Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5EKİM1993SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Otorite şiddeti körüklüyor29.Ulusal Psikiyatri Kongresi Bursa'da sürüyor. Kongreye katılan Prof. Dr. Orhan Öztürk toplumumuzda
ruh sağlığının önemli sorunlannı; genç psikiyatrlar da kaygılannı ve eleştirilerini anlattı
ARAYIS
ERDAL ATABEK
BURSA - Uludağ Üniversi-
tesi Tıp Fakültesî Psikiyatri
DemeğTnce düzenlenen 29.
Ulusal Psikjyatri Kongresi sü-
rüyor. Kongreye katılan Prof.
Dr. Orhan Oztürk'le güncel ko-
nular üzerine konuştuk. Prof.
öztürk'ün önemli mesajlan ol-
du.
-Toplumumuzda ruh sağlığı-
nm önemli sorunlan nelerdir?
O.ö. - Çeşitlı sorunlar var,
ama toplum ruh sağlığına eski-
sinden daha çok önem veriyor.
Hekimlere, hastanelere başvu-
ran hasta sayısında önemli ar-
tışlar var. Insanlanmız tıbbi
yardıma daha çok başvuruyor.
- Ama bir yandan da cinciler,
bfiyücüler legal duruma gebniş
gibi...
O.ö. - Bu çok önemli bir so-
run. Cincilerle bunlarla uğra-
şanlarla ilgili çok yayın yapılı-
yor. însanlarda işte "dn yatağı-
ma girdi", "yaıuma geMi" gibı-
sinden açıklamalar yapıyorlar.
Burada topluma örnek olması
gereken kişılerin davranışlan
da önem taşıypr. Biliyorsunuz,
böyle şeyler Özal döneminde
çok arttı. Tanınmış kişiler de fa-
la, yıldız bakmalara ilgi göster-
diler. Medyanın da burada çok
önemli bir rolü oldu. Sayfa say-
fa renkli yavınlar, "halkın ilgisi-
ni çekiyor" savunusuyla bu kı-
şileri televizyonlara çıkarmalar
sürüp gitti. Bunlar toplumun
bilim dışına kaymasına neden
oluyor.
- Son yıllarda topJumda görü-
len bir değişim de fanatizmin
yükselişi değil mi? Her alanda
fanatik davranışlar artmış görfi-
nüyor...
Ö.Ö. - Evet, bu doğru. özel-
likle din kökenli fanatizm işte
biliyorsunuz, Sıvas olaylanna
kadar uzanıyor. Aslında bir
toplumda tolerans, hoşgörü
çok önemli. Kendinden farklı
görüşleri de kabul etmek, on-
larla birlikte yaşamayı öğren-
mek gerekiyor. Bu davranışın
temelınde de toplumdaki otori-
ter mekanizmalar rol oynuyor.
Otoriter mekanizmalar altında
baskı görmüş kışilikler kendile-
rinde de başkalannda da kötü-
lükler olduğunu düşünüyor.
bunlan baskı altına almak ge-
rektiğini düşünüyor. Bu düşün-
ce bıçımi şiddet kullanmaya ka-
dar uzanıyor.
- Son günlerin gündeminde yer
alan rüşvetler. yağmalar toplu-
mun beklentilerini olumsu/ etki-
leyebilir mi? Sonuçta toplumsal
bir umutsuzluk doğar mı?
O.Ö. - Toplumun değer yar-
gılannda son 10-15 yıJda büyük
bir erozyon, bir yozlaşma oldu-
ğunu biliyoruz. Bu da toplum
Üderlenyle yakmdan ılgıli. Poli-
tik çıkar peşinde koşan insanla-
nn hakim olduğu dönemler
yaşıyoruz. Bu dönemlerde san-
ki hiçbır ahlakı değer. dünya
görüşü yokmuş gıbı bir değer-
sizlık toplum içinde yayıldı.
Türkıye'de bir ekonomik geliş-
me var. ama buna paralel bilim-
sel bir gelişme, sanatsal bir ge-
lişme görmüyorum.
Prof. Dr. Örhan Öztürk'e te-
şekkür edıyorum.
Genç psikiyatrlar
konuşuyor
Cem Kaptanoğlu, Çınar Ve-
nilmez, Gönül Keskin, Fikret Al-
daıunaz, Semra Dündar, Gökay
Aksarav'la konuşuyoruz.
Her kongrede "genç psiki-
yatrlar" bazı kaygılannı. eleşti-
rilerini fırsat buldukça açıkla-
TEK bekçisiTV patronu• "Anlatsamyaşamım
roman olur" dedi. Sonra anjatü.
Dkokuldan bugüne kadar...
Karşrmıza içindeTV patronu
olabflmek için mahkeme
kapdannrnda bulunduğu
inanıbnaz raıkli biryaşam
öyküsüçıktı. Yaalrnamış bir
romanm"gerçek"
kahramanıydı Adnan BaL
ZAFER AKNAR
"Anlatsam, yaşamun roman olur..."
sözünü, yaşamın kederlı evrelerinde, ya
yüksek sesle başkalanna ya da içimizden
kendimize söylemişizdir kim bilir kaç
kez. Herkesin yaşamı roman olmaz; ama
bazılan da gerçekten romanlardaki gibi
yaşar. Şimdi bız Adnan Bal ısımli TEK
bekçisinın. bekçilikten televızyon pat-
ronluğuna uzanan yaşamından kısa
alıntılar aktaracağız size. sadece elçi ko-
numunda kalarak ama...
Adnan Bal, 1948 yılında Uşak'ta do-
ğar. tlkokulu zorunlu olarak bıtinr ve or-
taokula da anasmın zoruyla gider. Oku-
maktan sıkılır ve ortaokulu bırakır.
Yıllar, Türk sinemasında Eşref Kolçak,
Yıfanaz Köksal ve Cüneyt Arlun'ın fırUna
gibi estiğj yıllardır. Adnan Bal'ın da yü-
reği, artist olmak ıçin pır pır atar. Ka-
rannı verir ve evden kaçar. Hayallerini
süsleyen arustlığı, yaşama geçırmektir
amacı. Adnan Bal, dığerlennden
farkhdır. Bıraz "entel", biraz da bilımsel
takılır, hem şöhret ıçın acelesı de yoktur
zaten.
Orta oyuncularla birlıkte olur uzun
zaman. Sonra amatör tiyatro yapar. Fa-
kat tahsilli olmaması nedeniyle bu çevre-
lerde fazla pırim yapmaz. Maddi sıkıntı
da canına tak etmiştir. Cambazhane
çalıştırmaya başlar. Hem patron, hem
cambazdır. îpin üzerindeyürüyerek para
kazanır bir kaç yıl. Sonra askerlık gelir
çatar. Askerlik süresince, yaşamıru yeni-
den gözden geçirme olanağı bulur. Biü-
minde ise bakar ki artislikten ekmek vok.
HAKİMÎN SÜRPRİZİ-Tclsiz kanununa muhalefetten yargılanır. Lşak Asliye Ceza Hakimi, Adnan Bal'ın beraatına
karar verir. Gereçesi ise ilgınçtir: "Yasalar çağın gerisinde kaldığı için, cezayı gerektirecek bir durum yoktur."
Bu yolda yürüyenlerin hali de ortada:
hepsi birer alkolik olmuş. Ana ocağına
döner...
Esnaflık yapar, bir süre de şoförlük.
sonrasın da ise TEK'te bekçilik. Bu aça-
da amatör üyatro topluluklan ve folkfer
ekipleri kurar. Tek başına bir şeyler yap-
marun zorluğunu anlar. Önüne beklediği
olanak çıkar: Uşak'ta kültür alanmda
çeşıtü elkinlikler düzenleyen Uşak Kül-
tür ve Tunzm Araştırma Derneğı (UK-
TAD) sahipsız kalmışur. Derneğe üye
olur. Kjsa sürede de başkan. Çanak an-
ten furyasında, bağış toplayarak Uşak'a
çanak anten kurdurur. Fakat aklı, kendi
televizyonunu kurma projesindedir.
Kendı kendıne düşünür
"Neden ben başkalannm televizyonunu
seyretrirmek için çaba sarfediyonım.
Kendim bir televizyon kursam nasıİ olurT"
Bu projesıni yüksek sesle Uşak halkı-
na duyunır. Çoğu, bu olanaksız gibi gö-
züken proje nedeniyle kendisine alaylı
gözlerle bakar. Fakat bu, kavgasını önle-
mez; ilk önce amatör bir kamera alır.
Sonra evdekı televizyonu dernek merke-
zine geünr. Arkadaşlanndan iki bozuk
video alır ve tamir eder Çekim ve kurgu ,
| ö d l * 7 & d i S ^ r i i li\| y 7 ^ y £
Kapı kapı ilolaşıp dernek adına bağış
toplar. Düş gerçekleşmek üzeredır. 166
milyon liraya verici alır. Daha önce
yangın kulesine kurduğu çanak antenle
de yayin ışinı gerçekleştırir. Fakat bek-
lenmedik zorluklar yaşar. Tek başına işi
götüremez. Üç kızını ve kansını da yanı-
na alır. Bır kızı sunuculuk yapar. Diğer-
len asistanlık görevinı yürütür. Kansı da
program yönetmenliğinı üstlenır. Slo-
ganlan. "felevizjonunuz ne olursa obun.
kanaluuz UKTAD-TV obun"dur.
Adnan Bal. televizyonda haftanın üç
günü 8.00-23.00 arası yayın yapar Tele-
vizyon yayınını, TEK bekçıliği vardıya-
lanna göre de ayarlamak zorundadır. En
büyük zorluğu 20.00-04.00 vardıyasında
yaşar. Bu vardiyada sorunu, 10 dakika
önce yayına başlayarak çözer. Teknik
anzalan, odasında bulunan televızyon-
dan izleyerek görür ve asistanlan. >ani
kızlan aracılığıvla çözer. Bu arada Ad-
nan BalSbif s\pTm|j)«klfen5eRjedir. Tel-
siz-kanufluna mubafefetten hakkında
dava açılır.
Bir süre yayına ara vermek zorunda
kalır. Ancaİc dava, beklenmedik bir şe-
kilde lehine sonuçlanır. Uşak Asliye
Ceza Hakimi. Adnan Bal'ın beraatına
karar venr. Gereçesı ise ilginçtır; "Yasa-
lar çağın gerisiııde kaldığı için, cezayı ge-
rektirecek bir durum yoktur."
Artık önunde yasal bir engel kal-
mamıştır. İşe iki elle sanlır. Bekçilik dışı-
ndaki tüm saatlerini televiz>'ona ayınr.
Geceler gündüze. gündüzler geceye
kanşır. Belgeseller çeker. kültürei or-
ganizasyonlar hazırlar. Ve Adnan Bal,
televizyon yayıncılığını sürdürür. Hem
de hiç reklaîn almadan..
Saıııaııclna'cla
polisöldürüldü
Istanbul Haber Servisi - Kartal Saman-
dıra'da kavga eden grubu ayırmak isteyen
bir polıs memuru öldürüldü.
Istanbul Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuv-
vet Şubesi'nde görevlı polis memuru Ersoy
Karacaoğlu, dün sabah saat 07.45 sıralannda.
34 CCE 83 plakalı özel otomobiliyle görevine
giderken Samandıra'da kavga eden bırgru-
bu ayırmak istedı. Kavga edenleri ayırmakta
güçlük çeken Karacaoğlu. bunun üzerine ha-
vaya uyan ateşi açtı.
Kavga eden kişilenn kendılerine ateş edil-
diğini sanarak silah çekmelen sonucu çauş-
ma çıktı. Çatışmada, polıs memuru Ersoy
Karacaoğlu başından ağır yaralanarak Kar-
tal Devlet Hastanesi'ne kaldınldı. Bu arada.
kavga edenlerden Sami Gökçe, Medeni İnan,
Necmettin Doğan ve Ziyaeddin Doğan da ya-
ralandı. Yaralananlardan Medeni İnan ve
kimliği belirsiz bir kişi, olaydan sonra Kara-
caoğlu'nun otomobilıni alarak kaçtılar. Oto-
mobil daha sonra, içindeki yarah Medeni
İnan'la birlikte Samandıra Jandarma Kara-
kolu önünde terk edilmiş olarak bulundu.
Bu arada Kartal Devlet Hastanesi'ne kal-
dınlan yatalılardan polis memuru Ersoy Ka-
racaoğlu ve kavgacılardan Sami Gökçe öldü.
Kavgada yaralanan diğer kişiler de tedavi
altına ahndılar. Kavgacılann inşaat ışçısi ol-
duklan ve alacak verecek davası yüzünden
kavga ettıklen öğrenildi.
Belediye işçisi Küçükçefanece sokaklannda
ü l r i i E B l i
y ^ ^
yen ücretlerinin peşinde. Eminonü Belediyesi'nde beş gün önce hizmet dururken, kücükçekmece belediye işçileri de dün iş
bırakacaklarını açıkladılar. Üç ay maaş alamayan belediye işçileri son beş gündûr vezne kuy ruğunda beklediğinden, Emi-
nönü bir kez daha çöpler içinde. Kücükçekmece'de ise altı aydır maaş da dahil olmak üzere hiç bir ödeme yapılmayan işçi-
ler dün bir gösteri yüriiyuşü düzenleyerek, maaşiannı bundan böy le işlerinin başında değil vezne kuy ruğunda beklevecekle-
rini söylediler. Dün 10.30'dan itibaren Yol Bakım, Park Bahceler. Temizlik, Atölye ve Garajlar müdüriüklerinde toplanan
yaklaşık 1200 işçi yürüyüşe geçti. İşciler sorunlarını anlatmak için çıktıklan sokaklarda ise Sezen Aksu'nun son kasedi
"Deli Kızın Türküsü"nü dinlediler bolca. Yolda resmi polisle. işçi sohbet ediyor. Polis diyor ki, "Gelen cebini doldunıp gidi-
yor. Sizde başkanınızı secmesini bilin..." İşçileryürüyüşlerini Belediye Başkanlığı önünde yaptıkları konuşmalarla bitirdi.
Kücükçekmece Belediye Başkan Vekili Ali Rıza Gtirkanat ise işçilerin toplam alacaklannın 73 mily ardan 51 milvara indi-
rildiğini, ancak elinde kaynak olmaması nedeniy le yeni ödemeler için işçiy e ödeme programı sunamadıklarını ifade etti.
4
Zıkkııııııı Kökü
9
5 daldaAltm Koza kazandı
ADANA (Cumhuriyet Güney İlleri
Bürosu) - 7. Altm Koza Festivali Ulusal
Film Yanşması, "Zıkkunın Kökü" fil-
minin zaferiyle sonuçlandı. "Zıkkımın
Kökü", en iyi fılm dahil, beş dalda ödü-
le layık görüldü.
Seçici kurul tarafından her dalda be-
lirlenen 5 fılmi değerlendiren 58 kişilik
halk jürisinden. tüm filmleri izledikleri
saptanan 47 kişinin oylanyla ödüllen-
dirilen film ve sanatçılar şöyle.
En iyi film: Zıkkımın Kökü
En iyi yönetmen: Memduh Ün (Zık-
kımın Kökü)
En iyi kadm OVUDCU: Zuhal Olcay (İki
Kadm)
En iyi erkek oyuncu: Menderes Sa-
manalar (Zıkkımın Kökü)
En iyi yardnncı kadın oyuncu: Elif İn-
ci (Zıkkımın Kökü)
En iyi seoaryo: Memduh Ün - Macit
Koper (Zıkkımın Kökü)
En iyi yardnncı erkek oyuncu: Macıt
Koper (Cazıbe Hanımın Gündüz Düş-
leri)
En iyi görüntü yönetmeni: Orhan
Oğuz(Iki Kadın)
En iyi film müziği: Vladimır Cosma
(San Mercedes)
En iyi kurgu: Ayhan Ergürsel (Cazi-
be Hanımın Gündüz Düşleri)
Halk jürisi, Anakent Belediyesi
Ödülü'ne "İki Kadın", Çukurova Ga-
zetealer Cemıyeti Özel Ödülü'ne de
"San Mercedes" fümlerini layık gördü.
Jüri aynca. scçıci kurul tarafından gös-
terilen adaylardışında. "Dönersen Islık
Çal" fılmındcki oyunu ıçın Mevlüt L>e-
• Zuhal Olcay, "İki
Kadın^daki oyunuyla en
iyi kadın; Menderes
Samancılar, "Zıkkımın
Kökü"yle en iyi erkek ve
Memduh Ün,
"Zıkkımın Kökü"
fllminin yönetimi ve
senaryosuyla Altın
Koza ödülü kazandılar.
miryay'a jüri özel ödülü vermeyi karar-
laştırdı.
En iyi filme 400, yonetmene 100. be-
lediye özel ödülü olarak 200, en iyi
oyuncu, yardımcı oyuncu, görüntü yö-
netmeni vc senaryoya 50"şcr. kurgu vc
film müziğine de .War nuhon lira ödül
verıleceğı bıldınldı.
maya çalışırlar. Bu kez kendile-
riyle konuşmak istedim. Cem
Kaptanoğlu şunlan söylüyor:
"Psikiyatrinm yönelişlerinde
Amerika kaynaklı bir ağıriık
var. Tanunlar. kategoriler, yö-
nelişler bu anlamda önem taşı-
yor. Çünkü Amerika'daki bilim-
sel gelişmeler üzerinde oradaki
ekonomik sistemin, sigorta şir-
ketlerinin, ilaç endüstrisinin
kendi çıkarlanna dayalı etkileri
var. Bunlar bütünüyle olumsuz
değil, ama giderek 'organık psi-
kiyatrı'nin ağıriık kazanması,
hastalıklann oluşumunda. teda-
visinde kültürei faktörlerin. ilaç-
sız tedavi yöntemlerinin dışlan-
masına yol açıyor. İlaç endüstri-
si son beş yılda Türkiye'ye bü-
yük bir ağırlıkla girdi. Buna gi-
ren şirketler bu pazardan büyük
paylar bekliyorlar. Psikiyatr-
laıin bu konuda büyük bir
ağırhk koymalan gerekiyor."
Fikret Aldanmaz. "Türkiye'-
deki depresif tutum yaygınfığı-
nın aile yapısıyla yakın bir bağ-
lantısı olduğunu" söylüyor.
Kongreye getirdikleri çalışma-
lar da bu alanda. "Biz nedense
konıyucu ruh sağlığını unutmuş
dunımdayız" divor ve şöyle de-
vam ediyor: "Oyle eğitiliyoruz,
öyle yetişiyonız ki bir anlamda
nevrotik bir yapı kazanıyonız.
Ailede baba egemenliğine dayalı
otoriter bir yapı var. Çocuklar
nevrotik bir özelh'k kazanıyor.
Bu da sonraki y aşlardaki davTa-
nışlan etkiliyor. 0-6 yaş arası
çok önemli, ama biz çocuk top-
lum olduğumu/ için her yaşta et-
kileniyonız. Gübneyi bile 'aman
aelayacak mıyız?' diye sınırlıyo-
rûz."
Çokçahşıhnalı
Genç psikiyatrlar bilımsel ge-
lışmelerin yapısını sorguluyor-
lar, bu alandaki tıcari kaygıla-
nn etkilerini sorguluyorlar.
hastalıklann önlenmesi için da-
ha çok çalışılması gerektiğini
belirtiyorlar. Bılimın toplumsal
sorumluluğunun gündeme alı-
nması çok önemli bır konu.
Eskişehir Osmangazı Üni-
versitesi Tıp Fakültesfnde ya-
pılan bir çalışmada "gençlerin
tutıon ve davranışlarında aile
kökenlerinin etkili olduğu, an-
cak gençlerin da\ ranışlarının de-
ğişim gösterdiği" ortava konul-
du. Aynı araştırmada "gençle-
rin ruhsal sonınlarının oluşması-
nda aile yapılanmn etkili oldu-
ğu" da anlaşıldı. 600 ünıversite
öğrencısi üzennde yapılan çalı-
şmada:
- Büyüklere saygılı olmak
- Okulda başanlı olmak
- İyı Müslüman olmak
- Bağımsızhareketedebilmek
- İnsanlan sevmek
eksenlerinde yapılan araştırma.
"geleneksel ailede yetismiş"
olanlann "büyüklere saygılı ol-
mak, okulda başarüı olmak"
konulanna daha çok önem ver-
dikleri. "modern, çağdaş aile"
içınden gelcnlerin ""bağımsız
hareket edebilmek". "okulda
başanlı olmak" _ konulanna
önem verdiklen, "İslami inanç-
ları kuvvetli" aile içinden gelen-
lenn "iyi Müslüman olmak",
"okulda başanlı olmak" eksenı-
ne ağıriık verdiklen ortaya çık-
tı.
Ailenin önemi
Çalışmanın sonuç bolümün-
de "çeşitli önermelere değin öğ-
rencilerin tutumlan incelendi-
ğinde, aile yapılanmn tutumla-
nnda önemli etkileri olduğunu
gözledik. Bir başka deyişle ku-
şaklararası bir değişim yaşan-
makla birlikte bu değişimin nite-
liği, düzeyi gencin nasıl bir aile
yapısından geldiğiyle belirlen-
mektedir."
Araştırmamızın önemb bir
sonucu da "çağdaş", "modern"
aile yapılan olduğunu belırten
gençler ile aile ilişkilerinin çok
olumlu olduğunu belirten genç-
lerin ruhsal sorun belirti düzey-
lerinin daha düşük olmasıdır
Bu da bırevin ruhsal durumun-
da aile özelliklerinin önemıni
vurgulayan. önemli bir sonuç
denilmekledir.
SEFAHATHÂNE'DE
5-14 Elcim arası
CAZ GÜNLERİ
İMER
DEMİRER
DÖRTLÜSÜ
İlk üç gün (•iri.'j ütreLsi/,
Deytiğhı Cuıııluınyelı
Allas Pasap gınçıııık' •iaûıl.i
Tel:221 22 45
TOKTAMIŞ ATEŞ
Yol Düşflnceleri...Cengiz arkadaşımız Polonya ile Istanbul arasmda yol-
cu taşıyor. Belli ki aydın kafalı, düşünen bir insan. Ro-
manya'nın Macaristan'la sınır kapısında konuşuyoruz.
Onun otobüsünü de, benim bindiğim otobüsü de saatler-
dir bekletiyorlar sınırda.
Cengiz yazılarımı zevkle okuduğunu söylüyor. "Yazı-
larınızda bıze de yer ayırın hocam "diyor.''Bizim dertle-
rimizle kimse ilgilenmiyor." Gerçekten bu hatlarda çalı-
şan surücülerin çok sorunlan var. Kime selam verseler
"rüşvet" isteniyor. Ama birkaç karton sigara, ama birşi-
şe viski. ama biraz para.. Bazen de hepsı birden.
Bizim gümrükçülerin gözünde bu arkadaşların çoğu
kaçakçı Bulgar, Rumen, Macar görevlilerın gözündey-
se hepsi "bireliyağda, birelibalda"zengin insanlar. Ve
onun için hepsi ellerinden geldıkçe soymaya çalışıyor-
lar. Ama bana kalırsa sebep sadece zengınlik değil. işın
içinde bir de "Türk olmak" var.
Yükseklık korkusu'ndan (vertigo) kaynaklanan uçak
ürküntüm nedeniyle defalarca gittim geldim bu yollar-
dan. Ve şunu gördüm ki; sokaktaki insanların sevecenli-
ği bir yana, bu devletlerin görevlilerinin bize karşı sanki
özel bır kınleri var
Avrupa Topluluğu üyesi ülkelerde ise Türkiye Cumhu-
riyeti pasaportu bir tür "vebalı belgesi." Hemen "özel
muamele " başlıyor. Bazen özür dileyen de çıkıyor, ama
genellikle bizlere 2. sınıf insan muamelesi yapılıyor.
Münih'te arkadaşlarla bu konuları tartışırken araların-
dan birı, Biraz abartıyorsunuz hocam" dedi. "Aslında
adamlar bır ölçüde haklı. Zira o yollardaki kamyon ve
otobus sürücülerinin çoğu gerçekten kaçakçı. Ve o rüş-
vetleri bu nedenle odüyorlar. Avrupa Topluluğu üyesi
ülkelerdekı durumumuza gelince, bu konuda da uyum-
suzluk bizim sorunumuz. Adamların bellı bir kültürü ve
yaşam bıçimleri var. Bizim varlığımız bunu bozuyor ve
haklı olarak tepki duyuyorlar. Yoksa özel bir duşmanlık
sözkonusu değil."
Ben öyle düşünmüyordum. Çok tartıştık. Ama birbiri-
mizi ıkna edemedik. Daha sonra yalnız kalınca "acaba
mı"diye düşündüm. "Acaba gerçekten bu adamların bi-
ze karşı tepkisi önyargılı bir tepkı değil mi? Varolan tep-
kıyi farklılığımız ve uyumsuzluğumuzla biz mi yaratıyo-
ruz?"
Gerçekten kimi zaman, bütün dünyanın bize düşman
olduğunu düşünürüz. Ve yurtdışında görüp yaşadıkları-
mıza bakılırsa böyle düşünenler pek de haksız değildir.
Aslında bu düşmanlığın tarihsel köklerine bu yazı çerçe-
vesinde elbette inemeyiz. Ama şu kadarını söyleyeyim
ki; bana kalırsa bu düşmanlığın nedeni, bugün Avrupa'-
da tutunmaya çalışan vatandaşlarımız ve bunların farklı-
lığı ve uyumsuzluğu değildir.
Kablolu televizyon çıktı çıkalı Almanya kanallarındaki
haberleri izlemeye çalışıyorum. Yaz başlarında terorist-
ler Antalya'da bir bomba patlatınca ve çoğu ayakta teda-
vi gören 5 Alman turistı yaralanınca; yer yerinden oyna-
dı. Bunun ardından turistik yörelerde bır dizı rezervas-
yon iptali geldi.
Bir süre sonra Milano'da aynı biçimde bir bomba pat-
ladı. Bu kez çoğu Alman turisti yüzden fazla insan yara-
landı, beş kişı öldü. Alman televizyon kanallarını inafla
izledım. Kıminde yedinci haberdi, kiminde sekizinci.
Garip şeyler oluyor dünyamızda. Ayakları havada ba-
zı "aklı evveller" istedikleri kadar "sui tevehhum" de-
sinler, Türkiye ne zaman bir nefes alacak olsa ilginç
şeyler dönmeye başlıyor.
1980 öncesl terörünün en önemli kaynaklarından biri,
Kıbrıs çıkarmasını izleyen silah ambargosunun getirdi-
ği yük idi.
Fransanın 1984'te Ermeni terör örgütu ASALA'ya
desteğini çekmesinden birkaç ay sonra PKK, Eruh bas-
kınını düzenledi.
Turizmde biraz umut uyanınca ve turizm gelirleri yük-
selince, "turistlerin can güvenliği" yaygarası başladı.
Londra'da, Barcelona'da, Kahire'de, Milano'da bomba-
lar patlayınca sorun olmuyor, Antalya'da patlayınca kı-
yamet kopuyor.
Ve bizi her yerde zora koşuyorlar. Dinmeyen bir kinle
bitmeyen bir inatla üzerimize geliyorlar. Bakalım nere-
ye kadar sürecek?
600 bin sahte tramvay bileti
• EpİRNE(AA)-Edırne"nın Kapıkulegümrûkkapısından
Türkiye'ye gıriş y apanbır Mercedes otomobılde yapılan
kontrollerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi'neait 600 bin adet
sahte tramvay bileti ele geçırildi. Biletlenn pıyasa değerinin 900
milyon lira olduğu belirtıldı. Otoda bulunan Bulgar Eko
Stephonov üeMarganta Metodieva gözlem altına alındı.
TRrDE DEĞİŞİKLİK
• İstanbul Haber Servisi- Bu gece TRT-1 *de yayımlanacağı
bildırilen Muazzez Ersoy'un solıst olarak katıldığı Gülhane
Konseriyayındançıkanldı. Yerineİstanbul Üniversitesi'ni
tanıtan bir program kondu. Buna göre TRT l yayınakışı
şöyle: 20.45 Doludizgın. 21.50 İstanbul Ünıversit'esı. 22.35
Olips Moıor Spor, 23.20 Sinema: Sapık. 24.00 Haberler. 00.15
Sinema: Sapık (devam), 01.15 Haftanın Fılmi. 02.50 Müzik
Pınan. 03.W Sinema: Yürüyen Ölüler Şehn. 04.30 Spor
Seyfiye Güres ile merhum NadirGüres'in kızı, Nedret
Öktem'in ablası, Feyzi Öktem'in baldızı, Olcay Öktemin
tonton teyzesi, İnşaat Yüksek Mühendisi Mehmet
Salihoğlu'nun sevgıli eşi
Ankara Radyosu Şef Prodüktörlerinden
ENDERSALİHOĞLU
4 Ekim 1993 günü (dün) hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Cenazesı: 5 Ekim 1993 Salı günü (bugün) Ankara
Hacıbayram Camisi'nde kıhnacak öğle namazından
sonra, 6 Ekim 1993 Çarşamba günü (yann) İstanbul
Ortaköy MezarlığYndaki aile kabnstanında toprağa
verilecektir. Allah rahmet eylesın.
AİLESİ