25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8AYFA CUMHURİYET 3EKİM1993PAZAR İ2 DIZIYAZI Tarihin ve talihin, bir eylül günü getirip kendilerini bıraktığı bu tepelerden aynlmak elbette kolay değildi... Plastik papatyakokusu-ı- O, en uzun yolculuğuna, ın ve ağır damlalı, bır nısan rûzganyla başlaya- caktı Arkasına son bır kez daha bakıp, yağmura \e nızgara veda bıle edeme- den olûmu kucaklayacaktı Üstelık bu, beklenmeyen değıl. beklenen bır ölüm olacaktı Görkemli törenlerden, övgû dolu günlerden sonra, aa> a ve gözyaşına bo- yun eğmeyen bınsının, gende kalan son kınntılannı toplayarak, yaşamı kaldığı yerden yenıden başlatması gerekıyor- du Şu ayrılık da olmasa Ölutnlen sevmıyordu, ama ölûmü yadsımanın, yaşamı yadsımak demek olduğunu çok ıyı bılıyordu Ölüm, yaşamak kadar gereklıydı Önce. her şeyı olduğu gıbı bırakmayı duşündüyse de sonra hıçbır şeyı bıraka- mayacağını anladı Elınde olsa. onun her yere sınen kokusunu alıp götüren rüzgan bıle toplayabılırdı Gıysılen, re- sımlen. bılgısayan, dısketlen ve dosya- lanyla onsuz, ama onun yurüdüğu yol- lardan geçecek yenı bır yolculuğa başlı- yordu Tanhın ve lahhın. bır eyhıl sabahı, kendılennı getınp bıraktığı bu tepeler- den aynlmak, elbette kolay değıldı Çok emek vermışler, bunca kan ve terdokup bedel ödemışlerdı Bırlıkte başladıklan büyuk yürûyû- şun, ölûmle noktalanan bu ılk uzun mo- lasında. onun yokluğunu hemen kabul etmek. elbette, kolay değıldı Belkı de tek başına yenıden yola koyulabılmesı ıçın, belkı de o uzun yolu yenıden yürü- yecek gucü kazanması ıçın venlmıştı bu mola Cesaretını topladı ve onun ıçın yaalmış son yazılan üst uste koydu 'Kayıp' mı, 'ayıp' mı? El ele yurüyüp bır rüya gıbı geçtıklen yolu başlangıa ve sonu ıle bırlıkte yenı- den görmek. o günlenn heyecanım yenıden duyumsamak ıstıyordu Onun olümunün "kayıp" değıl, koskoca bır "ayıp" olduğunu söyleyen- ler bıle vardı Çunku o. halkına. ulusu- na değıl, gokyüzundek^meleklere hesap verme yolunu seçmış ve arkasında bır- çok sonı bırakarak, bır bıhnmeyene gö- çup gıtmıştı Keşke, kendısı, aılesı ve yakın çevresı ıçın yapılan suçlamalan tek tek yanıtlayabılseydı Keşke, yüce mahkemelerde tanıkbk yapabüseydı Keşke soruşturma ve araştırma komıs- yonlannda ıfade verebılseydı Keşke, aklanacak ve aklayacak kadar uzun ya- şayabılseydı 'Keşke'ler zinciri Ve belkı de en önembsı, keşke, baş- lattığı büyük değışım ve donuşümü sûr- dûrmek ıçın, yenne kımın geçeceğını soyleyerek ölebılseydı Kımme gore anayasal çerçeve ıçme urgut Özal için yazılanlara bakarken Semra Hanım "Bazılan hiç yenilenmiyor" diye geçirdi içinden. Önündeki yazıda "Özal'ı Atatürk'le kıyaslamak, onu tarihe değü, olsa olsa coğrafyaya geçirebilecek bir benzetmedir" deniliyordu. çekılemeyen, yargı onünde hesap so- rulamayan, kımme gore değışımcı ve donüşumcü bu devlet ve sıyaset adamı, asla olmedı Ölûm. değışım ve donuşümü anlatan son buyuk noktaydı aslında Hayır o ölmedı Estırdığı değışım ve dönüşüm fırtınasımn urunlen olan "dev- rimkriıu" kuresel bov utlann dışına taşı- yabılmek ıçın hastahğını bahane ede- rek. kendı söylemıyle "Allah'm ipine asıhp" duzlem değıştırdı Akıllara durgunluk veren bu yorum- lar karşısında Semra Hanım'ın acılı yu- reğmden çaresızlığın ılk ısvanı yukselı- yordu "Ona önce ölmedi dediler; sonra da ölumunün arkasından acunasızca ko- mışınaya başladüar." Bazılan hıç yenilenmiyor, değerlen hıç eskımıyordu "Turgut Özal da, adıyla aıtılan dö- nemde elbette tarihin serinkanlı sayfa- lannda' değerlendirikcek, bılımin şaş- maz suzgecınden gecirilecektir. Bu kaçınümazlık. tarih bilimıni tak'anuvist- Kkten avıran, tıpkı vaşamla olüm arası- ndaki çizgı gıbi çok onemli bir noktadır. Asıl sorun, lanh sayfalannın hangi >on- temle açılacağı sonınudur. Turgut Özal >e etkın olduğu donem. ancak duy gusallı- ktan ve çıkar ilişkilerinden uzak nesnel bir tarih goruşuyle açıklanabilir. 'Türki- ye'nin 20. \uzyıTda Ataturk'ten sonra yeriştirdiği en buyuk devrimci evladı' ni- telemesi. Özal'ı tarihe değil, olsa olsa coğrafyaya geçırecek bır borç ödeme ça- bası olarâk değerlendirilmelidir." Turgut Bev oldum olası kanlannı kurutmayan kınlennı yıkamayan ın- sanlardan nef>et ederdı Bir ahlak kaygısı Onun somuruye göz yumduğunu, yakınlannı zengın ettığını ruşvetı ku- rumlaştırdığını, zengınlen sevdığını. enflasyonla halkı penşan ettığını, ulkeyı bır derebeyı gıbı yonettığını soyleyenle- nn, olum karşısında yenık duşüp he- men yan çızmelennden de rahatsızhk duyuyordu, Semra Hanım Yaşadığı surece. her şeyı soyleyenlenn, olunce hıçbır şey soylememelennı ahlaken doğru bulmuyordu Turgut Bey'ın ölümu uzenne söyle- E R B İ L T U Ş A L P o., kendi söylemiyle "Allah'ın ipine asılıp" düzlemini değiştirmişti. Ne var ki onca kan dökerek, ter dökerek, ama hep el ele yürüdükleri uzun yolun bu noktasından sonrasını tek başına ve onsuz yaşamak, hele böylesine iri ve ağır damlalı bir nisan rüzgannın iç karartısında, geride kalan için hiçde kolay olmayacaktı elbette. Olüm elbette ki tatsız bir olguydu. Ama hayat kadar da gerçekti. Artık, onun yürüdüğü yolda, onsuz yürümekten başka çaresi yoktu. nenler, onda, duş ıle gerçeğın, yıne bır- bınne kanştınldığı ızlenımını bırakıyor- du Onagöreduştenuyanmadanveger- çekle yuzleşmeden "değışım ve dönu- şümleri sürdiürecek kişının kım olacaği" sorusuna, ülkenın somut koşullan olçu ahnarak yanıt aranmalıydı Eveleyıp gevelemeye hıç gerek yoktu Yenı değı- şımcı eskısıne benzesm, onun kadar do- nüşumcu olsun, onun kadar yukselen değerlenn peşınden koşsun, onun ka- dar tabulann ustune gıtsın yeterdı Oysa hıç kımse Semra Harum'a "Şim- di ne olacak" dıye sormadı Turgut Bey'ın arkasından sadece gozyaşı dök- tüler Ve buyuk bır olasılıkla bız ne ola- cağız telaşma kapılıp ülkenın geleceğını hıç düşünmedıler Ama bır soran ol- saydı, Semra Hanım acısını bağnna ba- sar, yapılması gerekenlen en ınce aynntılanna kadar anlatabılırdı Onu aratmayacak birisi Turkıye'de Cumhurbaşkanlığı se- çımlennın son 32 yıllık "şaibeti" tanhı duşunülerek, Turgut Bey'ın yenne, onu hıç aratmayacak bır yeru- sı, kolayca butuna- bıhrdı Gerçekleştırdığı de- ğışım ve dönüşümler- de, ulkeyı ve bölgeyı bır baştan bır başa sarsan ve yukselen venı değerlerle son 13 yıla damgasını vuran Turgut Bey'ın yenne gecebılecek kışı saptanırken, ıstenseydı, çok kolay bır yol ızlenebılırdı Semra Hanım'a gore bunun ıçın önce ülkenın üstundekı Ozal damgasını kazımak gerekırdı Sonra da altından çıkanlara bakmak. onlan ger- çekçı bır gozle anlamak ve sorgulamak yeterdı Boyle bır ırdelemeyle, Turgut Özal'- dan sonra kımın cumhurbaşkanı ol- ması gerektığı konusunda, herkese, doğru yol gostenlebılırdı Herkes. hep bır ağızdan "Turgut özal zamansız öldıi, Turkiye'de neden olduğu değişim ve dönüşüm ete kemiğe dönuşmeden gocup gıttı" dıyorsa, bu po- lıtıkalan surdurebılecek bınne gereksı- nım olduğu, acık secık ortadaydı Ama, hıç kımsenın aklına her nedense "Nlçiıı Semra özal ohnasuı?" sorusu gelmıyor- du Semra Hanım da durup dururken, el- bette "Beni niye duşunmuyorsunuz?^ dıyemezdı Kımı zaman sorular yanıtlardançok daha önemlı ve gerçekçı oluyordu Özellıkle sıyasal belleğı zayıf toplumlar- da. bu gerçekhk daha da değer kazanı- yor O adı gıbı bılıyordu kı. Turgut Bey'e buyuk sadakatle bağb olduğunu söyleyenler, şu anda, yüreklennde bu seceneğı duşunememenın acısını duyu- yorlardı Semra Hanım, Turgut Bey'ın ar- kasında oluk gıbı gozyaşı doken bu ın- sanlan, hıçbır zaman, onun kadar sev- medı Onlan onun kadar akılcı, gerçek- çı, değışımcı ve çağdaş bulmadı Ona gore "değışimin \e donuşümün sığ sulan- nda dolaşan" bu değışım ve dönuşum tuccarlannın ufuksuzluklan yuzunden buyuk bır olanak kaçınlıyordu Turkı- ye toplumu belkı de ılk ve son kez "snil bir kadm" cumhurbaşkanı seçme şansını kullanamıyordu Turgut Bey'ın dıllere destan sıvıllığının aslında beden olçulenne uygun asken gıysıler buluna- mamasından kaynaklandığını, en ıyı Semra Hanım bılıyordu Turgut Bey, antımılıtanst, antıemperyalıst, antı- kapıtalıst ve anuşovenıst olmadan, de- eğişim ve dönüşüm rüzgarlannı başlatan oydu! Değişim rüzgarlan, dönüşüm fırtınası sürmeliydi... Keşke, Turgut Bey, ölmeden önce kendi yerini alacak kişinin adını söyleyebilseydi. ve toplumsal olaylar pekala. görmez- den gelınebılırdı Çunku ortada buyük bır değışım ve donüşum vardı Ve bunu mutlaka sürdurmek gerekıyordu Değı- şım ve donuşümü surdurebılecek tek aday, pekala. Semra özal'dır denılebı- lırdı Turgut Bey'ın başanlan nasıl alkı- şlandıysa, Semra Hanım'ın başanlannı da alkışlayacak ınsanlar bulunabılırdı Eskı bır cumhurbaşkanırun dul eşı ol- ması bır dezavantaj mıydı 0 Hayır Çun- ku yuzyıhn devnmlenne kadınlann olağanustu katkılarda bulunduklannı, artık herkes bılıyordu Üstelık o, sıyaset ıçın yaratılmış bır kadındı Konaklannın kuçücuk kıayken de, konutun-köşkun hanıme- fendısıyken de hep sıyaset ateşıyle yanıp tutuşmuştu Bunu şımdı Turgut Bey - den genye kalanlan toplarken daha ıyı anlıyordu Soylemesı kolaydı, ama Turgut Bey'- ın on yıllık ıküdar polıtıkalannın "içüı- de", aldığı kararlann tam "oıtasnda" yaşamıştı Nur ıçmde yatsın, onun dedı- ğı gıbı, büyük transformasyonun ger- çekleştınlmesıne de, enf- lasyonun genletılmesıne de kışısel katkısı olmuş- tu Payını nasıl da yadsıyorlardı! mokrat olmayı başaran, çağımızın en- der ınsanlanndan bınydı Onun ölumu buyuk bır fırsattı ama kulanılamadı Turgut Bey'ın arkası- ndan "Çocuklara, gençlere. ülkenin tum özgfir insanlarına. Turkıstan'dan Kür- distan'a, Kafkasya'dan, Balkanlar'a ka- dar tum halklara yazık oldu" dıycnler. anlaşılan, kendısınden daha buyuk bır aşkla sevıyorlardı Turgut Bey'ı Semra Hanım, bunlan yazıp cızenle- nn akıllanna kendısım getıremeyışlen- ne ıçerlıyor ve boyle bır aymazlık karşısında zaman zaman ölçuyü kaçırdığı da oluyordu Bır yanda acılı yureklen, bır yanda ulke ve bolge so- runlan varken, çocuklar belkı de doğru dürust duşünemıyorlardı bıle Onlar da artık, kımsesız bırer oksüzdüler Kendısıne soran yoktu, ama Semra Hanım düşunmeden edemıyordu 6 Kasım 1983tanhındenbuyanademok- ratık rejım adına, her ölçuyu zorlayarak ve her değerı çığneyerek gelışen sıyasal Keban'a, Atatürk Ba- rajı'na emeğı geçmış mıydı. şımdı anımsamı- yordu ama orneğın 24 Ocak ekonomık kararlannda buyuk payı olduğu yadsınamazdı Onca ınsanı doyurmak, onca ınsana ça>, kahve, ay- ran, gazoz yetıştırmek sanıldığından daha zor bır ıştı aslında Turgut Bey'le yıllar suren beraber- lıklen ona, her zaman her şeye hazırlıkh olma gerektığını de oğretmıştı Amelı- yatlar. suıkastlar, hastalıklar. bıten dostluklar, kokleşen duşmanlar ve se- çım yenılgılen Semra Hanım'a, her za- man. gunun bınnde kendısıne de gorev duşebıleceğını düşundurmuştu Bır gun onun da başına gelebılecek sıyaset ışlen- nın ıncelıklennı, daha onceden oğren- mesınde ne sakınca olabılırdı kı^Turgut Bev, "Siyasetin zor bir iş otduğunu" her zaman soylerdı, hatta bır keresınde " Ai- lemiz, çocuklanmız hepsi tehKke içinde, hepsi hakkında akd almaz iftiralar yapılıyor" dedığını anımsıjordu şımdı Ama bu, sıyasetten uzak durun anlamı- na gelmıyordu Semra Hanım, sıyasetın ılk çetın donemeande olduğunu çok ıyı bılıyor- du Sıyasetın dık yokuşlan ve dıkenlı yollanndan Turgut Bey'le bırlıkte geç- mışlerdı Sıyasetı sevıyor muydu, bılmı- yordu Ama onu sıyasete yakınlaştıran asıl neden, Turgut Bey'ın ozyaşamöy- kusuydu Safkan Kürt çocuğu Üç yaşında Malatya'dan aynlan, Sö- ğut, Sılıflce ve Mardın'de ponakalı ve muzu tanımadan buyuyen, ılk gençlık yıllannı denızı görmeden, Anadolu'nun bağnnda, Kaysen ve Konya'dageçıren, yırmısınde Istanbul'la tanışan, safkan olduğu sonradan anlaşılan bır Kurt çocuğunun oykusuydu bu Onunkı sı- çramalarla dolu bır yaşamdı aslında Her anı, buyuk bır değışım ve donuşü- mü anlatıyordu Radyodan bılgısayara, devletten ozel sektore, tankattan tıcare- te, Turkıye'den Amenka'ya, darbeden sıyasete sıçrayan hareketlı bır yaşamın öykusu Turgut Bey'ın asla tek boyutlu bır ya- şamı yoktu Çoğu zaman kendısınedö- nuktu. ama rengarenk bır dunyası vardı onun Kımse ona, Red Kıt okuması ya da arabesk dınlemesı nedenıyle kultur- suz de dıyemezdı Bırlıkte az mı konsere gıtmışler, senfonıler, konçertolar dınle- mışlerdı 50'lı yıllarda herkes Amenka*- dan araba getınrken, onlar bır fonograf getırmışler, yıllar boyu Enrico Caruso'- yu dmlemışler, dans edıp gulüp eğlen- mışlerdı Namaz kılıyor oruç tutuyor- du. ama Turgut Bey bır zamanlar aşk şıırten bıle yazıyordu Bastınlmış duygular... Tıcarette çok başanlı. sıyasette çok başansız bır ara donem ınsanının, bastınlmış duygulanyla bıcımlenen bu oyku, Semra Hanım'ı çok etkılemıştı Semra Hanım ondan kalanlan topla- mak ıçın son kez geldığı Koşk te. o çok sevdığı bo> aynasının karşısında tek başınaydı şımdı Yanındakı buyuk eksıkbk. ellennın sıcaklığı Turgut Bey ıçın sovlenen güzel sözler ve akıtılan gozyaşlanyla doldurabılır mıydı 9 Sem- ra Hanım da herkes gıbı "en buyük dev- rimci" yaklaşımına takılmıştı O her şeye layıktı, ama Semra Hanım ıçın de kestırme. ucuz ve üstelık yanlış bır yargıydı bu Çunku Turgut Bey, peşın- den koştuğu değışım, donuşum ve yenı- leşmeyle salt ulkeyı ve bölgeyı değıl, yer- yuzunü tümuyle cennete çevırmeyı amaçlıyordu Bu yuzden sabahlara ka- dar telefonlarla konuşuyor saatlerce bılgısayarlannın başından kalkmıyor- du Semra Hanım'a göreen buyuk dev- nmcı nıtelemesının küçesel bo>uti^ı\ eksıktı Onun tek başına ve büyuk bır cesa- retle gerçekleştırdığı değışım ve dönü- şumden, paylanna düşenlen kolayca almışlardı Kolayalıktan kurtaramı- vorlardı kendılennı Semra Hanım bu urgut Özal'dan sonra gelecek cumhurbaşkanının Özal damgasını taşıması gerekmez miydi? Oysa Turgut Bey'in ardından durmaksızın gozyaşı dökenlerden hiçbirinin aklına Semra Ozal gelmiyorve bu kaçınlan firsat Semra Hanım'ı için için kınyordu. adamlann ovgülennın de. yergilennın de her zaman aşın olduğunu bılıyordu Ama hıç olmazsa. Turgut Bey'ın arkası- ndan o çok bılmışlıklenyle uyumlu. akıla şeyler soyleyebılırlerdı Orneğın en azından, yaşamİannda bır kerecık ıl- kelı davranıp "Avdınlanma çağından sa- nayi devrimine, pozıtıvızmden ılehşım çağuıa kadar tum zamanların, gelmış geçmış en büyuk değişını ve donuşumcü- sü" demehydıler Turgut Bey'e En bü- yuk devnmcı deyıp, durup dururken uzenne dınozorlar saldırtmarun hıç ge- reğı yoktu Unutulan kahraman Bunca gurultu patırtı arasında onun bır kahraman olduğunu da unutmuş- lardı Oeskımışvevıpranmışgövdesıne hıç aldırmadan. değışımı goze alan, dö- nuşumu savunan. yenıleşmeden kork- mayan, yukselen değerlenn peşınden koşan. tabulara başkaldıran bır kahra- mandı Övgülennde, Turgut Bey'ın bu en onemli yanı da yoktu Parayla tutul- muş cenaze ağlayıcılanna benzıyor- lardı Semra Hanım. boylesıne kutsal bır olunun ardından, genye dönup bakma- nm, ölü evı toplamanın dayanılmaz ağırlığını duyumsadı Her anından ola- ğanüstu tat aldığı buyük doyumlara ulaştığı son on yılı yenıden yaşamak ıs- tıyordu Bov aynasındakı yalnızlıgıyla bır kez daha yüz yüze geldı O buyük değışım günlennın, o muthış donuşum yıllannın heyecanı dayanılacak gıbı de- ğıldı Turgut Bey'le el ele başladıklan bü- yuk yurüyuşte. onun olümuyle venlen bu uzun mola belkı de Semra Hanım ıçın bulunmaz bır firsat olacaktı Semra Hanım geçtığı yollardan gen- ye donüp bakmamanın yaranna ınanı- yordu Değışım ve dönuşum gunlenm yenıden kucaklıyor, o guzel gunlenn kokusunu yenıden duyar gıbı oluyordu Ellen boştu ama ın ve ağır damlalı nısan ruzgan şımdı, onun yüzunde do- laşıyordu Yaruı: Ah Kenalizm ahi ANKARA NOTLABI MUSTAFA EKMEKÇİ Ö. Asım Aksoy'la Söyleşi... Dıl Bayramı nın 61 yılında, 95 yaşındakı ömer Asım Aksoy'a gıttım Amacım, ondan Dıl Bayramı ıçın bır ıletı almak, konuşmaktı Gorunce oyle sevındı kı - Ekmekçı, bayramı sen yapıyorsuni Tadını çıkanyor- sun! dedı Dıl Bayramı ıletısı elınde hazırdı bıle Ataç'la ıkısının zaman zaman Arapça, Farsça sözcuk- lerle dalga geçtıklermı buna ılışkın sozcukler uydurduk- larını yazmıştım ya, ömer Asım Bey - Mustafa bır daha gelırse, bunlan soyleyeyım, dedim dıye başladı konuşmasına, orneğınşu, vaktıyle bırÖzen Pastanesı vardı - Bılıyorum, Kızılay'da şimdıkı Mola Otelı'nın orda - Ataç, "Mezun ne demek?" dıye sordu Tabıı, ben bı- lemedım' "Özen Pastanesı'nde oturan demek" dedi. (Kahkahalar) - Çok guzel1 Başka var mı? - Sen de ona bır şey sordum, o bılemedı' - Neydı? - Dedım kı, sen tek kelımeler uzenne soruyorsun, ben bır kelımeler topluluğu ıçensınde soracağım "Söyle ba- kayım1 ' dedı "Mebsuten takdıs (uzun uzadıya anlatılan kutsallık) ne demek?' Ataç, tabıı bır şey çıkaramadı bun- dan O sırada Tıcanıler Ataturk'un heykelını kırmışlardı "Büst kırdığından kodese koymak'' dedım (Kahkaha- lar) Ömer Asım Bey e sordum - Efendım, ılk kurultaylara ne zaman katıldınız, anlatır mısınız? - Ben, Turk Dıl Kurumu'na 194O'ta gırdım Butun kurul- taylarda bulundum Bılıyorsunuz, kurultaylardayonetım kurulları seçılır Her seçımde bazı arkadaşlar yenıden seçılır, bazı arkadaşların yenne de başkaları gelır Ben, butun kurultaylarda değışmeden seçılen sanıyorum ki, tek uyeyım Onun ıçın baştan aşağı butun kurultaylarda bulundum - Bu kurultaylarda sızın gulerek anımsadığınız neler var? Orneğın, 1950'den sonra çok mucadelelı geçtı değıl mı"> - Efendım, butün kurultaylarda mucadeleler oldu Bu mucadelelerı ıkı yonden değerlendırmek lazım Bırısı, davamıza gerçekten ınanmış olan arkadaşların gorev yarışı şeklınde ' Aman ben de gıreyım, Yonetım Ku- rulu'nda ben de bulunayım' dıye, yarış dolayısıyla yenı lısteler ortaya atıldı Hepsi de davamızı benımseyen ar- kadaşların duzenledıklerı lıstelerdı Bunlar ıçensınde, benım başta katıldığım yonetım kurulunun yenı kurultay ıçın "Şuarkadaşları onerelım' dıyetasarladığımızonerı lıstelen de vardır Bu lıstelerde daıma bızım onerdığı- mız lısteler kazandı Tabıı ötekı arkadaşları da beğenı- yoruz ama, 'Nobet değışıklığı olacak, bu sefer de şu arkadaşlargırsm ', 'Bu sefer de otekı arkadaşlar gırsın" demışızdır - Efendım, 1983te Turk Dıl Kurumu kapatıldı Devlet daıresı halıne geldı Ama, ondan sonra da ıktıdarlar de- ğıştı Iktıdarlar değışmesıne karşın, hâlâ Turk Dıl Ku- rumu'nun hakkı venlmıyor - Evet, bu sanıyorum kı, ıktıdarların uyuşamamasın- dan ılerı gelıyor Gelen ıktıdarlar ıçensınde davamıza bağlı olan ıktıdarlar da var davamıza bağlı olmayan ıktı- darlar da var 1982 Anayasası'ndakı 134 madde, ondan sonra Tahsin Şahinkaya'nın onerısıyle çıkarılan ozel yasa, ortadan kalkmadıkça, Ataturk'un vasıyetını kurtar- makımkânsızoluyor Bugun hâlâ buhavavardır Bugun hâlâ vardır <*» dıyeceğım kı ıktıdann en guçlu kanadı, Ataturk'un vasıyetını çığnenmekten kurtarmak ıçın çaba harcamıyor Daha ılerı gıderek şunu da soyleyebılırım, eskı Cumhurbaşkanı özal ı bırakın, tabıatıyla o da aynı olumsuz duşuncedeydı, şimdıkı Sayın Cumhurbaşkanı- mız, Sureklı Dıl Kurultayı'nda bır konuşma yapmış, ga- zetelerde okudum onun ıçensınde bıle, dıyordu kı "Ku- şaklar arasında kopukluk yaratılmamak koşuluyla " gıbı bır laf edıyordu Iştebulafortalığtkanştırıyor Bulaf, hıçbır temele dayanmıyor aslında Bunu soylerken bıle yenı turetılmış sozcuklen kendısı kullanıyor Ama, eski bır alışkanlığın egemenlığı altında kalıyorlar, kafalarını değıştıremıyorlar Eylemlerıyle, bu davanın yanında gı- bı gorunuyorlar fakat sozlerıyle, gene eskı kafayı surdü- ruyorlar Kuşaklar arasında kopukluğu yaratan, yenı dıl akımı değıl, bundan evvel yuzyıllarca surmuş olan eskı Osmanlıcadılı ıdı Örnekler verıyorum Kuşaklar arasın- da 'muntehıp' dıyen mı, ' secmen dıyen mı 'mahru- kat dıyen mı, yakıt dıyen mı?Şımdı buıkısını karşılaş- tırdınız mı, yenı kuşak eskıyı hıç benımsemez yenı turetılmış sozcuklen hemen bağrına basar Neden? Çünku, otekıne yabancı Esasen kendısının olmayan sozcukler onlar öyleyse, eskıden kuşaklar bırbırlerını anlamıyorlardı Şımdı ' bırbırını anlamayan kuşaklar" dıye bır şey yok, herkes anlıyor, en eğıtımsız yurttaştan tutun, en yuksek eğıtımlı olan kışıye kadar herkes benlı- ğınde bulunan duygu ıle yanı Turkluk duygusunun ge- rektırdığı kımlıkle elbette Turkçe sozcuklere sarılıyor Onun ıçın ıktıdarda bulunsalar da "kuşaklar arasında kopukluk yaratılıyor' dıyenler ve de ondan evvel Kenan Evren'ın Baba evladı, evlat babayı anlamaz oldu1 söz- lerı de hıçbır temele dayanmayan gerçeğe aykırı olan ıddıalardır Onun ıçın Ataturk un vasıyetını gerı getırmek kolay olamıyor Ama bu demek değıldır kı, olmayacak- tır kuşkusuz gelecekte Ataturk un vasıyetını gerı getır- mek ısteyen akım daha çok guç kazanacaktır Şımdı eylemlı olarak zaten kazanmıştır Fakat bunun yasal for- malıtesı var, ışte o çeşıtlı partılerın çekışmesınden anla- şamamasından dolayı gerçekleşmıyor BULMACA 1 2 3 4 / 8 9 " 1 1 SOLDAN SAĞA: 1/ Geleneksel Havvaıı dansı Erek 2/Omurga- yı oluşturan kemıklerden her bın Kedı ya da kö- peğın on ayağı 3/ Arjan- tın'ın plaka ışaretı Gezegen 4/ "Her çıçek- ten bal eyledık , —'ya saydılar bızı (Pır Sultan Abdal). Yükselme. yu- celme 5/ Orduyla ılgılı olmayan. ordudan kay- 8 naklanmavan 6/ Yer yuzundekı gınntı ve çı- kıntılar İsyankâr 7/ "Kotu. se- vımsız" anlamında argo sozuk "O" gosterme sıfatmın eskı bıçımı 8/ Hammaddeyı ışleyıp mal üret- me Sıkı dokunmuş bır tur pa- muklu kumaş 9/ Kabartma bır fıgur oluşturacak bıçımde yontul- muş değerlı taş Çocuk YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ El ele tutularak oynanan bır halk oyunu Hatay ılınde bır gol veova 2/Çıkaryol.çare Eskı bır Hınt tannsı 3/ Lutesyum elementının sımgesı Hamam 4/ Dık tutularak parmakla calınan, tellı ve buyük çalgı Yok et- me, gıderrne 5/ İçinde dın balık saklanan. denızden aynlmış havuz 6/ İradesızlıkten ılen gelen sureklı cansızhk Duşman. 7/ Fılıpınler'm başkentı Meslek 8/ Kınk kemıklen bır arada tutmakamacıylakulldnılanlahtagıbıduznesne Cınsıyethüc- rclcnnın dışında vucut hucrelennın tumu 9/ Dunyanın en hızb koşan caııhsı olan yırücı hayvan Kemıklenn ıçındekı yağlı madde
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle