Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18EKİM1993 PAZARTESİ CUMHURİYET2 SAYFA
KULTUR
Tam 30 yıl önce ölen 'Kaldınm Serçesi' Edith Piaf, bir konser ve yaşamını anlatan müzikli oyunla anıldı
'Şarkılanm aldım, kalbim, ruhumdu'
Kûhûr Servisi - Tam 30 yıl önce 11
ekım tanhinde hayata gözlerini yu-
man "Kaldınm Sa-çesT Edhh Piaf,
Fransa'da Eyfel Kulesi'nde adma ger-
çekleştırilen bir havaı fışek gösterisı,
Nevv York'da bir "Edith Piafdan
Şarkılar" konsen ve Londra'da ya-
şamını anlatan bir müzikli oyunun
sahnelenmesiyle anıldı.
"Siyahlar giymiş çirkin ve sahipsiz
bir yaraûğın ne çekıcüigi olabflir" dıye
soruyor Pam Gems'in bu oyunundaki
kahramanlar. Ölümünün üzerinden
30 yıl geçtikten sonra bile tüm dünya-
da çekiciliğini koruyan Piaf için bu so-
runun cevabı hala bulunabilmiş değil.
Yalanı, ihaneti ve cinayeti hepsini biz-
zat kendisi yaşamışçasma içten söyle-
yen bu kara giysıli kara nihlu kadın
neden bizleri büyülüyor?
IBir sirk akrobatının
18.gayrimeşru çocuğu
Piaf, 1915 Aralığı'nda Edilh Gassioo
adıyla dünyaya geldi. Babası Louise
Gassioa bir sirk akrobatıydı ve Edith
onun 18. gayrimeşru çocuğuydu. Piaf,
her zaman bir polis arabasında doğ-
duğunu iddıa etmişti. Onun anlattığı-
na göre annesi hastaneye yayan ola-
rak gitmeye çahşırken bir polis onu
arabasına almış ve yolda kendisi doğ-
muştu. Ancak hastane kayitlanna
bakılırsa, polis arabası doğumdan
önce yetişmişti hastaneye. Piafın ya-
şadıği ilk darbe sirkte calışan annesi-
nın onu iki yaşmda terk edip gitmesi
oldu. Belki de ihanet eden kansını öl-
düren sirk palyaçosunun hikayesini
anlatan "Bravo Pour Le Cİown"
şarkısınm bu denlı duygu yoğunlu-
ğuyla söylemesinin altmda da bu yatı-
yordu. Piaf önce annesinin sonra da
bir genelev işleticisi olan ba-
baannesinin yarunda büyüdü.
Genç Piafın ilk aşkı bir peze-
venkti ancak kısacik boyu, şe-
kılsiz vücudu ve gösterişsiz giy-
silerinın yanısıra güzel sesi ilk
aşkının onu fahişeliğe itmesini
engelledi. Bunun yerine sokak
başlannda Fransız Milli Marşı
La Marseillaise'i söyleyıp di-
lenmeye başladı. 16 yaşındav-
ken "Küçûk Louıs" olarak anı-
lan bir hırsız ve kurye ile tanıştı.
Birlikte yaşamaya başladılar
Kısa süre sonra Marcelle adını
verdiklen çocuklan doğdu.
Marcelle iki yaşmda menenjit-
ten öldüğûnde, Piaf onu çoktan
başkalanrun bakımına terk et-
mıştı. Piafın suçluluk komp-
leksıyle andığı ikinci darbe de
bu oldu.
I'Birserçegibi
doğdu../
!*•- 1935 yılında yme bir sokak
•başında' Jean tSnofr'm "Bir
serçe gibi doğdu / bir serçe gibi
yaşadı / ve bir serçe gibi ölecek"
şarkısını söylerken. mafya b-
derlerinden Louis Leplee'nin il-
gısini çekti. Leplee onu gece ku-
lüplerinden birinde işe aldı ve
ona bır sahne adı buldu: "La Mome
Piaf"- Küçük Serçe. Laplee'nin tek şarü
vardı: Sokakta söylediğı gibi sahnede
okuyacaktı. Piafın o sıralarda gece giy-
sisı bile yoktu. Kestane renginde bır
etek. san bluz, kasket ve kırmızı bir fu-
lardan oluşan kostümüyle sahneye çıkan
Piaf. daha sonraki yıllarda siyaha yöne-
lecekti.
Bir yıl sonra Laplee bır cinayete kur-
ban gitti ve Piaf şüpheliler listesinin en
başında yer aldı. Cinayet hiç bir zaman
Edith Piaf: "Erkekler, onlan ne kadar sevmiş olursam olayun hep 'ötekilerdi' Şarkılanm ise bendim, bedenim, carum, kanım, aklım, kalbim, nıhumdular "
rir gibi sevgili değiştiriyordu. Di-
etrich anılannda o dönemi şöyle
anlatıyor:
"Dehşete düşmüştüm. Yavaş
yavaş inrihar ediyordu sanki. Bir
kerede üç se>gilisi birden oluyordu.
Ne y aptığının farkında bile değildh
Sürekli duygulanyla meşguldü.
Tüm evreni ya da sadece iki kişiyi
ele geçirme tutkusuyla yanıp hıtu-
şuyordu. Kınlgan kücük bir kuştu
ama aynı zamanda bir şirretti.
Hırsuu. gmensizlik duvgusu ve çir-
kinliğini kapatmak için kullanı-
vordu."
IŞarkılan da yaşamını
ortaya koyuyordu
Şarkılan da >aşamını ve duy-
gusal fırtınalannı ortaya koyu-
yordu. "Les Amants d'un Jour"
da kendini ucuz bir otelde bar-
daklan silerken içen giren aşıkla-
ra kıskançlıkla bakarken betimli-
yör. Ancak aşıklar sabah odalan-
nda ölü bulunuyorlar ve birlikte
ıntıhar ettikleri anlaşıliyor.
"Les Flons-Flons dû Ball" da
sevgılısi onu terk edince ölen bir
kadın betimleniyor, "La Chan-
son de Catherine" de sevgilisınin
intihar ettiğini öğrendiğinde ken-
1963'ün 10 EkimPnde 47 yaşmda, alkol ve uyuşrurucu bağımlılığından ötürü kara-
ciger yetmezliğinden ölen Piaf. ardında 1940'tan baslayarak çoğunluğunun sözleri-
ni \e bestesini yaptığı 80'c yakın şarkı bıraktı. (194Tde Hev» York'ta, soida.)
çözûmlenemedi ancak bu yıllar, Piafın
yoksul ınsanlann şiddet dol'u mutsuz ya-
şamlannı anlatan şarkılar söylemesine
iiham oldu.
IYediği darbelcrin en
şiddetlisi Carden'in ölümü
Neyse ki Leplee ölmeden önce, Mau-
rice Chevalier onu gece kulübûnde dinle-
mişti ve radyo programına çıkmasına ve
ilk albümünü doldurmasına ön ayak
oldu. tkinci Dünya Savaşı sırasında Piaf
ikili oynadı. Hem Paris'tekı Alman as-
kerleri için şarkı söylüyor. hem de topla-
ma kamplanna gidip resimlerini çektiri-
yor ve bunlann serbest bırakılması için
mücadele ediyordu.
buluşmak için bindiği uçağın düşmesi
sonucu ölünce Piaf bundan kendini so-
rumlu tuttu. Carden'in ölümü Piafın ye-
diği darbelerin en şiddetlisi oldu. 10 yıl
süren korkunç bir bunalıma girdi. An-
1947 yılında Amerika'ya giden Piaf cak en güzel şarkılan da yine budönem-
burada Mariene Dietrich ile yakın bir de ortaya çıktı.
dostluk kurdu. Amerika'da orta siklet
dünya şampiyonu boksör Marcd Cer-
dan'la fırtınaü bir ilişkiye girdi. Cerdan,
Jake La Motta'ya yenildiğinde herkes
suçu Piafa yükledı. Ve Cerdan, Piafla
Bu 10 yıl boyunca aşın hız yüzünden
araba kazalan, beş ametiyatın ardından
acıyı dindirmek uzere başladığı ve bir
daha bırakamadığı morfm ve alkolizmle
boğuştu. Aynı zamanda mendil değişti-
Sanatçı ve eleştirmenler Interstar'm heykellere yönelik yayınına tepki gösterdi
Medya savaşından sanatda naâbini aldı
Kültür Servisi - tnterstar televizyo-
nunun İstanbul Büyükşehir Belediye-
si'nı. bütçesıni çöpleri toplatmak yeri-
ne. ''anlamsız" heykeller yaptırmaya
harcamakla suçlayan haberi, sanatçı-
lardan büyıik tepki aldı.
Plastik Sanatlar Derneği Başkanı
HüsamettİB Koçan, tstanbul'a 10 hey-
kel yerleştirme projesine hem müda-
hil. hem de jüri üyesi olarak katkıda
bulunduğunu anımsatarak. projenin
amaanın Türkiye'de yanlış oluşmuş
heykei ve anıt anlayışırun ötesine ge-
çerek, çağdaş sanatın önünü açmak
çlduğunu belirtti. Bu projjeye karşı
İnterstar'ın geliştirdiği tepkiyi çağdışı
olarak nitelendiren Koçan, "Kent ya-
şamını çilej e dönüştüren anlaytş ve uy-
gulamaların sebebi insana çağdaş kül-
tür \e sanatın ulaşmasını engeUeyen
düşüncelerdir. Kent sonınlanna sa-
natın değil, sanatsız ve kültürsüz yak-
laşımlaruı yol açtığını görmemiz ge-
rekir. Bunlan çağdışı sapmalar olarak
değerlendiriyor ve bu tür tepki me-
raklılarını sanatçı kamuoyu adma
uyanyonım" dedı.
IÇöpIerle sanatın ne gibi
bir bağlantısı olabilir?
PSD tkinci Başkanı Handan Börü-
teçene, ya>inlannda sanata hıç bir bı-
çimde yer ayırmayan lnterstar tele-
vizyonu sayesinde, düzeysiz ve içerik-
siz medya savaşından sanatın da nasi-
bini aldığını söyledi.
İnierstar'm vatandaşın son derece
haklı bir şikayetini heykellerle bağ-
daştırmak gibi bir düzeysizlik göster-
diğini belırten Börtûçene "Dûşü-
nüyonım da çöplerle sanatın ne gibi bir
bağlantısı olabilir? Tanrım, dünyayı
böyle mi algdıyorlar? " dedi.
İstanbul'a yerleştırilen 10 heykelin
seçimınde jüri üyeliğı yapan sanat
eleştırmeni Beral Madra, Türkiye'de
önemli bir sanat üretimi olduğunu ve
bunu hiç bir medyanın durdura-
mayacağını belirterek, "Yöoetimler
gelir geçer, medyalar kurulur bozulur,
yorumcular görülür, göriUmez olur
ama tüm dünya biliyor ki sanat en
kalıcı olgudur" dedi. İnterstar'ın son
derece bilgisiz ve hiç bir anlam taşı-
mayan karşılaştırmasınm geçersiz ol-
duğunu söyleyen Madra, "Bu kent,
çağlar boyunca yapılmış sanat yapıt-
lanyla doludur, çağrnıızın sanat yapı-
tlanyla da dolmasının kimse önüne ge-
çemez" görüşünü dıle getirdi.
Ressam Bedri Baykam, İnterstar-
ın, Sıvas olaylannda parçalanan Pir
Sultan Heykeli'nin yenıden yapı-
lmasını halk istemiyor bıçiminde bir
yorum-rörx>rtaj yaptığını anımsata-
rak şimdi de örnek bir girişimi aşağı-
lamaya kalküğını söyleaı.
Dört beş kişiden görüş ahnıp, refe-
randum yapılmış gibi sunulmasıru
medyatik bir aldatmaca olarak değer-
lendiren Baykam, şunlan söyledi:
"Bunlar, çağdaşlık karşıtı bağnaz dü-
şünceleri savunmak için kullanıldığı-
nda, ortav a çok tehlikeli bir tablo çıkı-
yor. tnterstar yöneticilerini laikliğe,
çağdaş sanata ve özgür düşûnceye
karşı dikkatü oünaya çağırmayı bir
yurttaşlık görevi say lyonım" dedi.
PSD Genel Sekreteri Gülsüm Kara-
mustafa. İstanbul'a büyük bir katkı
olan heykei uygulamasının bir tele-
vizyon tarafından spekülatif amaçla
çok çirkin bir biçimde degerlendiril-
mesini kınadığmı belirterek, "Zaten
kendi içinde mücadeleleri olan ve zorla
elde ettiği kendi alanını korumaya çalı-
şan sanatın bu gibi spekülasyonlara
alet edilmemesini diliyorum'* dedi.
Heykeltraş Şeyma Reisoğlu N'alça ise
İnterstar'ın son derece ıçtenlıksız ve
tüm etik kurallannı tersyüz eden
yayın politikasma şimdi de sanaü alet
ettiğini belirtti. Çöp sorunuyla sa-
natın ilgisizliğinin ortada olduğunu
söyleyen Nalça," Bunu medyanın yüz-
karası olarak görüyor ve şiddetk kmı-
yorum" dedi.
Grafik tasanmcı Bülent Erkmen ise
Star'ın yayın anlayışıyla Sıvas olay-
lannın aynı paralelde olduğunu
çünkü değerlen yaktığını söyledi.
"Bosna-Hersek'te savaş var ve geç-
tiğimiz yaz Bosna. Edinburg Festiva-
li'ne iki tiyatro grubu\la katıldı. Uysa
bu TV kanalına göre çöplerin toplan-
madığı bir kentte tiyatro yapılmamalı,
sergi açdmamalı" diyen Erkmen.
İstanbul Beledıyesi'ni çöp sorunu yü-
zünden eleştınldığını. kente ka-
zandınlan sanat yapıtlan nedeniyle
de kutladığını belirtti.
'Leyla Gencer'e Saygı Geceâ'Kültür ServisiÜnlü opera sanatçımız Leyla Gencer için bugün saat
20.00'de Atatürk Kültür Merkezi'nde "Leyla Gencer'e Saygı Gecesi"
düzenleniyor. İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin Türk Opera sanatının
oluşumuna katkıda bulunmuş, bugünlere taşınmasında emeği geçmiş,
Türk opera sanatçısının adını dünyaya duyurmuş değerli opera
sanatçılan için düzenlemeyi amaçladığı gecelerin ılkinde devlet sanatçısı
Leyla Gencer'in yaşamından ve yorumlanndan çeşitli kesitler
aktanlacak. İstanbul doğumlu uluslararası düzeyde üne kavuşan opera
sanatçımız Leyla Gencer, İstanbul Belediye Konservatuvan'nı bitirdi.
Tiyatro, bale ve arkeolojı ile ilgilenen Gencer, ünlü ses eğitmenleri FJvira
de Higaldo ve Glannina A. Lombardi'den özel şan derslen aldı. 1953
yılında Milano'da La Scala'da solist olarak sahneye çıkan sanatçi, ünlü
yönetmen ve ses eğitmeni Tullio Serafın'le çalıştı.
Münih ve Viyana Devlet Operalan'nda, San Fransisco, Roma ve
Venedik Operalan'nda sahneye çıkan sanatçı Londra'da Albert
Hall'de, Nevv York'da Carnegie Hall'de konserler verdi. Çok geniş bir
repcrtuvan olan sanatçı, özellikle Donizetti, Bellini, Pucdni ve Verdi
operalanndaki yorumuyla övgü kazandı. Unutulan ya da çok az
sergılenen yapıtlan yeniden opera repertuvanna kazandırmasıyla ünlü
sanatçı 30'a yakın uluslararası ödülün sahibi. ZeynepOral ve HaMım
Dormen'in birlikte sunacağı geceye tenor Erol Uras, devlet sanatçısı
bariton Mete Uğur ve devlet sanatçısı bas Ayfaan Baran solist olarak,
devlet sanatçısı Aydın Gün, eleştirmen yazar Fanık Yener. İstanbul
Devlet Opera ve Balesi müdür ve genel sanat yönetmeni Yekta Kara
konuşmacı olarak katılacak.
dini boğmaya karar veren bir kadına dö-
nüşüyor ve "Les Blouses Blanches" de
bir akıl hastanesi anlatılıyor.
1960 yılında insanlar Paris Olympıa
Tiyatrosu'nu sahnede düşüp öldüğüne
tanık olmak için doldurmaya başladılar.
Ancak o morfınden şeffaflaşmış gözleri,
beyazlamaya ve seyrelmeye başlamış
saçlan, romatizmadan çarpılmış ama tı-
rnaklan özenle kızıla boyanmış elleriyle
havayı döverek şarkı söylemesini sür-
dürdü.
1962 yılında Piaf, kendisinden 20 yaş
küçük bır şarkıcı ada>n kuaför olan Theo
Sarapo ile evlendı.
lötü bir sonla biten
biten, basit bir şarkı
bile Edith Piafın
kişiliğinde bir anlam
kazanabiliyordu.
Bu etki gücü bugün
bile tüm dünyada
sanatçının güncelliğini
. ve evrenselliğini
korumasmı
sağlıyor.
1863'ün 10Ekımi'nde47yaşında,
Fransa'nın güneyindeki evinde alkol ve
uyuşturucu bağımlılığının neden olduğu
karaciğer yetmezliğinden öldü. Ancak
her zaman Pans'tekı Pere-Lachaıse me-
zarlığına gömülmek istediğinden. arka-
daşlan bir ambülans kiralayıp onu Pa-
ns'e getirdiler ve ölümünü bir gün sonra
burada açıkladıiar. Cenazede 15 bin
hayranı ardından gözyaşlan döküyor-
du. Ardında 1940-63 yıllan arasında
80'e yakın şarkı bıraktı. Bu şarkılann ço-
ğunun hem sözlerini hem de bestesini
yaptı.
Genel olarak basit ve sade cümleler
tercih eden Piaf. kimı zaman uç noktala-
ra da giderdi. "Tanrı birbirierini sevenleri
biraraya getiriyor" sözleri kilise tarafı-
ndan tepkiyle karşılanmıştı. Kötü bir
sonla biten. basit bir şarkı bile Edith Pi-
afın kişiliğinde bır anlam kazanabiliyor-
du. Bu etki gücü bugün bile tüm dünya-
da sanatçının güncelliğini ve evrenseliği-
ni korumasını sağlıyor.
Arjantin'den Japonya'ya Piaf dinleni-
yor. "Piaf, Arjantin'de doğmuş olsaydı,
tangomın en iyi şarkıcılarından biri oİur-
du" diyor gazeteci ve tango uzmanı Car-
losGardeL
Gerçekten de yoksul geçmişi, trajik
yaşamı, fırtınalı aşklan langonun felse-
fesine tam anlamıyla oturuyordu.
"Şarkılanm, şarkılanm hakkında ne
söyleyebilirim? Erkekler, onlan ne kadar
sevmiş olursam olayım hep 'ötekilerdi'
Şarkılanm ise bendim, bedenim, canım,
kanım. aklım, kalbim, ruhumdular'" dıye
özetliyor Piaf anılannda şarkılannın
onun için ıfade ettiği anlamı.
Marmara ÜniversitesVnde bir
otomobil üretüdi
Kültür Servisi - Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fa-
kültesi Endüstri Ürünleri Tasanmı öğrencilerinin, ta-
sanmını ve monotipini gerçekleşürdıği otomobil, Düşün
Kulübü üyelerinin "Birlikte!" slogaruyla düzenledıkleri et-
kinlıkte sergilenecek. Etkinlikteçeşitli happeningleri içeren
sergiler ve müzik dinletileri yer alacak. Düşün Kulübü üye-
si öğrencilerin kendi olanaklanyla düzenledikleri ve bu et-
kinlik. 80 sonrası akademik, sanatsal tasanma ve ürctime
yönelik ilk etkinlik oluyor. Tüm İstanbullulara acık olan
bu etkinlik, 22 Ekim 1993 tarihinde saat 14.00'de Aaba-
dem binasının konferans ve sergi salonunda yapılacak.
Tekel 7. Resim Yanşma Sergisi
Bursa'da
Kültür Servisi - Tekel'in "Doğa" konulu 7. Geleneksel
Resim Yanşması'nda ödül alan ve sergilenmeye değer
görülen yapıtlar, 15-30 Ekim 1993 tarihlerinde Bursa
Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde sergileniyor. Altan
Çelem'in "Pastoral Geçit", Ergin Çavuşoğlu'nun
"Kompozisyon" ve Ragıp Toklucu'nun "SonJar
Dizısinden; Son Bakış" adlı tablolan ile ödül aldığı
yanşma sergisinde 42 yapıt yer ahyor. Yanşma sergisi, 15
Ekim 1993günü 18.30-20.30 saatleri arasında yapılacak
bir kokteyl ile açıldı. Tekel, daha önceki yıllarda
• düzenlenen yanşma sergilerini de Bursah sanatseverlerin
hizmetine sunmuştu.
Karşıyaka'da Zübeyde Hanım
Kültür Merkezi
İZMİR (AA) - Karşıyaka Belediye Başkanı Cihan Türsen,
MimarlarOdası'ndadüzenledıği basın toplanüsmda,
Zübeyde Hanım Kültür Merkezi'nin Bostanh'da inşaa
edileceğini, 11 bin 312 metrekare üzerine yapılacak olan
Kültür Merkezi'nin 60 milyar liraya mal olacağını
belirterek şunlan söyledi: "MimarlarOdası ile
çalışmalanmızj tamamladık ve bir proje yanşması açtık.
Birinci gelecek olan projeye 150 milyon, ikinci projeye 120
milyon, üçüncü gelecek olan projeye ise 80 milyon lira ödül
verilecek." Bostanh'da Mavişehirbölgesinde yapılacak
olan kültür merkezinin arsası Emlak Bankası tarafından
verildiğini ifade eden Türsen. şöyle dedi: "Kültür
Bakanlığı'ndan gelecek olan parayla 25 milyarlık bir öz
kaynağımız var. Kültür merkezinin temelini 1994yılı
Şubat ayında atacağu ve 2 yılda da bitirilmesi
öngörülüyor. Zübeyde Hanım Kültür Merkezi
bünyesinde, 600 kışılik tiy atro salonu, 800 kişilik kongre ve
konferans salonu, 300 kişilik çok amaçlı ve nikah
hizmeü'nin de verilebileceği bir salon. sergi salonlan, büyük
bir kütüphane, kültür ve sanat ürünleri satış birimleri,
sanatsal çalışma mekanlan, kafeteryalar ve 100 araçlık bir
otopark bulunacak. öte yandan, proje yanşmasının
jürisinde, Orhan Erdil, Örcan Gündüz, Baran İdil. Doğan
Tekeli ve Ergun Unaran bulunuyor.
i
Adam*dan karikatür albümleri
Kültür Servisi - Adam Yayınalık tarafından yayımlanan,
"Gelışim Sürecinde Türk Karikatürü" dizisi, yeni çıkan üç
kitapla tamamlandı. Turgut Çe\iker tarafından
hazırlanan dızinin son üç kitabı. Ahmet Rıfkı'nın "Karşı",
Ramiz Gökçe'nin "Gir Kajjanıyorum" ve Sedat
Simavi'nin "Paramparça" adlı albümleri. 1981 -83 yıllan
arasında yazılan dizi. eylül 1989'da yayımlanmaya
başlandı. Dizi. Tanzimat ve İstibdat dönemi. Meşrutiyet
dönemi ve Kurtuluş Savaşı bölümlerinden oluşuyor.
Toplam 13 albümden oluşan dizi, kendi alanında
yayımlanrruş ilk karikatür tarihi çahşması nıteliğinde ve
üzerinde hiç durulmamış, bir bilinmezlik içinde olan
Tanzimat dönemi karikatürünü ilk kez kapsamlı olarak
gün ışığına çıkanyor. "Gelişim Sürecinde Türk
Karikatürü", hem modern Türk karikatürünün
doğuşunu. hem de önemli bir tanhsel dönemi karikatür
sanatının penceresinden günümüz kültür ortamına
taşımayı amaçhyor.
Erksan sinema onur ödülünü
reddetti
Kültür Servisi - Yönetmen Metin Erksan Uluslararası
İstanbul Film Festivali daruşma kurulu tarafından
kendisine verilmesi kararlaşunlan "Sinema Onur
Ödülü"nü kabul etmedi. Atilla Dorsay, Şakir Eczacıbaşı.
Onat Kutlar, Vecdi Sayar ve Atıf Yılmaz'dan oluşan sanat
ve teknik danışma kurulu. 1987'den buyana Türk
sinemasına emek veren ve ulusal sinemanın gclişmesine
katkıda bulunan sinemaalara verdiği ödülü 1994 yılında
Metin Erksan'a vermeyi kararlaştırmıştı. Metin Erksan'ın.
ödül reddetme konusunda herhangi bir gerekçe
göstermediği bildirildi. Sinema Onur Ödülü daha önce
Lütfı Ö.Akad (1987). Bedia M uvahhit (1988). Nijat özön
(1989), Hürrem Erman (1990), Atıf Yılmaz (1991). Gani
Turanh (1992) ve Sezer Sezin'e (1993) verilmişti.
'Narkozun EteklerVnde aşk
ATİNA (AA) - Rodoslu Türk şair Süleyman Alayau'nın
"Narkozun Etekleri" (Kraspeda Narkosis) isimb Yunanca
şiirlerinden oluşan ikinci kitabı çıktı. 32 yaşındaki genç
Türk şairinin, çevre felaketi, Körfez Savaşı. Doğu
Bloku'nun çökmesi ve aşk konulannın yer aldığı kıtap altı
ayn bölümden oluşuyor. Kitaptaki eserler arasında, şairin
Patnos, Girit, İstanköy adalan ve Bergama'da gördüğü
manzaralardan etkilenerek yazdığı şiirler de bulunuyor. İlk
kitabı "Kaybolan Işık" birkaç yıl önce piyasaya sürülen
Alayalı, geçen yıl mayıs avmda İstanbul'da yapılan Abdi
İpekçi Banş ve Dostluk ödülü törenlerine katılarak
haberleşme ödülünü almıştı. Rodos Adası'nın merkezinde,
kardeşi ile birlikte bir kuyumcu dükkanı bulunan
Süleyman Alayalı, Türk-Yunan ilişkilerinin günün birinde
düzeleceğınden ümitli olduğunu söyledi. Alayalı,
"Gençlere güveniyorum. Devletler düzeyindeki ilişkilerin
düzelmesinin zor olduğunun bilincindeyim. Ancak her
şeyin iyiye gideceğine ınanıyorum" dedi. Alanya kökenli
olduğunu ve İstanbul'u ilk kez 12 yaşmda iken gördüğunü
belirten Alayalı, kitabının Türkçe'ye çevrilmesini çok
arzuladığını söyledi. Alayalı, Türk-Yunan ilişkilerini konu
aldığı üçüncü kitabının hazırlık aşamasında bulunduğunu
da sözlerineekledi.