Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3EKİM1993PAZAR
OLAYLAR VE GÖRÜŞLER
Ekonomide hayal ve gerçekler
Salt fiyatlann yol gösterid olduğu ve parasal hareketliliğin hassas
dengesinde ayakta kalmayaçalışan bir ekonomi anlayışıyla kamu
sektöründen transfer edilebilen kaynaklar. kaçınılmaz olarak rant
ekonomisini besleyecektir.
K. VURAL ŞERİFOĞLU
D
ümenleri moda riizgâr-
lanna bağımlı değşim-
ci değışkenlere bakılır-
sa, Türkiye"nin kronik
sorunlannı aşmasına
çe> rek var.
Yılın ilk altı a\ına ilişkin büyüme
rakamlannın son derece heyecanlan-
dırdığı değişimci değişkeniere göre
devleü küçültüp deftenni dürdiik mü.
piyasanın dinamik güçleri görünmez
elin de inayetiyle bızleri yırmi birincı
yüzyıla taşıyıverecekler.
Çizilen tablo en karamsarlanmızı
bile heyecanlandıracak kadar başanlı;
ancak kopanlan şamatanın tozu du-
manı. kimi çarpıklıklann görünmesini
önleyemiyor.
Büyüme hızı temposunu bu şekilde
sürdürürse gelecek yıllan. seçim eko-
nomisiyle de beslenecek olan yüksek
bir enlİasyonla ve onu takip edecek
durgunlukla yaşamaya hazırlanalım.
Yükselen enflasyonla bırlikte. IMF
ve Dünya Bankası"n\n kapımızı çala-
rak. topİumsal refahı bir başka bahara
erteleyen klasik 'istikrar paketi" öne-
rilerini. herkesin malumu olan yön-
temleriyle dayatacaklannı söylemek.
cin sahibi olmayanlann da yapabilece-
ği bir tahmin.
Büyük bir olasılıkla iktidar tarafın-
dan kalkınmanın bedeli olarak göste-
rilecek olan bu durumdan. toplumun
ücretiyle geçinmeye çalışan geniş ke-
simleri kadar. yatınmci olarak kal-
makta direnen orta ölçekli sanayici de
olumsuz etkilenecek ve piyasaya gü-
venme saflığını gösterdikleri için gö-
rünmez elden okkalı bir şamar yiye-
cekler.
Enflasyon sonuç olarak topİumsal
refah erozyonu anlamına geldiğine gö-
re bir mucize olmazsa. Türkiye. dok-
sanlı yıllan büyüyerek(!) fakirleşme
garipliğıyle geçirerek kronik sorunla-
nnın depolandığı ve bir türlü uzakla-
şamadığı limanı çevreleyen sularda
boşa kürek sallamaya devam edecek.
Ekonomi bilimi tüm teorik yakla-
şımlannda sonuç olarak topİumsal
refahı amaçladığına ve bunu da "ikti-
sadi büyüme" ile öngördüğüne göre.
ortada ekonomi bilıminin özüyle de
çelışen bir durumun varlığı açık.
Ekonomınin sergilediği performan-
sı değerlendırmede miktar artışlannı
tek ölçüt olarak ele alma eğiliminde
olup millı gelir artışını en önemli gös-
terge kabul ederseniz. eldc edilen so-
nucu başan olarak değerlendirmek
kola>.
Ancak. matematiksel mantık açısın-
dan doğru gibi görünse de miktar ar-
tışlannı tek başına "büyüme" olarak
kabul etmek. Türkiye'nin seksenli yıl-
lardan bu yana yaptığı temel yanlıştır.
Milli gelir artışı kalkınmayı belirle-
yen önemli bir ölçüt; ama elde edilen
artışın oransal maliyeti. daha da
önemli olarak sağladığı istihdam ile
ücret bazında niteliklı tüketime ve ta-
sarrufa ne oranda dönüştüğü. ücretler
toplamıru ulusal ekonomidekı birik-
miş servetin bir bölümü olarak değer-
lendiren mantık açısından önem ka-
zanmakta.
Yatınm harcamalannm bütünü
içinde yer alan ücretler toplamının.
üretim süresince maliyet arttıncı bir
rol oynamalanna karşın. tüketim ve
tasarruf aşamasında geri dönüş hızına
ve miktanna bağlı olarak sermaye sto-
ğunu arttıncı işlevi vardır.
Bu nedenle milli gelir artışlannı
"ekonomik büyüme" kavramı içinde
değerlendirirken. artışın. faiz-fıyat
netleştirmesinden sonra reel ücretlere
ne oranda yansıdığına bakmamız ge-
rekli.
Oysa. pek çok itiraz sesinin yüksel-
mesine yol açacağını bilmemize kar-
şın. milli gelirdeki söz konusu artışla-
nn. tüketici olarak ekonomide temel
faktör olan ücretlilerin gelirlerinde reel
bir artış sağlamadığı, aksine büvüme-
ye pozitif katkı sağlayan enstrümanla-
nn oransal maliyeti ve milli gelir ra-
kamlarında ağırlıklı olarak yer tutan
rant arttıncı sektörlerin doğurduğu
sonuçlar nedeniylc reel gelirlerde azal-
maya yol açtığını söyleyebiliriz.
Bunun doğal sonucu olarak gerek
tüketim. gerckse de tasarruf olarak
kendini çoğaltarak geri dönmesi gere-
ken ücretler toplamının ulusal serma-
ye olarak etkinliğinın azalması söz
konusu.
Bununsa, ekonomide azımsanma-
>acak olumsuz sonuçlara yol açtığı
hepimızın yaşayarak öğrendiği bir
gerçek.
Sermaye stoklanndan aynlan pay
demek olan ücretler toplamının ağır-
lıklı bir bölümü rant ekonomisi tara-
fından kemirılip sıstem dışına çekilın-
ce. yatınmlar için giderek artan mali-
yetlerde yeni kaynak gereksinimi
doğmakta.
Sonu bilinen film
Öte yandan geri dönüş hızı ve mik-
tarlan azalan. kımi zaman da hiç ol-
mayan ücretler, imalat sanayii için
kendi parasal loplamını da aşan mali-
yetlen ifade etmekte.
Aşın maliyetlerin. sanayi üretiminin
uluslararası rekabet gücünü törpüle-
yerek. kazanılmış döviz girdisini azal-
tıp dış borç y ükünü arttırmasının yanı
sıra. iç pazarda genel fıyat sevıyesinı
sürekli yukan çekmesi enflasyonıst
baskıyı arttınnca. sonunu bildiğimiz
film başa dönmüş oluyor.
Devletin ekonomideki paylannı kü-
çültüp. kaynak kullanımını azaltarak
yatınm harcamalannm maliyetini dü-
şünneyi amaçlayan görüş, ancak ulu-
sal kaynaklann giderek artan oranda
üretim sürecine sokulmasıvla hedefıne
ulaşabılir.
Oysa toplam katma değerin ağırlıklı
kısmını sağlayan beş yüz büyük fırma
bilançolannın açıkca göstcrdigı gibi
özel kesim yatınm sermayesi. üretici
nıteliğını hızla kaybetmektedir.
Yatınm sermayesınden, üretim dışı
alanlara pay ayırarak kendini ayakta
tutmanın bir sının olduğuna göre ka-
mu kaynaklan üzennde kopanlan
gürültünün üretim aşkından kaynak-
lanmadığını anlamak kolay.
Salt fıyatlann yol göstencı olduğu
ve parasal hareketliliğin hassas denge-
sinde ayakta kalmaya çalışan bir eko-
nomi anlayışıyla. kamu sektöründen
transfer edilebilen kaynaklar kaçınıl-
maz olarak ranı ekonomisini besleye-
cektir.
Yalnızca rant ekonomisini büyüten
bir anlayışın egemen olduğu piyasada.
üretici unsurlann belirleyici olamaya-
cağı açık.
Böyle bir piyasada ise maliyetini
topluma yükleyip, üretmeden büyü-
yen ve kör olmayanlann rahatlıkla
görebileceğı avantacı eli. sığ düşünen-
lerin gölgesi görünmez kılmaya yetmi-
yor.
Küçük ve orta ölçekli sanayi yatı-
nmlannın etkinliğınin giderek azaldı-
ğı. büyük fırmalann ise yatınmdan
uzak durduğu günümüz Türkiye'sin-
de. kamu sektörü yatınmlan ve istih-
dam politikalan, parasal rantabilitesi
olmasa da sosyal rantabilite açısından
zorunlu bir tercih olarak önemini ko-
ruyor.
Eğer serbest pazardan kastedilen.
gözü dönmüş köşe dönücülerin doluş-
tuğu. gücü olanın dıleğince at koştur-
duğu cangıl serbestisi değilse, Tür-
kiye'nin ekonomik. politik perspektif-
lerini -pazar ekonomısine referans
gösterilen ülkelerin de yaptığı gibi- ye-
nıden gözden geçirmesi gerekiyor.
ARADABIR
ILHAN MtVtAROCLU (Nm.- York'lm)
Korkunun Rengi"Amerika'da insanların yarısı hırsız, yarısı polis" de-
diğinde Erden Kıral, gerektiği gibi şaşırdım. Şaşırmam
gerekiyordu, çünkü benim burada birkaç yıldır sırası
düştüğünde söylediğim bir sözü biliyor olamazdı. Yeni
tanışmıştık. Amerika'daki birkaç günlük gözlemlerinden
böyle bir sonuç çıkarmış olması, birbirlerinden habersiz
kişilerin aynı yolda düşünebileceklerinin, giderek o dü-
şünüşü aynt sözcüklerle anlatabıleceklerinin yeni bir
örnegiydi. Gene de şaşıyorum bu tür örneklerle karşı-
lastjğımda.
'Mavi Sürgün" filmiyle katıldığı Montreal Film Festi-
vali'nden dönerken kısa bir süre önce New York'a uğra-
mıştı. Filmi festivalde odül almadıysa da almış gibi
olmuştu. Işte FIPRESCI (Uluslararası Sinematografi Ba-
sını Federasyonu) jürisinin yayımlanmış açıklaması:
"Resmi yanşmada jüri, uzun bir tartışmadan sonra ve
Türkiyeden Erden Kıral'm 'Mavi Sürgün
1
filminin nitelik-
lerini tanıyarak, yetili bir genci desteklemeye ve... Domi-
nic Sena'nın 'Kalifornia' filmini ödüllendirmeye karar
vermiştir."
FIPRESCI'nin böylece açmış olduğu ödül vermeden
ödüllendirme yolunu bakatım başka jüriler de izleyecek
mi.
ödüllü (ilm de, ödüllendirilmiş sayılabilecek yönet-
men de New York'a korkuyla geldiler: "Kaliiornia" (bu
kezbizdeyazıldığıgibi "K"ile nedense.yazılmadığı gibi
de "y"siz) korkuyla ilgili konusunu reklamlarında "kor-
ku yalnız başına yola çıkmaz" diye vurgulayarak; Erden
Kıral ise, buraya ilk gelenlerin hepsi gibi, New York kor-
kusu içinde.
Insanlarının yarısı hırsız, yarısı polis ülkeden konuştu-
ğumuzda, bir yandan da bu gözlemi yeni bir haberin ışı-
ğında, hırsız yarımın hem hırsız, hem polis, hem de katil
olabileceği yolunda değiştirmeyi düşündüğümde, Er-
den Kıral artık Nevv Yorkun birkaç günlük eskisiydi ve
korkuyu kanıksamış görünüyordu. Gene bir turisti öldür-
müşlerdi Miami'de. Haberin etkisiyle Florida'daki korku
New York korkusunu gölgede bırakmaya başlamıştı. Tu-
ristlerin kendilerini korumaları için hazırlanmış uyarılar-
danbirine, "otomobilde giderken bir başka otomobil sizi
durmaya zorlarsa, sakın durmaymız "yolundaki uyarıya
uyduğu için öldürülmüştü o Alman turist Hava alanında
kiraladığı otomobille yola çıktığında, tam da karısı Al-
manca olarak yazılmış uyarılan yüksek sesle okuduğu
sırada, bir başka otomobil yanaşıp onları durmaya zor-
lamış ve adam durmamış. Sen misin durmayan? Öbür
arabadaki üç zenciden biri (hem de kadın!) çekmiş ta-
bancasını, vurmuş Almanı. Zencilerden biri olaydan bir
süre önce, sabıkalı olduğu halde. poliste çalışmış. An-
nesi de karakol görevlisi.
Birkaç gün geçti geçmedi, gene Florida'da zenciler,
otomobiiinı yol kenarlarındaki dinlenme yerlerinden bi-
rine çekmiş bir ingiliz turisti öldürdüler. Bu haberle bir-
likte, Florida valisinin kurşun geçmez ceketle dolaştığmı
da öğrendık.
Hep zenciler öldürüyor değil. Beyazlar da öldürüyor.
Kurbanlardan biri Mehmet Bahar. Florida'ya öğrenime
gitmiş 17 yaşında bir Türk. Anladığım, beyaz itlerin kul-
landığı bir otomobilin yanından arabasını hızla sürüp
geçmiş. Olur mu böyle saygısızlık? Kovalamışlar Ba-
har'ı, evine vardığında döve döve öldürmüşler.
Ya Florida'ya giden Brooklyn'li zencinln başına gele-
ne ne denir? Yolunu kesmiş birkaç beyaz. Üstüne ben-
zin döküp çakmtşlar kibriti. Nasılsa canını kurtarmış
adam, yanıklarıyla.
Florida'yı örnek alarak New York Belediyesi de turist-
ler için, özellikle hava meydanlarında dağıtılmak üzere
biruyarı listesi hazırlamışsada, isteyenin "elimizdekal-
madı" özürüyle karşılaştığını duyuyoruz. iyi ki bulamı-
yorlar. Uyarılara, öğütlere uydukları için öldürülebilirler.
Biraz da bu bakıma, New York'u korku içinde gelip beni
bulanlara öğüt vermek istemiyorum. Şöyle yürüme,
böyle bakma, o sokağa girme, asansöre binerken çev-
reni kolla, eve girdiğinde kapını kilitle ve kim olduğunu
bilmediğine açma... Boş öğütler bunlar. Sakınılan göze
çöp batar üstelik. Batıyor da! öyleyse, odana kapan
otur, sokağa adımını atma. Bu da boş bir öğüt. Evlerinin
içindeyken pencereden giren serseri kurşunlarla vuru-
lup ölenleri, ya da yaralanıp sakat kalanları, en iyisinden
canlannı kurtardıkları için şükredenleri bilmiyor muyuz?
Ne desem öyleyse? Gunlerini zehir etme kendine.
Bak! Geceyarılarında bile insanlar sokaklarda. tek başı-
na kadınlar bile. Gene de dikkatli ol (ne anlama geliyor-
sa bu). Eski bir Amerikan sözünü de ekliyorum üstünkö-
rü öğütlerime: "Korkudan kork." Kim demişti bunu?
RooseveH mi? Kim demiş olursa olsun, korku ülkesine
uygun biröğut.
Erden Kıral çoktan geldiği yere döndü. Nevv York kor-
kusu belleğinde soluk bir anı olarak kalmıştır belki. Ge-
ne de isterim ki bir sürgün filmi daha yapsın. Manhattan
adasında kendini bir hayırsız adaya sürgüne gönderil-
miş sayan ve orada hem hırsız, hem polis, hem de katil
olamadığı için kendini tanıtlayamayan kışinin filmi. Adını
da koyacağım filmin ama, korkunun rengi nedir? Bilemi-
yorum.
TARTIŞMA
Gülcegün'ünyasa önerisi
2
5.9.1993tarihli
Cumhunyet
gazetesinin iç
sayfalannda (sayfa
5, sütun 1) önemsiz
bir biçimde yer alan
haber oldukça düşündürücü ve
şaşırtıcı ıdi. Haberi aynen
yazıyorum "Başbakan Tansu
Çiller, uyuşturucu madde ve
atah kaçakçriığınm başkasma
ait taşıttarla yapılması halinde,
taşıtın müsadere edilmemesine
karsıçıktL Çiller, SHP Mardin
\UUet>ekiji Mehmet
Gülcegün'ün buna ilişkin
teklifıne olumsuz görüş
bildirirken taşıtlaruı müsadere
edilmemesi halinde uyuşturucu
kaçakçdığıyla mücadelede
yeterincecâydıncı
olunamayacağını savundu."
Haber bukadardı.
Başbakan'ın karşı çıkması ve
gerekçesi ne kadar doğru ve
normal ise SHP GenelBaşkan
Yardımcısı ve Milletvekilı
Sayın Gülcegün'ün, silah ve
uyuşturucu madde
kaçakçılığına araalık etmiş ve
bu suçun çrtağı durumuna
düşmüş kişilen suç kapsamı
dışına çıkarmaya çahşması da o
kadar yanlış ve anorrnaldır.
Sayın milletvekili böyle bir
öneri hazırlamakla hangi
sosyal demokrat ilkeye nizmet
etmiş, toplumun hangi
kesiminin hangi sorımuna
çözüm getirmıştir?
Ülkedegenişyığınlan .."'
;
"
ilgjlendiren demokrasi gibi,
insan haklan gibi, işsizlik.
enflasyon. eğitım, sağlık gibi
çözüm bekleyen onlarca sorun
varken ve SHP bu sorunlann
çözümü vaadiyle hükümette
yeralmışken. SHP'nin sayın
milletvekilleri bunlan
çözecekleri vaatleriyle
bızlerden oy almışken, bütün
bunlann bir kenara bırakılıp
uyuşturucu ve silah
kaçakçılannın işlerini
koîaylaştıracak, onlara hizrnet
edecek böyle bir yasa önerisinin
hazırlanmış olmasını anlamak
mümkün değildır. Böyle bir
önerinin SHP"den, üstelik onun
genel başkan yardımcısından
gelmesı olayın vahametini daha
da arttırmaktadır.
Sosyal demokrasiye, onun
ilkelerine menfaat bağı ile değil;
gönül bağı ile akıl bağı ile
bağlanan biz isimsiz ve yetkisiz
sosyal demokratlar için şu
geçırmekte oldugumuz dönem
oldukça zor bir aönemdır.
tSKİ skandalı, bağış skandalı,
ihale skandalı gibi parüyi
yıpratan, dolayısıyla sosyal
demokrasiye zarar veren haklı
haksız saldınlara ve
saldırganlara karşı, isimli ve
yetkilı sayın milletvekillerinin
daha dikkatli, daha ilkeli ve
daha sorumJu davranmalanru
istemek sanınm en doğal
hakkımızdır.
Av. Kadriye .;;.; .-..v.;
Gökçadnr/Bursa
Temelinde
etkin bir organizasyon ve ekip çahşması olan
yeni genel müdürlük binamıza
taşındık.
Büyükdere Caddesi, 63 Maslak 80670 tstanbul Tel: 285 40 40 Faks: 285 40 40 Teleks: 27635 gatı-tr
GARANTİ
PENCERE
Gazeteci Av Hayvanı ıra?..
Dünyanın her yanında gazeteciler öldürülüyorlar; yal-
nız bizde değil, Amerika'da Avrupa'da gazetecilik tehli-
keli meslek sayılıyor; Batı'nın en ünlü gazetelerinden
muhabirler görevlerini yaparken yaşamlarını yitiriyor-
lar.
Gazeteci kimi zaman savaş muhabiridir, cephede vu-
rulur; kimi zaman bir su taşkını, yangın ya da ayaklan-
mayı izlerken canını yitirir; kimi zaman biraskeri darbe-
nin silahlı çatışmasına kurban gider; kimi zaman bir
tehlikeli gezide kaybolur. Ancak yaşamını bilinçle göre-
vine adayan gazetecinin bir savaşta ölmesiyle bir cina-
yete kurban gitmesi arasındafark var...
Türkiye'deki gazeteci ölümleriyle, gelişmiş Batı ülke-
lerindeki ölümler arasındaki ayrım, sanırım bu açıdan
çarpıcıdır.
Ülkemizde gazeteci, çoğu zaman susturulmak için öl-
dürülüyor. Katil bilinçlidir. Cinayet tasarlanıyor, tezgâh-
lanıyor, planlanıyor, gazetecinin fikirlerine karşıt bir
örgütün iş bitiricisi, görevini yaptıktan sonra sırra ka-
dem basıyor.
Eğer bu cinayetler, örgütlerin işi olmasaydı, bireysel
nitelik taşısaydılar, failleri meçhul kalabilir miydi?
Bir ülkede, gazeteci, savunduğu fikirler yüzünden öl-
dürülüyorsa, cinayet halka karşı işlenmiş demektir.
Bir kitap, gazete, dergi, resmi makamlar tarafından
toplatılınca ya da yasaklanınca, kitabı yazandan çok
halk cezalandırılmış olur; çünkü insan haklarının en kut-
sal sayılanlarından "halkın haberleşme özgürlüğü"yok
edilmiştir. Bir görevli kendisini bilirkişi, okuru cahil yeri-
ne koymakta, kitabı, dergiyi ya da gazeteyi herkesten
önce okuyup halk adına karar vermektedir; iyiyi ya da
kötüyü o bilmektedir, okur değil...
Fikirleri yüzünden öldürülen gazeteciyi halktan kopar-
mak, halkın düşüncesine sansür koymaya çalışmakla
eşanlamlıdır; gazetecinin bedenini yok etmek, okurun
benliğine saldırıdan başka bir şey değildir.
•
Türkiyede gazeteci öldürümü 20'nci yüzyılın ilk çey-
reğinde başlıyor, sayısal açıdan artıyor. Son yıllarda
yurdumuzda gazetecilerin öidürülmesine karşı kamuo-
yunda tepkiler azaldı; ama, bu ilgisizliğin istisnaları da
yok değil...
Sevgili kardeşim Uğur Mumcu'nun öidürülmesine
karşı yükselen kitlesel tepkiyi nasıl unutabiliriz?.. Uğur'u
milyonlar bağrına basıp uğurlarken artık bu cinayetin
son olacağını düşünen iyimserler az değildi...
Ancak ne Uğur'un katilleri bulunabildi, ne de gazeteci
öldürümleri durulabildi...
• '
Yahya Koçoğlu'nun yeni yayımlanan "Kurşunla San-
sür" adlı kitabının (Ozan Yayıncılık) ikinci adı "Gazeteci
Cinayetleri"... Koçoğlu kitabmda 1988 yılının haziran
ayında öldürülen Mevlüt Işık'tan bu yana yaşanan 26
olayı ele almış, dökümünü yapmış; gerçi bu olaylar ara-
sında kimi zaman benzerlikler görülmüyor; ama sonuç-
ta Türkiye'nin garip bir av alanına dönüştüğü ortaya
çıkıyor.
Gazetecilerin av hayvanları gibi teker teker vurulduğu
bir ülkede yaşamanın utancını taşıyoruz.
Avcılarımız 'faili meçhul' cinayetlerin bir türlü yakala-
namayan katilleridir.
Doğal Hayatı Koruma Derneği
(Society for the Protection of
Natııre)
Turkey's leading nature and conservation
organization seeks to employ a
PROJECT ASSISTANT
to join its Coastal Management Section.
The section is vvorking on the conservation and
management of coastal areas and runs public
avvareness and education programmes vvhich
supportsthisaim.
The candidate should:
• have university degree and, or relevant job
experience,
• have professional vvriting skills,
• have excellent command of English,
• have good organizational skills,
• be ready to travel in Turkey.
• have driving license,
• have done his military service (in case of male
applicant).
Please send your CV to Haşan Okçuoğlu,
DHKD, PK. 18,80810 Bebek İstanbulor by Fax
1-2795544
latestl5thOctoberl993
Karıkatürlm Ocylani .l)u
ENİS BATUft RAlf STEADMAN EOUAtDO GULINO KIEFFEI
CAN YÛCa NICATt AtACI DOĞAN YAKICI JOHN M O t E A U
SEMİH BÂLCIOĞLU WOLINSKI WIADIMIR PROPP DAVID
LEVINE VASOUEZ 6» SOU TURHAN SILÇUK ZAKKO PETAN
TAN OtAL TURGAY KARADAĞ XAVIEI IUREAU SAUL
STEINBERG TUUIO KHCOU YURDANUR SAU^UMUITO
ECO EROLÖZDEMİR OHANNIS « A ^ H W L N AKYOL
tRFAN YALÇIN KAMİL ^ H ^ g ^ k
KARABAŞ LEVENT Ö
DOĞAN Al{ ÜLVİ E
AYDIN MÛBECCEL
RALF STIADMAN EDUARDı
NECATİ ABACI DOĞAN Y,
BÂLCIOĞLU WÖUNSKI
,o>ayn Ç
BC Bk ERÂTUN NÜRİBKOÇ KAÜKATÜRÛ
Gazete bayileri ve gazae satan bûyûk kitapçıhrdan arayımz.
DogUtm yapılen kentier Adana, Adapaun, Ankara, Anulya, Aydn, Buna, Çaıukkale,
Çorum, Dıyırbakır, Denızlı, Edirne, Emnan, Erzunun, Eskjşehır, Gaziantq>, Giresun,
Isparu, Isunbul, IMUJ, Izrruı, Kasumonu, Kayseri, Kooya, Kûtahya, Mabtyı, Manisa,
Mardın, Menın, Mugia, Ordu, Samsun, Sinop, Sıvas, Trabzoo, Tuoceli, Ucfa, Ujak,
Zonguldak
GiiUUkn Dört Aylık Muah Kûltûrii Dergisi * Yöneıim Yeri: Gûldeken Deıgiii, lris
Yaymalık VE Fdmalık, Halıl Aga Cad. Vahap BeySok.No 10A6, KadAöy 81520 ISTAN-
BUL * Tdefon 414 30 64-65 Fıks4l4 30 66 Ym?mı AdnsL Gûldiken Dogisi, P.K. 42,
Baharıye 81311 İ5TANBUL * Genel Dagıtun. Bklqik Basın Dajıüm * FiyıttlOO.OOO TL *
AboM KoşuUan: Yıllık 0 sayı)250 000 TL