Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 EKİM1993 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFÂ
EKONOMI 11
DÜNYADAN
KISAKISA
Yunan
sanayicilerinde
endişe
• Ekonomi Servisi -
Yunanistan'da 4 yılhk bir
aradan sonra Andreas
Papandreau"nun tekrar
başbakanlığa seçilmesi
üzerine bıraçıklama yapan
Yunan Sanayicileri
Federasyonu (SEB) yeni
hükümetin ülkenin karşı
karşıya bulunduğu
sorunlarla mücadelede çok
az alternatif yöntemlere
sahip bulunduğunu belirtti.
Yeni hükümetten ülkenin
AT içindeki yerinin
sağlamlaştınlması için çaba
göstermesi de talep edilen
açıklamada, kamu açığı ve
enflasyonun aşağı çekilerek
ekonominin istikrara
kavuşturulması gerektiği
ifadeedildi.
Avrupa otomobil
sektöpünde kriz
• Ekonomi Servisi - AT
ülkelerinin otomobil
sektörlerinin ıçinde
bulunduğu kriz sürüyor.
1993 v ılının ilk 9 ayında
saüşlaryüzde 20 oranında
gerilcdi. Bu sektörün baa
ünlüfinmalannınbu yılın ilk
9 ayının satış
rakamalanndaki değişim ise
şoylegerçekleşti:
Volkswagen yüzde 21.9.
Peugeot yüzde 14.4. Citroen
yüzde 11.3, Alfa Romeo
yüzde 15.9. Fiat yüzde 12.8,
Mazda yüzde 25.2, BMW
vüzde 15.8. Renaultyüzde4,
Opel yüzde 5, Ford yüzde
9.7'lik düşüş kaydetti.
Hindistan'da
protesto
• Ekonomi Semsi -
Hindistan'da gecen ay federal
vergı memurlannın Bombay
Borsası'na bıroperasyon
düzenleyerek bütün belgelere
el koyması ve 93 milyon
dolarlık(yaklaşık 1 trilyon765
milyar) menkul kıymeteel
koyması üzerine, başta
Bombay olmak üzere Yeni
Delhi. Kalküta. Madras
borsalan greve gitli. Aradan
birav geçmesine rağmen
hükünretmeltnde tuttuğu-
hisseleriiadeetmediğini ve
sürekli borçlanırduruma
düştüklerinı ifadeeden
borsaalar. gre\ e gitmelerinin
asıl amacının ise hükümetin
orta sınıfı ekonomiye
kazandırmak amacı ile
borsalann yabana şırketlere
yatınm fonlanna ve hisselerine
açılma karannı protesto etmek
olduğunu belirttiler.
Rolls-Royce,
ABB beraberliği
sona erdi
• Ekonomi Servisi -
Dünyaca ünlü Rolls-Royce
otomobil şirketi ile
İsviçre-İsveç ortaklığı ABB
mühendislik şirketi
arasındaki ortaklık sona
erdi. 1989yılındakurulan
ortaklığın sona eriş sebebi ise
Rolls-Royce şirketinin,
ABB'ninenbüyük
rakiplerinden Amerikan
Westinghouse şirketi ile
geçen yıl teknoloji transferi,
pazarlama konulannda bir
ortaklık kurması olarak
gösteriliyor.
Coca-Cola'nın
Beyaz Rusya
atağı
• Ekonomi Servisi - Bir
Avustralya şirketi olan
Coca-Cola Amatil(CCA),
Minsk Hafıf İcecekler
Fabrikası(MSDF)ile
ortaklık kuruyor. Bu
ortaklığın yüzde 5'i
MSDF'ye. yüzde 95 CCAya
ait olacak. Coca-Cola
Amatil daha önceden
Avusturya. Macaristan. Çek
Cumhuriyeti. Slovenya,
Avustralya. Yeni Zellanda,
Papua Yeni Gine'de
Coca-cola'nın üretim
hakkına sahipti.
Polonya'da eski rejime yakınlığı ile tanman iki sol parti frene basacak
Ozellestimıekoııriiııistlerekaldı
• Polonya'da sağ
iktidan deviren sol
koalisyon, 8 bin devlet
işletmesini kapsayan
önceki özelleştirme
programını sürdürme
karan aldı. Ancak
"Halk fakir olduğu için
alamaz ve yabancılar
kapar" endişesiyle
KIT'lerin satışı
yavaşlatılacak.
BÜLENT KIZANLIK
VARŞOVA - Doğu Bloku'-
nda ilk kez duvarlan yıkarak
tercihini serbest piyasa ekono-
misinden,yana kullanan ülkele-
re öncülük yapan Polonya'da
özelleştirme komünistlere kal-
dı. 19 eylülde yapılan seçimin
galibi olan eski komünistler.
onlardan daha komünist ol-
duklan bilınen bir başka sol
partiyi yanlanna alıp koalisyo-
nu kurarken en çok özelleştir-
menin geleceğini belirlemekte
zorlandılar.
Polonya'da özelleştirme ko-
nusunda yaşanan siyasi ve eko-
nomik sıkıntılar. Türkiye'de
yaşanan gelişmeleri çağnştın-
yor. Devlete ait 8 bin işletmeyi
kapsayan dev özelleştirme pro-
jesiyle halka 6-7 ay içinde "re-
fah" vaat eden Hıristiyan Mer-
kez Birliği bunu 4 yılda yapa-
madı.
Polonya'da liberalizmin ba-
hannı yaşayan ilk iktidann açı-
kladığı özelleştirme programı
uyannca 8 bin işletme devlet
mülkiyetınden çıkanlıp ortak-
lık hissesine dönüştürülecekti.
Bu yöntem Türkiye'de de
"özerkleştinne" adı altında sık-
ça tekrarlanmış. ancak yaygın
uygulama alanı bulamamıştı.
Polonya'da hükümet bunu ger-
çekleştirdiktan sonra hisselerin
halka satışı yoluyla sanayi ve
hizmetler sektöründeki söz ko-
nusu devlet işletmelerini özel-
leştırmiş olacaktı.
Hırisüyan Merkez Birliği ik-
tidan bunlardan ancak 2 bin ta-
nesini ortak hisse şırketi sta-
tüsüne kavuşturabildi. Ancak
sadece 200'ünde hisseler özel
Jcişilerin elinç^eçtiJDiğerlerinin
sermayesinde devletin ağırlığı
kaldınlamadı. Ortaya çıkan bi-
lanço, özelleştirmede ancak
yüzde 2.5'llk bir verimi yansıtı-
yordu.
Polonya'daki sağ iktidar,
özelleştirme sürecini hızlandır-
mak için en \erimli durumdaki
600-700 KİT'i de çok ucuz fı-
yatlarla halka satmayı planla-
mıştı. Bu. özelleştirme progra-
mı içinde ayrı bir paket olarak
yer almıştı.
Sol partiler ise özelleştirme
çabalanna başından beri karşı
çıktılar. Başta Köylü Partisi
(PSL) ve Sendika Birliği Partisi
(UP) olmak üzere. sol partiler
hızlı özelleştinne paketi de da-
Aleksander Kwasniewski (sağda) başkanlığındaki Demokratik Sol Birtik ile YValdemar Pawlak (solda) Jideriiğindeki Köylü Parti-
si, 13 ekimde koalisyon protokolünü imzalayarak iktidan Hıristiyan Merkez Birliği'nden devraldılar.
hil tüm özelleştirme projelerini
"vatanı satmak" olarak değer-
lendirdiler.
Sol partilere göre öncelikle
halkın satışa sunulacak KİT
hisselerini satın almaya yetecek
sermaye birikimi yoktu. Halk
bunlan alabilse bile, artan enf-
lasyon ve işsizlik yüzünden kısa
sürede geçim sıkıntısı artacak
ve bu hisselerini yabancılara
satmak zorunda kalacaktı. Öy-
leyse özelleştinne, devlete ait
stratejik ve sosyal amaçlı kuru-
luşlann yabana sermayenin eli-
ne geçmesinden başka işe yara-
mayacaktı.
Son seçimlerde 460 sandalye-
si bulunan Meclis'te 171 san-
dalye elde eden Aleksander
Kwasniewski başkanlığındaki
Demokrat Sol Birlik (SLD), so-
nuçlar belli olduktan sonra
sürpriz bir açıklama yaptı.
Özelleştırmeden vazgeçmeye-
ceğini ve yavaşlatmak koşuluy-
la KİT satışına devam edeceİc-
lerini duyuran SLD, 132 san-
dalye kazanan Köylü Partisi ile
(PŞL) ortaklığa gitti.
Özelleştirme karşıtlan. ıç ve
dış politikalann tümünde an-
laştıklan halde. KİTlerin satışı
konusunda karar veremedikleri
için parlamentonun açılışından
bir gün öncesine kadar koalis-
yonu kuramadılar. jki sol parti
sonuçta çift yönlü bir "taviz"
paketi ortaya koydu. Buna gö-
re eski komünistler özelleştir-
meyi sürdürerek temel ılkele-
rinden taviz verdiler. Ancak
önceki iktidann özelleştirme
programını da tırpanlayarak
kendilerince bunun karşılığını
aldılar.
13 ekimde bu ilkeleri taşıyan
koalisyon protokolünü imzala-
dılar. Koalisyon ortaklanndan
Köylü Partisi'nin 34 yaşındaki
genç lideri VValdemar Pawlak
da başbakan adayı olarak gös-
terildi. Bundan bir gün sonra
toplanan parlamentoda Polon-
ya Devlet Başkanı Lech VValesa
da bir konuşma yaparak '•eko-
nomik reformlann devam etti-
rilmesini" istedi. VValesa, böyle-
ce yeni kurulacak hükümete
"özelleştirmeye de\am edin"
mesajı verdi.
Polonyalılar, eski rejimden
fazla uzaklaşıp, savunmasız bi-
çimde kapitalizme esir olmak-
tan çekiniyorlar. Ancak aynı
zamanda. serbest piyasa eko-
nomisinin nimetlerinden fayda-
lanıp hayat standardını yük-
seltmek. dünya markalannı
kullanmak. Avrupalı gibi çalış-
mak, kazanmak ve yaşamak
her Polonyalının düşlerini süs-
lüyor. Polonya, adeta "sosyal
kapitalizm"in peşinde koşuyor.
Sosyal devletin güvencesini his-
setmek, işsizlik korkusu yaşa-
mamak istiyor. Yüzde 14.6'ya
ulaşan işsizlik ve yüzde 40'a
yaklaşan enflasyon halkın te-
dirginliğini daha da arttınyor.
Bu nedenlerle özelleştirme
kaygan bir zeminde. hata yap-
ma endişesiyle sürdürülmeye
çalışılıyor. Polonyalılar belki
İsveç modeline özlem duyuyor.
ancak Polonya'nın 38 milyonu
aşan nüfusuyla bir İsveçolama-
yacağını herkes görüyor.
Çamaşırda
enerji
tasamtfu!
Haber Merkezi -
Almanya'nın Werne
kasabasında biyoloji
öğretmenliği yapan M.S.,
arkasına yaslanmış
çamaşırmakinesinin .
pedallannı çeviriyor. Sıcak
iu evinin çatısındaki güneş
enerjisi toplayıcısından
geliyor. M.S., böylece
yıkamabaşınayaklaşık 1
kilovatsaatlik enerji
tasarrufu yapıyor. Hem de
eski çamaşır makinesini
değerlendiriyor.
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ
ERGIN YILDIZOGLU LONDRA
ÇAPRAZ KURLAR
1
1.6135
1.5074
11.3450
6.5575
5.67C4
5.712
130.20
7.8555
1.4245
1586.50
106 63
132-2
7.08S
3.750
IStfffc
lEtt
snt
sot
»BDDOLAM
Mmaftbrkı
Nnstralya Dolan
AnstıryaŞMri
DMhurkaKnm
FüMarkkası
FraKoFmıı
jspnyti Ptzttası
jsmçKpoH
IsvfçnFmıı
ItaiyMLlPfltl
JapHYeH
KantfalMan
NımçKpoM
S.JbtUstn RiyıH
15137AB0Dttan
1 i728ABDDetan
14131 ABD Dolan
17624 38TL.
Avrupa Para Birliği belirsiz bir geleceğe ertelendi
G
eçen 10 gün içinde ya-
şanan iki gelişme Avru-
pa Para Bırliği'nin
<APB) ve dolayısı ile
Avrupa'nın ekonomik
politik birlığinin bu gün-
kü koşullarda ulaşılamaz bir hülya ol-
duğunun artık resmen kabul edildi-
ğini gösterdi. İlk önce, evvelkı hafta
sonu Brüksel'de yapılan Avrupa Top-
luluğu Maliye Bakanları toplantısı Av-
rupa Para Sistemi'nin ağustos krizin-
den önceki dar dalgalanma bandına
gerı dönüşünü belirsiz bir geleceğe
erteledi. Sonra, Alman Anayasası ile
AT yasaları arasındaki ilişkilerin ge-
leceğı üzerinde yaptığt yorumlarla
Avrupa Polıtık Birliği sürecine uzun fi-
tillı bir bomba koydu.
APS: Bûyifc gtartft
Ağustos ayında yaşanan ve Avrupa
Para Sistemini'nin (APS) %2 aralıklı
dalgalanma bandını terk ederek geçi-
ci olarak yıl sonuna kadar %15
aralıklı dalgalanma bandına geçmeyı
kabul etmesıne yol açan krizden bu
yana APS'nin bir gün tekrar canlana-
cağına zaten pek kimsenin inancı kal-
mamıştı. Brüksel toplantısı nda ba-
kanlar, eski dar dalgalanma bandına
1994 ocağında geri dönülmesi hede-
finden vazgeçtiler. Buna ek olarak
toplantıda, APB'nin, hiç olmazsa, Al-
manya etrafında kenetlenmiş bir grup
çekirdek ülke arasında 1997'ye kadar
sağlanması hedefinin de gerçekçi ol-
madığına da karar verildı. APB süre-
cinin tekrar işlemeye başlaması için
AT ülkelerinin ekonomilerinin perfor-
manslarının birbirine yaklaşması ge-
rekiyor. Ne var ki toplantıda, ingiltere,
Almanya ve Fransa, bu performans
yaklaşmasını ölçmek için kesın kriter-
ler konmasına da karşı çıktılar. Genel
eğilımlerın izlenmesı ile yetinmeyi
tercih ettıler. Kısacası, kendilerıne
hareket alanı sağlamak için belirsizli-
ği seçtiler.
Brüksel toplantısında, ekonomik
durgunluk, iki Almanya'nın birleş-
mesinin mali etkileri ve para piya-
salarındaki krizler, Avrupa Ekonomik
ve Politik Birliği sürecinin aksa-
masının temel nedenlerı olarak tespit
edildiler. Üye ülkelere yeni genış dal-
galanma bandının getirdiği olanak-
ları kullanarak ekonomilerini can-
landırmalan önerildi. Ama bakanlar
en çok emek piyasasına ilişkin sorun-
lar üzerinde durdular. Tartışmalar-
dan, AT maliye bakanlarının emek pi-
yasasını esnek hale getirmek (siz üc-
retleri düşürmek, sosyal hakları
nu kanıtlamaları gerektiğini' söyle-
mişti. Böylece Tietmeyer APB belir-
siz bir süre için ertelendiğini de kabul
ediyordu.
Avnps Biriljji'M ktıoı bwnbs
Alman Anayasa Mahkemesi Karls-
ruhe salı günü Maastrich anlaş-
masını kabul etti. Böylece AT içinde
henz onaylamamış olan tek ülke, Al-
manya'da Maatsricht anlaşmasını
onaylayabilirdi. Bir başka zaman ve
koşullarda, Avrupa Politik Birliği'nin
önü açıldı diye verilebilecek bir haber
olan bu gelişme bu günün koşulları-
nda Avrupa Politik Birliği'nin gelece-
• AT uzun süre bir ortak
pazar, ticaret bölgesi
olmaktan öteye kolay kolay
gidemeyecek ve Avrupa'nın
geleceği ile ilgili her projede
son sözü söyleme hakkı de facto olarak
Almanya'ya ait olmaya devam edecek.
azaltmak, işten aünayı kolaylaştı-
rmak dıye okuyunuz) konusunda
daha kararlı oldukları ve daha eşgü-
dümlü davranmayı planladıkları an-
laşılıyordu.
Sonuç olarak APB süreci Avrupa'-
da yeni bir ekonomik toparlanma
başlayana kadar ertelendi. Bundes-
bank yeni başkanı Tietmeyer, Paris'-
deki ilk uluslararası toplantısında,
'eski dar dalgalanma bandına dön-
meden önce APS'nin yeni geniş dal-
galanma bandının uzun bir süre gö-
zaltında tutulması gerektiğini" söyle-
di. Tietmeyer daha önceden APB'nin
bir imtihan aşamasına girdiğini', 'her
şeyden evvel AT ülkelerinin ulusal
para politikalarının inandırıcı olduğu-
ğine konmuş uzun fitili, ama mutlaka
bir gün patlayacak olan bir bomba an-
lamına geliyordu. Bu çelişkili, hatta
ilk anda saçma gibi gözüken durum,
Karlsruhe'nin anlaşmayı kabuf eder-
ken yaptığı yorumlardan kaynak-
landı. Kısaca özetlemek gerekirse,
Karlsruhe Maastricht'le oluşacak Av-
rupa Birliği'nin yasalarının Almanya'-
daki kışiler üzerindeki etkilerinin
nasıl olacağına karar verme hakkını,
evvel emirde bu kişilerin hukuki duru-
munu tarif eden Alman Anayasası'na
veriyor. Bunun bir sonucu olarak da
AT kurumlarının Karlsruhe'nin ala-
cağı kararlara aykırı yorumları, daha
baştan Alman Anayasası'na aykırı
sayılıyor ve reddediliyor. Bu kararın
arkasında yatan mantık şöyle: Maast-
richt ile ortaya çıkacak kurumun ken-
disi bir devlet değildir, bir demokratik
devletler topluluğudur, meşruiyetini
kendini oluşturan devletlerin parla-
mentolarında ifade eden AT halkları-
ndan alır. ûy'eyse ulusal sınırlar için-
de ulusal egemenlik, ulusal kanun ko-
yucuların elinde kalacaktır. Bu durum
Avrupa Politik Birliği'nin devletler
üstü, bağımsız bir politik varlığa, ör-
neğin bir federal parlamentoya yol
açma olasılığını tamamen ortadan
kaldırıyor. Karar, aynı zamanda hem
AT ülkelerinin her hangi bir konuda
Almanya'nın muhalefetıne rağmen
oy çokluğu ile karar almasını -örne-
ğin bu yolla ortak para birimi oluştur-
manın kriterlerini yumuşatmaları
olasılığını- engeliyor. hem de Avrupa
Para Birliği sürecinin gelecektekı 2.
ve 3. aşamalarında Almanya'nın tutu-
munu
Bundestag'ın (temsilciler meclisi)
onayına tabı kılıyor. Nıhayet Karlsru-
he Avrupa Para Birliği sürecinin geri
dönülmez bir süreç olduğu fıkrını red-
dederek Almanya'nın politik seçe-
neklerini alabildiğince, bu Avrupa
Birliğini tehlikeye atacak bile olsa,
genişletiyor. Böylece Maastricht an-
laşmasının onaylanmasını kabul
eden Alman Anayasa Mahkemesi
bunu yaparken, aynı anda bir hukuki
manevra ile Almanya'yı Maastricht'in
geleceği Almanya'sız düşünüleme-
yeceğine göre de Avrupa Ekonomik
ve Politik Birliği'nin kaderini Bundes-
tag ve Karlsruhe'ûn kararlarına bağ-
lanmış oldu.
Bu iki gelişme de bır kere daha
gösterdi ki Avrupa Topluluğu daha
uzun bir zaman bır ortak pazar, tica-
ret bölgesi, bloğu olmaktan öteye ko-
lay kolay gidemeyecek ve Avrupa'nın
geleceği ile ilişkili hertürlü projede
son sözü söyleme hakkı de facto Al-
manya'ya ait olmaya devam edecek.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Sermayenin Aklı
Büyük sermaye örgütleri son aylardaki çalışmalarını tü-
müyle özelleştirme konusuna yoğunlaştınyor. f ürkiye Oda-
lar Birliği (TOB) önümüzdeki günlerde bir "özelleştirme
kampanyası" açacağını açıklamış bulunuyor. TÜSİAD da
Latin Amerika'dan özelleştirme üzerine akıl verecek kişiler-
le toplantılar düzenliyor; hükümete ve genel kamuoyuna,
Arjantin, Meksika ve Şili'nin özelleştirme basarılarını an-
lattırıyor ve dışarıda yaptırdığı araştırmaların sonuçlannı
satmaya çalışıyor.
Sermayenin bu akıl toplama çalışmalarının bir çelişik
yönü vardır. Geçen hafta basına yansıdığı gibi TOB Başkanı
"özelleştirmenin Türkiye için artık tartışılmaması gereken
bir konu olduğunu" vurguluyor. Bu çok demokratik an-
layışını bır başka tümce ile tamamlıyor: "Özelleştirmenin
aleyhinde akıllı bır beyin olacağını düşünemiyorum" dıyor.
Aynı açıklamada ve bu söyledıklerıyle tam anlamıyla çelişen
bir tutum sergiliyor. Bir reklam ajansıyla anlaştıklarını ve
TOB'nın özelleştirmeyı kamuoyuna anlatacak bir kampan-
yayı başlatacaklarını vurguluyor.
Buradan şu sonuç çıkıyor: Özelleştirme konusu "akıllılar" ;
için kapanmıştır ve koskoca TOB, akılsızları yola getirmek
için büyük bır kampanya başlatacaktır.
ûncelikle belirtelım kı akıl konusu kuramsal düzlemde de,
uygulamada da tartşmalıdır. Gelişmiş ekonomilerde zeka
ölçülmesıne ilişkin (IQ) çahşmaları yapılır. Bunlar ülkemizde
hiç de yaygın değıldır. Bu nedenle özelleştırmeye akıllı bey-
nin karşı çıkmayacağı görüşü genelleştırilemez.
Asıl vurgulanması gereken, sermayenin o güzelım de-
mokrası anlayışıdır. Eğer özelleştirmenin "artık tartışıl-
maması gereken" bır konu olduğu görüşü doğruysa, neden
büyük sermaye örgütlerınin milyarlarca lira harcayarak
yurtdışında araştırmalar yaptırdıkları ve neden geçen gun-
lerde uç Latin Amerıka ülkesinden uzman çağırdıkları soru-
ları günideme gelir.
Sorun özünde çok daha derindir ve sermayenin toplumsal
sorumluluğuyla ilgilidır.
Sermayenin toplumsal sorumluluğu, her şeyden önce
sermayenin içinde bulunduğu toplumun temel sorunlarına
çözüm önerilerı geliştırmesinı, daha doğrusu, sahip
çıkmasını gerektirir. Sermaye örgütleri, örneğin ınsan hak-
lanna, can ve mal güvenliğine tam anlamıyla sahip çıkmak
zorundadır "Faili meçhul cinayetlerin" örtülü kalmaması,
sermayenın de sorunu olmalıdır. Sıvas'ta ınsanların yakı-
Imasına sermaye örgütleri tüm güçlerıyle karşı çıkmalıydı.
Ülkenin işsizlik. enflasyon, vergilerin yetersizlıgi gibi sorun-
lan, sermaye kesiminın de çozüm üretmesı gereken sorun-
lardır. Kısaca, sıyasal, toplumsal ve ekonomik sorunların
çözümünde sermaye kesimıne büyük sorumluluklar düş-
mektedir
Bırakalım gerçek demokrasiye sahip çıkmayı bir yana, ül-
kenin uzun dönemlı gelişmesi. teknolojinin yerli üretimi ve
çok daha yakın bir surede gerçekleşecek Avrupa Topluluğu '
ile gümruk birliği konulannda büyük sermaye toplumsal so-
rumluluğunu yerine getıriyor, denilebilir mi? 1
• • •
Geçmişte krallıkla yönetılen ülkelerde güçlu kişi ve kesim-
ler "kral yaratıcı" olarak nitelenır. Türkiye'de de büyük ser-
maye yıllardır bunu yapıyor, kral (ya da kraliçe) yaratıyor.
Sonra da yarattıklarının yönetime getirdıklerınin başarısızlı-
kları tumuyle topluma yüklenıyor; bunlan toplum çekiyor.
Onyıllardır, sermayenin adamlan ülkeyı yönetıyor. Hiç kim-
se, bu olumsuz ekonomik ve sıyasal gidışten, sıyasal kısırlık
ve politika üretımsızliğınden, ışçileri ve memurları sorumlu
tutamaz.
Ancak gelişmeler tersine oluyor, çünkü demokratik süreç-
ler ışlemiyor.
Özelleştirme konusunda da durum aynıdır Türkiye'de
özelleştirme konusu sağlıklı bir biçımde hiç tartışılmadı. Ya-
bancı uzmanlara hazırlatılan ve karşılığında devlet kasası-
ndan kaç lira ödendiğıni kamuoyuna açıklama gereğı bile
duyulmayan raporlar ve Dünya Bankası önerileriyle ülke bir
özelleştirme sıtmasına tutuldu. Çoğu kez sudan ucuza satı-
şlarla mülkiyeti halka ait olan ışletmeler sermaye sahipleri-
ne sunuldu. KİTlerin ekonomik kurallara göre etkın ve özerk
çalıştrılmalan yönünde sermaye kesiminden bir önerı gel-
medi. PTT ve TEK gibi doğal tekel olan hızmetlerin özelleşti-
rilmelerınin yaratacağı fiyatlama sorunları tartışılmadı. Tür-
kiye ınsanının uretim teknolojilerini nasıl geliştirebileceği
sermayenin gündemine hiç girmedi.
Günlerdir, Alman kamu bankaları hükümetin özelleştirme
önerilerine karşı tüm güçleriyle direniyor, büyük bır savaşım
veriyor. Yunanistan'da geçen hafta işbaşına gelen PASOK
hükümeti daha ilk toplantısında Yunan telefon ortaklığının
yüzde 49'nun özelleştirılmesı konusunda önceki hükümetin
iki ay önce almış olduğu kararı kaldırdı. Belırtelim ki bu yüz-
de 49'un 4 puanlık bölümü telefon çalışanlarına, 10 puanı
halka kalan 35ı de çoğu yabancı büyük sermayeye satıla-
cakt.
özetle, özelleştirme dünyada da her sabah yenıden tartı-
şmaya açılıyor.
• • •
Ülkemizde de emeğiyle geçinenler, özelleştirme konu-
sunda son günlerde ilginç bir kıpırdanma gösteriyorlar.
DISK'in esgüdümünde bir büyük uyanış sürecinin başla-
tılmasına uğraşıyorlar Bir toplumsal ayıbı, demokrası
açığını kapamaya çalışıyorlar.
Anadolu'nun değişik yörelerinden yükselen tartşmalı top-
lanü istemlerinın karşılanmasından yasal uğraşlara ve doğ-
ru ekonomik önermeler gelıştırilmesine uzanan çok genış
bir alanda çaba harcanması gerekıyor.
Türkiye'de KİT yıllardır bürokratlann ve sıyasetçiler eliyle
özel sermayenin çıkar ve yağma alanlarıdır. KİT'lerin bu-
günkü yapıiarıyla korunması söz konusu olamaz. Bu neden-
le KİT'lerindüzeltılmesı için somut önerilerindegeliştırilme-
si gerekmektedir. Asıl yapılması gereken de budur.
DİSK, özelleştirmenin "eşıt koşullarda" tartışılmasından
sonra halkoylaması ile kararlaştırılmasını öneriyor, öbür
sendikaların, meslek odalannın ve toplum örgütlerınin
katılımıyla yeni bir tartışma süreci başlatjyor
özelleştirme tartışmaları sona ermedı. KİT'lerin gerçek
sahiplerinin sonunda kıpırdanmalarıyla daha yeni başlıyor.
Ve konunun toplumsal çıkar ve uzun dönemli gelişme yönle-
ri de gözardı edılmeden enine-boyuna tartışılmasında yarar
vardır.
Özelleştirme tartşılmalıdır. Eşit koşullarda ve demokratik
tartışma, uzun dönemde "akıllı"sermayenin de yararınadır.
MERKEZ BANKASI KURLARI 16 EKIM IBSS
cimi
lABDDoları
1 Alman Markı
1 Avustralya Dolan
1 Avusturya Şılini
IBelçikaFrangı
IDanımarkaKronu
IFİnMarkkası
IFransızFrangı
1 Hollanda Florinı
1 isveç Kronu
1 isviçreFrangı
100 Italyan Lıretı
1 Japon Yeni
1 Kanada Dolan
1 Norveç Kronu
1 Sterlın
1 S.Arabıstan Riyalı
oövtz
AIJ?
12447.06
7714.32
8257.37
1097.14
351.22
1898.14
2195.09
2179.10
6860.53
1584.48
8737.84
784.56
11640
939968
1755.70
1884111
331842
unş
12472.00
7729.78
8273.92
1099.34
351.92
190194
2199.49
2183.47
6874.28
1587.66
8755.35
786.13
116.64
9418.52
1759.22
18878.87
3325.07
BBUİF
"J?
12434.61
7706.61
8133.51
1096.04
347.70
1879.16
217314
2176.92
6853.67
1568.64
8729.10
776.71
114.66
9258.68
1738.14
18822.27
^ 3 2 6 & 6 4
«nş
12509.42
770697
8298.74
1102.64
352.97
1907.65
220609
2190.02
6894.90
1592.42
878162
788.49
116.99
9446.78
1764.50
18935.51
3335.05