25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
- -^» - **~cSv*- EKİM1993SAU CUMHURİYET SAYFA DUNYADAN Nikaragua Ortega taşkırtıcılık yapıyor £t Utotıdt G eçenay CumhurbaşkanıVioleta Chjunorro'nun Genelkurmay Başkam Humberto Ortega'nın I994yıbndagörevden alınacağını açıklamasmdan sonra, Nikaragua'da cıddi kanşıklıklar baş gösterdı. Taşımacıhk sektöründeki sancüı grevin ardmda. Humberto'nun görevden alınmaşı durumundadevlet içindeki gücü azalacak olan eski Cumhurbaşkanı Daniel Ortega'nın bulunduğu belirtiliyor. Chamonro'nun açıklamasının heınen sonrasında Daniel Ortega taşıma sektöründeki grevı destekleyen ve grevcilen kışkırtan açıklamalar yapü. Taksi, otobûs ve kamyon sahiplerinin taşıtlardan yeni bır vergi alınmasma ve betmne zanv yapılmasına karşı koymak için başjattıklan, 24 eylülde sona eren grev sırasında iki kişi yaşammı kaybetti. Ölerüerden bin olaylar arasında yoldan geçen bir vatandaş, ötekiyse sandinist bir miliıan olan poüs şefiydi. Polıs şefının yaşamını sona erdıren kurşun ıse Daniel Ortega tarafından kontrol edilen askeri yapıya sahip örgüüerden birine bağlı bır göstencinin tabancasından çıktı. Grevler sırasında Daniel Ortega'nın sandinıst militanlanrun göstericileri kışkırttığı ve grevi amacmdan saptırdığı iddia edıliyor Daniel Ortega Hükümet vergiden ve benzin zamrrundan vazgeçince grev sona erdi. Ama kanh grevin yankılan hala sürüyor. Eski sandinist bakan ve Washington eski büyükelçisi CarlosTunnermann bu gehşmelen Ortega kardeşlerin devirlerinin sona ermesi olarak yorumluyor. FSLN'de (Sandinist Ulusal Özgürlük Cephesi) aynbkçı olarak bilinen Tunnermann, partisinin genel sekreterinin olaylar sırasında aldığı tutumun kendisini çok şaşırtüğıru behrüyor. Tunnermann, Daniel Ortega'yı kışkırtıa ve demogojik demeçlerle yasal bır grevi çarpıtmakla ve sandinist meclısin ağustos ayında oylayıp kabul ettiği şiddete karşı olunduğunu belirten kararlara tecavûzetmeklesuçladı. IOrtega halk desteğinden etnin gözüküyor Genelkurmay Başkanı Humberto Ortega bu haftasonu kongre önünde son olaylarla ilgili hesap verecekti. Özellikle de grev sırasında gelişen kanlı olaylar ve grevın sapunlması konusunda açıklamalarda bulunması gereken Humberto. toplantıyı kasım ayına erteledi. Humberto bukurulun neredeyse tüm üyelerini kendisi seçtiği için bu toplanüda alınabilecek bir yetki kısıtlaması karanndançekinmiyordu. Ancak ağabeyi Danielin grevi kışkırtıa tutumu ve kendisinin grev sırasında yaptıklan, pariamentodaki sandinist mılletvekiUerinin onlara verdiği desteği azalttı. Sandinist parlamenter grubun başkam yazar Sergio Ranürez'in. arabuluculuk yönünde yaptığı açıklamalar FSLN'nin ılımlı kanadı tarafından ohımlu karşılandı. Aynhkçılar, Ortegalann tabanın desteğjne güveneceğini, 1990'daki seçim yenilgisinden sonra sandinist güçlerin merkea haline gelen sılahlı kuvvetlerden yararlanabileceğıni biliyor. Chamorro'nun cumhurbaşkanı olmasına yardım eden UNO (Ulusal Muhalefet Bırliği) koalisyonu FSLN içindeki bölünmeden yararlanmaya çahşıyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Virgilio Godoy sırfbu yüzden. ağustos aymda UNO'nun 30yöneticisinin kaçınlmasını düzenlemekle suçladığı Daniel Ortega'yla görüşmeyi kabul etti. Godoy"un yakınlanndan biri, bu görüşme sırasında Daniel Ortega"nın bir kurucu meclis seçiminden yana oldugu izlenimini verdığini belıruyor: Ortega, her şeye karşm bu seçimlerde çoğunluğu sağlayacağına ve partısındekı milletvekillerinin başkaldınsmı dengeleyebileceğjne inanmış gözüküyor. Bertrand de la Grange Çingulağında köleekonorrriâ £lje •SVto»İJork Shncs Ç in, övgüye değer bir sabırla 2004 yıknı bekliyor artık. 2000 Olimpiyat Oyunlan'nı Sydney'e kapürmak gerçekten acı bir deneyimdi. Ancak, tüm dünyaya bir uygarbğın 3000 yıl sürebileceğiru gösteren Çin için, dokuz yıllık bir bekkyiş, pek de uzun olmasa gerek. Bu dokuz yıllık zaman dıliminde dünya Çin uygarhğını daha bir ya- kından izleyeoek. Deng Şaoping'in yerine, emeklilik yaşına ermiş baş- kaları ıktidara geçecek. Hong Kong ve Macao ana karaya katılacak. Yine de bu süre içinde değişmeye- cek tek şey var. Batı demokrasilen. ınsan haklan konusunda Çin'ın ba- şmın etini yemeye devam edecek Ülkenin 2000 Olimpiyat Oyunlan'- nı elden kaçırmasının nedeni de bü- yük olasüıkla buydu zaten. Çin, içişlenne İcanşılıp durduğun- dan yakınmaya devam edecek. Ara- da bır de ünlü bir muhalıfı serbest bırakıverecek. Tıpkı, Olimpiyat Komitesi 2000 oyunlan hakkında karar vermeye* çalışırken Vei Yingşeng'in serbeW bırakılması gibı. Yine de bu yönetitn sürerken, ınsan haklan konusunda köklü değişikliklere gidilmesini bek- lemek akılhca olmaz. I Muhaliflerin serbest I kahnası göstermelik Muhalifleri hapse atmak, yalnız- ca onlan toplumdan yahtmak anla- mına gelmiyor; bu eylem, Çin Ko- münist Paftisi'rü eleştirmeye kal- kanlar için de caydıncı bir anlam içeriyor. Muhalifleri serbest bırakıp dü- şüncelenni söylemelerine izın ver: mek, parti için tehlıke oluşturuyor. Tıpkı I989'da Tiananmen Mey- danı'nda düzenlenen demokrasi yanlısı gösteriler gibi. Aynca, tutukhîlar devlete kar da geünyor. Tutuklular, Çin'in gizli ekonomisinın temelini oluşturuyor neredeyse. Mao döneminde Çin ha- pisanelerinde yedi yıl boyunca ka- lan Jean Pasqualini. Londra Cni- versitesi Doğu ve Afrika Çalışmala- n Enstitüsü'nün üç ayda birçıkardı- ğı Çin dergisınde. hapisanelenn ulu- sal ekonomide önemli bir rol oy- nadığını yazıyor. Pasqualini, tutuklulann ekono- miye katılması bakımından Çin'- deki sistemi, Nazı Almanyası'ndaki ve Sovyetler BirliğYndeki sistemlere benzetiyor. Fakat arada bir fark var. "Hicbirisi, köle emeğini Çin ka- dar verimli kılamamejtı". Çın'de kilit altında tutulanlann sa- yısmı hükümet dışında kimse kesin olarak bılmıyor Inandıncı bir saı bulmaya çabşan ınsan haklan gnıp- lan. 20 milyon gibi İnanıknaz' sayı- lardan söz ediyor. Bunlann en azından 20binini "po- Btik" suçlular oluşturuyor. Çin, 1992de bazı "karşı devrûncilerr ha- pisanelerde tuttuğunu kabul etmiş. ancak bu sayının 3651 olduğunu söylemışti. Çin'de adalet sistemi, Ortaçağa yaraşır bır şıddet öğesı içeriyor Toplu ınfazlar oldukça yay gın. İçin- de bulunduğumuzekimın ılk haftası da cellatlar için hayli yoğun geçti. Idam edilen 100 kişi arasmdakı se- kiz genç, yolsuzlukla suçlanıyordu. Hapisanelerdeki suçlulann bir çoğu da, bir Batı ülkesinde yalnızca uyan ahnarak salınabilecek suçlar- dan ötüru ıçende. Eğer söz konusu 20 milyonluk ra- kam doğruysa, bu demektir ki nü- fusnn 100 binde l740'ı içeride ABD'de bu sayı 486 iken İngiltere"- de 95. Çin'dekı bütün tutuklular, "lao gai" adıyla bilinen hapısane, çahş- ma kampı ve akıl hasıanelen ağında bulunuyor. "Çalışarak iyileşme" anlamma gelen "laodong gaizao" sözcüklenrun kısaltılmışı olan "lao gai", Stalin'in gulagına ya da girişin- de ünlü "Arbeit macht'frei" (Çahş- mak özgürleştırir) yazısı asılı bulu- nan Auschvvitz'e eşideğer. 20 milyonluk bir işgücü, İspan- ya'daki 15 milyonluk işgücünü sol- larken. Fransa'nın 24 milyon kişilik işgücüyle de yanşabiliyor. Üstelik bu işgücü için hiç para ödenmiyor, fazla yemek gerekmıyor, giysi niye- tine örtünme yeüyor, tatil yok ve şağlık için çokça masraf yapılmıyor. Ölenlenn yerine yenısi hemen geçi- yor. Lao gai ile bağlanüsı olan fabri- kalar, arabalar, kamyonlar, trak- törler dışmda, tekstil, oyuncak gibı küçük eşyalar da üreüyor. Asbest gibı tehlikeh mineralleri kazmak işi lao gaı madencilerine düşüyor. Çin'- deki çay ekiminin büyük bir kısmı da yine tutuklu işgücüyle gerçekleş- tiriliyor. I Çin malı degil, I hapisane malı Çin, tutuklulann çalıştınldığını kabul ediyor ve çalışmanın, "iyileş- melerini" sağladığını söylüyor. Çin yasalanna göre, hapısaneler- de üretilen mallann yurtdışına satıl- ması yasak. Ne var ki California'- daki Lao Gai Araştırma Vakfı'nı iş- leten ve kendisi de eski bir tutuklu olan Hanry Wu, bütün dünyadaki dükkan ve süpermarketlerde lao gai'de üretilen mallann bulunduğu- nu söylüyor. Tabiı kı bu mallann üzerinde 'iıa- pisane malı" yazmıyor ama, sözgeli- mi oldukça kaliteli, buna rağmen gülünç derecede ucuz bir oyuncağın üzerinde "Çin malı" yaayorsa, kuş- kulanmakta yarar var. Merkezi ABD'de bulunan Asya tzleme Komitesi adlı insan haklan örgütünün "Son Gulag" diye adlan- dırdığı bu kurum. Çin için gerçek bir ekonomık değer olabibr. Ancak, olimpiyat düzenleyicilen ve başka uluslararası pek çok etkili kurumun saygısını kazanmaya çabalayan bir ülke için. bu kurum, giderek ağırla- şan bir yük olacaktır. Gögnenlerbaştaa rnı, başbelaamı? B u yüzyılm başından bu yana sü- rekli göçmen akınına uğrayan ABD'de, göç sorununa nasıl yaklaşılacağı konusunda. kafalann kan- şık oldugu su götürmez. Mekşika, Çin, Haiti'den gelen yoksul, bıkkın insanlar, bu göçmenler ülkesinde giderek daha az hoş karşılanır oldu. Göçe sınırlama getirilmesıni isteyen ses- ler iyice yükseldi. 1980'den bu yana gelen göçmenlerin yansını banndıran California'nın valisi Pete Wüson. Başkan Clinton'a yazdığj açık mektupta."Acıma duygusunun akla baskın çıkmasına artık izin veremeyiz" diyordu. Ülkeye her yıl yasal ve kaçak yollar- dan giren l milyon 250 bin göçmenin et- kileriyle ilgjli tarüşma, ABD'de günde- min önemli maddelerinden birini oluştu- ruyor. Göçmenlerin, ekonomiyi can- landırdığı mı, yoksa ücretleri aşağı ceken bir güç mü oldugu sorusu, tıpkı, ekono- mik ve politik anlamda bir belirsizliğin yaşandığı ilk dönemlerdekı gibi, kafalan kurcalıyor. Göçmenlere karşı çıkanlar, yine, yeni gelenlerin, nimet değil yük olduğunu, tek kuruş vergi ödemedıklen kamu hizmet- lerinden sonuna kadar yararlandıklanru söylüyor. Ama bu iddialar ne derece doğru, belli değil. Ülkenin ilk kez göçmen akınına uğradığı ve konuyla ılgıli tartışmalann yükseldiğj 1900'lü yıllann başlannın ak- sine, şimdi göçmenler, ilk geldikleri gün- den başlayarak dikkatk izleniyor. Akademik kurumlann ve hükümetin düzenlediği çabşmalann çok az bir • Bir göçmenler ülkesi olan ABD'de göçe sınırlama getirilmesini isteyenler artıyor. Göçmenlerin olumlu katkıda bulunduğunu savunanlar, ekonomiye canlılık kazandırdıklarmı beiirtirken, karşıt görüştekiler, son yıllarda gelenlerin niteliksiz işçi olduklannı söylüyor. kısmı. göcmenlenn ekonomiye zarar verdiğini ortaya koyuyor. Çalışmalara göre, göçmenlerin varbğı bütünüyle ele abndığmda. olumlu sonuçlar doğuru- yor. Kuşkusuz, önyargılann değişmesı için zamana gereksinim var. Siyah lıder- ler ve sendikalar, pıyasanın düşük ücretli işçilerle dolup taştığını söylüyor. Washington'daki bir araştırma mer- kezinde (Kent Enstitüsü) yürütülen göç- men araştırma projesinin başmı çeken Jefîrey S. Passel, "1980'lerde göçmen ka- bul eden yerler, ücret arttşı açtsından, göç- men almayan yerlere göre çok daha başa- nlı sonuçlar elde etti" dıyor. Enstıtünün yakın bir zamanda düzen- lediği bir çalışmada. göçmenlerin. kent- lerde iş alanlannın açılmasına olumlu et- kileri bulunduğu sonucuna vanldı. Başka çalışmalarda da. göçmenlerin. nüfusun geri kalanına göre, kendi işini yaratma konusunda çok daha başanb olduğunu gösterdi. Hofstra Üniversitesi'nde ekonomist olan ve göçmenler konusunda uzmanla- şan Gregory De Freitas ''Sorun, göçmen- krin Amerikalüarın elinden işlerini alınası çerçoesinde tanunlanıyor. Oysa pek çok Amerikalı, iş bulmasını. göçmenlerin eko- nomi üzerindeki etkilerine borçlu" dıyor ve ckliyor: ''Sözgetimi lokanta iskten göçmenler vergi ödüyor, çalıştırdıkları iş- çiler kendilerine giysi, yiyecek ve daha öoe ölü' olan semtlerde ev alabiliyor. Çok yönlü bir etki söz konusu, ama coğımlukla anlaşıbnıyor.*' "Göçüfı Ekonomik Sonuçlan'' adb ki- tabın yazan Julian Simon. göçmen ailele- rinin, ülkede bulunduklan ilk 30 yılda, Amerika dogumlulardan çok daha fazla vergi ödediğinı ve kamu hizmetlerinden, aldıklanna göre. yılda ortalama 2500 dolar daha fazla katkıda bulunduklannı yazıyor. Amerikan Göç Reformu Federasyo- nu ise, başka çalışmalara dayanarak, bu sonuçlann artık gecersiz olduğunu söy- lüyor. California Üniversitesi'nde eko- nomi profesörü olan George J. Borjas, yeni göç dalgasıyla gelenlerin, öncekıler kadar niteliklı olmadığını ilen sürüyor. Borjas. bu yüzden yeni gelenlerin devle- ün sırtına yük olacağını düşünüyor Yine de, 1990 verilenne göre, yeni ge- İen göçmenlerin eğitim düzeyi, şimdiye dek olmadığı kadar yüksek. Chicago Üniversıtesı'nden Marta Tienda "Göç- menierin kalitesinin düştüğüne (ki bu ger- çekten eğjtimin bir ölçüsüdür) dair hiçbir kanıt vok^ diyor. Konuyla ilgili oldukça aynntılı çalı- şmalardan biri, yaş, gelir ve eğitim dü- zeyleri açısından, göçmenlerin çok bü- yük farklılıklar gösterdiğini ortaya ko- yuyor ve kimi şaşırtıa sonuçlara vanyor. örneğin: - Sovyetler BırliğTnden yakın dönem- de gelen göçmenler, Latin Amerikalı ya da Asyalı göçmenlerden çok daha yok- sul. - Eğitim düzeyi en yüksek olanlar. Af- rikablar. Gelenlerin yüzde 90'ının en azı- ndan yüksek okul diploması var. -1980 yılından önce ülkeye gelen. yani çok uzun zamandır burada yaşayan göç- menler için kişi başına düşen gelir, ABD doğumlulannkinden çok daha fazla. - 1990 nüfus sayımına dayanan çalı- şmanın yazan Susan Laphanı 'İnsanlar ne kadar uzun süre burada kahrsa, getirle- ri o kadar artıyor" diyor. Sovyetler Birlıği'nden gelenler. gebr sı- ralamasınııi en all basamağmda yer alı- yor. Sayım Bürosu'nda etnik çabşmalar yürüten Jorge del Pinal "İngiuzce bilrae- yip İspamolca konuşan birisi, yalnızca Rusca konuşan birisinden çok daha ceşitli işkrde çalışabilivor" dıyor ve ekhyor. "İyi bir eğitim görmüş olanlar, daha iyi ücret verilen işlerde çalışmak Lstivor. La- tin Amerikalı göçmenler, çarçabuk bir iş bulmak niyetiyle geliyor." The New YorkTimes Göçün gerçekleri ~ Ocretler _ Saat başına ortalama ücret 1940 1960 1970 1980 1990 ABD'de doğanlar Son S yıl içind« gelenler Eğitim Okula aitme süresi (yıl olarak) 6 4 2 0 1940 1960 1970 1980 1990 ATOSTe savaş mezatıMarüjn Monroe, Amold Schwarzenegger gibi isimlerinde içinde bulunduğu vûz kadar tanıdık yüzün fotoğraflan, AIDS'îe savaş > aranna, Londra Feneri'nde açık arttırmayla satışa çıkanlıyor. Londra Feneri, AIDS virûsü taştyan kaduı ve erkeklere destek veren en önemli merkezlerden biri. Barbara Cartland'ın pembe şemayesi altındaçckilen fotoğrafıyla Laurence Olmer'nin Kral Lear portresi. satılacak resimler arasında. Ba/ı fotoğraf sanatçılan yapıtiarmı merkeze bağışladı. Marilyn Monroe'nun George Barris, Arnold Schwarzenegger'in Greg Gorman tarafından çekilen fotoğraflan da bağışlanan çalışmalar arasında. Iraklı kaçak gögnenler ATtN A (AA) - Yunanistan'ın Midilli adasına kaçak olarak çıkmaya çalışan 62 Iraklı göçmenin. Yunan karasulan içindebir teknede bekletildikleri bildirildi. Aralannda kadm ve çocuklar da bulunan Iraklı göçmenler, dün Midilli Adası'nm Kayia sahilinde karaya çtkmaya çalışırken Yunan devriye botlan tarafından fark edilerek durduruldu. Iraklı göçmenlerin halen Kayia sahib açıklannda teknede bekletildikleri, Yunan Dışişleri Bakanbğı'nın, göçmenlerin Türkiye'ye iadeedilmeleri amacıylaTürk Dışişleri Bakanlığı'yla temasa geçtiği ıfade edildi. Yunanistan hükümeti daha önce de bırkaçkez kaçak olarak ülkeye girmeyecauşan Iraklı göçmenleri Ege Denızi'nde uluslararası sularda bekleterek Türkiye'ye ıade etmeyeçalışrnış, ancak konuyu kendi istekleri doğrultusunda çözümleyemeyince ınsani nedenleri gerekçe göstererek göçmenleri kabul etmek zorunda kalmıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle