kovuşturulmaları zonınlu
olan suçlara ilişkin cezaiar. Zina bu
suçlara giriyor) olarak veya "siyase-
ten" verilebilir.
İslam Hukuku'nda. Roma'dan
çağdaşceza hukukunageçen "Kanun-
suz suç ve ceza olmaz" baş ilkesi ge-
çerlı değil.
Osmanlı Ceza Hukuku'nda mür-
ted (İslam'dan dönme) suçu işleyen-
ler hakkında idam cezası istendığıne
ılışkin örnekler var. Sonradan müs-
lüman olan Gıntli bir Rum'un öy-
küsü şöyle:
Vezir Girit'i kuşatüğı zaman müs-
lüman olan Rum. Sakız'da evleni-
yor Ancak bazı hoşnutsuzluklar yü-
zünden buradan kaçarak Maltalı
korsanlara katılıyor. Onlarla bırkaç
Osmanlı döneminde idamlar zaman zaman cengele asüarak gerçekleştirildi.
>il kaldıktan sonra 1676 yıknda
Eğriboz adasına ındiğinde yakala-
nıyor. Arkadaşlan küreğe; o ise ka-
lenin üzerindeki büyük toplardan
birinın içine konularak atılma ce-
zasma mahkum ediliyor ve ceza uy-
gulanıyor.
Kelleyi koltuğa almak
Osmanlf da, bir mahkumu hemen
öldürmeyıp acı içinde yavaş yavaş
canını almak için "cengele asma",
"kazığa gecirme" yöntemleri uygu-
lanıyordu Osmanlı'da uygulanan
bır idama tanık olan bır Avustur-
yah, "kelleği koltuğa almak" deyi-
minın nereden geldiğini anlatıyor:
"Bir Türk'ün kafasının nasıl kesil-
diğine şahit oldum. Bir sabah sokak-
ta yürürken öteki köşede toplanmış
olan bir kalabalık dikkatimi çekti.
Biraz sonra ka> asların kollanndan > e
ellerinden yakaladıklan bir adamı ite
kaka bulunduğum tarafa doğnı getir-
diklerini gördüm. Sokağın en müsait
yerinde durdular ve halkı geriye iterek
müsait bir yer açtılar. Ortadaki alan-
da iki kişi duruyordu. Bunlardan biri
yaşuca, iğrenç görünüsiü bir adamdı;
diğeri genc, çok yakışıklı, iyi giyimli
bir efendiydi. İlk baktşta bu gencin
pervasız adımlarına. vekanna bakan-
lar, onun ka\ asların amiri olduğunu
sanırlardı. Halbuki ölüme gidiyordu!
Orta yere gelince. ne yapacağmı bi-
len bir kişi edasıyla diz çöktii, ellerini
arkasında bağladı. İğrenc suratlı cel-
lat. gayri ihtiyari çalışmasına engel
olur diye gencin ellerini sicimle bağ-
ladı. Sonra başındaki kavuğu aldı, te-
pesinde uzun bırakılmış saçı düğüm
yaparak kısalttı ve san'atındaki us-
talığını göstermek için kafasını hafif
düzelttikten sonra suçluya oynama-
dan, sıkı durmasını tembihledi ve bir
darbe ile mağrur başı taşlara yuvar-
landı...
Gencin katti için yapılan ha-
zırlık iki dakika bile sürmemiş-
ti. Bu kısacık süre zarfında cel-
lat mı, yoksa ölüme giden genç
mi daha kendine hakimdi, bir
ayırım yapamayacağım. Ama
cellat palasını ha>aya kakurdı
ve bu vaziyerte gence sucumı
söyledi:
- Padişah efendimize karşı is-
yan. fesada teşvik ve saire...
Kanımı donduran bu kor-
kunç saniyeleri herkes gjbi ne-
fes almadan yajadun. Ecelin
alnma damga vurduğu genç, he-
pimizden soğukkanlı görünü-
yordu. Çaresizlik içinde kendi-
sini dikkade seyrediyordum;
çok yakışıklı bir insandı; san
yağız teninde bir ürperme, bir
titreyiş göremedim. Halbuki,
öldürüleceği söylenen bir in-
sanın korkudan tirreyeceğini
sanırdım.
Genç adam suçlaruıı sayan
celladın sözlerini dinledikten
sonra yüksek sesle hay kırdı:
- Ey Mahmud? Hiçbir suçum
olmadığı halde beni ölüme mah-
kum ertin. Günahun boynuna
olsun!
Birkaç kelime daha söyle-
mek istediyse de cellat sabırsı-
zlanarak sözünü kesti ve "Hay-
di. hazır mısın?" diye sordu.
Genç adam duraladı ve artık
herşeyden vazgeçerek, melekle-
rin hayali içinde yiğit bir sesle
cevapverdi:
- Hazırun!
İşte. toprağa ymarlanan baş,
böyle bir pala darbesiyle kesiİ-
di. Başsız bedenden bir kan der-
yası ftşkırdı. boyunda raşeler
bir süre devam edip kayboldu ve bir
hayat bedenden uçup gitti. İşini ba-
şarmış olan canavar, palasından
akan kanları ölunün elbisesine silerek
temizledi. Sonra güneşe doğnı çevirip
üzerinde leke kalıp kalnıadığına
baktı. O esnada gerek kendi benli-
ğimde, gerekse çevTede toplanmış
• olan Türklerin yüreklerinde öylesine
büyük bir dehşet. öylesine derin bir
nefret hakim olmuştu ki, o hain cel-
ladı elimize bıraksalardı. sonsuz bir
zevk ve sevinç içinde parça parça
edebilirdik... Cellat cesedi düzeltti,
başını koltuğunun altına yerleştirdi;
yardımcısı hasıl olan kan taba-
kalarım temizler gibi davrandı. Kor-
kunç sessizlik içinde seyredenlerden
birer ikişer cksilmeler oldu ve ahali
ağır ağır, keder dolu kalplerine elleri-
ni bastırarak aynldı. Genç Hasan,
uzatıldığı sokakta yirmidört saat ter-
kedildi; gelen geçenler seyretti, kö-
pekler çevresinde dolandı.
PfOf. Dr. TÜRKKAVA ATAÖV
Mehmet Kahramanidama onay vevndyor
• Devlet Bakanı, SHP milletvekili, hukukçu ve sade bir vatandaş olarak idam cezasına
onay vermediğini söyleyen Kahraman,' Cinayet, şiddet, terör hukuk dışı eylemdir ve tüm
insanlık, toplum, hukuk buna karşıdır. Ama. hukuk devletinde, ibret olsun diye, kişinin
yaşam hakkmın ortadan kaldınlması; çağdaş anlayışa, hukuka, insanhğa uymaz.'dedi.
IŞIK KANSU
Mehmet Kahraman
ANKARA - İnsan haklanndan so-
rumlu Devlet Bakanı Mehmet Kahra-
man, idam cezasına kesinlikle karşı oldu-
ğunu belirterek. "Sucun vasfı ne olursa
olsun. hukuk devletinde insanın yaşam
hakkını, hukukla ortadan kaldumak
mümkün olmamalı" dedı. Halkın ırade-
sıyle seçılmış olan milletvekillennın do-
kunulmazüklannın kaldınlmasmdan
yana olmadığını ıfade eden Kahraman,
can ve mal güvenlığını tehdit eden
şiddete, nereden gelirse gelsın karşısın-
da olduğunu vurguladı.
Kahraman,ınsan haklanndan so-
rumlu Devlet Bakanı. SHP milletvekili,
hukukçu ve sade bır vatandaş olarak
idam cezasına onay vermediğini söyle-
di. Kahraman, idam cezalanna ılışkin
göruşlenni şöyle açıkladı:
"Hukuk dtşı hareketlerie insaniann
yaşam hakkı ellerinden aunabilir ki.
herkes bunu nefretle kınıyor. Cinayet,
şiddet, terör öyledir. Hukuk dışı eylem-
dir ve tüm insanlık, topJum, hukuk buna
karşıdır. Ama, hukuk devletinde. ibret
olsun diye. kişinin y aşam hakkmın orta-
dan kaldınlması; çağdaş anlayışa, hu-
kuka, insanhğa uymaz. Türkiye'dc,
1983'ten bu yana, idam cezasının uygu-
lanmaması memnuniyet verici gelişmey-
di. Şimdi. insan haklannın birinci dere-
cede önem kazandığı bir donemde. insa-
nın yaşam hakkını, hukuk kurallarıyla
ortadan kaldımıak kadar ters bir olay
olamaz. Bu cezaya çarptırılmış olan in-
san; hukuku tanımayarak, çok vahşiya-
ne suç işlenûş olabiiir. Ama, varuğını
hukukla ortaya koyan devlerin, kişinin
yaşam hakkını ortadan kaldırması, bu-
günkii çağdaş anlayışa, hukuk devleti
kayramına uymaz.'"
İdam eezasına carptınlmış insan-
lann. cezaevlennde kalmasmın devlete
külfet geürmeyeceğinı savoınan Kahra-
man, "Nasıl ki, kurtuluşu olmayan has-
talığa rutulmus bir insanın yaşamından
ümit kesiuniyorsa, ne kadar vahşiyane
bir suç işlemiş olursa olsun. o kişinin is-
lah edileceğinden de ümit kesilmez" diye
konuştu Kahraman, TBMM Adalet
Komısyonu'nun bir idam cezasını
onaylaması karşısında hükümetin
tavnna ilişkın soruya şu karşıbğı verdi:
"İdam dosyası, hükümetin tasamıfu-
nun dışmdaki yargı organlarından Mec-
lis'e geldi. Dolayısıyla, dosyanın duru-
munun, hükörntti üyclerini bağlayıcı bir
yönü yoktur. İdam konusu, parlamento-
da veya oyumun geçerli olacağı hangi
kurumda gündeme gelirse gelsin, benim
oyum, 'hayır'dır. Oyumun hayır' ol-
masıyla, bunun sonucunu önleyebilir mi-
yim, önkyemez miyım. o ayn konu.
Ama ben, idama kesinlikle karşıyım."
Devlet, ölüm
cezası veremez!Türkıye, 1984"ten bu yana idam cezalannın uygulandığını
görmemiştır Özellikle bunca yılbk aradan sonra TBM Meclisi
Adalet Komisyonu'nda idamlann onaylanmasına karşı
çıkmak zorundayız. Devlet yurttaşmı, suçlu olsa bile bilinçlı
olarak katledemez. Bir kişjpm yaşamını sona erdirmek
müdahalenin en doruk noktasıdır Birisinin bacağından
asılmasma "işkence" deyip ıtiraz ederken. bu kez boynundan
asılmasım. hem de devlet karanyla ve eliyle asılmasını
onaylayamayız. Bu tavirsuçlunun salıverilmesini istemek
değildir. Ancak ırza geçenin ırzına gecmek gibi bir karar
venlebiliyor mu kı bırini öldüreni biz de tutup öldürelim/
Birinin bedenimn duyarlı yerlenne elektrik vermek hoş
görülmüyorda. tüm
vücuduna elektrik
venp öldürmek daha
ıyi bırhareketmi?
Suçlunun bircezayı
hak ettiği kuşkusuz.
Öteyandanceza
dağıtımımn adil
olmadığı da doğru.
Gelışigüzel, maksatlı
ve siyasal bır baskı
aracı olarak venldiği
devakidir. Ünlü
yargıçlardan bin
(Thurgood
Marshall) şöyle der:
"İdam cezasının yükü
fakirin, cahiün ve
toplumdan nasibini
aunayanlann
strtmadır."
De\ letin kişiyı Törkkaya Ataöv
inançlanndan ötürü içeri tıktığı ve idam sehpasına ittiği
örnekler de vardır. Kaldı ki yanlış kararlann verildiği de
bılinen bir gerçektır. Ama ölüm karan. eğer uygulanırsa
dönüşü olmayan bır karardır.
Ama diyelim kı sanık gerçekten suçludur. Çoğu kez böyledir
de. Bircezayı hak etmiştirde. Ama intikam gibi verilen bir ceza
olumsuz bırcezadır. Kurbanın aılesınin ve biraz daha geniş bir
çevrenin öç alma duygusunu tatmin eder, o kadar. Kendi
başına suçu önlemez. idam cinayetleri sona erdirmez.
uyuşturucu ticaretinin kökünü kazımaz. fahişeliğe son vermez.
Aynı kişinin ay nı suçu bir daha işlemesini tabii kı önler, çünkü
kişiyi ortadan kaldırmıştır. Ne var ki çeşitli ülkelerde yapılan
araştırmalar ölüm cezalannın suç işleyecek olanlan bu yoldan
alıko\Tnadığmı göstermektedir. Orneğin bır Birleşmiş
Milletler raporu idamlann yaşam boyu hapisten daha
durdurucu bır rol oynamadığını kanıüıyor.
Öte yandan ölüm cezası temel bır insan hakkmın
çiğnenmesidir. Bu nedenle genel insan haklanndan ayn
düşünülemez. Tüm ulus adına uygulanma iddiasında olduğu
için herkesi ilgilendirir. Böyle bir ceza herkesi
zalimleştirmektedir. Eğeramaç toplumu korumaksa. toplum
onu korumaya değer ölçüleri ortadan kaldırarak korunmaz.
İdamlık kişi diyelim ki binnı öldürdü. Bu çok ağır cezayı
gerektıren son derece vahşi bir eylemdir. Ancak devletin bir de
onu öldürmesiy le katlın ne denli kötü bir şey olduğu
kanıtlanmış olmaz. İnsan haklan yalnız en iyilerimiz için değil,
aym zamanda en kötü olanlanmız içindir de...
12 Eylül 1980 sonrası
infaz edilen idam cezalan
ABDÜLAZİZ KILIÇ - Kadıköy 3. Ağır Ceza MahkemesT-
nin 18 Aralık 1981 günü adam öldürmek suçundan verdiği ka-
rar, 25 Mayıs 1983 günü sabaha karşı Edırne Kapalı Cezaevi'-
nde uygulandı.
SELÇUK DURACIK \e HALİL ESENDAĞ - Sağ görüşlü
samklar. 17 Eylül 1981 tanhinde İzmir Sıkıyönetim Komu-
tanlığı 2 Numaralı Askeri Mahkemesi'nce adam öldürmek su-
çundan idam cezasına çarptınldı. Duracık ve Esendağ, 4 Hazi-
ran 1983 günü sabaha karşı İzmır Buca Kapalı Cezaevi'nde asi-
larak idam edüdiler.
ILY.4S HAS - Devrimci Yol örgütü üyesi olduğu belirtilen
samk hakkında Izmir Sıkıyönetim Komutanlığı 2 Numaralı
Askeri Mahkemesi'nın 18'Ocak 1982 günü TCK'nın 146/1.
maddesi uyannca verdiği karar, 7 Ekim 1984 günü sabaha
karşı İzmir Buca Kapalı Cezaevi'nde uygulandı.
HIDIR ASLAN - Tariş olaylan sanığı sol görüşlü Hıdır As-
lan. Ismail Levent Aksan ve Ali Akgün'le birlıkte 29 Temmuz
1981 günü İzmir Sıkıyönetim Komutanlığı 1 Numaralı Askeri
Mahkemesi'nce TCK'nın 146-1. maddesi uyannca idam ce-
zasına çarptınldı. Aksan ve Akgün'ün idam kararlannın bo-
zulmasına karşın Aslan 25 Ekım 1984 günü saat 06.25'te Bur-
dur Kapalı Cezaevi'nde asıldı.
Kaynak:
Reha Öz "Ben Devletim Asanm", BDS Yavınlan