25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3EYLÜL1993PAZAR HABERLER Dünkü çatışmalarda 13 PKK'lı öldürüldü Haber Merkezi - Diyarba- kır, Bingöl ve Siirt'te meyda- na gelen çatışmalarda 13 PKK'lı öldürüldü. Muş il merkezinde 'öğretmenevi'ne silahlı saldında bulunan ve iki kişinin yaralanmasına neden olan PKK'hlardan ikisinin si- Iahlanyla birlikte yakalandığı belirtildi. Diyarbakır'm Haz- ro, Mardin'in Nusaybin ilçe- leri ile Van il merkezinde yapı- lan aramalarda 3 PKK'hmn yakalandığı, Şırnak'ın Şeno- ba ye Elaağ'ın Kovanaîar il- çesi kırsal kesimlerinde yapı- lan arazi aramalannda ise 2 PKK'hmn cesedinin bulun- duğu kaydedildi. Malatya'nın Müceüi Cad- desi'ndeki Yusuf Ziya Paşa Camii'nin İmamı Ahmet Gö- ner önceki akşam saat 21.00 sıralannda tuvalete girdiği sı- rada kimliği henüz belirsiz kişi veya kişilerce bıçaklandı. Ağır yaralanan Güner (51) kaldı- nldığj Özel Soykan Hasta- nesinde hayatını kaybetti. Kahramanmaraş'ın Afşin ilçesine bağlı Erkene köyünde güvenlik güçleriyle çatışmaya giren PKK militanlan Jan- darma Uzman Çavuş Musta- fa Çetin'i şehit etti. er Gazi Aslan'ı yaraladı. İsveç'teSPKK'lı sınır dışı •STOCKHOLM (Cumhuriyet)- tsveç TV'sinin 4. kanalındaki haber programında, 3 PKK'hnın geçtiğimiz hafta cumartesi günü İsveç'ten sırurdışı edildiği açıklandı. Sınırdışı etme karan hükümet tarafmdan, '"Isveç'te terör eylemi haarlığı yapmakta olduklan" gerekçesiyle alındı. İsveç hükümetinin ilk kez PKK sempatizanlannı yurtdışı etme karan aldığı haberdeyeraldı. Sendikalar mahkemelik •ANKARA(UBA)- Türk-İş'e bağlı sendikalar ile DİSK'ebağlısendıkalar arasında üye kapma yanşı karakolda sona erdi. Türk-İş'e bağlı 9 sendika. DİSK'e bağlı sendikalar aleyhine dava açtı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik BakanlığYnın geçen temmuz ayında çalışma istatistiklerini yayımlaması ile başlayan üye kavgası sonucu Türk-İş'e bağlı Basın-İş, Belediye-İş DOK Gemi Iş, Tek Gıda-Iş. Selüloz-İş,Sağhk-İş. Petrol-Jş, Deri-İş veTeksif Sendikalan. DİSK'e bağlı sendikalar hakkında dava açtı. Türk-İş sendikalan DİSK'i'naylonüye' kaydetmekle ve sahtecilik yapmakla suçlarken açılan davalar. Ankara İş Mahkemelerinde görülüyor. İsmet inönû anıtı ÇANAKKALE(A.A) ^ n a k k a l e Belediyesince İsmet İnönü anıtı yaptınlacak. Belediye yetkilileri, îsmet fnönü anıtı nın Demırcıoğlu caddesinin İsmetpaşa mahallesi gırişine dikileceğini ve anıt kaidesinin oturtulacağı alanda gerekli çalışmalara başlandığını bildirdiler. Tûrksat'ın kanalları doldu ANKARA (A.A)-Türkiye'nin mega projelerinden oJan 21 ocak tarihinde uzaya fırlaülması ve Mart 1994'ten itibaren faaliyete girmesi beklenen Türksat uydusunda mevcut Transponderler doldu. Türksaftan yararlanmak amacıyla bugüne kadar 22 özel TV ve kamu niteligindeki kuruluşlann Transponder kiralamak için başvuruda bulunduğu belirtildi. Ocak çöktû: 1 ölü, 1 yaralı • KARAMAN(AA)- Karaman'ın Ermenek ilçesinde bir kömür ocağında meydana gelen çökme sırasında bir işçi öldü, bir işçi deağıryaralandı. Alınan bilgiye göre, Tepebaşı köyündeki bir kömür ocağında meydana gelen tavan çökmesi sonucu. ışçilerden Jsmet Çalışkan I22)hayatını kaybetti. TATtLE GİDERKEN KALBİNÖ KONTROL ETTİRİNİZ TÜRK KALP VAKFI 27512 44/45-248 58 66 Büyükşehir Belediye Başkanı ÎSKÎ olayını ve hakkındaki suçlamalan Cumhuriyet'e değerlendirdi Sözen: Siyasi iııtikaııı alındıMİYASEİLKNUR / SKİ olayı nedeniyle Belediye Meclisi'- nde SHP dışındaki partilere mensup üyelerin verdiği gensoru önergesinin gündeme ahnması isteminin reddedil- mesiyle bir engeli daha aşan Büyükşe- hir Belediye Başkanı Prof.Dr. Nurettin Sözen. olayın bir rüşvet olayının ötesine tasınlarak si- yasi intikam alındığını öne sürdü. fstanbul'da yönetime geldikleri günden bu yana rantlan kaybolan ve çıkan zedelenen kesimJerin, olayı saptırarak sola karşı toplu saldınya dönüştür- düğünü söyleyen Sözen, kendi partisinin yö- netiminden ve parti içindeki dostlanndan da umduğu desteği görmediğini açıkladı. Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlayan Sözen irtikap davasıyla ilgili soruşturma hala sürdü- ğü için yargı safhasına ilişkin sorulan "yargıya gölgedüşer" gerekçesiyle yanıüamadı.SÖzen'in diğer konulardaki sorulanmıza verdiği yanı- tlar şöyle: -İSKİ olayı tophımda. medyada ve siyasette büyük bir infial yarattı. Bu infial karşısıiıda siz basını ve shasi muhaliflerini suçlu\orsunuz. Bu- nun nedetıini açıkiar mısınız? SÖZEN: İSKJ olayı bir yöneticinin, bir bü- rokratm yasadışı uygulamalan olarak gözü- küyor. Bütün kurumlarda görülebilecek bir durum. Burada değişik olan olayın ilk emaresi ortaya çıkınça, ben Büyükşehir Belediye Baş- kanı olarak İçişleri BakanlığYna bir faks gön- dererek müfettiş istedim. Kamu yaşamında bu nadir görülen bir olaydır. tkincisı görevden alma işlemini yine ben başlatmış oldum. An- cak olay bir süre sonra bir bürokratın yapmış olduğu bir suiistimal ve rüşvet olayı olmaktan çıkanlıp partimize karşı bir saldın kampan- yasına dönüştü. Asıl dikkat edilmesi gereken şey burada yolsuzluğu yapan ve yolsuzluk şüp- hesi altında bulunan insan vegruplar unutula- rak mesele pahilerin bağış alma yöntemi, bağış almadaki yanlışlıklar ve özellikle sol partilerin bu işle olan ilişkilen üzerinde yoğunlaşü. Bana göre bu olay sürerken tstanbulda bizim 4.5 yıldan beri yaptığımız ve kentte doğan rant- lann halka yönelmesini sağlayan anlayışa karşı bir harekettir. Bir başka deyişle düzeni bozu- lan. rantlan kaybolan kesimlerin kuşkusuz bu olayda katalizör olarak olumsuz etkileri oldu. Açıkca söylemem gerekirse Süzer gjbi Park Otel gibi Kazlıçeşme'delu dericiler gibı bundan evvel bizim kararlanmızla rantlan kaybolan- lan tedirgin etti. Yaptığımız büyük tarihi dö- nüşümlerle de bu kesimin daha uzun süre bu rantlardan mahrum kalacaklan gerçeği ortaya çıktı. Yönetimimiz halkla bütünleşti ve mart ayında yapılacak yerel seçimleri kazana- cağımız anlaşıldı. Böylece bu kesim bir beş yıl daha rantlardan uzak kalacaktı. Kanunsuz ve kural dışı uygulamalannı yapamayacaklardı. Bunun verdiği telaş, bu rüşvet olayını başka boyutlara taşıdı. Bu dönemde mesela bir ILK- SAN olayı, bazı bakanlann Yüce Divan'da • İstanbuFda yönetime geldikleri günden bu yana rantlan kaybolan ve çıkan zedelenen kesimlerin, İSKI olayını saptırarak sola karşı toplu saldınya dönüştürdüğünü söyleyen Sözen, kendi partisinin yönetiminden ve parti içindeki dostlanndan da umduğu desteği görmediğini açıkladı. Sözen: Karayalçınla konuştum. Kendisiııin oiaya baktşmı büyük bir saygıyla ve takdirie karşdadm. yargılanması, Saip Molla Konısu'nda 15 tril- yon değerinde kanunsuz villa yaptmı her gün tek sütun gazetelerde yer alırken ISKİ yolsuz- luğu tefrikalar halinde sürdü, filmleri yapıldı. böylece adaletli ve halktan yana tavnmtzdan yana olanlar intikamlannı almış oldular. İnti- kamlannı almakla kalmadılar, gelecekte rant- lannın kaybolmaması açısmdan da benim ve Erdal tnöoü'nün şahsında partimizi yıpratma- ya çalıştılar. Daha ileri giderek solun en büyük partisi olduğumuza göre sola yönelık bir kam- panya başlattılar. Rüşvet olayı ayn bir olay. basın tabii ki bu olayı yazacaktır yazrnalıdır. Ama rüşvet olayı bağımsız yargıya intikal et- tikten sonra. onun orada bitmiş olması gerekir- ken yargı yönlendirilmeye çalışüdı. Olaya siya- si boyut kazandınldı. Bana göre bu tuzak bo- zulacak ve halkımız bunu görecek, suç işleyen- leri yargı cezalandıracak partimiz eski gücüne kavuşacakür. -Basında İSKİ olayı ilk çıktıginda alkı- şlandınız. övgûler aldınız. Sonra GöknePin ko- nuşmasıyla i\me tersine döndü? Bu tavır değişik- liğini neye bağlıyorsunuz? SÖZEN: Orada gafıl avlandılar. Vicdan- lannın ve mantıklannın sesine uyarak dört bü- yük gazete müfettiş çağırmamı ve Göknel'i gö- revden almamı alkışladı. Fakat baktılar ki ken- dileri bu olaydan bir çıkar sağlayamıyorlar. bu fırsattan yararlanmak lazım. Sözen'in. İnönü'- nün asıl önemlisi partinin gücünü zayıflatmak gerekivordu. Yaptıklan gafı anladılar, tutum değiştirerek tamamen ters yönde suçlamalannı yoğunlaştırdılar. Bu olayı tamamen bir gaflet olarak görüyorum. -Mali Şube Müdürü ile Fatih Cumhuriyet Savcısı'nm basına bilgi sızdırdığı iddialanna katılıyor musunuz? SÖZEN: Kesınliklekatılıyorum. Mali polisin basına bilgi aktarması üzerine Vilayet'e ve Istanbul Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyuru- sunda bulundum. Burada altını çizerek söyle- mek isterim ki basına sızdırdığı bilgilerbenimle ilgili değildi. Diğer partili arkadaşlanmla ilgi- lıydi ve çok onur kınaydı. Sorgulama sırası- nda, daha sanık bile olmamış, yargı karannı vermemişken arkadaşlanmın onurlanna yöne- lik bu haber sızdırma. hatta belki de yanlış bilgi aktarma olayı karşısında kayıtsız kalamazdım. Bu'olayın yasalara göre suç olduğuna inanarak dilekçe verdim ve görevini kötüye kullandığı konusunda şikayette bulundum. Savcıyla ilgili çok konuşmak istemiyonim. Çünkü o yargınm bir parçası. Konuşmam yargıya gölge düşürür. Zaman icerisinde yapılan yanlışlan ifade ede- rim. O konuda değerlendirme yapmayı za- mansız buluyorum. -Ortağuıız DYPnin il başkanı Orhan Keçeü. sûrekli sizin istifanı/ı istiyor. Keceli Ailesi'yle ilişkilerini/in iyi olduğu söylenir. Aranızı İSKİ mibozdu? SÖZEN: Çok nedenieri var. Orhan Keçeü hakkında kamuoyunda ihale yolsuzluklan da- hılçokşevlersöylendi. Buklasikpoiitikacılann başvurduğu bazı yöntemlerden bindir. Dik- katleri başka tarafaçekmek gibi. Keçeli Ailesi'- yle dostluğum eskidir. DYP il başkanının bu yaklaşımı kendi partisinin görüşüyle de çelişi- yor. Başbakan, koalisyonun uyumlu ve verim- li faaliyet gösterdiğini söylerken il başkanı bu- nun tersini söylüyor ve koalisyonun derhal bo- zulmasmı istiyorsa burda bir çelişki ve ra- hatsızlık vardır. Orhan Keçeli anlaşılan başka hesaplar içine girdi. Örneğin. Çatalca'da ku- rulmak istenen Alman Üniversitesi ve serbest bölge çalışmalanndan tedirginlik duyduğunu gördüm. Bu konuda GüJay Atığ rahatsız oldu- ğu için kendisi de rahatsız oldu herhalde. Yakı- şıksız, yersiz ve dayanaksız tav ırlar ıçine girdi. -İçişİeri Bakanltğı'nın yeni gönderdiği müfet- rişJer neyi araştınyor? SÖZEN: Bu müfettişler yirmi gün önce gel- miştir. Beş müfettiş iki ayı aşkındır çalışıyor. Herhalde ISK/'deki bütün işlemleri gözden ge- çiriyorlar. Bunlan anlayışla karşılıyor ve yerin- de buluyoruz. Bütün bu araştırmalann sonu- cunda Başbakan ve fçişleri Bakanı'mızın be- nimle ilgili herhangi bir yasadışı olaya rastla- madıklannı açıklamış olmalan benim haklı- lığımı ortaya koyan delillerden bir tanesidir. -Partinizûi gerek kumltay öncesi gerekse ktı- rultav sonrası >öneticilerindeıı \e dostlaruuzdan umduğuDuz desteği aldınız mı? SÖZEN: İnsanlann destek ve dostluk an- layışlan farklı. Herkesten aynı anlayışı ve des- teği gördüğümü söyleyemem. Hatta ra- hatsızbk duyan bazı insanlann yanbş imaj ve- ren konuşmalan olduğunu da biliyoruz. Ama genel anlamda memnunum. Partimiz büyük bir soğukkanblıkla hareket ediyor. Genel baş- kanımızla konuştum. Kendisinin olaya bakı- şını büyük bü- saygıyla ve takdirie karşıladım. Benim eskı bir meslektaşım olarak beni iyi ta- nıdığını ve bana son derece güven duyduğunu, bu konuda hiçbir endişesi olmadığını söyleme- si beni sevindiren bir başka olaydır. -Zor günler geçiriyorsunuz. Kendinizi nasd hissedivorsunuz? SÖZEN: Valla zor günler geciriyonım sözü biraz tefsire muhtaç. 18 yaşımda politikaya başladığım zaman da böyle bir heyecan içeri- sindeydim. O zaman da özgürlüklerin, demok- rasinin mücadelesıni yapıyorduk. Yine bazı haksızlıklara uğruyorduk. yine pobs vardı, yine karakol vardı. yine mahkeme vardı. Üni- versitede özerklik mücadeleleri vardı. Yaşamı- mım boyunda hep bu tür mücadelelerin içinde buldum kendımi. -Ergun GöknePin bir bürokrat olduğunu sık sık vurguluyorsunuz. Peki bürokratınızın poli- rikacılarla bu kadar içli dışlı oimasına-Deden oto- nak tanıdınız? SÖZEN: Şimdi olaylar ortaya koydu ki, Er- gun Gökne) hem bu tür yolsuzluklara tevessül edıyor. Aynı zamanda bazı siyasi amaçlan var. Kuşkusuz bu siyasi hedeflerinde kendisinin yanında olan ve kendısini teşvik eden insanlar da var. Bu da gözden kaçmıyor. -ÇaJışma Bakanı Mehmet Moğuftay'ın parti- ye yapdan bağışlaria ilgili sizi suclamasmı nasd karşıbyorsunuz? SÖZEN: Onu söylememiş varsayıyorum. Bu konuda daha fazla bir değerlendırme yap- mak istemiyonim. Aslında onu bir suçlama olarak da saymıvorum. Ben partimin yasalar ve kurallar içensinde her türlü görevi yerine ge- tinneyi peşin kabul eden bir siyasi anlayışa sahibim. Bir toplantıda genel başkanımız. ge- nel sekreterimiz ve arkadaşlanmız bana birgö- rev verdiyse o görevi kanunlar çerçevesinde ye- rine getirmekten gurur duyanm. Söyleniş amaa bir suçlama şeklinde olabilir, ama ben bunu bir onur duyarak kabul ediyorum. İkin- dsi Sayın Moğultay'ın partisinı ihbar eden, gö- revlileri ihbar eden bir anlayış icerisinde ola- bileceğıni kabul edemiyorum. Onu söylememiş varsayıyorum. Aynca bu konuda en yetkilı ağız olan genel başkan suçlamalara cevap ver- di. Eski bir belediye başkanı olarak kendisinin de katıldığı böyle bir toplantıda bu tür bir ko- nuşmanın olmadığını açıkladı. Buna ekleyecek bir şeyim yok. Başartsızhk damgasıyiyen yavmlannuz Aşağıdaki maddeler yalnızca birkaç ör- nektir: 1. Hizmet-içi eğitimi etkinlikleriyle, halkla ilişkiler. yöneticiîik ve memur davraruşlan gibi konularda sürekli olarak geliştirilmesi gereken 1.5 milyon kadar kamu görevbsi. 2. Bağalık. bahçecilik, tarla tanmı, hay- vanctlık, analık, tavukçuluk, turfandacıhk gibi tanmsal uğraşılarla traktör, biçer-döver gibi tanm makinalannın bakım ve onanmı alanlannda eğitilmesi gereken milyonlarca çiftçi. 3. Pratik sanatlan, cevrede geçerli meslek- Ieri -kısa süreli kurslarla- kazanmalan gere- ken milyonlarca genç işsiz ve gizli işsiz. 4. Eğitim sisteminin çeşitü düzeylerinden ve sınıflanndan: -kafasında, smavlardan arta kalmışsa eğer, bazı ansiklopedik bilgi kınntılan bulunarak fakat ellerini kullan- ması öğretibneden- aynlmış olan ve hayata hazırlanması zorunlu olan yüzbinlerce genç inşan. İlkokul mezunlannın yüzde 55'ini. ortao- kul mezunlannın yüzde 25'ini ve bse mezun- lannın yüzde 75"ini oluşturan ve bir üst oku- la devam edemeyen, fakat kullanabilecekleri bir beceriye sahip kılmmayan, her yıl, yüz- binlerce genç insan. 5. Doğum kontrolü, çocuk bakımı, ev ekonomisi. el sanatlan, dengeli beslenme gibi konularda eğitilmesi gereken milyonlar- ca her yaştan kadın. 6. İşe yerti giren, yurtdışma çalışmak üzere giden, emekliye aynlmış olan her yaştan ve kesimden, yeni yaşama sağlıklı bir biçimde uyum sağlayabilmeleri için eğitilmesi gere- ken vatandaşlanmız. 7. Okullanmızda uyguladığımız yöntem- ler sonucu ortaya çıkardjğımız. "gemisini kurtaran kaptanlar" ordusunca yürütülen ü- caret yaşamında aldatılmamak, hakkını ko- rumak için eğitilmesi. bilinçlendirilmesi gereken milyonlarca tüketıci. Nitelik durumu: Eğitim programlan Önceki bölümde özetlenen sayısal yeter- sizlikler yanında; her düzeydeki öğretim programlanrun çocuğun ilgi. yetenek ve ka- pasitesine, çevrenin özelliklerine ve yaşamın gereksinmelerine uygun olarak değiştirilme- sindeki gecikmeler, rehberlik ve danışmanbk hizmetlerinden yoksunluk. öğretmenlerin ölçme ve değerlendirme konusunda gereğin- ce yetiştirilememiş olmalan, ders kitap- lannın yazımında, basımında \e dağıtımı- nda yeterli bir sistemin geliştirilmesinin bu- güne kadar ihmal edilmiş olması da eğitim sistemimizde nitelığin gelişmesini ciddi ola- rak engelleyen başlıca etkenler olmuştur. Bu durumlar, öğrencilerin başanlannı ve eğitim yaşamlannı da büyük ölçüde etkile- mektedir. Bu yüzden, ülkemizde, her düzey- de öğrenci başansızlıklan ve buna bağlı ola- rak sınıfta kalma ve okul terkleri yaygın ve ciddi sorunlar durumuna dönüşmüştür. Yetiştirdiğimiz insanlardaki davranış bo- zukluklannın gerçek nedenini anlayabilmek için. okullanmızda verdiğimiz eğitimin özü- ne, diğer bir deyişle öğretim programlanna, uyguladığımız öğretim yöntemlerinc ve ço- Yetiştirdiğimiz insanlardaki davranış bozukluklarının gerçek nedeninianlayabilmek için, okullanmızda verdiğimiz eğitimin özüne, diğerbir deyişle öğretim programlanna, uyguladığımız öğretimyöntemlerine ve çocuklarımızm davranışlarmı şekillendiren öğretmenlerin durumlarına bakmak gerekir. Eğitim Sisteminin Acıklı Durumu Proî. DP. Yahya KemalKaya Her yıl bir milyonu aşkın öğrenci sınıfta bırakılmakta, trilyonlarca lira buyolla israf edilmektedir. Sınıfta bırakma yöntemleri, çocuğa, ailesine, toplumayararı ve zararı dikkate alınmadan katliam olarak nitelendirilebilecekboyutlarda uygulanmaktadır. cuklanmızın davranışlannı şekillendiren öğ- retmenlerin durumlanna bakmak gerekir. Şüphesiz, böyle sınırlı bir çalışmada, bu ko- nulann aynntılı bir analizini yapmak ola- naksızdır. Bununla birlikte, aşağıdaki pa- ragraflarda konu kısaca gözden geçirilmek- tedir. "Hasta adamı" eğjtimde yapılacak re- formlar yoluyla iyileştirmeyi hedef alan dev- let adamlan, III. Selim döncminden baş- layarak, Baü eğitim kurumlannı ülkemize aktarma cabasma girmişlerdi. Tanzimat dö- neminde de, Batı modeline uygun laik teme- le dayalı eğitim kurumlan ortaya çıkmaya oaşlamıştı. Ne var ki pratiğe değil. düşünme gücünü geliştirmek için kurama ağırlık ve- ren eski Yunan düşünce ve inançlannın etki- siyle şekillenmiş olan Batı kültürünün orta- öğretim programlanmıza yansıması da kaçı- nılmaz olmuştu. Bu anlayışla; bütün öğrencilerin her yıl okumak ve başanlı olmak zorunda olduk- lan belirli dersler saptanmış, öğrencilerin ılgi. yetenek vc kapasitc yönünden birbirin- den farklı olduğunu dikkaie almayan katı. ezberciliğe iten. yaratıcı düşünceyi geliştir- meyen, üretici yeteneklere. insan hayatmı kolaylaştıncı becerilere yer \ermeyen öğre- tim programlan. eğitim sistemimize. sökü- lüp atılamayan, toplumda her şey değişirken değiştirilemeyen beton bir temel gibi yerleş- miştir. Ezbercilik en geçerli yöntem Zaman zaman bu öğretim programian- ndaki "insan züinini gcliştiriyor!" gerekçesiy- le konulmuş bulunulan kimi derslenn adlan değiştirilmiş, gelen siyasal iktidarlann görüş ve isteklenne uygun olarak bir-iki yeni ya da secimlik ders eklenmiş; ama öğretim prog- ramlannın. cumhuriyetin başından beri medrese geleneği olan bilgi hamalbğı ve ez- bercilik, pek çok çocukta kalıtım yoluyla bulunan kimi yetenekleri köreltici öz nitelik- lerine bir türlü dokunulamamıştır. Programlann; özellikle kişisel farklılıklan dikkate almayan özellikleri. öğrencılen 6 yaşından itibaren sürekli bir yanşma gerili- mi ıçınde lutan sınav sistemı. scçme ve yer- leştirmc yöntemleri hiçbir dönemde değişti- rilememiştir. Bu anlayışla; ilkokullardan başlanarak her basamaktaki okullarda, eski Yunan tannlan. Ostrogotlar, Vizigotlar. Vandallar. Jüstinyen'in scferleri. kıtalan çeviren kara ve denizler. kıtalann yüzölçümleri. ülkelerin başkentlen, yüzey şekilleri. iklim çeşitleri. dağlan, denizleri. muson rüzgarlan, böcek- lerde petekgöz. kurbağanın başkalaşımı, çi- çeklerde tozlaşma. tavuğun sindirim sistemi gibi Batılı eğitimcilcri şaşkına çeviren ve ger- çek yaşamla ilişkisi olmayan konular, her yaştaki öğrenciye sunulan eğitim prograrn- lannın değişmfez konusu olmuş: sınıf gecip kalmayı belirleyen sorular olarak sınavlarda öğrencilerin karşısına çıkanlagelmiştir. Kı- sacası; ezbercilik en geçerli öğrenmeyöntemi olarak sürdürülmüş. insanlann empoze edi- len belirli bilgileri yargılamadan kabul etme alışkanbklan pekıştirilmiştir. Böyle bir eğitim yönieminde. öğrencilerin. değişik scçcnckler arasından en iyiyi. en doğ- ruyu. en güzelı araştınp bulması için zihinsel bir çabada bulunmasına -düşünmcsine- ge- rek yoktur. Bu değerler; nasıl olsa. sımftaîyi- ler-kötüler. doğrular-yanlışlar. aklar-kara- lar şeklinde aktanlmaktadır. Bu bilgileri sı- navda tekrarlayanlar geçmekte. tekrarlaya- mayanlar ise kalmaktadır. Bu yöntemlerle de çoğulcu bir toplumda. farklılıklann bir arada uzlaşma içinde yaşaması demek olan demokrasinin ve laikliğin gerektirdiği bilim- sel davranışı sergileyebilecek hoşgörülü öğe- lerin yetiştirilmesini beklemek iyimserlik olur. Öte yandan. her türlü olanaklann sınırb oluşundan ve belirli yerlerde toplanması- ndan doğan farklılaşmanın yarattığı kon- tenjan ve nitelik sorunu da. üİkemizde özel- likle 1950'den sonra eğitimin yaygınlaştınl- masıyla birlikte. eğitim sistemimiz içinde. olanaklan olan ailelerin çocuklanru gönder- mek istedikleri yerli ve yabancı özel kolejler. fen liseleri. Anadolu üseleri gibi birtakım saygın kurumlann ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bu durum da; başka ülkelerde ben- zeri bulunmayan ve adına özel dershanecilik denen karlı bir alanın ortaya çıkmasına yol açmıştır. Başarısızlığın faturası Öğrencilerin ilgı. yetenek ve kapasitelerini dikkate almadan. eşit olmayanJan eşit kabul eden ilk ve ortaöğretim programlanndaki bilgileri kapsayan sınavlar sonunda. eğiti- min çeşitlı basamaklanndaki smıflarda. her >T1 onbinlerce öğrenci. başansızbk damgası yiyerek sınıfta bırakılmakta ve binlerce öğ- rencinin eğitim yapma olanaklan elinden alınmaktadır. Hatta. daha ıleri eğitim hakkı- nın öğrenciden abnması son sınıfta bile gö- rülebilmekte. bu öğrencilere belge verilirken bu öğrenciler için o güne kadar halkımızın katlanmış olduğu harcamalar dikkate alı- nmamaktadır. Ülkemizde her yıl bir milyo- nu aşkın öğrenci sınıfta bırakılmakta. toplu- mumuzun trilyonlarca lirası bu yolla israf edilmektedir. Eğitim sistemimizin yükse- köğretim dışında kalan düzeylennde sınıfta bırakma yöntemleri. çocuğa. ailesine. toplu- ma varan ve zaran dikkate alınmadan katli- am olarak nitelendirilebilecek boyutlarda uygulanmaktadır. Batılı eğitimcileri şaşkına çeviren bu uygu- lama. sadece devlet bütçesinden trilyonlarla ifade edilen yıllık israfa neden olmamakta. aynı zamanda öğretmen-öğrenci oranını kötüleştirmekte. ana-babalan ümitsizlendir- mekte, mutlaka bir alanda yetenekli olan öğ- rencileri başansız sayılmanın kompleksine itmekte. öğretmenlerin karşısına tabancalı, bıçaklı, kendini "hayatı zaten kaymış" gören tiplerçıkarmakta. her karne dağıhmı sonrası evlerine dönmeyen ya da canına kıyan ve hastanelerin psiİciyatri bölümlerini dolduran yavrulanmızın sayılannı arttırmakta, genç- lerin ekonomik yaşantıya atılmalannı gecik- tirerek ve ana-babalann katlandıklan mas- raflan birkaç yıl daha uzatmak suretiyle ulu- sal gelirden trilyonlann kaybınayol açmak- ta ve Danıştay'daki dava dosyalannı çoğalt- maktadır. YARIN: Milli Eğitim Şurası niçin önemli?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle