Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET2 29 KASIM 1993 PAZARTESİ
6
Dünya 'dikkuyruk ördeği' nüfusunun yüzde yetmişi bu gölde kışhyor
Burdur Gölü'nün maskotlan tehlikedeGÜLÇİN İLCİ
BURDUR - Burdur Golü'nde kı-
şlayan dikkuyruk ördekler. artan av
baskısı ve kırbüğin pençesindeki göl
ile birlikte yaşama şanslanru da yiti-
recekler. Devlete ait dört fabrikanın
kırlettiğı gölün kıyısında yapımı
sûrdüriilen 160 fabrika kapasiteli Is-
parta organıze sanayi bölgesi ve Is-
parta havaalanı; Burdur Gölü ve
soyu dünya çapında tehlike altında
olân dikkuyruğun ölüm fermanı
olacak.
Merkezi Ingiltere'de bulunan Şu
Kuşlan ve Suîak Alanlar Birliği ile
Doğal Hayaü Koruma Derneğı ve
Burdur Beledıyesi'nin 3 şubat - 10
mart tarihleri arasında gerçekleştir-
dio "Burdur Gölü ve düny adaki nü-
fusunun yûzde 70'i bu gölde kışlayan
dikkuyruğun ilişkisini belirleme araş-
tuTnası"run sonuçlan açıklandı
İngilizce olarak yayımlanan kı-
tapçıkta. Burdur Gölü'nü. 'Chiro-
nomoid' adb kırmızı kurtçuklar ve
kış aylannda donmadığı için tercih
eden dikkuyruk ördeklerin, avcı-
lann ve martı kolonilerirun yoğun
baskısı altında olduğu vurgulandı.
Amacı. dikkuyruğun davranış
ve beslenme ekolojisinin incelen-
mesi olan "Burdur Gölü'nde Dik-
kuyruğun Kış Ekolojisini Araştırma
Projesa"nin sonuçlanna göre göl-
deki su kuşlannın azalmasının ne-
deni, besin kaynaklanndaki azal-
ma değil. SEK ve Keçiborlu Kü-
kürt atıklannın göle ulaştığı bölge-
lerde sanılandan oldukça fazla
rastlanan kronomıdlerin boy-
lannın küçük olduğu belırlenen
araştırmada, kirliliğin göldeki be-
sin maddelerini doğrudan etkıle-
> on yıllarda, dikkuyruklarm sayısındameydana
gelen azalmanın, sanıldığı gıbi, besin kaynaklannın tükenmeye yüz
mediği. ancak yapısı üzerinde etki-
ler yapabileceği saptandı.
Sediment akımı sonucu gölün
dennliğınin azalmasının, besin kay-
naklannın azalmasında en önemlı
etken olduğu kaydedilen kitapçı-
kta. "gölün giderek dolması ve ku-
zeydoğu kıyı şeridinin çekilmesi,
kronomidlerin yaşamalarına uygun
ortamın ortadan kalkmasına yol
açıyor. Gölün kuzeydoğu kıyılan-
nda 2 ila 10 metre arasında olan yer-
ler giderek azalıyor" denildı. Göl
suyuna nıtrat ve fbsfat gıbi zengın-
leştirici maddelerin kanşması so-
nunda bitki varbğının zenginleş-
mesı ve çözünrnemiş oksijen toplu
balık ölümlerinin nedenı olabilece-
ği belırtilen raporda. dikkuyruğu
doğrudan tehdit eden faktörler
şöyle sıralandı:
"- Avcılar: Dikkuyruk saf bir ör-
dek ve hareket yeteneği az. Kıydara
çok yanaşıyor, kolay a>lanıyor.
- Martı kolonileri. dikkuynıklara
doğrudan saldırıyorlar. Son yıllarda
kış say unlannda martı say ısının art-
ması, kirliliğin göstergesi. Bu da göl-
deki doğal denge için tehdit. Dikkuy-
ruklar için doğrudan tehdit."
Burdur Gölü'nde 1991 yılındaya-
pılan kış sayımında 11 bin olan dik-
kuyruk sayısının son iki yılda azal-
masının "çok ilginç" dıye nıtelendi-
rildiği araştırma raporunda azalma-
nın nedenlen üzerinde de duruldu
ve bazı varsayımlar ortaya atıldı.
Buna göre,
- Kışlama alanlannda değişme ol-
muş olabilir.
- Dikkuyruklann yaz aylannı ge-
çirdikleri Bağımsız Devletler Toplu-
luğu'nda keşfedılmemiş yerler ol-
ması olasılığı.
- Kötü hava koşullannda yüksek
dalgalara dayanamadıklan, kolay-
ca boğulduklan varsayımı.
- Çok düşük bir üreme başansı,
- Her ne kadar sözü edilen fabri-
kalar kronomıd larvası üzerinde
doğrudan etki yapmıyorsa da orga-
nik kirleticilerin göl ve endemik tür-
ler üzerinde etki yapması olasılığı.
Isparta organize sanayi bölgesi ve
Isparta havaalanınm gölün doğal
dengesinin bozulmasına yol açabile-
cek en büyük tehdit olduğu vurgula-
nan raporda. 'organize sanayi bölge-
si ve havaalanı için ÇED yapılmasf,
Burdur kanalizasyonunun arıtma te-
sisi yapılmadan çaltştırılmaması' ve
'su se>iyesindeki düşüşün belirlene-
rek, buna bağlı olarak da sedimantas-
yonun azaltılması için erozyon kont-
rol çalışmalannuı hızlandırılması'
önensınde bulunuldu.
Raporda, göl için yapılması gere-
ken araştırmalar da şöyle özetlendi:
"Düzenli olarak göl suyunun kim-
yasal vapısının incelenmesi gereki-
yor. Özellikle Keçiborlu Kükürt
Fabrikası'nın yarattığı kirliliğin
analizi yapılmau ve kükürt atıklannı
göle taşıyan Adalar Çayı incelenme-
li. Atıklânn. gölün PH değeri üze-
rindeki etkileri sürekli araştırılmalı.
Kronomidlerin gölün ekolojik değişi-
tnine dayanıklılığı tespit edilmeli.
Yazın hangisinin göldeki üretkenliği
etkilediğini ortaya çıkarmak için
nitrat ve fosfat düzeyleri araştın-
Imalı, buna göre de arıtma sistemle-
rinde tercihler belirlenmeli. Gölün
son yüzyüdaki kirlilik sonucu değişi-
mi, alg topluluklarındaki değişûnler
analiz edilmeli."
İyileşmeyen
yaralan
ciddiye alın
İZMİR (AA) - Ege bölgesinde
son yıllarda deri kansenne çok
sık rastlandığı belirtilerek.
özellikle açık tenli \-e orta yaştakı
kişilerin uzun süre geçmeyen
yaralanru derhal doktora
göstermeleri gerektiği bildinldi.
Ege Ünıversitesi Tıp Fakültesi
Dermatoloji Anabılım Dalı
Başkanı Prof. Dr. Sezer Erboz,
Ozon tabakasındaki delik
nedeniyle son yıllarda özellikle
Ege bölgesinde den kanserleri
sayısında büyük arüş olduğunu
söyledi. Açık renk tenli ve sürekli
güneş ışınlannm altında
bulunmak zorunda kalan
kişılenn daha fazla nsk taşıdığını
belirten Prof Dr. Erboz, şöyle
devam ettı:
"Cilt ultraviyole ışınlarla buruşur,
incelir ve güneş keratozları oluşur
Basit bir leke halinde başladığı için
ciddiye almmaz. Ancak daha
sonra üzerinde y ara oluşur. Habis
hızlı gelişirken, iyi huy lu olanı
daha uzun sürede gelişir. Genelde
yüzde ol uşur. Orta y aşlı >e
bağışıklık sistemi zay ıflay an
kişilerde, cilt y apısı >e mesleğin de
etkisiy le getişbbilir."
Deri kanserlennin özellikle erken
fark edilmesiyle yüzde 90'lara
varan oranlarda tedavı imkanlan
olduğunu anlatan Prof. Dr
Erboz, iyileşmeyen yaralan olan
kişilerin mutlaka bır doktora
görünmeleri gerektiğıni bildırdı.
Dudak ve yüzdeki kanserleşmiş
yaralann çok tehlikeli olduğunu
anlatan Erboz, şunlan söyledi:
"Bu bölgelerde oluşan yaralar,
hastalığın iç organlara
taşuunasına ve füm vücudu
sarmasına neden olabilir. Bunun
yanında renkli benlere de ayrıca
dikkat edilmelidir. Çünkü bu
benler, en tehlikeli kanser türüne
dönüşebileceği için y ılda en az bir
kez doktora görünülmelidir."
Prof. Dr. Erboz. Dermatoloji
Bölümü'nün. Radyasyon
Onkolojısı Anabılım Dalı ile
ortak birçalışmaya gırerek deri
kanserlennin etkin tedavisi
üzerinde çalışmalar yaptıklanru
sözlenneekledı.
Balerinler, çok
sıkkemikiliği
hastalığına
yakalanıyor
LONDRA (UBA) - Kemik iliği
hastabğına en çok balerin ve
baletler yakalandığı için bu
hastahğm ilacı
aranırkenbalerinlerle
baletler"koba>" olarak
kullanılmaya "başlandı.
Kemik iliği hastahğına
(osteoporosis) çare arayan
Birmıngham Kraliyet Balesı'nin
sağlık hizmetlennden sorumlu
Dr. Victor Cross, hastalığın ilk
belııtilerinı tespit edebilmek
amaayla uzun yıllar rejım ve
prova yapan bale sanatçılan
üzenndeçalıştı.
Ulusal Osteoporosis Kurumu
tarafından sağlanan mali
yardımla gerçekleştirilen
araştırmada, klasik bale
sanatçılannın üçte bırinden
fazlasının söz konusu hastabğa
yakalandığı ortaya çıktı.
Dr Cross, hastalığın 60 yaş
üzerindekı kadınlann yüzde
25"inı erkeklenn ise yüzde
10"unu etkilediğini belirterek
şunlan söyledi:
"Araştırmalarunız hastalığın
dengesiz beslenen kadınlarda
sıkça görüldüğünü ortay a
koymuşrur.
Hastalık başta bale sanatçılan
olmak üzere en sık buz
patencileri. olimpik atletler ve
jimnasrikçiler arasında
göriiimektedir.
• Bale sanatçılan için en tehlikeli
dönem, yetişkirılik çağıdır. Bu
dönemde y etersiz beslenme, çoğu
zaman ileri y aşlarda kemik iliği
hastalığına yol açar."
Annenin sıcaklığı
Adı: Tango. Türii: Safkan Kangal. Day anıklılığı. sadakatı, gözüpekliğiy le ünlü şu ünlü
kangallardan biri. Gebe kaldığında hiç büy ütmedi işi. Öy le nazlanmayı, aşerme
numarasıyla olur olmaz şeyler istemey i aklının ucundan bile geçirmedi. Doğum günü
geldiğinde de öy le. Ortalığı velveley e filan vermedi. Doğum sancıları başladığında, çok
yakıruna gelenler hafif bir inilti duyduîar o kadar. Sonra, orada, kulübeciğinde. tek başına
sessizce doğurmaya başladı. Bir, iki, üç... derken tam on bir "bebek it" getirdi düny ay a.
Sorumlu bir anne gibi her birini tek tek yaladı. Temizledi. Ortaya çıkan avuç içi kadar.
kapkara, kıpır kıpır y aratıklara bakıp "Bunlar köpeğe değil, fareye benziyorlar biraz" filan
diyenler oldu ama, o alışıktı. Ne de olsa ikinci doğumuy du bu. Güçlü içgüdüleriy le
"enikleri"ni y alay ıp temizlerney e devam etti. ^ alanıp, taranıp adama (y ani köpeğe) dönen
veletler de içgüdülerine uy up. yumuk gözlcri. pembe patileri te pespembe dilleriy le annenin
memelerine > umuldular. O ak, sıcak \ e büy ülü SJV ıyı oburcasına emmey e bâşladılar. On bir
"it"e. on bir meme düşmediğinden birbirlerini arsızca, utanmazca irip kaktılar. Tango koca
patisi ile y eterince emenleri dışarı iterek, aç bekley enleri karnına çekerek hepsini emzirdi.
Bir ara kamerasıy la kendisine \ e bebeklerine yaklaşan foto muhabirine kuşkuy la baktı.
Ama endişelenmeye gerek olmadığını da çabucak sezdi. \ eletler kıpır kıpır karnının,
patilerinin, başının, boynunun çevresinde, altında, üstünde ovnaşırken. hak edilmiş bir
doğum yorgunluğu ile bu pozu verdi.(Fotoğraf: GARBİS ÖZATAY)
'Içme
sulanna
flor
katılsın'
BURSA (AA) - Diş sağlığının
korunması açısından "flor"un en
önemlı mineral olduğu, kışılerdekı
dışçürümelennın önlenmesı için
de ıçme sulanna mutlaka flor
katılması gereküği bildirildı.
Bursa Dış Hekimleri Odası
Başkan Yardımcısı Haluk Yüce,
diş çünımelerinın genellikle kişinin
yaşadığı yer. beslenme şekli ve
genetık yapısıyla doğrudan ilgili
bulunduğunu, ancak en önemlı
nedenın vücuttakı flormiktannın
eksıklığj olduğunu bıldirdi
Florun diğer mıneraller gibi
gıdalarda bulunmadığına ve
kışının florihtiyacını ya içme suyu
ile y a da dil altı tabletler vasıtasıyla
karşıladığına dikkat çeken Yüce,
ıçme sulannın mutlaka
florlanması gerektiğıni söyledi.
Ülkemızde 1960"lı yıllarda pilot
bölge olarak seçılen Isparta'da
ıçme sulannı florlama çahşması
başlatıldığını. ancak o zamandan
beri sulann bir daha
florlanmadığını kaydeden Yüce,
bu yüzden ülkemizde diş
rahatsızlıklannın fazla
görüldüğünü ifadeettı.
Yüce. "Diş çürüklerinin önienmesi
için Sağlık Bakanlığı"nın sağlık
müdürlükleri aracılığıy la
barajlardaki flororamnı belirleyici
çalışma y apması ve barajlara belirli
oranlarda flor katması şarttır"
dedı
Hamıle kadınlarda flor
takvıyesinin hem anne. hem de
çocuk sağlığı bakımından daha da
önemlı olduğunu v urgulay an
Yüce. İsveç. Isvıçre. Norveç ve
Batı Almanya gibi ülkelerde
koruyucu hekımhk hızmetlennde
hamıle kadınlann floriçeren tablet
kullanmalannın zorunlu
olduğunu anlattı Buuygulama
sayesinde (sveç'te dış sorunu olan
kişilerin hızla azaldığına ve
ülkedeki 3 dış fakültesinden
birinın ış olmadığı ıçın
kapandığına değındi.
Karun Hazinesi gibi bir gün o da vatanına dönecek mi?
Zeus Sunağı Almanyalı olalı yüzyılı geçti
GÜRHANTLTV1ER
Çok yüksek. çok görkemli Berga-
ma Akropolü'ne, aşağıdan. Ber-
gama'nın ana caddesinden, ya da
biraz dışandan, Asklepion'dan ba-
kıldığında. restore edilmekte olan
Trajan TapınağVnın. ınsanı biraz
yadırgatan bembeyaz kolonlannın
ve dimdik tiyatronun yanı sıra iki
tane de çam ağacı görülür.
Eskiden, ama çok eskıden. örne-
ğin bundan 3000 yıl önce. o çam
ağaçlan elbette ki yoktu. O zaman-
lar. o tapınak, o tiyatro da yoktu,
çünkü Bergama Krallığı, dolayısıy-
la da, o anıtlan yaptıran Bergama
krallan yoktu.
Bu krallık. İ.Ö. 3. yuzyılda kurul-
du ve çok değil, topu topu 150 yıl
kadar sürdü ama, hani neredeyse.
kendine iyi bakan, biraz da şanslı
olup, uzun yaşama rekoru kıran bir
insanın yaşam süresi kadar olan. bir
devlet sözkonusu olduğunda ise çok
kısa sayılabilecek bu süre içınde,
Anadolu'ya ve dünya uygarlık. si-
yaset, mımarhk ve sanat tarihine
damgasını basmayı pek iyi bıldı.
Çoğu Attalos ve Eumenes adını
taşıyan Bergama krallan. 300 metre
yükseklikteki Bergama Akropolü'-
nü. nıce görkemli anıtla donatmak
için köleleri. halkı kıyasıya sömür-
mekten tutun da zamanın süper
gücü Roma'yla ustaca flört etmeye
kadar. ellerinden gelen her şeyi yap-
ülar.
Işte bu anıtlardan biri de, I. Atta-
los'un, "barbar" Galat'lara karşı
kazandığı zafenn anısına, halefi II.
Eumenes tarafından yaptınldığı ve
genellikle Zeus Sunağı olarak bilın-
mekle birlikte. hem Zeus'a. hem de
Athena'ya adandığı sanılan unlu su-
naktır.
Bu sunak. haylı önemlı bır yapı-
dır. Öyle kı. yaİruzca adını bıİdığı-
miz. hakkında başka bir şey bilme-
dığımız. Romalı yazar Lucius Am-
pelıus. "Liber memorialis'Me, yani
"Anümaya değer yapıtlar kitabf-
nda. "Pergamo ara marmorea mag-
na, alta pedes quadraginta cum ma-
xûnssculpturis", yanı, "Bergama'da
kırk ayak yüksekliğinde, çok bol
beykeUi, mermer bir sunak vardır''
diye yazmıştır.
Bu yapı, bır kez daha yineleye-
yım. önemli bır yapıdır, Augustus-
un. Roma'da yaptırdığı Ara Paas
Sunağı'na örnek de olmuştur Ama
belki daha da önemli olan, onun
frizleri. o frizlerdeki heykeller, ka-
bartmalardır. O heykellerde. o ka-
bartmalarda. çeşıtlı mitolojik konu-
lar, tannlann, Zeus'un, Athena'nın
devlerle. titanlarla savaşlangöstenl-
mektedır.
Bu sanat yapıtlanndaki ustalığı,
görkemi. tadı ise sözcüklerle anlat-
mak, eğer büsbütün olanaksız değıl-
se, çok zordur.
36.44 m x 34.20 m boyutlannda-
ki. hemen hemen kare bir platforma
oturan bu yapı ve bu yapınm mima-
risıyle olağanüstü bır bıçımde bü-
tünleşmış olan o kabartmalar. o
heykeller, İ.Ö. 2. yüzyıldan. İ.S. 19.
yüzyıla kadar, demek kı, 2000 yıl-
dan fazla bir süre. Bergama Akro-
polü'nde. yazımın başında sözünü
ettiğim o iki hüzünlü çam ağacmın
bulunduğu yerde kaldıktan sonra
Almanya'nın Berlın kentine, orada-
ki Bergama Müzesi'ne götürüldü.
Peki nasıl oldu bu iş?
Geün biraz daha yakından baka-
lım olaya.
İ.Ö. 138 yılında tahta geçen. halkı
tarafından pek sevılmeyen. hazırla-
dığı yeni yeni zehırlen, suçlular üze-
rinde denemek gibi tuhaf işleri olan,
varisi ise olmayan, onun için de ölü-
münden sonra ülkesinın Roma'ya
verilmesıni vasiyet eden son kral III.
Attalos"un. bu dünyadan aynlma-
sıyla Bergama Krallığı'nın. nıcelen
gıbi bır varmış bir yokmuş olmasın-
dan sonra. belkı uzun. belki çok
e
^/unak'taki
heykellerde,
kabartmalarda
çeşitli mitolojik
konular, Zeus'un,
Athena'nın devlerle
savaşlan
gösterilmektedir.
Bu sanat
yapıtlanndaki
ustalığı, görkemi,
tadı, sözcüklerle
anlatmak çok
zordur.
uzun bır süre Zeus Sunağı. varlığını
sağlıkh bir bıçimde sürdürmüştür
ama, kentı 1864-65 yıllannda zıya-
ret eden Alman mühiendis Carl Hu-
mann'ın yazdığı bır rapordan. o yı-
llarda. sözünü edegeldığımız su-
nağın durumunun hıç de iyi olmadı-
ğını. kalıntılannın. yaban otlann
arasında yazgılanna terkedılmış
olarak yattıklannı. az ötelerinde de.
bunlan yutmak için dunnaksızın
çahşan kıreç ocaklannın bulundu-
ğunu öğrenıyoruz.
Humann'ın sözleri yalan değıldir,
çünkü Osmanlf nın, antik uygarlık-
lara hıç kulak asmadığını, o "zihni-
yetin", oldukça yakın zamanlardakı
bir temsilcisi olan ve hayran olduğu
Osmanlı mimarisi ile ilgili çok de-
ğerlı. çok yararlı çalışmalar yapan
Ekrem Hakkı Ay\erdi'nın bıle. bir
makalesınde. "Yunan dökünfülerin-
den" söz ettiğını bılıyoruz
Oysa o sıralarda. Prusya'nın zafe-
nyle. Alman birliği kurulmuştu ve
Doğu'dan. Anadolu'dan getirilmiş
çok değerli yapıtlarla dolup taşan
Britısh Museum'a pek imrenen Al-
manlar. kendi müzelenni de bunlar-
la zengınleştırmek için büyük bir
kampanya başlatmışlardı.
Bu kararlı insanlar. 1878 yıbnda,
Berlın müzeleri adına kazı yapma
iznıni bizimkilerden kopardıktan
sona öyle sıkı. öyle hızlı çalışülar ki,
1879'da da Zeus Sunağj'nın Abnan-
ya'ya taşınma ıznını. müzenin yayı-
mladığı bir kitapçıktan öğren-
diğımize göre. 20.000 mark karşıb-
ğında elde ettiler.
Ve ınanılır gıbi değil ama, o kos-
koca yapıyı. bir başka yapı içınde,
yeniden inşa ettiler.
Evet. Bergamalı Zeus Sunağı, 100
yıldan fazla bir süredir Almanyab.
Bergama Belediyesı. bırkaç yıldır
bır kampanya sürdürüyor. Otobüs-
lerinin üstüne bir başka yapı içınde,
yeniden inşa ettiler.
Evet, Bergamab, Zeus Sunağı,
100 yıldan fazla bir süredir, Alman-
yalı
Bergama Beledıyesi. birkaç yıldır
bir kampanya sürdürüyor. Otobüs-
lerinın uzenne bile yazdı, "Zeus Su-
nağı bizûndir. Geri istiyoruz" diye.
Şımdılik. belki de epeyce uzun bir
süre, sunağın Akropol'dekı temelle-
nyle ve yerinı vurgulayan o çam
ağaçlanyla yetınmek zorundayız.