23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 EKJM1993 PAZARTESİ 12 DIZIYAZI Cumhuriyet'in başkenti: N K A R A Ankara 'nın başkent oluşuna karşı Batılılaryediyıl kadar direnmişlerdir. Bu direnişin arkasında boş bekleniilerden başka siyasalamaçlar da vardı. Özellikleİngilizler,Ankara'nın "geçicibaşkent" olduğu, eninde sonımda başkenün tekrar İstanbul'a taşmacağı havasımyaratmak; böylecegenç Türkiye Cumhuriyeîi'niyıpratmak, Türkiye'desaltanat özlemlerini canlı tutmak istemişlerdir. POLTTIKA VE OTESI Mustafa Kemal, AmerikaBirleşik Devletleri Büyükelçisine numune çiftliklerini gezdirirken. îlginçbir çay partisi-6- Ankara'ya karşı direnişin kınlması, yabancı el- çiliklerin başkente taşmmalan bakımından 1927 yılı bir dönüm noktası olmuştur. Yabancı elçilik- lerle günlük işlenn yüriitülmesine yardımcı olan İstanbul'daki dışışleri bürosu fıilen kaldınlrruşür. Elçilikler arük bütün işleri Ankara"da görürler. Türkiye'deki yeni tngiliz Büyükelçisi George Clerk, 1927de yıllık raporunu Londra'ya gönde- rirken şunlan yaayor: "Kordiplomariği, Ankara'da oturanlar, İstan- bul'da oturanlar di\e ikive ayırmanın artık hiç ge- reği kaltnadı. Böyİe bir ayrım, boş yere zihinleri kanştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Ankara'da elçilik ve bûyükelçilik binaları yaptmında ve başkente temelîi jerlesme hareke- tinde sürekli bir ilerleme sar... Almanva Büvükel- çiliği için Ankara'da >apılmakta olan irili ufaklı yedi bina hızla ilerliyor. Polonja Elçiu'ği binası ya- vaş yavaş tamamlanıyor. Fransa ve Amerika Bü- yükelçilikleri, bina yapmak üzere (Ankara'da) arsa almaya ugraşıyor- lar. Romanya, Avusturya elçih'kleri ve daha birçok elçilik Ankara'da ev kiraladılar. İstanbul'daki elçiler artık daha sık Ankara') a gidhorlar. Genel olarak, başkente taşııuna eğîlimi gittikçe artıyor.'" Ankara. savaşı kazanmıştır! İtalya, Ankara'ya geliyor 1928 yılına girilirken başkent An^ kara'ya karşı direniş kınlmış. "direniş cenhesr* çökmüştür. Yalnız direnişçi "üç si!ahşÖr"ün. yani fngiltere. Fran- sa ve İtalya'nın tutumlan merak ko- nusuydu. Dünya savaşının İtilaf dev- letleri. mütareke dönemınde Türk topraklannın ışgalcileri olan; Lozan'- da Türkiye'ye kök söktüren bu üç eski düşman. yeni Türkiye'nin baş- kentine karşı direnişe de elebaşıhk ediyorlardı. Çok geçmeden bu "üç büyükler" arasında da parçalanma görüldü. Or- tadirek bel verdi. ttalya. Ankara'da zaten bir arsa edınmişti. 1928 yılında para da buldu ve Ankara'da bûyükel- çilik binası yapmaya karar verdi. în- giltere. bu haberi duyar duymaz oyunbozan İtalya'ya soru yönelttı. Roma'dakı İngiliz Büyükelçisi Sir R.Graham, sonrasını Londra'ya şöyle raporetti:. 'Ankara'da İtalya Büyükelçiliği kurulması konusunda bu sabah Sig- nor Grandi'ye soru >önelttim. Signor Grandi, size gereken bütün açıklama- da bulunması için Londra'daki İtal- yan Büjükelçisi'ne talimat verdiğini söyledi. İtalya Dışişleri Bakanlığı, bu- günkü durumun böyle devam edeme- yeceği düşuncesindedir. İstanbul'daki bûyükelçilik aracılığıyla Ankara hü- kümetiyle hiçbir iş görülemiyor. Oysa Ankara'da oturan müsteşar aracılığıyla epeyce iş başanlıyor. Bu- nun sonucu olarak, Ankara'daki müsteşar ile Roma'daki Dışişleri Ba- kanlığı arasında doğrudan yaztşma- lar başlıyor ve İstanbul'daki büyükel- çilik devre dışı katıyor. İtalya hükii- meti, Türkiye'deki büyükelçisine, 'tstanbul'daki büyükelçi" yerine,' An- kara'daki büyükelçi" adını vermeyi uygun gördü. Ankara'daki büyükel- çiye uygun bir ikametgâh binası yapımı için Maliye Bakanlığrndan 20 milyon liret kredi sağlandı." İtalya. Ingiltere'den kopmuştur. Görmüştür ki, İstanbul'da oturarak Ankara'da iş görmek olmuyor. 01- mayacak. Ankara'yı boykot etmenin yanlışlığı anlaşılmıştır. ftalya. An- kara'da bûyükelçilik açmaya ve bû- yükelçilik binası yapmaya İcarar ver- miştir. Bu, "direniş cephesi"nin içten çöküşüdür. 1928 yılında Türkiye'ye Kont de Chambrun adlı yeni bir Fransız büyükelçisi atandı. Yeni bü- yükelçi Temmuz 1928'de İslanbul'a geldi. Fransız büyükelçileri hâlâ İstanbul'da oturuyorlar, ancak arada sırada Ankara'ya ziyarette bulunuyorlardı. Atatürk, güven mektuplannı sunmak için An- kara'ya gelen Batıh büyükelçileri genellikle bek- letmeden kabul ediyordu. Büyûkelçiler hemen gü- ven mektuplannı sunuyor ve Türkıye'de resmen göreve başhyorlardı. Bu defa öyle olmadı. Atatürk, yaz tatilini geçirmek için İstanbul'a gitmişti. Yeni Fransız Büyükelçisi bunu bir fırsat bildi ve güven mektubunu Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal'e İstanbul'da sunuvermeyi teklif etti. Pek beklemediğı kesin bir ret cevabıyla karşı- laştı. Fransızlar, şaşınp kaldılar. Fransa hükümeti, Paris'teki Türk Büyükelçısi Fethi Beyi (Okyar) sıkıştırdı. Ankara'yı harekete geçirmesıni istedi. Fransa Büyükelçisi bir an önce güven mektubunu sunup göreve başlamahydı. Türkiye ile Fransa arasında birçok önemli sorun vardı. Suriye sının gibi. Yalnız çözüm bekleyen ış- ler bakımından değil. Fransa'nın prestiji bakımı- ndan da yeni büyükelçi hemen güven mektubunu sunmalıydı. Fransa gibı bir büyük devletin büyü- kelçisi hiç böyle bekletilir miydi? Ama işte bekleti- liyordu. Kont de Chambrun aylarca bekledı. An- cak Atatürk tatilini bitirip Ankara'ya döndükten sonra güven mektubunu başkentte sunabildi. Bu iş. Türkiye ile Fransa arasında önemlice bir olay ve aynı zamanda Fransızlara küçük bir ders oldu. İngiliz Büyükelçisi Clerk. olayı Londra'ya rapor ederken. "Gazi Ankara'dan başka herhan- gi bir yerde büyükelçilerin ve elcüerin varlığını se- batla reddediyor... (rjunu) açıkça anlatmış oldu" dıye yazdı. Atatürk. Fransızlara şu yolda bir "mesaj" ilet- miş oldu. "İstanbul. başkent değiklir; bir vilavet merkezi- dir. Türkiye'de görevli bir yabana elçi, başkent olmayan bir vilavet merkezinde sürekli oturamaz, burada güven mektubunu sunamaz. Ancak baş- kentte sürekli oturur. Türkiye, başkent dtşında ğildi. Daha 1925 yılında İngılız BüyükelçİM Lind- say, "İstanbul'dan iş görmek, bir eli bağlı olarak bokJs yapmak gibidir" dıyordu. Türkıye'dekı yeni İngiliz Büyükelçisi Clerk de Ankara'ya karşı daha olumluydu. "Ankara geçici başkenttir" gibi yanıltıcı hükümlere raporlannda artık yer vermi- yordu. Ankara'nm daimi başkent olduğunu kavrama- ya başlamışü. Ne var ki. İngiltere, Ankara'yı baş- kent olarak tanımayacağını ilan etmiş bulunuyor- du. Şimdi bu yeminini bozamıyor, sözünden dönemiyordu. Atatürk, 1928 yılında Fransa'ya verdiği an- lamlı dersten sonra. 1929 yılında da İngiltere'ye yeminini bozdurmak için ince bir taktık uyguladı: İngiliz Büyükelçisi Clerk. İstanbul'da oturuyor ve İngiltere'nın miili günü demek olan kralın do- ğum yıldönümü resepsıyonlannı İstanbul'da veri- yordu. Bu önemh gün 3 hazirana rastlıyordu. Kralın doğum gününün Ankara'da değil de İstan- bul'da kutlanması. siyası anlam da taşıyordu Ankara'da, 19201i yıllarda 25 bin dolaylannda insan > aşarmış. 1927'de nüfus 74 bine çıkrnış. O günlerde, nüfus yoğun- luğu hektar başına 248 kişiymiş. Yaklaşık 70 yıl sonra, Başkent'in nüfusu 3 milyona yakın. 110 bin hektarın üzerinde de yerleşim alanına sahip. Boylesi bir kenti, 20Ö0 yılına taşımak.. Son dönemde Ankara'da yapılanlar bu amaca yönelik. oturan elçilerin varlığmı kabul edemez. Ankara, beş yıldan beri Türkiye'nin başkentidir. Fransa, beş yıdan beri Ankara'da bir bûyükelçilik binası yapabilir. büyükelçfliğini Ankara'ya taşıvabilirdi. Elçiler başkentte güven mektuplannı sunartar ve başkentte orururlar. Başka türlüsü düşünülemez, kabul edilemez..." Fransa. mesajı kavradı. Sonunda İstanbul'u bırakıp Ankara'da bûyükelçilik açmaya karar verdi. Yakup Kadri Bey'in (Karaosmanoğlu) bağırun üzerine Fransa Büyükelçiliği binası inşa edıldi. Fransız Büyükelçisi Kont de Chambrun burada oturdu. Atatürk'le dost oldu. Atatürk hakkında kitaplar da yazdı. Kont de Chambrun ile bırlikte Fransa'nın başkent Ankara'ya karşı di- renişi sona erdi. Atatürk'ün bir inceliği Fransa dahı Ankara'da bûyükelçilik açmaya karar verince. başkenti boykotta ayak direyen yalnız tngiltere kaldı. İngiltere, İstanbul'da otur- makla Ankara'da iş görülemeyeceğıni bilmez de- İngiltere. Türkiye'nin başkentinitanımıyorvehâlâ İstanbul'u payıtaht gibi görüyordu. Atatürk, İngiltere'nin bu ters tutumuna artık bir son verme zamanı geldiğini düşünmüş olmalı ki, Türkiye'- deki yabana misyon şeflerini 1 Haziran 1929 günü. Ankara'da, Çankaya'daki yeni köşkün bahçesinde garden-partiye çağjrdı. İngiliz Büyükelçisi iki ayağını bir pabuca sığdırmak zorunda kaldı. 1 haziranda Ankara'- daki davete katılınca, 3 haziranda İstanbul'da re- sepsiyon veremeyecekti. Atatürk'ün davetini geri çevirmeye de imkân yoktu. Çaresiz, o yıl kralın do- ğum günü resepsiyonunu Ankara'da yapmaya karar verdi. Büyükelçi Clerk şöyle diyor: "Bu davet (Atatürk'ün daveti) beni pek zor du- rumda bıraktı. Daveti reddetmek elbette imkânsı/dı. Daveti kabul etmek ise majestelerinin (kralın) doğum günlerini kutlamak için her 3 ha- ziran günü verdiğimiz geleneksel garden partimizi düzenlememe imkân bırakmıyordu. Çünkü 2 hazi- ran akşamı Ankara'dan ekspres tren yokru... Cumhurbaşkanrnuı partisinden erken aynlıp doğruca istasyona koşamazdım. Bunu göze al- mak. TürkJeri en duyaıiı yerlerinden rencide et- mek olurdu. İ Ikenin başkenti Ankara'va bundan daha açık savgLsızlık olamazdı. Bu durumda. istemeve istemeye, yıilardan beri sürdürdüğümüz uvgulamadan avrdmaja ve ma- jestelerinin doğum günü resepsiyonunu İstanbul yerine Ankara'da düzenlemeye karar verdim." Böylece. İngılız ınadı kınlmış. yeminı bozul- muştur. İngiliz Büyükelçisi Türkiye'nin başkenti- ni tanıyarak resmi davetini orada yapmak duru- munda kalmıştır. Aslında İngiliz Büyükelçisi, Atatürk sayesinde bir sıkıntıdan ve çıkmazdan kurtulmuştur. An- kara'daki bu ilk İngiliz millı resepsiyonu da çok başanlı geçmiştır. Büyükelçi Clerk bundan pek hoşnut kalmış vc daha da rahatlamıştır. Türk hü- kümeti de bu resepsiyonu "İngiltere'nin bir iyi ni- yet gösterisi'* olarak değerlendırmış ve hoşnuüuk- la karşılamışur. İlişkiler normale dönmüştür. Birkaç ay sonra İngiliz Büyükelçisi Clerk Lond- ra'ya şunlan yazar: "Ankara artık kesinlikk Türki- ye'nin başkentidir ve kordiplomatik buraya temelli olarak yerieşmekte- dir. fkametgâhlann elektrik, yol, su, gaz gibi maddi şartlan artık İstan- bul'daki kadar i\idir. hatta daha da iyidir. Tivatro, mü/ik. kitap, golf vs. yazık ki pek kıttır. Hayat pahalılığı da İstanbul'dakinden daha yiiksek- tir. Bununla birlikte Ankara artık Türkiye'de görevli misyonlann dai- mi evidir." Evet. Ankara'ya karşı Batılılann direnışi burada noktalanır. Tarih. Ocak 1930'dur. Sonsöz Ankara'nın başkent oluşuna karşı Batılılar yedı yıl kadar diren- mişlerdir. Bu direnişin arkasında boş beklentilerden başka siyasal amaçlar da vardı. Özellikle İngiliz- ler, Ankara'nın "geçici başkent" ol- duğu. eninde sonunda başkentin tekrar İstanbul'a taşınacağı ha- vasını yaratmak; böylece genç Tür- kiye Cumhuriyeti'nı yıpratmak, Türkiye'de saltanat özlemlerini canlı tutmak istemişlerdir. Saltanat diriltilince İstanbul payitaht yapıla- caktı. 1923-25 yıllannda Türkiye'- deki muhalefetle İngiliz diplomat- lan adeta ağızbirliği etmişler ve An- kara'ya saldırmışlardır. Batının haksız boykotu Başka devletler de tarıhte başkent değiştinnişlerdir. Örneğin Rusya'- nın başkenti vaktiyle Petersburg'- dan Moskova'ya, Hindistan'ın baş- kenti Calcutta'dan Yeni Delhi'ye Avustralya'nınki de Sydne>'den Camberra'ya taşınmıştır. Daha yakın zamanlarda Pakistan'ın baş- kenti Karaçi'den İslamabad'a. Bra- zilya'nın başkenti de Rio de Jenei- ro'dan yeni kurulan Brasilia'ya kaydınlmıştır. Bütün bu taşınma- larda oralardaki yabana elçilikler de bazı zorluklarla karşılaşrru- şlardır. Ama başka hiçbir devletin başkenti bizim Ankara gibi boykot edilmemışür. Batı'nın haksız boy- kotuna karşı Türkiye, Ankara için diplomaük bir savaş vermiştir. An- kara'nın başkent seçilmesi karan, doğru ve yerinde bir karardır. Yeni Türk devletine yeni bir başkent ge- rekliydi. Ankara, en elverişli ko- numdaydı. Yeni devletin politikası, stratejisi Anadolu'ya dönük ola- caktı. Başkentin de Anadolu'da kurulması gerekirdi. Başkent Ana- dolu'ya taşınınca, devletin ilgisi ve dikkati Anadolu'ya kaydınlmıştır. Ankara'nın gelişmesi öteki Anadolu şehirlenne örnek olmuştur. Başkent Ankara, çağdaş şehirci- lik hareketinin Anadolu'ya yayılmasında, kültür- den ekonomiye kadar birçok alanda Anadolu şe- hirlerine öncülük etmiştir. Ankara, başkent olarak 70 yılmı arkada bırakmıştır, ama yine de nispeten genç bir baş- kenttir. Hızlı ve sürekli bir gehştne içindedir. Bü- yük ve güzel bir metropol, yüzlerce. yıllık özenli emekle ortaya çıkar ve yerine oturur. Şehircilik bakımından Ankara henüz son sözünü söyleme- miştir. Biz, Ankara'yı seviyoruz. Başkentimiz gü- zeldir. Son olarak, Atatürk'ün, Genelkurmay Baş- kanlığı önünde Müdafaa Caddesi'nde mermere kazınmış şu sözlerini saygıyla anımsayalım: "Ankara, merkez-i hükümettir. (başkenttir) ve ebediyyen merkez-i hükümet kalacaktır." Başkent Ankara'nın 70. yılı kutlu olsun! Daha nice nice 70 vıllara! BİTTİ MEHMED KEMAL Zamanla Unutuluyor... Ülkemiz iki büyük bunalım karşısındadır Bunlardan birincisi ekonomik bunalımdır, ikincisi Güneydoğu olay- larıdır (terör). Hangi parti işbaşına gelse bu olaylarla başedemiyor. Biri sağda, öteki solda iki parti işbaşında- dır, gene sonuç alınamıyor. Ekonomik bunalım da terör de ağırlığını gösteriyor. 1960taaskeriyönetim işbaşınagelmişti.Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, kendini şöyle savunur: "... Demokrat Parti iktidan dönemınde iki kez devalü- asyon oldu. Bu kararlar uygulanmadan önce Başba- kan'la benim aramda bir sır gibi kaldı. Ne hükümet ne parti grubu bildi. Oysa devalüasyonlar dünyanın her ye- rinde yolsuzluk aracıdır. Yolsuzluk olayları yaratır. Oysa bizde en küçük bir yolsuzluk görülmedi. Demokrat Parti en büyük sınavını bu kararda verdi." "Bunlar dava dışıdır" der savcı. Fatin Rüştü Zorlu di- renir: "Bütün dedikodular, milyonluk mevduat, dış ülkelerde şatolar, hepsi sıfıra inmiştir. Bunların hepsi yalan, açık duruşması yapılabilir." Bugün hangi tencerenin kapağı açılsa içinden trilyon- luk yolsuzluklar çıkıyor. Ftejim. sistem, yönetim, yolsuz- luklar üstüne kurulmuştur. Siyasal güç bu yolsuzlukların üstesinden gelemiyor. Yönetim ve olaylar eldeki yasa- larla bunun karşısına çıkamıyor. Ittihatçılar döneminde de cumhuriyet döneminde de bu dönemlerin bir uzantısı olan Halk Partisi, Demokrat Parti döneminde de soygun, vurgun. talan, azgın bir canavar olmuştur. Çalan cana- vara yenik düşmüştür. Milyonla çalan mesned-i izzette serefraz Birkaç kuruş-u mürtekibin cay-i kürektir. Çalınan, çırpılan sayılar ne denli büyükse işin içinden o denli çıkılamıyor, hepsi birbirine karışıyor. Çalanlar, çaldıklarını bir ideolojik masa üstüne yatıra- rak daha da karmakarışık ediyorlar. Yunanistan buna çare bulmuştur. Mitsotakis'in sağ iktidan gitmiş, Andre- as Papandreu'nun sol iktidan gelmiştir. Sistem, olayla- rın üstüne gitmiş, dedikoduları gözardı etmiştir. Italya'da yolsuzluk olayları ele alınmış, ayrı bir mah- kemede yargı karşısına çıkarılmıştır. Her yolsuzluğun kendine özgü bir yargısı vardır. Çalanlar milyonla değil, milyarla, trilyonla götürmektedir. Gün geçtikçe, çalıp çır- pılanlar dilimizin dönmediği katrilyonlara doğru uzan- maktadır. Bunları sade yurttaş kaç sıfırla yazacağını bilememektedir. Çoğu siyasetçiler yıllarca önce, "Dilimiziçoksıfırlı ra- kamlar söylemeye alıştırmalıyız" demişlerdir. Bu da ayrıca bir uzağı görme değil midir? Kimi yöneticiler de, "Kendim için bir şey istiyorsam namerdim " diyerek, ge- lecekte oturacakları sandalyeleri peylemişlerdir. "Ken- dim için istiyorsam namerdim" sözleri kulaklarda çınlı- yor. Kimi zaman da, "Ben buyurdum, ben emir verdim" demişlerse de karakolda komiserin karşısına başkaları- nı çıkarmışlardır. Yassıada mahkemeleri karşısına çıkanlar, "Bir daha yassı kadayıf yemem" demişlerse de, sonradan unut- muşlar, kadayıfın cevizlisini yemişlerdir. Zamanla her şey unutuluyor. BULMACA SOLDANSAĞA: J 2 3 1/ Anadolu'da kullarulan dokuma tezgâhlannın en basit türüne ve bu tezgâh- larda dokunan dokuma- lara verilen genel ad. 2/ Her yanı suyla çevrili ka- 4 ra parçası... Uzun soluk- c lu bir yazan türü. 3/ Ye- raltı demiryolu hattı... 6 Telefon sözü. 4/ Tannta- -, nımazlık... Bir haber ajansının simgesi. 5/ Bir 8 nota... Hayvanahkla ge- Q çinen göçebe Türkmen boyu. 6/ Bir kümes hayvaru... "Her yerden o, hem aynı güzellikle göründü Sandım bu biten gün benı - ettiği gündü" (Yahya Ke- mal). 7/ Bir yeri aydınlatmaya ya- rayan araç... '*- türlü çiçek vardır başında ,' Kokar reyhan ile gül karmakanş" (Karacaoğlan). 8/ Avuç içiyle toplamak. 9/ Ağn DağYna verilen bir başka ad... Radyumun simgesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İzmir ilinde bulunan Türkiye'nin en büyük tuzlası. 2/ Binici- likte aün normal yürüyüşüne verilen ad... Kent. 3/ Türlü neden- lerle başanh olamayan kimse... Cinayet. 4/ İkiyüzlü. 5/ Yeri sulamaya yarayan araç... Lantanın simgesi. 6/ Japon lirik dra- mı... İngilizce "bay" sözcüğünün kısa yaahşı... Kalkan ve zırh gibi korunma aracı. 7/ Gözleri görmeyen... Faiz. 8/ Ilgilı. 9/ Züppe... E>Tenpulu da denilen ve yapraklar durumunda aynla- bilen parlak bir mineral. İLAN MAZGİRT1 NO.LU KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN 1959^290 1961,58 ParselNo:ll Mahkememizce verilen 15.5.1%1 tarih ve 1959/290 esas. 1961/58 karar sayılı hükmü ile Mazgirt ilçesi Riçik (Geçitveren) köyü hudut- lan dahilinde kalan 11 nolu parselin davablar ölü Cafer oğullan Hü- seyin ve Yusuf varisleri Hüse>in Tekin ve 7 müştereği adına tapuya tesciline karar verildiği. davaa Hıdır Selami mirasçılan Besi, Sakine, Seyfettin. Burhan. Hüseyin. İpek, Mehmet Ali Selamı'lerin tüm ara- malara rağmen adresleri tespit edilemediğinden ve kendilerine karar tebliğ edilemediğinden, ışbu ilanm gazetede ilarandan 30 gün sonra yukanda adlan yazıL davaa mirasçılanna karar yerine kaım olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 51761 İLAN GAZİANTEP1. SLXH HUKUK MAHKEMESİ 1993/187 Davacı M. Ali Gültekin vekili Av. Ha>ri Öztaş tarafından. da- valı Mehmet Taşdemir aleyhine açılan ortaklığın giderihnesi davası- nın yapılan açık duruşması sırasında verilen karar gereğince: Gaziantep ili, Daraçık Mah. Pislisu altı mevkii pafta 93, ada 2051, parsel 13. kütük 1758'de kayıtlı bulunan taşınmazın hissedarlanndan olan Mehmet Taşdemır'in tüm aramalara rağmen duruşmaya davet edilemediğinden dava konusu yerin mümkün olursa taksimine, mümkün olmazsa aynen saüşına karar verilmesi davaa tarafından istendiğinden, duruşmamn aülı bulunduğu 11.11.1993 günü Gazian- tep 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'ne aıt duruşma salonunda hazır bu- luranası veya kendısini bir vekille temsıl etürmesi, hazır bulunmadığı veya kendisiru bir vekille temsil ettirmedıgı takdırde gıyabında karar verileceği davetiye yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 51767 Ansiklopedileriniz ve romanlarınız yerinizdenalınır. TEL: 5540804
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle