Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21KASIM1993PAZAR
10 PAZAR KONUKLARI
Tekrizyonyasa teküfikabıdedflir, ama!SUNUŞ: Türkiye 'nin son bir haftalıkgündeminin üst büyük tepkileriyle karşı karşıya. Maddelerinin hemen Çolakoğlu ve Uzay Hukuku konusunda uzman olan,
sıralarında özelradyo ve televizyonyasa teklifivar. hemen hepsinieleştirerekbüyükdeğişiklikleristeyen IstanbulBüyükşehir Belediyesi'nin BRT'yikurma
TBMM'de maddeİeriüzerindegörüşmeleribaşlayan özel televizyon kuruluşlarıyasanın "kaos"yaratacağı çalışmalarında danışmanlıkyapan Prof. Mesut
radyo ve televizyonyasa teklifiözeltelevizyonların inancında. Konuyu Show TV'nvn GenelMüdürüNuri Önen 'le konuştuk.
Söyleşi LeylaTavşanoğhı Konuklar Nuri Çolakoğlu Show TV GenelMüdürüProf. MesutÖnen BR TeskiDanışmanı
NURİ ÇOLAKOĞLU
1943 İzmir doğumlu. Lise öğrenimini fstanbul Robert Kolej'deyaptı. Ankara t'niversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Diplomasi-Dıs
Münasebeller Fakültesi'nden 1961"demezunoldu. Birsüre TRTHaber Merkezi'nde çalıştı. DahasonraBasın- Yaym Yüksek Okulu nda
asistanlıkyaptı. 1987'de Türkiye'ye döndü. Milliyet'te yazıişleri müdürü oldu. CemDuna'nm TRJGenel Müdürlüğüdönetnindegenel müdür
basdanışmanhğıyaptı. Çeşitlitelevizyonprojelerinde görev aldı. 1991 Haziranı'ndagirdiğiShow T\/
'deşuandagenelmüdür.
zel radyo ve televizyonlarla ilgiü yasa tekh'fi, bir takım
kanşıkhklara yol açacağt gerekçesiyk eleştirih'yor. Bu
konuda sizin değerlendhrmem'z nedir?
ÇOLAKOĞLU - Yasa tasansmın temelinde bir güven-
sızlik ve yasakçıhk var. Güvensizlik ve yasakçıhk. so-
nunda bir dızı özel TRT yaratmaya gelip dayanmış du-
rumda. Son derece zaptı rapt altında, siyasi otoriteye
bağımh, aynı tip program üreten birden çok kanal kurmak ûzerine
gjdiyor işin bütün felsefesi. Zaten bütün itiraz ettiğimız nokta da
bu. Bu tür yasalar insanlar ve toplumlar üzerine uzun vadeli ipotek
koyuyorlar. Ikinci sakatlık da bu yasanın önümüzdeki dönemin
gelişmelerine kapah olması. Yani bu yasa hazırlanırken bugünkü
mevcut duruma bakılmış; bir fotoğraf çekılmişve bu fotoğraf bir
çerçeveye oturtulmaya çahşılmış. Oysa elektroniğın büyük bir hızla
ilerlediği. hukukun sekız-on adım önünde koştuğu dünyamızda
böyle bir sabiüeşürme bugünkü kaos diye adlandınlan durumun
başka biçımlerde aynı hızla devamına yol açacak.
- Bunun anlanu sizçe nedir?
ÇOLAKOĞLU - Örneğin bu yasada şifreli yayınlar yok. Uydu-
dan doğrudan yayın da yapüamayacak. Ocak ayında uzaya Türk-
sat'ı aüyoruz. Türksat'ın ıkıncisi de haziranda gidecek. Dolayısıyla
Türkiye semalannda 22 tane uydudan kanal oîanağı çıkıyor.
Bu kanunu hazırlayan partıler PTTnin Tsini özelleştirmek isti-
yorlar. PTTnin Tsi özelleştikten sonra şu anda başlamış olan kab-
lolu televizyon yayınlan ne olacak? Bunun işletmeciliğıni kim üstle-
necek? Gerçi PTTnin kablolu yayın teknolojsi, yanlış software se-
çıldıği için ancak 16 ka-
nalla sınırlı. Ama bu
40-45 kanal olabüıyor.
«atta bugün ABD'de
tarhşılmakta olan sistem
mantıklı bir tempoyla
Türkiye'ye gelecek olur-
sa üç-beş yıla kadar 500
kanallı teİevizyon siste-
minden söz ediyoruz.
Yeni yasa bütün bunlara
kapalı. Son derece dar.
Bugünkü uydudan gelip
vericiden çıkan sekiz-on
tane kanalîn nasıl düzen-
leneceğj. nasıl zaptı rapt
altına almacağını belirle-
meye cahşıyor. Bunu be-
lirlese bile, bunun dışı-
ndaki koca bır alan boş-
ta kalacak Kanundakı
esas cıddi boşluklar bu-
rada. Herkesin sözünü
ettiğı yerel yönetimler,
dernekler, vakıflar tele-
vizyon kursun. kur-
masın. Yasada ulusal
yayın, bölgesel yayın. ye-
rel yayın nedir, bunlar
yok. Karşılıklı mülkıyet
haklannın düzenlenmesi
de yasada yok.
- Üst kurul üyekrinin
üçüncü dereceden akra-
balanntn televizyoncu ol-
ması durunuında bu üye-
nin üyeliğinin düşmesi de
yasada yer ahyor...
ÇOLAKOĞLU
Evet Üst kurul üyelerin-
den birirun kavgab ol-
duğu bir akrabası, ya da
çok sevdiği bir yeğeni bir
özel televizyonda sunucu
olacak olsa adamın üst
kuruldaki üyeliği tartı-
şmalı duruma geliyor
Yani tamamıyla güven-
sizlik. tamamıyla yolsuz-
luk, dar kalıplara
sığdırma, sıkıştırma an-
layışıyla hazırlanmış bir
yasatasansı.
- Yasa tasansı bu arada Türkiye'deki toplam brüt reklamgebrleri-
nin yüzde beşinin üst kurula bütçe olarak verihnesM öngörüyor. Bu
konuyu nasıl değerlendüiyorsunuz? üst kurulun böyle bir bütçeye ih-
tiyaa var mı?
ÇOLAKOĞLU - Türkiye'de son üç yıldır reklam pastasının do-
lar bazında 200-220 milyon dolar civannda bir istikran var. Bu. üst
kurulda bulunacak 9 zata her yıl 11 milyon dolann, "Al kardeşım
harca", denmesi anlamma geliyor. Bu Özel Radyo Televizyon Ya-
sası çıkıp Türkiye çapında bütün radyolar ve televizyonlar yasal.
düzenli hale gelip yerel reklam toplamaya başladıklannda bu rek-
lam pastasının 400-600 milyon dolara kadar çıkabüeceği hesap-
lanıyor. Bu durumda üst kurulun bütçesı 30 milyon dolara çıkıyor.
Bunu Türk Lirası'yla ifade edecek olursak 400 milyar lira gibi bir
parayı 9 kişilik bir kurulun maaşlan. arabalan ve binası için tahsis
ediyoruz. Bu, bugünkü koşullarda Türkiye'de orta büyüklükte bir
televizyon kurmak içın gereken para. Şimdi bu yüzde beş gibi
haksız para ortaya atılınca kaçış da başlayacak. Türkiye'nin zaten
evrensel sorunu bu. Türkiye'de bız mantıklı vergiler koyup,
mantıklı usuller getirip insanlan vergi vermeye özendırecek yerde
bordrplu bir adamın maaşının yüzde 50'sini çarpabiliyoruz. Dedi-
ğirn gibi herkes, bu parayı nasıl vermeyeceğim. diye kaçış yollan
düşünmeye başlayacak. Türk milletinin yaratıcılığıyla bunun da
mutlaka çaresinin bulunacağını düşünüyorum Oysa bu frekanslar
tahsis edilirken belli bir takım ölçütler göz önüne alınacak. Bu in-
sanlardan bu frekanslar için belli bir para istenecek. ihale açılacak.
Bu ihaleden gelen para ne olacak? O da üst kurula gelecek ve orada
garip paralar oluşmaya başlayacak. Bunun normali, mantıkhsı bu
üst kurulun ihale gelirleriyle kendi bütçesinı yapması. bu bütçesin-
den dolayı Meclis Plan Bütçe Komısyonu'na hesap vermesi, bütçe-
de açığı varsa özel televizyonlann kaynaklanna başvurması. Ama
böyle bir açık yoksa, ki oİmayacak, burada biriken fazla paralann
radyo-televiz>'on yatınmlan, iletişim sektörünün geliştirilmesi için
Hazine'ye aktanlması gerekir.
- Göründüğü kadanyla yasa teküfinde öyle bir hüküm yok ve muğ-
lak...
Osmanlı
zihniyetindeler
Tasannın Meclis'ten geçmesi için çok
büyük gayret var. Bence geçmeli de.
Ama bu şekliyle değil. Böyle bir
yasaya ihtiyaç var. Bu şekliyle
geçerse arkasından kaos gelir. Ben
doğru karar ahnacağına inanıyorum
ÇOLAKOĞLU - Yasada birçok muğlak yan var. örneğin cevap
ve düzeltme hakkını tanıyor. Ama buna karşılık kim sorumludur,
bunun davası nerede açılır, yani Basın Kanunu. TRT Kanunu'nda
yer alan bir takım çok temel hükümler bu yasada yok. Yasa aynn-
tılarla uğraşırken öküzün gücü ahırda kahvor.
Özetle bu bir tepki yasası olarak şekillenmiş. Bunu görebiliyo-
rum. Belli bir takım delikleri tıkamak üzere yapılmış
- Size göre bu yasa teklifi Meclis 'ten bu haİiyle geçebihr mi?
ÇOLAKOĞLU - Tasan Meclıs'ten geçmesi için çok büyük gay-
ret var. Bence geçmeli de. Ama bu şekliyle değil. Böyle bir yasaya
ihtiyaç var. Bu şekliyle geçerse arkasından bır kaos gelır. Ben Tür-
kiye'de hala akh selimin bir yerlerde olduğuna, inanıyorum. Sanılı-
yor ki medya kuüs yapıyor, kamuoyu oluşturmaya, kendi parasını
korumaya çalışıyor. Kendi parasını korumak diye bir şe> yok.
Çünkü o para yine bir yerlerden çıkacak. Burada ak.il. izan. mantık
çerçevesi içinde uzunca bir süre yaşayabilecek bir yasa yaratmaktır
amaç. Türkiye'de halen yürürlükte olup da kullanılmayan, kullanı-
Isa bile hiçbir işe yaramayan o kadar çok yasa var ki. Örneğin
Men-i Israfat Kanunu diye bir yasa var. Buna göre bır düğünde 50
lıradan fazla harcama yapmak yasak. 50 lıraya düğün yapacak
adamın ben alnından öperim.
- Üst kurul üyeleri aitı ytlhğuut seçiür, deniliyor. Sizce bundaki
amaç nedir?
ÇOLAKOĞLU - Üst kurulun oluşumu zaten bır fenomen. Bu-
günkü parlamentoya göre SHP-DYP üç-ıki, ya da dört-bir gibi beş
üye gösterecekler, diğer muhalefet partileri de birer üye gösterecek-
İer. Diyelim ki birinden birinin
üyeliği düştü. birinden biri istifa
etti, birinden biri öldü. Yeni
adamın nereden seçileceği son
derece kanşık. Hele bu arada bir
seçim olmuş. ana muhalefet yer
değiştirmiş. ya da partiler arası-
nda farklı bir kombinasyonla
farkh bir koaüsyon kurulmuş.
Kimin ne olacağı yoruma son
derece açık. tkincisi sizin de işa-
ret ettiğiniz gibi Türkiye'de se-
çimler en geç beş yılda bir yapılı-
yor. Üst kurulun ise görev süresi
alü yıl. Orada da üstelik ad çe-
kerek iki yılda bir üçer tanesinin
üyeliği düşüyor, yerine üç üye
seçiliyor. Yani üst kurulun ku-
ruluşu ve işleyişi son derece kar-
maşık. seçim bolgelen farklı. se-
çildikleri yerler farkb.Bir nokta
daha var. Üst kurul üyeleri, bu
göreve seçildikleri zaman artık
başka bir iş yapamaz. Adeta bir
koza içine alınır. Kendisine en
yüksek devlet memuru maaşı
olan başbakanlık müsteşan ma-
aşı verilir. Peki, ama bu adamın
başka bir iş yapmasına neden
engel olunur? Yani bu, emeklı-
ter için bir iş mi? Çünkü Türki-
ye'de ufku son derece geniş, ge-
lişmeleri kavrayabilecek, önü-
müzdeki yeni düzenlemelere
ayak uydurabilecek, yaratıcı bir
takım insanlar isteniyor.
- Tasannın 26. madesi de uy-
dudan naklen yayını yasakb-
yor...
ÇOLAKOĞLU - Allahtan
daha henüz yasa tasansının 24.
maddesı geçti, 26. maddesıne
gelinmedi. Bu madde geçtiği
takdirde Manchester United -
Galatasaray maçı, Tansu Çil-
ler'in Washıngton ziyareti. ya
da Avrupa Güzellik Yanşması
ızlenemeyecek. Zaten diyorum
ya. bu bir tepki yasası. Biz bu
yasayı çıkardıktan sonra bir-
takım adamlar gıdip uydudan
Türkiye'ye yayın yaparlarsa biz
bunu önlemeliyiz, diye düşün-
müşler. Bu nasıl olacak? Türkiye dışında başlatılan bir sinyalin
Türkiye'de yayıralanması yasaktır. Toptan yasaklansın, olur biter.
Osmanh döneminde Abdülhamit'in Maarif Nazın örneği okullan
kapatırsm, okul diye bir sorunun kalmaz.
- Buyasa Avrupa Suurötesi Televizyon Sözleşmesi'neuygun mu?
ÇOLAKOĞLU - Ondan daha yasakçı. İşlerine gelen bazı hü-
kümleri Avrupa Sınırötesi Sözleşmesi'nden almışlar. Ama sözleş-
medeki bazı hükümler yasa tasansında yok. Örneğin sözleşmede
içki reklamı serbest. Ama gençleri özendirmemek kaydıyla. Oysa
bizim yasanın geçen maddesinde. alkollü içki yasak, diyor. Onun
yanında birçok yoruma açık yasaklar ve sınırlamalar var.
"Milli güvenliğin açıkça gerektirdıği hallerde yayın durdurulur".
diyor. Makul. Dünyarun her ülkesinde olabilir. Fakat bunu bana
kim açıklayabilir, bilmiyorum. "Milli güvenliğin açıkça gerekli kıl-
dığı hallerde. yahut kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması kuv-
vetle ihtimal dahilindeyse" sözlen son derece yoruma açık. Her-
hangi bir kuruluş tarafından kötüye kullanılmaya açık bir hüküm.
İleride tartışmalara yol açacaktır.
- Birde yasa aile tekellerini de engeltiyor...
ÇOLAKOĞLU - Mesela Hakkı Bey Türkiye'nin en başanh özel
televizyonunun sahibı. Ama bir gün emri Hak vaki oluyor ve
Hakkı Bey ölüyor. Bunun mirası ne olacak? Geride kansı ve üç ço-
cuğu kaldı. Bunlar mirası paylaşarak dördü birden a\ru şirkette
ortak olamayacaklan için birinden birinin bütün hısselen üstüne
alması laam. Birdalavereçevrilecek. Yasalar bir iki yıl için >apılan
şeyler değil. Sorunun temelinde şu yattyor: Bunlar sorunlan çöz-
mek üzere değil. yeni kanşıklıklar, yeni karmaşalar, yeni kann ağn-
lan. kafa kanşıklıklan. yeni rahatsızlıklann kaynağı olmak üzere
yapıbyor.
Ben doğrna büyüme iyimserliğimle bir noktada yüce Meclis'in
saygıdeğer üyelerinin bir arava gelip, hata yaptıklannı anlayarak,
iki üç günlük hızlı bir operasyonla değil, geçmiş maddelerin de nasıl
düzeltilebileceği üzerinde biraz kafa yorarak çözmek ıçın gayret
göstereceklerine inanıyorum.
Prof. MESUT ÖNEN
1928 Çanakkale. A n'acıA: doğumlu. Lise öğrertimini Kabatas Erkek Usesi 'nde, yükseköğrenimini İV Hukuk Fakültesi'nde tamamladı.
1961 'de İÜHukuk Fakültesi'neasistan olarakgirdi. 1982'de İU Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne ticaret hukuku ve hukukun temelkavramlan
derslerinı okutmak üzere geçti. Bukonuda çeşitlifakültelerde dersler veriyor. Istanbul Büyükşehir Belediyesi 'ne BR T'nın kurulusundan önce
iki yıldanışmanlık yaptı. Basm Konseyi Yüksek Kurulu'ndaokuyucutemsilcisıolarak da görevyapıyor.
I zel Telerizyon ve Radyo Yasa Tekh'fi, özel radyo ve televiz-
I yonlarda dururnu rayuta oturtacağı yerde kanşıkhklara ve
I boşluklara yol açacağı gerekçeâyle eleştirih'yor. Sizin bu
I kpnudaki görüşleriniz neler?
I ÖNEN - Ben her şeyden önce şu nokta üzerinde durmak
j ıstiyorunv Öncelikle. şu anda radyo televizyon konusunda
I devlet tekelinden çıkan bir ülkedeyız. Bu gkış da dünün
meselesı değil. Gerçi anavasanın 133. maddesındeki deği-
şiklik Temmuz 1993 yılında yapıldı, ama bildiğiniz gibi televizyon
yayınlan 1989'un sonu ve 1990'ın başından beri. yani 3-3.5 yıldır
yapılıyor Buna genellikle fıili durum deniyor. Benim görüşüme
göre bu kaçırulmazdı. Çünkü her şeyden önce teknoloji bir ülkenin
sınırlan içinde bir tekel durumunun muhafazasma imkân vermiyor-
du. Teknoloji gelişmişti. Uydulardan her türlü yaymın abnması
imkânı vardı.
Teknolojik bakımdan bu gelişim vardı. tkinci olarak sermaye.
bu teknolojik gelişimden yararlanmak ıstiyordu. Üçüncü olarak
da bence demokratik yaşam. Çoğulcu bir rejim içındeyiz. Herkesin
sesını duyurması lazım. Bunlann da demokratik rejim içinde tekel-
den çıkan, ama başka kesimlenn de sesini duyurabileceği bir med-
ya sistemıne geçilmek gereklılıği ortadaydı.
Bu zorunluluklar karşısında eskiden halk kesimlerinin seslerinı
duyurabilmelen basın yolu> la oluyordu. Şimdiyse radyo ve televiz-
yon yoluyla olacak. Bu da ülkemizde kabul edilmiş bır durum ola-
rak geliyor. Fiili durum şimdi de yasalaştınlmak isteniyor. Hem
çoğulcu demokrasi diye-
ceksiniz, hem de bunu çok
sıkı zaptı rapt altına ala-
caksınız. Bu bir çelişkı.
Eleştinler buradan kay-
naklanıyor. Yani med-
yanm halkın sesini duyu-
rabilme fonksiyonu devlet
tekelı zamanındaki gibi
çok zaptı rapt altına alını-
rsa bunun doğru olmadığı
düşünülüyor. Bu yasa.
özel televizyonlan da
TRTleştiriyor gibi sözler
söyleniyor. Bu kadar sıkı
zaptı rapta alırsan'Z söyle-
nir de...
- Bu sıkıhklar nereden
kaynaklanıyor? Bu
sıkıhklann getirilmesimn
amact nedir?
ÖNEN - Genel olarak
medya. özel olarak da
radyo ve televizyon çok
önemli biî iletişim yolu.
Bu hizmet halka haber
alıp haber aktarma, ya da
yayınlar yoluyla bir kültü-
rel ve ekonomik faaliyette
bulunmak. Bu, birçok ül-
kede olduğu gibi bizde de
bir kamu hizmetı olarak
kabul ediliyor. O nedenle
de devlet bunu tekeline
almış. Bir kamu hizmeti-
nin halka arz edilmesinde
elbette bır takım kısıtla-
malar, bir takım düzenle-
meler olacaktır. Örneğin
kanun tasansının 4. mad-
desinde yayın ilkeleri sıra-
lanmıştır. Bu. bütün dün-
yada böyle. Bu. kabul edi-
len son Avrupa Sınırötesi
Televizyon Yayınlan Söz-
leşmesi'nde de var. Bunla-
ra da elbette ki bır deneüci
mekanızma kurulacak.
İşte, bu denetıci mekaniz-
manın oluşumu, görev le-
n, fonksiyonu. yetkileri.
uygulayıa yaptınmlan
bakımmdan zorluklar
çıkıyor. Bunlann bir kısmı aşın, bir kısmı kabul edılebilir görünü-
yor. İsterseniz burada üst kurula geleyim. Üst kurul tasanya göre
dokuz kişiden oluşuyor. Bunlann beşi iktidar partisi. ya da partile-
rinin gösterdikleri 10 aday arasından TBMM'ce seçilecek. Dördü
ise muhalefet partisi, ya da partilerinin gösterecekleri sekiz aday
arasından saptanacak. Denetim mekanizmasının başına getirilen
üst kurulun. TBMM'nin bir uzantısı olsun isteniyor. Hatta. böyle
bir üst kurulun TBMM'ce oluşturulması yetkısinin anayasal ola-
rak bulunup bulunmadığı tartışmalan da açıldı. Yok. diyenler de
var.
- Sizce böyle bir üst kurulun Mech's'in uzantısı olması mümkün
mü? Üst kurul üyeleri altı yılhğına seçilecek. Oysa TBMM üyeleri
beşytlhğtna seçia'yorlar...
ÖNEN - Madem ki sız iktidar ve muhalefetin bu komisyonda
orantılı olarak temsıl edilmesini istıyorsunuz o zaman kanunun
kendi mantığı sonuçla çelişiyor. Üst kurul. iki yılda bir yenilenmek
suretiyle alü yılbğina seçiliyor. Onun görev süresiyle Meclis'teki ik-
tidar ve muhalefet değişim süreçleri birbirinden farklı. Bu. seçimle
de değişebilir. halen şu Meclis içinde bir hafta sonra da değişebilir.
O zaman kanun kendi yapmak istediği sonucu elde edememiş ola-
cak. Buna dikkat etmeİc gerekiyordu.
Özel televizyon yayıncılan, brüt reklam gelirlerinin yüzde 5'ini
üst kurulun bütçesine verecekler. Burada düşünülmesi gereken
nokta bu paranın neden ahndığıdır. Bu para özel girişimcilerden
üst kurulun işleyişi, bütçesi için ahnacaksa hesap yapılmamıs de-
mektir. Çünkü hesaplanana göre bu para trilyonlan buluyor. Önce
bütçe yapılmab, ondan sonra oranı tespit için üst kurula belki yetki
verilmelı. Bu da bence kanun içinde bir çelişki yaratıyor ve üzerinde
durulması gerekiyor.
Üst kurula seçilmiş bir kişinin üçüncü derecede yeğenini ele
alalım. Aralannda miras kavgası var: dargınlar. Belki çok yetenekli
bir çocuktur. Gıder özel bir radyo, ya da televizyon kuruluşuna gi-
rer. Ama bunu yapınca amcanın üyeliği düşer. Bence bu, arkaik bir
ölçüıtür. İlkeldir. Sermayenin hakim olduğu liberal rejimler içinde
hala hısım akrabalık kriterleriyle nasıl yüriitürsünüz? Bence bu ak-
ÖzelTVler
TRTleştiriliyor
PTT mi korunmak isteniyor. yoksa
yabancı yayınlar mı? Burada telif
haklari söz konusu. Yabancı yayıncı
PTT'ye gelecek "Siz benim
yayınlanmı yayımlıyorsunuz. Bana
telif hakkı ödemeniz lazım"diyecek.
rabalık kriterinın hiç düşünülmemesi lazım. Bu, çağdaş yasa yap-
ma anlayışı değil gjbi gebyor bana.
- L'yaudan naklen yayınlan engeüeyen 26. madde var. Peki, ama
uyduyla yaym yapan bu televizyonlar başbakamn, cumhurbaş-
kamnm yurtdısı gezHerini izleyemeyecekler nri? Spor hastalan
yurtâtşmdaki fittbol maçlannı seyredemeyecekler mi? Ya da Türk
insanı oümpiyatlan, ya da çok uginç bir kühür etkinhğini görmekten
makrum mu bvakılacak?
ÖNEN - Bunlar kablolu yaym dışında izlenemeyecek. Bu mad-
denın amacı zaten pek anlaşılmıyor.
- Kablolu yayın mı teşvik edilmek isteniyor sizce?
ÖNEN - PTT mı korunmak isteniyor, yoksa yabancı vayınlar
mı? Yabancı yayınlan alıp burada yayımbyorsunuz. Burada tebf
haklan söz konusu. Bu, kablolu yayınla aİınırsa yabancı yayıncı
için bunu takip etmek kolay. Kablolu yayını yapan. aboneleri olan
bugün PTT Yabancı yayıncı PTT'ye gelecek. "'Siz benim yayı-
nlanmı yayımlıyorsunuz. Bunun karşıhğında bana telif hakkı öde-
meniz lazım". diyecek. PTT inkar edemeyecek. çünkü kablolu
yayın yapıyor. Bence 26. maddenin muğlak bir durumu vardır.
- Gazete sa/nplerinin, televizyon şirketlerinde yüzde 20'ye kadar
pay sahibi otmalan öngörülüyor. Buna dünyadan örnekler gösterebi-
tir misüu'z?
ÖNEN - ttalya'da var. Yalruz İtalya'da sermaye sımrlaması ol-
duğu gibi tiraja göre de smırlama getiriliyor. Yani bir gazete sahibi-
nın gazetesi ülkedeki toplam tırajın yüzde 16'sını geçıyorsa özel te-
levizyon istasyonu kuramaz.
Ancak. İtalyan kanun koyucu
bütün bu hükümleri koyduk-
tan sonra (bu hüküm iki pa-
ragraftaysa) bunun ızlenmesi-
ni. denetlenmesini getiren hü-
kümleri de yirmi iki paragraf-
ta koymuş. İtalyan dost-
lanmın söylediklerine göre de
bu hükümlerin uygulanması
mümkün değil. Bizim kanu-
numuz yüzde 20 sınırlamasını
getirmiş. Fakat şöyie bir hü-
küm de koymuş: "Ancak ano-
nim şirketler yayın yapabile-
cekler."
Anonim şırketlerin hisseleri
ya nama. ya da hamiline yazılı
olur. Ama, anonim şirketler
bu işı yapar. dedikten sonra,
ikinci cümlede de. "Bu ano-
nim şirketlere ortak olan diğer
şirketler hamibne yazılı senet-
lerini nama yazıb hale çe^ır-
mek zorundadırlar, hükmü
var.Sermaye piyasası olan bir
ülkede bunun mümkün olup
olmadığını düşünün. Siz ha-
miline yazılı senetlerinizi bor-
sada işleme koymuşsunuz.
Bınlerce kişinin elinde hamili-
ne yaalı senetleriniz var. Tele-
vizyon şirketine ortak olabil-
mek için bunlan toplayıp
nama yazıb duruma çevirecek-
siniz. O zaman borsa durur.
sermaye piyasası durur. Uygu-
lanması mümkün olmayan
hükümler var, bunun gibi.
Bunlann gözden geçirilmesi
lazım. Deniyor ki: "Kanun ta-
sansının 24. maddesi Mecb's'-
ten geçinceye kadar özel rad-
yo-televizyon girişımcilerinin
aklı neredeydi? Ben geçen sa-
bah TRT l'de Aydın Güven
Gürkan'la yapılan bir söyleşi-
de de farkettim. Gürkan, Ana-
yasa Komisyonu'na verilen
ikinci metnin imzalayicılan-
ndan. Gürkan dedi ki: "Ma-
dem biz bu kadar eleştiriye uğ-
ruyoruz. Ben de gazete, tele-
vizyon ve medyayı eleştireceğim. Niye şimdiye kadar bize söyleme-
diler?" Cüneyt Canver o arada söze kanştı: "Yıldınm Aktuna giri-
şimcıleri topladı". dedi. Gürkan. "Benim haberim yok", diye ce-
vap verdi. Bu. benim tespitime göre doğru değil. Çünkü. iki-üç
yıldır herkes her şeyi söyledi. İkincisi. bizzat bu yasa teklifi üzerin-
dekı metin hazırlandı, bütün parlamenterlere dağıtıldı. Gürkan
bundan ya bıhaberdi. O zaman durum bence vahim. Ya da haberi
var da, "yok" diyor. O daha da vahim. Belki onlann çağirması.
"Bizim Anayasa Komisyonu'nda böyle bir metin var. Özel gıri-
şimciler de gelsin. fikirlerini söylesınler". demelen lazımdı.
- Buyasa tekh'fisizce Avrupa Suurötesi Televizyon Yayınlan Söz-
leşmesi'nin hükünderine uygun mu?
ÖNEN - Yayın ilkeleri. reklamlann program içine yerleştirilmesi
bakımından uygun. Ben fazla bir aykınlık tespit edemedim. Sadece
yayın ilkelerine, reklam dağıtımına uyulmama halinde ne olacak
konusunda iki metin birbirinden aynlıyor. Avrupa Sınırötesi Tele-
vizyon Sözleşmesi'nin denetim mekanizması başka, bizdeki yasa
tasansınınki başka. Bizdeki üst kurul yayını durdurma ve ızni ipta-
le kadar giden yetkilerle donaübnış Oy'sa sözleşmede devletlera-
rası bir ardaşma olduğu için bir ihlal halinde devletler uzlaşma yo-
luyla sorunu çözmeye çalışacaklar. Daha sonra da hakeme başvu-
racaklar. Böyle bir çözüm mekanizması öngörülmüş. Bence dene-
tim mekanizması bakımından fark var.
Şöyle bir eleştiri var: Mesele demokratik haklar değil, çıkarlar
meselesi. Bakın. 1989'dan bu yana dört yıl siyasal iktidar olarak
hiçbir yasal düzenleme getirmeden özel girişimcilenn bu alanda fa-
aliyet göstermelerine izin vereceksinız. Bunlar büyük yatınmlar
yapacaklar. Yayına şirketin yüzde 90ina sahip olacak. Ondan
sonra diyeceksiniz ki: "Hayır. sen bu yatınmı yüzde 20'ye indire-
ceksin." Bu bana adıl gelmiyor. Söyienir ki 1989 yılında zamanın
başbakanı, "Yurtdışından yayın anayasaya ay kın değü". dedikten
sonra bu işler başladı. Burada yapılacak şey uzlaşmadır.
Bu, herhangi bir geceyansı geçecek yasa tasansı da değil. Bu, ül-
kenin rejımini yakından ilgilendiren bir yasa tasansı. Onun için
üzerinde ne kadar düşünülse, ne kadar çalışma yapılsa yeridir.