19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 EKİM1993 PAZARTESİ HABERLER Beiediyelere yeni kaynak • URLA(AA)-Devlet Bakanı Erman Şahin, Urla SHP ilçe binasının hızmete açılışında yaptığı konuşmada, toplam borçlan 5trilyonliraolan belediyelerin yeni kaynaklara kavuşturularak, 1995 yılına kadar rahatlayacaklannı bildirdi. Devlet Bakanı Erman Şahin, Türkiye'de >erel yönelimlerle ilgili büyük değişiklikler getiren yasa tasansmın, çok kısa bir süre içinde çıkanlacağıni belırterek, şunlan söyledı:"' Yeni hazırladığımız bu reform paketi ile belediyelerimizin bütçe paylan da artacak. Belediyeİerimizin, bu yıl sonuna kadar sıkıntılannın azaltılması için maddi yardım da yapılacak. Belediyelerimizin borçlan. şu anda 5 trilyondur. Bunun 3 trilyonu maliye ve sigorta borcu, geriye kalan 2 trilyon lira ise işçi parası ve diğer borçlandır. Bu borçlann hafifletılmesi için yıl sonuna kadar bir miktar para verilecek. Ancak, şimdi bir rakam veremiyorum." Sıvasolaylan davası • ANKARA (AA) - Sıvas'ta 2 temmuzda meydana gelen ve 37 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylann sanıklarının yargılanmasına 21 ekimde Ankara DGM'de başlanacak. Sıvas'ta bir süre önce meydana gelen olaylarda. Kayseri DGM ile Sıvas Ağır ve Âsliye Ceza Mahkemesi"nde 3 ay n dava açılmış. bu davalar daha sonra güvenlık gerekçesiyle Ankara"ya ılgıli mahkemelere gönderilmişti. Daha sonra Ankara 19. AsliyeCeza Mahkemesi 102. 3. Ağır Ceza Mahkemesi de 79 saruk için suçun TCK'nın 146. maddesinde düzenlenen "örgütlü suç" kapsamına girdiğine kadar vererek dava dosyalannı Ankara DGM'ye gönderdi. Demirel dişini tedavi ettirdi • ANKARA (AA) -Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel. dişlerini muayene ettirdi • ' Demirel. dün Atatürk Bulvan 115 numarada bulunan özel dişçisine giderek dişlerini muayene ettirdi. Daha sonra Bayındır Tıp Merkezi'ne giden Demirel. burada yoğun bakımda bulunan Dışişleri eski bakanlanndan İhsan Sabri Çağlayangü'e kısa bir ziyarette bulundu. DHD Başkanı Erdem'e gözaltı • İstanbul Haber Senisi - Demokratik Haklar Demeği (DHD) Başkanı Hasan Erdem'in 14ekim perşembe gününden beri gözaltında olduğu bildirildi. Erdem'in, DHD'nin Aksaray'daki şubesini basan Terörle Mücadele Şubesi polısleri tarafından "Şubede dosyan var ve evinde bulunamıyorsun" savıyla gözaltına alındığı öne sürüldü. Erdem hakkında bilgi almak isteyen ailesine emniyetten herhangi bir bilgi verilmediği de bildirildi. Erdem'in ailesi, polisin gözaltına alma gerekçesini inandıncı bulmadıklannı. Hasan Erdem'in DHD başkanı olduğunu. bu nedenle de sık sık DernekJer Masasfna gidip geldiğini belirttıler. DHD de yaptığı açıklamada. iki yıldır süren ve karar aşamasına gelmiş bir dava için Erdem'in tekrar sorguya alınmasını kınadı. Hasan Erdem, 19Ekim 1991 'de polis tarafından sağ ayağından vurulmuş, kaldınldığı Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde ameliyat edilmiş, ancak kangren olan sağ bacağı kesilmişti. Tüm bunlara rağmen sorgulaması süren. 3 ay cezaevinde kalan Erdem, kendini vuran polisler hakkında dava açmıştı. DYPGiresunİI Kongresi • GİREŞLN (AA) - DYP Giresun ll BaşkanlığYna Mehmet Ali Güney seçildi. 19 Eylül Spor Salonu'nda yapılan kongreye 513 delege katıldı. İkı adayın katıldığı seçimlerdj. Mehmet Ali Güney 426 o> alarakıl başkanhğına seçildi. Çiller üniversitesi, yasak kapsamı dışında bırakıldı Memıırve işçi ahmıyasakANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tansu Çîlkr, kamu kuruluş- lanna personel abmını ve bu kuruluşla- nn açtığı ihaleleri askıya aldı. Çiller, yayımladığı bir genelgeyle malalım, onanm ve proje çalışmalan için akredi- tif açılmasını, avans ve kredi venlmesini de durdurdu. 440 bin kişiyi üniversıte öğrencisi yapma projesini üstlenen Anadolu Üniversitesi. genelgenin kap- • Başbakan Tansu Çiller, kamu açıklannın hedeflenen düzeyde tutulabilmesi için yeni memur ve işçi atamasını durdurdu, yeni ihaleler yapılmasını yasakladı. samı dışında tutuldu. gecikmelere meydan verilmeden gerçek- Genelgede, "Türkiye'nin 20001i yüla- leştirilebilmesi için kavnakların etkin ve ra taşuıması sürecinde, ekonomik ve sos- rasyonel kullanımının gereği açıktır" di- yal kalkııunanın sağlıklı bir şekilde sür- yen Çiller. kamu harcamalarının disip- dürülmcsi ve belirlenen temel hedeflerin lin altına alınması gerektiğıni vurguladı. Yılmaz dün, ANAP'a katılmalar nedeniy le Be> oğlu ilçe teşkilatının Pera Palas'ta düzenlediği törene katıldı. Yılmaz, devletin hakimiyeti kaybettiğini söyledi: Türkiyeböyle tehditlekarşılaşmadı İstanbul Haber Servisi- Türkiye'nin terör belasıyla karşı karşıya olduğunu belirten ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz. ülkenin önemli bir bölümünde devlet hakimiyeti olmadığını söyledi. Türkiye'nin kurulduğu günden bugüne kadar böylesi büyük tehditle karşılaşmadığını. devletin aciz duruma düşürüldüğünü ileri süren Mesut Yılmaz. "İnsanlarımızın can güvenliği yoktur. Mal güvenliği yokrur. Seyahat etme özgürlüğü kullanılamamaktadır" dedi Mesut Yılmaz dün. ANAP'a katılmalar nedenıvle Beyoğlu ilçe teşkilatının • .,. Pera Palas'ta düzenlediği törene katıldı. Çeşitli partilerden istifa edip ANAP'a üye olanlardan birkaçına, "ANAProzeti" takan Mesut Yılmaz. partilennin milliyetçı muhafazakar olduğu kadar. sosyal adaletçı olduğunu da söyledi. Refahın ülkenin her tarafına eşit, sosyal adalete uygun bir şekilde yayılmasıru savunduklannı belirten Yılmaz. SHP ve DSP'den istifa ederek partilerine katılanlara hitaben. "Sos\ al adaletçi düşüncelerinizden vazgecmeyin. Anavatan Partisi olarak bizim onlara ihtivacımız var" dedi. Türkiye'nin birlık ve beraberlığine kasteden "bölücü teröre". komşu ülkelerin gızli veya açık destek verdığini, ülkenin ateş çemberinin ortasında bulunduğunu. bu ateş çembennedüşmemek zorunda olduğunu vurgulayan Mesut Yılmaz daha sonra şunlan söyledi: "Türkiye'yi yönetenlerin bunlara ilaveten yapması gereken başka işler de var. Dev let hantallaşmıştır. Bu devlet yapısı ve bu sistemle meseleleri çözmek mümkün değildir. Hukuk sistemimizin. idare sistemimizin. eğitim sistemimizin baştan aşağı gözden geçirilmesi lazım. Günümüzünsonınlannıçözebilmekiçin. Türkiye'vi dümanın gününıüzdcki şartlarına uvdurabilmek için mutlaka köklü değişiklikler >apmamız la/ım. Anavatan iktidan döneminde başlav an bu süreç. iki > ıldan beri durmuştur." Mesut Yılmaz, partisine katılanlara bir tek temınat verebileceğini. 1983'te AN AP'ı kuranların partide ne hakkı varsa yeni katılanlann da ay nı hakka sahıp olduğunu belirterek "Bunun aksi bir uygulama olursa bana iletin" dedi. Kamu kuruluşlannı. "me>cut ödenekle- rin mutlaka kıillamlması gerektiği" alış- kanlığından vazgeçmeleri ıçın uyaran Çiller, kamu açıklannın belirlenen dü- zeyde tutulabilmesi ve harcamalann "di- siplin" altına alınması için belirlenen ön- lemleri şöv le sıraladı: I- Her türlü makine-teçhizat, döşeme ve demirbaş, gayrimenkul ve taşıt alın- ması, kıralanması ve büyük onanm yaptınlması ile ilgili olarak hiç- bir şekilde ihale yapılamaya- cak. . Yapılmış olan ihale ilanlan ıptal edilecek. . İşlemleri tamamlanmış işler dışında akreditif açılamayacak. avans ve kredi verilmeyecek. Kalkınmada öncelikli yörelerin acil ve zorunlu ihtiyaçlan için Başbakanlığa aynca başvuru- lacak. 2- Mecburi hizmetli personel, öğretim elemanlan, hakım ve savcılar dışında boş bulunan memur, süreklı işçi vesözle>me- li personel kadrolanna atama yapılmayacak, bu kadrolara açıktan atama izni verilmeye- cek ve atama talebınde bulunu- lamayacak. . Yeni geçici işçi ataması yapılamayacak. . Bekleyen atama talepleri de- ğerlendirilmeyecek. . Kuruluşlar personel açı- klannı özelleştırilen kurumlar- dan karşılayacak. . Tasarruf genelgesıne uyula- cak ve mevcut ödenekler üze- rinde harcama yapılmayacak. Kapsama giren kuruluşlar Çiller genelgesinin kapsamı- na şu kuruluşlar gınyor: "Genel ve katma bütceli ida- reler ile bu idarelere bağlı döner sermayeli kuruluşlar. Kanun, kanun hükmünde kararname, Bakanlar Kurulu kararı; yönet- melik ve diğer mevzuatla kurul- muş fonlar (eğitim, gençlik. spor ve sağlık hi/metleri vergisi hası- latı dahil); kefalet sandıkları; hizmetlerini genel ve katma büt- çelerin transfer tertiplerinden aldıkları ödeneklerie yüruten kuruluşlar; il özel idareleri ve bunlann kurduklan birlik, mü- essese ve işletmeler; kamu ikti- sadi teşebbüsieri ve bağlı ortak- lıkları; ö/elleştirme kapsamına alınmış kuruluşlar ile kanunla kunılmuş diğer kamu kurum ve kuruluşlar ı." Genelge kapsamı dışında tu- tulan kuruluşlar arasında. Anadolu Üniversitesi ile 1992- 1993 yıllannda kunılmuş olan üniversiteler ve Başbakanlığın uygun görmesi kaydıyla 1993 yılında kurulan teşkilatlar yer alıyor. Erbakan, öteki partileri 'tutucu' ve 'gerici' olarak niteledi 'OvduUeRP arasındagötıiil birBğivar' ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Refah Partisi Genel Baş- kanı Necmettin Erbakan. RP dışındaki partileri "tutucu, geri- ci, çağdışı ve laiklik istismarcısı" olarak nitelendirdi. Erbakan. Genelkurmay Baş- kanı Orgeneral Doğan Gûreş'e, Bosna-Hersek ve Azerbaycan'- daki tutumlan nedeniyle Batılı devletlere yaptığı eleştiriler için kutlama telgrafı gönderdiğini belirterek. "Bu adı konmamtş oba da RP'nin görfişüdür, ordu ile RP arasında gönül birliği vardır" dedi. Besmeleyle açtı Erbakan. dün partisinin Merkez Karar Yürütme Kuru- lu toplantısına katıldı. Konuş- masına. "Bismillahirahmanin-a- him. bu toplantı insanlık ve mil- letimize hayırlı olsun" diye baş- layan Erbakan. insanlann par- tilerini tek çözüm olarak gör- düklerini ve RP'ye sürekli katılımlar olduğunu söyledi. Erbakan, insanlann. RP dışın- daki partilerden umutlannı kestıklerini savunarak, şöyle konuştu: "Bu partilerde hiçbir şey yeni değildir. Bunlann hepsinin ortak özellikltTİ. tutucu olnıak. gerici olmak, milli bünyeye yabancı ol- mak, iktidara hazırlıksız gel- mek. geldikten sonra. modem, RP'nin gÖPÜŞÜ Erbakan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş'e, Bosna-Hersek ve Azerbaycan'daki tutumlan nedeniyle Batılı devletlere yaptığı eleştiriler için kutlama telgrafı gönderdiğini belirterek "Bir asker olarak susmadı, taklitçi düzeni eleştirdi. Bu adı konmamış olsa da RP'nin görüşüdür" dedi. denle iktidan devralmak, diğer partilerin vaptıkları tahribatı durdurmak için hazırlanmalı- yız" dedi. 'Generaller partide' Erbakan, partiden yapılan açıklamalann aksine, bazı ge- nerallerin RP'ye katılmadıkla- nnı söylediklerine ılişkin haber- leri anımsatan bir gazetecıye. "Generaller partiye katılmıştir. Siz o haberleri doğnı okuyun. bilimsel çalışmalar vapmamak ve laiklik gibi önemli bir konuyu istismar etmektir. Bunlar laikli- ği tersine tatbik ederier ve bunlar laik değillerdir." Erbakan. RP'nin dünya par- tisi, diğer partilerin ise "holding partisi" olduğunu söyledi. RP'- nin dûnyanın sonınlannı çöz- mek için iktidara geleceğini be- lirten Erbakan." Kazakistan, Cezayir, Filistin, Ortadoğu, Bosna-Hersek sorunlarının çö- zülmesi için bizi bekiiyor. Bu ne- Bazılan üye olmamışlar derse- niz. üyelik nedir ki? Onlar bize gönülden bağlıdırlar" karşılığını verdi. Erbakan. "Orduda size şimdi destek veren generaller var mı? Partinize katılan generaller emekli olmadan önce size destek verdilcr mi" sorusuna ise şu ya- nıtı verdi: "Bu arkadaşlar ordu mensubu olduğu için, ordu çalışanlarmın siyasetle uğraşması biliyorsunuz yasaktır, bunu açıklamayaca- ğım. Şu an 40 ordu mensubu ar- kadaşımız orduda reorganizas- yon çauşmalannı >üriitüyor. Kendi silahım kendi üreten bir ordu için uğraşıyoruz. Ordu ile aramızda gönül bağı vardır. Sa- yın Genelkurmav Başkam'na tebrik telgrafı çektim. Bir asker olarak susmadı. taklitçi düzeni eleştirdi. Adı konmasa da bu RP'nin görüşüdür." Kartal, 7 kasımda her örgütün nokta çalışması yaparak bölgede yaşayanlann belirlenmesini istedi DEP, göç edenseçıııeııiııiııpeşinedüşecek tş Bankası kartırnı. Pamukbank kartımı. nüfuscuzdanımı, sigorta kartımı. ehlıyetımi kaybetlim Hükümsüzdür. HAYRETTtNKUTLU ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - De- mokrasi Partisi (DEP), Doğu ve Gü- neydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşanan göç nedeniyle seçmenlerinin büyük bö- lümünün 1994 yerel seçimlerinde oy kuUanamayacağı endişesini yaşıyor. DEP Van'MiUetvekili Remzi' Kartal, göç eden DEP sempatizanlannın oy kullanabilmesi için parti örgütlerine bü- yük görev düştüğünü belirterek secmen yazımının yapılacağı 7 Kasım 1993 târi- hine kadar. her il ve ilçe örgütünün "nokta" çalışması yaparak bölgede ya- şayan insanlann belirlenmesini istedi. DEP'in Ankara Olağanüstü II Kong- resi dün yapıldı. DEP İl Başkanı Salih Şahinin görevinden istifa etmesi nede- niyle gerçekleştirilen kongreye, Rama- zan Bulut tek aday olarak katıldı. Kongrenin açılışında yaptığı konuş- mada. iktidann ızlediğı "Kürt kimliğini ret ve inkara" dayalı politikanın Tür- kiye'yi bölünmeye götürdüğünü ifade eden DEP MiUetvekili Remzi Kartal, • DEP MiUetvekili Remzi Kartal, yerel seçimlerin iptali ve sıkıyönetim ilan edileceği yolundakl söylentilerin de Kürt sorununu çözümsüzlüğe götürme amacını taşıdığını vurguladı. yerel seçimlerin iptali ve sıkıyöneüm ılan edileceği yolundaki söylentilerin de Kürt sorununu çözümsüzlüğe götürme amacını taşıdığını vurguladı. DEP ola- rak Doğu ve Güneydoğu Anadolu Böl- gesi'nde yaşanan göç nedeniyle seçmen- lerinin büyük bölümünün mart yerel se- çimlerinde oy kuUanamayacağı endi- şesini taşıdıklannı kaydeden Kartal. halk iradesinin secim sandıklanna öz- gürce yansımasını istediklerini, bu ko- nuda parti örgütlerine büyük görev düş- tüğünü söyledi. Kartal. "7 Kasım 1993'- te secmen yazımı yapılacak. Bu yazım sı- rasında, yaşadıkları verlerden göç etmek zorunda kalmış insaniarımızı secmen ola- rak kaydettirmemiz gerekli. Parti örgüt- lerimiz. nokta çalışması yaparak bulun- dukları ycrlerde tek tek bu insanları be- lirlemeli. Gerekirse üye yazun kampan- yaları başlatıunalı" dedi. DEP Genel Saymanı İsmail Arslan ise DEP Genel Başkanı Yaşar Kaya'nın 15 eylülde tutuklandığını hatırlatarak. tüm partılilere, Kaya'nın 8 kasımda Ankara DGM'de gerçekleştirilecek davasına katılmalan çağnsında bulundu. DEP'e ihtiyaç var Divan başkanlıeı eörevinı üstlenen. DEP MYK üyesi Osman Özçelik. Tür- kiye"de ülke vöneıiminde. seçılmişler- den çok atanmışların söz sahibi olduğu- nu öne sürdü. "Türkiye'de yaşayan in- sanlann yüzde 80'inin demokrasiye. DEP'e ihtiyacı var" diven Özçelik. şöyle devam etti: "Demokrasiye ihtiyacı olan- ların başında Başbakan Tansu Çiller var. Çünkü seçimle gelmesine rağmen atan- mışlar tarafından susturulabiliyor. Kürt sorunu konusunda sivasi partilerle ko- nuşmak Lstediğini ifade eden Başbakan, tepeden inme bir emirle susturuldu. İs- panv a'daki Bask modelinin Türkiye için tartışılabileceği yolundaki sözlerini ise 2 gün sonra tekzip etmek zorunda kaldı. Çünkü Türki>e'\i. Başbakan \e TBMM değil; MGK, Genelkurmav Başkanlığı, Emniyet Genel Vlüdürlüğü teşkilatının bir bölümü ile bazı üst düzey bürokratlar yönetiyor." Altınbaşak Düğün Salonu'nda ger- çekleştirilen kongreye, DEP Siirt Mil- letvekıli Zübeyir Aydar. Diyarbakır MiUetvekili Hatip Dicle de katıldı. Ra- mazan Bulut'un listesinde şu ısimler yer aldı: Fevzi Kara. İmam Canpoiat. Nuriıa- yat Altun. Mahmut Pekediz. Ahmet KH zıl. Adnan Güneş. İbrahim Güven, Tevfık Özkorkmaz. Ercüment Yalçın. Nurettin Sönmez. Mehdi Tektaş, Lütii Kıvanç. Halis Açık. Hayri Çalağan. BIZBIZE ERDAL ATABEK Dünya Sofrası... Sofra barıştır. Bütün dûnyanın nimetleri topraktan çıkar, ağaçlardan toplanır, denizlerden gelir, pazarlara yayılır, mutfaklar- da toplanır, sofralarda önümüze gelir. Biz insanlar, bir tabakta duran "çorba "nın öyküsünü bile bilmeyiz. Oysa "tarhana çorbası" bir kültürdür. İçtiğimiz bir kaşık "tar- hana çorbası"nda topraktan gelen buğdayın unu vardır, kırmızı domatesin tadı vardır, otlayan ineğin sütünden yapılmış yoğurt vardır, güneş ışığının ısısı vardır, insan emeğinin güzelliği vardır. Tarhana çorbasının yanında biber turşusu, güzel bir sofra eşliği yapar. Çorbaya biraz kırmızı biber koyarsınız. bir lokma ekmek, sonra da bir biber turşusu yersiniz. Çorbanıza kattığınız biber, bir zamanlar Hindistan'- dan gelirdi. Baharatyolu, bilinmeyen ülkelerden bilinen ülkelere doğru gelirken insanları birbirine yaklaştırıyor- du. Atalarımız olan ilk insanlar beslenmeye avcılıkla başlamıştı. Bulunan ilk resimler de mağara duvarlarına hayvanlarla ilgili yapılan resimlerdir. Avcılık yada ağaç- lardan meyve toplamak kolay gibi görünen bir iştir. Uy- garlığın ilk dönemeci, toprağı ekmek biçmek, ürünleri hazırlamakolmuştur. Bu da toprağa yerleşmek, yağmur yağmastnı beklemek, ürünü nazırlamak gibi "yerleşik düzen insanı "demektir. Bir yere yerleşmek, sanıldığın- dan daha güç bir iştir Toprak insanları güneşin insanla- rıdır. Güneş doğmadan kalkarlar, güneş battıktan sonra yatarlar. Topraktan aldıkları, onların hayatını düzenler. Sonra, artık toprağa bağlı olmaktan kurtulacaklardır, ama yapay elektrık ışığıyla çalışsalar da makinelerle üretim yapsalar da "ekmek" hep aradıkları besin ola- caktır. Patatesin Inkalar tarafından bulunup ekildiğini biliyor muydunuz'? Fasulye de Güney Amerika'dan Kuzey Amerıka'ya geçmiş, sonra da bütün dünyaya yayılmış- tır. Her bölgenin sebzeleri, meyveleri artık birer "dünya vatandaşı" oldu. Portekiz, adını "portugal", yanı "porta- kal'dan almıştır. Soğan, sarmısak, ebegümeci, roka, yeşil salata, turp, Akdenizli'dir. Toplumlar bu besin maddelerini tanımış, tatmış, sonra da mutfaklarına geti- rip sofralarına taşımışlardır. Bütün dünya, bütün ülkeler, bütün toplumlar, kendi sofralarında birbirinin kardeşi ol- muşlardır. Ama bunu bilmezler. Bir kaşık tarhana çorbasını içtiğimiz zaman Mezopo- tamya'nın buğdayını, Akdenizin domatesini, Anadolu'- nun yoğurdunu, Hindistan'ın biberini yediğimizi aklı- mıza bıle getirmeyiz. Soframızda buyük bir lezzetle ye- diğimiz "Ermeni plakisi", "Arnavut ciğeri". "Girit'in karışık ot salatası", "Arap kökenli humus", "Laz böre- ği", "hamsikuşu". "Rumlar'm midyepilakisi'', "Kürtbö- reği", "Osmanlı mutfağının hünkar beğendisi (pathcan ezmeli kebap)", "Adana kebabı", "Sultanahmet kof- tesi", "Irankökenlipilav". dünyasofralarının şenliği de- ğil midir? Bir çatal ucuna, bir kaşığa alıverdiğimiz tadın nereden geldiğini, kimler tarafından bulunduğunu, kaç yüzyıldır nereleri dolaşıp onümüze geldiğini düşünür müyüz? Elbette düşünmeyiz, çünkü onlar artık hepi- mizin ortak tadıdır. Onlar hepimizin ortak kültürüdür. Öyleyse sofralarımızda yaşadığımız evrensel kültürü, yaşadığımız topraklar üzerinde neden gerçekleştıremi- yoruz. Küba'da üretilen şekeri kullanırken Küba'da nelerin yaşandığını neden düşünmüyoruz. Yemeğimize biraz kırmızı biber koyarken Hindistanın ne durumda olduğu- nu neden anımsamıyoruz? Ağaçtan damlayan canım zeytinyağını kullanırken zeytinle uğraşanlann neler çektiğini neden aklımıza getirmiyoruz? Dünya toprakla- rı, denizler. ırmaklar doğanın bize verdiği armağanlar değil mi? Bunları yağmalarken bunları yağmalamak için birbirimizi öldürürken aslında toprakları öldürdüğümü- zü, denizleri kirlettiğimizı, ırmakları kuruttuğumuzu ne- den düşünmüyoruz. Ölen her insan, soframızın kanlan- ması değil mi? Ölen her insan, bizim kardeşimiz değil mi? Neden aramıza toprakları, petrolü, suyu, birbirimiz- den ayrı olmayı koyuyoruz. Belki de "yemek şenlikleri" yapmalıyız. Birbirimizi sofralarda buluşmaya çağırmalıyız. "Türk mutfağı" ba- na göre ne özel yemeklerin ne de özel tatlıların mutfağı- dır, hepsinden önemlisi bir "ikram mutfağı"d\r. Bizim özelliğimiz, konuğumuza kendi yemediğimiz yemekleri bile "ikram etmek"l\r. Bu özelliğimizi göstermeliyiz, bü- tün dünya insanlarını hiçayırmadansoframıza çağırma- lıyız. O sofraya da "Turk mutfağı" demekten vazgeçip "dunya mutfağı"demelıyız. Orada bütün dünya ülkeleri- nin, bütün toplumların yemeklerini, tatlarını, lezzetlerini "ikram etmeliyiz." Sofra barıştır. Dünya nimetlerini paylaşacağımızyer, hepimizin "or- tak sofrasıdır." İnsanlar sofraya oturacakları zaman si- lahlannı çıkarır, dışarıda bırakırlar. Sofra, barış yeridır. Dost bildiklerini, düşman bildiklerini sofraya çağıran in- sanlar, büyük insanlardır Düşmanhkları aşabilen insan- lardır. Belki bir gün, bunu yapabiliriz. Dünyayı, soframızı paylaşmaya çağırabiliriz. Soframızı bütün dünyaya gö- türebiliriz. Soframızda bütün dünyayla buluşabiliriz. Belki bir gün, ama mutlaka... KDP,PKK'nın iddialarını yalanladı • KDP kaynaklan, PKK'nm, Türkiyenin Kuzey Irak'a yönelik olarak 13.5 milyon dolarhk insani yardımı KDP'ye verilen para olarak göstermeye çalıştığını vurguluyorlar. HALUKGERAY ANKARA - PKK'nın Kür- distan Demokratik Partisi (KDP) ile ilgili iddialan yalan- landı. KDP yetkilileri, Türk Ordusu'nun sınırötesi operas- yonu durdurması için Dışişleri Bakanlığı'na baş\aırduklannı vurgulavarak bu operasyon- larda KDP'nin Türk Silahb Kuvvetleri yanında çatışmala- ra girdiği iddialannı, "PKK propagandası" olarak nıtelen- dirdiler. Türkiye'ye yapılan başvuru- lardan sonra. sınırötesi operas- yonun son günlerde azaldığını belirten kaynaklar, Türkiye'- nin KDP'ye 13 milyon dolar resmi yardımda bulunduğu id- dialannı da "saçmalık" olarak değerlendirdiler. Âynı kaynaklar, PKK'nın, Diyarbakır'daki medya kuru- luşlannın bürolannı tehdit etmesinin PKK içindeki "dik- tatörce" eğilimleri yansıttığını, Saddam Hüseyin diktatörlüğü- ne karşı savaşan Irak Kürt- leri'nin. fıkir özgürlüğünü ortadan kaldırmaya yönelik her rürlü gırişıme karşı olduk- lannı belirttiler. PKK. geçtiğımiz günlerde yayımladığı bildirilerde, KDP'nin TSK ile bırlikte PKK'ya karşı ortak operas- yon yürüttüğünü ve bu operas- yonlarda çok sayıda KDP peşmergesinin PKK tarafın- dan öldürüldüğünü iddia et- mişti. Bildirilerde, KDP'nin Türkiye'den 13 milyon dolar resmi yardım aldığı da ileri sü- rülmüştü. Cumhuriyet'e bilgi veren KDP kaynaklan, PKK'nın. Türkiye'nin Kuzey Irak'a yö- nelik olarak 13.5 milyon dolar- hk insani yardımı KDP'ye ve- rilen para olarak göstermeye çabştığını vurguluyorlar. KDP yetkilileri. PKK'nın son günlerde kendilerine yöne- lik başlattığı yıpratma kam- panyasının asıl nedeninin, PKK'nın geçen yıl Kuzey Irak'taki yerel yönetimle yap- tığı anlaşmalan ihlal etmesi sonucu aldıklan tepkiler oldu- ğu yorumunu yapıyorlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle