Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2EKİM1993CUMARTESİ CUMHURİYET2 SAYFA
KULTUR
Azimli, çarpıa, yetenekli, tutkulu, büyüleyici, bilinçli ve çekici! 'Cazın divası' pazartesi günü İstanbul'da
Abbey lincoln yüksektenuçar...CEMVEGÜL
Bessie Smith-BUIie Holiday-Abbey
Lincoln soyağaanın bugüne geçmiş
halkası Abbey Lincoln, Akbank 3.
Uluslararası Caz Festivali'nin açıhşını
Atatürk Kültür Merkezi'nde 4 ekim
akşamı vereceği konserle yapacak.
IŞarkıcı, bestekâr, sinema
sanatçtsı, söz yazarı, stilist
Aıma Marie VVooMridge, Gaby Lee,
AsmaU Moseka ya da Abbey Uncoln,
Hepsi, yüksekten uçan bu kuşun ha-
yatını kesitleyen isimler. Anna Marie
\Vooldridge adıyla 1930'da dünyaya
geldi Abbey lincoln, 12çocuklu biraı-
lenin lO'uncu çocuğu olarak. Yani
vaftiz ismiydi Anna Marie. Los Ange-
les'da Moulin Rouge'da çalışırken,
Don Arden adındakı uyanık(!) pro
düktör, Fransızca kokan bir ismi ol-
ması için Gaby Lee olarak değiştirdi
Abbey Uncota'ın ismini. Mirian Ma-
keba ile Afrika'ya gittiğinde ise Afrika
kökenli iki tannrun isimleri olan Ami-
nata ve Moseka isımleriru aldı. Bugün
kullandığı ve caz geleneğine malolmuş
ismi Abbey Lincoln ise söz yazan Bob
RusseTın bir armağanı kendisine.
İsmini bir tarafa bırakırsak, Abbey
Lincoln'ı nasıl tanıtmah? Şarkıa,
bestekâr, sinema sanatçısı, söz yazan,
stilist Abbey Lincoln. Ya da, azimli.
çarpıcı, yetenekli, tutkulu, büyüleyici,
bilinçli, çekici Abbey Lincoln. Her
neyse! Abbey Lincoln İstanbul'da; caz
tarihinden canh bir kesit.
Yukanda da bahsettiğim gibi, Chi-
cago'da 12çocuklubirailenin lO'uncu
çocuğu olarak Anna Marie VVooIridge
adıyla dünyaya geldi Abbey Lincoln.
Çocukluk yıllannda okul ve kilisede
şarkı söyledi. Billie Holiday ve Cole-
man Ha*rkins'i dinieyerek caz müzi-
ğiyle tanışü. 19 yaşındaki amatör bir
şarkı yanşmasını kazandıktan sonra,
1951'de Anna Marie adı altında pro-
fesyonel olarak şarkı söylemeye başla-
dı.
IMax Roachia tanışması
yaşamını etkiledi
İlk profesyone] şarkıcıbk yillannın
ardından, foto-modellik, sinema sa-
natçılığı. şarkıcıbk, politika ve kültür
elçiliği gibi birçok değişik alanda faali-
yet gösterdi. Yavaş yavaş caz dünya-
sında da isim yapmaya başlamıştı.
1957 yılında Ebony dergisinde "TTbe
Girl Can't Help It" adbfilmdekirolün-
de gjydiğj Marilyn Monroe'ya ait giy-
silerle kapak olan llucoln, Gaby Lee
adı altında New York kulüplerinde
şarkı söylemeye başladı. Yine 1957'de,
hayatında çok önemli yeri olan Be-
bop'ın mımarlanndan Max Roach ile
tanıştı. Max Roadı'la taruşmasının ar-
dından doğal olarak kendisini cazçev-
relerinin ve siyah insanın özgürlük ha-
sinde Gine ve Zaire hükümetlerinin
temsilcileri tarafından kendisine Ani-
nata Moseka adlan verildi. Bu tarih-
ten itibaren bestelerini de Moseka
Müzik şirketi adına yapmaya başladı.
1992 yılında çıkardığı ve içinde Stan
Getz'in de olduğu "You Gotta Pay the
Band" adlı çahşması ile Billboard caz
listelerinde bir numaraya kadar yük-
seldi. Aynı yıl içinde Shirtey Hom ile
bırlıkte. lincoin Center Klasık Caz
Festivali kapsamında "Two Divas of
Jazz" adı altmda, Alıce Tully Hall'da
sahneye çıkü. Son olarak Spike Lee'-
nin önemh' fılmleriiKİen biri olan "Mo
Better Blues" fıbninde de rol aldı.
IEşitsizIiklere,
f
reketinin içinde buldu. M?x Roach.
Abbey Lincoln a caz kompozisyonu
üzerine çok değerii bilgiler verdi ve
Thelonious Monk, John Coltrane gibi
isimlerle çalışmasını sağladı. Aynı yıl,
Sonny Rollins, Wyırton Ket)y, Paıd
Chambers ve Kenney Doriıan ile birlik-
te "That's Him" adlı ilk plak çabşma-
sını gerçekleştirdir. 196O'ta Max Roach
ile "We Insist. Freedon Now Soite",
1961 yılında da Eric Dolphy ve Cole-
man Hawkins'le birlikte "Straight
Ahead" gibi caz tarihinin iki önemli
yapıtına imzasını attı. I962'de Max
Roach ile olan beraberliğini evlilikle
noktaladı. 1964'teIvanDixonla"Not-
hing But a Vlan" ve 1968de Skfaıey
Poitier ile birükte "For Love of Ivy"
fılmlerinde başrol aldı. Kısa süre son-
ra tekrar şarkı söylemeye başlayan
Abbey Lincoln. 70'li yıllarda Max Ro-
ach'la olan evliliğinin sona ermesiyle
kendi yolunda yürümeye başladı.
1973 yıbnda çıktığ bir Afrika turne-
haksızlıklara karşı savaş
Kendi bestelerini yapması nedeniyle
caz şarkıcılan arasında ayncalıklı bir
konuma sahip olan Abbey Lincoln,
şarkılannda hikâyeler anlatır adeta.
Toplumsal adaletsizlik, eşitsizlik ve
haksızlıklara karşı tüm yaşamı boyun-
ca mücadele vermiş olan Abbey Lin-
coln, bugün Betty Carter ile birlikte
yaşayan iki caz divasından biri olarak
kabul ediliyor.
Abbey Lincoln hemen hemen tüm
caz tarihini kapsayan eşine az rastlanır
zenginlikte bir repertuara sahiptir.
Abbey Lincoln en tanıdık caz stan-
dartlannı bile öylesine esnetip, kendi-
ne has üslubuyla onlara o kadar ola-
ğandışı bir hacim katar ki iç içe geçmiş
bambaşlca şarkılarla karşı karşıya bu-
lursunuz kendinizi. Bütün büyük şar-
krcılar ve doğaçlama sanatçılan gibi,
Abbey Lincoln da standartlann sözle-
rine kazandırdığı yeğınlik ve ağırlıkla,
onlan bambaşka boyutlara taşır. Ab-
bey Lincoln'm sesi caz tarihinin en
kendi-kendine seslerinden biri olmak-
la birlikte, zaman zaman efsanevi Bü-
lie Holiday'i andınr ve onun Billie Ho-
liday'den sonra bugüne uzanan süreç
içinde en dramatik caz şarkıası oldu-
ğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz.
IBaşka dünyalara ait bir
cazşarkıctsı
Abbey Lincoln sesini bir enstrüman
gibi kullanır ve sesiyle riskler almak-
tan hiç kaçınmamasına rağmen, şarkı-
nın temel formlanndan hiç uzaklaş-
maz. Gerçekten de yaratıcılığı. ses tek-
niği ve nihani düzeyi ile başka dün-
yalara ait bir caz şarkıcısıdır. Billie
Holiday'in Bessie Smith'ten aldığı mi-
rası Abbey Lincoln'a aktardığını söy-
lemek de pek o kadar yanbş olmaz.
Abbey Lincoln çok nadir konser ve-
ren caz müzisyenlerinden biri oldu-
ğundan, sanatçının İstanbul konseri
de ayn bir önem taşıyor caz tutkunlan
için. Abbey Lincoln'a İstanbul konse-
rinde. piyanoda Rodney Leonard
Kendrick, basta Michael Bowie ve da-
vulda Jordan NValker eşlik edecekler.
ÜÜDÜŞÜIVCEYE SAYGI
MEMET FTJAT
YönlendirHen Okur
"Üniversite Öğrenimi" başlıklı yazımın getirdiği iki so-
rudan birincisini yanıtlamaya çalışmıştım.
Ikincisi şöyle: "Gazetecilik alanmdaki yozlaşmalar
dediğin ansiktopediter fitan mı?"
Okuru bir gazeteye bu tür armağanlarla bağlamanın.
çok önemli bir gücünü, gazeteyi değerlendirme, denet-
leme gücünü elinden aldığını biliyorum, ama ansiklope-
di dağıtmak yapılan kötü işlerin gene de en yararlısı de-
nebilir...
"Gazetecilik ölmüştür, arkadaş, sen bunu bil!.. "diyen-
lere hiçbir zaman inanmadım. Basını denetiminealmak
isteyenler olabilir: Para babaları, siyasa adamları; ama
son söz hep okurundur. Okur alırsa gazete çıkar, dolayı-
sıyla gazeteyi biçimlendiren de okurdur.
Bence bu durum aslında gazeteciliğin en büyük gü-
vencesi...
Türlü saldırılara karşı gazeteciliği ayakta tutan güç,
okurla, dolayısıyla gerçeklerle varoluşudur.
Buna karşı ne yapılıyor? Okurun gazeteyi değerlen-
dirme, denetleme gücü elinden alınmak isteniyor.
Nasıl?
Şoyle:
Okur, diyelim, para vermeden bir ansiklopedi edin-
mek için beğenmediği bir gazeteyi almaya başlıyor.
"Saçma sapan bir gazete!" diyor, kuponunu kestikten
sonra şöyle bir kanştırıp atıyor, doğru dürüst okumuyor
bile, ama almayı sürdürüyor. Bu, gazeteciliğe yapılabi-
lecek en büyük kötülüktür. Çünkü gazeteciler okurun de-
netiminden koparılmış oluyor...
Aynı konuya başka bir örnekle yaklaşalım: Gazetefer-
de çıplak kadın resimleri basılıyor. Biliyorsunuz, erkek-
ler bu resimlere bakmaktan hoşlanırlar, ama bu cinsel
bir eğilim. Çok da yaygın. Nerdeyse bütün erkeklerde
ortak. Gazetecilikle ise hiçbir ilgisi yok. Okuru bu yönüy-
le kendinize bağladığınızda onun gazetenizi değerlen-
dirme, denetleme olanağını elinden aimış oluyorsunuz.
Dedikodu da, falcılık da, dinsel inançlar da böyle Gaze-
teler insanlardaki yaygın eğilimleri gozeterek gazeteci-
likle ilgisi olmayan işlere saptıklarında. okurun değer-
lendirme, denetleme gücünden kaçıyorlardemektir.
Böylece okur beğenmediği gazeteyi almayarak ceza-
landtrmak, beğendiği gazeteyi alarak odüllendirmek
gücünden soyutlanıyor. Dolayısıyla yönlendiriciliği de
kalmıyor.
Peki, okurun değerlendirme, denetleme gücü neden
hep olumlu olsun?
Gerçeklerden, yaşamdan baktığı için, denebilir.
Ama gerçeklerden, yaşamdan yanlış sesler gelemez
mi?
Bence gelir. Önemli olan kamuoyunun oluşumunda,
kuşkulanan, sorgulayan, yargılayan, değerlendiren dü-
şüncenin ağır basmasıdır. Yanlış sesler o zaman duyul-
maz olur. Toplumlarda, yüksek okullardan çıkan kafa iş-
çilerinin yerini üniversitelerden çıkan aydınların alması
işte bunun için özienir.
Kafa işçilerini yönlendirmek kolaydır. Kimine bir kutu
deterjan yeter, kimi biraz daha pahalıdır. bir takım
ansiklopediye tavolur. Bir süre sonra da, bakarsınız, alı-
ştr önceleri beğenmediği gazeteye; çıplak kızlara bakar,
dedikoduları okur, magazin sayfalarına dalar, burçlara
merak sarar^giderek, "Bu haberler de insanın içini ka-
rartıyor,"demeye başlar.
Artık yönlendiren değil, yönlendirilen okurdur. Gaze-
tecilik için en büyük tehlike olan okur...
Üniversitelerimizde "üniversite" adına yakışan bir
eğitim verilse "gazetecilik alanında böylesine yozlaş-
malaryaşanır mıydı?" sorumun arkasındaki düşünceler
bunlardı...
İstanbul Devlet Opera ve Balesi, yeni sezonu bu akşam Verdi'nin "Requiem" iyle açıyor
25 prodüksiyon ile 101 gösteriKüinlr Senisi-lstanbul Devlet
Opera ve Balesi, 1993-1994 sezo-
nunun dört ayı kapsayacak ilk
dönemim bugün Verdi'nin Requ-
iem'i ile açacak. İstanbul Devlet
Opera ve Balesi genel sanat yö-
netmeni Yekta Kara, bu yıl yelpa-
zeyi geniş tuttuklannı, İcaliteden
ödün vermeden her yaştan her
kesimden seyirci için çok farkb
prodüksiyonlar sunacaklannı
söylüyor.
Kuruluşundan bu yana ilk kez
sahnelenecek olan Verdi'nin Re-
quiem'inin yanı sıra bu dönem 7
yeni prodüksiyon var İstanbul
Devlet Opera ve Balesi'nin prog-
ramında Yeni prodüksiyonlar-
dan koregrafısi Oytun Turfanda'-
ya ait iki perdelik bale "Hayal
YoJculan'nda balerinlerin, bale
sanatçılannın iç dünyalanna
tanık olacağız. Dünya prömiyeri
yapılacak bu çalışmayı "değişik,
ilk kez denenen bir çaİışma" ola-
rak nitelendiriyor Yekta Kara.
Birçok müzik türün'în bir arada
yer alacağ) bu balede dansçılann
aynı zamanda şarkı söyleyecek-
ler.
120 yıl sonra ilk kez
"Turandot" operası
Programdaki yeni eserlerden
biri de operet geleneğinin en bü-
yük ustalanndan Franz Lebar'ın
'.'Şen DuT Opereti. "Şen Dul"un
İstanbul'da en son 20 yıl önce
sahnelendiğini bebrten Kara, ilke
olarak hiç sahnelenmemiş ya da
çok önce sahnelenmiş yapıtlan
repertuvarlanna aldıklannı söy-
lüyor. Yeni prodüksüyonlardan
airi de yine 20 yıldan bu yana ilk
kez sahnelenecek olan Pocdni'-
nin "Turandot" operası.
İDSO normal programın dışında bu
yıl baa sanatçılar için geceler düzenleye-
cek ve yıldönümlerini kutlayacak. Bu et-
kinükler kapsamında Türkiye'de ilk kez
bir opera sanatçısma saygı gecesi düzen-
lenecek. 18 ekimde yapılacak, Türk ope-
rasına büyük katkılan olan "Leyla Gen-
eer'e Saygı Gecea'ni Zeynep Oral ve
Hatdıın Dormen sunacak. Italya'da ya-
şayan opera sanatçımız Leyla Gencer de
geceye katılacak. Daha sonra Aydın
Gtin, Belkjs Aran için benzer gecelerin
gerçekleştiribnesi planlanıyor.
Türk balesinin kurucusu olarak da bi-
linen Dame Ninette de Valois'nin 95. do-
ğum yıldönümünü. tstanbul Devlet
Opera ve Balesi, koregrafısi Valois'ye an
iki baleyle. G. Gordon'un 'Hovarda'nın
Sonu" (The Rake's Progress) ve Ferit
"Napoliten Akşamı" gibi başlı-
klar altında toplanacak. Yekta
Kara. böylece AKM'nin bir me-
kanıru daha değerlendirmiş ola-
caklanru ve izleyicinin farkb bir
müzik ctkınligıni izleme ola-
nağını elde etmiş olacaklanru
söylüyor.
Dönemin yeniliklerinden biri
de özel olarak çocuklar için ya-
pılacak bir opera. Bugüne dek
istanbul Devlet Opera ve Balesi'-
nin çocuklar için müzikaller haa-
rladığnı ama bunu devlet tiyat-
rolan ya da şehir tiyatrolannın
da yapabilecegini beürten Kara,
devlet operası olarak farkb bir
görevleri olması gerektiği düşün-
cesinden yola çıkarak böyle bir
opera hazırladıklannı anlatıyon
"Çocuğa küçük yaşta, ilk kez
*Opera nedir? Opera denflen sanat
nasıl meydaıta gelir. sahnelenir',
bütün bunlara dair bir ilk Lzlenim
sunmamız gerekivor. Onlarda bu
ilk i/lenimi uyandınnamız gereki-
vor. Orara için de bizim müzikli
çocuk oyunu değil ciddi çocuk
operası yapmamız gerekiyor."
İDSO, Mozartın "80111* Flnt"-
ündcn uyarladıklan "Kuş Adam
ve Prens" adlı eseri 4 aralık'tan
itibaren sahnelemeye başlaya-
cak. "Kuş Adam ve Prens"m öy-
küsünü Fafih özgihen yazmış.
Gecen yıldan "Karanffl Köy" ve
" Sflıirbaz Oz" adb müzikli gös-
teriler de devam edecek.
Türkiye'de seviyesi yüksek bir
sanat izleyicisi, tüketici» kitlesi-
nin ancak çocukluk yıllanndan
itibaren sanatla iç içe bir yaşamla
oluşturulabileceğini savunan
Kara, kurumun toplumla daha
'Andrea Cbenier' (Erol Lras, Kenan Dağaşan) bu vtf dasahneJenecek. 18 ekimde 'Leyla Gencer'e Savgı Gecesi'gerçekkştirilecek.
f
az'a etkileşim içersinde olabil-
^^^ • ^ ^ mesı ıçın bır de Çocuk Balesi ve
Tûzün'ün "Çesmebaşı" balelerini sahne-
leyerek kutlayacak. •'Hovarda'nın Sonu"
da bu dönemin yeni yapıtlanndan ve İs-
tanbul'da ilk kez sahnelenecek.
Bu yıl, 100. ölüm yıldönümû olan
ünlü besteci Çaykovski de gecen sezon
sahnelenen "Yevgeni Onyegin" ve bu se-
zon konser salonunda bestecınin öldügü
gün olan 5 kasımda sahnelenecek "Çay-
kovski'den Bir Mektup Var" adlı eserler-
le anılacak. Çaykovski'nin yaşamını an-
latan, yapıtlanndan kesiıler sunan bu
kolaj oyunu Sevgi Sanlı yazmış.
Geçen yıl da Rossini kutlamalan çer-
çevesinde "Rossini'vı sever misiniz" adlı
bir müzikli gösteri sunduklannı anımsa-
tan Kara, bu geleneği sürdürerek her yıl
bir bestecinin yıldönümjnde o bcstecile-
ri gençlere tanıtacak yapımlar gerçekleş-
tirmek istediklerini söylüyor.
Konser salonunun daha farkb bir işle-
ve sahip olduğunu düşündüklerini belir-
ten Kara. dönem boyunca büyük salon-
da klasik opera repertuvannın görkemli
örneklerini. konser salonunda ise izleyi-
ciye yakın birsahnedegençleri özendire-
cek, operanın uzağında kalmış insanlara
ilk opera imajmı aktaracak yapıtlar sah-
nelemeyi uygun gördüklerinı anlatıyor.
Bu çerçevede konser salonunda "Bir Te-
nor Aramyor" adlı bir müzikal komedi
sunulacak.
Bu yeni 8 yapımın yanı sıra geçen
yıldan ilgi gören "Nabucco". "Andrea
Oıenier". "Sihirli Flüt". "Carmina Bura-
na","Figaro*nun Dtiğümi" gibi yapıtlar
da yer alıyor 1993-1994 sezonunda.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi ilk
kez bu yıl AKM'nin dışında bir sahnede,
Bakırköy Yunus Emre Kültür Merkezi'-
nde düzenli olarak temsiller verecek.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin
Bakırköy Yunus Emre Kültür Merkezi'-
nde sahneleyeceği eserlcr arasında Do-
nizetti'nm "Don Pasquale" adlı komik
operası. Levent Çoker'in "Hayal Yolcu-
lan" adlı balesi, "Çaykovski'den bir
mektup var" adlı müzikli gösteri ve üç
bale yer alıyor.
Bu yıl. repo günlen diye bilinen pazar-
tesi günlerinı de değerlendirecek olan
İstanbul Devlet Opera ve Balesi Oda Ti-
yatrosu'nda agklamalı konserler sunu-
İacak. Bu konserler "ftalyan bestecileri",
"İspanyol bestecileri •."Operet Akşamı".
"Rus Halk Şarkıları'. "Müzikallerden ',
Korosu kurulacağını açıkladı.
Ekim başında yapılacak sınavlarla seçi-
lecek çocuklara hiçbir ücret talep etmek-
sizin düzenli eğitim verilecek.
Son yıllarda orjinal dilde operalan oy-
narnaya başladıklarına dikkat çeken
Kara bu yıl da aynı uygulamanın arta-
rak devam edeceğıni beh'rtıyor. Geçen
yıllardan kafana "Andrea Chenier" "Na-
bucco" ve "Otello'nun yanı sıra bu yıl
"Turandot" özgün dilde yorumlanacak.
Operanın müzik artı meün olduğunu da
gözardı etmemek gerektiğini savunan
Kara. gösteri anında ışıklı yaa sistemi ile
söylenenlerin çevirisinin üst yazı olarak
ekranda belireceğini söylüyor.
Sezonun ilk döneminde 25 prodüksi-
yonla tstanbullu sanatscverlerin karşısı-
na çıkacak olan İstanbul Devlet Opera
ve Balesi 101 gösteri gerçekleştirecek.
'Sinema Günleri'ndeyenisezon
başladı
TRABZON(AA)-TrabzonBelediyesi'nin "Sinema
Günleri'' adı altında düzenlediği film gösterimi sezonu
başladı. Özen Fılm şirketi ile belediye arasında yapılan
protokola göre. 1993-1994 fılm sezonunda 40 dolayında
tllmgösterilecek. Bu filmlerin arasında "Ninja
Kaplumbağalar"."HotHoot-2","Chaplin"ve "Kadın
lsterse" gibi ünlü filmler de yer alıyor. Bu sezon 40 bın
seyirci ve 400 milyon liralık gelir hedefalınan Sinema
Günleri'nde, geçen sezon biri yerli 38 fılm gösterilmiş ve bu
filmlerden belediyeye 289 milyon liralık gelir sağlanmıştı.
IDOB, sezonu VeraTnin
'Macbeth'iyle açıyor
İZMİR (AA) - tzmir Devlet Opera ve Balesi (İDOB).
1993-94 sezonunu, G. Verdi'nin ünlü "Macbeth" operası
ile açacak. Bulgaristanın Burgaz Devlet Operası da.
İDOB'un konuğu olarak, 19 ve 21 ekim akşamlan
Puccini'nin ünlü "La Boheme" operasını sahneleyecek.
İDOB Müdürü ve Genel Sanat Yönetmeni Selmin Günöz.
yaptığı açıklamada. yeni sezonda Verdi'nin '"La Traviata"
Çaykovski'nin "Yevgeni Onyegin", Mozart'ın "Şaraydan
Kız Kaçırma" operalan ile. Melikov'un "Ferhat İle Şirin"
ve "Çaykovski Gecesi" balelerinin yanı sıra. Loevve'nin
"My Fair Lady" müzikalini ve T. Akbaşlf nın "Sevgili
Banş" adlı çocuk müzikalini sahneleyeceklerini duyıırdu.
Selmin Günöz, sezonun ilk oyunu Macbeth'te. orkeslrayı
şef Alexandre Samouil'in yöneteceğini. koroyu ise şef
Ganer Ruhselman'ın hazırladığını kaydetti.
'tnsan Hakları Fikri veBelgeleri'
KültûrServisi - Türkiye Felsefe Kurumu'nun. Uluslararası
Felsefe Kurumlan Federasyonu ile ortaklaşa düzenlediği
"İnsan Haklan Fikri ve Belgeleri" konulu uzmanlar
toplanüsı bugün veyann Göreme'de yapılacak. İnsan
haklanna ilişkin belgelerde görülen ve uygulamada insan
haklannın korunmasını engelleyen çebşkilere dikkat
çekmek' amacıyla yapılan toplantıda, yabancı konuklar,
E. Jeann Hersch (Cenevre), T. Lindhobn (Oslo), K.
Tomasevski (Kopenhag), T. Hountondji (Kotonu). M.
Dragona-Monachou(Girit), K. Wiredu(Florida),
Hung-Jul So (Seul) ve F. Miro (Peru) ile Türkiye'den Tekin
Akıllıoğlu. Zeynep Davran, İsmail Demirdöven, Mesut
Gülmez. loanna Kuçuradi, Mümtaz Soysal ve diğer
bilimadamlan konuşmalar yapacak.
Japon seramikleri Ankara'da
ANKARA (AA) - Japonya Büyükelçilıgi. Japon Vakfı ve
Sanart'ın işbirliğı sonucunda. 30 Japon seramik
sanatçısının49 yapıü, 2-16ekim tarihleri arasında Devlet
Güzel SanatlarGalerisi'nde sergilenecek. Sanart'tan
yapılan açıklamaya göre. Japonya'da oldukça uzun bir
geçmişi olan seramik sanatı. bugün de seramik
dünyasındaki zengin geleneğini sürdürüyor. Önceleri
gündelikeşya olarak üretilen seramıklerde kullanılan
biçimlerin çoğu, uzun bir annma ve gelişme sürecinden
geçti. Günümüzde ise geleneksel yöntemlerin aksine, yeni
etkilenmelerle farkb eğilimler ve yeni tasanmlarortaya
çıktı. Devlet Güzel SanatlarGalerisi'ndeaçılacak sergıdeki
eserler. çoğunlukla daha özgür biçimleri içeriyor ve
kullaruma yönelik biçimlere daha az yer veriyor.
Japonya'da bu stil "seramik heykeller" olarak bilinıyor.
Bu stil, geleneksel seramik ve heykel sanatınm
kanşımından oluşuyor.