Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8AYFA CUMHURİYET 3EKİM1993PAZAR
İ2 DIZIYAZI
Tarihin ve talihin, bir eylül günü getirip kendilerini bıraktığı bu tepelerden aynlmak elbette kolay değildi...
Plastik papatyakokusu-ı-
O, en uzun yolculuğuna, ın ve ağır
damlalı, bır nısan rûzganyla başlaya-
caktı Arkasına son bır kez daha bakıp,
yağmura \e nızgara veda bıle edeme-
den olûmu kucaklayacaktı Üstelık bu,
beklenmeyen değıl. beklenen bır ölüm
olacaktı
Görkemli törenlerden, övgû dolu
günlerden sonra, aa> a ve gözyaşına bo-
yun eğmeyen bınsının, gende kalan son
kınntılannı toplayarak, yaşamı kaldığı
yerden yenıden başlatması gerekıyor-
du
Şu ayrılık da olmasa
Ölutnlen sevmıyordu, ama ölûmü
yadsımanın, yaşamı yadsımak demek
olduğunu çok ıyı bılıyordu Ölüm,
yaşamak kadar gereklıydı
Önce. her şeyı olduğu gıbı bırakmayı
duşündüyse de sonra hıçbır şeyı bıraka-
mayacağını anladı Elınde olsa. onun
her yere sınen kokusunu alıp götüren
rüzgan bıle toplayabılırdı Gıysılen, re-
sımlen. bılgısayan, dısketlen ve dosya-
lanyla onsuz, ama onun yurüdüğu yol-
lardan geçecek yenı bır yolculuğa başlı-
yordu
Tanhın ve lahhın. bır eyhıl sabahı,
kendılennı getınp bıraktığı bu tepeler-
den aynlmak, elbette kolay değıldı Çok
emek vermışler, bunca kan ve terdokup
bedel ödemışlerdı
Bırlıkte başladıklan büyuk yürûyû-
şun, ölûmle noktalanan bu ılk uzun mo-
lasında. onun yokluğunu hemen kabul
etmek. elbette, kolay değıldı Belkı de
tek başına yenıden yola koyulabılmesı
ıçın, belkı de o uzun yolu yenıden yürü-
yecek gucü kazanması ıçın venlmıştı bu
mola Cesaretını topladı ve onun ıçın
yaalmış son yazılan üst uste koydu
'Kayıp' mı, 'ayıp' mı?
El ele yurüyüp bır rüya gıbı geçtıklen
yolu başlangıa ve sonu ıle bırlıkte yenı-
den görmek. o günlenn heyecanım
yenıden duyumsamak ıstıyordu
Onun olümunün "kayıp" değıl,
koskoca bır "ayıp" olduğunu söyleyen-
ler bıle vardı Çunku o. halkına. ulusu-
na değıl, gokyüzundek^meleklere hesap
verme yolunu seçmış ve arkasında bır-
çok sonı bırakarak, bır bıhnmeyene gö-
çup gıtmıştı Keşke, kendısı, aılesı ve
yakın çevresı ıçın yapılan suçlamalan
tek tek yanıtlayabılseydı Keşke, yüce
mahkemelerde tanıkbk yapabüseydı
Keşke soruşturma ve araştırma komıs-
yonlannda ıfade verebılseydı Keşke,
aklanacak ve aklayacak kadar uzun ya-
şayabılseydı
'Keşke'ler zinciri
Ve belkı de en önembsı, keşke, baş-
lattığı büyük değışım ve donuşümü sûr-
dûrmek ıçın, yenne kımın geçeceğını
soyleyerek ölebılseydı
Kımme gore anayasal çerçeve ıçme
urgut Özal için
yazılanlara bakarken
Semra Hanım "Bazılan
hiç yenilenmiyor" diye
geçirdi içinden. Önündeki
yazıda "Özal'ı Atatürk'le
kıyaslamak, onu tarihe
değü, olsa olsa coğrafyaya
geçirebilecek bir
benzetmedir"
deniliyordu.
çekılemeyen, yargı onünde hesap so-
rulamayan, kımme gore değışımcı ve
donüşumcü bu devlet ve sıyaset adamı,
asla olmedı
Ölûm. değışım ve donuşümü anlatan
son buyuk noktaydı aslında
Hayır o ölmedı Estırdığı değışım ve
dönüşüm fırtınasımn urunlen olan "dev-
rimkriıu" kuresel bov utlann dışına taşı-
yabılmek ıçın hastahğını bahane ede-
rek. kendı söylemıyle "Allah'm ipine
asıhp" duzlem değıştırdı
Akıllara durgunluk veren bu yorum-
lar karşısında Semra Hanım'ın acılı yu-
reğmden çaresızlığın ılk ısvanı yukselı-
yordu "Ona önce ölmedi dediler; sonra
da ölumunün arkasından acunasızca ko-
mışınaya başladüar."
Bazılan hıç yenilenmiyor, değerlen
hıç eskımıyordu
"Turgut Özal da, adıyla aıtılan dö-
nemde elbette tarihin serinkanlı sayfa-
lannda' değerlendirikcek, bılımin şaş-
maz suzgecınden gecirilecektir. Bu
kaçınümazlık. tarih bilimıni tak'anuvist-
Kkten avıran, tıpkı vaşamla olüm arası-
ndaki çizgı gıbi çok onemli bir noktadır.
Asıl sorun, lanh sayfalannın hangi >on-
temle açılacağı sonınudur. Turgut Özal
>e etkın olduğu donem. ancak duy gusallı-
ktan ve çıkar ilişkilerinden uzak nesnel
bir tarih goruşuyle açıklanabilir. 'Türki-
ye'nin 20. \uzyıTda Ataturk'ten sonra
yeriştirdiği en buyuk devrimci evladı' ni-
telemesi. Özal'ı tarihe değil, olsa olsa
coğrafyaya geçırecek bır borç ödeme ça-
bası olarâk değerlendirilmelidir."
Turgut Bev oldum olası kanlannı
kurutmayan kınlennı yıkamayan ın-
sanlardan nef>et ederdı
Bir ahlak kaygısı
Onun somuruye göz yumduğunu,
yakınlannı zengın ettığını ruşvetı ku-
rumlaştırdığını, zengınlen sevdığını.
enflasyonla halkı penşan ettığını, ulkeyı
bır derebeyı gıbı yonettığını soyleyenle-
nn, olum karşısında yenık duşüp he-
men yan çızmelennden de rahatsızhk
duyuyordu, Semra Hanım Yaşadığı
surece. her şeyı soyleyenlenn, olunce
hıçbır şey soylememelennı ahlaken
doğru bulmuyordu
Turgut Bey'ın ölümu uzenne söyle-
E R B İ L T U Ş A L P
o., kendi söylemiyle "Allah'ın
ipine asılıp" düzlemini değiştirmişti.
Ne var ki onca kan dökerek, ter
dökerek, ama hep el ele yürüdükleri
uzun yolun bu noktasından
sonrasını tek başına ve onsuz
yaşamak, hele böylesine iri ve ağır
damlalı bir nisan rüzgannın iç
karartısında, geride kalan için hiçde
kolay olmayacaktı elbette.
Olüm elbette ki tatsız bir
olguydu. Ama hayat kadar da
gerçekti. Artık, onun yürüdüğü
yolda, onsuz yürümekten başka
çaresi yoktu.
nenler, onda, duş ıle gerçeğın, yıne bır-
bınne kanştınldığı ızlenımını bırakıyor-
du Onagöreduştenuyanmadanveger-
çekle yuzleşmeden "değışım ve dönu-
şümleri sürdiürecek kişının kım olacaği"
sorusuna, ülkenın somut koşullan olçu
ahnarak yanıt aranmalıydı Eveleyıp
gevelemeye hıç gerek yoktu Yenı değı-
şımcı eskısıne benzesm, onun kadar do-
nüşumcu olsun, onun kadar yukselen
değerlenn peşınden koşsun, onun ka-
dar tabulann ustune gıtsın yeterdı
Oysa hıç kımse Semra Harum'a "Şim-
di ne olacak" dıye sormadı Turgut
Bey'ın arkasından sadece gozyaşı dök-
tüler Ve buyuk bır olasılıkla bız ne ola-
cağız telaşma kapılıp ülkenın geleceğını
hıç düşünmedıler Ama bır soran ol-
saydı, Semra Hanım acısını bağnna ba-
sar, yapılması gerekenlen en ınce
aynntılanna kadar anlatabılırdı
Onu aratmayacak birisi
Turkıye'de Cumhurbaşkanlığı se-
çımlennın son 32 yıllık "şaibeti" tanhı
duşunülerek, Turgut
Bey'ın yenne, onu hıç
aratmayacak bır yeru-
sı, kolayca butuna-
bıhrdı
Gerçekleştırdığı de-
ğışım ve dönüşümler-
de, ulkeyı ve bölgeyı
bır baştan bır başa
sarsan ve yukselen
venı değerlerle son 13
yıla damgasını vuran
Turgut Bey'ın yenne gecebılecek kışı
saptanırken, ıstenseydı, çok kolay bır
yol ızlenebılırdı Semra Hanım'a gore
bunun ıçın önce ülkenın üstundekı Ozal
damgasını kazımak gerekırdı Sonra da
altından çıkanlara bakmak. onlan ger-
çekçı bır gozle anlamak ve sorgulamak
yeterdı
Boyle bır ırdelemeyle, Turgut Özal'-
dan sonra kımın cumhurbaşkanı ol-
ması gerektığı konusunda, herkese,
doğru yol gostenlebılırdı
Herkes. hep bır ağızdan "Turgut
özal zamansız öldıi, Turkiye'de neden
olduğu değişim ve dönüşüm ete kemiğe
dönuşmeden gocup gıttı" dıyorsa, bu po-
lıtıkalan surdurebılecek bınne gereksı-
nım olduğu, acık secık ortadaydı Ama,
hıç kımsenın aklına her nedense "Nlçiıı
Semra özal ohnasuı?" sorusu gelmıyor-
du
Semra Hanım da durup dururken, el-
bette "Beni niye duşunmuyorsunuz?^
dıyemezdı
Kımı zaman sorular yanıtlardançok
daha önemlı ve gerçekçı oluyordu
Özellıkle sıyasal belleğı zayıf toplumlar-
da. bu gerçekhk daha da değer kazanı-
yor O adı gıbı bılıyordu kı. Turgut
Bey'e buyuk sadakatle bağb olduğunu
söyleyenler, şu anda, yüreklennde bu
seceneğı duşunememenın acısını duyu-
yorlardı
Semra Hanım, Turgut Bey'ın ar-
kasında oluk gıbı gozyaşı doken bu ın-
sanlan, hıçbır zaman, onun kadar sev-
medı Onlan onun kadar akılcı, gerçek-
çı, değışımcı ve çağdaş bulmadı Ona
gore "değışimin \e donuşümün sığ sulan-
nda dolaşan" bu değışım ve dönuşum
tuccarlannın ufuksuzluklan yuzunden
buyuk bır olanak kaçınlıyordu Turkı-
ye toplumu belkı de ılk ve son kez "snil
bir kadm" cumhurbaşkanı seçme
şansını kullanamıyordu Turgut Bey'ın
dıllere destan sıvıllığının aslında beden
olçulenne uygun asken gıysıler buluna-
mamasından kaynaklandığını, en ıyı
Semra Hanım bılıyordu Turgut Bey,
antımılıtanst, antıemperyalıst, antı-
kapıtalıst ve anuşovenıst olmadan, de-
eğişim ve dönüşüm rüzgarlannı
başlatan oydu! Değişim rüzgarlan,
dönüşüm fırtınası sürmeliydi... Keşke,
Turgut Bey, ölmeden önce kendi yerini
alacak kişinin adını söyleyebilseydi.
ve toplumsal olaylar pekala. görmez-
den gelınebılırdı Çunku ortada buyük
bır değışım ve donüşum vardı Ve bunu
mutlaka sürdurmek gerekıyordu Değı-
şım ve donuşümü surdurebılecek tek
aday, pekala. Semra özal'dır denılebı-
lırdı Turgut Bey'ın başanlan nasıl alkı-
şlandıysa, Semra Hanım'ın başanlannı
da alkışlayacak ınsanlar bulunabılırdı
Eskı bır cumhurbaşkanırun dul eşı ol-
ması bır dezavantaj mıydı
0
Hayır Çun-
ku yuzyıhn devnmlenne kadınlann
olağanustu katkılarda bulunduklannı,
artık herkes bılıyordu
Üstelık o, sıyaset ıçın yaratılmış bır
kadındı Konaklannın kuçücuk
kıayken de, konutun-köşkun hanıme-
fendısıyken de hep sıyaset ateşıyle yanıp
tutuşmuştu Bunu şımdı Turgut Bey -
den genye kalanlan toplarken daha ıyı
anlıyordu
Soylemesı kolaydı, ama Turgut Bey'-
ın on yıllık ıküdar polıtıkalannın "içüı-
de", aldığı kararlann tam "oıtasnda"
yaşamıştı Nur ıçmde yatsın, onun dedı-
ğı gıbı, büyük transformasyonun ger-
çekleştınlmesıne de, enf-
lasyonun genletılmesıne
de kışısel katkısı olmuş-
tu
Payını nasıl da
yadsıyorlardı!
mokrat olmayı başaran, çağımızın en-
der ınsanlanndan bınydı
Onun ölumu buyuk bır fırsattı ama
kulanılamadı Turgut Bey'ın arkası-
ndan "Çocuklara, gençlere. ülkenin tum
özgfir insanlarına. Turkıstan'dan Kür-
distan'a, Kafkasya'dan, Balkanlar'a ka-
dar tum halklara yazık oldu" dıycnler.
anlaşılan, kendısınden daha buyuk bır
aşkla sevıyorlardı Turgut Bey'ı
Semra Hanım, bunlan yazıp cızenle-
nn akıllanna kendısım getıremeyışlen-
ne ıçerlıyor ve boyle bır aymazlık
karşısında zaman zaman ölçuyü
kaçırdığı da oluyordu Bır yanda acılı
yureklen, bır yanda ulke ve bolge so-
runlan varken, çocuklar belkı de doğru
dürust duşünemıyorlardı bıle Onlar da
artık, kımsesız bırer oksüzdüler
Kendısıne soran yoktu, ama Semra
Hanım düşunmeden edemıyordu 6
Kasım 1983tanhındenbuyanademok-
ratık rejım adına, her ölçuyu zorlayarak
ve her değerı çığneyerek gelışen sıyasal
Keban'a, Atatürk Ba-
rajı'na emeğı geçmış
mıydı. şımdı anımsamı-
yordu ama orneğın 24
Ocak ekonomık kararlannda buyuk
payı olduğu yadsınamazdı Onca ınsanı
doyurmak, onca ınsana ça>, kahve, ay-
ran, gazoz yetıştırmek sanıldığından
daha zor bır ıştı aslında
Turgut Bey'le yıllar suren beraber-
lıklen ona, her zaman her şeye hazırlıkh
olma gerektığını de oğretmıştı Amelı-
yatlar. suıkastlar, hastalıklar. bıten
dostluklar, kokleşen duşmanlar ve se-
çım yenılgılen Semra Hanım'a, her za-
man. gunun bınnde kendısıne de gorev
duşebıleceğını düşundurmuştu Bır gun
onun da başına gelebılecek sıyaset ışlen-
nın ıncelıklennı, daha onceden oğren-
mesınde ne sakınca olabılırdı kı^Turgut
Bev, "Siyasetin zor bir iş otduğunu" her
zaman soylerdı, hatta bır keresınde " Ai-
lemiz, çocuklanmız hepsi tehKke içinde,
hepsi hakkında akd almaz iftiralar
yapılıyor" dedığını anımsıjordu şımdı
Ama bu, sıyasetten uzak durun anlamı-
na gelmıyordu
Semra Hanım, sıyasetın ılk çetın
donemeande olduğunu çok ıyı bılıyor-
du Sıyasetın dık yokuşlan ve dıkenlı
yollanndan Turgut Bey'le bırlıkte geç-
mışlerdı Sıyasetı sevıyor muydu, bılmı-
yordu Ama onu sıyasete yakınlaştıran
asıl neden, Turgut Bey'ın ozyaşamöy-
kusuydu
Safkan Kürt çocuğu
Üç yaşında Malatya'dan aynlan, Sö-
ğut, Sılıflce ve Mardın'de ponakalı ve
muzu tanımadan buyuyen, ılk gençlık
yıllannı denızı görmeden, Anadolu'nun
bağnnda, Kaysen ve Konya'dageçıren,
yırmısınde Istanbul'la tanışan, safkan
olduğu sonradan anlaşılan bır Kurt
çocuğunun oykusuydu bu Onunkı sı-
çramalarla dolu bır yaşamdı aslında
Her anı, buyuk bır değışım ve donuşü-
mü anlatıyordu Radyodan bılgısayara,
devletten ozel sektore, tankattan tıcare-
te, Turkıye'den Amenka'ya, darbeden
sıyasete sıçrayan hareketlı bır yaşamın
öykusu
Turgut Bey'ın asla tek boyutlu bır ya-
şamı yoktu Çoğu zaman kendısınedö-
nuktu. ama rengarenk bır dunyası vardı
onun Kımse ona, Red Kıt okuması ya
da arabesk dınlemesı nedenıyle kultur-
suz de dıyemezdı Bırlıkte az mı konsere
gıtmışler, senfonıler, konçertolar dınle-
mışlerdı 50'lı yıllarda herkes Amenka*-
dan araba getınrken, onlar bır fonograf
getırmışler, yıllar boyu Enrico Caruso'-
yu dmlemışler, dans edıp gulüp eğlen-
mışlerdı Namaz kılıyor oruç tutuyor-
du. ama Turgut Bey bır zamanlar aşk
şıırten bıle yazıyordu
Bastınlmış duygular...
Tıcarette çok başanlı. sıyasette çok
başansız bır ara donem ınsanının,
bastınlmış duygulanyla bıcımlenen bu
oyku, Semra Hanım'ı çok etkılemıştı
Semra Hanım ondan kalanlan topla-
mak ıçın son kez geldığı Koşk te. o çok
sevdığı bo> aynasının karşısında tek
başınaydı şımdı Yanındakı buyuk
eksıkbk. ellennın sıcaklığı Turgut Bey
ıçın sovlenen güzel sözler ve akıtılan
gozyaşlanyla doldurabılır mıydı
9
Sem-
ra Hanım da herkes gıbı "en buyük dev-
rimci" yaklaşımına takılmıştı O her
şeye layıktı, ama Semra Hanım ıçın de
kestırme. ucuz ve üstelık yanlış bır
yargıydı bu Çunku Turgut Bey, peşın-
den koştuğu değışım, donuşum ve yenı-
leşmeyle salt ulkeyı ve bölgeyı değıl, yer-
yuzunü tümuyle cennete çevırmeyı
amaçlıyordu Bu yuzden sabahlara ka-
dar telefonlarla konuşuyor saatlerce
bılgısayarlannın başından kalkmıyor-
du Semra Hanım'a göreen buyuk dev-
nmcı nıtelemesının küçesel bo>uti^ı\
eksıktı
Onun tek başına ve büyuk bır cesa-
retle gerçekleştırdığı değışım ve dönü-
şumden, paylanna düşenlen kolayca
almışlardı Kolayalıktan kurtaramı-
vorlardı kendılennı Semra Hanım bu
urgut Özal'dan sonra
gelecek cumhurbaşkanının
Özal damgasını taşıması
gerekmez miydi? Oysa
Turgut Bey'in ardından
durmaksızın gozyaşı
dökenlerden hiçbirinin
aklına Semra Ozal
gelmiyorve bu kaçınlan
firsat Semra Hanım'ı için
için kınyordu.
adamlann ovgülennın de. yergilennın
de her zaman aşın olduğunu bılıyordu
Ama hıç olmazsa. Turgut Bey'ın arkası-
ndan o çok bılmışlıklenyle uyumlu.
akıla şeyler soyleyebılırlerdı Orneğın
en azından, yaşamİannda bır kerecık ıl-
kelı davranıp "Avdınlanma çağından sa-
nayi devrimine, pozıtıvızmden ılehşım
çağuıa kadar tum zamanların, gelmış
geçmış en büyuk değişını ve donuşumcü-
sü" demehydıler Turgut Bey'e En bü-
yuk devnmcı deyıp, durup dururken
uzenne dınozorlar saldırtmarun hıç ge-
reğı yoktu
Unutulan kahraman
Bunca gurultu patırtı arasında onun
bır kahraman olduğunu da unutmuş-
lardı Oeskımışvevıpranmışgövdesıne
hıç aldırmadan. değışımı goze alan, dö-
nuşumu savunan. yenıleşmeden kork-
mayan, yukselen değerlenn peşınden
koşan. tabulara başkaldıran bır kahra-
mandı Övgülennde, Turgut Bey'ın bu
en onemli yanı da yoktu Parayla tutul-
muş cenaze ağlayıcılanna benzıyor-
lardı
Semra Hanım. boylesıne kutsal bır
olunun ardından, genye dönup bakma-
nm, ölü evı toplamanın dayanılmaz
ağırlığını duyumsadı Her anından ola-
ğanüstu tat aldığı buyük doyumlara
ulaştığı son on yılı yenıden yaşamak ıs-
tıyordu Bov aynasındakı yalnızlıgıyla
bır kez daha yüz yüze geldı O buyük
değışım günlennın, o muthış donuşum
yıllannın heyecanı dayanılacak gıbı de-
ğıldı
Turgut Bey'le el ele başladıklan bü-
yuk yurüyuşte. onun olümuyle venlen
bu uzun mola belkı de Semra Hanım
ıçın bulunmaz bır firsat olacaktı
Semra Hanım geçtığı yollardan gen-
ye donüp bakmamanın yaranna ınanı-
yordu Değışım ve dönuşum gunlenm
yenıden kucaklıyor, o guzel gunlenn
kokusunu yenıden duyar gıbı oluyordu
Ellen boştu ama ın ve ağır damlalı
nısan ruzgan şımdı, onun yüzunde do-
laşıyordu
Yaruı:
Ah Kenalizm ahi
ANKARA NOTLABI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Ö. Asım Aksoy'la Söyleşi...
Dıl Bayramı nın 61 yılında, 95 yaşındakı ömer Asım
Aksoy'a gıttım Amacım, ondan Dıl Bayramı ıçın bır ıletı
almak, konuşmaktı Gorunce oyle sevındı kı
- Ekmekçı, bayramı sen yapıyorsuni Tadını çıkanyor-
sun! dedı Dıl Bayramı ıletısı elınde hazırdı bıle
Ataç'la ıkısının zaman zaman Arapça, Farsça sözcuk-
lerle dalga geçtıklermı buna ılışkın sozcukler uydurduk-
larını yazmıştım ya, ömer Asım Bey
- Mustafa bır daha gelırse, bunlan soyleyeyım, dedim
dıye başladı konuşmasına, orneğınşu, vaktıyle bırÖzen
Pastanesı vardı
- Bılıyorum, Kızılay'da şimdıkı Mola Otelı'nın orda
- Ataç, "Mezun ne demek?" dıye sordu Tabıı, ben bı-
lemedım' "Özen Pastanesı'nde oturan demek" dedi.
(Kahkahalar)
- Çok guzel1
Başka var mı?
- Sen de ona bır şey sordum, o bılemedı'
- Neydı?
- Dedım kı, sen tek kelımeler uzenne soruyorsun, ben
bır kelımeler topluluğu ıçensınde soracağım "Söyle ba-
kayım1
' dedı "Mebsuten takdıs (uzun uzadıya anlatılan
kutsallık) ne demek?' Ataç, tabıı bır şey çıkaramadı bun-
dan O sırada Tıcanıler Ataturk'un heykelını kırmışlardı
"Büst kırdığından kodese koymak'' dedım (Kahkaha-
lar)
Ömer Asım Bey e sordum
- Efendım, ılk kurultaylara ne zaman katıldınız, anlatır
mısınız?
- Ben, Turk Dıl Kurumu'na 194O'ta gırdım Butun kurul-
taylarda bulundum Bılıyorsunuz, kurultaylardayonetım
kurulları seçılır Her seçımde bazı arkadaşlar yenıden
seçılır, bazı arkadaşların yenne de başkaları gelır Ben,
butun kurultaylarda değışmeden seçılen sanıyorum ki,
tek uyeyım Onun ıçın baştan aşağı butun kurultaylarda
bulundum
- Bu kurultaylarda sızın gulerek anımsadığınız neler
var? Orneğın, 1950'den sonra çok mucadelelı geçtı değıl
mı">
- Efendım, butün kurultaylarda mucadeleler oldu Bu
mucadelelerı ıkı yonden değerlendırmek lazım Bırısı,
davamıza gerçekten ınanmış olan arkadaşların gorev
yarışı şeklınde ' Aman ben de gıreyım, Yonetım Ku-
rulu'nda ben de bulunayım' dıye, yarış dolayısıyla yenı
lısteler ortaya atıldı Hepsi de davamızı benımseyen ar-
kadaşların duzenledıklerı lıstelerdı Bunlar ıçensınde,
benım başta katıldığım yonetım kurulunun yenı kurultay
ıçın "Şuarkadaşları onerelım' dıyetasarladığımızonerı
lıstelen de vardır Bu lıstelerde daıma bızım onerdığı-
mız lısteler kazandı Tabıı ötekı arkadaşları da beğenı-
yoruz ama, 'Nobet değışıklığı olacak, bu sefer de şu
arkadaşlargırsm ', 'Bu sefer de otekı arkadaşlar gırsın"
demışızdır
- Efendım, 1983te Turk Dıl Kurumu kapatıldı Devlet
daıresı halıne geldı Ama, ondan sonra da ıktıdarlar de-
ğıştı Iktıdarlar değışmesıne karşın, hâlâ Turk Dıl Ku-
rumu'nun hakkı venlmıyor
- Evet, bu sanıyorum kı, ıktıdarların uyuşamamasın-
dan ılerı gelıyor Gelen ıktıdarlar ıçensınde davamıza
bağlı olan ıktıdarlar da var davamıza bağlı olmayan ıktı-
darlar da var 1982 Anayasası'ndakı 134 madde, ondan
sonra Tahsin Şahinkaya'nın onerısıyle çıkarılan ozel
yasa, ortadan kalkmadıkça, Ataturk'un vasıyetını kurtar-
makımkânsızoluyor Bugun hâlâ buhavavardır Bugun
hâlâ vardır <*» dıyeceğım kı ıktıdann en guçlu kanadı,
Ataturk'un vasıyetını çığnenmekten kurtarmak ıçın çaba
harcamıyor Daha ılerı gıderek şunu da soyleyebılırım,
eskı Cumhurbaşkanı özal ı bırakın, tabıatıyla o da aynı
olumsuz duşuncedeydı, şimdıkı Sayın Cumhurbaşkanı-
mız, Sureklı Dıl Kurultayı'nda bır konuşma yapmış, ga-
zetelerde okudum onun ıçensınde bıle, dıyordu kı "Ku-
şaklar arasında kopukluk yaratılmamak koşuluyla "
gıbı bır laf edıyordu Iştebulafortalığtkanştırıyor Bulaf,
hıçbır temele dayanmıyor aslında Bunu soylerken bıle
yenı turetılmış sozcuklen kendısı kullanıyor Ama, eski
bır alışkanlığın egemenlığı altında kalıyorlar, kafalarını
değıştıremıyorlar Eylemlerıyle, bu davanın yanında gı-
bı gorunuyorlar fakat sozlerıyle, gene eskı kafayı surdü-
ruyorlar Kuşaklar arasında kopukluğu yaratan, yenı dıl
akımı değıl, bundan evvel yuzyıllarca surmuş olan eskı
Osmanlıcadılı ıdı Örnekler verıyorum Kuşaklar arasın-
da 'muntehıp' dıyen mı, ' secmen dıyen mı 'mahru-
kat dıyen mı, yakıt dıyen mı?Şımdı buıkısını karşılaş-
tırdınız mı, yenı kuşak eskıyı hıç benımsemez yenı
turetılmış sozcuklen hemen bağrına basar Neden?
Çünku, otekıne yabancı Esasen kendısının olmayan
sozcukler onlar öyleyse, eskıden kuşaklar bırbırlerını
anlamıyorlardı Şımdı ' bırbırını anlamayan kuşaklar"
dıye bır şey yok, herkes anlıyor, en eğıtımsız yurttaştan
tutun, en yuksek eğıtımlı olan kışıye kadar herkes benlı-
ğınde bulunan duygu ıle yanı Turkluk duygusunun ge-
rektırdığı kımlıkle elbette Turkçe sozcuklere sarılıyor
Onun ıçın ıktıdarda bulunsalar da "kuşaklar arasında
kopukluk yaratılıyor' dıyenler ve de ondan evvel Kenan
Evren'ın Baba evladı, evlat babayı anlamaz oldu1
söz-
lerı de hıçbır temele dayanmayan gerçeğe aykırı olan
ıddıalardır Onun ıçın Ataturk un vasıyetını gerı getırmek
kolay olamıyor Ama bu demek değıldır kı, olmayacak-
tır kuşkusuz gelecekte Ataturk un vasıyetını gerı getır-
mek ısteyen akım daha çok guç kazanacaktır Şımdı
eylemlı olarak zaten kazanmıştır Fakat bunun yasal for-
malıtesı var, ışte o çeşıtlı partılerın çekışmesınden anla-
şamamasından dolayı gerçekleşmıyor
BULMACA
1 2 3 4 / 8 9
" 1 1
SOLDAN SAĞA:
1/ Geleneksel Havvaıı
dansı Erek 2/Omurga-
yı oluşturan kemıklerden
her bın Kedı ya da kö-
peğın on ayağı 3/ Arjan-
tın'ın plaka ışaretı
Gezegen 4/ "Her çıçek-
ten bal eyledık , —'ya
saydılar bızı (Pır Sultan
Abdal). Yükselme. yu-
celme 5/ Orduyla ılgılı
olmayan. ordudan kay- 8
naklanmavan 6/ Yer
yuzundekı gınntı ve çı-
kıntılar İsyankâr 7/ "Kotu. se-
vımsız" anlamında argo sozuk
"O" gosterme sıfatmın eskı bıçımı
8/ Hammaddeyı ışleyıp mal üret-
me Sıkı dokunmuş bır tur pa-
muklu kumaş 9/ Kabartma bır
fıgur oluşturacak bıçımde yontul-
muş değerlı taş Çocuk
YLKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ El ele tutularak oynanan bır
halk oyunu Hatay ılınde bır gol
veova 2/Çıkaryol.çare Eskı bır
Hınt tannsı 3/ Lutesyum elementının sımgesı Hamam 4/
Dık tutularak parmakla calınan, tellı ve buyük çalgı Yok et-
me, gıderrne 5/ İçinde dın balık saklanan. denızden aynlmış
havuz 6/ İradesızlıkten ılen gelen sureklı cansızhk Duşman.
7/ Fılıpınler'm başkentı Meslek 8/ Kınk kemıklen bır arada
tutmakamacıylakulldnılanlahtagıbıduznesne Cınsıyethüc-
rclcnnın dışında vucut hucrelennın tumu 9/ Dunyanın en hızb
koşan caııhsı olan yırücı hayvan Kemıklenn ıçındekı yağlı
madde