Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 KASIM1993 PAZARTESİ CUMHURİYET2 SAYFA
KULTUR
Dünya çapında üne kavuşmuş oyuncular neden yönetmenliğe soyunuyorlar?
harlie Chaplin
'Sunnyside'(1919)yan-
da.RobertDeNiro'A
BronxTale',Clint
Eastwood 'Unforgiven',
Woody Allen
'Another Woman', Mel
Gibson'The Man
without a Face' ve
Laurence Olivier
'Hamlet'
K• ültür Senisi - Gıtgide
daha çok sinema oyuncusulca-
meranın öbür yanına geçerek.
yönetmenhğı meslek edinmeye
başlıyor. Mesleğinde dünya çapı-
nda başan elde etmiş oyunculan
yönetmenliğe soyunmaya iten
güdü ne olabilir? flk yönelmenlık
denemesini "Yürii Olmayan
Adam" fılmiyle yapan Mel Ğib-
son'un yan şaka van cıddı söv
Jedığı gitu "Yaşım ilerieyip >üzüm
bözulduğunda işsiz kalmamak
için" mı°
Yoksa Hhchcock'un şaka ola-
rak algılansa da son derece cıddi
bıçımde dıle getırdıği oyunculann
"güdülecek sığır " olduğu görüşü-
ne katlanamadıklan ıçin mi? Bel-
ki de hiç bir yönetmenin kendi
oyunculuklannın değerini an-
layıp gereğince yönetilmedikle-
rinden yeteneklerinın heba edıl-
diğine ınandıklan için?
Aslinda oyunculuktan yönet-
menliğe "scramak" sinema tari-
hi kadareski bir uygulama. Üste-
lik sınema sektöründe kesin bir
işbölümü olsaydı. büyük olasılı-
kla sinema tarihı de tümüyle de-
ğişık olurdu. Örneğın Orson
KamerarunçekicüiğiWeDs genç bir oyuncuyken ılk
yönetmenlik denemesini yapma-
saydı. "Yurttaş Kane" sinema ta-
rihinin gelmış geçmış en iyı filmi
olmayacaktı. Ya da Chaıiie
Chaplin kamera önunden arkası-
na geçmeye karar kılmasa sine-
ma belki de bambaşka bir yolda
ilerleyecektı. Benzer biçimde La-
urenceOlivier yönetmenliğı dene-
mese sinemanm konu seçimmde
belirgın bir dönüş yaşanamaya-
bilırdı.
Bu ılk geçişlerden sonra uzun
bir süre yönetmenlik ve oyun-
culuk iki farklı alan olarak gö-
rülegeldi. Yönetmenler her za-
man aralanna girilmesı zor bir
ayncabkh grup olarak kaldı Sı-
nemada asıl sanatçının spotlann
altında duran değil, elinde mega-
fonu tutanlar olduğuna inanıldı
hep. Oyuncular "star" olabilirdı
ama yönetmenler "sanatçı"ydı
Son 20 küsur yıldır kamerayı
kapmak gibi zor ve prestijlı bir işı
başarmanm yolu ya sinema oku-
V-/yunculuktan yönetmenliğe
'sıçramak* sinema tarihi kadar eski bir
uygulama. Son yıllarda yönetmenlik
arzulannı tatmin etken isteyen oyuncular,
yapımcılardaftöneîfaldıkîlnhdâj""' '
Tamam ama, ben yönetirsem" yanıtını
verivorlar.
yönetmen koltuğuna 1971
yıhnda. "Drive, He SakT ile otu-
ran Nicholson. başansız olması-
na karşın. l978de"Goin'Sout»r-
fılminiçevirdi. 199O'daıse"China-
town- The Two Jokes"la Polans-
lu mezunu olmak. ya da işe senar-
yo yazarak başlamaktı. Bu ge-
lenek o kadar otumıuştu kı. yö-
netmenliğe heveslenen gençlere
ıyi senanst olmaya bakmalan, pı-
yasada aranır hale gelince de "se-
naryomu \ennm ama bir şartla
ben yönetirsem" demcleri tavsiye
edilmeye başlandı SpielbeTg, Lu-
cas, Scorsese, Coppola gıbı yönet-
menlenn hepsi bu gelenekten ge-
çerek zoru başarmışlardı.
tşte. son yıllarda yönetmenlik
arzulannı tatmm etmek isteyen
oyuncular, senaristlerin bu eski
numarasına başvurarak amaç-
lanna ulaşıyorlar. Filmlerinde
oynamalan için milyonlarca dol-
lan gözden çıkaran yapımcılar
yıldız oyunculardan "tamam
ama, ben yönetirsem"yanıtını alı-
yorlar. Bir çoğu da başansız olu-
yor ya da en azından oyunculuk-
İannda daha başanlı olduklan
ortaya çıkıyor.
Ömeğin birinci sınıf bir oyun-
cu olan Jack Nichotson. yönet-
menlikte sınıfta kalıvor. tlk kez
tasını kapattı. Ünlü komedi
oyuncusu Eddie Murphy'ı büyük
bir hayran kitlesine sahip olması-
na karşın. yönetmenliğe so-
yunduğu "Hariem Nights" fil-
minde en vefalı hayranı bile öv-
guye değer tek bır vön bulamadı.
Robert Redford "Sıradan İnsan-
lar" ile ılk yönetmenlik sınavını
başanyla verdi ancak T h e Mi-
lagro Beanfield War" fılmiyle oy-
lesine başansız oldu kı. yönet-
menlik hevesi sondü.
Ancak oyunculan yönetmenli-
ğe geçmeye teşvık eden bir örnek
de yok aeğjl : Ctint Eastwood.
1971 yıhnda "Ray Misry for Me"
ile yönetmenliğe başlavan East-
vvood'un bu gecişinin altında ya-
tan neden, üstüste birçok fılmde
yönetmen hatası yüzünden yanlış
rollerde oynatılmasıydı. Kendı
işini kendi yapmaya soyunanlar
arasında Eastwood beklenmedık
bir başan gösterdi. özcllikle
"RnT ve "Unforgiven" buyük
başan elde ettı
Bir başka başanlı geçış de süp-
hesiz Woody Aüen'dan gelıyor.
On parmağında on manfet olan
bu, caz müzisyeni, oyuncu. se-
naryo yazan ve yönetmen, sıne-
maya oyunculukla gırdiğı halde
tulmuş başanlı yönetmenlere de
rastlamak olası. "Splash" "Pa-
renthood" gibi hasılaı yapmıs,
fılmlerin yönetmeni Ron Ho-
vsard. Bir başka oyuncu Kennerh
Branagh ıse yüklü bir bütçe ko-
parmayı başararak kendinin dc
rol aldığı son fılmi "Frankenstein"-
'ı yapmaya haarianıyor. Kısa-
cası seyirci ne düşünürse düşün-
sün, oyuncular yönetmenliğı
denemeden sinemadan "emeklı
olurlarsa gözlennin arkada' ka-
lacağına inanmayı sürdürüyor-
lar. Ne de olsa her zaman asıi ij-
lerine geri dönebilirler . Üstelik
bu denemeden yeni bir Chaplin
ya da Welles çıkmayacağını kım
bilebilır.
Fransa'da Nazım Hikmet'in şiirlerinden bestelediği parçalardan oluşan iki konser veren Esin Afşar:
'Yozluklaryüzündenburadayokum'
K
ûltür Servisi-6 Kasım"da Strasbo-
urg'un Stravinsky Salonu"nda
ünlü ozanımız Nazım Hikmet'i
anma gecesi düzenlendı. Programın bi-
nnci bölümünde tiyatro sanatçısı Genco
F.rkal, ozanın şiirlerinden örnekler sun-
du. Programın ıkinci bölümünde ise
Esin Afşar, bu gece için hazırladığı re-
pertuanyla seyirci karşısına çıktı. Sa-
natçı. aynı programı Metz"de de sundu.
Bu gösterinin ardından, izleyıcıler
Nazım Hikmet'in fotoğraflanndan olu-
şan sergiyi gezdiler. Esin Afşar"la Nazım
Hikmet'i anma gecesi ve yenı projeleri
üzerine görüştük
- Fransa'daki konserîerinizde reper-
ruarmızı nasıl otuşturdunuz?
Nazım Hikmet'in ölumünün 30. yılı
nedeniyle Strasbourg Üniversitesi'nden
Profesör Ragıp Ege bir konser organize
etrj. Birinci bolümde Genco Erkal'ın
gösterisi vardı, ikinci bölüm benim kon-
serimdi.
Benim Nazım'a hayranlığım çok eski-
dırt dilini bu kadar güzel kullanan bır
başka şair herhalde yoktur. Önceden
beri de hep yapmak istediğım şeylerden
bıriydı bir Nazım çallşması. Şan hocam
beni yurekiendırdı. "Sen çok güzel Yu-
nusiar besteledin. niye Nazım'dan kor-
kuyorsunT" deyınce ben bu işe giriştim.
Oradaki programa sadece davulcu ar-
kadaşım Uskan Çelebi \e pıyanist arka-
daşım Aslıgül Ayas'la gıttım.
Ginşte benim söyledığim folklonk
şeylerden bir kolaj yaptılar. Sonra ben
"Evterinin Önü Mersm"le kolaja dahil
oldum. Oradan uzun hava biçiminde
bestelediSm "Memleketim"şiırine geçıl-
di.
Hiç kesmeden Zülfti Livaneli'nin-
"Karlı Kayın Ormanı"nı so\ lcdık Bunu
sözlen Metin Eloğluna aıt olar Selmi
Andak'ın bır bestesı ızledı:*'La chanson
d'Anatolie" (Anadolu Türküsü). Edy
Mamej'in çe\insiyle. O geceye uygun
düşen bir bestem de vardı."Âşka erer
miyimT'. sözleri Aslan Tuncata'nın.
Sonra sırasıyla Nazım'dan Ahmet
Güvenç'in bestelediğı"'Yaşamak'*şiırinı.
Aslıgül Ayas'ın bestelediği "Seviyonmı
Seni"şıinni, Aslıgül Ayas'la birlikte bes-
teledığımiz "Türk Köyliisü" şıınni. Aslı-
gül Ayas'ın bestelediği "Yılbaşı'"şiınnı,
Esin Afşar,
çoğunluğu
Nazım
Hikmet'in
şiirierinden
besteienen
parçalannı
Uskan
Çelebi(da\Til)ve
Aslıgül Aj as
(piyanist)
eşliğinde
seslendirdi.
benim bestelediğim "Servilikler"ve
"Tuna Üstüne'"şiırlerinı seslendırdim.
Yves Montand'ın daima repertuannda
bulundurduğu PHHppe Gerârd'ın beste-
sı "La plus drole des creatures"ile de-
vamettik.
Philippe Gerard'ın en büyük özelliği-
nın Nazım Hikmet bestecisi olması ol-
duğu söyleniyor. Ardından, ikısi de
hümanist olduğundan Nazım Hikmet'le
özdeşleştirdiğım Yımus'tan "Bana Seni
Gerek Seni"yi söyledım. Fikret Kızılok'-
la birlikte besteledığımız Ahmet Arif ın
"Vunılmıışum" adlı şıin. gene Nazım'-
dan besteledığim "Sen muthıluğım res-
mini yapabüir misin AbidinT'adlı şıir,
sözleri ve muzıği kızım Pınar Afşar'a aıt
olan "Yanna özlem", Tank Öcal'ın bes-
telediği Nazım'dan "Tahir ile Zühre
Meselesi" ile devam edip "Drama Köp-
rüsü"yle noktaladım.
-Genco Erkalia birlikte bir şey
yaptuuz mı?
Hayır, ama eğerçalışacakvaktimız ol-
saydı iyi olurdu. Çünkü sonunda ıkimizı
birden çağırdılar sahneye. birlikte selam
verdık. Anladık ki biz bunu beraber bı-
tirmeliydik. Hoş bir final olurdu. Bizim
arabesk konserlerde ağlayanlar. bayı-
lanlarolur. Duydumkı.Genco'nungös-
terısinde bınsı bayılmış Benim kon-
serimde bir sürii insan ağlıyordu Çok
duygusal bır olaydı
-Metz'deki repertuannız da a>nı
mı>dı?
Strasbourg'da Genco Erkal'la birer
saat paylaşmıştık. Oysa Metz'de tek
başıma konser verdiğım için iki saatlik
bir program oldu. Hem Yunus hem
Nazım hem de benim diğer şarkılanm
>er aldı.
-Bu programı Türk seyirdsi de izieye-
bilecek mi?
Tabıı. buayıp bir şey. Nazım 30.ölüm
yılında Fransa'da anılıyor da, Türkıye'-
de neden arulmıyor? Üstelik Nazım
Hikmet Vakfı da var. Ben de bu vakfın
üyesiyim ve Fransa benim telefonumu
oradân bulmuş. Bu konuyu açtım, "Ne-
den siz de yapmıyorsunuzT"dedim ama
hiç ses çıkmadı.
Ama sanıyonım Çağdaş Yaşamı
Destekleme Derneğı ıçin bir konser ya-
pacağım Cemal Reşit Rey'de veya
Atatürk Kükür Merkezı'nde. Onun
ıçin, özellikle Nazım'dan Atatürk ile il-
gili besle yaptım.
- Yeni çalışmalannız var mı?
Nazım aslında yeni çalışmam sayilır.
Şımdi bır Los Angeles ve Meksika İcon-
seri olasılığı var. Oradaki repertuanmda
da Nazım yer alacak diğer şarkılanmın
yanısıra. Bir de Yapı Kredi Bankasf nın
kültür hizmetleri kapsamında "Esin
Alaturka'
7
diye bir çalışmam var. Ala-
turka muzıği, eski Türk şarkılannı çok
seslı yapıyorum hem batı hem doğu
enstrümanlanyla.
- Yurtdçında sayısu konserter gerçek-
leştirmenize karşın. burada »erdiklerinizi
sayıs çok az . Televizyonda da izkye-
ıra'yoruz sizi..
Yurtdışından daha çok ilgi ve önen ge-
hyorda o yüzden. Bu toplumun suçu de-
ğil, yolda benı durdurup "Niye televiz-
yonda görünmüyorsunuz? Niye böyle bir
takım yozluklar ortada da, siz yoksu-
nuz?" dıye soru> orlar Ben bu yozluklar
yüzünden yokum. Hem müziğimizı.
hem dilimizi mahvediyorlar. Medya da
o kadar onlann üzerine eğildi ki, ben şu
anda beklıyorum, ne zaman uyanırlar
diye...
- Kaset yapmayı düşûnüyor musunuz?
Türkiye de her şey paraya dayanıyor.
Kaset yapacağım zaman da "Çok gûzel
ama çok 'kültüreT satmaz'Meniyor. Ben
Yunus Emre'yı Namık Kemal 2!eybek
zamanında yapmıştım. piyasada tüken-
diği halde çoğaltmayı düşünmüyorlar.
Defalarca uyardım. Bütün beste hak-
lanmı onlara verdim. Bu işten kazancım
olmadığı gibi. cebımden gitti.
Bunu çok ıdealist bir sanatçı olduğum
için yaptım Butün ıstedığim halka ulaş-
maktı. ama Kültür Bakanlığı üzerine
düşeni yapmadı.
Bır de Mevlana kaseti yaptım. Eski
Kültür Bakanlığı zamanında yapılmış
bir anlaşmaydı, şimdiki dönemde de
tekrar protokol imzalandı Kaset bir
türlü çıkmıyor. Ama bugüne kadar hep
idealisttim. değişecek değilim. Her şeye
rağmen beni seven belli bir izleyicim \ ar.
- Neden uzun süredîr tiyatro yapmryor-
suouz?
Ne yazık ki sığdıramadığım için. Gûn-
gör Dibnen "Ben Anadolu"oyununu ge-
tirdi bu \az. "Bunun İngilizcesini hazı-
rla" dedi, dış ülkeler için. Önce baş-
ladım. bırkaç bestesini de yaptım. Hatta
Almanya'da oyunun Almancası oynar-
ken kullanılmış benim bestelerim. Ama
araya bir sürü şey girdi. zaman ayıra-
madım. Tıyatrokare'den bir önen geldi,
ona da bır yanıt veremedim.
Aslında çok da özledim tıyatroyu.
Ben DevletTiyatrolan'ndan aynldıkıan
sonra on iki yıl tiyatro yapmadım. Son-
ra BOgesu Erenusun "Kelaynaklar"adlı
oyunuyla bır dönüş yaptım. Üzerinden
on yıl gcçti, herhalde on ıkı yıl dolunca
gene tiyatroya döneceğim.
Saraybosna, Avrupa'nın
Kültür Başkenti
GÜRHANTÜMER
Artık eskimeye yüz tutan yeni savaş. eski Yugoslavya top-
raklan üzerindeki daha başka birçok yerleşmeyi, örneğin
Moslar'ı yakıp yıktığı gibi, Saraybosna'yı da yok ediyor.
Buralarda insanlar, hem de çocuğuyla. yaşhsıyla, şu kadar-
cık bile suçu olmayan insanlar öldürülüyorlar, en korkunç,
en acımasız, en iğrenç işkencelerle öldürûlüyorlar. Sırp aske-
reri, ağızlannda sigaralan, keyıfle ateş ediyorlar onlara ve
sonra da postallannın ucuyla dürtükleyerek bakıyorlar öl-
müşler mi ölmemişler mi diye.
Biliyoruz, böyle şeyler yalnızca bu savaşa özgü değil. Ne
yazık ki. insanın doğasında var bu ve yüzyıllar önce olduğu
gibi, 20. yüzyılda da zaman zaman, en çok da savaşlarda.
ortaya çıkıyor. kendini gösteriyor. Bu, Freud'un "id" diye
adlandırdığı yönü insanın; vahşi yönü, canavar yönü. Insanı
insana öldürten o.
Fransa'nın ünlü kültür adamlanndan. eski kültür bakan-
lanndan Andr Malraux'nun, işın püf noktasmı vurgulayan,
çok doğru. çok sevdiğim bir sözü vardır. Der ki Malraux:
"L ne vie n'est rien; mais rien n'es une vie," Yanı "Bir yaşam
hiçbir şeydir; ama hiçbir şev de bir yaşam değildir."
Böyle olunca, insanlar öldükten sonra, neyin değeri, neyin
anlamı kalır ki?
Evet ama, birde insanın yarattığı kültürel değerler var ve
ınsan. iç değilse kimı msanlar. onlara en az kendı yaşamlan
kadar önem venyorlar. Haklılar bu gibiler. çünkü o değerler
de toplumun yaşamı; toplumlar, uluslar onlarla var oluyor-
lar.
Ve Bosna-Hersek'te sürüp gitmekte olan savaş, artık Mı-
sır'dakı Sağır Sultan bile duydu, insanlann yanı sıra. bu de-
ğerlen de öldûrüyor. yok ediyor. Yaşh insanlarla birlikte,
yaşlı binalar da ölüyor. yok oluyor.
Ve bu gidişe hiç k'imse. Amerika Birleşik Devletleri de Bir-
leşmiş Milletler de dur demiyor. diyemiyon daha doğrusu.
besbelli ki dur demek istemiyor.
Ama yine de bu karanlık ortamda. birtakım umut ışıklan
zaman zaman parlıyor.
Işte bunlardan biri: Elimde bir bildiri var. Başhğı şöyle:
"Saraybosna'nın, Avrupa'nın kühûr başkenti olması için ulus-
lararası çağn."
öncülüğünü. 1984 Olimpiyat Oyunlan sırasında kurul-
muş olan. "Saraybosna Ktş Festivali*'nin müdürü tbrahim
Spahic yapmış. Evet, Spahıc, bu kentin Atina'dan. Floran-
sa'dan, Berlitı'den, Paris'ten, Glasgovv'dan, Dublin'den ve
Madrid'den sonra ve böyle bir girişimi desteklediklerini, be-
lediye başkanlan aracıhğıyla duyuran, yeni başkentler An-
vers ve Lızbon ile birlikte, Avrupa Topluluğu tarafından,
Avrupa'nın kültür başkenti ılan edilmesini istiyor. Hem de
sembolik olarak değil, gerçekten.
Yayımlanan bildireye göre böyle bir karann çok büyük
yararlan olacak, çünkü o zaman, ötekı başkentlerde olduğu
gibi, Saraybosna'da da tüm Avrupa'nın, tüm dünyanın katı-
lacağı pek çok kültürel etkinlik vapılacak. Birçok yazar. fılo-
zof, sanatçı, üniversite öğretim üyesi, politikacı, çağn alır al-
maz. Saraybosna'ya gelmeyi daha şimdiden kabul etmışler.
Öngörülen. arzulanan, beklenen. umulan, savaş bölgesi-
nin göbeğinde yer alacak böylesine yoğun bir uluslararası
kültürel alışvenşin, banşın gelmesini kolaylaşürması. Yani,
kültürü yok eden savaşa karşı, yine kültürün silah olarak
kullanılması düşünülüyor ki. son derece ilginç bir fıkır.
Yayımlanan uluslararası çağnnın sonunda, bireylerin.
topluluklann. kurumlann, birlikte ya da tek başlanna, Av-
rupa Bakanlar Konseyı'ne başvurmalan, Avrupa Toplulu-
ğu Bakanlar Konseyı Kültür Komitesi Başkanı M.Eric To-
mas'a. mektuplar. imzalı dilekçeler. mesajlar yollamalan da
istenıyor
Bu fıkır. Avignon Festivâü sırasında ağırUk,,Razandığı
için, Fransa daha somut adımlar atmış ve bu ış için bır mer-
kez oluşturmuş Başvurular oraya. şu adrese de yapılabili-
yor
Sarajevo Capitale Culturelle de l'Europe-c o Festival d"-
Avıgnon-6 rue de Braque - 75003 Paris Tel: (33-1) 44-61-84-
88. Faks: (33-1)44-61-84-83.
Türkmenistan'da Türk Sinema
Günleri
AŞK ABAT (AA) - Türkmenistanlı sinema severler. Türk
sinema ustalannın son yıllarda yaptığı en iyi filmlen izleme
olanağma kavuşuyorlar. Yann Aşkabat'ta başlayacak 1.
Türk Filmleri Festiv ali'ne. bir grup Türk sinema
sanatçısının çağınldığı bildırdi. "Atatürk" adlı özel
gösterimın izlenmesı> le başlay acak ve 5 arahğa kadar
sürecek festiv allerde. son yıllannen i\i yedi fılmi yer
alacak. Festival sürecince. izleyicilerTürk sanatçılarla
görüşme olanağı bulabilecekler. Sponsorluğunu
Türkmenıstan'ın "Dabara" fırmasının vaptığı festivalin
düzenlenmesinde, Türkiye'nin Aşkabat Büy ükelçiliği
çalışanlann da yardımcı olduğu kaydedildi. Festivalin
sona ermesindcn sonra feslivale katılan Türk filmleri.
Koneürgenç ve Daşhav uz kentlerinde de gösterilecek.
OBKT, oyunlanm sinemada
sergikyecek
ORDU (AA) - Çıkan yangın sonucu binası tamamen
yananOrdu Beledıyesi KaradenizTiyatrosu'nun.
oyuntannı OrduSineması'nda sahneleyeceği bildirildi. 30
yildır perdelerini açık tutan OBKT'nin tarihi binas'.nm
yanarak kullanılmaz hale gelmesi sonucu, sezon
oy unlanrun sergilenmesi için Ordu Sineması ile anlaşma
sağlandı. Ordu Beledıyesi Başkanı Kazım Türkmen, yanan
binarun yerine daha modern bır tiyatro binası inşa
edileceğını bclırterek, "Bu yangın, tiyatronun bittiği
anlamına gelmez Bizim oyunculanmızyıllardırzor
şartlarda sanatlannı icra ettiler. Şimdi, bu zorhıklan yine
yenecek güçteler. OBKT, 30. yıldönümü nedeniyle
"Kördöğüşü" adlı oyunu Ordu Sinemasf nda sahneye
koyacak. Bunun için tüm çalışmalar tamamlandı" dedi.
Sevim Burak'ın bütün eserleri
Kültür Senisi - Nisan Yayınlan. edcbiyaiımızın seçkin
isımlerinden Sevim Burak'ın bütün eserlerini yayımlıyor.
Dizinin ılk iki kıtabı. kitap tasanmlannı Bülent Erkmen'in
yaptığı "Yanık Saraylar" ile ilk kcz gün ışığına çıkan
"Palyaço Ruşen" adlı hıkayelennin toplandığı yapıtlar. İlk
kez 1965 yıhnda yayımlanan "Yanık Saraylar". sanatçının
yayımladığı günden bu yana büy ük yankılar uyandırmış
ilk kıtabı. Sarkis'in fotoğraflannın da yer aldığı "Yanık
Saraylar"da şu hikayeler bulunuv or. Sedef Kakmalı Ev.
Pencere. Yanık Saraylar, Büyük Kuş. Ah Ya Rab Yehova
ve Ölüm Saati. "Palyaço Ruşen" ise Gösteri dergısinde
yayımlanan "Yalnızlık" hıkayesi dışında Sevim Burakın
şimdiye kadar ortaya çıkmamış yapıtlanndan oluşuyor.
AFSA D'daA masrafotoğrafları
Kültür Senisi- Ankara FotoğrafSanatçılan Derneğı
(AFSAD) üyesı 13 fotoğrafçının Amasra'yı konu alan 48
fotoğrafından oluşan "Amasra'dan" adlı sergi, 2 aralıkta
Ankara'daaçılacak. AFSAD'danyapılanaçıklamaya
gore. 2 aralıkta Megapol Kültür Sitesi'ndeaçılacak
sergide, Amasra'nın doğal ve kültürjl dokusunu
yansıtmayıamaçlayanfotoğraflar yer alacak.
"Amasra'dan" adlı sergi. Ernel Aşkın. Selim Avcı. Perihan
Bayraktar. Sevil Delikan. Esin Güllüer, M. Arslan Güven,
Ergun Kalbak, Beyhan Kocak, Banş Köse, Dursunali
Sankoç. NursenSelen, Derya Şimşek ve Ahmet
Tütüncü'nün siyah-beyaz ve renkli 48 fotoğrafından
oluşacak. 18 aralık larihine kadar açık kalacağı bclinilen
sergi kapsamında, aynca M. Arslan Güven'in ayru konuda
saydam gösterisınin yer aldığı da bildinldi.