Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21EKİM1993 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
TTK nasılkurtuİur...
TTK'yı 1994'te kâra geçirecek bir program yapüabilir ve
yapdmalıdır. Kâr ya da zarar, işletme Üe ilgili karariann bir
sonucudurve "TTK'nınzararamahkûmokiuğu"göriişü
geçersizdir.
Prof. Dr. MUSTAFA AYS AN
T
ürkiye Taşkömürü Ku-
rumu'nun (TTK) 1993'-
te 3 trilyon TL zarar
edeceği tahmin edilmek-
tedir. Bu kurumumuzun
büyük boyutlu sorunla-
n, Zonguldak ilimizin ekonomik ve
sosyal kalkınma sorunJanyla iç içe ol-
duğu için oldukça karmaşıktır. Kuru-
mun kötü sonuçlannı iyileştirecek
çarelenn uygulamaya konması artık
gecikürilemez noktalardadır. Kuru-
mu iyileştirecek önlemlerin gözden
geçirilmesı, bugünlerde Ankara'da ya-
pılan çalışmalara katkıda bulunacağı
ıçin yararlı olabilir. Aşağıda, kuru-
mun sorunlan ile düşünülen çözüm
yollannın bir özeti verilecektir. Daha
aynnüh açıklamalar için yazann
"Zonguklak Krizi: Mono Kültüre Da-
yalı Bir Havzada Bölgesel Gelişme thti-
yacı ve TTK Tartjşmalan" forumuna
sunduğu "TTK-Kapatma, özeUeştir-
me, Rehabflitasyon Yaklaşmılanndaki
Temel Görüşler, Değerleodinneier,
öniemler" adını taşıyan hildirisine
başvurulmalıdır.
• İşçi fazlası sorunu: TTK'da çalı-
şanlar sayısındaki fazlalık, tarüşılma-
yacak kadar belirlidir. 1 Mart 1993'te
TTK'da 37.291 kişi çalışmakta, bu
toplam sayıya ödenen ücretler kuru-
mun yılhk saüş gelirinin % 100'ünü
aşmış ve 1992 yıhnda %140'ına ulaş-
mış bulunmaktadır. Yapılan etütler,
bu toplam işçi sayısının, gerekenin
tam iki kaü olduğunu göstermektedir.
Aslında, çalışanlar sayısındaki fazlalı-
ğı belirlemek için saüş gelirleri ile <liş-
kisine bakmak yeterlidir. Hûkümet
çevrelerinden yapılan son açıklamalar
da TTK çalışanlannın 10 bininin he-
men işten çıkanlabileceğini göster-
mektedir.
TTK'run bu fazla sayıdaki işçileri,
dünyanın en düşük üretim randıinanı
ile çalışmaktadır (ödenen yevmiye ba-
şına 350 kito).
TTK'nın, en önemli sorunu olan bu
işçi fazlası sorununa çözüm bulmadan
kâra geçirilmesi olanağı yoktur. Yılük
satış gelirinin % 140'ına ulaşmış perso-
nel giderleri toplamının, %25-30 gibi
akla yakın düzeylere indirilmesi zo-
runludur.
TTK'nın, 15-20 bin fazla işçiyi bir
çırpıda işten çıkarmaya gücünün yet-
meyeceği ve hükûmetin bu ölçüde bir
işçi çıkarma tşlemine seyirci kalama-
yacağı kabul edilmelidir. Devlet, işten
çıkanlacak bu 15-20 bin kişiyi sokakta
bırakmamah, onlann yeni iş edinmele-
ri için gerekli önlemleri almabdır.
TTK yöneticilerinin uyguladığı işçi
azaltma programı çerçevesinde 1990'-
da 2.609, 1991'de 4.291, 1992'de de
yaklaşık 2.000 kişinin işten çıkanlması
sağlanmış, 1993'te de 6.227 işçinin iş-
ten çıkanlması programlanmış. ancak
kurum yönetimi üzerindeki hükümet
baskısı yüzûnden uygulamaya kona-
mamıştır. Son bir yılda kurum yöneti-
rninin kendi olanaklan ve yürürlükte-
ki hukuk kurallanyla alabildiği bu
sonuçlar, hükümetçe desteklenir ve
özendiriürse bu alanda çok kısa süre-
lerde önemli sonuçlara ulaşılabileceği
görülecektir. Yeter ki hûkümet, bu uy-
gulama içinde kurum yöneticilerinin
kararlanna kanşmasın. Son 2 yılda
büyük ölçüde kuruma alınacak ve ku-
rumdan çıkanlacak işçiler üzerindeki
tartışmalar yüzûnden üç kez genel mü-
dür değişiklıği yapılmışür.
İşçi azaltması için kurum yöneticile-
rince uygulanacak önlemlerin uygu-
lanmasına hükümetçe engel olunma-
mab, uygulanacak önlernlerle işten
çıkanlacak personelin yerine yenileri-
nin alınması için kurum yönetimine
baskı yapılmamalı ve yönetimin top-
lam personel sayısını 20 bin kişinin al-
tına indirmeyi amaçlayan programı
desteklenmelidir.
• Çıkanlacak işçUere iş sağlama:
Birinci büyük sorunun eşi olan bu so-
run, işten çıkanlacaklardan işyeri kur-
ma becerisini gösterenlere, uzun süreli
ve düşük faizli tesis ve işletme kredileri
verilmesi yolu ile önemli ölçüde çözü-
me kavuşturulabilir. Zonguldak'ı tek
taşkömürüne bağlı durumdan kurtar-
mak için zaman içinde çok sayıda pro-
je geliştirilmiştir. Filyos Vadisi Projesi,
Yeni Liman Projesi, Termik Santral,
Turizm Geliştirme, El Sanatlan Geliş-
tirme. Gıda Sanayii, Orman Ürünleri
Sanayii, bunlardan önemli olanlardır.
Ancak bu projeler, fmans kaynağı
bulunamadığı için bir türlü uygulana-
mamaktadır. T. Kalkınma Bankası,
T. Halk Bankası ya da yeni kurulacak
bir Karadeniz bölgesi kalkınma ban-
kası, bu alanda Dünya Bankası, Avru-
pa Kalkınma Bankası ve yurtici fi-
nansman kuruluşlanndan önemli
fonlar sağlayabilirler.
• Verimsu ve verimli ocaklan TTK
yönetimi, verimsiz, çok düşük verimli
ve güvenlik önlemleri eksik birçok
ocağı işletmek zorunda bırakılmakta-
dır. Bu durum, işçi fazlası sorununun
kötü sonuçlanndan biridir. 1993'te
kurumun kârlı müessesesi kalmamış-
tır. En kısa zamanda tüm ocaklar,
yüksek randunandan düşük randıma-
na doğru sıralanmalı ve işçi sayısı 20
bin kişinin altına düşünceye kadar en
düşük randımanh ocaklann kapaül-
ması sağlanmahdır. TTK'da bu konu-
da verilecek kararlan kolaylaştıracak
bilgiler vardır. Kurum yönetimi, bu
konuda engellenmediği takdirde kısa
sürede önemli sonuçlara ulaşabilecegi-
ni göstermiştir.
TTK, ödenen yevmiye başına 350
kg'a kadar olan işçi randımanını,
1.250 kg/yevmiye düzeyine yükselt-
mek için çalışmaktadır. Bu program
desteklenmeli ve verimli ocaklardaki
üretim maliyetleri de düşürülmelidir.
•Kurum yönetimine bağnnsız karar
alma yetkisi: Yukandaki sorunlann
bircoğu, TTK yönetimine hükümet
yetkiülerinden gelen yazıh ve sözlü
emırlerin sonuçlandır. Kurumun çok
uzun süreler doğrudan devlet yöneti-
mi koşullan altında çalıştığı ve uzun
süren zararü dönemlerin gerektirdiği
ka>-naklar da Hazine'den karşılandığı
için, kurum yönetim kurullan ve genel
müdürlük. ekonomik işletme kuralla-
nnın gerektirdiği karar bağımsızlığına
hiç kavuşamamışlardır.
Yukandaki önlemlerle ilgili olarak
hükümet, kurumu kâra geçirme konu-
sunda kesin bir karar verdikten sonra,
önlemlerin uygulanması konusunda
kurum yönetim kuruluna ve yöneüci-
lerine gerekli yetkileri de venneüdir.
Hiç kuşkusuz bu geniş yetkilerin so-
rumluluğu da ohnalı, üst üste iki-üç-
aylık dönemde zararlann önemh' bi-
çimde azalülmasını sa^layamamış bir
yönetimin de degiştirilrnesi sağlanma-
hdır.
•Saüş geürinu artbnhnası: llke
olarak TTK, dünya fiyatlan düzeyin-
deki saüş fıyatlan ile kârlılığa ulaşma-
ya özendiribnelidir. Eskiden yapıldığı
gibi dünya fıyatlannın yüksek olduğu
dönemlerde TTK'nın daha düşük fi-
yatlarla ürünlerini saunaya zorlanma-
sı, yanbş bir fıyatlama poliükasıdır ve
merkezden alınan kararlarla zorla uy-
gulaülan bu politikadan vai-geçilmeU,
satış fıyatlannın merkezden saptan-
ması poliükası terk edilmeli, kurum
yönetimi bu konuda bağımsız karar
alabilmelidir.
Sonuç
TTK'daki yüksek zararlann neden-
leri yukanda özetlenmiştir ve daha
çok TTK hakkında alman hükümet
ve ilgili bakanlık kararlannın sonuçla-
ndır. TTK'yı 1994'te kâra geçirecek
bir program yapılabilir ve yapılmah-
dır. Kâr ya da zarar, işletme ile ilgili
karariann sonucudur ve T l K ' n n za-
rara mahkûm olduğu" görüşü geçersiz-
dir. Yukandakilere benzer önlemler
kurum yönetiminin bağımsız kararla-
nyla uygulamaya konduğu takdirde
kurumun çok kısa sürede kâra geçüği
görülecektir. Bu görüşün geçersizliğini
öne sürenler, 1992'nin zarar şampiyo-
nu KİTlerinden TEK'le ilgili olarak
1993'te abnan sonuçlan iyi incelemeli-
dirler.
ARADABIR
ŞAKÎRBALKI
Diyanet Işleri'ni de.Eh, hayırlısı oisun! Artık belli ki, devlet malını (KtT'ler)
haraç mezat, açık artbrmayla satılığa çıkardık. Bayan
Başbakan işaretini verdi.
Siz "devlet baba'ya Tahtakale piyasasında işportacı-
lık yaptırın yıllarca, sonra da "Hani gerçek demokrasi?"
diye yırtının. Böyle bir görünüş karşısında kişi özgürlü-
ğü ve temel haklar yaşama geçirilir mi? Doğaldır, ne li-
beral ekonomi palazlanır ne de serbest pazar yağması.
O halde yapılacak tek iş, satmak!
Tüm maraza, PTT'nin T'sinin görücüye çıkarılmasıyla
patlak verdi. Ayıp da oldu. Bu denli velveleye ne gerek
vardı? Devletin her şeyi satılsın. Ne var ne yok okutul-
sun. Hatta devlet babanın elinde ne kadar bekçi kulübesi
varsa, onlar da satılsın ki, dolar yağmuru (!) baslasın.
Her şey satılsın ama, tek "mehter takımı" ile "kılıç kal-
kan ekibi" kalsın. Onlarla da AT'ye ve 2000'li yıllara "se-
, larnünaieyküm " deriz.
Satış ve özelleştirme işleri günümüzde böyle ivme
'kazanmışken, "samimi" bir öneride ve dilekte bulun-
mak, anayasayı bir kere delmek anlamı taşımaz herhal-
de? Bari oldu olacak, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı da
satalım ve özelleştirelim. Evet, şimdi hiç kimse ortaya
çıkıp da "Vay kâfir, seni gidi inanç düşmanı..." diye ah-
kâm kesmesin. Gereği de yok. Çünkü, bu kurum da dev-
let babaya yük olmaya başladı!... Eskiden kaç cami,
müftülük ve din görevlisi vardı? Şu kadar! Ya günümüz-
de? Ülkemizde fabrikadan çok cami yapıldığına göre,
her geçen gün, din görevlisi sayısı da artacaktır. Sonra,
gelsin bütçeden para... Zaten bu kuruma bazı önemli
bakanlıklardan fazla para aynlmaktadır. Üretilen de ne?
Görülüyor ki, bu durum da serbest pazar ekonomisinin
kutsal ilkelerine ters düşmektedir. En temizi, Diyanet Iş-
leri'ni de satıp özelleştirelim.
Laiklik ha? O da yeminlerde kaldı. Atatûrk'ün kurduğu
cumhuriyetten tıkır tıkır maaş al, günün gelince emekli
ol, sonra da sana bu olanağı tanıyana "deccal" de. Os-
manlı'daki o maaşsız günlerini unut, konu komşunun ne
getirecek diye eline ve avucuna bak, seni onur sahibi
yapana da "Selanik dönmesi" de ve ona saldır!
Evet, bu kurumu da satalım. Kim alır diye de endişe-
lenmeyiniz. Kim almaz ki? Din ve can biraderimiz Suudi-
ler alır. Iranlı mollalar alır. "adil düzenci"\er alır. Yeşil
dolara secde eden zenginlerimiz alır. Rabıta ne güne
duruyor?
BURÇAK ÇEREZCİOĞLU KAN KANSERİ.
YURTDIŞINOA İİİK NAKLİYÂPILMASIGEREKİYOR.
HEMEN.
Burçak'a merhaba deyiru
TREFON
0 900-90915 85YA OA İSTERSENIZ AKBANK %Û ŞUBESINE UCRAYIP
BURÇAK ÇEREZCİOGLU KESABINIS0RA8İLIRSİNİZ.
TARTIŞMA
Gerçek eğitimci
E
ğitim ve öğretim
kurumlannın
asıl işlevı nıtelikli
insan
yeüştirmektir.
Dünyaya ve
olaylara geniş açıdan bakan,
önyargısız kişibkb insan... Bu
bağlamda eğitimciye düşen
görev de bicimlenıek ve bazen
da bicimlenmektır
öğrenci-öğretmen ikilisinin
süreç içinde birbirini
törpülemesi doğaldır. Bu
etkileşim, öğreünenın kendisini
yeüştiren hocalanna karşı
borcu, eğitüğı öğrencilerine
karşı da görevidir.
Mesleğini geçim değil, seçim
sayan kişilerin yaşamında
mesleğin gerekleri ve onuru hep
birinci önem taşır. Kalemiyle
yürek aydınlaünak, bilgisiyle
beyinlere seslenmek, insanlann
gönlünde / belleğindeiz
bırakmak... Ve tarihin / bilimin
seyir defterine alrunın akıyla,
bileğinin hakkıyla adını
yazdırmak...
Öğretmen gibi öğretmenliğin,
aydın gibi aydınlığın. adam gibi
adamlığın; kısaca insan
olmanın ağır yükünü yüreklilik
ve yetkinlikle taşımak...
Gerçek eğitimcinin çok güç
yetiştiği düşünülürse, bu gerçek
daha kolay anlaşılır. Bilimin ve
birikimin paylaşılmasının,
aktanbnasının yüreklilik
olduğu bilinirse bu gerçek daha
kolay anlaşılır. Mertliğin ve
doğrulann kişi ve kurumlann
tekelinde olmadığı kabul
edilirse, bu gerçek daha kolay
anlaşılır.
Çevreye bakın! Kendi gerçek
kımbkleri ve özgün kimlik
yapılan obnayan insanlar
görürsünüz. Neden maske?
Neden zırh? Neden kendimiz
değiliz?Çünkü jçtenlik, yalıniık
ve dostluk kişinin özünde
başlar ve topluma ulaşır.
Kendisiyle banşık olmayan;
sevgiyi, mutluluğu, dostluğu
yakalayamamışür ki çevresine
desunabilsin...
Toplumlann çağdaşbk
sıralamasındaki yerini o
toplumun yürekli aydınlan /
eğitimcileri bebrler. Sorumsuz
ve sorunsuz insanlann
yanılgılannın cezasını o
toplumlarçeker.
Bazı zaman dılımlennde ve bazı
koşullarda doğru yolu
gösterenler, eğilenler değil
eğilmeyenlerdir. Çünkü gerçek
kişilik evet'lerle değil,
hayır'larla gelişir. .• . ,
Eğitim ve öğretim
kurumlanndaki özveriyle
görev yapanlann sayısı bu işi
severek yaptığını söyleyenlerin
sayısından kat kat fazladır. Bu
tür kurumlar duygusalbğın ve
önyargının değil; bilimselbğin
ve gerçekçiliğin egemen olması
gereken yerlerdir. Ve bu tür
kurumlarda olması gereken;
saygınbk, kişisel ve bilimsel
saygınbktır.
Gerçek eğiümciden beklenen.
çalıştığı kuruma katkıda
bulunmaktır. Bilgisini
artlırarak ve aktararak katkıda
bulunmak.
Bu da emek, zaman, savaşım
vererek olur. İnsanlar eğer
yaşama değer veriyorlarsa
savaşım da verirler. Kimi insan
kendi yaşamına çok değer verir.
Kimi insan başka insanlan da
yaşar. Yüreğinde, kafasında
bütün dünyayı da yaşar. O
zaman dünyanın bütün
sorunlan sizin sorununuzolur.
Zenci haklan için savaşım
vermenin zenci olmayı
gerektirmemesi gibi...
N^'eDoster
Eğitimci-Yazar
PENCERE
Şu medya dedilderi...
S
on yıllarda
ülkemizin her alanda
yaşamakta olduğu
aşınma, neredeyse
ulusumuzun tüm
bireylerinde az ya da
çok etkisini göstermeye başladı.
Artık küçük ve dağınık bir
azınlık dışında; erdem, namus,
özveri, kültür gjbi kavramlara
değer veren kalmadı. Korkanm
kısa bir süre sonra bu
kavramlar. anlamsız ve
gecerbliğini yıtirmiş sözcükler
olarak algılanmaya
başlanacak. Şimdi bile, insan
olabilmenin en ayıncı
özellikleri olan bu kavramlar,
pısınkıhğın ya da
beceriksizbğin göstergesi
olarak dile getirilmeye
başlandı.
Kuşkusuz insanlar, teknolojik
gelişmelereayak
uydurmahdırlar; yeni araç ve
gereçleri kullanabilmeb,
onlardan değişik alanlarda
yarar sağlayabibnelidirler.
Ama bizim yaptığımız gjbi
onlann özelliklerini ya da
üstünlüklerini olumsuz
amaçlarda değil de, insanhğın
yaşamını kolaylaştırma, ona
yeni tatlar katma yolunda
hizmete sokarsanız, adına ister
"medya" deyın. ister "kitte
iletişjm araçlarr' deyin, bütün
bu araç ve gereçler ancak o
zaman gerçek kimhklerine
bürünecekîerdir.
Bayanlar ve baylar eğer
bilgisayan atari salonlanyla,
her türde görsel oyunla;
televizyonu yanşma
programlanyla; telefonu saçma
ve sapık söyieşilerle, basını
lotarya ile özdeş tutup, bütün
bu araçlann gerçek ve yararb
taraflannı görmezlikten
gebyorsanız, siz de
zannettiğinizgibi "medya
çağı"nda değil. olsa olsa
"medieval çağ"da yaşamınızı
sürdürüyorsunuz demektir.
Çağa medya çağı diyerek, kitle
iletişim araçlannı para
kazanma, insan kandırma
unsuru olarak görenler, bu
araçlann olumlu yönlerini ne
kadar gözardı ettirip gün
ışığından bılerek es
gecmektedirler. Ancak bu
gerçekliğin en üzücü yanı da,
toplumun yönlendirici
olmayan çok büyük bir
çoğunluğunun, buyanlış
tutumu paylaşır ve kanıksar
duruma gelmiş olmasıdır.
Kasıtlı olarak kitle iletişim
araçlannı "tehüketi" olarak
kullananlan suçüstü
yakalamak kolay. Herne kadar
bir ceza veremeseniz bile. en
azından onlan tanıyor ve
kendinizi koruyabiliyorsunuz.
Fakat birde bakıyorsunuz ki,
toplumun o edilgen çoğunluğu
da onlann dümen suyuna
girmiş, sürüklenip gidiyor.
Çünkü medyanın pazarladığı
kimi olanaklardan
yararlanmak, çoğu zaman
umut düzeyınde kalsa bile
toplumu onlann yanına
itiveriyor. Nasıl olursa olsun
ama benim de küçük bir
cıkanm olsun anlayışı ile bu
karmaşaya atılmak insanlara
heyecan veriyor. Pastanın
tamamına yakın dilimini birkaç
kişinin yediğini bildikleri halde,
birkaç İunnüya razı olmak
düşüncesi, insanlanmıza her
türlü yolu, şansı, rezilliği
denemekte güç kazandınyor.
Az ama benim, hem de şimdi
vaklaşımı, gelecekte daha çok
dilimlereyaklaşma
savaşımında insanlanmızı yan
yoldan geri çeviriyor.
Okuma yazma oranının görece
olarak artmasma karşm,
okuma ve yazma eylemlerinin
hemen hiç olmadığı nı
toplumumuzda bu gidişe dur
diyebibnek için en büyük
görevin, "insan" olarak
kalmayı başarabilenlere
düştüğü kanısındayım. Bunun
için durmadan, dinlenmeden ve
en önemlisi yonıbnadan
çalışmak zorundayız.
Sanıyorum bir hedefe ne kadar
çok ateş edilirse, isabet şansı o
kadar fazla olacakür.
MEHMETATtLLA
Teknik öğretmen
Asker mi Uygulayacak,
Stvürnr?..
Gazeteden eve kimi zaman geç geliyorum, laf olsun
diye televizyonun düğmesine dokunuyorum, bir filme
takılıyorum, çeyrek saat sonra uyanıyorum:
- Aaaa!.. Ben bu filmi görmüştüm..
İnsan unutuyor..
Ya toplum?
Toplum, şimdi Türkiye'de gösterime giren eski fılmin
yeni uyarlamasını seyrediyor..
Eskisini anımsıyor mu?
•
Yeni uyarlama ilginç..
Terör yine yükseliyor; ama, bu kez sağ-sol çatışması-
na değil, etnik çelişkiye dayanıyor.
Çünkü sağ-sol ekseni içerde ve dışarda dağıldı; Sov-
yetler yıkıldı, "komünizm tehlikesi"y\e kimseyi korkut-
ma olanağı kalmadı. Ülkede koalisyon hükümeti var;
solun bir bölüğü iktidarda, bir bölüğü muhalefette, sağın
bir bölüğü muhalefette, bir bölüğü iktidarda olduğundan
yalnız sağ-sol değil, muhalefet-iktidar ekseni bile teme-
le oturmuyor.
Ama yeni çelişkiyi bu kez Kürt-Türk çatışmasına otur-
tan dış güçler, işlerini biliyorlar..
Dış güçler kimler?..
Anlatmaya gerek var mı? Çeşitli bilgiler, ipi kopmuş
99luk tespihin tanelerj gibi ortalığa döküldü; günümüz-
de her şey o kadar açık ve saçık ki..
Sıradan bir harita alın, "Amerikan Çekiç Güç"ü
Adana'da değil mi!.. Sonra Suriye'de Bekaa Vadisi'ni
bulun; PKK'nın merkezinı saptadınız. Ama "Amerikan
Çekiç Güç"ü terör yuvasını yok etmek için değil, Kuzey
Irak'ta Kürt federe devletinin çekirdeğini şemsiyesi altı-
na almak için orada bulunuyor.
Başbakan Tansu Çtller de PKK üzerinde pazarlık için
Washington'a gidip Clinton'la konuşuyor.
Adana ile Şam ne kadar uzak, Washington'la Ankara
ne kadar yakın değil mi?..
•
Eski filmin yeni uyarlamasmda teröre yine en büyük
rol verilmiş..
Terör yükseldikçe, ülkede insan haklan rafa kaldırıla-
cak, demokrasinin gıkı çıkamayacak, etnik sorunları
parlamentoda siyasal çözüme kavuşturma olanaklan
yok olacak, şiddet yöntemleri ağır basacak...
Sivil iktidar terörün çözümünü askerin sırtına vurmuş,
keyfinebakıyor..
Payitaht Istanbul bekliyor..
Sıkıyönetim lafları yayılıyor..
Hep böyle olmaz mı?
Ne zaman "terör-sıkıyönetim-Dünya Bankası-IMF-acı
reçete-ciddi ekonomik önlemler-kemer sıkma " sözcük-
lerınin halkaları birbirine takılsa, ülkede şenlik başlar.
Bu senaryo kaç kez yeniden yazıldı? Kaç ülkede uygu-
landı? "Özelleştirmeyi beceremeyen sivil iktidar" payi-
tahtta eleştiriliyor. Oysa Amerika'da pazarlık bağlandı
bile; verirsin Kıbrıs'ı, PKK sorununu çözersin; koyarsın
uygulamaya "acı reçete"y\, dışdesteği alırsın..
•
Taşrada mesleğe yeni başlamış kıdemsiz gazeteci,
artık bu işleri New York'taki ünlü gazeteciden daha iyi
biliyor. Dünya Bankası?.. IMF?.. Çekiç Güç?.. PKK?.. Acı
Reçete?.. Kemer sıkma?.. Sözde ciddi ekonomik önlem-
ler?.. Cılkı çıkmış, pörsümüş konular..
Kaç kez seyrettik bu filmi?.. •• . ••/•\-r-^
Senaryoyu bu kez sınıfsal değil, etnik çelişki üzerine
oturtan usta yönetmene helâl!.
12 Eylül'ü yaşayan çok şey bilir, bakalım "atternatifsiz
ekonomik model"\ bu kez asker mi uygulayacak, yoksa
sözde sivil iktidar mı?
İSRAFİL TÜRKOCAĞI
(1957-1990)
Ah! Birçok şeyler hatırlatan erik ağacı
Ve o ilk yolculukla başlayan hasret, zindan;
Atları çıngıraklı arabanın ardından
Beyaz, keten mendilimde sallanan ilk acı.
Süheyla Türfcocağı
E Ş İ
I
KONGREILANI
tstanbul Lisesi Koruma Demeği'nin Yılhk Olaean Genel Ku-
rul toplantısı 14.11.1993 Pazar günü saat 11 00'de Istanbul Lisesi
okul binası toplantı salonunda yapılacaktır.
Çoğunluk sağlanmadığı takdirde ikinci toplantı aynı yer ve sa-
atte 21.11.1993 Pazar günü yapılacaktır.
YÖNETİM KURULU
GÜNDEM:
1 - Açılış. 2 - Başkanhk divanı seçimi ve saygı duruşu, 3 - Yöne-
tim kurulu faaliyet ve mali raporlann okunması, 4 - Denetleme
kurulu raporlannın okunması. 5 - Raporlann görüşülmesi, 6 -
Yönetim ve denetim kurullannın aklanması. 7 - Tahmini bütçe-
nin görüşülmesi kabuiü ve fasıllar arasında aktarma yetkisi veril-
mesi, 8 - Denetim ve yönetim kurullan seçimi, 9 - Dilekler ve
kapanış.
GUN
İSTANBUL'DAN NEW YORK'A MÜKEMMEL BİR YOLCULUK İÇİN SİZ İSTEDİĞİNİZ GÜNÜ BELİRLEYİN. TÜRK HAVA YOLLARI, NEW YORK'TAN
İSTANBUL'A, İSTANBUL'DAN N EVV YORK'A HER GÜN UÇUYOR. N EW YORK'TAN AMERİKA'NIN HER YERİNE UYGUN BAĞLANTILAR
SUNUYOR.ÜSTELİK TÜRK HAVA YOLLARI, N EVV YORK'TAN İSTANBUL'A HER GÜN NON-STOP UÇAN TEK HAVAYOLU.
NEW YORKAYRINTILI BILGI VE REZERVASYONLAR İÇİN TÜRK HAVA YOLLARI'NA VE YETKILİ ACENTELERİ'ME BAŞVURUNUZ.
TARİFELER. 31 EK M 1993 TARIHINDEN IT1BAREN GEÇERUİDIR
ISTANBUL
KALKIŞ
IO O5
N E W YORK 18 OO
VARIŞ
NEW YORK 13 5O lArm GUN)
I S T A N B U L 1040 IERTESI GUN>
TÜRK HAVA YOLLARI