Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 KASIM1993 PAZARTESİ
12 DIZIYAZI
DUVARLARIN
DIŞJNMKİ EĞİTİM
T I M
f
oç. Yılmaz Büyükerşen
"ya açık üniversite ya da fakülte" diye
bastırmaktadır. Dönemin Başbakanı
Bülent Ecevit, "İngiliz kökenli" açık
üniversite projesiyle önce ilgilenir,
sonra da aklı yatar... İş, rektörlerin
verecekleri desteğe kalmıştır ki. onlar
da "can, baş üstüne" diyesidirler;
ama!..
Başbakan
Bülent Ece-
vit, aklının
yattığı işleri
"bilimsel yö-
neticilere"
kabul ettire-
ceğinden
emindi. Hic
yoksa, ver-
dikleri sözleri
tutacaklanna
inanıvordu.
Ama vanüdı!
Üniversite-akademi tartışmalannın kritik günlerinde Başbakan şaşkına dönüyor
Rektörlerin, Ecevit'e oyunu
-3-
Ecevit, sorunu bu biçimdeçözemeyeceğini-
anlayınca, Büyükerşen'in projesi ile ilgilerur.
Bilgilenmek amaayla, Milli Eğitim Bakaru
Mustafa Üstündağ'ı Eşkişehir'e gönderir.
Büyükerşen'i dinleyen Üstündağ'ın aklı bu
işe yatar ve 'hoca'dan bir rapor hazırlamasını
ister.
Bu arada üniversite-akademi tartışmalan
sürmektedir. Büyükerşen, uygulamanın
akademi çatısı altında gerçekleştirilemeyece-
ğini söyler.
"Ya açık üniversite ya da fakülte olmah"
önerisinde ısrarlıdır. İngiltere'deki "açık
Üniversite" uygulamasmı örnek gösterir.
Ecevit,"Tamam" der.
Ancak 1961 Anayasası'na göre, yeni üni-
versite açılmasma Ünıversitelerarası Kunıl
karar vermekte ve yeni açılan bir üniversite
"rüştünü ispat edene" yani kendi öğretim
üyelerini yetiştirene kadar "iyi" bir üniversi-
tenin "patronajı" altına girmektedir.
KuruTdan çıkan "hayır"
E
cevit, Üniyersitelerarası Kurul'u toplar
ve "Açık Üniversite kuralım" der. Ku-
rul üyelerinin hepsi tepki gösterir ve
projeden vazgeçilir.
Akademinin Açık Üniversite'ye dönüştü-
rülmesini öngören bir tasan haarlanarak,
Üniversitelerarası Kurul'a götürülür. Ku-
rul'da kıyamet kopar ve bu projeden de vaz-
geçilir.
Gündeme "Mektupla Eğitim" projesi ge-
lir. Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde "Mek-
tupla Eğitim Genel Müdürlüğü" oluşturulur.
Lıse öğretmenlerinin ders notlan teksirle
çoğaltılıt. Projeyi destekieyenler de vardır,
karşı çıkanlar da.
Hükümet değişince...
B
u arada hükümet değişir. AP iktidara
gelir. Yeni hükümetin Milli Eğitim Ba-
kanı Ali Naili Erdem, Mektupla Eği-
tim'i eleştirir. Bir gün Büyükerşen'i çağıra-
rak. "Mektup işi kötüydü ama, raporunu
okudum. Açık öğretim uygulaması olacak"
der.
O dönemde yasayla üniversite kurula-
madığmdan. yine Üniversitelerarası Kurul
toplanır ve yine "ret" cevabı çıkar.
Bunun üzerine Yay-Kur kurulur, başına
da Prof. Kemal Karhan getirilir. Yıl 1976'-
dır...
Yay-Kur uygulamaya konulur konulması-
na ama, bakanlık bürokrasisiyle yürümeye-
ceği baştan bellidir. Burada da sorunlar he-
men kendini gösterir. İlk aşamada, basılacak
kitaplara depo bulunamaz.
Kemal Karhan, sorunlar karşısında, "Bu iş
bakanlıkla olmayacak" der ve gider.
Ardından Yay-Kur da rafa kalkar.
Almanya'dan renkü stüdyo
B
u arada Yılmaz Büyükerşen profesör
olmuş. Akademi başkanlığına
atanmıştır. Şimdi Anadolu Üniversitesi
rektör yardımcısı olan, açık öğretim Batı Av-
rupa programının kuruculanndan Tahir
Özgü ile Eğitim Televizyonu'nu daha da ge-
liştirmek amacıyla incelemeler yapmak üzere
Almanya'ya giderler.
Türkiye'de "Renkli televizyon gerekli mi?
Değil mi?" tartışmalan yapılırken onlar,
projelerine destek arayışındadırlar.
Münih'te yernek yerken tesadüfen karşı-
laştıklan TRT İmalat Dairesi Başkanı Fah-
rettin Işıkçı'nın yol göstermesiyle, GTZ adlı
yardım kuruluşunun yöneticilerinden rande-
vu alırlar. Buluşma yeri Bonn; saati 09.00'-
dur. Geceyi yolda geçirirler. Saat tam 09.00'-
da binanın kapısı önündedirler.
GTZ yetkililerine, "Televizyonla eğitim
yapmak istiyoruz. Teknik açıdan desteğe ih-
tiyacımız var" derler. Görüşmeler başlar.
Aynı kuruluşa TRTnin de benzer bir başvu-
"Renkli"nvn gümrük macerası
Alman kuruluşu GTZ ile yapılan anlaşma
uyannca. Akademi'ye Almanya'dan sık sık
araç-gereçgönderilir. Otarihlerde
Türkiye'de grafık malzemeleri bulunmadığı
için, bunlardacihazlarla bırlikte gelir.
Ancak, araç-gereçlerin ve öteki
malzemelerin gümrükten çekilmesi hep
sorunolur.
Bir seferinde yine Almanya'dan elektronik
cihazlar ve grafık malzemeleri (çizim için
gerekli araç-gereçler ve boyalar) gelmiştir.
Gümrükte içinde televizyonlann
bulunduğuambalajlaraçılır. Grafık
malzemelerini gören gümrük memurlan,
bunlann televizyonculukla ilgisini
anlayamaz. Hatta bu çizim malzemelerinin
ve boyalann kaçak olarak yurda
sokulduğundan bile kuşkulanırlar ve
"Bunlarda ne?" diyerek herşeye el koyarlar.
Gümrük memuriannadertlerini bir türlü
anlatamavan teknik uzmanlar. "Ne
yapacağız?" diye Eskişehir'e telefon ederler.
Büyükerşen düşünür. taşınırveTürk
halkının henüz renkli televızyonu
tanımamasından yola çıkarak birçare
bulur. Onun önensiyle gümrük memurlan,
"Bu bo\ alan televizv onların içine koyacağız,
bövlece renkli tele»izjon olacak" diye
kandınlıp. malzemeler gümrükten
kurtanlır.
Eskişehir tktisadi Ticari tlimler Akademisi'nin Anadolu ÜniversitesTne dönuşmesi hiç de kolay olmadı. Ama bugün, açık öğ-
retimin 'Wrkez üssir bu ünh ersite. Öğrencilerine ve bilimsel araştırmacılara sağladığı geniş olanaklarla, Türkiye'nin en "ile-
yüksek öğretim "kaleleri"nden biri...n
Rüşvetinyolu "mideden"geçer
Almanya'dan her malzeme gönderilmesinde
gümrükte sorunçıkmaktadır. Malzemelenn
bir an önce gümrükten çıkanlması için çeşıtli
yollar denenir. Bunlardan biri de,
gümrükteki ilgili kişileri yemeğe
götürmektir. Yemeğin bedeli Akademi
Koruma Derneğınce "lstanbul masrafları"'
adı altında ödenir. Bir süre sonra bu da
yetmez. Gönderilen araç-gerecin gümrükten
alınıp, Eskişehir'deki stüdyolara bir türlü
ülaşamamasına Almanlar çok şaşınr.
"Cihazlan şu tarihte gönderdik. Gümrükten
cekmeniz nasd bu kadar gecikir?" diye
sorarlar.
Hem malzemeler geç gelmekte, hem de bir
sürü para harcanmaktadır.
Bakarlar ki bu işin sonu > ok, Yılmaz
Büyükerşen, çare aramak için Ankara'ya
gider. Başkent'te öğrenir ki, bu işin tek caresi
Eskişehir'e gümrük kurmak. Çare
bulunmuştur ama gümrük kurmak sanıldığı
kadar kolay değildir. İthalat ve ihracat
rakamlannın belli bir limitin üzerinde olması
ve bunun belgelenmesi gerekmektedir.
Akademi yöneticileri Eskişehir'de valiyle,
sanayi ve ticaret odalan yöneticileriyle,
işadamlanyla, büyük kuruluşlann
ilgilileriyle görüşürler. Gerekli belgeler
Ankara'ya gönderilir. Eskişehir'e gümrük
kurulması karan alınır. bu doğrultudaki
yaa valiliğe yollanır.
Ancak bu kez de valilikte gümrük binası için
aynlmış ödenek yoktur. Bu işi Akademi
üstlenir. Tekel Genel
Müdürlüğü'nün arkasındaki
depo restore edilir, döşenir. Ardından
gümrük müdürü atanır, yeni binaya yerleşir.
Gümrük sorunu çözümlenmiş
gözükmektedir. Büyükerşen, müdürü
ziyarete gider. İlişkilerin sıcak başlaması ve
sorunsuz sürmesi dileğiyle, binayı
Akademi'nin döşediğini müdüre "sezdirir"
Büyükerşen v e "Bir eksiğiniz var mıf dıy e
sorar.
GünlerdirGürbulak Sınır Kapısı'ndan
Eskişehir'e atanmış olmanın verdiği öfke> le
dolu Müdür, sonunda
bulmuştur!
Büyükerşen'e "Desene hoca, bizim başımızı
yakansensin"der. Ondan sonra da sorunlar
başlar.
Almanya'dan malzemelerle dolu TIR gelir
ama konırolü bir türlü bitmez. Teknik
uzmanlar sabırla beklerler gümrük
işlemlennın bitmesini. Bu işin böyle
süremeyeceği anlaşılır.
Sonunda iki tarafı da hoşnut edecek bir yol
bulunur:
Akademi fıktif antrepo kuracak,
Almanya'dan gönderilen malzemeler oraya
gelecektir.
Eskişehir Gümrük Müdürlüğü'neyazı
yazılacak. gümrük memurlan mesai saatleri
dışında bu antrepoya gelerek malzemelerle
ilgili işlemleri yapacaklardır ve bu sayede
fazla mesai ücreti alacaklardır. Akademi de
bu arada gelen malzemeleri
kullanabilecektir.
Bu yöntem ha>ata geçirilir. Sonunda
gümrük sorunu bitmiş, Akademi,
Almanya"dan gönderilen malzemeleri
Eskişehir'e gelir gelmez gümrükten
çekebilme\ i geç de olsa başarmıştır.
rusu vardır.
Alman yetkililer, bir süre sonra Türkiye'ye
gelir. Önce Ankara'da TRF yetkilileriyle
görüşen Almanlar. daha sonra Eskişehir'e gi-
derler.
Eğitim Televizyonu stüdyolannı gördük-
ten sonra ülkelerine dönerler. Bir ay sonra
Almanya'dan komple bir renkli televizyon
stüdyosu gelir. tabii uzmanlar da. Bu arada
TRT unutulmamış, onlara da stüdyo gönde-
rilmiştir.
Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Aka-
demisi, yıllar geçtikçe Eğitim Televizyonu
alanında giderek uzmanlaşmakta. bunda Al-
man uzmanlann da katkısı olmaktadır.
Yarın: Ayağa gelen çans
"kaçırıimaz"
tLAN
T.C.
GAZÎOSMANPAŞÂ1. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1992,78
Davacı Naim Gûltekin tarafından davalı Ülya Gültekin aleyhi-
ne açılan boşanma davasında:
Nevşehir ili, merkez Camii Cedit Mahallesi. cilt: 005,01, sahife: 62,
hane: 18'de nüfusa kayıtlı 24.10 1988 tarihinde evlenen Naim Gûlte-
kin ile Ülya Gültekin'in müşterek 20.9.1989 doğumlu Volkan ile
2.2.1992 doğumlu Sadiye Başak isimlerinde 2 çocuklannm bulundu-
ğu, taraflar arasındakı şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşannıalanna,
müşterek çocuklan 1989 doğumlu Volkan ile 1992 doğumlu Sadiye
Başak'ın velayetlerinin babalan olan Naim Gültekin'e verilmesine,
her ayın birinci günü ile dini bayram günlerinin l'inci günü anneleri
Ülya Gültekin'in bu çocuklannı saat 9-17 arasında yanına alarak gö-
rûşüp konuşmak sureü ile şahsi münasebetinin tesısine, 11.800.-TL.
haran davacıdan tahsıline, masraflann davacı üzerinde bırakılması-
na 5.10.1993 tarihinde temyizi kabil olmak üzere davacının yüzüne
karşı davalının gıyabmda karar verilmiş olup, davabnın adresi mec-
hul kaldığmdan, ılanın yayınlandığı tarihten ıtıbaren 15 gün içinde
temyiz edilmediğinden karann kesinleşmiş sayılacağı hususu daveti-
ye yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 11.11.1993
Basın: 12251
tLAN
T.C.
ANTALYA tŞ HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas: 1993*366
Davacı Salih Toprak vekiü avukat Kılınç Arslan Önal tarafın-
dan davalılar Veli Çelik ile diğer davalı Ali Saraç haklannda açılan
maddi ve manevi tazminat davasında:
Davaanın. davahlara ait işyerinde iş kazasına uğraması sebebiyle
çalışamaz derecede yaralanmış ve bel kemiği kınlmıştır. Bu bakım-
dan davacının bakmakla yükümlü olduğu küçük çocuklannm bu-
lunduğu ileriye sürüldüğünden, 350.000.000 TL maddi, 50.000.000
TL manevi tazmınatm davalılardan tahsiline karar verilmesini iste-
miştir.
Davalılann Antalya Ahatlı mahallesi 3158 sokak no: 63 adresin-
den aynldıklan. zabıta marifeüyle adreslen tahkık etürilmiş olmasına
rağmen davahlann adreslerinin tespiü mumkün olmadığından. dava-
hlara dava dilekçesi özetinin ılanen teblığine karar venlmişur.
Antalya İş Mahkemesi'nin 1993/ 366 esasında kayıtb ve duruşması
27.12.1993 günü saat 9.00'da mahkememizde yapılacak olan duruş-
mada davalılar Veli Çelik ve Ali Saraç'ın hazır bulunmalanna, veya
kendilerini bir vekille temsil etürmedikleri takdirde, müteakip duruş-
malannın HUMK.'nun 509 ve 510 maddelen uyannca duruşmalara
yokluklannda devam olunacağının bilinmesine, dava dilekçesi özeti
yerine kaim olmak üzere ılanen tebliğ olunur.
Basın: 52918
T.C.
GAYRİMENKUL AÇIK ARTTIRMA İLANI
ANTALYA MAHKEME SATIŞ
MEMURLUĞU'NDAN
Es: 1993/129
Antalya Kjşla mahallesi, 2849 ada, 6 parselde kayıtb taşınmaz.
Antalya 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1992/471-1639 sayılı karan
gereğince saulacaktır.
Tapu kaydına göre 260 m
2
genişliğinde olup üzerinde tek katb yığ-
ma yapı taranda yapıbnış ev bulunmaktadır. Parsel blok nizam 2 kat
inşaata müsaittir. Parşele tüm belediye hızmetlen getiıilmiş olup ma-
halb rayiçlere göre m
!
'si 750.000 TL'den muhammen bedeli üzerinde-
ki muhtesatla birbkte 200.000.000 TL'dir.
I. Satış: 14.1.1994 günü saat 16.45-16.55 arasında Antalya Adliye
Sarayı kat: 2, No: 106'da açık artürma ile yapılacakur. Bu satışta de-
ğerinin %75"ini bulmadığı takdirde 24.1.1994 günü aynı yerde ve
aynı saatte 2. artürma yapılacakur. 2. satışta ise değerinin %40'ını ve
mahkeme masraflannı geçtiği takdirde en çok artırana ihale edilecek-
tir. Saüş peşin para üedır, ancak isteyen alıcıya 20 günü geçmemek
üzere mehıl verilebilir. Satışa iştirak edenlerin değerin %20'si oranın-
da teminat yaürması şarttır. thaleye katılanlann. şartnameyi görmüş
ve münderecaünı kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi almak ıste-
yenlerin memurluğumuzun 1992; 129 esas sayıh dosyasına başvurma-
lan ilan olunur. g^,,,. 52925
POLTTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Doğrusu, Yanlışı...
insanları komünizm öcüsüyle ne kadar çok korkuttu-
lar. Sovyet Sosyalist Imparatorluğu'nda komünizm cök-
tü, komünizm korkusu da kalmadı. Hâlâ, şurda burda
komünizm korkusu salmak isteyenler var, ama sözleri
gecmiyor. "Sovyet modeli komünizm çöktü, öteki mo-
delleri yerinde duruyor" diyenler var. Koskoca kıta
Çin'i, Küba'yı. Batı Avrupa sosyalistlerini gösteriyorlar.
Onlann komünizmi geçerli. Geçende bir dostumla konu-
şuyordum:
"Biz sosyalizme inandık" dedi. "Onun için de hiç ucu-
nu koyvermedik. Bir yanılgımız oldu. Buna yanılgı den-
se de yanılgı değildir. Hâlâ geçerli bir dünya görüşü-
dür."
"Nasıl oluyor?"
"Şu dünya malı denilen tutku herkesin olur, bizim de
olur. Yıllarca bununla oyalandık. Ancak Sovyet Impara-
torluğu çökünce anladık ki herkesin oldu, bizde hiçbir
şey yok!.. Herkesin keseleri doldu, boşaldı, bizim kese-
lerbomboşkaldı."
Bizim dost haksız sayılmazdı. Herkes kesesini doldu-
rurken, bizim kese bomboş duruyordu. Gözü açılıp da
keseye davrandığında bir de bakmış ki ortada paylaşıla-
cak bir şey kalmamış!..
Komünizm korku olmaktan çıkınca bir gevşeme oldu.
Tehlike sayanlar bu kez tehlikesiz olduğunu söylemeye
başladılar. Dünya için tehlikesiz olan bir düşünceyi bi-
zim için tehlike saymaktan çekindiler.. Komünizm düş-
manları bu kez komünist dostu olmadılarsa da tehlike
olmadığını söylemeye başladılar. Siyasal polis arasın-
da hâlâ tehlikelı sayanlar bulunuyor. Ceza yasasının
maddeleri arasından çıktıysa da başka yasaların mad-
deleri arasına girdi.
Komünizmi tehlike olmaktan çıkardılar, ama yerine
başka tehlikeler koymaya başladılar. Başta Kürtçülük
olmak üzere terör, anarşi, şeriatçılık tehlike sayılmakta-
dır.
Kürtçülüğü, şeriatı tehlike sayarlarken anarşi ve tero-
rizmi de bunlann yanına sığdırmaya çalışmaktadırlar.
Belli bir coğrafyada belli düşünceden yana olmak, dü-
şünceyi savunmak elbette suç sayılmaz. Ama düşünce-
yi silahlı eyleme dönüştürmek suç olur. Şeriatçılıkta şu
vardır: Din ve şeriatdevleti kurmak, başkalarının düşün-
ce özgürlüğünün yollarmı kapamak, demokrasinin bü-
tün yollarmı tıkar. Kendinize özgürlük, başkalarının
düşüncelerine özgürlük tanımaktan geçer. Görülüyor ki
sadece kendi için din devleti kurmak, din devletinden
yana olmayanların tümünün özgürlüğünü kısmak olur.
Laisizm.din doğrultusunda herkesin özgürlüğünü tanı-
mak demektir. Demokratik bir ortamda solcu düşünce-
ler arasında nasıl ayrımlar varsa, dinsel düşünceler
arasında da ayrımlar olacaktır. Şeriata dayanan bir yö-
netimde kendine özgürlük tanımak, ötekilere tanıma-
mak, dikta olur. Demokrasiye her yönü ile karşı gelmek
olur. Dinsel bakımdan bir Sünni ne kadar özgürlüğe sa-
hipse, bir Alevi ya da Şii aynı ölçüde özgür olacaktır.
Kimse kimsenin özgürlüğünü ve siyasal davramşını kıs-
mayacaktır.
Terörün ve anarşinin köklerini kurutmak kolay değil-
dir. Hele bu bir gerilla savaşına dönüşmüşse... Güçlü
Amerika, Vietnam'da gerilla savaşlarına dayanamadı.
Bundan olacak, düşünce, anarşiye dönüşmeden, gerilla
savaşlarına dönüşmeden korunmalıdır. Düşünce, öz-
gürlük demektir. Silahlı eylemin ise özgürlükle hiçbir
ilgisi yoktur. özgürlük savaşıyla gerilla ve anarşinin or-
tak bağları yoktur. Birbiriyle hiçbir zaman bağdaşamaz-
lar. Tehlikelı düşünce olmaz, doğru ve yanlış düşünce
vardır...
BULMACA
1 2 3 4 5SOLDANSAĞA:
1/ Disiplin 2/ Bir mey-
ve... Kira. 3/ Bir yüzü
uzun tüylü, kalın ve ağır
battaniye. 4/ Dogrna...
Germanyum elementinin
simgesı. 5/ Duman leke-
si... Korunmak için biri-
ne ya da bir yere bırakı-
lan eşya. 6/ Mükemmel...
Türk resim sanatında
önemli bir gnıbun ad ola-
rak benimsediğı harfin
okunuşu. 7/ Anlatış yo-
lu... Giysinin yaka. kol,
etek çevresine kendi kumaşından
ya da başka kumaştan geçirilen in-
ce şerit. 8/ Ağaç oymaya yarar bal-
ta... Gözİeri görmeyen. 9/ Mezo-
potamya'da kurulmuş en büyük
sitelerden biri... Halk dilinde yağ-
mura verilen ad.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Evrenın ve insanın Tann'dan çı-
kıp tekrar Tann'ya döneceğini
konu alan tekke edebiyaü şiir türü.
2/ Vücutta biriken azotlu madde...
Boyu kırk metre kadar olabilen bir orman ağacı. 3/ Kilime ben-
zer. renkli ve motifli uzun yolluk... Hayvanlarda semizlik. 4/
Düzenli olarak ekim yapılan arazi... Yunanistan'ın plaka işare-
ti. 5/ Afrika'da bir ülke. 6/ Dinsel bir inanışla ilgili düşüncelere
bağlı olmayarak, yalnız maddi temellere dayanan. 7/ Krah'çe...
Tropikal bölgelerde yetişen ve nişastaca zengin yumru kökleri
yiyecek olarak kullanılan bitki. 8/ Göçebelerin kullandığı bir
tür keçe çadır. 9/ Argoda. yasadışı bir işin yapıldığı yerde, geleni
haber verme işi... Satrançta bir taş.
T.C.
BAŞBAKANLlk GÜMRÜK
MÜŞTEŞARLIĞIİSJANBUL
GÜMRÜKLERİ BAŞMÜDÜRLÜĞÜ
HA\TJARPAŞA GIRİŞ GÜMRÜK
MÜDÜRLÜĞÜ
Gümrüğümüzce. Burhanlar İnşaat Tunzm Tanm Endüstri ve TK.
A Ş. adma tescib, 21 12.1990 tarih ve 45627 sayıb giriş beyannamesin-
den kaynaklanan ihülafla alakab olarak, takibedilen 19.123.000, TL
gelir eksiğinin takıbaümıza ilişkin yapılan tebbgatlanmızın adres de-
ğişikliği nedenıyle, iade edileceğj düşünülerek ve tebligata sarih en
son adres de tespit edılemediğınden, tebligat yerine kaim olmak üze-
re. 7201 sayıb tebbgat kanununun 28 ve 29. maddeleri gereğince teb-
liğ olunur.
Basın: 48068
İLAN
T.C.
NEVŞEHİR SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ
1993/425 Esas.
1993 750 Karar.
Davacı Burhan Salmanb tarafından davab Ab Kırlangıç hakkında
açılan ipoteğin kaldınlması davasının duruşması sonunda:
Nevşehir ili merkez ilçe Karataş mevkiinde kâin 20 L 1-4 pafta,
1477 ada, 4 parsel sayıb taşınmaz üzerine davab Ab Kırlangıç lehine
konulan 440 000.-TL. ipoteğin kaldınlmasına karar verilmiştir.
Davab Ab Kırlangıç'ın mahkeme karanna karşı herhangi bir id-
dialan var ise kanun yoluna başvurması, aksi takdirde ilan tarihinden
itibaren yasal süre zarfında karann kesinieşeceğı işbu karann ilan yo-
lu ile davablara tebliğine kaim olmak üzere ilanen duyurulur 12.11
1993
Basın: 52945